|
Teknoloji - Bilim Haberleri kategorisinde açılmış olan Teknoloji sözlüğü konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
03.10.2012, 21:40 | #21 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü SAE - (Society of Automotive Engineers) Amerikan Otomotiv mühendisleri birliği SAW - (Spark Angle Word) Kıvılcım açısı işareti SAV (Sports Activity Vehicle): Sportif özellikleri çok öne çikarilmis iri arazi tipli binek araç. Sportif aktivite aracı. Bu terim BMW tarafından arazi aracı X5 için özel olarak kullanılmış. Nedeni ise X5'in gerçek bir arazi aracı ile konforlu bir otomobil karışımı olması SBDS - (Service Bay Diagnostic System) Servis bölümü teşhis sistemi SBEC - (Single Board Engine Controller -replaced with PCM) tek bordlu motor kontrolörü SBS - (Supercharger Bypass Solenoid) Süperşarjer kısa devre solenoidi SBT - (¤¤¤¤¤¤ Bus Traveller) Seri büs esyahat edici SC - (Supercharger) Süperşarjer SCB - (Supercharger Bypass Süperşarjer kısa devresi SCSV- (Shift control solenoid valve) Vites kontrol selenoid valfi SDM - (Sensing and Diagnostic Module) algılama ve teşhis modülü SDI (Saugdiesel Direct Injection): VW'nin turbo olmayan direkt enjeksiyonlu dizel motorlarinda kullanilan bir sistemin ismi. SDI (Emmeli dizel direct enjeksiyon SDV - (Spark Delay Valve) Kıvılcım geciktirme valfi SEFI - (Sequential Electronic Fuel Injection -replaced with SFI) Sıralı elektronik yakıt enjeksiyonu SEO - (Special Equipment Option) Özel ekipman seçeneği SES - (Service Engine Soon -replaced with MIL) Servis motoru bozukluk göstergesi SFI - (Sequential Multiport Fuel Injection) Sıralı çok portlu yakıt enjeksiyonu SHO - (Super High Output) Süper yüksek güç SIG RTN - (Signal Return) Sinyal dönüşü SIL - (Shift Indicator Lamp) Vites değiştirme gösterge lambası SIPS – ( Side impact protection system ) Volvo yan darbe korma sistemi Ön koltukların altında enlemesine ve B direklerinde diklemesine bulunan yüksek dayanıklığı olan çelik barlar ile yan havayastıklarının oluşturduğu sistem. SIR - (Supplemental Inflatable Restraint) İlave şişirilebilir trtucu SLS: Lüks otomobillerde ve Off-road araçlarinda kullanilan aracin yüksekligini otomatik olarak ayarlayan sistem. SL SWITCH- (Stop lamp Switch) Stop lambası svici Fren müşürü SMEC - (Single Module Engine Controller -replaced with PCM) tek modüllü motor kontrolörü SNSR - (Sensor) Sensör algılayıcı duyar eleman SO2 - (Sulphur Dioxide) kükürt dioksit SOHC - (Single Over Head Camshaft) Üstten tek kam mili SPD - (Speed) Hız SPOUT - (Spark Output) Kıvılcım çıkışı SRC - (Selective Ride Control) Seçilebilir sürüş kontrolü SRS - (Supplemental Restraint System) Tamamlayıcı sınırlayıcı sistem Yardımcı emniyet Sistemi Olası bir kazada havayastığı ve aktif gergili emniyet kemerlerinin birlikte çalışmasını gaz pedallarının ileriye doğru katlanmasını sağlayan tüm ek güvenlik sisteminin ismi. Bahsedilen emniyet kemeri yerine değil onunla birlikte kullanılması gereken ve yolcuları koruyan hava yastıklarıdır. SRSCM- (Aır bag Control modülü) Hava yastığı kumanda modülü SRI- (Servıce Reminder Indıcator) Servis ikaz lambası SS - (Shift Solenoid) Vites değiştirme solenoidi ST - (Scan Tool)Test cihazı (arıza) Tarama takımı STI - (Self Test Input) Kendi kendine test girişi STO - (Self Test Output) Kendi kendine test çıkışı STS - (Service Technicians Society) Servis teknisyenleri birliği SULEV - (Super Ultra Low Emission Vehicle)Süper ötesi düşük emisyonlu taşıt SUV (Sport utility vehicle) Sportif zevk aracı. SAV ile benzer amacı taşıyor. Bu kategoride yer alanlardan bazıları: Honda HR-V Toyota RAV4 veya Subaru Forester SW - (Station Wagon) Kombinasyonlu araç |
03.10.2012, 21:41 | #22 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü T - (Turbo) Turbo T / A (Transaxle) Şanzuman TAB - (Thermactor Air Bypass -replaced with AIRB) Termeaktör hava kısa devresi TAC - (Throttle Actuator Control) Ventüri uyartım kontrolü TAD - (Thermactor Air Divert -replaced with AIRD) Termeaktör hava saptırıcı TACH - (Tachometer) Takometre TAP - (Transmission Adaptive Pressure) Transmisyon uyumlu basınç TAS (Travel Assist System): Bu sistem bağlı olduğu GSM hattı sayesinde kaza ve arıza hallerinde markanın merkezine GPS'te belirlediği koordinatlarla birlikte yardım mesaji gönderiyor. TB - (Throttle Body) Ventüri boğazıGaz kelebeği gövdesi TBA - (Tertiary Butyl Alcohol) Tertiari bütil alkol TBI - (Throttle Body Fuel Injection) Ventüri boğazı yakıt enjeksiyonu TC - (Turbocharger) Türboşarjer aşırı doldurucu TC (Traction Control): ASR ile ayni görevi yapan bir sistem. ABS yardimi ile yeri geldiginde fren uygulayarak çekisin basarisini artiriri. Opel'in ASR sisteminin adıdır. TCC - (Torque Converter Clutch) Tork konverter kavraması TCIL - (Transmission Control Indicator Lamp) Transmisyon kontrol gösteresi lambası TCL - (Traction Control) Çekiş kontrolü TCM - (Transmission Control Module) Transmisyon kontrol modülü TCS - (Traction Control System) Çekiş kontrol sistemi veya itişin olduğu herhangi bir tekerleğin boşa dönmesini engelleyen kontrol sistemi. TCS - (Transmission Control Switch) Transmisyon kontrol anahtarı TDC - (Top Dead Center) Üst ölü nokta TDCI – (turbo diesel common rail injection)Fordun kullandığı common rail sistemi TDI - (Turbo Direct Injection) Direkt enjeksiyonlu turbo ( audi vw seat skodanın kullandığı