Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Teknoloji Dünyası > Teknoloji - Bilim Haberleri
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Teknoloji sözlüğü

Teknoloji - Bilim Haberleri kategorisinde açılmış olan Teknoloji sözlüğü konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 03.10.2012, 21:56   #81 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

tokalaşma protokolu (Alm. , Fra. protocolle d'établissement de ligne, İng. handshake protocol) Bir veri aktarımı ya da iletimi oturumunu başlatmak üzere iki aygıt ya da düğümün değiştokuş ettikleri sinyaller ya da denetim damgaları.
ton (Alm. Ton, Fra. tonalité, İng. tone) Söz sinyallerinin dışında, işitilebilir ve az sayıda ayrık sıklık bileşenlerinden oluşan bir sinyal.
toner (Alm. , Fra. , İng. toner) Lazer yazıcılarda kullanılan toz halindeki mürekkep.
topak (Alm. Klumpen, Fra. groupe, İng. cluster) Birbirlerine “oldukça” benzeyen, diğer bir deyişle öznitelik uzayında tanımlanmış bir ölçüte göre birbirlerine yeterince yakın olan örüntülerden oluşan tektürel küme.
topak analizi (Alm. , Fra. analyse de groupage, İng. clustering analysis) Örüntü tanımada ya da imge islemede topakların bulunup irdelenmesi.
topak örneklemesi (Alm. Klumpenanswahlverfahren, İng. cluster sampling) Evren öğelerinin tek tek değil, topak topak seçildiği örnekleme yöntemi.
toparlanma (Alm. Erholung, Fra. récupération, İng. recovery) Bir dizgenin üzerindeki dış etkilerin kalkmasıyla başlangıçtaki duruma dönmesi.
toparlanma gerilimi (Alm. wiederkehrende Spannung, Fra. tension de rétablissement, İng. recovery voltage) Bir anahtarlama aygıtının ya da sigortanın bir kutbunun bağlantı uçları arasında akımın kesilmesinden sonra ortaya çıkan gerilim.
toparlanma süresi (Alm. Wiederbereitschaftszeit, Fra. temps de récupération, İng. recovery time) Belli bir işlevde ve öngörülmüş şartlarda bir rölenin bir çalışma durumundan, bunu izleyen çalışma süresi, önceki ölçme süresinin belli bir yüzdesi olarak içerisinde olacak biçimde toparlanması için gereken süre.
toplam maliyet (Alm. Lebensdauergesamtkosten, Fra. cout de cycle de vie, İng. life cycle cost) Yararlı ömrü boyunca bir öğenin satın alım, işletim, bakım ve destekleme maliyeti.
toplamayla sağlama (Alm. , Fra. controle par totalisation, İng. summation check) Hiçbir basamağın değişmediğini doğrulamak üzere bazı basamakların toplandığı ve önceden hesaplanan bir toplamla karşılaştırıldığı sağlama.
toplanan (Alm. Summand, Addend, Fra. cumulateur, nombre additionel, İng. addend) Bir toplama işleminde toplatılana eklenen sayı.
toplanır gürültü (Alm. additiver Rausch, Fra. bruit additif, İng. additive noise) Bir sinyale toplama işlemiyle katılıp kirleten gürültü.
toplanır işlev (Alm. additive Funktion, Fra. fonction additive, İng. additive function) Tanımlanmış olduğu (A,B) aralığında her A?C?B için f(A,B)=f(A,C)+f(C,B) koşulunu sağlayan işlev.
toplaşmak, toplaştırmak (Alm. Gruppieren, Fra. grouper, İng. aggregate) Nesneleri benzer altkümeler halinde düzenlemek.
toplatılan (Alm. Augend, Fra. cumulande, İng. augend) Bir toplama işleminde sayı ya da niceliklerin toplandığı sayı ya da nicelik.
toplayan tümlev alıcı (Alm. , Fra. intégrateur sommateur, İng. summing integrator) Girişindeki analog büyüklüklerin zamana göre tümlevini alarak ağırlıklı toplamlarını çıkışına yansıtan devre ya da birim.
toplayan yükselteç (Alm. , Fra. amplificateur de sommation, İng. summing amplifier) Girişindeki işaretlerin toplamını çıkışına belirli bir kazançla yansıtan yükselteç.
toplayıcı (Alm. Addierer, Fra. additioneur, İng. adder) Çıktısı girdilerinin toplamı olan devre.
toplayıcı ölçme aygıtı (Alm. summierendes Messgerät, Fra. appareil de mesure totalisateur, İng. totalizing measuring instrument) Ölçülen büyüklüğün değerini, bir veya daha fazla kaynaktan aynı anda veya sıralı olarak elde edilen büyüklüklere ait kısmi değerleri toplayarak belirleyen ölçme aleti.
toplu öğeli devre (Alm. Schaltung aus konzentrierten idealen Elementen, Fra. circuit à constantes localisées, İng. lumped circuit) Sonlu sayıda düşüncel devre öğesinin katışımı ile gösterimlenebilen devre.
toplu parametreli dizge (Alm. System mit abhängigen Parametern, Fra. système à paramètres concentrés, İng. lumped parameter system) Tüm enerji birikim ya da tüketiminin dizgenin sonlu sayıda belirli uzamsal noktalarında yer aldığı varsayılabilen dizge.
topluluk ortalaması (Alm. , Fra. moyenne d'ensemble, İng. ensemble averaging) Bir rasgele sürecin gerçekleşimleri üzerinde hesaplanan ortalaması.
topoloji (Alm. Topologie, Fra. topologie, İng. topology ) Verilen bir X kümesi için X in altkümelerinden oluşan aşağıdaki koşulları gerçekleyen L kümesi a) L nin her altkümesinin bileşimi L nin içindedir, b) L nin her sonlu altkümesinin kesişimi L nin içindedir; ilinge
toprağa dengeli devre (Alm. , Fra. , İng. balanced-to-ground circuit) Her iki iletkenin toprak çelilerinin (impedance) eşit olduğu iki telli devre.
toprak (Alm. Erd, Fra. terre, İng. ground) Bir noktada yere bağlanan ortak iletken.
toprak akımı (Alm. Erdstrom, Fra. courant à la terre, İng. earth current) Bir iletken ile toprak arasındaki kaçak akımların ve kapasitif akımların tümü.
toprak arızası (Alm. Erdschluß, Fra. défaut à la terre, İng. earth fault) Bir iletkenin toprağa bağlanmış olmasından ya da toprağa karşı yalıtım direncinin belirtilen bir değerden daha az olmasından kaynaklanan arıza.
toprak iletkeni (Alm. , Fra. plan de sol, İng. ground system) Elektrik kablo ve tel sistemlerinde, verici için aynı zamanda toprak bağlantısını da sağlayan toprağa yalıtılmadan yerleştirilmiş iletken.
toprak kaçağı göstergesi (Alm. Erdschlussanzeiger, Fra. indicateur de courant de fuite à la terre, İng. earth leakage indicator) Toprak kaçaklarını sezip gösteren alet.
toprak karışması (Alm. Gleichtaktstörung, Fra. interférence en mode commun, İng. common mode interference) Ölçücü devre uçlarıyla toprak arasındaki karışma türü.
topraklama anahtarı (Alm. Erdungsschalter, Fra. sectionneur de terre, İng. earthing switch) Bir devrenin bölümlerini topraklamak için kullanılan, bu bölümlerin kısa devre olması gibi normal olmayan durumlarda belirlenmiş süre boyunca akımlara dayanabilen fakat devrenin normal durumlarında akım taşıması gerekmeyen mekanik anahtarlama aygıtı.
topraklama konumu (mekanik anahtar) (Alm. Erdungsstellung, Fra. position de mise à la terre, İng. earthing position) Mekanik anahtarlama aygıtının kapanması, bir ana devrenin kısa devre edilmesine ve topraklanmasına neden olan konum.
topraksız devre (Alm. massefreies Netzwerk, Fra. circuit à terre flottante, İng. floating network) Toprak geriliminde hiçbir ucu bulunmayan devre ya da bileşen.
toptan giriş (Alm. Stapeleingabe, Fra. entrée par lots, İng. batch input) Bir kuyruk dizgesine girdilerin toptan ulaşması ya da verilmesi; toplu giriş.
toptan işleme (Alm. Stapelbetreib, Fra. traitement par lots, İng. batch processing) Birçok girdinin ya da verinin bir araya getirilip bir elde işlenmesi.
trafik (Alm. , Fra. trafic, İng. traffic) Bir iletişim sistemi üzerinde gönderilen ve alınan mesajların hacmi ve birim zamandaki hızı.
trafik çözümlemesi (Alm. , Fra. , İng. traffic analysis) Bir iletişim ağındaki iletilerin hacim, tip, akış yönü, uzunluk verileri bakımından istatistiksel çözümlemesi.
trafik denetimi (Alm. , Fra. régulation de trafic, İng. traffic control) Bir teleiletişim sisteminde verileri yitirmeden trafiği durdurma ve başlatma.
trafik dolgulaması (Alm. , Fra. bourrage, İng. traffic padding) Yapay iletimlerle düşman tarafının trafik analizini yapması ve kriptoyu çözmesini zorlaştırmak.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:56   #82 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

