|
Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Anadolu Edebiyatı konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
30.11.2013, 15:22 | #1 (permalink) |
| Anadolu Edebiyatı Anadolu edebiyatı Ayşe Yamaç Anadolu, sayısız uygarlığın beşiği… Estetiğin, duyarlılığın, şiirin, öykünün, romanın yanında acının, hüznün, sefaletin, ezilmişliğin, sayısız baskıların da yangın yeri. Anadolu’yu tanımadan, onu her yönüyle yaşamadan yazılanların bir yanı hep eksik kalmaz mı? Yazılan eserlerin yayım, basım, dağıtım merkezi İstanbul olsa da yaratım merkezi Anadolu’dur. Yaşar Kemaller, Orhan Kemaller, Fakir Baykurtlar… ve daha nicelerini yetiştiren Anadolu, kim ne derse desin, edebiyatın da beşiğidir. Bu noktada Ahmed Arif’e kulak vermeden olur mu? “Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü cocuk sayılır, Anadolu'yum ben, Tanıyor musun ? …” Anadolu’da edebiyat yapanlar; fakirliğinden utanan, bilgisizliğin kör kucağına bırakılan, her türlü baskıya kader diyerek boyun eğmiş halkın sözcüleridir; üstelik, onlardan biri, onların içinde, acıların yanında kardeşliğin ve birlikte çalışıp üretmenin mutluluğunu da tadarak. Yaşanılanların, dayatılanların kader olmadığını haykıran yürekli kalemlerdir onlar. Bunca acı ve haksızlığın içinde, çölde vaha yaratmaya çalışan duyarlı gönüllerdir. “… Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun ? …” diyen Anadolu’ya, yalnız, bir başına ve uzak olmadığını; onu tanımayan şairlerin ve bilginlerin Anadolu’ya uzaklıklarının yanısıra, insana ve insanın özüne de yabancılıklarını haykıranlardır onlar. Ne üstünde binlerce yıl at koşturanların izi kalmış, ne sultanların ne de hükümdarların… Oysa, Köroğlu kalmış, Yunus Emre, Pir Sultan, Dadaloğlu, Karacoğlan… Bedrettin’in destanını dilden dile söyleyip yazanlar kalmış Anadolu’nun yüreğinde. Anadolu’nun çimenler üstündeki gözyaşları kalmış türkü türkü savrulan; bir de “meçhul askerler” Anadolu’yu talan eden emperyalistleri kovmak için “ölüme gülümseyen” o sevdalı yürekler… Onların destanlarını yazan kalemler… “Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip...” Anadolu’dan seslenir yine o kalemler. Kardeşçe üretip bölüşmenin keyfiyle bir küçük dergi olur; küçük dergide bir şiir, bir öykü… Bir roman olur ya da yayıncıların kapısını aşındırıp da yayınlatamazsa, yiyecek ekmeğini matbaalara verip yine de sesini duyurmaya çalışan. “ … Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tirnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni.” Diyen Anadolu’nun sesini duymayacak, duyurmayacak mıyız? Yeni dünya düzenine teslim olmuş yayın ve dağıtım tekellerinin kurallarına boyun mu eğeceğiz? “Gör, nasıl yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Herbiri vazgecilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun ?” Bunca yürekli kalem varken ve Anadolu’nun bu özden çağrısı kulaklarımızda yankılanırken, edebiyatın kalbi Anadolu’da atmayı sürdürecektir. Not: Tırnak içindeki dizeler, Ahmed Arif’in Anadolu şiirinden alıntıdır. Bir şiir de benden: Ç’AĞLAR Y’AN’GINI ç’ağ değil ç’ağ’lar yangını kavruğu kar’an’lıkların umudumun gülü açamayan yüreğimin onmaz sancısı büyü’meyen filizi düşlerimin hep bir b’aşka uyandığım sabahların her gece yıldız yıldız düşlerin koynuna uzandığım mutlu sonlu masallara yazdığım adın tutunup saçlarına güneşin yağmurun iplerine kurduğum salıncağım her biri umut her biri türkü gözlü çocukların esirgenen suyun parsellenen toprağın ilmiği boynumda darağaçların yalımında savrulan külü ozanlarımın acıyla soluduğum havan rengini yitirmiş saçları anamın kirlenmiş köpükleri denizlerinin bir de yanan sevdaları kızların kalemimden sen geçersin dünüm düşüm umudum ida’m ağrı’m nemrut’um sen anadolu’m
__________________ |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |