Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Türkçe - Edebiyat
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Dünya Edebiyatı kavramının nitelikleri | Şenay Çınar

Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Dünya Edebiyatı kavramının nitelikleri | Şenay Çınar konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 30.11.2013, 15:33   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Post Dünya Edebiyatı kavramının nitelikleri | Şenay Çınar

Dünya Edebiyatı kavramının nitelikleri | Şenay Çınar



Goethe’nin Weltliteratur diye adlandırdığı dünya edebiyatı kavramı pek çok tartışmayı da beraberinde getirerek edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiştir.


Tartışmaların soruları, böyle bir tanımlamanın niteliklerini belirleme açısından oldukça önemlidir. Böylesi kapsamlı bir tanım hangi yollarla mümkün kılınabilir? Dünya edebiyatı kavramından anlaşılması gereken nedir? Bu kavramın gerekliliği nedir? Ulusüstücülük bu tanımın esas koşulu mudur? Bütün bu sorular dünya edebiyatı kavramının ortaya atılışından bu yana tartışılmaktadır. Bir dünya edebiyatı oluşturma çabasının ilerlemesi için tüm bu soruların kapsamlıca ele alınıp incelenmesi ve üzerinde daha çok tartışmanın yürütülmesi gerektiği aşikardır.

David Damrosch, What is world literature? adlı kitabında dünya edebiyatı kavramının kavranılamaz, sonsuz çalışma içeren bir kanon olmadığını söyler (5). Damscroch’un bu ifadesinden dünya edebiyatının incelenebilir bir alan olduğu sonucu çıkarılabilir. Peki, bu incelenebilir alanın sınırları nasıl çizilebilir? Bu bakımdan ilk olarak dünya edebiyatı tanımı içine nelerin girip nelerin tanım dışında kalacağını belirlemek gerekir. Burada iki temel sorun göze çarpar. İlki, kavramın zamansallığı, ikincisi alanı ile ilgilidir. Damrosch, dünya edebiyatının çok kültürlü olmasının yanı sıra çok zamanlı yapısını da vurgular (16). Yani, dünya edebiyatının sadece günümüzün ya da günümüze yakın aralıklardaki eserleri inceleme alanına dahil edip, diğerler aralıkları dışlaması problemli durmaktadır. Öte yandan zaman aralığının nereden başlaması gerektiği konusu da sorunlu durmakta. Bir dünya edebiyatı kavramı yaratılacaksa, kavramın çok zamanlı olabilmesi için bir başlangıç noktası seçmek gerekir mi? Bu soruyu cevaplamak oldukça güç görünmektedir ve böyle bir başlangıcın ne olabileceği tartışmaya oldukça açık kalır. Zaman aralığını bu denli genişletmek bu konuda çalışmayı da güçleştirir. Böylesi geniş bir aralıkta kim, nasıl inceleme yapabilir ki? Öte yandan, bu aralığı daraltmak da Damrosch’un presentism dediği soruna yol açar. Yani dünya edebiyatı sadece günümüz düzeyinde kalır ve geçmişin getirilerinden yoksun kalır ki bu durum dünya edebiyatı kavramının zayıflamasına neden olur. Dolayısıyla dünya edebiyatına zamansal bir sınır çizmek oldukça güç olsa da, belirli bazı zaman aralıklarına sıkışıp kalmaktan ve sadece günümüze yönelmekten uzaklaşıp geçmişi de göz önünde tutmak olumlu bir tutum gibi görünmektedir.