trafik hacmi (Alm. Verkehrvolumen, Fra. volume de trafic, İng. traffic volume) Belirli bir zaman aralığında bir özkaynaklar topluluğu tarafından karşılanan trafik miktarı.
trafik matrisi (Alm. Verkehrsmatrix, Fra. matrice de trafic, İng. traffic matrix) i ve j’inci satır ve dikeçteki öğenin i noktasından gelip j noktasına gitmekte olan trafiği belirlediği matris.
trafik mühendisliği (Alm. , Fra. , İng. traffic engineering) Kullanıcı isteklerine yanıt verecek şekilde iletişim sistemlerinin tasarımı ve kurulmasına ilişkin mühendislik.
trafik sığası (Alm. , Fra. capacité de trafic, İng. traffic capacity) Bir teleiletişim sisteminin ya da aygıtının birim zamanda taşıyabileceği en büyük trafik.
trafolu köprü (Alm. Übertragerbrücke, Fra. pont à transformateur, İng. transformer bridge) En az iki kolu bir değiştiricinin sargılarından oluşan ve empedans ölçmeyi amaçlayan almaşık akım ölçme köprüsü; transformatörlü köprü.
transformatör (Alm. Übertrager, Fra. transformateur, İng. transformer) Manyetik bir akı yolu üzerinde birincil ve ikincil sargılardan oluşan, ve akım ve/ya da gerilim düzeylerini değiştirme özelliği olan aygıt; değiştirici.
troposfer (Alm. , Fra. troposphère, İng. troposphere) Tropoyuvar; Dünyanın atmosferinin alt katmanı; bu katmanda sıcaklık, yerel ters ısı bölgeleri dışında, yükseklikle azalır.
troposfer dalgası (Alm. , Fra. onde tropospherique, İng. tropospheric wave) Tümüyle tropsfer içinde yer alan, yayılımı tümüyle troposferdeki kırılma indisi farklılıklarından kaynaklanan, Yerin yüzeyine yakın noktalarda seyreden dalga.
troposfer yansıması (Alm. , Fra. réflexion troposphereique, İng. tropospheric reflection) Farklı kırılma indislerine sahip hava kütlelerinden ötürü kısmi ya da tam yansımanın oluştuğu troposfer olayı.
truva atı (Alm. , Fra. cheval de Troie, İng. Trojan horse) Bir bilgisayar programına bağlanarak gizlenen, tahribatını yaparken programın olağan çalışmasına da izin veren virüs.
Turing makinası (Alm. , Fra. machine à Turing, İng. Turing machine) Sonsuz bir şerit üzerinde yazma, devinme, okuma etkinliklerini yürüterek çalışan ve bilgisayar davranışını incelemekte kullanılan matematiksel soyutlama.
tuşlu arama (Alm. , Fra. composition au clavier, İng. tone dialing, pushbutton dialing) Tuşlara basılarak elde edilen birçok farklı sıklıktaki tonları üreterek yürütülen numara çevirme.
tutanak (Alm. Datensatz, Fra. Enregistrement, İng. record) Bir birim gibi işlem gören, ilişkin veriler ya da sözcükler kümesi.
tutanak bölütlemesi (Alm. , Fra. segmentation de enregistrements, İng. record segmentation) Bir tutanaktaki verileri farklı fiziksel aygıtlara ya da farklı belleklere dağıtma.
tutanak planı (Alm. , Fra. cliché d'enregistrement, İng. record layout) Bir tutanakta, tutanağın bileşenlerinin düzeni ve boyu da içerilmek üzere verilerin ya da sözcüklerin düzenlenişi ve yapısı.
tutanak uzunluğu (Alm. , Fra. longeur d'enregistrement, İng. record length) Bir tutanağı oluşturan sözcüklerin ya da damgaların sayısı.
tutarlı kestirici (Alm. konsistente Schätzfunktion, Fra. estimateur consistent, İng. consistent estimator) Parametre kestirimi hatası, örneklem nüfusu sonsuza gittiğinde 1 olasılıkla sıfıra giden kestirici.
tutarlı sınama (Alm. konsistente Schätzfunktion, Fra. essai consistent, İng. consistent estimator) Örneklem büyüklüğü sonsuza gittiğinde gücü 1'e yaklaşan sınama.
tutarlılık (Alm. , Fra. cohérence, İng. consistency) Bir sistem, bileşen ya da belgenin çelişkisiz, standart ve birbiçimli olması özelliği.
tutarlılık sınaması (Alm. , Fra. contrôle de cohérence, İng. consistency check) Bir verinin, belgenin, sistemin,ya da bileşenin kendisi için belirtilmiş kurallara uyup uymadığının sınanması.
tutarsız kestirici (Alm. nichtkonsistente Schätzfunktion, Fra. estimateur inconsistent, İng. inconsistent estimator) Örneklem büyüklüğü arttıkça parametre değerine yakınsamayan kestirici.
tutma akımı (Alm. Haltestrom, Fra. courant de maintien, İng. holding current) Bir bağlak (röle) devresini kapalı tutmak için gerekli en küçük akım değeri.
tutma gecikmesi (Alm. Relais-Tätigkeistzeit, Fra. temps d'activation d'un relais, İng. relay actuation time) Bağlakta (rölede) belirli bir değmenin gerçekleşmesi için gereken süre.
tutma süresi (Alm. , Fra. durée de blocage, İng. holding time) Bir iletişim kanalının meşgul tutulduğu oturum süresi.
tuzak (Alm. Abscheider, Fra. trappe, İng. trap) 1) Bir alıcıdaki istenmeyen sinyalleri eleyen ya da yok eden soğurum süzgeci, 2) Boşluk oluşturan emmeçlerde, yayınan yağ ya da cıva uçuklarını soğutup yoğuşturarak tutan düzenek.
tüm devinimli video (Alm. , Fra. , İng. full motion video) İmgelerin, insanların doğal hareketli gibi algılamalarına yolaçacak hızda kaydedilmesi, iletilmesi ve ekrana yansıtılması.
tüm ekran (Alm. , Fra. plein écran, pleine page, İng. full screen) Yarık ekran ya da pencereli ekran yöntemlerinin tersine ekranın tümünü kullanan teknik.
tüm geçiren devre (Alm. , Fra. réseau passe-tout, İng. all-pass network) İki kapılı ve kayıp özelliği sıklıktan bağımsız bir devre.
tüm hatlar meşgul sesi (Alm. , Fra. tonalité tous circuit occupés, İng. all-paths busy tone) Telefon sistemlerinde tüm bağlantı hatlarının dolu olduğunu ifade eden özel kadanslı ses.
tüm yönlü (Alm. , Fra. omnidirectional, İng. omnidirectional) Her yönde radyo dalgalarını alıp gönderebilen.
tümdengelim (Alm. Deduktion, Fra. déduction, İng. deduction) Öncüllerden kalkarak ve yalnızca çıkarım kurallarını uygulayarak bir çıkarımın sonucunu elde etme.
tümdengelimli (Alm. Deduktiv, Fra. déductif, İng. deductive) Tümdengelimi içererek ya da tümden gelime dayanarak.
tümdengelimli usa vurma (Alm. , Fra. raisonnement déductif, İng. deductive reasoning) Tümdengelimli akıl yürütme; mantık kullanarak çıkarsamalar yapmak ve vargılara varmak
tümdevre (Alm. integrierter Schaltkreis, Fra. circuit intégre, İng. integrated circuit) Birçok birleşenden oluşan bir elektrik devresinin işlevini gören ve bir tek yarıiletken yonga üzerinde bütünleşmiş devre ya da devre parçası; tümleşik devre.
tümevarım (Alm. Induktion, Fra. induction, İng. induction) a) P(1) doğru ise, b) P(N) doğru olduğunda P(N+1) de doğrudur tanıtlama aşamalarından geçerek P(N) tüm sayılar için doğrudur önermesinin kanıtlandığı mantık yordamı.
tümevarımlı yöntem (Alm. induktive Methode, Fra. méthode inductive, İng. inductive method) Bilinen kimi özel durumlardan genel sonuçlara ulaşma yöntemi.
tümlenik karesel hata ölçütü (Alm. integrales quadratisches Fehlerkriterium, Fra. critère du carré d'erreur intégrale, İng. integral square error criterion)Hata işlevinin karesinin zaman tümlevini kullanan denetim dizgesi başarım ölçütü.
tümlenik mutlak hata ölçütü (Alm. integrales absolutes Fehlerkriterium, Fra. critère de l'erreur absolue intégrale, İng. integral absolute error criterion) Hata işlevinin mutlak değerinin zaman tümlevini kullanan denetim dizgesi başarım ölçütü.
tümler (Alm. , Fra. complément, İng. complement) 1) Bir sayıdan bir çıkarma kuralına göre elde edilmişbir başka sayı; örneğin n basamaklı bir sayının tabanın (n+1)'inci kuvvetinden çıkarımı; 2) Bir imgede imgenin belirli bir altkümesine ait olmayan pikseller topluluğu.
tümler ağaç (Alm. Ko-Baum, komplementärer Baum, Fra. co-arbre, İng. co-tree) Bir devrenin belirli bir ağacı alındığında devrenin bu ağaçta içerilmeyen dallarının kümesi.
tümler devresi (Alm. , Fra. complémenteur, İng. complementer) Çıkışı, girişteki ikili mantık değerlerinin tümleri elde edilen devre.
tümler durum (Alm. , Fra. état complémentaire, İng. complementary state) Bir mantık devresinde bir durumun karşı durumu.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:56   #83 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

