Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Türkçe - Edebiyat (https://www.forumaski.com/turkce-edebiyat/)
-   -   Edebiyat Sözlüğü (https://www.forumaski.com/turkce-edebiyat/41787-edebiyat-sozlugu.html)

Jaqen 17.07.2013 11:48

Edebiyat Sözlüğü
 
Edebiyat Sözlüğü

ABSOLUTİZM
Mutlakçılık Herhangi bir eserde ya da ilkede bir ebedinin varlığına ve değişmezliğine inanmak eseri ya da ilkeyi bu değişmeze göre incelemek

AÇIK HECE
Türkçe sözcüklerde sesli harf ile belirtilen kısa heceler Örneğin a-na-do-lu a-şı-la-ma gibi Arapça ve Farsça’da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim Örneğin ka-de-me ha-se-ne gibi Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir

AÇIKLAMA
Edebi bir eseri geniş okuyucu kitleleri için anlaşılabilir hale getirmek için yapılan yazılı çalışmalarSanatçılar eserlerinde anlamı herkes tarafından bilinmeyen sözcükler deyimler durumlar ve düşüncelerle sanatlar kullanır Bunların her biri bir olay bir durum ya da düşünceyi ifade ederOkuyucu bunları çözmeden eserin bütününü anlayamaz Açıklamanın amacı bu anlamayı sağlamaktır

AÇIKLIK
Bir metinde belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay anlaşılır herhangi bir ek yoruma açıklamaya gerek kalmadan kavranılabilir olmasıdır

ADAPTE
Herhangi bir dilde yazılmış bir eseri başka bir dile yer ve kişi adlarını değiştirerek olayları örf ve adet duyuş ve düşünüş bakımından aktarıldığı dili konuşanların hayatına uygulamak yöntemli serbest çeviri tarzıdır Türk edebiyatında daha çok tiyatro eserlerinde kullanılır Örneğin Tanzimat edebiyatı yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı adapteler gibi

ADAPTASYON
Farklı türde bir eserin (roman öykü anı gibi) sahne veya sinemaya uyarlanması ya da farklı türde bir eserden (roman destan öykü gibi) farklı bir edebi eser (örneğin oyun) meydana getirilmesidir

AED
Eski Yunanlılarda şiirlerini lirle söyleyen saz şairlerine verilen ad

AFROZİM
Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir

AĞIZ
Bir anadilin herhangi bir şivesi içinde var olan söyleyiş farkıdır Ağızlarda dilbilgisi ve sözcükler farklı değildir ancak bazı sesler değişik söylenir Rumeli ağzı Karadeniz ağzı gibi

AHREB ve AHREM
Rubai vezinlerinin ana ölçüsüdür Mef’ulü ile başlayanlara ahreb mef’ulün ile başlayanlara ahrem denir

AHSENÜ’L KASAS
Kıssaların hikayelerin en güzeli Bu deyim Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi’nde geçen Yusuf kıssasını anlatır

AKD Ü HALL
Düğümleme ve çözülme Divan edebiyatında nesir bir eseri nazma çevirmeye akd nazım bir eseri nesire çevirmeye hall denir

AKICILIK
Sözcük ve cümlelerin dile takılmadan kolayca okunabilmesi için anlatılmak istenen düşüncenin rahatlıkla anlaşılır şekilde ifade edilmesi Akıcılık düşüncelerin bir düzenleme kapsamında sıralanması bu düşüncenin herkes tarafından bilinen ve kolay söylenebilen sözcüklerle anlatılmasıcümlelerin kısa ve yapı bakımından doğru olması ile sağlanır Akıcılık içerikten çok bir üslup özelliğidir

AKROSTİŞ
Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesi Divan edebiyatında akrostiş’e muvaşşah ya da istihrac denir Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş "üç dize" anlamına gelir
Örneğin:
Varolan bir sen bir ben bir de bu bahar
Elden ne gelir ki? Güzelsin gençliğin var
Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes
İnan ki bir daha geri gelmez bu günler
Âlemde bu andır bize dost esen rüzgar
Cahit Sıtkı Tarancı
Şiirin dizelerinin ilk sözcükleri alt alta okunduğunda "VEDİA" ismi çıkıyor

AKS AKİS
Bir cümlede bir dizede iki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatı Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır Tard ü aks veya aks ü tebdil de denir Aks-i tam (tam akis) aks-i nakıs (eksik akis) olmak üzere iki türü var
Aks-i tam cümle ya da dizenin anlamlı iki parçası kalıp halinde yer değiştirir ekleme ve çıkarma yapılmaz Örneğin:

Mümkün değil Hudâyı bilmek de bilmemek de
Mâtem görünür şâdi şâdi görünür mâtem

Aks-i nakıs Cümle ya da dizelerde anlamlı sözcük topluluklarının yerlerinin bazı ekleme ve çıkarmalar yaparak değiştirilmesi yöntemidir Örneğin:

Hayran oluyor kudretine sun’una insan
Hayran oluyor kudretine sun’una hayran
İsmail Safa

Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ
Kürema dergehine gelse görürler ikrâm
Ziya Paşa

AKSAN
Vurgu demektir Söyleyiş farkını belirtmek için bazı seslerin üzerine konur

AKS-İ MÜFRED
Bir sözcükteki harflerin sondan başa doğru alınması halinde yine anlamlı bir sözcüğün meydana gelmesidir Örneğin ayak-kaya gibi

AKSİYON
Bir edebi eserde olguların akışıdır Örneğin bir romandaki aksiyon tanımlama düşünce ve moral bölümlerinin çıkarılmasından sonra kalan olaylardır

ALAKA
İlgi Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında bir anlamda (mecazi) kullanmak için düşünülen ilgiye alaka denir Edebi sanatların çoğunda bu durum söz konusudur Bu ilişki ne kadar uygun olursa edebi sanat o derece yerinde ve güzel sayılır




ALEGORİ
Bir düşüncenin canlı bir varlık olarak anlatılması Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek gibi Örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla anlatılması gibi

ALİTERASYON
Şiir ya da düzyazıda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri taşıyan sözcükleri sık sık ve art arda tekrarlamak Örneğin:
Seherlerde seyre koyuldum semayı deryayı
Tevfik Fikret

Karşı yatan karlı kara dağlar kayıptır
Dede Korkut

ANA DUYGU
Bir düşünceden çok bir duyguyu dile getirmek okuyucu ya da dinleyiciye hissettirmek onların benliğinde yaşatmak amaçlı yazı ya da konuşmaların öne çıkarmak istediği asıl duyguyu anlatır Ana duygu bir metnin özünü oluşturur Metinde bu duyguyu destekler haldeki bütün yardımcı duygu ve düşünceler hep ana duyguya bağlanarak onun daha anlaşır ve duyulur olmasını sağlar Ana duygu konu anlamına gelmez Konu anlatılan şeyana duygu ise bu anlatılanlardan çıkan sonuçtur

ANA FİKİR
Belirli bir konuda yazılmış eserlerin temelini oluşturan ve okuyucuya verilmek istenen asıl düşünce

ANAGRAM
Bir sözcükteki harfleri kullanarak başka bir sözcük kurmak Örneğin sahip anlamındaki "malik" sözcüğü ile tamamlamak anlamındaki "ikmal" sözcüğü kurulabilir Anagram çoğunlukla özel isimlerde yapılır Gerçek isim yerine o isimdeki harflerle yapılan bir başka isim kullanılır

ANAKRONİZM
Meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen bir olayı yaşadığı zaman belli olan bir kişiyi değişik bir tarihte gerçekleşmiş ya da yaşamış gibi gösterme Örneğin Nasrettin Hoca’nın Timur ile ilgili fıkraları gibi Anakronizm bilgi eksikliğinden kaynaklanabilir ya da bir amaç için bilinçli olarak yapılabilir

ANALİZ
Bir bütünü parçalarına ayırarak detaylı inceleme Bir edebi eserin analizi olayların kişilerin ve üslupların ayrı ayrı incelenmesi yöntemiyle yapılır Analizden çıkarılan sonuç bir tartışma konusu olursa bu duruma eleştiri (tenkit) denir

ANEKDOT
Bir edebi eserde anlatılan bir olayın başlı başına ayrı bir bütünlük gösteren parçasıdır Kısa hikayefıkra menkıbe anlamlarını da taşır