crdi sistemi ) TEMP - (Temperature) Sıcaklık TFI - (Thick Film Integrated -replaced with DI) kalın film entegreli TFT - (Transmission Fluid Temperature) Transmisyon sıvısı sıcaklığı THM - (Turbo Hydra-Matic) Turbo Hidra-Matik TIR – ( Transport İnternational Routiel ) Uluslar arası karayolu taşımacılığı TLEV - (Transitional Low Emission Vehicle) Geçiş süreci düşük emisyonlu taşıtı TOT - (Transmission Oil Temperature) Transmisyon yağı sıcaklığı TP - (Throttle Position) Gaz konumu Gaz kelebeği pozisyonu TPS- (Throttle position sensor) Gaz kelebeği pozisyon sensörü TPI - (Tuned Port Injection) ayarlı port enjeksiyonu TPM - (Tire Pressure Monitor) Lastik basıncı monitörü TR - (Transmission Range) Transmiston aralığıVites seçici TRUST (Traktion und stabilitaet) TRUST ESP'nin Smart'ta kullanılan adıdır. TS (Twin Spark): Alfa Romeo'nun silindir basina 2 buji kullanilan modellerine verilen ad. TSS - (Transmission Speed Sensor) Transmisyon hız sensörü TV - (Throttle Valve) Gaz kelebeği TVS - (Thermal Vacuum Switch) Isıl vakum anahtarı TVV - (Thermal Vacuum Valve) Isıl akum valfi TWC - (Three Way Catalytic Converter) Üç yollu katalitik konvertör TXV - (Thermal Expansion Valve) Isıl genleşme valfi |
03.10.2012, 21:41 | #23 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü UART - (Universal Asynchronous Receiver-Transmitter) Üniversal asenkron alıcı-aktarıcı UCC- (Under floor catalytic onvertor) Alt katalitik konvektör UD - (Underdrive) Sürüş altı UL- (Unleaded) Kurşunsuz ULEV - (Ultra Low Emission Vehicle) Çok düşük emisyonlu taşıt ussp Amerika yeni araç değerlendirme programı |
03.10.2012, 21:41 | #24 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü V - (Volts) Volt VAC - (Vacuum) Vakum VAF - (Volume (or Vane) Air Flow) Hacimsel veya kanatçık hava akışı VANOS (Variable Nockenwellen Steuerung): BMW tarafindan gerçeklestirilmis degisken zamanli supap supap iticileri ve eksantrik kontrol sistemi. BMW'nin teknolojik bir diğer özelliği. Sübapların açılma ve kapanma anları değişkendir. Düşük devirlerde daha fazla tork ve yüksek devirlerde daha fazla güç sağlanıyor Bu sistem emme ve egzoz manifoldlarindaki gaz akisini da kontrol ediyor. (Değişken eksantrik ateşlemesi) VAT - (Vane Air Temperature -replaced with IAT) Kanatçık hava sıcaklığı VATS - (Vehicle AntiTheft System) Taşıt hırsız önleme sistemi VCC - (Viscous Converter Clutch) Viskoz konvertör kavraması VCM - (Vehicle Control Module) Taşıt kontrol modülü VCRM - (Variable Control Relay Module) Değişken kontrol rölesi modülü VDC (Vehicle dynamics control)Subaru'nun dört çeker araçları için sürüş dinamiği düzenleyicisinin adıdır FDR sistemi ile aynıdır yıldırım hızı ile motor şanzıman ve frene müdahale ederek aracın savrulmasını önler VDOT - (Variable Displacement Orifice Tube) Değişken yer değiştirme orifis tüpü VDV - (Vacuum Delay Valve) vakum geciktirme valfi VECI - (Vehicle Emission Control Information (label) Taşıt emisyon kontrol bilgi etiketi VF - (Vacuum Flourescent) Vakum floresant VGT – Değişken geometrili turbo VIN - (Vehicle Identification Number) taşıt kimlik numarası VMV - (Vacuum Modulator Valve) Vakum modülatör valfi VNT - (Variable Nozzle Turbocharger) Değşken lüleli türboşarjer VOTM - (Vacuum Operated Throttle Modulator) Vakumla çalışan gaz kelebek modülatörü VPWR - (Vehicle Power) Taşıt gücü VR - (Vacuum Regulator) Vakum regülatörü Voltaj regülatörü VREF - (Voltage Reference) voltaj referansı VRV - (Vacuum Reducer Valve) Vakum azaltma valfi VRIS - (Variable Resonance Induction System) değişken rezonanslı indüksiyon sistemi VSA – Araç denge kontrol sistemi ( HONDA ) VSC – ( Vehicle stability control system ) Toyota'nın ESP için kullandığı isim VSS - (Vehicle Speed Sensor) Taşıt hız sensörü VTA - (Vehicle Theft Alarm ) Taşıt hırsız alarmı VTEC - (Variable-valve timing and electronic-lift control) Değişken Zamanlamalı Supap Kontrol SistemiHONDA VTG (Variable turbin geometrie)Değişken türbin geometrisi. Turbo yükleyicisinin türbin kanatları ayarlanabiliyor. Düşük devirlerde daha yüksek tork üretiliyor. Yüksek devirlerde kanatlar akıma paralel durumda bulunuyor. Atık gaza karşı gelen basınç azaltılır ve yakıt tüketimine olumlu bir etki sağlanır.AUDİ VTSS - (Vehicle Theft Security System) Taşıt hırsız güvenlik sistemi VVC (Variable valve control) Rover'in VANOS versiyonudur. VVT - (Variable Valve Timing) Değişken supap zamanlaması VVT-i - (continuously Variable intake Valve Timing) Sürekli değişken emme supabı zamanlaması Toyota'nın VANOS versiyonudur. |
03.10.2012, 21:41 | #25 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü WAC - (Wide Open Throttle A/C Cutoff) Tam gaz klima kapatma W/B - (Wheelbase) Dingiller arası mesafe WHIPS – ( Whiplash protection safety seats ) Volvo boyun zedelenmesini önleme sistemi Arkadan gelecek kaza darbelerinde ön koltukları alttan ön yukarıya doğru kaydırarak sürücü ve yanındakinin boynundan omuruna zedelenme ortaya çıkarmayan salıncak hareketi içeren bir sistem Beyin travmalarına karşı koruyucu sistem. Özel olarak üretilen ön koltuklar ile arkadan çarpmalarda omurgaya binen yük absorbe edilir ve yaralanma riski azaltılır. WOT - (Wide Open Throttle) Tam gaz Tam açık gaz kelebeği WSS - (Wheel Speed Sensor) Tekerlek hız sensörü WTS- (Water temperature sensor) Su sıcaklık sensörü WU-OC - (Warmup Oxidation Catalytic Converter) Isınma oksidasyon katalitik konvertörü WU-TWC - (Warmup Three Way Catalytic Converter) Isınma üç yollu katalitik konvertörü |