tümler gösterim (Alm. , Fra. répresentation complémentaire, İng. complemented representation) Artı sayıların olağan biçimlerinde, eksi sayıların ise tümler biçimde gösterildiği konumsal sayı sistemi.
tümler işlem (Alm. , Fra. opération complémentaire, İng. complementary operation) Belirli bir Boole işlemine göre, aynı işlenenler üzerine uygulandığnda, sonucun tersini veren işlem.
tümler ölçme (Alm. ergänzende Messung, Fra. mesurage par complément, İng. complementary measurement) Ölçülecek niceliğin, aynı niceliğin toplandığında önceden saptanmış bir karşılaştırma değerine eşit olacak biçimde ayarlanmış bir değeriyle birleştirilerek ölçümün gerçekleştirildiği karşılaştırmalı ölçme yöntemi.
tümleşik ateşleme sistemi (Alm. , Fra. système integré de conduite du tir, İng. integrated fire control system) Çoğunluğu elektronik aygıtlar olmak üzere elektromekanik aygıtların da katkısı ile hedefi bulma, izleme, gerekli verileri işlemeden sonra top, füze vb. ateşlerini gerçekleştiren düzen.
tümleşik bilgi işlem (Alm. integriertes Informationssystem, Fra. système intégré des informations, İng. integrated data processing) Bilgi giriş ve bilgi işlemenin öteki evrelerinin eşgüdümü sağlanarak tutarlı bir dizge biçiminde birleştirilmiş bilgi işlem.
tümleşik bilgisayar sistemi (Alm. , Fra. ordinateur intégré, İng. embedded computer system) Bir uçak ya da hızlı tren sisteminde olduğu gibi daha büyük bir sistemin parçası olup o sisteme özgü işleri yapan bilgisayar.
tümleşik bilişim dizgesi (Alm. , Fra. système informatique integré, İng. integrated information system) Özellikle yönetim bilişim dizgesi (YBD) kavramı ile ilgili olarak, bir örgütün yönetimiyle ilgili tüm verileri kapsamı içine alacak biçimde, örneğin personel, stok denetim, üretim, satış, sayışım, vb. tüm altdizgeler arasında eşgüdüm ve uyumun tasarım aşamasından başlanarak sağlandığı, genellikle merkezcil ve örgütün üst yönetimine sağlanabilecek stratejik desteğe özellikle önem veren bilişim dizgesi.
tümleşik devre (Alm. integrierter Schaltkreis, Fra. circuit intégre, İng. integrated circuit) Birçok birleşenden oluşan bir elektrik devresinin işlevini gören ve bir tek yarıiletken yonga üzerinde bütünleşmiş devre ya da devre parçası; tümdevre.
tümleşik hizmetler sayısal ağı (Alm. , Fra. réseau numérique avec intégration des services, RNIS, İng. integrated services digital network, ISDN) Abonelerin sayısal biçimde ağa eriştikleri, bantdışı imleşimin kullanıldığı, ve ses, veri, grafik, video gibi hizmetlerin birlikte anahtarlandığı, iletildiği, erişildiği teleiletişim ağı
tümleşik optik devre (Alm. , Fra. circuit optique intégré, İng. integrated optical circuit) Anahtarlama, sinyal üretimi, sezimi iletimi gibi iletişim işlevlerini optik olarak sağlayan optik düzen.
tümleşik ölçüm birimi (Alm. kohärente Einheit, Fra. unité de mesure cohérente, İng. coherent unit of measurement) Oran katsayısının 1 (bir) olduğu bir formül aracılığıyla temel birimler cinsinden ifade edilen türetilmiş ölçüm birimi.
tümleşik ölçüm birimler sistemi (alm. kohärentes Einheitensystem, Fra. système cohérent d'unités de mesure, İng. coherent system of units of measurement) Tümleşik türetilmiş birimler ile temel birimler grubundan oluşan birimler sistemi.
tümleşik veri işleme (Alm. integrierte Datenverarbeitung, Fra. traitement unifié des données, İng. integrated data processing) Veri edinme aşamasında başlayarak bilgi edinmenin diğer aşamalarının da tutarlı ve eşgüdümlü olarak yürütüldüğü veri işleme.
tümleştirerek ayıklama (Alm. , Fra. rangement par interclassement, İng. merge sort) Ayıklanacak kümenin önce altkümelere bölündüğü, ayıklanan altkümelerin daha sonra tümleştirildıği ayıklama yöntemi.
tümleştirme (Alm. , Fra. intégration, İng. integration) Yazılım bileşenlerini, ve donanım bileşenlerini bir araya getirme süresi.
tümleştirme testi (Alm. , Fra. contrôle d'intégration, İng. integration testing) Yazılım bileşenlerini, donanım bileşenlerini ya da her ikisini birden bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi irdeleyen test.
tümlev alma (Alm. Integration, Fra. intégration, İng. integration) Tümlev alma işlemi.
tümlevli ölçme aygıtı (Alm. Integrierendes Mebgerat, Fra. appareil de mesure integrateur, İng. integrating measuring instrument) Ölçülen büyüklüğün değerini, bir büyüklüğü bir başka büyüklüğe göre tümlevini alarak belirleyen ölçme aygıtı.
tümlevsel davranış zaman sabiti (Alm. Integrierzeitconstante, Fra. constante de temps d'action intégrale, İng. integral action time constant) Giriş ve çıkış değişkenleri aynı boyutlarda belirtildiğinde salt tümlevsel davranışlı bir öğede tümlevsel davranış katsayısının tersi.
tümlevsel denklem (Alm. Integralgleichung, Fra. équation intégrale, İng. integral equation) Bilinmeyen bir işlev ve bu işlevin tümlevsel ifadelerinden oluşan denklem.
tümlevsel dönüşüm (Alm. Integraltransformation, Fra. transformation intégrale, İng. integral transform) Bir f(x) işlevinin tümlevsel dönüşümü ?f(x)K(p,x)dx tümlev ifadesidir.Burada K(p,x) dönüşümün çekirdeğidir.
tümleyen (Alm. Komplement, Fra. complément, İng. complement) Bir uzayda bir S kümesi verildiğinde S ye ilişkin olmayan öğelerin tümü.
tümleyen (tümler) olay) (Alm. , Fra. évenement complémentaire, İng. complementary event) A rasgele uzayını S örneklem uzayına tümleyen A' olayı AUA'=S.
tümleyici bağlak (Alm. integrierendes Relais, Fra. relais intégrateur, İng. integrating relay) Aynı ya da değişik genlikteki bir ya da bir dizi vurumun enerjilerinin toplamı ile çalışan bağlak; tümleyici röle.
tümleyici ölçme aleti (Alm. integrierendes (Mess-) Gerät, Fra. appareil (mesureur) intégrateur, İng. integrating (measuring) instrument) Çoğunlukla zaman olan başka bir niceliğe göre girişteki sinyalin tümlevini veren ölçme aleti.
tümleyici yükselteç (Alm. integrierender Verstärker, Fra. amplificateur intégrateur, İng. integrating amplifier) Çıktısı giriş imlerinin ağırlıklandırılmış toplamının zaman tümlevi olan işlemsel yükselteç.
tünel etkisi (Alm. Tunnel-Effekt, Fra. effet tunnel, İng. tunnel effect) Elektronların, N bölgesindeki iletim bandı ile P bölgesindeki değerlilik bandı arasında her iki yönde geçmesiyle oluşan iletim olgusu.
türdeş süreç (Alm. homogener Prozess, Fra. processus homogène, İng. homegeneous process) Verilen iki zamanda, herhangi iki durum arasındaki geçiş olasılığı yalnızca bu iki durumun değerleri arasındaki çıkarıma bağlı olan olasılıksal süreç; tektürel süreç.
türetik (Alm. Differential, Fra. différentiel, İng. differential) Türevsel hesapta bir işlevden belirli kurallar uyarınca türetilen başka bir işlev.
türetik virüs (Alm. , Fra. derivé, İng. derivate) Varolan bir virüsün yeni değiştirilmiş sürümü.
türetilmiş büyüklük (Alm. abgeleitete Grösse, Fra. grandeur derivée, İng. derived quantity) Bir büyüklükler sisteminde, o sisteme ait temel büyüklüklerin fonksiyonu olarak ifade edilen büyüklük.
türetilmiş ölçüm birimi (Alm. abgeleitete Einheit, Fra. unité de measure derivée, İng. derived unit of measurement) Belirli bir büyüklükler sisteminde, türetilmiş bir büyüklüğün ölçüm birimi.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:56   #84 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

türetme (Alm. Ableitung, Fra. dérivation, İng. derivation) 1) Türev alma, 2) Belirli işlemler yaparak bir sonuca ulaşma, 3) Yalın bir yapıdan başlayarak daha karmaşık bir yapıyı elde etme.
türev alıcı (Alm. Differentiator, Fra. différentiateur, dérivateur, İng. differentiator) Çıkışında giriş değişkeninin çoğunlukla zaman gibi bir başka değişkene göre türevi elde edilen aygıt.
türevsel çözümleyici (Alm. Differentialanalysator, Fra. analyseur différentiel, İng. differential analyzer) Türevsel denklemlerin çözümü için birbirlerine bağlı tümleyicilerden yararlanan bir analog bilgisayar.
türevsel denklem (Alm. Differentielgleichung, Fra. équation différentielle, İng. differential equation) Bilinmeyen bir işlev ve bu işlevin türevlerinden oluşan denklem.
türevsel denklem derecesi (Alm. Ordnung einer Differentialgleichung, Fra. ordre d'une équation differentielle, İng. order of a differential equation) Türevsel denklemdeki en büyük türevin derecesi.
türevsel eylem (Alm. differenzierendes Verhalten, Fra. action par dérivation, İng. derivative action) Çıktının, girdinin zamana göre birinci türevine orantılı olduğu sürekli davranış türü.
türevsel eylem katsayısı (Alm. Differenzierbeiwert, Fra. coefficient de dérivation, İng. derivative action coefficient) Salt türevsel davranışlı bir öğede çıkış değişkeninin, giriş değişkeninin zamana göre türevine oranı.
türevsel eylem zaman değişmezi (Alm. Differenzierzeitconstante, Fra. constante de temps de dérivation, İng. derivative action time constant) Giriş ve çıkış değişkenleri aynı boyutlarda olduğunda salt türevsel davranışlı bir öğede zaman boyutlu türevsel işlev katsayısı.
türevsel oyun (Alm. Differentialspiel, Fra. jeu différentiel, İng. differential game) Durumların evrimi türevsel bir denklem ile betimlenebilen sonsuz oyun.


u-arayüzü (Alm. , Fra. interface U (RNIS), İng. U-interface) Tümleşik Hizmetler Sayısal Ağında abone yerleşkesindeki sonlandırıcı ile kamusal ağın yerel döngüsü arasındaki 2-telli fiziksel arabağ.
u-borulu basıölçer (Alm. U-Röhremanometer, Fra. manomètre à tube en U, İng. U-type manometer) Sıvı ile doldurulmuş U biçimindeki bir kap ile yapılan basınçölçer.
u-eğrisi (Alm. , Fra. , İng. bathtube curve) Bir sistem ya da bileşendeki arızaların sayılarının zamana göre grafiği.
ucaylanım (Alm. Polarisation, Fra. polarisation, İng. polarization) 1) Doğal ışığın, titreşimleri bir düzlem içinde olan ışığa çevrilmesi, 2) Bir molekülün artı ve eksi yük özelliklerinin ayrılma süreci; polarma.
ucaylanma (Alm. Polarisition, Fra. polarisation, ing. polarization) Bir elektromanyetik dalga için, sabit bir noktadaki elektrik ya da manyetik alan vektörünün açısal değişiminin anlatımı.
ucaylanma düzlemi (Alm. Polarisationsebene, Fra. plan de polarisation, İng. plane of polarization) Düzlemsel ucaylanmış bir dalga için elektrik ve manyetik alan vektörlerinin bulunduğu düzlem; polarma düzlemi.
ucaylanma uyumsuzluğu (Alm. Polarisationsfehlanpassung, Fra. désadaptation en polarisation, İng. polarisation mismatch) Alıcı antenle gelen elektromanyetik dalganın ucaylanma farklarından ötürü ortaya çıkan sinyal gücü yitimi; polarma uyumsuzluğu.
ucaylayıcı (Alm. Polarisator, Fra. polarisateur, ing. polarizer) Görünür doğal ışığı ucaylamakta kullanılan aygıtlara verilen genel ad.
ucaylı ışık (Alm. polarisiertes Licht, Fra. lumière polarisée, İng. polarized light) Titreşimleri yalnız bir düzlem içinde kalan ışık; polarmış ışık.
ucaylık göstergesi (Alm. Polaritätsanzeiger, Fra. indicateur de polarité, İng. polarity indicator) Bir iletkenin diğerine göre ucaylığını gösteren alet; kutupluluk göstergesi.
ucu ucuna kararlı dizge (Alm. begrenzt stabiles System, Fra. système à stabilité marginale, İng. limitedly or marginally stable system) Sınırlı bir bozanetkene karşı yanıtı sabit genlikli bir salınım olan dizge.
uç çifti (Alm. , Fra. paire de bornes, İng. terminal pair) Giriş çifti, çıkış çifti örneklerinde olduğu gibi aynı işlevi taşıyan ilgili iki uç.
uç değer doğrusallığı (Alm. endpunktgestützte Linearität, Fra. linéarité terminale, İng. terminal based linearity) Görünen değerin alt ve üst erim değerlerini birleştiren doğrudan, görünen ölçüm eğrisinin en büyük sapması.
uç düğüm (Alm. , Fra. noeud satellite, İng. terminal node) Hiçbir altağacı olmayan ağaç düğümü.
uç santralı (Alm. , Fra. centre terminal, İng. terminal exchange) Bir iletişim ağında kendine gelen trafiğin sadece abonelerinin trafiğinden oluştuğu santral.
uçan nokta (Alm. , Fra. , İng. flying spot) Katod ışın tübü tarafından üretilen, ekranın yüzeyini aydınlatmada kullanılan küçük ve hızlı hareket eden ışık noktası.
uçbirim (Alm. Terminal, Fra. terminal, İng. terminal) 1) ?ebekeden aldığı bilgiyi kullanıcıya uygun bir biçimde sunan ve kimi tamamlayıcı işlevleri de yerine getiren, kullanıcının yakınında bulunan donatım. 2) Bir veri iletişim ortamında veri giriş-çıkışını sağlayan donanım birimi ya da donanım birimleri topluluğu.
uçbirim bileşeni (Alm. , Fra. composant de terminal, İng. terminal component) Bir uçbirimde, klavye, yazıcı gibi giriş - çıkış işlemlerinde kullanılan ve ayrı adreslenebilen parçalar.
uçbirim çoğullayıcısı (Alm. , Fra. multiplexeur de terminaux, İng. terminal multiplexer) Birçok uçbirim aygıtından gelen işaretleri tek bir eşeksenel kablo üzerinde çoğullayan aygıt.
uçbirim işgöreni (Alm. , Fra. serveur de terminaux, İng. terminal server) Yerel alan ağ teknikme hattı biçimindeki bellek. uçbirimin Ethernet sistemine bağlanmasına elvereren aygıt.
uçbirim öykünümü (Alm. , Fra. émulation de terminal, İng. terminal emulation) Protokol sınamasında, protokol çözümleyicinin bir devreyi sonlandırıp ucundaki normal uçbirim rolünü üstlenmesi.
uçbirim topağı (Alm. , Fra. grappe de terminaux, İng. terminal cluster) Coğrafi olarak birbirlerine yakın konumlarda ve çoğunlukla tek bir birim (topak denetçisi) tarafından denetlenen uçbirimler grubu.
uçlar arası karışım (Alm. symmetrische Störung, Fra. interférence en mode normal, İng. normal mode interference) Ölçen devre uçları arasında görülen bir karışma türü.
uçtaki kullanıcı (Alm. , Fra. utilisateur final, İng. end user) 1) Bir dizgedeki bilginin en sonda vardığı nokta, 2) Veri işleme ve bilgi alışverişi için bir kullanıcı-ağını kullanan kişi, süreç, izlence, aygıt ya da dizge. 3) Banka memurları, fabrika işçileri, mühendisler, yöneticiler gibi görevi esnasında bir bilgi ağını kullanan kişiler.
uçtan uca imleşim (Alm. , Fra. signalisation de bout en bout, İng. end-to-end signalling) Çağrının başladığı santralın, bağlantıya eklenen santral ve bağlarda da denetimi elinde tuttuğu ve imleşimi yürüttüğü imleşim türü.
uçtan uca kriptolama (Alm. , Fra. chiffrement de bout en bout, İng. end-to-end encipherment) Bir iletişim ağının bir ucunda kriptolanan bilginin, ancak alıcı uçta kriptosunun çözüldüğü sistem.
uçtan uca sayısal bağlanırlık (Alm. , Fra. connectivité de bout en bout, İng. end-to-end digital connectivity) Bir uçbirimden diğer uçbirime hiç bir analog bileşen içermeyen anahtarlanmış yol.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:57   #85 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