ANJANBMAN
Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diğer dize beyit veya bendlere kaymasıdır Türk şiirine Fransız şiirinden geçti Servet-i Fünun döneminde yaygınlaştı Düzyazıyı şiire yaklaştıran önemli bir üsluptur Örneğin:

Geçen akşam eve geldim Dediler:
Seyfi Baba
Hastalanmış yatıyormuş
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz oğlu haber verdi
geçerken bu sabah
- Keşke ben evde olaydım Esef
ettim Vah vah!
Bir fener yok mu verin Nerde
sopam?
Kız çabuk ol
Gecikirsem kalırım beklemeyin Zira
yol
Hem uzun hem de bataktır
Mehmed Âkif

ANLAM
Her sözcüğün anlattığı düşünce Sözcükler birden fazla anlama gelebilir Bu durumda anlamlardan biri öz anlam diğerleri mecaz anlamdır Sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilirZamanla anlamlarının kaybetmelerine anlam daralması denir Dar anlamı bulunan sözcüklerin anlamlarının genişlemesine de anlam genişlemesi denir

ANLATIM
Duygu ve düşüncelerin sözlü ya da yazılı ifadesi Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için kullanılırAnlatımın aracı sözcüklerdir Sözcüklerin dilbilgisi kullarına uygun olarak sıralanmasıyla anlatım ortaya çıkar Edebiyatta anlatım genel olarak iki türde yapılır Biri nesir (düzyazı) diğeri nazım (şiir)

ANTOLOJİ
Gerçek sanat eseri değerindeki örneklerin bir araya getirildiği derleme yapıtlar Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplama) sözcüklerinden türemiştir Batı’da ilk örneklerini Yunanlılar verdiGadaralı Meleagros ile Makedonyalı Filippos’un Stephanos (Çelenk) isimle derlemeleri ilk antolojidirTürkçe’deki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in 1436’da yaptığı Mecmuatü’n Nezâir’dir 83 şairin 397 şiirini kapsayan bu antolojiyi Prof Dr Mustafa Canpolat 1978’de Latin harfleriyle yayımladı

ANTONİM
Ters anlamlı sözcükler Sıcak-soğuk iyi-kötü acı-tatlı kısa-uzun güzel-çirkin gibi

APOSTROF
Kesme işareti Özel isimleri eklerinden ayırmak için (Ali’nin kalemi) sözcükteki düşen bir harfi belirtmek için (n’olur=ne olur) sözcüğün ekiyle karışmaması için (kola’nı içtin mi) kullanılır

ARAÇSIZ ÜSLUP
Bir fikri bir duyguyu söyleyenlerden doğrudan doğruya aktarmak Monolog ve diyaloglar araçsız üslup örnekleridir

ARKAİZM
Bir dilin eskimiş sözcüklerini ya da cümle kuruluşlarını kullanarak edebi eser yaratma Bu eserlere arkaik denir

ASALET
Edebi eserlerde terbiye dışı çirkin bayağı müstehcen ve galiz sayılan sözcüklerden kaçınmakEdeb-i kelam ya da mümtaziyet de denir Tersi eserlere hasaset adı verilir

ASKI
Halk edebiyatında saz şairleri aralarındaki şiir yarışmalarında kazananlara verilmek üzere duvara tüfek kılıçheybe saz gibi şeyler asardı Bunlara askı askıyı kazanmaya da askı indirmek denir

ÂYÎNE
Sözcük anlamı aynadır Herhangi bir şeyi veya hali yansıtan gözönünde canlandıran anlamında kullanılır Tasavvuf edebiyatında dünya Allah’ın tecelli ettiği bir aynadır



Jaqen 17.07.2013 11:49

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
BAB
Bir edebi eserin düzenlenmesinde konuların ele alınıp işlenmesine göre ayrıldığı bölümlerden en geniş olanı

BÂDE
Üzüm şarabı Ama tasavvuf edebiyatında aşk anlamındadır

BAHR-I TAVÎL
Vezinli kafiyeli uzun nesir cümlelerden kurulan Divan edebiyatı nazım türü Fe’ilatün mefa’ilünmüstef’ilün gibi cüzler arka arkaya tekrarlanır Türk edebiyatında çok az kullanılmıştır

BALAD
Üç uzun bir kısa bendden oluşan Batı edebiyatı nazım türü Uzun bendlerin dize sayısı 6-10 arasında değişir Kısa bend ise 4-5 dizedir Bu bend tanrıya krala prense ithaf bendidir Her bendin sonundaki mısra bir tür nakarattır Masal ve hikaye niteliğindeki bendleri ele alıp işleyen kısa ve hikayesi olan şiirlerdir

BASİTNAME
Divan edebiyatında yalın Türkçe ile yazılmış gazeller Bunlara Türkî-i basit gazel de denirBasitnamelerde Arapça ve Farsça sözcüklerle tamlamalar çok azdır Örneğin:

Düşdi bu gönlüm sana hey sevdüğüm
N’ola yakışsan bana hey sevdüğüm

Çün seve geldi seve gider seni
Bu gönül önden sona hey sevdüğüm

Ayruluk derdi bana bir bun durur
Kim döyer imdi buna hey sevdüğüm

Turmadım uçmak diler gönlüm kuşı
Yüce köşkünden yana hey sevdüğüm

Yüzüni gözler güzel bu uyüzden ay
Giceler kalur tana hey sevdüğüm

Ağzını öpmek ana ol kim senün
Söğme yok yire ana hey sevdüğüm

Cânı dahi bir kez ana hey sevdüğüm
Edirneli Nazmi

BEDÎ
Sözü kulağa hoş gelecek ve ruha heyecan verecek şekilde güzelleştirme yollarını gösteren bilimİlm-i bedî de denir Bu isim altında toplanan sanatlar iki gruba ayrılır:
Sözle ilgili sanatlar (Sanayi-i lafziye): Cinas iştikak seci kalp tedvir aks teddil tasri tarsi gibi
Anlamla ilgili sanatlar (Sanayi-i mâneviye): İlhan tevriye tenasüp mübalağa leff ü neşr tensikmügalata-i mâneviye tecahül-i ârif hüsn-i ta’lil tezat istifham rücu tekrir telmin insal-i meselistidrak tevcih iktibas gibi

BELÂGAT
Düzgün ve yerinde söz söyleme sanatı Sözün düzgün açık anlaşılır güzel olmasını söyleme nedeniylesöylenene göre düzenlenmesini öğreten bir bilimdir

BERÂAT-I İSTİHSAL
Sözün başında eserde anlatılanları belirten sözcük ya da söyleyişler Berâat üstün gelmek istihsal yeni ayın görünmesi yağmurun yağması çocuğun doğarken çığlık atması anlamlarına gelir Bu edebi sanata hüsn-i ibtida adı da verilir Amaca iki yolla ulaşılır Bir ilişki kurularak ya da ilişki kurulmadan İlişki kurulmasına tahallüskurulmamasına iktidab denir Sinan Paşa’nın Tazarru’namesi Fuzuli’nin Hüsn’ü Aşk’ı Cevdet Paşa’nın Belagat-ı Osmanniye adlı eserlerinde bu sanatın güzel örnekleri vardır

BERCESTE
Öz güzel latif ince anlamlı kolayca hatırlanan yapısı sağlam dize ya da beyit Dize için daha çok mısra-ı berceste beyit için de beyt-i berceste tanımlamaları kullanılır Genel anlamda bir şiirdeki en güzel dize ya da beyit de denebilir Bazı berceste örnekleri:

Uyduk dil-i divâneye dil uydu hevâya
Ruhi

Su uyur düşmen uyur hasta-i hicrân uyumaz
Şeyh Gâlib

Çeşmini gördüm unutdum derdi de dermânı da
Şeyh Gâlib

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Muhibbî (Kanuni)

Şîrler pençe-i kahrımda olurker lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebun etdi felek
II Selim

BERDAR
Asılmış darağacına çekilmiş Divan ve tasavvuf edebiyatında sevgilinin saçlarına vurulan "âşık"ı tanımlamak için kullanılır Örneğin:

Ayağı yire mi basar zülfine ber-dâr olanun
Zevk ü şevk ile virür cân ü seri döne döne
Necati