03.10.2012, 21:41 | #26 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü X - (Experimental (vehicle)) Deneysel (taşıt) ZEV - (Zero Emission Vehicle) Sıfır emisyonlu taşıt ZTECH - (Zero Emission Technology) Sıfır emisyon teknolojisi |
03.10.2012, 21:42 | #27 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü kağıtsız ofis (Alm. , Fra. bureau automatisé, İng. paperless office) Kağıt belgelerin gerekmeyeceği şekilde otomasyonu tamamlanmış ofis. kalabalık spektrum (Alm. , Fra. spectre encombré, İng. congested spectrum) kalan (Alm. Restglied, Fra. terme résiduel, İng. remainder) 1) Bir tamsayı başka bir tamsayıya bölündüğünde arta kalan tamsayı, 2) Bir çokterimli başka bir çokterimliye bölündüğünde arta kalan çokterimli, 3) Bir yakınsak serinin ilk n terimi atıldığında arta kalan terimlerin toplamı. kalem huzmeli anten (Alm. , Fra. antenne à faisceau crayon, İng. pencil-beam antenna). kalem ışın (Alm. , Fra. faisceau-crayon, İng. pencil-beam) Hemen hemen dairesel kesite sahip olan dar ışın. kalem yolalımı (Alm. Stiftweg, Fra. chemin de plume, İng. pen travel) Kalemin kayıt kağıdının bir ucundan diğer ucuna ulaşırken gittiği yolun uzunluğu. kalemli kaydedici (Alm. Schreibregistrierer, Fra. enregistreur à plume, İng. pen recorder) Kayıdın mürekkepli bir kalemle yapıldığı kayıt aleti. kalıcı aksama (Alm. , Fra. panne franche, İng. determinate fault) Bir sistemde tüm eylemler için aksamanın aynı biçimde ortaya çıkması. kalıcı bağlantı (Alm. permanente Verbindung, Fra. connexion permanente, İng. permanent connection) Çağrı başlatma ve sonlandırma yordamlarının uygulanmadığı, dolayısıyla bir anahtarlama işlemine tabi olmayan, ve ilgili abonelere abone süresi boyunca her an hizmet verebilen teleiletişim bağlantısı. kalıcı durum sapması (Alm. bleibende Regelabweichung, Fra. écart de statisme, İng. steady-state deviation) Tüm giriş değişkenleri sabit tutulurken çıktının sapmasının değeri. kalıcı hız hata katsayısı (Alm. statischer Geschwindigkeitsfehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique de vitesse, İng. static velocity error coefficient) s ile çarpılmış açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri. kalıcı hız hatası (Alm. statischer Geschwindigkeitsfehler, Fra. erreur statique de vitesse, İng. static or steady-state velocity error) Birim yokuş girdi için kalıcı yanılgı. kalıcı ivme hata katsayısı (Alm. statischer Beschleunigungs-fehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique d'accélération, İng. static acceleration error coefficient) s2 ile çarpılmış açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri. kalıcı ivme hatası (Alm. statischer Beschleunigungsfehler, Fra. erreur statique d'accélération, İng. static or steady-state acceleration error) Girdinin zamanın parabolik bir işlevi olduğunda kalıcı durum yanılgısı. kalıcı konum hata katsayısı (Alm. statischer Positionsfehlerkoeffizient, Fra. coefficient d'erreur statique de position, İng. static position error coefficient) Açık döngü aktarım işlevinin karmaşık değişkeninin sıfır limitindeki değeri. kalıcı konum hatası (Alm. statischer Positionsfehler, Fra. erreur de position statique, İng. static or steady-state position error) Birim basamak girdi için dizgenin kalıcı durum yanılgısı. kalıcı mıknatıslık (Alm. magnetische Remanenz, Fra. rémanence magnétique, İng. magnetic remanence) Bir maddedeki uygulanan alan şiddetinin tekdüze olarak değiştirilmesiyle doyma durumundan sıfıra getirildiğinde, kalıcı manyetik akı yoğunluğunun değeri. kalımlı (Alm. überlebenfähig, Fra. survecable, İng. survivable) Kalımlılık özelliklerini taşıyan bir ağa ya da dizgeye ilişkin. kalımlılık (Alm. Überlebenfähigkeit, Fra. survecabilité, İng. survivability) Bir iletişim ağının doğal afetler, nükleer patlamalar, düşman saldırıları gibi uzamsal bağımlılık gösteren çeşitli örseleyici etkenlerin altında belirli bir düzeye kadar işlevini sürdürebilmesi olasılığı. kalın Ethernet (Alm. , Fra. , İng. thick Ethernet) Çapı 13 mm civarındaki bir Ethernet kablosu kullanan yerel alan ağı tipi. kalıntı (Alm. Residue, Fra. résidu, İng. residue) 1) Bir parçasının alınmasından, çıkarılmasından sonra arta kalan, 2) Bir sayıdan, başka bir tamsayının katları çıkarıldıktan sonra kalan sayı, örn. 2 ve 7, 12 sayısının 5 modülüne göre kalıntılarıdır, 3) Karmaşık iki çokterimlinin oranından oluşan bir işlevde (rasyonel işlev) bir kökün zaman bölgesindeki etkisini gösteren sayı. kalıntı hata oranı (Alm. Restfehlerrate, Fra. taux d'erreurs résiduelles, İng. residual error rate) Sezilemeyen ya da düzeltilemeyen hatalı bit sayısının, iletilen toplam bit sayısına oranı. kalıntı mıknatıslık (Alm. , Fra. aimantation résiduelle, İng. residual magnetism) Mıknatıslayan kuvvetin geri çekilmesinden sonra bile bir miktar mıknatıslığı üzerinde tutan ferromanyetik malzemelerin özelliği. kalıp deyim (Alm. Literal, Fra. littéral, İng. literal) Kaynak programında belirlenen, ve daha sonraki herhangi bir çeviri işleminde değerinin değişmemesi gereken bir öğenin değeri; örneğin "x=0 ise ARIZA bildir" deyimindeki ARIZA sözcüğü. kalıtsal hata (Alm. mitgeschleppter Fehler, Fra. erreur héritée, İng. inherited error) Ardışık bir hesaplama işleminde bir