uçucu (Alm. flüchtig, Fra. volatile, İng. volatile) Düşük sıcaklıkta az ısı ile uçabilen.
uçunlaşım (Alm. Sublimation, Fra. sublimation, İng. sublimation) Sıvı evre oluşmadan katıdan uçun haline geçiş.
ufaltılmış taşıyıcılı iletim (Alm. , Fra. émission à porteuse réduite, İng. reduced-carrier transmision) Taşıyıcının düzeyinin, kiplenmiş dalganın, doğrusal bir alıcı ile kipçözülemeyecek kadar azaltılmış olduğu genlik kiplenimli iletim.
ulam (Alm. Merkmalsklasse, Fra. catégorie, İng. category) 1) Evrenin nitel bir özelliğine göre elde edilmiş türdeş bölümlerden her biri; 2) Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi; kategori.
ulusal belgelik (Alm. , Fra. archive national, İng. national archive) Bir ülkenin kamusal ve yerel yönetimine ilişkin tüm belgelerin genellikle mikrofilm/mikrofiş ortamı üzerinde saklanan kopyaları ile bunlara yeni belgelerin sürekli biçimde katılmasını ve aranan belgelere erişimi sağlayan donatım ve örgüt.
uluslararası birimler sistemi; SI (Alm. Internationales Einheitensystem, SI., Fra. Système International d'Unités, SI, İng. International System of Units, SI) Ölçü ve Ağırlıklar Genel Konferansı'nda önerilen ve kabul edilen tüımleşik birimler sistemi.
uluslararası standart (Alm. nationales Normal, Fra. étalon national, İng. national standard) Ele alınan büyuklüğe ait, diğer bütün standartların değerlerinin temeli olduğu; ulusal resmi bir kararla kabul edilen standart.
unut damgası (Alm. Aufhebungszeichen, Fra. signe d'annulation, İng. cancel character, ignore character) Kimi uzlaşımlarda, ilgili olduğu veride yanlış bulunduğunu, verinin kullanılmaması gerektiğini göstermek üzere kullanılan bir güdüm damgası.
upuygun (Alm. adäquat, Fra, adéquat, ing. adequate) 1) Eşit kılınmış, birbirleriyle uygun, 2) Konusunu ve isterlerini tam olarak karşılayan.
usta-yamak kapanı (Alm. Master-Slave Flip-Flop, Fra. basculeur master-slave, İng. master-slave flip-flop) Saatin artı çevriminde gelen ikili bilgiyi kaydeden birinci kat bir kapan, eksi çevriminde ise bu bilgiyi belleyen ikinci kat bir kapan devresinden oluşmuş sayısal elektronik devresi.
usta-yamak kipi (Alm. , Fra. mode équilibré, İng. balanced mode) İki bilgisayarın, herhangi birinin "birincil" ya da "ikincil" olması gerekmeden birbirlerine veri iletebildikleri çalışma kipi.
uyarı iletisi (Alm. , Fra. message d'avertissement, İng. warning message) Bilgisayar dizgelerinde olagelen bir hataya ilişkin mesaj.
uyarıcı (Alm. Erreger, Fra. excitatrice, İng. exciter) 1) Başka bir dinamo ya da motorda manyetik alan yaratmak için elektrik akımını sağlayan motor ya da dinamo 2) Bir radyo alıcısında olduğu gibi taşıyıcı sıklığını üretmede kullanılan devre.
uyarık durum (Alm. angeregtes Zustand, Fra. état excité, İng. excited state) Uyarılmış durum; enerjisi, taban enerjisinden yukarıda olan fiziksel sistemin durumu.
uyarım düzeyi (Alm. Anregungsarbeit, Fra. niveau d'excitation, İng. excitation state) Belli bir uyarım derecesini belirleyen enerji.
uyarım enerjisi (Alm. Erregungsenergie, Fra. énergie d'excitation, İng. excitation energy) Bir dizgeyi taban durumundan uyarılmış hale çıkarmak için gerekli enerji.
uyarım potansiyeli (Alm. Erregungs spannung, Fra. potentiel d'excitation, İng. excitation potential) Belirli bir ışınımı elde etmek için gerekli potansiyel (erkil) değeri.
uyarlama (Alm. Anpassung, Fra. adaptation, İng. adaptation) Çevre koşullarına daha uyumlu kılmak üzere bir dizge ya da düzeneği ayarlamak; değiştirmek, uyumlamak.
uyarlama kesimi (Alm. , Fra. section d'adaptation, İng. matching section) Dalga kılavuzlarında empedans dönüşümü için kullanılan farklı bir kesite sahip ya da bir dielektrik parça taşıyan dalga kılavuzu parçası.
uyarlanır (Alm. adaptiv, Fra. adaptatif, İng. adaptive) Belirli bir öğrenme ve eniyileme sürecinin güdümünde yürütülen ve saptanan bir dizge davranışını değişen ve/ya da bilinmeyen koşullara uyarlamaya çalışan.
uyarlanır denkleştirme (Alm. adaptives Korrekturglied, Fra. compansateur adaptatif, İng. adaptive equalization) İletişim kanallarının denkleştirme işleminin, kanaldan iletim sırasındaki bozulmuş ve gürültülü olabilen dalga biçimlerine dayanarak bir öğrenme sürecinin güdümünde yürütülmesi.
uyarlanır farksal vurumlu kod kiplenimi (Alm. adaptive differenzial-puls-code-modulation, Fra. modulation par impulsions et codage différentiel adaptatif, İng. adaptive differential pulse code modulation) Öngörücüsü sabit ya da değişken olabilen ve uyarlanır nicemleme kullanan ayrımsal vurum kod kiplenimi.
uyarlanır nicemleme (Alm. adaptive Quantisierung, Fra. quantification adaptatif, İng. adaptive quantizing) Nicemlenen işaretin kısa dönem istatistiklerine göre kimi parametreleri değişen nicemleme.
uyarlanır öğrenme (Alm. adaptiver Lern, Fra. apprentissage adaptif, İng. adaptive learning; adaptive learning algorithm, adaptive learning system) Örn. uyarlanır öğrenme algoritması, uyarlanır öğrenme dizgesi.
uyarlanır öngörücü (Alm. adaptiver Voraussager, Fra. prédicteur adaptatif, İng. adaptive predictor) Örneklenen işaretin kısa dönem izgel özelliklerine göre kestirim işlevi değişen öngörücü.
uyarlanır süzgeç (Alm. adaptiver Filter, Fra. filtre adaptatif, İng. adaptive filter) Bir öğrenme algoritmasının güdümünde yapısı ve veya katsayıları gelen verilere göre değişebilen süzgeç.
uyarlanır yolatama (Alm. adaptiver Leitweg, Fra. acheminement adaptatif, İng. adaptive routing) Bir teleiletişim ağında yol tıkanıklıklarına gözeterek ve yük dağılımına uyarlanarak yapılan yolatama.
uyarlayıcı (Alm. Adapter, Fra. adaptateur, İng. adaptor) Ölçme aygıtları ile ölçülen birim arasında uyumlu bir bağlantı sağlayan aygıt ya da aygıt dizisi; bağdaştırıcı.
uyarlık sınaması (Alm. , Fra. essai de conformité, İng. compliance test) Bir öğenin ayırıcı özelliklerinin belirtilen isterlere uyup uymadığının sınanması.
uyarma bandı (Alm. Anregungsband, Fra. bande d'excitation, İng. excitation band) Bir atom elektronlarının uyarma yolu ile çıkarılabildikleri enerji seviyelerinin birbirine komşu olanlarının oluşturduğu enerji bandı.
uyarma enerjisi (Alm. Anregungsenergie, Fra. énérgie d'excitation, İng. excitation energy) Uyarılmamış bir atomu belli bir uyarım derecesine taşımak için gerekli en küçük enerji.
uyarma iletisi (Alm. Warnungsmitteilung, Fra. message d'avertissement, İng. warning message) Bir yanlış olasılığını kullanıcıya bildirmek amacıyla yer verilen herhangi bir ileti.
uyarma potansiyeli (Alm. Anregungsspannung, Fra. potentiel d'excitation, İng. excitation potential) Sükunet durumundaki bir elektrona, başlangıçta normal durumda olan bir atom veya moleküle çarparak bunları uyarabilmesi için verilmesi gereken en küçük enerjiyi sağlayan potansiyel farkı.
uydu alıcı-vericisi (Alm. , Fra. répondeur, İng. transponder) Yer-uydu işaretin alıp, daha yüksek bir taşıyıcı sıklığa taşıyıp, kuvvetlendirip, geniş bir kaplama alanına uydu-yer ışını üzerinde gönderen aygıt.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:57   #86 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