Dâr olam gerdâr olam ber-dâr olam mansûr olam
Yunus Emre

BEZM
Sohbet muhabbet içki meclisi Daha çok divan edebiyatında kullanılır Tamlamalar halindedirÖrneğin bezm-i nûşânûş durmadan içilen meclis demektir Bezm-i vüslat kavuşma meclisidirBezm-i muhabbet aşk meclisidir Bezm-i mey içki meclisidir Tasavvuf edebiyatında bezm-i elest şekli kullanılır Başlangıcı olmayan zaman demektir

BİLADİYE
Beldeleri konu edinen edebi eserler Sanatçılar gördükleri gezdikleri sevdikleri ya da görmek istedikleri beldeleri nazım ya da nesir şeklinde anlatır Divan edebiyatında Ferdi Derviş Ömer Efendi gibi şairlerin biladiyeleri vardır

BOZLAK
Halk edebiyatımızda bir ezgi türü Konusunu aşiret kavgalarından kan davalarından aşk maceralarından alır Çoklukla Güney ve Orta Anadolu bölgelerinde söylenir Afşar bozlağı Urum bozlağı gibi türleri vardır

Jaqen 17.07.2013 11:49

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
CEM’İYYET
Birbirine uygun veya birbirine karşıt anlamlı sözcükleri bir arada bulundurma Böyle sözlere cem’iyyetli adı verilir

CEVAZ-Î EDEBÎ
Sözcüğü vezne uydurmak amacıyla bazı değişikliklerle kullanılması hecelerin seslerin ucun ya da kısa okunması şeklinde yapılan yanlışları hoş karşılama Şiirde böyle kullanışlar "kusur" kabul edilir

CEZÂLET
Söyleyişleri kulağa sert gelen sözcükleri tanımlar Uyumu konuya göre ayarlayan önemli bir anlatım şekli Örneğin sanatçı şiddet büyüklük vakar ölüm korku savaş gibi konuları anlatırken ya da işlerken sözcükleri de anlattığı konuya uygun düşecek kalın sesliler arasından seçer Savaşı anlatırken çekâçâk gülbank gibi sözcüklerin kullanılması gibi Bu tür kalın seslilere elfâz-ı cezeletaşıdıkları niteliğe de cezâlet denir Örneğin:
Saflar düzüp hücum hücum edilecek hayl-i düşmene
Dehşet âsimân u zemîn pür-figân olur

Evc-i havâda çekâçâk ı tigden
Âvaz-ı ra’d u sâika reh-gümkünân olur
Nef’i

CÖNK
Halk edebiyatı ürünlerinin yazıldığı defterler Bir tür antoloji sayılırlar ve yazarlarının kim olduğu çoğu zaman bilinmez

ÇAPRAZ KAFİYE
Dörder mısralı bendlerle kurulan nazım şekli Her dörtlüğün tek sayılı dizeleri ile çift sayılı dizeleri kendi aralarında kafiyelidir Dörtlük sayısı sınırlı değildir Her tür konuya uygun olduğu için çok kullanılır Çaprazlama da denir Örneğin:
Hâfız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz-ı hayâl ettiren âhengiyle
Yahya Kemal Beyatlı (Rindlerin Ölümü)

Jaqen 17.07.2013 11:50

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
DANDİZM
Yapmacık üslup Bu üslup sanatçıların taklit edilmemek amacıyla kullandıkları üsluptur


DARAYAK
Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük sözcükler Âşıkın karşılaşma ya da atışma sırasında en azından dört ayak kafiye bulması gerekir Diğer âşık da aynı ayakta dört sözcük söylemek zorundadır Darayak bu durumda işe yarar Darkapı olarak da adlandırılır


DARB-I MESEL
Meydana gelen bir durumu olayı bir örnekle anlatmakta kullanılan kalıplaşmış anlamlı sözlerDurûb-ı emsâl diye de bilinir


DEKANLIK
Edebiyatı soysuzlaştırdıkları öne sürülen sanatçı ya da akımlara verilen isim Örneğin Ahmet Mithat EfendiEdebiyat-ı Cedide şairlerini gülünç göstermek için onlara dekanlar demiştir


DELÂLET
Söz ile anlam arasındaki bağlantı Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam İki başlıkta incelenir:
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardırŞemsiyenin yağmuru anımsatması gibi
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü eserin yayıncısını kainatın Allah’ı anımsatması gibi
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi Musluktan çeşmeevden oda gibi
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması Eli açıkgönlü geniş ağzı sıkı gibi


DEVR ya da DEVİR
Tasavvufa göre yaratılış (madde) ve sona eriş (mead) arasındaki safhaları anlatan sistemTasavvufçular bu sistemi bir daireye benzettiği için bu ismi aldı


DEVRİYE
Tasavvuf edebiyatında devr konusunu işleyen şiirler


DEYİM
Çoklukla gerçek anlamlarının dışında bir anlam taşıyan kalıplaşmış sözler En az iki sözcükle kurulurKısa ve özlü anlatım aracıdır Teşbih istiare mecaz ve kinaye unsurlarıyla bir olayı tanımlar ya da ifade eder "Ağır başlı""Dostlar alışverişte görsün" gibi


DEYİŞ
Türk halk edebiyatında hece vezniyle söylenen şiirler Türkü destan koçaklama güzellemetaşlama nefeskoşma tekerleme türlerinin hepsine deyiş adı verilir "Deme" sözcüğü de kullanılır


DEYİŞME
Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı şiir söylemesi Atışma da denir En az iki âşık kendi kendilerine ya da bilirkişiler ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde şiir yarışı yaparlar Birbirlerini denerler ustalıklarıyla öne çıkmaya çalışırlar Deyişme şu sırayla yapılır:
Merhabalaşma giriş bölümüdür Âşıklar birbirlerini ve dinleyicileri "Hoşgeldiniz" "Sefa geldiniz""Merhaba" gibi sözcüklerle rediflerine bağlanan kafiyelerle dörtlükler kurarak selamlar
İkinci bölümde âşıklar kendi ustalarının şiirlerinden örnekler söyler
Tekerleme bölümü denilen üçüncü bölüm asıl deyişme bölümüdür Ev sahibi ya da yaşlı bir kişi düz ya da geniş ayakla deyişmeyi açar Âşıklar konu ve bend sınırlaması olmaksızın verilen oyun üzerinden deyişmeye başlar Âşıklar asıl ustalıklarını ve sanatçılıklarını burada göstermeye çalışırİlk ayak bitince diğer âşık yeni bir ayak açar Deyişme sürdükçe ayaklar darayak halini alır Deyişme karşılıklı soru-yanıt şekline döner Âşıklar böylece birbirlerinin bilgi ve sanatlarını ölçer Bir şekilde karşısındakini söz söylemez haline getiren âşık deyişmeyi kazanır
Söz söyleyememe durumuna "lebdeğmez" denir Deyişmenin sonunda da âşıklar birbirlerini rahatlatmak gönül almak için karşılıklı koşmalar söyler Birbirlerini överek hoşgörü örneğiyle deyişmeyi bitirirler Örneğin âşık Şenlik ile âşık Feryadî’nin deyişmesi:


Şenlik:
Şöhretin vezir payında
Rütbesiyle şana layık
Oturuşun o duruşun
Hem sultana hana layık


Feryadî:
Sefa geldin gözüm üzre
Olsam mihmana layık
Şeyhülislam sadrazam
Doğru Al’Osman’a layık


Şenlik:
Seninle oldum taaşşuk
Gözlerime geldi ışık
Duymadım sen kime aşık
Dillerin Kur’an’a layık


Feryadî:
Bu düşkün gönlüm açarsın
Selim Sırat’ı geçersin
Kevser ırmaktan içersin
Olasan cihana layık


Şenlik:
Kul şenliği eder hürmet
Rikabın kıldım ziyaret
Sana nasip olsun cennet
Huriye gılmana layık


Feryadî:
Sefil Feryadî göresen
Meram maksûda eresen
Sancak altında durusan
Habîb-i Rahman’a layık


DİBÂCE
Çoklukla mensur bazen de mazmun eserlerin başında yer alan ve eserin yazılış nedeni ile içeriğini açıklayan başlangıç kısmı Önsöz mukaddime medhal sözbaşı başlarken birkaç söz gibi sözcükler de dibâce karşılığıdır