önceki adımdan devralınan hata. kalibrasyon (Alm. Kalibrieren, Fra. étalonnage, İng. calibration) Belirlenmiş koşullar altında, ölçme aygıtı veya ölçme sisteminin gösterdiği değerler veya maddi ölçüt ile gösterilen değerler ile ölçülen büyüklüğün bunlara karşılık geldiği bilinen değerleri arasındaki ilişkiyi belirleyen işlemler dizisi. kalite güvencesi (Alm. , Fra. assurance qualité, İng. quality assurance) Bir yazılım ürünün teknik isterleri karşılayabilme garantisini sağlamak amacıyla planlı ve sistematik kararların tümü. Kalman süzgeci (Alm. Kalman-Filtering, Fra. filtrage Kalman, İng. Kalman filtering) Bir parametrenin dizge dinamiğini de göstererek en olasıl değerinin seçimine yol açan matematiksel yordam. kama tanım bölgeli (Alm. , Fra. , İng. wedge support) İki boyutlu bir alanda bir sinyalin tanım bölgesinin dar açı oluşturacak bir yörede olması. kamaştırma yansıtıcısı (Alm. , Fra. réflecteur-brouilleur, İng. confusion reflector) Elektronik savaşta köşeli yansıtıcılar, metalik şeritler, metalik toz bulutu vb. aracılığı ile kamaşma yansımaları yaratan düzen. kamera tübü (Alm. , Fra. tube analyseur, İng. camera tube, image pick-up tube) Çoğunlukla bir tarama işleviyle optik bir imgenin elektriksel bir imgeye dönüşmesini sağlayan elektron demetli tüp. kamuflaj (Alm. , Fra. camouflage, İng. concealment system) Korunması istenen verilerin başka bir ilgisiz veri içine gömülerek saklandığı gizlilik sistemi. kamusal (Alm. , Fra. public, İng. public) Büyük bir müşteri topluluğu tarafından kullanılabilen bir teleiletişim hizmetine ilişkin. kamusal ağ (Alm. , Fra. réseau public de commutation de données, İng. public network) Kamusal devre anahtarlamalı, paket anahtarlamalı ve kiralık hat hizmetlerini vermek üzere bir teleiletişim yönetimi tarafından kurulmuş ağ. kamusal anahtar (Alm. , Fra. clè publique, İng. public key) Bir kamusal şifreleme sisteminde sadece kriptolama kısmı için kullanılan, kripto çözmekte kullanılamayan anahtar. kamusal anahtarlamalı ağ (Alm. öffentliches Wählnetz, Fra. réseau public commuté, İng. public switched network) Devlet iletişim örgütleri ya da kamusal telefon şirketlerinin iyeliğindeki döngüler, gövdeyollar, santrallar tarafından oluşturulan telefon iletişim ağı. kamusal anahtarlı şifreleme sistemi (Alm. , Fra. , İng. Public Key System Data Encryption) Herkesçe bilinen bir anahtarla şifresiz bir metni şifreli bir metne dönüştüren, şifre çözme işleminin ise kişilere özel anahtarlarla yapıldığı iki-yönlü ve bakışımsız şifreleme algoritması. kamusal kara gezgin şebekesi (Alm. , Fra. réseau mobile terrestre public, İng. public land mobile network) Ortak bir yol atama planı ve ortak bir numaralama planından oluşan gezgin anahtarlama alanları topluluğu. |
03.10.2012, 21:42 | #28 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü kamusal veri şebekesi (Alm. , Fra. réseau public pour données, İng. public data network) Kamuya veri iletim hizmetleri sunmak amacıyla kurulan ve işletilen bir şebeke. kanal (Alm. Kanal, Fra. canal, voie, İng. channel) 1) Verilerin iletildiği yol, 2) Bir radyo ya da televizyon iletimine elverecek denli genişliğe sahip olan sıklık kuşağı kanal altyapısı (Alm. Kanal-Infrastruktur, Fra. sous-structure de canal, İng. channel substructure) Bir kanalın daha alt düzeyde bir soyutlamanın sonucunda bir kanallar ya da öbekler kümesine bölüntülenmesi. kanal denkleştirici (Alm. , Fra. égaliseur de canal, İng. channel equalizer) Bir iletişim kanalındaki doğrusalsızlık, darbantlılık, sönümlenme vb. gibi bozucu etkenlere karşı kanalın aktarım işlevine istenen özellikleri kazandırmayı amaçlayan denkleştirici. kanal grubu (Alm. , Fra. groupe de voies, İng. channel group) Sıklık bantları yanyana olan ve tek bir taşıyıcı tarafından taşınan 12 standart telefon kanal kümesi. kanal hata denetimi (Alm. Kanalfehler-überwachung, Fra. contrôle d'erreurs de canal, İng. channel error control) Bir iletişim kanalından yapılan iletimde verilerin örselenerek hatalı algılanmasına karşı alınan önlemler. kanal kapısı (Alm. Kanalgatter, Fra. porte de canal, İng. channel gate) Belirli anlarda bir kanalı bir anayola ya da bir anayolu bir kanala bağlayan aygıt. kanal sığımı (Alm. Kanalkapazität, Fra. capacité d'un canal, İng. channel capacity) Bir iletişim kanalının güvenilir biçimde hiç bir bilgi örselenmesine ve yıtimine yol açmadan taşıyabileceği bilgi miktarı kanalı çoğullamadan çıkarmak (Alm. , Fra. démultiplexeur de canaux, İng. channel demultiplexing) Sayısal olarak çoğullanmış bir veri katarından bir ya da daha fazla kanalı seçip çıkarmak. kanıt (Alm. Argument, Fra. argument, İng. argument) Bir tanıtlamanın dayandığı önerme. kapalı devre (Alm. geschlossener Stromkreis, Fra. circuit fermé, İng. closed circuit) Akım için sürekli bir yolun bulunduğu devre. kapalı döngü kutupları (Alm. Pole im geschlossenen Kreis, Fra. pôles en boucle fermée, İng. closed loop poles) Kapalı döngü aktarım işlevinin payda çokterimlisinin kökleri. kapalı eğri (Alm. abgeschlossene Kurve, Fra. courbe fermée, İng. closed curve) Başlangıç ve bitiş noktaları çakışan eğri. kapalı konum (mekanik anahtar) (Alm. geschlossene Stellung, Fra. position de fermeture, İng. closed position) Aygıtın ana devresinin önceden belirlenmiş sürekliliğinin sağlandığı konum. kapalı kullanıcı grubu (Alm. , Fra. group fermé d'usagers, İng. closed