uydu bağlağı (rölesi) (Alm. , Fra. relais satellite, İng. satellite relay) Yerdurağan (geostationary) bir uydu üzerinde yerden gelen sinyali kuvvetlendiren etkin ya da edilgen yükselteç.
uydu bilgisayar (Alm. Aussenstellenrechner, Fra. calculateur satellite, İng. satellite computer) Bir bilgisayar dizgesi çevresinde, ona bağımlı biçimde çalışan daha küçük bir bilgisayar.
uydu iletişim dizgesi (Alm. Satellitenfernmeldeverkehr, Fra. réseau de communication par satellites, İng. satellite communication system) İletim ve anahtarlama işlemlerinin ağırlıklı olarak bir uydu aracılığı ile yürütüldüğü iletişim dizgesi.
uydu santral (Alm. Sattelitzentrale, Fra. centre satellite, İng. satellite exchange) Yerel aboneleri birbirleri arasında anahtarlayan ve veya ağ sıradüzeninde üst katmandaki yerel santrala yolveren santral.
uydu yer istasyonu (Alm. , Fra. poste terrestre de satellite, İng. satellite earth station) Uyduları izleyen, uydulardan gelen telemetrik verileri alıp işleyen, yörüngeyle ilgili komutları gönderen bilgi işlem ve kumanda noktaları.
uydu-yer bağı (Alm. , Fra. liason sens satellte-terre, İng. downlink) Yerdurağan (geostationary) uydudan bir yer istasyonuna bilgi aktarımı sağlayan kanal.
uydu-yer iletimi (Alm. , Fra. transmission sens satellite-terre, İng. downlink transmission) Uydudan yer doğrultusunda yapılan iletim.
uydudan merkeze güncelleme (Alm. , Fra. téléchargement satellite-centrale, İng. upload) Herhangi bir bilgi depolama yerinden bir bilgisayar belleğine veri gönderme.
uygulama katmanı (Alm. Anwendungsschicht, Fra. couche d'application, İng. application layer) Açık Sistemler Arabağlaşım modelinde en üstte yer alan, ve kullanıcıların ağ üzerinden kullandıkları, eriştikleri, paylaştıkları vs. uygulamalara ilişkin protokolları içeren katman.
uygulama programı (Alm. Anwendungsprogramm, Fra. programme d'applications, İng. applications program) Bilgisayarın belirli bir görevi yerine getirmesi için hazırlanmış komutlar dizisi. Kullanıcının özel gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanıp gerçekleştirilmiş bilgisayar programı. Örneğin yazı işlem, faturalandırma, bilgi ve veya veri tabanı sorgulaması, envanter denetimi.
uygulama yazılımı (Alm. , Fra. logiciel d'application, İng. application software) Bir kullanıcının belirli bir gereksinimini karşılamak üzere tasarımlanan yazılım, örneğin süreç denetim yazılımı, bordro yazılımı.
uygulamaya özgül tümdevre (Alm. anwendungs-Spezifisch integrierter Schaltkreis, Fra. circuit intégré spécifique à l'application, İng. Application Specific Integrated Circuit, ASIC) Kullanıcının özgül gereklerine göre tasarımlanmış ve imal edilmiş tümdevre.
uygunluk (Alm. Konformität, Fra. conformité, İng. conformity) Bir eğrinin belirli başka bir eğriye yaklaşık olabilme derecesi.
uyum iyiliği (Alm. Güte der Anpassung, İng. goodnes of fit) Gözlenmiş bir değerler kümesi ile kuramsal olarak bulunan değerler kümesi arasındaki uyumun niteliği.
uyum testi (Alm. , Fra. sondage de conformité, İng. compliance testing) Bir bilgi işleme sisteminin tasarlanan güvenlik önlemlerine uyup uymadığını sınayan denetim yordamı.
uyumcul devinim (Alm. harmonische Schwingung, Fra. mouvement harmonique, İng. harmonic motion) Bir nesne denge konumundan ayrılırsa, ve bu ayrılım tutarı ile oranlı bir geriçağrım kuvveti doğduğunda denge konumu yöresinde yaptığı salınım; harmonik devinim.
uyumlu süzgeç (Alm. , Fra. filtre adapté, İng. matched filter) Bir sayısal iletişim dizgesinde alışın belirli bir anında sinyal-gürültü oranını en büyük kılan ve belirli bir sinyal dalgabiçimine göre tasarlanmış süzgeç.
uyumlu yük (Alm. , Fra. charge adaptée, İng. matched load) Bir dalga kılavuzlu iletim hattında geri yansıma olmasını engelleyen sonlandırma.
uyumluluk (Alm. , Fra. compatibilité, İng. compatibility) İki ya da daha çok sistem ya da bileşenin aynı donanım ya da yazılım çevresini paylaştıklarında beklenen işlevlerini yerine getirebilmeleri özelliği.
uyumsuzluk (Alm. Fehlanpassung, Fra. fausse adaptation, İng. mismatch) Bir yükün empedansının (çelisinin) bağlı olduğu kaynağın empedansına uyumlu olmaması.
uzak alan (Alm. Fernfeld, Fra. champ lointain, İng. far field) Bir alanda parçacık hızının (akustik alan için), ya da birim kesitte algılanan enerjinin (elektromanyetik alan için) kaynaktan uzaklığa ters orantılı olduğu varsayılan bölge.
uzak çaprazkarışma (Alm. , Fra. télédiaphonie, İng. far-end crosstalk, FEXT) Uzak uçtaki bir sinyale, gene uzak uçtaki bir başka sinyalin çaprazkarışması. Bu tür karışma genelde tüm iletim yolu boyunca yeralır ve karışan sinyal asıl sinyale göre daha zayıftır.
uzak döngü sınaması (Alm. , Fra. test de bouclage à poste éloigné, İng. remote loopback) Uzaktaki modem üzerinden döngüyü tamamlayarak döngü sınamasını yürütme.
uzak uçbirim (Alm. , Fra. terminal éloigné, İng. remote terminal) 1) Bir sayısal hattın santraldan en uzak noktasındaki uçbirim; 2) Bir veri hattı ile sisteme bağlı uçbirim. 3) Bir gövdeyol ya da santrallararası hat ile bağlı telefon aygıtı.
uzak uçtaki yankı (Alm. , Fra. , İng. far-end echo) Sinyalin dört-telli taşıyıcı omurgayı terk edip iki-telli yerel döngüye girdiği noktadaki yankı.
uzak yazıcı (Alm. Fernschreibmaschine, Fra. télétype, téléimprimeur, İng. teletypwriter, teletype) Veri giriş-çıkış için kullanılan, yazı makinasına benzer donanım birimi; teleyazıcı.
uzak yerleşke (Alm. , Fra. site éloigné, İng. remote site) İletişim ağlarında uzakta yer alan bir birim, istasyon, verici vb.
uzaklık çözünürlüğü (Alm. , Fra. pouvoir séparateur radial, İng. range resolution, range discrimination) İki hedefin radarda yankılarının ayırt edilebilir olmasını sağlayacak göreli uzaklıkları.
uzaklık imgesi (Alm. , Fra. image de distance, İng. range image) Her imge öğesinin değerinin, o imge öğesine gönderilen nesnenin yüzey parçasıyla, bir ölçüm noktası arasındaki uzaklığa karşı düştüğü imge.
uzaklık-kerteriz ekranı (Alm. , Fra. indicateur de distance et d'azimuth, İng. range-bearing display) Ekranında hedeften gelen yankının koordinatlarının hedefin uzaklığı ve kerteriz açısına orantılı olduğu radar.
uzakta işleme (Alm. , Fra. télétraitement, télégestion, İng. remote processing) Ana bilgisayarın işlem yükümlülüğünün bir kısmını uzaktaki bir bilgisayara aktarma.
uzaktan denetim (Alm. Fernsteuerung, Fra. téléconduite, İng. telecontrol) Bir düzene ilişkin donatımın denetiminin uziletişim teknikleri kullanarak bilginin iletimine ve işlenmesine dayandırılması.
uzaktan erişim (Alm. Fernzugriff, Fra. accès à distance, İng. remote access) Bir bilgi işlem düzeni ile bu yerden uzaktaki bir ya da daha çok durağın iletişimine dayanarak gerçekleştirilen erişim; tele-erişim.
uzaktan gözetleme (Alm. Fernüberwachung, Fra. télésurveillance, İng. telemonitoring) Teleiletişim tekniğini kullanarak bir düzene ilişkin donatımın gözden geçirilmesi ve gözlenmesi; telegözetleme.
uzaktan oturum açma (Alm. , Fra. téléconnexion, İng. remote log-in) Bir kullanıcının uzaktan bir bilgisayarda etkileşimli bir oturum açabilmesine olanak tanıyan uygulama yazılımı.
uzaktan ölçme donatısı (Alm. Fernmessgerät, Fra. équipment de télémesure, İng. telemeasuring equipment) Teleiletişim tekniğini kullanarak ölçme noktasından uzakta bir yerde ölçülen niceliği kaydeden ya da sergileyen alet takımı.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:57   #87 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