DİPNOT
Yazarın yararlandığı kaynakları ve alıntıları metnin geçtiği yerlerde belirtmesi


DİYALOG
İki kişinin karşılıklı konuşmasını tanımlayan Yunanca sözcük Roman hikaye tiyatro gibi türlerde kahramanların karşılıklı konuşmalarının olduğu gibi yazılmasını ifade eder En çok dram türünde görülür ve üsluba canlılık katar Devrik cümleler kullanmaya elverişlidir Örneğin Eflatun’un diyalogları ünlüdür


DÖRTLEME
Halk edebiyatımızda dört dizelik kıtalardan meydana gelen nazım şekillerinin genel adı


DÖŞEME
Türk halk hikayelerinin başında geçen seçili sözler Ayaklı saya da denir Arapça mukkaddime ve medhal Farsça dibâce’nin karşılığıdır Döşeme başlama adlı girişle başlar Sonra duruma göre yalan veya tanrı yaratılış üzerine bir destan bir yurt veya savaş destanı söylenir Ardından asıl esere ya da anlatıma geçilir


DRAMATİK
Sahnede canlandırılmak üzere yazılmış eserlerin ortak adı


DURAK
Hece vezniyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrıldığı yerler Durakta sözcükler bölünmez kulağa uyumlu gelen söz öbekleri oluşturulur


DÜBEYT
İki beyit anlamındadır Divan edebiyatındaki rubai türünü belirtmek için kullanılır



Jaqen 17.07.2013 11:50

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
EDA
Söz ve yazıdaki ifade şekli uslup tarzı anlatış yolu Belagatçılar bunun hakikat mecaz kinaye olmak üzere üç türlü olduğunu söylerler

EDEB-İ KELÂM
Acı hoş olmayan ayıp çirkin kaba veya uğursuz sayılan şeyleri kendi adlarını söylemeden başka sözle ifade etmek Buna asâlet ve mümtaziyet adları da verilir Edeb-i Kelâm bir düşünceyi bir olayı incelik asâlet ve nezaketle ifade etmek için anlam kendine ait olmayan kelimeyle karşılanırGenellikle şu üç durumda bu yola başvurulur:
1 Sözü kabalıktan kurtarmak için
Ölen birisi hakkında "ölüm" yerine "Rahmet-i Ralman’a kavuştu" "sizlere ömür" işi elinden alındığını bildirmek üzere "Affedildiniz" denmesi gibi
2 Ta’zim veya ifadeyi süslemek için Şeyh Galib’in aşağıdaki iki beyitten ilki ta’zim ikincisi tezyine (süslemeye) örnektir:

Bir şeb ki Sarâ-yı Ümmehânî
Olmuşdu o mâhın âsumânî
Giydikleri âftâb-ı temmûz
İçtikleri şûle-i cihan-sûz

3 İfadeyi fesahat yönünden bozacak ses kelime ve terkiplerin tekrarından kaçınmak için

EDİSYON KRİTİK
Eleştirel basım Farklı nüshaları bulunan yazma veya matbu eserlerin aralarındaki ayrılıklar tespit edilerek aslına en uygun şekilde yayınlanır Farklar dip notlar halinde gösterildiği gibi açıklayıcı bilgiler de verilebilir

EFSANE
Tabiatüstü özellikler gösteren kişilerin hayatlarının ve olayların anlatıldığı hikayeler Efsane halkın hayalgücüyle yarattığı "ideal insan tipi"ni verir ve nesilden nesile anlatılır Efsane ile masallar arasında uygunluk vardır İki türde de olağanüstü olaylar işlenir Yalnız efsane daha inandırıcıdır Bu yönüyle hikaye ve destana yaklaşır
Efsaneler şöyle ayrılır:
1 Yaradılış efsanesi (Dünyanın yaradılışı tabiat varlıklarının meydana gelişi kıyamet günleri)
2 Tarihi efsaneler
3 Olağanüstü kişiler varlıklar ve güçleri konu alan efsaneler
4 Dini efsaneler
Türk efsanelerinde kahramanlık fedakarlık cesaret ahlaki davranışlar sosyal düzene bağlılıkAhlah’ın kudretine iman doğruluk cömertlik samimiyet gibi konular yer alır Genç Osman Boş Beşik Çakıcı EFe Çoban ÇeşmesiGelin Kaya Cennet Dağı Kan Kuyusu Yusufçuk Kuşu gibi efsaneler halk arasında söylenegelmektedir

EGLOG
Çoban şiiri Birkaç çobanın aşk kır hayatının güzellikleri üzerine karşılıklı konuşmaları bçiminde yazılır Latin edebiyatında gelişen bu şiir türü genellikle Batı edebiyatında görülür Bir olaya dayandığı ve karşılıklı kişileri konu aldığı için küçük bir piyesi andırır Eglog Türk edebiyatında kullanılmayan bir türdür

EKLEKTİZM
Felsefede uyuşabilir tezleri toplayıp uyuşamayanlarını bir yana bırakma eğilimini edebiyatta ise birbirine aykırı çeşitleri bağdaştıran geniş sınırlı zevki ifade eder

ELFİYE
Binlik karşılığıdır Bin mısradan meydana gelen manzum eserler için kullanılır Elfiyeler edebiyatla ilgili olduğu gibihadis fıkıh feraiz nahiv ilimleriyle de ilgili olabilir

ELGAZ
Bilmece anlamına gelen lügaz kelimesinin çoğulu

ELİFNÂME
Genellikle mısra başlarındaki kelimelerin ilkharflerinin alt alta elif’den ye’ye kadar alfabetik tarzda devam etmesi ile meydana gelen şiir Divan ve halk edebiyatımızın ortak mahsulleri arasında yer alırlar Dini-tasavvufi ve din dışı konularda örneklerine rastlanır

EMOSYANALİZM
Sanat ve edebiyat eserlerinde duyguya önem veren estetik anlayış

EMPRESYONİZM
Nesneyi doğrudan doğruya tasvir ve analiz etme yerine onun uyandırdığı duyguları anlatma yoluXIX yüzyılın sonlarında Fransa’da doğdu Önce resimde sonra diğer sanatlarda tesiri görüldü
Empresyonistler dış dünyanın kendi içlerinde bıraktığı izlenimi dile getirirler Bu âlem sanatçıya sadece heyecan ve duygusal dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Önemli olan sanatçının kendi algılamaları ve bunları anlatma yöntemidir Edebiyatın bir amaca hizmet edemeyeceğini savunurEmpresyonist edebiyatçılar şiir kısa hikayetek perdelik manzum piyes gibi kısa çalışmaları tercih etmişlerdir

ENTİMİZM
İçtencilik İnsan ruhunun mahrem ve gizli sırlarını içtenlikle anlatma eğilimi Bu sanat anlayışına sahip edebiyatçılara entimist denir

ENTONASYON
Cümlede heceler kelimeler ve daha büyük anlamlı gruplar üzerindeki seslerin alçalıp yükselmesiKonuşmacının anlatmak istediği anlama yardımcı olur Dinleyicileri duygulandıran heyecanlandırancoşturan özellikler taşır Cümlenin yapısına göre değişiklikler gösterir Bazen cümlelerin anlamını da belirler

EPİFONEM
Bir sözlü ya da yazılı eserde anlatılanların hikmetli bir sözle son bulması

EPİGRAF
Bir yapının özelliklerini belirten ve genellikle bir plaka üzerine binanın ön yüzüne iliştirilen yazıya (kitabe) bir kitabın bir kitabı meydana getiren bölümlerin başına konan o kitapta veya bölümdeki yazılanları özetler mahiyette sözler şiir parçaları atasözleri vecizeler

EPİGRAM
Eski Yunan’da mezar taşlarına yazılan kısa ve epik nazım şekli Romalılar’da çok kısa hiciv manzumesi

EPİZOT
Hikaye roman veya şiirde ana konuya bağlı ikinci derecede olay; müzikte temaları birbirinden ayıran serbest yazılmış bölümler; tiyatroda bir aksiyona (harekete) katılmış ikinci derecede bir aksiyon; Yunan trajedisinin unsurlarını meydana getiren diyaloglu bölümlerin her biri Bu bölümler modern tiyatroda perde adıyla bilinir

EPOPE
Kahramanlık konusunu işleyen uzun şiirler Kelimenin aslı "konuşma nutuk sohbet" anlamına gelen Yunanca epospoien’e dayanır

ESREM
Aruzdaki fe’ülün cüzünden fe ve n’yi kaldırıp ûlu yerine getiren fa’lü cüzü

EŞHAS
Şahıs kelimesinin çokluğu Eskiden tiyatro eserlerinde ve romanlarındaki kahramanlara veya kadroya bu ad verilirdi

EŞTER
Aruzdaki mefa’ilün cüzünden m ve y harflerinin kaldırılıp yerine getirilen fâ’ilün cüzü



Jaqen 17.07.2013 11:51

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
FABL
Hayvanlar bitkiler ve cansız nesneler arasında geçtiği hayal edilen öğretici masallar Teşhis ve intak sanatı üzerine kurulur Olaydaki kişilere insan karakteri ve davranışı verilir Asıl masallardan kısadır

FALNAME
Fal ile ilgili kitap Falın her bir çeşidine göre düzenlenen eserler Yıldızname tefe’ülnamehurşîdnameihtilacname kıyafetname kehanetname adlarıyla da bilinirler
Falnameler çokluk manzum yazılırlar Nesir halinde yazılanlarına genellikle yıldızname denirFalnameler Kur’ân falı kur’â falı gibi dallara da ayrılırlar
Kur’a taşları veya bir kağıt üzerine çizilmiş noktalar ve noktaların meydana getirdiği şekilleri konu edinen kur’a falları daha çok Hz Ali’ye nispet edilir Edebiyatımızda Cem Sultan’ın Divan’ında yer alan Faly-ı Reyhan-ı Sultan Cem adlı kur’a falı meşhurdur

FASIL
Ayırma bölme Bir kitabın bölümlerinin her biri
Mevsim mânâsına da gelir Fasl-ı zayf (yaz mevsimi) fasl-ı şitâ (kış mevsimi) fasl-ı hazan (sonbahar mevsimi)
Tiyatro oyunlarında perde anlamında kullanılır
Türk sanat musikisinde bir defada çalınan aynı makamdan parçaların tamamına denir

FASİH
Dilin bütün kaidelerine uyularak doğru güzel ve açık şekilde konuşup yazılması ifadenin anlam ve âhenk bakımından kusursuz olması

FESÂD-I TELİF
Söz veya yazıda anlamın anlaşılmayacak kadar karışık olması

FESAHAT
Sözün ses ve anlam kusurlarından kurtarılması yolları İfadenin kusurlardan uzak bulunması hali fasîh’tir Sözün söylenişi ve işitilişi tatlı olmalı anlaşılmasında güçlük çekilmemelidir Divan edebiyatında fesahat kelimede fesahat kelâmda fesahat diye ikiye ayrılır:
1 Kelimede fesahat: Aynı veya yakın mahreçten çıkan harflerin bir kelimede toplanmamasına (tenâfür-I hurûf)(er kalkılınca); kelimeleri meydana getiren harflerin kaynaşmasında telaffuz zorluğu olmamasına (mütenâfir) (ör tartırttı); anlamı herkes tarafından bilinmeyen kelimelere yer vermemeye (garâbet) kelimeyi vezne uydurmak için şeklini değiştirmemeye çok anlamlı bir kelimeyi meşhur olmayan anlâmında kullanmamaya gramer hatası yapmamaya (kıyasa muhalefet) dikkat edilir
2 Kelâmda fesahat: Telaffuzu güçleştiren kelimelerin yan yana getirilmemesi (tenafur-I kelimât)(Örneğin: Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi) zincirleme tamlama (tetâbu-I izâfât) yapmamaya (Örneğin: Ali’nin ceketinin cebinin içi); Cümle kuruluşunun sağlam olmasına önce söylenecek sözü sona sonra söylenecek sözü öne almamaya sözün düğümlenmemesine dikkat edilir

FİKSİYON
Bir sanat eserinde uydurularak bulunmuş şey Günümüzde roman kısa hikaye gibi nesir halindeki edebi eserler kastedilir Romanla eş anlamlı kullanıldığı da görülür Açık bir şekilde bir olaya bağlı bulunmasından dolayı edebi şekiller içindeki birçok şahıs hakkında kullanılmasına imkan verir

FİKTİF
İtibari gerçek olmayan var sayılan demektir Roman hikaye masal halk hikayesi destan gibi edebi eserler için kullanılır Yazar dış dünyaya zihninde bir şekil verir ve bunu eserine aktarır Bu tür eserler tasvir esasına dayandığı için olaylar ve kahramanlar fiktiftir

FRAGMATİZM
Parçacık diye adlandırılabileceğimiz bir edebiyat akımıdır İlk defa XX Yüzyılın başlarından İtalyan yazarı A Soffici’nin başlattığı bu akımda gerçekten alınmış kısa kısa parçalar küçük tablolar ve hayattan görüntüler (enstanteneler) en belirgin özelliği oluşturur

FUAYE
Tiyatro salonlarında perde arasında oyuncuların ve seyircilerin dinlenmesi için ayrılan yer

Jaqen 17.07.2013 11:51

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 

GALAT
Yanlış anlamına gelir Bir kelimenin ilk veya kitapta yazılmış şeklinden başka söylenmesi Çokluk şekli galâtat’tır Yanlış olduğu bilindiği halde kullanılmasında sakınca görülmeyen kelime veya kelime grubuna galat-ı meşhur adı verilir Örnek:
Aslında çokluk olan evlat eşkıya evrak kelimelerinin evlatlar eşkıyalar evraklar şeklinde tekrar çokluk yapılarak kullanılması gibi
"Galat-ı meşhur lügât-ı fasîhten evlâdır" sözüyle yanlış kullanılan yerleşmiş kelimelerin tercih edilebileceği belirtilir
Genellikle latife alay isteği ile bir kelimeyi şekil üslûp ve anlam bakımından dildeki kullanışına aykırı kullanmaya galat-ı tahakkumi veya kıyasa muhalefet denir


GARABET
Dilden düşmüş veya çok az kullanılıp henüz ayılmamış kelimelerin kullanılmasıyla meydana gelen fesahat bozukluğu Böyle kelimeler için garib vehşî isimlerinin kullanıldığı görülür
Bu durum eski edebiyatta çok ortaya çıkardı Şair ve yazarlar ya ustalık göstermek için ya da secikafiye zorlamalarından dolayı Arapça ve Farsça’dan işitilmedik kelimeler alarak kullanmışlardır
Söylendikleri zaman uygun olan ancak bugün terkedilmiş sözler garib-i hüsn hiçbir devirde benimsenmemiş sözler de garib-i kubh diye adlandırılır
Bir mecburiyet karşısında kullanılan garip kelimelere muvafık zorunluluk olmadan kullanılanlara ise muhalif denir


GEÇİŞ
İki parafraf arasında bir düşünceden diğerine geçilirken bu fikirlerin bağlanması Paragraflar arasındaki geçişin azlığı veya çokluğu yazının açık doğal oluşuna göre değişir Bağlanma açıksa geçişe gerek kalmaz Geçişlerin kısa olmasına dikkat edilir Geçiş için fakat bundan dolayı kaldı ki gibi edatlar yeterli görülebilir


GEZMECE
Aşıkların yolculukta uğradıkları yerleri anlatan methiyeli veya taşlamalı deyişler Gezmeceler onbirli destan veya sekizli kesik (semai) biçiminde söylenir Gezilen yerler sırayla anlatılırsa deyiş sıra gezmece veya sıralı gezmece adını alır Kerem’in (Aslı’nın âşığı) Pasin Erzurum köyleri için söylediği deyişler bilinen en eski gezmecelerdir


GİRİZGÂH
Kasidelerin nesip bölümünden sonra medhiye bölümüne geçerken söylenen beyit veya beyitler Aslı girizgâhdır ve kaçış yeri anlamına gelir Kasideler çokluk bir tasvirle başlar Ardından girizgahla asıl amaca geçilir Şair esprili bir sözle övgüye başladığını belirtir


GNOMİK
Anlamlı sözleri nazımla anlatan manzum türü


GRAMER
Bir dili meydana getiren ses sözcük yapılışı sözcük haznesi anlam değişmeleri cümle kuruluşu gibi unsurları inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi Yunanca gramma kökünden geliyor


GÜLDESTE
Seçme manzum ya da nesir yazılarının toplandığı dergi Antoloji de denebilir


GÜNLÜK
Bir kişinin düşüncelerini duygu ve gözlemlerini günü gününe yazdığı ve o günün tarihini koyduğu yazılar Ruzname olarak da bilinir Günlük bir tür anıdır Ancak günlük günü gününe yazılır anı ise olayların yaşanmasından sonra kaleme alınır



Jaqen 17.07.2013 11:52

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
HÂBNAME
Bir olay bir kişiyle ilgili düşünceleri sanki rüyada görmüş gibi anlatarak yazılmış eserlerHâbnameler nesir ya da nazım olabilir Ziya Paşa ile Namık Kemal’in "Rüya" adlı eserleri bu türe örnektir

HÂCİB
İki ya da daha fazla kafiyeli olan manzumelerdeki bazı sözcük ya da sözcükler Sözcük anlamı perdeci perde ağasıdır Bu şekildeki kafiyelere mahcub adı verilir Örneğin

Âlem esir-I dest-I meşiyyet değil midir
Âdem zebun-I penç-I kudret değil midir
Avnî

HÂFIZ-I KÜTÜB
Kitapları koruyan kişi Eskiden kütüphaneciler bu isimle adlandırılırdı

HANE
Divan ve halk edebiyatında dörtlüklerden kurulu nazım türlerinin her bir dörtlüğü

HASASET
Sözcük anlamı cimrilik Ahlaka aykırı sayılan sözcükleri edebi eserlerde kullanmaya denir Ters anlamlısı "asalet"tir

HAŞİYE
Bir metnin altına ya da kenarına konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler yazmak Eskiden yeni kitaplar yazmak yerine mevcuk kitaplar bu notlarla zenginleştirilirdi Haşiye yazmaya tahşiye tahşiye yazan kişiye muhaşşi haşiyeli eserlere de muhaşşa ismi verilir

HAŞV ya da HAŞİV
Yazıda gereksiz söz bulunması Eş anlamlı sözcüğü sık sık kullanmak anlam için gerekli olmayan kelimeler bulundurmak aynı fikri değişik kelimelerle tekrar etmek aynı anlama gelen kelimeleri art arda söylemek yazıya yabancı fikir ve hayal karıştırmak haşivdir Eskiler seci söz sanatları ve vezin için yazı veya şiire fazla söz katarlardı Edebiyatımızda haşiv örnekleri çok fazladır Ü (ve) edatıyla bağlanan eş anlamlı sözler sık sık kullanılmıştır Örnek:
Ahd ü peyman bey ü füruhi ceng ü harb etraf ü cevanib feth ü küşad ferid ü yekta ilm ü irfanmedh ü sitayiş sehl ü asan vak ü zaman
Şeyh Galib’in şu beyti haşvin açık bir örneğidir:

Var mı hele söylenmedik söz
Kalmış mı meğer denilmedik söz

Haşv müfsid ve gayr-i müfsid olmak üzere ikiye ayrılır
1 Haşv-i müfsid: Anlatımı bozan söz kalabalığı için kullanılır Yazarın neyi nasıl anlatacağı hakkında kesin fikri olmazsa fikir anlaşılmaz hale gelir maksat ifade edilmez
2 2 Haşv-i gayr-i müfsid: Fikri anlaşılmaz hâle sokmayan söz kalabalığı için kullanılır Kabîh malih ve mutavassıta olmak üzere üçe ayrılır
a Haşv-i kabîh: İfadeye çirkinlik veren fazlalıklar Söylenmiş bir fikrin eş anlamlı kelimelerle tekrarlanmasında kabîh haşiv görülür
b Haşv-i melih: Söze güzellik ve kuvvet kazandırmak için söylenir Gereksiz gibi görünen bu sözler ikinci derecede anlam ifade ederler
c Haşv-i mutavassıta: İfadeye güzellik vermediği gibi çirkinlik de vermeyen fazla söze denir Pek fark edilmeyen eş anlamlı kelimelerin tekrarıyla meydana gelir
Bir beytin iki mısrasının baş ve son parçaları arasında bulunan parçalara da haşiv denir

HATIRAT
Bir kimsenin kendi hayatını yaşadığı devrede gördüğü veya duyduğu olayları anlattığı yazılardırHatıratıotobiyografiden ayıran özellik şudur: Otobiyografilerde yazar doğrudan kendi hayatını anlatır duygu ve düşünceleri geniş yer tutar Hatıratta ise kendi hayatıyla birlikte dönemini ve çevresini anlatır Bazen yazarın kendisini geriye çekerek sadece çevresini verdiği de görülür

HAYFA
"Yazık eyvah!" anlamlarına gelen bu kelime Arap harfleri ile bir kelime noktalı bir kelime noktasız düzenlenen yazıların adıdır Tarih mısralarında keder ifadesi için kullanılır

HÂYÎDE
Ağızdan ağıza dolaşmış herkes tarafından kullanılmış çok duyulmuş söz Edebiyatta bu tür sözlerin kullanılması kusurlu sayılır Örnek:

Hâyîde edâya sanma kim el
Bir kerre daha demişler evvel

Şeyh Galib

HAZF
"Giderme kaldırma" anlamına gelir Bir ifadedeki kelimelerin bir veya bir kaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltmasına denir Kasdedilen anlamı tek bir kelime ile söylemeye de hazf ü takdir denir Arap harfi Türçe metinlerde noktasız harflerle meydana getirilen söz için de bu tabir kullanılır Bî-nukat tecrid gibi sözcükler de aynı anlama gelir

HİCVİYE
Kişilerin veya toplumun kötü yönlerini kusurlarını gülünç durumlarını alaylı bir dille ortaya koyan manzum yazılar Medhiye’nin tersi kabul edilir Yergi de denen hicviye halk edebiyatında taşlama adını alır Hicviyelerde mübalağalı üslûp kullanılır Hicvedilen kişi şahsiyetinin gerçek yönleriyle ilgisi olmayan yergi ve sövgülerle aşağılanır

HİKMET
Doğadaki nesnelerin mahiyetini asıllarını anlatan bilgi ahlaki ve öğüt verici sözdür Edebiyattadini-ahlaki konuları işleyen nasihat eden atasözleri ve öğütlerle süslü nazma denir Bu tür şiirler hikemi şiirler diye bilinir

HİLYE
Hz Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar Kelime "Süs ziynet cevher güzel yüzgüzellikler" anlamında Hilyelerde Hz Muhammed’in göz ve saç rengi şekli boyunun uzunluğukonuşması sesinin tonubelli başlı tavrı bedeni ve diğer maddi özellikleri tanımlanır Mevlid ve mirâciyeler gibi İslamiyet’in gelişme döneminde ortaya çıktı Osmanlı döneminde yaygınlaşarak orijinal eserler yazıldı Hilye ismi de bu dönemde verildi

HİTABET
Söz söyleme sanatı Bir topluluğa bir fikri bir davayı aşılamak bilgi vermek için yapılan konuşma

HÜSN-İ TA’LİL
Anlamla ilgili edebi sanat Divan edebiyatında bir olayın meydana gelişini hayali ve güzel bir nedene bağlama yoluyla yapılır Bu nedenin gerçekle ilgili olmaması ve kesin bir etkeninin bulunması gerekir Hüsn-i tevcih diye de anlandırılır Eğer neden güya sanki acep acaba meğer gibi sözcüklerle olasılıklara dayandırılırsa şibh-i hüsn-i ta’lil (yani yarım hüsn-i ta’lil) yapılmış olurÖrnek:

Aceb bi bağ kenârında dursa lâle hacil
Ki lâlezâr-ı cemâlinde hûr u zârındır
Ahmet Paşa
(Lale bağ kenarında utungaç dursa şaşılır mı? Çünkü o lale bahçesine benzeyen yüzünün güzelliği yanında senin bir düşkünündür Yani şair sevgiliye "senin yanakların o kadar kırmızı ki lale bile onun yanında utanır kızarır" diyor Lalenin kırmızılığı güzel bir nedene bağlanıyor)



Jaqen 17.07.2013 11:52

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
İBDA
Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’uŞeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir İbda eser verebilenlere mübdi ibdakâreserleri de bedia olarak adlandırılır

İBHAM
Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır Sanatçı sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar Sanatçının istemedenbilinçsiz olarak yaptığı kapalılığa ise "te’kid" adı verilir Örnek:

Nasıl istersen öyle dinle bakın:
Dalların zirvesindeyiz ancak
Yarı yoldan ziyade yerden uzak
Yarı yoldan ziyade mâha yakın

Ahmed Haşim

İCAZ
Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır Kısaltmanın anlamı güçleştirmemesine dikkat edilir Buna icaz-ı muhil denir Az söz yüklü anlamla ifadeye makbul icaz denir Atasözlerivecizeler hikmetli sözler bu gruba girer Makbul icaz iki türdür: Hafz yoluyla icaz: Anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcükler atılır Bu cümle çıkarılarak da yapılabilir Sözcük çıkarmaya icaz bi’l-harf denir Örnek:

Bir pâreye bini âferinin
Pâpûşu atıldu Gevherî’nin

Ziya Paşa

Şair burada "papucu dama atıldı’yı "papucu atıldı" diye kısaltmış
İcaz cümle çıkarılarak yapılırsa icaz bi’l cümel adını alır Örnek:

"Ahmet ders çalışsaydı…" Burada "başarılı olacaktı" cümlesi çıkarılmış
Tazammum yoluyla icaz: İfadeden sözcük ve cümle atılmadan yapılan icazdır İki türü vardır
İcaz bi’t-takdîr: Amaç az sözcükle anlatılırken ihatalı anlam da çıkar Örneğin "Ateş düştüğü yeri yakar"
İvaz bi’l-kasr: Hiçbir sözcük atılmadan anlamca zengindir Örneğin "Akacak kan damarda durmaz" gibi

İDGAM
Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak Örneğin çakal yazıp çakkal okuma gibi

İDİL
Eski Yunan şiirinde mitolojik epik ve pastoral şiirlerin genel adı Günümüzde sevgi ve mutluluk işleyen şiir türü

İDMAC
Sözcük anlamı sıkıştırmak Edebiyatta sözde ve yazıda övgü içinde övgü ya da aşagğılama içinde aşağılama yapmayı tanımlar Övgü içinde övgü yapmaya istitbâ adı da verilir Örnek:

Sadrında seni eyleye Hak dâim ü bâki
Hep âlemin etdikleri şimdi bu duâdır

Nedim
Şair sadrazama dua ediyor ama bu duanın herkes tarafından yapıldığını belirterek övgü içinde övgü yapıyor

İFRAT
Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir Mübalağa (abartma) sanatının bir türüdür

İGARE
Bir şairin şirinin bir başka şair tarafından benimsenmesi anlamındaki sirkat’ın türü Benimsenin şiirde bazı değişiklikler yapılır veya sadece bazı sözcükler alınırsa sirkat igare (nesh olarak da adlandırılır) olur Şiirin sözcükleri değil anlamı benimsenmişse ilmâd ya da selh adı verilir Örnek:

Rıza Tevfik’in 1925’te yazdığı Cüniye başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
O gece ne kadar güzeldi kâinat
Havvâda bir safâ cereyânı vardı
Dağlardan taşlardan taşıyordu hayat
Guyibâr-I aşkın fezeyânı vardı

Nihal Atsız’ın 1933’te yazdığı Dün Gece başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:
Dün gece ne kadar güzeldi âlem
Göklerin şanlı bir mehtâbı vardı
Sevdânın topraktan taştığı bu dem
Günâh-I aşkın da sevabı vardı

İHAM
Anlamla ilgili edebi sanat İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılmasıEğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilisi olursa "ilham" sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse "kinaye" yapılmış olur Örnek:

Sahn-ı çemende durma saalınsun sabâ ile
Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan

Bakî
("Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbet kaldı artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın" Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır Bâr’dan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar Şair burada bâr’ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor

İHTİRA
Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük deyim ve üslupları tanımlar

İHTİSAR
Bir düşüncenin az sözle anlatılmasıdır Geniş açıklamalara tanımlamalara girilmeden konu yalın ve doğal bir şekilde anlatılır Bu bakımdan icaz’a benzer

İKMAL
Bir cümledeki anlamı ardından gelen cümleyle tamamlamak Her iki cümlenin öznesi de çoğunlukla ortaktır ve ilk cümlede yer alır Örnek:

Merd olan kizbe tenezzül etmez
Zillet-i kizbe tahammül etmez

Nabî

İKSAR
Kusur sayılan sanatlardandır Bir düşünceyi gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatmaktır Örneğin "Ali gitti mi?" sorusuna karşılık "evet" ya da "hayır" yerine "Ali gitti gelmedi" yanıtı vermek gibi

İKTİBAS
Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat Ayet ve hadisler aynen kullanılabilir ya da çevirisinin bir bölümü tercih edilebilir Örnek:

Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevlâ
"Tallahi lekad âsereke’llahü aleyna"

Ziya Paşa
(Yusuf Suresi ayet 91: Tanrı hakkı için Allah seni bize üstün kıldı)

İLMAM
Bir şairin başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi Örnek:

Şâdî-i vuslat niçin tahammîl-i nâz eyler bana
Rind-i şâdî-düşmenim ben gam niyâz eyler bana

Nâil-î Kadîm

Tiğ-ı istisnâ çekip gamzen ne nâr eyler bana
Afet-i aşkın kazâ arz-ı niyâz eyler bana

Namık Kemal

İLTİFAT
Sözü konuyla ilgili bir başka yöne çevirme şeklindeki edebi sanat Bir yeri olayı duyguyudüşünceyi anlatırken birden söz yine konuyla ilgili başka bir yere olaya düşünceye duyguya çevrilir

İLTİZAM
Şiirde kafiyeyi sağlayan ya da düzyazıda "seci" olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve kafiye ile aynı sayıda harf içeren benzer sözcükler kullanarak yapılan sanattırÖrnek: Merasim-i tevkîr-i tevfirinde ihmal-ü taksîr olunmayup hıl-i fâhire ve in’âmât-ı zâhire ve ziyâfât-ı vâfire ile Zülkadiroğlu tâifesi muğtenem oldular

İNSİCAM
Sözün düzgün tutarlı ve birbirine bağlanak söylenmesi Sözcükler titizlikle seçilir art arda gelen cümlelerde anlamlı bir diziliş aranır

İNŞA
Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü süslü düzyazılara verilen isim İnşa yazanlara "münşi" denir Günümüzdeki anlamı kompozisyon

İNTİHAL
Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme Aşırma veya ahz u sirkat tabirleri de aynı anlama gelir İntihal şiirde olursa şirkat-ı şi’r bu işi yapan da düzd-i sühan (söz hırsızı) diye anılır Sünbülzâde Vehbi Sirkat-ı şi’r (şiir çalma) olayı için şu beyti söylemiştir:

Sirkat-ı şi’r edene kat’i zeban lâzımdır
Böyledir şer-i belâgatle fetâvâ-yı sühan

İRSAL-I MESEL
Anlamla ilgili sanatlardandır Söylenen fikri kuvvetlendirmek için araya atasözü veya atasözü değerinde örnekler katmaya denir İleri sürülen düşünce kendisiyle ortak nokta bulunmayan başka bir düşünceyle birlikte kullanılır İrad-ı mesel de denir Örnekler genellikle herkes tarafından bilinensöylenen kabul edilen atasözleri vecizeler ve hikmetli sözlerden seçilir

Örnek: Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın
Sırtı pek kimseye ahvâl-i şita yaz görülür

Samî

İSTİDRAD
Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak Konuya açıklık getirmek okuyucunun veya dinleyicinin istifadesini sağlamak için bu yola başvurulur Bu tür ara girişler "İstidrad" başlığı ile yazılır bitiş yeri ayrıca belirtilirdi Sonra bu yöntem bırakıldı başlık koymadan açıklama yapıp "Sadede gelelim" sözüyle asıl konuya dönülmeye başlandı Zamanımızda istidradlar kısa olmak kaydıyla parantez veya iki çizgi arasında yapılır




İSTİDRÂK
Anlamla ilgili sanatlardandır Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek
1 Övme yoluyla yerme: Eskiler te’küdü’z-zemm bi-mâ yüşebbihü’l medh derlerdir Kişi övmeye benzer sözlerlekuvvetle yerilir
Ali Paşa’nın Girit’teki başarısızlığını dile getiren Ziya Paşa’nın Zafernâme’sinden alınan şu beyitler bu sanatın en güzel örneklerinden

Bârek-Allah zehî kevkebe-i âlel’al
Levhaş-Allah aceb nusret-i feyz ü ikbâl!

Hak bu kim görmedi ağaz edeli devre elek
Böyle bir tefh ü zafer böyle şükûh ü iclâl

Lerze saldı feleğe nâre-i "Hayyâk Allah"
Râşe verdi küre’yi gulgule-i "Ya Müteâl"

Kimseler olmadı bu feth-i mübîne mazhar
Ne Skender ne Hülâgâ ne Sezar ü Anibal

Âferin himmetine âsaf-ı âli-kadrin
Oldu şâyeste-I tevfik-i Cenâb-I Müteâl

Girid’I aldı geri himmet-i seyf ü kalemi
Hakkına gelmiş iken dâiye-i istiklâl

Devleti eyledi bir öyle belâdan âzâd
Yoksa pek müşkil olurdu şu zamânda ahvâl

İhtiyar eyledi bu kışda şu müşkil seferi
Yoksa kim etmiş idi kendisini istiskâl!

2 Yerme yoluyla övme: Eskiler te’kîdü’l-medh bi-mâ yüşebbıhü’z-zemm derlerdi Kişi yermeye benzer sözlerle kuvvetle övülür Örnek:

Dehrde anlamayup bilmediği varsa meğer
Tama’u buğz u nifak u hased u gadr u sitem
Nabî

İSTİFHAM
Anlamla ilgili sanatlardandır Cevap alma gayesi gütmeksizin art arda sorulan sorularla yapılırSevgi nefretteessür üzüntü öfke kin kıskançlık ümitsizlik acz şaşkınlık hayret ve hayranlık gibi heyecan verici duygular bu yolla ifade edilir Şair duyguya bağlı olarak kendi kendisine herkese veya her şeye soru yöneltebilir Düşünce ve kavram üzerine dikkati çekmek için bu sanata başvurulur Aşırı heyecan ve gerilim istifham’ı alelâde soru cümlelerinden ayrılır Örnek:

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Cahit Sıtkı Tarancı

İSTİHDAM
Anlamla ilgili sanatlardandır İki anlamı olan bir kelimeyi bu iki anlama gelecek şekilde kullanmakBirinde gerçekdiğerinde mecazlı anlam kasdedilir Örnek:

Bahar erdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül
Bir sahn-i gülistandan biri fasl-ı gülistanda
Muallim Naci
Bu beyitte açıldı fiili birinci mısrada fasl-ı dey (kış mevsimi)nin uzaklaşması sona ermesi; ikinci mısrada iseçiçeğin açılması anlamına geliyor

İSTİHLAF
Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak Örnek:

Verseydi âh-ı mecnûn feryadumun sedâsın
Kuş mı karâr iderdi bâşımdaki yuvâda

Fuzûlî
"başındaki" ve "yuvadaki" kelimelerinde "a"lar uzun okunur

İŞTİKRAR
Sözle ilgili sanatlardandır Aynı kökten türeyen veya aynı köke bağlı harflerin benzerliğinden dolayı aynı kökten türemiş gibi görünen seslerin birarada kullanılmasına denir Örnek:
Kılmagıl muhkem gönül dünyaya akd-i irtibât
Sen bir avâre müsafirsen bu vîrân ribât

Fuzûlî
Ribât ve irtibât aynı kökten gelir

ÎTİLÂF
Uygunluk Kelimenin anlamla uygunluğu kelimelerin vezinle uygunluğu kelimelerin diğer kelimelerle uygunluğuanlamının vezinle uygunluğu ve anlamın anlamla uygunluğu

İTNAB
Sözü gerektiğinden fazla kelime veya cümle ile uzatma İcaz’ın karşıtı İkiye ayrılır:
1 İtnab-ı makbul: Makbul sayılan söz katmadır Bu çeşitte anlam pekiştirilir anlatılacak şey abartılır kastedilen husus fazla tasvir edilir ve üçü birden sağlanır Örnek:
"Yalıların en tabii ve en lüzumlu gezinti vasıtası sandallar! Sade yalıların mı? Boğaziçi’nde herkesin her an en çok onlar işine yarıyor Mehtapla gezginci sâzende köşkü onlar saz dinleyicilerin mevkibi onlar yerine göre madrabazların balık deposu onlar sebze dükkanı dondurmacı dükkanıonlar; yörük manav sergisi onlar tatlı su damacanalarının ambarı onlar hasta sedyesi onlar"
Ruşen Eşref Ünaydın

2 İtnâb-ı mümel: Makbul sayılmayan söz katmadır İtnab-ı mühil de denir Haşv-ı kabih’ler ve tekrarlar makbul sayılmayan söz katmanlarıdır Örnek:
Duâ ile sözü hatmedelim zîrâ hakikatte
Sözün gevher olursa yeğdir itnâbından îcâze

Nef’î

Jaqen 17.07.2013 11:52

Cevap: Edebiyat Sözlüğü
 
KALB
Sözle ilgili sanatlardandır Arap harflerine göre bir kelimenin harflerinin yerleri değiştirilerek yapılırCinas sanatının bir çeşididir Cinas-ı kalb tecnis-i kalb ve maklûb adlarıyla da bilinir İkiye ayrılır:
1 Kalb-i kül: Tersinden okunduğu zaman da anlamlı olan kelime çıkan sanattır Buna kalb-i muntazam veya aks-i müfred de denir Örnek:

Mûr gibi emrine kılmış itâat halk-ı Rûm
Râm olupdur nitekim Mûsâ’ya ey şeh şihr-i mâr

Sururî Kadim
Mûr: Karınca Rûm: Anadolu Râm: İtaat etme Mâr: Yılan anlamına gelir

2 Kalb-i ba’z: Bir kelimenin harfleri değiştirilerek kelime yazma sanatıdır Buna maklûb muavvec de denir Örnek:

Tahlîsine yok mu duâcı
Câniler içinde kaldı Nâcî

Muallim Naci
Câni: Katil Nâci: Şairin adı

KARAVELLİ
Asıl hikaye arasına katılan küçük müstakil hikayeler Hikayelerin içinde manzum parça bulunmazİbret verici veya güldürücü niteliktedirler Genellikle uzun hikayelerin anlatıldığı toplantılarda zaman zaman dikkatleri başka noktaya çevirmek ve sahneyi değiştirmek için söylenirler

KAT’
Anlamla ilgili sanatlardandır Susmanın söylemekten etkili olacağı yerde sözü kesmeye denirHeyecanın doruğa ulaştığı noktada bu yola başvurulur Genellikle nesirde kullanılan bir sanattırÖrnek:

Bu dağın çilesi dolmaz
Bu dağın çilesi solmaz
Bu dağ bir
Sus şair
Hepsini demek olmaz!

Halide Nusret Zorlutuna

KATAR
Halk edebiyatında alt alta sıralanan dörtlüklerin hepsine birden katar denir

KAYABAŞI
Halk edebiyatımızda bir koşma türü Özel ezgiyle okunur Türkülerin ezgilerine göre bölümlenmesinde usulsüz okunan türküler bölümüne girer Konuları kır ve köy hayatıyla ilgilidirÇobantürküsü olarak da bilinir

KELAM-I KİBAR
Ulu söz demektir Velilerin büyük kişilerin ahlakçıların özlü sözlerini tanımlamak için kullanılır

KEREM HAVALARI
Saz bağlama bozuk düzenler eşliğinde özel bir ezgiyle söylenen türkülerdir Adını öykü kahramanı Kerem’den aldığı sanılıyor Akıcılığından dolayı çok tutulan bir üsluptur Anadolu’nun hemen bütün bölgelerinde söylenir Kerem yanık Kerem kesik Kerem kandilli Kerem gibi bölümlere ayrılır

KESİK
Halk edebiyatımızda hece sayısı 7 ve 8 olan şiirlerin genel adı


Saat: 20:45

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.