user grubu, CUG) Bir veri ağı üzerinde kendi gruplarına ait olmayan kullanıcılardan çağrı kabul edemeyen ya da ileti gönderemeyen seçilmiş kullanıcılar grubu. kapalı mimari (Alm. , Fra. architecture fermée, İng. closed architecture) Tek bir üreticinin / satıcının yazılım ve donanımıyla bağdaşır olan mimari. kapalı yol (Alm. geschlossener Pfad, Fra. chemin fermé, İng. closed path) Bir çizgede hiç bir düğüme bir kezden çok uğramayan ve başladığı düğümde biten yol. kapama yeteneği (Alm. Einschaltvermögen, Fra. pouvoir de fermeture, İng. making capacity (of a switching device)) Kullanma ve davranış için öngörülen şartlar altında belirtilmiş bir gerilimde, bir anahtarlama aygıtının kapayabileceği beklenen akım değeri. kapı (Alm. Tor; Klemmenpaar, Fra. porte; pair de bornes, İng. port; terminal pair) 1) Bir devrede, birinden giren akım diğerinden çıkan akıma özdeş olduğu uçlar çifti; 2) Bilgisayar dizgelerinde uçbirim ile merkezi bilgisayar arasındaki iletişim kanalı. kaplam (Alm. , Fra. domaine, étendue, İng. extent) Bir kavram, simge ya da davranışın uzanım alanı ya da oluşturucu öğelerin tümü. kaplama alanı (Alm. , Fra. zone de couverture, İng. coverage area) Bir verici radyo istasyonunun belirli bir hizmet için, belirli bir frekansta, bir ya da daha çok sayıda alıcı istasyon iletişim kurabildiği alan. kaplama alanı dışında (Alm. , Fra. zone morte, İng. dead spot) Hücresel iletişim sisteminde hizmetin verilemediği bir yer. kapma (Alm. Mitnahme, Fra. capture, İng. capture) 1) Moleküler ya da atomik bir yapının nötron gibi bir parçacıkla etkileşerek onu yakalaması, 2) Bir çok taşıyıcının bulunduğu bir ortamda alıcının diğerlerini bastırarak tek bir radyo dalgasına uyumlanması. kapsama imi (Alm. Inklusionszeichen, Fra. signe d'inclusion, İng. inclusion sign) Bir kümenin bir başka kümenin altkümesi olduğunu gösteren im. kapsayan orman (Alm. , Fra. arbre recouvrant, İng. spanning tree) Tüm düğümleri içeren, ancak ayrıtlarının bazılarının budanmasıyla altçizgelere parçalanan ağaç. kara cisim (Alm. schwarzer Körper, Fra. corps noir, İng. black body) Akkorluğuna dek ısıtılınca sürekli bir görünür ışık izgesi veren kuramsal cisim. kara kutu modeli (Alm. , Fra. boîte noire, İng. black box) Girdileri, çıktıları, ve işlevsel ilişkisi bilinen, ancak içeriği ya da gerçekleştirimi bilinmeyen ya da önemsiz olan sistem ya da bileşenin modeli. karakteristik empedans (çeli) (Alm. , Fra. impédance caractéristique, İng. characteristic impedance) Birbiçimli bir iletim hattında, hattı sonsuz uzunlukta gibi gösterecek, dolayısıyla yansımasız kılacak sonlandırma empedansı. karanlık akımı (Alm. Dunkelstrom, Fra. courant d'obscurité, İng. dark current) Bir elektron tüpü veya bir fotoselin dış devresinden gelen radyasyonun bulunmaması durumunda akan akım. karanlık direnci (Alm. , Fra. résistance d'obscurité, İng. dark resistance) Herhangi bir aydınlatma olmadığında bir ışığa duyarlı aygıtın üzerindeki gerilimin karanlık akımına oranı. karar (Alm. Entscheidung, Fra. décision, İng. decision) Bir gengüdümün (stratejinin) sonucu. karar anı (Alm. Entscheidungsmoment, Fra. instant de décision, İng. decision instant) Sayısal iletişimde alıcıya gelen sayısal bir işaretle hangi olasıl öğenin geldiğinin sezilmesi için karar verilme anı. karar değeri (Alm. Entscheidungswert, Fra. valeur de décision, İng. decision value) Sayısal iletişim ya da işaret işlemede komşu nicemleme aralıkları arasındaki sınırı belirleyen değer. karar devresi (Alm. Entschluß-Schaltung, Fra. circuit de décision, İng. decision circuit) Sayısal iletişimde alıcıya gelen sayısal bir işaretin hangi öğesi olduğuna belirli bir olasılıkla karar veren devre. karar düğümü (Alm. Entscheidungsknotenpunk, Fra. noeud de décision, İng. decision node) Bir işlem ya da yordam çizgesinde kararların alındığı düğüm. karar kuralı (Alm. , Fra. régle de décision, İng. decision rule) Örüntü tanımada gözlemlenen her bir ölçüm ya da örüntü dizisini tek bir ulama (kategoriye) atayan kural. karar kuramı (Alm. Entscheidungstheorie, Fra. théorie de décision, İng. decision theory) Bir karara ulaşmak için kullanılan varsayımlar, yöntemler ve kuramlardan oluşan istatistik dalı. karar uzayı (Alm. Entscheidungsraum, Fra. espace de décision, İng. decision space) Ardışıl çözümlemede ve karar kuramında tüm olası kararlardan oluşan küme. kararlı dizge (Alm. stabiles System, Fra. système stable, İng. stable system) Sınırlı enerjili bir girdiye sınırlı yanıt veren bir dizge. kararlı doğrusal dizge (Alm. lineares stabiles System, Fra. système linéaire stable, İng. stable linear system) Dürtü yanıtının mutlak değerinin sonsuz aralıktaki tümlevinin sonlu olduğu doğrusal dizge. kararlı durum (Alm. stabiler Zustand, Fra. état stable, İng. stable state) Bir tetik devresinde uygun bir vurumun uygulanışına değin devrenin kaldığı durum. kararlılaşma süresi (Alm. , Fra. temps de stabilisation, İng. stabilization time) Bir teyp düzeneğinin harekete başlamasından anma hızı etrafındaki salınımlarının belirli limitin altına düşene değin geçen süre. kararlılık (Alm. Meßtändigkeit, Fra. constance, İng. stability) Ölçme aygıtının kendi metrolojik (ölçümbilimsel) özelliklerini sabit tutabilme yeteneği. 2) Bir dizgenin her türlü sonlu enerjili girdi için çıktısının sınırlı kalması kararlılık (Alm. Stabilität, Fra. stabilité, İng. stability) Bir dizgenin her türlü sonlu enerjili girdi için çıktısının sınırlı kalması kararsız dizge (Alm. unstabiles System, Fra. système instable, İng. unstable system) Sınırlı bir bozucu sinyale yanıtı giderek sonsuz genliğe ulaşan ya da sonsuz genlikli bir salınıma giren ya da her iki durumun görüldüğü dizge. |
03.10.2012, 21:42 | #29 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü kararsız durum (Alm. unstabiler Zustand, Fra. état instable, İng. unstable state, metastable state, quasistable state) Bir tetik devresinin, içinde geçici olarak bulunup, bu sürenin sonunda herhangi bir vurum uygulanmadan kararlı bir duruma gittiği durum. kararsızlık (Alm. Instabilität, Fra. instabilité, İng. instability) Ne kararlı ne de sonuşurda kararlı olan bir denge durumu. karartma düzeyi (Alm. , Fra. niveau de suppression, İng. blanking level) Bir video işaretinde resim bilgisi ile eşzamanlama bilgisi arasındaki sınır. karbon mikrofon (Alm. , Fra. microphone à charbon, İng. carbon microphone) Karbon değeçlerin direni değişimine dayanarak çalışan mikrofon. kardeş düğümler (Alm. , Fra. noeuds frères, İng. sibling node) Ağaçtaki bir düğüme göre bir önceki ata düğümünün aynı olduğu yöntem. kare dalga (Alm. , Fra. onde carrée, İng. square wave) İki değerden birini sabit aralıklarla ve dönemli olarak alan, ve bu düzeyler arasındaki geçişin kalış sürelerne göre çok daha kısa olduğu dalga biçimi. kare matris (Alm. quadratische Matrix, Fra. matrice carrée, İng. square matrix) Satır ve dikeç sayıları aynı olan matris; kare dizey. karesel (Alm. quadratisch, Fra. quadratique, İng. square-law) İçinde bir kare alma işlemi bulunan. karesel algılayıcı (Alm. , Fra. détecteur d'énergie, İng. square law detector) Bir sinyalin varlığının alıcıya gelen işaretin karesinin tümlevini alıp bir eşik değeriyle karşılaştırılması ile saptanması. karesel kipleyici (Alm. , Fra. , İng. square law modulator) Genlik kiplemeli sinyalin bilgi sinyali ile taşıyıcının toplamının karesinin süzülmesi sonunda elde eden kipleyici aygıt. karılma (Alm. , Fra. brasser, İng. shuffling; e.g., shuffling matrix, shuffling operation) Bir dizideki öğelerin konumlarını gelişigüzelce değiştirme, örneğin karılma matrisi, karılma işlemi karılmalı kripto (Alm. , Fra. cryptage par transposition, İng. transposition cipher) Açık bir metnin harflerinin olağan sırasında değiştirerek, kararak elde edilen kripto. karın (Alm. Bauch, Fra. ventre, İng. antinode) Duran dalganın bulunduğu bir uzayda, genliğin en büyük değerini aldığı uzamsal konum. karışık tabanlı (Alm. , Fra. base de numérotation mixte, İng. mixed radix, Her sayı tabağının aynı olmadığı bir sayıya ilişkin. karışma (Alm. Interferenz, Fra. interférence, İng. interference) Bir iletişim ortamında amaçlanan sinyallerin dışındaki sinyal bileşenleri. karışma dayanıklılığı (Alm. , Fra. insensibilité au brouillage, İng. interference immunity) Bir iletişim alıcısının karışma işaretlerinden etkilenmeme ölçüsü. karışma duygunluğu (Alm. , Fra. susceptibilté au brouillage, İng. interference susceptibility) Bir iletişim alıcısının karışmalardan etkilenebilme miktarı. karıştırıcı (Alm. , Fra. mélangeur, İng. mixer) İki ayrı sıklıktaki sinuzoid ile beslendiğinde, çıkışında giriş sıklıklarının doğrusal karışımı olan sıklıktaki bir sinuzoid üreten aygıt. karıştırma sergeni (Alm. , Fra. pupitre de mélange, İng. mixing console) Tek bir işletmenin erimi içinde bütün ses karışımlarını yönetecek kontrolların bulunduğu sergen. karlanma (Alm. , Fra. neige, İng. snow) Radarda rasgele elektriksel gürültünün yol açtığı ve yeğinlik kiplemeli ekranlarda görülen rasgele ışıklılık noktaları. karma (Alm. hybride, fra. hybride, İng. hybrid) Birden fazla doğaları farklı ögenin bir araya getirilmesiyle oluşturulan. karma arabağ (Alm. , Fra. interface hybride, İng. hybrid interface) Analog ve sayısal aygıtlar arasındaki arabağ; melez arabağ. karma bilgisayar (Alm. Hybridrechner, Fra. ordinateur hybride, İng. hybrid computer) Hem analog hem de sayısal verileri kullanarak bilgi işleyen bilgisayar. karma denetim (Alm. Hybridsteuerung, Fra. commande hybride, İng. hybrid control) Hem analog hem de sayısal öğeler içeren denetim düzeni. karma dizge (Alm. Hybridsystem, Fra. système hybride, İng. hybrid system) Bağımlı değişkenlerinden en az biri sürekli ve en az biri sayısal olan bir dizge. karma düğüm (Alm. gemischter Knoten, Fra. noeud mixte, İng. mixed node) Bir çizgede hem gelen hem de çıkan dalları olan bir düğüm. karma evreli dizge (Alm. Gemischtphasen-system, Fra. système à phase non minimale, İng. nonminimum phase system) En az bir sıfır ya da kutbu s-düzleminin sağ yarısında bulunan dizge. karma kavşak (Alm. , Fra. jonction hybride, İng. hybrid junction) Dalga kılavuzları ve iletim hatlarında kullanılan ve dört kollu olup, birinden güç beslendiğinde, diğer ikisinden çkış alınan, dördüncüsünden ise, son ikisi doğru sonlandırıldıklarında güç çıkışı olmayan kavşak öğesi. karma model (Alm. gemischtes Modell, Fra. modèle mixte, İng. mixed model) 1) Denklemlerin matematiksel ve olasılıksal değişkenler içerdiği model, 2) Denklemlerin fark ve türevsel terimler içerdiği model, 3) Ekonomik dizgelerde, dışsal ve içsel öğelerin içerildiği model. karma tabanlı (Alm. , Fra. base de numération mixe, İng. mixed radix) Her sayı basamağının tabanının aynı olmadığı bir