İkinci olarak, kavramın alanına bakacak olursak, şu soruyu sormamız gerekir: Dünya edebiyatı neleri kapsayıp neleri dışlayacaktır? Goethe’nin yaptığı gibi sadece klasiklere ve belirli coğrafyanın eserlerine mi bakmak gerekir, yoksa Moretti’nin dediği gibi kanonu genişletmek daha mı anlamlıdır? Birinci tutum, kavramın yapısına ters gibi görünmekle beraber, ikincisinin kavrama yakınlığı dikkat çeker. Sadece klasikleri ve belirli eserleri dünya edebiyatına katmak ve diğerlerini bu çerçeveden dışlamak kavramın gerekliliklerini yok etmek gibi görünmekte. Üstelik klasiklerin ve başyapıt diye nitelenen eserlerin de belirleniminin neye göre yapılması gerektiği konusu sorun teşkil etmektedir. Öte yandan kanonu genişletmek daha uygun görünmekle beraber kendi sorunlarını da beraberinde getirir. Örneğin Moretti’nin önerisi olan “mesafeli okuma” metodu oldukça tartışmalıdır. Moretti “Dünya Edebiyatı Üzerine Düşünceler” adlı makalesinde “Dünya ve okunmamış sözcüklerini aynı anda kullanmak belki de zihnimizi bulandırıcı bir çaba olur. Yine de ben bunun en büyük şansımız olduğunu düşünüyorum, çünkü bu görevin kapsamının derinliği, dünya edebiyatının salt edebiyat olamayacağını, ondan daha fazla bir anlam taşıdığını çok açık bir biçimde gözler önüne serecektir; gerçi bu, şu anda yapabileceğimiz şeydir zaten, ama bununla yetinmeyip, bunu aşmak durumunda olduğumuzu bilmemiz gerekir” der. Dolayısıyla mesafeli okumayı dünya edebiyatı için bir sistem yaratma amacı olarak önerir. Her ne kadar Moretti’nin bu metot ile spesifik olanı göz ardı ettiğine dair argümanlar olsa da mesafeli okuma, en azından alanı daraltmamak, yani dünya edebiyatı adı ile belli bir eser topluluğunu ele almamak açısından dikkate değerdir.

Dünya edebiyatı kavramı tartışılırken ele alınan bir diğer kavram ulusüstücülüktür. Dünya edebiyatının olmazsa olmaz koşulu gibi görünen ulusüstücülük kavramı, kavramın çıkış noktası olarak görülür. Dünya edebiyatı uluslar ötesidir ve bu özelliği sayesinde mümkün kılınır. Peki, dünya edebiyatı nasıl ulus ötesine geçebilir ve bu hangi açılardan mümkündür? Pascale Casanova, “Dominasyon” adlı makalesinde ulusüstücülüğün dünya edebiyatı kavramı için zorunlu olmadığını hatta kavramın incelenmesi bakımından zarar verici olduğunu söyler. Ulus olgusu varlığını hala güçlü bir şekilde hissettirirken onu dışlamak dünya edebiyatının yapısını anlama açısından yanlış olur (7). Bu düşünce makul görünmektedir. Günümüz dünyasında ulus kavramı hala varlığını sürdürür ve kendi koşullarını yaratır. Bu koşulların edebiyata yansıması da kaçınılmazdır. Dolayısıyla dünya edebiyatından bahsederken ulusları ve koşullarını göz ardı etmek biraz sorunlu durmakta. Ayrıca Casanova’nın dominasyon adını verdiği edebiyat dünyasındaki egemenlik olgusu da dünya edebiyatındaki ilişkileri anlama açısından yadsınamaz görünüyor. Öte yandan yazarları sadece uluslarıyla sınırlamak, onlara belirli ulusal kimlikler yüklemek ve onları sadece bu perspektif ile ele almak da oldukça dar bir bakış açısıdır. Dünya edebiyatının ulusüstücü olup olamayacağı ve aslında ulusüstücülükten ne anlaşıldığı tartışmaya açıktır. Bu noktaların daha fazla tartışılması dünya edebiyatı kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için gereklidir.

KAYNAKÇA

Casanova, Pascal. “Dominasyon”. Çev. Saadet Özen. Varlık 12-16 (Ocak 2009): 7-13

Damrosch, David. What’s World Literature? Princeton&Oxford: Princeton UP, 2003.

Moretti, Franco. “Conjectures on World Literature”. 09.05.2011.

__________________


Sultan ŞAH isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 13:03