uzaktan ölçüm (Alm. Fernmessung, Fra. télémétrie, İng. telemetry) Ölçümlerin birincil sezicinin uzağında bir yerde elde edilmesini sağlayan ara birimler düzeni; teleölçüm.
uzaktan toptan giriş (Alm. , Fra. télésoumission par lots, İng. remote batch entry) Bir giriş biriminin bir veri hattı üzerinden bilgisayara erişerek toptan veri girişini sağlaması.
uzaktan toptan işleme (Alm. , Fra. télétraitement par lots, İng. remote batch processing) Veri giriş-çıkış birimlerinin bilgisayara bir veri hattı üzerinden ulaştıkları durumda yapılan toptan işleme.
uzaktan yüklemek (Alm. , Fra. télécharger, İng. download) Bir işletim yazılımını ilgili bilgisayarlara uzaktaki bir konumdan, örneğin, bir ağ üzerinden yüklemek.
uzam bölgesi tasarımı (Alm. , Fra. concéption dans le domaine espace, İng. space domain design) Sadece uzam bölgesi isterleri gözönüne alınarak yapılan süzgeç, işlemci vb. tasarımı.
uzam bölüşümlü anahtarlama (Alm. , Fra. commutation spatiale, İng. space division switching) Uzam bölüşüm teknikleri kullanılarak gerçekleştirilen anahtarlama.
uzam bölüşümü (Alm. , Fra. répartition spatiale, İng. space division) İki nokta arasındaki birçok iletim kanalının uzamda ayrılmış olması.
uzam çeşitlemesi (Alm. , Fra. divérsité spatielle, İng. space diversity) Sönümlenen (bayılan), çokyollu radyo iletişim ortamlarının güvenilirliğini arttırmak için başvurulan ve iletilerin birden çok konumdaki antenle farklı ışınlarla gönderildiği yöntem.
uzama (Alm. Verlängerung, Fra. élongation, İng. elongation) Isıtma ya da çekme ile bir cismin boyca büyümesi.
uzamda değişmezlik (Alm. , Fra. invariance spatiale, İng. space invariance) Bir dizgenin özelliklerinin uzamdaki ötelenmelerle değişmemesi.
uzamsal (Alm. räumlich, Fra. spatial, İng. spatial) 1) Uzam konaçlarına (coordinate) ilişkin. 2) Bağımsız değişkenleri uzam değişkenleri olan bir sinyale ilişkin; mekansal.
uzamsal çözünürlük (Alm. räumliche Auflösung, Fra. résolution spatiale, İng. spatial resolution) Birim uzam başına ayrıştırılabilen çizgi sayısı ya da ayrıştırılabilen en yakın iki çizginin uzaklığı; uzamsal ayırma duyarlığı.
uzamsal sıklık (Alm. , Fra. fréquence spatiale, İng. spatial frequency) Bir imgede birim uzam başına karartı değişimi sayısı.
uzamsal süzgeç (Alm. , Fra. filtre spatial, İng. spatial filter) Her imge öğesine (pixel; imgecik) karşı düşen çıktının, giriş imgesindeki birden çok, ve tipik olarak da sözkonusu imgenin dar bir komşuluk bölgesindeki, imge öğelerine bağlı olduğu süzgeç.
uzay yükü (Alm. Raumladung, Fra. charge d'espace, İng. space charge) Bir uzay bölümünde, elektron ve/veya iyonların bulunmasından kaynaklanan elektrik yükü. Bir boşluk tübünün katodundan salınımlanan elektronların oluşturduğu hacimsel yük yığımı.
uziletişim (Alm. Telekommunikation, Fernmeldetechnik, Fra. télécommunications, İng. telecommunication) Bilginin üretilmesi, saklatımı, başka bir yere iletimi, işlenmesi ve tüketimi vb. etkinlikler; teleiletişim.
uzlaşım (Alm. Vereinbarung, Fra. convention, İng. convention) Temel ilkeler üzerinde varılmış genel anlaşma.
uzun erimli (Alm. , Fra. à grande distance, İng. long haul) Tipik olarak 70 kilometreden daha uzun mesafeli iletime ilişkin.


ücretli süreli çağrı (Alm. , Fra. communication taxée à la durée, İng. timed call) Ücreti süresine bağlı telefon konuşması.
ücretli süresiz çağrı (Alm. , Fra. communication non taxée à la durée, İng. untimed call) Ücreti süresinden bağımsız telefon konuşması.
üç aboneli hizmet (Alm. Correspondant, Fra. service comportant un troisième, İng. three party service) Bir abonenin sürmekte olan çağrıyı tutup üçüncü bir aboneye bir çağrı yapabilmesi. Bu abone iki çağrı arasında gidip gelebilir, üçlü konferans oluşturabilir ya da diğer bir aboneyi bağlantılayabilir.
üçgen eşitsizliği (Alm. Dreiecksungleichung, Fra. inegalité triangulaire, İng. triangle inequality) (X,d) sözde ölçevimsili uzayında, her X içindeki x, y, z için gerçeklenen d(x,y) ? d(x,z) + d(z,y) eşitsizliği.
üçgen-bağlantılı devre (Alm. Betriebsmittel in Dreieckschaltung, Fra. dispositif en triangle, İng. delta-connected device) Üç-evreli olup göz-bağlantılanmış devre (aygıt).
üçlü (Alm. ternär, Fra. ternaire, İng. ternary; ternary code, ternary number system, ternary switching element) Üç olası değere sahip olan; örneğin sayısal bir işaret +1, 0, -1 volt değerinde olabilir. Örn. üçlü kod, üçlü sayı dizgesi, üçlü anahtarlama ögesi.
üçlü ek (Alm. Dreier-Aufteilungsmuffe, Fra. jonction trio-mono, İng. trifurcating joint) Üç damarlı bir kablo ile tek damarlı üç kablo arasında bağlantı sağlayan donatı.
üçüncü kuşak bilgisayar (Alm. , Fra. ordinateur de la troisième génération, İng. third generation computer) Daha ucuza daha yüksek güvenilirlik sağlayan devrelerden oluşan donanım olanakları, çoklu iş düzeni ve zaman bölüşüm olanakları sağlayan, böylece donanım ve yazılım kaynaklarını en verimli biçimde yöneten işletim dizgeleri, veri iletişim ve uzaktan iş girişi olanaklarıyla bilişim ağlarının kurulmasına yolaçan ve 1965'te gerçekleştirilmeye başlanan bilgisayar kuşağına giren bilgisayar.
üçüncü tür hata (Alm. Fehler dritter Art, Fra. erreur de troisième espèce, İng. error of the third kind) Yanlış varsayımlara dayanan sınama yordamları sonucunda ortaya çıkan hata.
üfleme bobini (Alm. Blasspule, Fra. bobine de soufflage, İng. blow-out coil) Bir ark hücresi içinde arkı saptırmak üzere bir manyetik alan oluşturmak için tasarımlanmış bobin.
üleşim katsayısı (Alm. Verteilungskoeffizient, Fra. coefficent de partition, İng. partition coefficient) Üleşimde her kesime düşen sayının tüme oranı.
ülke kodu (Alm. , Fra. code de pays, İng. country code) Uluslararası bir telefon çağrısında, çıkış kodundan sonra gelen ikinci küme sayamaklar.
üreteç (Alm. Generator, Fra. générateur, İng. generator) Mekanik enerjiyi, elektriksel enerjiye dönüştüren makina.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:57   #88 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

üretici program (Alm. Generator-programm, Fra. programme générateur, İng. generator program) Genel biçimde tanımlanmış bir işe ilişkin olarak önceden hazırlanmış bir çatıdan yararlanarak, kullanıcının belirlediği parametrelere göre, onun özel gereksinmelerini karşılar nitelikte bir program üreten herhangi bir yordam.
üreysel terim (Alm. allgemeiner Term, Fra. terme générique, İng. generic term) Bilgi erişimde, anıldığında bir dizi kavramı belirten anahtar sözcükleri de üreterek, üremenin bu kavramlar için de sürdürülmesine yolaçan anahtar sözcük; soysal terim.
ürün mühendisliği (génie de produits, İng. product engineering) Ürünün tasarımı, belirtimi ve yapımına ilişkin teknik süreçler.
ürün standardı (Alm. , Fra. standard de produit, İng. product standard) Yazılım mühendisliğinde kabul edilebilir ve tam bir ürünün ne olduğunun belirtilmesi.
üs istasyonu (Alm. , Fra. poste de base, İng. base station) Bir gezgin radyo iletişim dizgesinde, belirli bir alan içinde sıklık ataması, el değiştirme gibi sinyal işlemleriyle ve aboneleri izlemekle yükümlü olan merkezi radyo istasyonu.
üst (Alm. Exponent, Fra. exposant, İng. exponent) Bir kayar ayrımlı sayı gösteriminde, gerçek sayı elde edilmek üzere, değişmez ayrımlı parça ile çarpılmadan önce, belirtilmiş kayan ayrım tabanının kuvvetinin alınacağı sayı.
üst alma (Alm. , Fra. exponentiation, İng. exponentiation) a sayısını n kez kendisiyle çarparak an ile gösterilen sayıyı oluşturma.
üst seviyede aktif (Alm. , Fra. actif à niveau haut, İng. active high) Bir değişkenin yüksek seviyelerinde çalışan devreye ilişkin.
üst sınır (Alm. , Fra. borne superieure, İng. upper bound).
üst üçgenel matris (Alm. obere Dreiecksmatrix, Fra. matrice triangulaire supérieure, İng. upper triangular matrix) Köşegenaltı tüm öğeleri sıfır olan matris; üst üçgenel dizey.
üstdüşüm (Alm. Überlagerung, Fra. superposition, İng. superposition) f işlevinin tanım aralığında herbir x, y çifti için f(x+y) = f(x)+f(y) eşitliğinin sağlanması.
üstdüşüm özelliği (Alm. Überlagerungsprinzip, Fra. principe de superposition, İng. superposition principle) Bir dizgenin iki girdinin bir doğrusal birleşimine karşılık gelen çıktısının herbir girdiye karşılık gelen çıktıların aynı doğrusal birleşimi olması özelliği.
üstel dağılım (Alm. Exponentialverteilung, Fra. distribution exponentielle, İng. exponential distribution) a>o bir parametre olmak üzere, olasılık yoğunluk işlevi f(x) = 1/a exp(-x/a), x>0 biçiminde verilen x sürekli olasılıksal değişkeninin dağılımı.
üstel dalga (Alm. Exponential welle, Fra. onde exponentielle, İng. expotential wave) Salınım genliği, zamanın üstel bir işlevi olan sönümlü dalga.
üstel geri çekilme (Alm. , Fra. temporisation exponentielle, İng. exponential backoff) Taşıyıcı-dinleyen-çarpışma-sezen çoklu erişim sistemlerinde, her ardarda gelen çarpışmadan sonra bilgisayarların üstelce uzayan süreler içinde yeniden iletimde bulunmaktan çekinmeleri.
üstel işlev (Alm. , Fra. fonction exponentielle, İng. exponential function) a bir sabit sayıyı göstermek üzere ax biçiminde tanımlanan işlev.
üstel yumuşatma (Alm. , Fra. lissage exponentiel, İng. exponential smoothing) Bir zaman serisini, şimdiki andan geçmişe doğru giden terimleri üstelce sönümlenen çarpanlarla ağırlıklandırma.
üsttakı (Alm. oberer Index, Fra. indice de haut, İng. superscript) Bir damganın sağ üstüne yazılan ayırt edici damga ya da simge.
üstün etkinlik (Alm. Supereffizienz, Fra. super-efficacité, İng. super-efficiency) En büyük olabilirlik kestiricisinden daha etkin olan bir kestiricinin etkinliği.
üstün yüzey (Alm. Hyperfläche, Fra. hypersurface, İng. hypersurface ) Öklit 3 uzayında yüzey kavramının Öklit n- uzayına genellemesi.
üstüniletken (Alm. Supraleiter, Fra. supraconducteur, İng. superconductor) Yeterince küçük sıcaklıklarda ve yeterince küçük bir manyetik alanda direnilliğin sıfır olduğu madde.


V-arabağı (Alm. , Fra. interface V (RNIS), İng. V-interface) Uzak bir uçbirimden tek bir abone için ISDN (Tümleşik Hizmetler Sayısal Ağı) bağlantısını sağlayan iki-telli fiziksel arabağ.
V-serisi tavsiyeler (Alm. , Fra. avis de série V (CCITT), İng. V-series recommendations) Uluslararası Teleiletişim Örgütünün kamusal anahtarlamalı ağlar üzerinden veri iletimini gözeten tavsiyeleri.
vakum tüpü (Alm. Hochvakuumröhre, Fra. tube à vide, İng. vacuum tube) Elektriksel özellikleri, içinde kalan gaz veya buharın iyonlaşmasından etkilenmeyecek düzeyde havası boşaltılmış olan bir elektron tüpü.
vana (Alm. Ventil, Fra. vanne, soupape, İng. valve) Bir akışkanın akış hızını değiştiren mekanik aygıt.
vana konumlayıcısı (Alm. Ventil-Stellungsregler, Fra. positioneur de vanne, İng. valve positioner) Vananın oynak kısmının daha doğru ve hızlı biçimde konumlanmasına yarayan yardımcı denetim dizgesi.
var-yok davranışı (Alm. Ein-Aus Verhalten, Fra. action par tout ou rien, İng. on-off action) Çıkış basamak değerlerinin birinin sıfır olduğu iki basamaklı davranış.
var-yok iletim (Alm. Ein-Aus-Transmission, Fra. transmission par tout ou rien, İng. on-off transmission) Durumlardan birinin sıfır volt gerilim ve devre akımı yokluğu ile temsil edildiği iki durumlu iletim.
var-yok yanıtı (Alm. , Fra. , İng. quantal response) Bir deneğin, uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi var ya da yok biçiminde belirten değişken.
vargı (Alm. Konklusion, Fra. conclusion, İng. conclusion) Varsayımlardan çıkan sonuç.
varış (Alm. Ankunft, Fra. arrivée, İng. arrival; arrival process, arrival rate) Örn. varış süreci, varış hızı.
varış açısı (Alm. Einfallswinkel, Fra. angle d'arrivée, İng. angle of arrival) Karmaşık bir açık döngü sıfırına ulaşan kök yereğrisi dalının gerçek eksenle yaptığı açı.
varış hızı (Alm. Ankunftsrate, Fra. taux d'arrivée, İng. arrival rate) Bir hizmet kuyruğuna gelen müşterilerin ya da hizmet isteklerinin birim zamanda sayısı.
varlık (Alm. Entität, Fra. entité, İng. entity) 1) Veri tabanında hakkında bilginin saklandığı nesne ya da olay, 2) Protokollarda bilgi alışverişinde bulunabilen aygıt ya da süreç.
varlık savı (Alm. Existenzsatz, Fra. theorème d'existence, İng. existence theorem) Belirtilen türde en azından bir nesnenin varlığını öne süren sav.
VE geçidi (Alm. Und-Schaltung, Fra. porte ET, İng. AND gate) Girişlerdeki mantıksal değişkenlerin tümünün değeri 'doğru' olduğunda çıktının da 'doğru', diğer durumlarda çıktının hep 'yanlış' olduğu geçit.
vektör çarpımı (Alm. , Fra. produit vectoriel, İng. cross product) Verilen iki vektörün düzlemine dik olup, genliği, vektörlerin genliklerinin ve aralarındaki açının sinüsüyle çarpımı olan vektör.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:58   #89 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

vektör grafikli imge (Alm. , Fra. image composée par vecteurs, İng. vector graphic image) Noktadan noktaya çizilen çizgi ve eğrilerle oluşturulan imge.
vektör nicemlemesi (Alm. Vektorquantisierung, Fra. quantification vectorielle, İng. vector quantization) Tek tek örnekler değil de örnek öbekleri üzerinde yürütülen nicemleme işlemi; yöney nicemlemesi.
vektör potansiyel (Alm. Vektorpotential, Fra. potentiel vécteur, İng. vector potential) Var olduğunda dolamı verilen alan olan vektörel alan; yöneysel potansiyel.
vektörel büyüklük (Alm. Vektorgrösse, Fra. grandeur véctorielle, İng. vector quantity) n-boyutlu uzayda belirli bir sıradaki n tane sayıl büyüklükle belirtilen büyüklük; yöneysel büyüklük.
vektörel çarpım (Alm. Vektorprodukt, Fra. produit véctorielle, İng. vector product) C=AxB yöney çarpımı, üç boyutlu uzayda yönü, A ve B vektörlerinin oluşturduğu düzleme dik ve genliği de |C| =|A| |B| |sinf| ile verilen vektörel büyüklük; yöneysel çarpım.
Venturi borusu (Alm. Venturirohr, Fra. tube de Venturi, İng. Venturi tube) Kesit alanı önce daralıp sonra genişleyen boru biçiminde birincil akışölçer öğesi.
veri (Alm. Gegeben, Daten, Fra. donnée, İng. data) i) Çözüme ulaşmak için işlenebilir duruma getirilmiş bilgi; ii) Bilgisayar için işlenebilir duruma getirilmiş sayısal ya da sayısal olmayan bilgi. 3) Olgu, kavram ya da komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimsel ve uzlaşımsal bir gösterimi.
veri adı (Alm. Datenname, Fra. nom des données, İng. data name) Bir kaynak programda bir veri öğesini adlandırmak üzere kullanılan ve genellikle bir sözcükten oluşan gösterge.
veri ağı (Alm. Datennetz, Fra. réseau de données, İng. data network) Kullanıcıların ayrı veri tabanlarını, özel bilgisayar işlemlerini, teleiletişim dizgelerini tek bir tümleşik dizgede birleştirmelerini sağlayan düzen.
veri akış çizeneği (Alm. Datenflussplan, Fra. organigramme de données, İng. data flowchart, data flow diagram) Bir sorunun çözümünde verinin izlediği yolu gösteren ve işlemin başlıca evreleriyle birlikte kullanılan değişik veri ortamlarını da tanımlayan bir akış çizeneği.
veri bağı (Alm. Datenverbindung, Fra. liaison de données, İng. data link) Veri işlem aygıtlarını herhangi bir göstericiye ya da çoğun uzak bir yerdeki başka bir veri işleme aygıt takımına bağlantılayan bilişim kanalı.
veri bağı denetleyicisi (Alm. , Fra. contrôleur de liaison de données, İng. data link controller) İletişim hatları üzerinden verinin iletimini denetleyen donanım ve yazılım.
veri bankası (Alm. Datenbank, Fra. banque d'information, İng. data bank) Belli bir konudaki verilerin, gereksiz yinelemelerden arınmış, doğruluğu, tutarlılığı ve güvenliği sağlanmış olarak biriktirilip güncellendirilmesini ve benimsenebilir kısa bir süre içinde erişilmesini ya da kullanılmasını sağlayan, a) yazılım dizgesi. b) veriler topluluğu. c) veri bankası yönetmeni. d) veri kapsamıyla kullanım koşullarını belirleyen kılavuz gibi öğelerden oluşan bir hizmet.
veri çevirici (Alm. Datenumsetzer, Fra. convertisseur de données, İng. data converter) Verileri bir gösterimden başka bir gösterime dönüştürmeye yarayan aygıt.
veri duyarlılığı bildirimi (Alm. , Fra. énoncé de la nature delicate des données, İng. statement of data sensitivity) Veri kullanıcıları ya da sahipleri tarafından bildirilen ve verinin gereksindiği koruma düzeyini ifade eden bildirim.
veri edinme (Alm. Datenerfassung, Fra. collection des données, İng. data acquisition) Sayısal ya da analog özel veri toplama aygıtları aracılığıyla verinin, gerçek zamanlı bilgisayara, genellikle uzakta bulunan olay yerinden, bir işletmen çabası gerekmeksizin, bir program güdümünde, anında girişini sağlayan veri toplama düzeni.
veri girişi (Alm. , Fra. introduction de données, İng. data entry) Bir veri ya da bilgi işleme sistemine verileri girme.
veri güvenliği (Alm. Datensicherung, Fra. sécurité des données, İng. security of data) Bir veri tabanının ya da veri bankasında biriktirilen verilerin yanlış bilgiler içermesine karşı, veri girişine ve veri güncelleme olanaklarını denetim altında tutan önlemler bütünü.
veri hızı (Alm. , Fra. débit, İng. data rate, data signalling rate) Veri uçbirim donatımı tarafından veriyi taşıyan sinyal birimlerinin gönderiş ve alış hızı.
veri iletim sistemi (Alm. , Fra. système de transmission de données, İng. data transmission system) Devreler, modemler ya da başka aygıtlardan oluşan ve bilginin bir yerden başka bir yere aktarımına ya da çevrilmesine olanak veren sistem.
veri iletişim donatımı (Alm. Datenübertragungseinrichtung, Fra. équipment de communication de données, İng. data communication equipment) Veri ucu ile veri devresi arasında sinyallerin dönüştürme ve kodlama işlemlerini gerçekleştiren ve bir veri bağının kurulması, sürdürülmesi, sona erdirilmesi görevlerini yerine getiren aygıt takımı.
veri iletişimi (Alm. Datenübertragung, Fra. communication de données, İng. data communication) Sayısal bilginin iletişim teknikleri kullanılarak gönderimi ve alımı.
veri indirgeme (Alm. Datenreduzierung, Fra. réduction des données, İng. data reduction) Bir bilgi sürecine ilişkin verilerde, onarılabilir sınırlar içinde kalacak ölçüde tersinemez yitime yolaçarak yapılan özleştirme işlemi.
veri işlem (Alm. Datenverarbeitung, Fra. traitment de données, İng. data processing) Verilerin bilgisayarlarca işlenebilecek biçime sokulması; verilerin bilgisayarca saklanması ya da işlenmesi.
veri işlemcisi (Alm. Datenverarbeitungsgerät, Fra. machine de traitement de données, İng. data processor) Veriler üzerinde işlem yapabilen herhangi bir aygıt.
veri işleme (Alm. Datenverarbeitung, Fra. traitement de données, İng. data processing) Veri üzerinde işlemlerin düzenli biçimde yürütülmesi, örn. insan eliyle ya da bilgisayar vb makinalarla yapılan bir işlem, bir kütük birleştirme, bir sıralama ya da bir hesaplama.
veri katarı (Alm. , Fra. flux de données, İng. data stream) Bir kanaldan iletilen veri bitlerinin ve damgalarının oluşturduğu akı.
veri kayıdı (Alm. Datenaufzeichnung, Fra. enregistrement des données, İng. data recording) Herhangi bir veri saklama ortamına veri işleme.
veri kayıt ortamı (Alm. Datenaufzeichnungsmedium, Fra. médium d'en-registrement de données, İng. data recording medium) Verinin kaydedilip saklandığı fiziksel ortam.
veri kaynağı (Alm. Datenquelle, Fra. source de données, İng. data source) Veri iletim araçlarına veri sunabilen aygıt.
veri kitaplığı (Alm. Bibliothek, Fra. bibliotèque de données, İng. library (of data)) İlişkin kütüklerden oluşan bir küme. Örn. bir ülkenin tarım ve hayvancılığına ilişkin veri kütükleri bir veri kitaplığı oluşturabilir.
veri kodu (Alm. Datencode, Fra. code des données, İng. data code) 1) Veriyi gösteren sinyallerin oluşturulma, gönderilme, alınma ve işlenmesine ilişkin kurallar ve uzlaşımlar kümesi. 2) Verilerin öğelerini göstermek için kullanılan sayı, harf, simge ya da bunların karışımı.
veri kütüğü (Alm. Datenbank, Fra. fichier des données, İng. data file) Belirli bir kullanım amacı güderek derlenmiş veriler.
veri ortamı (Alm. , Fra. support d'information, İng. data medium) Üzerinde içindeki belli bir fiziksel değişkenin verinin gösterimi olarak kullanılabildiği gereç, örn. mıknatıslı kuşak; bilgi ortamı.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.10.2012, 21:58   #90 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Teknoloji sözlüğü

veri örgütleme (Alm. Datenorganisation, Fra. organisation des données, İng. data organization) Veriyi amaçlanan kullanım için elverişli biçimde, uygun veri saklama ortamları üzerinde örgütleme.
veri özleştirme (Alm. Datenreduktion, Fra. réduction de données, İng. data reduction) Ham verilerin daha yararlı ve özlü bir biçime dönüştürülmesi.
veri sağlama (Alm. , Fra. validation de données, İng. data validation) Verilerin doğruluğunun, tamlığının ve mantıklı olup olmadıklarının sınanması.
veri saklama yoğunluğu (Alm. Datenspeicherungsdichte, Fra. densité d'emmagasinage des données, İng. data storage density) Bir veri ortamının birim yüzeyinin ya da birim oylumunun veri saklama sığası.
veri saydamlığı (Alm. , Fra. transparence de données, İng. data transparency) Verilerin yapı ya da içerikleri değiştirilmeden bir devreden gönderilebilmesi.
veri sıkıştırma (Alm. Datenverdichtung, Fra. compression de données, İng. data compression) Bir bilgi sürecini gösteren verilerde, herhangi tersinemez bir yitime yolaçmadan yapılan özleştirme işlemi.
veri sızdırılması (Alm. , Fra. fuite organisée de données, İng. data leakage) Bir bilgisayar sisteminden verilerin onay alınmadan, gizlice elde edilmesi.
veri sözcüğü (Alm. , Fra. mot contenant de données, İng. data word) Belli sayıda bitten oluşan bilgi birimi.
veri tamlığı (Alm. , Fra. intégrité de données, İng. data integrity) Bir veri iletişim sisteminin, verilerdeki sezilemeyen hataların azlığı olarak belirtilen, başarımı.
veri toplama (Alm. Datenerfassung, Fra. collection des données, İng. data collection, data gathering) Bilgisayar ortamında saklanması öngörülen ham bilginin yeni bir uygulama için ilk kez toplanması ya da önceden derlenmiş ve bilgisayara girilmiş veri kütüklerinin güncelleştirilerek yaşatılması için sürekli biçimde derlenmesi.
veri tümleştirme (Alm. , Fra. fusion de données, İng. data fusion) Bir çok kaynaktan gelen verilerin işlenerek, ilişkilendirilerek ve birleştirilerek en doğru verinin bulunması.
veri uçbirim donatımı (Alm. , Fra. équipment terminal de traitement de données, İng. data-terminal equipment, DTE) Protokollara göre veri kaynağı, ereği ya da her ikisi gibi davranan ve veri iletişim denetim işlevlerini yerine getiren donatım.
veri uçbirimi (Alm. Datenendstelle, Fra. terminal de données, İng. data terminal) Bir veri iletim hattı ile veri giriş-çıkış aygıtı arasında yer alan ve veriler üzerinde kipleme, kipçözme, çoğullama, kodlama gibi işlemleri yürüten aygıt.
veri uyarlama birimi (Alm. , Fra. adaptateur de ligne, İng. data adapter unit) Merkezi işlemcinin bir çok veri iletişim kanallarına bağlantılanmasını sağlayan birim.
veri yedekleme (Alm. , Fra. sauvegarde des données, action de sauvegarde, İng. data backup) Bilginin kaybolabileceği arıza durumları için farklı ortamlarda verilerin kopyalarnı üretmek.
verici düzeyi (Alm. Donatorniveau, Fra. niveau donneur, İng. donor level) Katışkılı yarıiletken bir madde veya cismin enerji diyagramında iletim bandına komşu olan ara düzey.
verici-alıcı (Alm. Sende-Empfangsweiche, Fra. duplexeur, İng. duplexer) Bir anten dizgesi gibi ortak bir öğeden aynı anda hem gönderme hem de alış yapabilmeyi olanaklayan aygıt.
verilerin korunması (Alm. , Fra. protection des données, İng. data protection) Yetki onayı olmadan verilerin kullanımını engellemeye yönelik yönetsel, teknik, ya da fiziksel önlemler.
verilerin niteliği (Alm. , Fra. qualité des données, İng. data quality) Kullanım amacı bakımından verilerin doğruluğu, kesinliği, aktüelliği, tamlığı ve erişilebilirliği.
verim (Alm. Wirkungsgrad, Fra. rendement, İng. efficiency) Enerji dönüştüren makinalarda, enerji çıktısının girdiye oranı.
verinin aslına uygunluğu (Alm. , Fra. authentification des données, İng. data authentication) Verinin tamlığının, virüssüz olduğunun iletilenle alınanın özdeş olduklarının sınanması.
verinin kurcalanması (Alm. , Fra. falsification des données, İng. data diddling) Yasadışı amaçlarla bir bilgisayar sisteminde sahte verilerin girilmesi.
veritabanı (Alm. Datenbasis, Fra. base de données, İng. data base) Bir konu ya da örgüte ilişkin verilerden oluşan ve genellikle bir veri tabanı dizgesi aracılığıyla bir bütün olarak yaşatılan veri kümeleri topluluğu.
veritabanı tamlığı (Alm. , Fra. intégrité de banc de données, İng. database integrity) Bir veritabanındaki verilerin doğruluğu, tutarlılığı ve güncelliği.
veritabanı yönetimi (Alm. Datenbankmanagement, Fra. gestion de banque des données, İng. data base management) Bir veri tabanının kurulması ve yaşatılması için gerekli yordam ve programları kapsayan yazılım dizgesi.
veritabanı yönetmeni (Alm. , Fra. administrateur de base de données, İng. data base administrator) Bir veri tabanı dizgesini kullanarak, veri tabanının kurulması, işletilmesi ile ilgili görevleri yürüten ve veri kaynaklarıyla kullanıcı gereksemelerini bağdaştırıp sunulan olanakları kullanıcı çevrelerine tanıtan kişi ya da kişiler topluluğu.
veriye duyarlı aksama (Alm. datenempfindlicher Fehler, Fra. panne mise en evidence par les données, İng. data-sensitive fault) Belirli bir veri örüntüsünün işlenmesi sonucunda ortaya çıkan aksama.
veriyolu (Alm. Datenweg, Bus, Fra. trajet de données, bus, İng. data bus) Birçok sayısal bellek öğesi ya da saklayıcı arasında veri aktarımını sağlayan koşut ve ortakça denetlenen iletim yolları.
veriyolu ağı (Alm. , Fra. réseau type bus, İng. bus network) Yerel alan ağı düğümlerinin tek bir kablo bölütüne bağlandığı ağ.
veriyolu erişim denetimi (Alm. Buszugriffsteuerung, Fra. commande d'accès de bus, İng. bus access control) Bilgisayarda bir veriyoluna farklı kullanıcılardan gelen erişim isteklerini denetleyen denetim algoritması.
veriyolu sürücüsü (Alm. Bustreiber, Fra. driver de bus, İng. bus driver) Veriyolunu fiziksel sinyallerle besleyen birim.
vızlayıcı (Alm. Summer, Fra. bourdonneur, İng. buzzer) Bir manyetik öğenin titreşimiyle üretilen vızlama sesli inleme aygıtı.
video çözünürlük (Alm. , Fra. résolution vidéo, İng. video resolution) Herhangi bir anda video ekranında gösterilebilen benek sayısı.
video frekans bandı (Alm. , Fra. bande videofréquences, İng. video frequency band) Televizyon ya da bilgisayarda resim bilgisinin yol açtığı frekans bandı.
video türü (Alm. , Fra. attribut de vidéo, İng. video attribute) Video işaretinin katod ışın tübü üzerinde ters video, alt çizgili, düşük ışıltılı, vb. tiplerden birinde görülmesi.
video uçbirim (Alm. Bildschirmanschluss, Fra. terminal vidéo, İng. video display terminal, VDT) Televizyon ekranına benzeyen, klavye ile merkezi bilgisayardan veri edinme ve girmede kullanılan bilgi gösteri aygıtı.
videokonferans (Alm. , Fra. vidéoconférence, İng. video conferencing) İki ya da daha çok yer arasında iki-yönlü konuşma ve görüntünün aktarımı ile oluşturulan iletişim.
virgül konumu (Alm. , Fra. , İng. units position) Konumsal bir sayı dizgesinde tamsayının yer aldığı en sağ konum, ya da kökün sıfırıncı kuvvetinin yer aldığı konum.
virusönler program (Alm. , Fra. logiciel antivirus, İng.antiviral product) Virüslere karşı savaşım veren program.
virüs (Alm. , Fra. virus, İng. virus) Bir bilgisayarda sistem özkaynaklarını boğacak şekilde belleği bozan program.
virüs arama programı (Alm. , Fra. détecteur de virus, İng. detector program) Bir disk üzerindeki bütün yürütülür programları ve önyükleme sektörünü tarayıp virüs örüntülerini yakalayıp yok eden program.
virüs belirteci (Alm. , Fra. chaîne d'identification d'un virus, İng. infection signature) Her virüs tipine özgü ve o virüsün varlığını gösteren bit dizgisi.
virüs bulaşma yolu (Alm. , Fra. chaîne de contamination, İng. contamination path) Korsanlıkla edinilmiş yazılım, bülten tahtalar, kamusal yazılım, paylaşılmış yazılım, paylaşılan kişisel bilgisayarlar gibi yollar virüsün bulaşma şekilleridir.

Narsinha isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 01:00