sayıya ilişkin. karma veri tipli (Alm. , Fra. à mode mixe, İng. mixed mode) Birden fazla veri tipi (örneğin tamsayı, kayan noktalı gibi) içeren bir ifadeye ilişkin. karmakarışık dosya (Alm. , Fra. fichier mutile, İng. garbled file) Bulaşmış bir virüsten ötürü anlaşılamaz ve kullanılamaz denli karışmış dosya. karmaşık geçiri (Alm. komplexer Scheinleitwert, komplexe Admittanz, Fra. admittance complexe, İng. complex admittance) Genligi geçirinin büyüklüğüne eşit, açısı da akımın ve gerilimin evre açılarının farkına eşit olan karmaşık nicelik. karmaşık güç (Alm. , Fra. puissance complexe, İng. complex power) Gerçek kısmının etkin güç, sanal kısmının da tepkin gücün eksi işaretlisinden oluşan güç ifadesi. karmaşık hedef (Alm. , Fra. cible complexe, İng. complex target) Birçok yansıtıcı yüzeyden oluşan, ve tümünün boyutlarının radarın çözürlüğünden az olduğu hedef. karmaşık sayı (Alm. , Fra. nombre complexe, İng. complex number) a,b iki gerçek sayı olmak üzere ve i = ?(-1) olarak tanımlandığında a + bi olarak ifade edilen sayı. karmaşık sıklık (Alm. komplexe Frequenz, Fra. fréquence complexe, İng. complex frequency) Salınım ve üstel sönümlemeleri belirginleştirmek için kullanılan ve A.exp(st) türünde uyarma işlevlerinde yer alan s değişkeni. karmaşık ton (Alm. komplexer Schall, Fra. son complexe, İng. complex sound) Birden fazla sinüzoidal tondan oluşmayan ses. karmaşıklık (Alm. , Fra. complexité, İng. complexity) Bir sistem ya da bileşenin tasarım, gerçekleştirme, anlama ve doğrulanmasına ilişkin güçlüklerin derecesi. karşı örnek (Alm. , Fra. contre-example, İng. counterexample) Bir önermenin yanlışlığını göstermek için öne sürülen ve onu yadsıyan örnek. karşıdüşen (Alm. korrespondierend, Fra. correspondant, İng. corresponding) İlişkin, denk düşen. karşılaştırıcı (Alm. Komparator, Fra. comparateur, İng. comparing element; comparator) Çıktısı girdi sinyallerinin farkı olan iki girdili tek çıktılı işlevsel öğe. karşılaştırma bağlağı (Alm. Gleichgewichtsrelais, Fra. relais comparateur, İng. balance relay) İki analog girdinin büyüklüklerini karşılaştırarak çalışan bağlak; karşılaştırma rölesi. karşılaştırmalı ölçme (Alm. Vergleichmessung, Fra. mesurage par comparaison, İng. comparison measurement) Ölçülecek niceliğin aynı türden bir niceliğin bilinen değeri ile karşılaştırılarak yapılan ölçme. karşılıklı dışlamalı olaylar (Alm. paarweise fremde Ereignisse, Fra. événements disjoints deux à deux, İng. mutually exclusive events) Herhangi birinin oluşu ötekilerinin olmayışını gerektiren iki ya da daha çok sayıda olay. karşılıklı doğuşturu (Alm. gegenseitige Induktivität, Gegeninduktivität, Fra. inductance mutuelle, İng. mutual inductance) Bir devrede doğuşturulan manyetik akının, akıyı üreten başka bir akıya oranı, karşılıklı irgiti. |
03.10.2012, 21:43 | #30 (permalink) |
∞ | Cevap: Teknoloji sözlüğü karşılıklı iki-kapılı devre (Alm. kopplungssymmetrisches Zweitor, Fra. biporte réciproque, İng. reciprocal two-port network) Bir kapıdaki gerilimin ikinci bir kapının kısa devre akımına oranının, ikinci kapının geriliminin birinci kapının kısa devre akımına olan oranına eşit olduğu devre. karşılıklı ketlenme (Alm. , Fra. blocage mutuelle, İng. lock-up) Bir bilgi işlem sisteminde ortak özkaynaklara sahip çıkmak isterken iki bilgisayarın birbirini kilitlemesi. karşılıklılık (Alm. Reziprozität, Fra. reciprocité, İng. reciprocity) Radyo dalgalarının yayılımı bakımından sinyal özelliklerinin alıcı ve göndericilerin karşılıklı yer değiştirmeleri sonucu değişmemesi. karşıt evreli (Alm. gegenphasig, Fra. en opposition, İng. in opposition) Aynı sıklıkta olup evre farklarının ? radyan olduğu iki sinusoidal bileşene ilişkin. karşıt yönlü arayüz (Alm. gegengerichtete Schnittstelle, Fra. interface contradirectionelle, İng. contradirectional interface) Her iki yöndeki iletimle ilgili zamanlama işaretlerinin arabağın aynı yanına yöneltildiği arabağ. karşıtlığı arttırma (Alm. , Fra. rehaussement de contraste, İng. contrast stretching) İmge belirli bölgeleri ile dışında kalan bölgeler arasındaki karşıtlığı arttırma. karşıtlık (Alm. Kontrast, Fra. contraste, İng. contrast) Bir imgede ışık yeğinliği daha fazla olan nesnelerle daha az olanlar arasındaki yeğinlik (şiddet) farkı ya da oranı. kartuş (Alm. , Fra. cartouche, İng. cartridge) Bir manyetik bandı barındıran, ve bandı yazıp okumak için kendisinden ayırmak gerekmeyen koruncak. kaskı devresi (Alm. Klemmschaltung, Fra. circuit à fixation d'amplitude, İng. clamping circuit) Bir dalga biçiminin uç değerlerinin belirli düzeylerde tutulmasını sağlayan devre. kaskı işlemi (Alm. , Fra. calage, İng. clamping) Belirli bir dayanak işaretinden yararlanılarak bir işaretin ortalama değerinin otomatik ayarı. kat (Alm. Vielfache, Fra. multiple, İng. multiple) Verilen bir tamsayı için, bununla diğer tam sayının çarpımına eşit olan tamsayı. katı kırpıcı (Alm. harter Begrenzer, Fra. limiteur dur, İng. hard limiter) Giriş sinyalinin eksi işaretli değerlerini -1, artı işaretli değerlerini +1 değerine eşlemleyen aygıt. katıhal (Alm. Festkörper, Fra. à corps solide, İng. solid-state; e.g., solid-state circuit, solid-state memory, solid-state display) 1) Katı haldeki maddenin özelliklerine, tepkinliğine, yapısına ilişkin, 2) Elektron tüpleri yerine katı maddelerin elektriksel, manyetik, fotonik özelliklerini kullanan, örn. katıhal devresi, katıhal bellek, katıhal gösterici. katıhal aygıtı (Alm. , Fra. dispositif à semi-conducteur, İng. solid-state device) Katı gereçlerin elektrik, manyetik ve fotonik özelliklerini kullanan aygıtlar. katıhal fiziği (Alm. , Fra. physique de semi-conducteurs, İng. solid-state physics) Işıliletkenlik, üstüniletkenlik, metal ve yarıiletken kristallerdeki iletim gibi özellikler dahil katı gereçlerin tüm özelliklerini inceleyen fizik dalı. katımlı matris (Alm. adjungierte Matrix, Fra. matrice adjointe, İng. adjoint of a matrix) Bir matrisin öğeleri yerine her terimin eşçarpanlarını (cofactor) koyarak elde edilen matrisin devriği, katımlı dizey. katışık atomlar (Alm. Verunreinigungsatome, Fra. atomes d'impureté, İng. impurity atoms) Tektürel bir atom ortamına katılan başka bir türden çok az sayıdaki atomlar. katışım (Alm. Kombination, Fra. combinaison, İng. combination) Seçilen öğelerin sırasını gözetmeden bir kümeden seçilen belirli sayıdaki farklı öğeler, kombinezon. katışımsal devre (Alm. kombinatoriche Schaltung, Fra. circuit combinatoire, İng. combinatorial circuit) Çıkış değerlerinin sadece o andaki giriş değerlerine bağımlı olduğu mantık devresi, kombinezonsal devre. katışkı (Alm. Verunreinigung, Fra. impureté, İng. impurity) 1) Katılaşma sırasında, metal ya da alaşımlar içinde istenmeden kalan öğe, 2) Belirli kimyasal maddenin arılığını bozan az miktardaki madde. katkılı yarıiletken (Alm. , Fra. semiconducteur extrinsèque, İng. extrinsic semiconductor) katkısız yarıiletken (Alm. , Fra. semiconducteur intrinsèque, İng. intrinsic semiconductor) katlı örnekleme (Alm. Multifrequenzabtastung, Fra. échantillonage à fréquence multiple, İng. multiple rate sampling) İki ya da daha fazla örnekleme aralıklarının tamsayı katlarında yapılan örnekleme. katlılık (Alm. Multiplizität, Fra. multiplicité, İng. multiplicity) f(x)=0 çokterimli denkleminin n-inci basamaktan bir çokkatlı kökü için n sayısı. katlıterimli dağılım (Alm. Multinomialverteilung, İng. multinomial distribution) Birbirinden bağımsız denemelerde ikiden fazla seçeneğin olasılıklarının modeli olan dağılım. katma değerli taşıyıcı (Alm. , Fra. enterprise de télécommunication offrant de services, İng. value-added carrier) Bilgisayara yönelik hizmetler ya da faks iletimi gibi özel hizmetler sunan taşıyıcı. katman (Alm. Schicht, Fra. couche, İng. layer) Bilgisayar iletişiminde açık dizgeler mimarisinde birbirleriyle ilişkili olup sıradüzende belirl bir düzeye ait işlevlerin topluluğu. katmanlı mimari (Alm. , Fra. architecture à couches, İng. layered architecture) Veri iletişiminde, uçbirimlerin ağa fiziksel erişimi, verilerin güvenliği, yolatama, oturum açıp kapatma, kod çevrimi, uygulama yazılımlarını kullanım gibi çeşitli işlerin, kendi aralarında tutarlı kümelere ayrılması, bu kümelerin ast-üst ilişkileri içinde olmaları, her katmanda eşdeğer varlıkların doğrudan birbirleriyle iletişim kurmaları şeklinde ortaya çıkan iş ve yazılım düzenlemesi. katsayı matris (Alm. Koeffizientenmatrix, Fra. matrice de coefficients, İng. coefficient matrix) Bir doğrusal programlama sorununda, i'inci satırın i'inci kısıt denkleminin katsayılarını içerdiği, j'inci dikecin de salt j'inci karar değişkeni ile ilgili olduğu matris, katsayı dizey. katsıklık bileşeni (Alm. Oberwelle, Fra. harmonique, İng. harmonic) Sıklığı, dönemli bir dalganın temel sıklığının tamsayı katı olan sinüzoidal bileşen. katsıklık bozunumu (Alm. harmonische Verzerrung, Klirrfaktor, Fra. distorsion harmonique, taux d'harmonique, İng. harmonic distortion) 1) Bir dizge ya da dönüştürücünün giriş sinyali sinüs dalgası olduğunda, çıktıda temel bileşenden farklı katsıklıklarda bileşenlerin oluşmasına yolaçan doğrusal olmayan bozunum. 2) Katsıklık içeriğinin etkin değerinin almaşan temel bileşenin büyüklüğünün etkin değerine oranı. katsıklık içeriği (Alm. Oberwellenanteil, Fra. contenu en harmoniques, İng. harmonic content) Bir sinyalin sinüs dalgası biçiminden sapması. Bu sapma dalga biçiminin Fourier açınımındaki terimlerin genliği ve sayısı ile ölçülür. kavramsal aşama (Alm. , Fra. , İng. conceptual phase) Yazılım geliştirme çevriminin kullanıci isteklerinin anlaşılıp değerlendirildiği aşama. kavuşma noktası (Alm. Einbruchspunkt, Fra. point de jonction, İng. break-in point) Kök yereğrisinin iki dalının katışıp tek bir eğriye dönüştüğü nokta. kayan noktalı gösterim (Alm. Gleitkommadarstellung, Fra. représentation à virgule flottante, İng. floating point representation) Bir gerçek sayının, bir kayan ayrımlı gösterim dizgesinde gösterimi. kayan sıfır (Alm. einstellbare Null, Fra. zéro flottant, İng. floating zero) Sayısal denetimli makinalarda sıfır dayanak noktasının yörünge üzerindeki herhangi bir noktada belirlenebilmesi. kayar kontak (Alm. Gleitkontakt, Fra. contact glissant, İng. sliding contact) Kontak elemanlarının bağıl hareketi, pratik olarak kontak yüzeyine paralel doğrultuda olan kontak. kayarga (Alm. Schreibwagen, Fra. chariot, İng. carriage) Yazıcılarda kağıt besleme, sürme, aralık bırakma, atlama gibi işlemleri düzenleyen donanım. kayarga güdüm imi (Alm. Wagenrücklaufsignal, Fra. signal de retour du chariot, İng. carriage return signal) Bir yazıcıda bir sonraki basılacak damganın yerini hazırlayan ve kayargayı ona göre güden im. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |