|
Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Türkçe İsimler konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
01.12.2013, 21:50 | #21 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (U) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER UBUT:Ar, edep, tevazu, alçak gönüllülük UC: Uç, sınır UCAS: İddia, bahis UCUD: Yeryüzü, dünya UCUN: Uçta, sınırda, kenarda, uçbeyi UÇ: 1- Son, bitim, sınır, kıyı 2- Aşırılık, ekstrem 3- Herhangi bir nesnenin sivri kısmı 4- Ordu kanadı, kol, cenah UÇA: 1- Koruma, himaye, arka 2- Uç, sınır, limit 3- Kendini aşmış, yüksek, ulu UÇAR: 1- Haber, havadis 2- Kanıt, delil 3- Göğe yakın, Tanrıya yakın, dindar 4- Uçarı, vurdumduymaz UÇBEY: birl. Uç/Bey Sınır karakollarında görev yapan askeri birlik komutanı UÇGUN: 1- Kam, baksı, kendinden geçmiş, transa girmiş 2- Kıvılcım UÇKAN: Uçan, uçucu UÇKARA: birl. Uç/Kara ..Sırtı renkli, kanatları kara bir kuş türü UÇKUN: Uçuk, kendinden geçmiş, ateşli, heyecanlı UÇMAĞ: (Uçmak) Cennet UÇSIZ: Sınırsız, geniş, büyük, alabildiğine.. UÇUK: Uçmuş, kendinden geçen, mest olan kam, baksı UÇUMAK: Uçmak, cennet UÇUR: Devir, dönem UÇURAN: Kam UÇURUM: Son, uzak, uzak nokta, uçulan, uzaklaşılan, yüksek ve derin dağ yamacı, yar UÇUZ: birl. Uç/Uz 1- Alçak gönüllü 2- Basit, kolay UD: (Ut) 1- Arka, geri, ardından gitme, takip 2- karşılaşma, çatışma, yenme, utku 3- Uyuma, uyku UDAR: 1- Takipçi, peşini bırakmayan, kovalayan 2- Yener, galip gelir UDU: Uyku UDUK: Uyanık, diri UDUM: Art arka, arkası sıra UDUN: 1- Hüner, beceri 2- Sönmüş, sönük UDUZ: 1- Mürşit, yol gösteren, ardından gidilen 2- Yollayan, sevk eden UGAN: Kaadir, yaratan ve hükmeden, Ali, yüksek, kudretli Çok eski dönemlerden beri, Tanrı ve Tanrı sıfatı olarak kullanılan bu sözcük, Türklerin ilk Müslüman oldukları dönemlerde de, bir süre Tanrı adı olarak kullanılmıştır. UGIN: Fikir, düşünce UGIŞ: Zeka, üretkenlik UGUZ: Kutlu, mübarek UĞRAK: 1- başvurulan kişi, bilge ve deneyimli kişi 2- Savaşa giderken, Askerlerin, aile ya da eşyalarını topluca bıraktıkları yer 3- Uğranılan yer UĞRAŞ: 1- Düşünce, tasarı, iş, çaba, meslek 2- Mücadele, savaşım, savaş, Karşılaşma, karşı karşıya gelme UĞRAŞI: Meslek, iş, çaba, savaşım, geçim UĞRUK: Savaşa giderken, askerlerin eşyalarını bıraktıkları yer UĞRUN: Yan bakış, gizlice bakış UĞUR: 1- Baht, talih, iyilik, güzellik, kut, bolluk, bereket 2- Süre, zaman UĞURAL: Uğurlu, kutlu, bahtı açık UĞURÇAL: birl. Uğur/Çal (Sürmek, değdirmek) UĞUŞ: Akraba, hısım, kan bağıyla birbirine bağlı kişilerden her biri UKUŞ: Zeka, akıl, yetenek UL: 1- Temel, esas, kök, oluş, oluşum, doğuş 2- İşaret, nişan, iz ULA: Temel, esas, esaslı ULAÇ: 1- Ulaştıran, bağlayan, bağlayıcı 2- İsabet 3- Tim, takım, müfreze ULAÇLI: Ulaştıran, ulak ULAĞ: 1- Soy, nesil 2- Maiyet, bütünlük 3- ulak, haberci 4- Bağ, zincir ULAK: 1- Ulaştırıcı, ulaştıran, haberci, bağlantı sahibi ULAKÇI: Haberci, ulaştırıcı, bağlayıcı, bağlantı ULAM: 1- Eklenmiş, katılmış, tim, müfreze 2- Dizi, dizili, bağlı, dizgi 3- yetenek, yetenekli 4- Ululama, selamlama, temenna ULAN: 1- Bağlayan, bağlayıcı, birleştirici, etkileyici 2- Ulu, ululanmış, saygıdeğer, söz dinleten 3- Taze, tazelik, gençlik, genç, cıvan ULANBATUR: birl. Ulan/Batur Ünlü ve ulu kahraman ULANDI: Ululandı, kutsandı, kutlu ULANMIŞ: Ulu, kutsal, mübarek, saygıdeğer ULAR: 1- Bağlayan, birleştiren, birleştirici 2- Erkek keklik ULAŞ: 1- Ululuk, ululaşma, yücelik 2- Oluş, temel, kök, soy, soyluluk 3- yetişme, kavuşma Ulaşılacak olan, bağlanılacak olan, ülkü, ideal 4- uluyuş, kurt gibi uluma 5- Savaş uranı, savaş narası 6- Kent, kent arazisi 7- İsabet ULAŞLU: 1- Amaçlı, idealist, ne istediğini bilen 2- Ulaşıcı, bağlayıcı, birleştirici 3- Kentli, zengin, varlıklı ULAT: Bağlayıcı, birleştirici ULCA: 1- Ezeli, eskiden beri var olan 2- Pay, ganimet, savaş ganimeti ULCAŞ: 1- Tazim, ululama, büyükleme 2- Bölüşüm, paylaşım, ganimet ULDIZ: Yıldız ULIÇ: Yavru, yaren, sevilen ve korunan ULIÇIM: Yavru, yavrucak ULIG: Uluma, yakınma, sızlanma ULIŞ: Uluyuş, kurt gibi ulayış ULU: (Ulug, Uluğ) Yüce, yüksek, mübarek ULUCA: 1- Ululuğa yakın, saygıdeğer, hürmetli 2- Üst düzey yönetici, erk sahibi ULUÇ: 1- Temel, esas, oluş, ulaş 2- Bağ, bağlantı, ilişki 3- Uluyuş, uluma ULUĞAYGUÇİ: birl. Ulu/Ayguçi Göktürkler ve özellikle Uygurlar döneminde başbakan ( sadrazam, baş vezir) unvanı olarak kullanılmıştır. ULUĞNOYAN: birl. Ulu/Noyan Çengiz Kagan döneminde “Başkomutanlık” sıfatı olarak kullanılan bir unvan ULUKOYUN: birl. Ulu/Koyun Yakut destanlarında adı geçen “Ateş Tanrısı” ULULA: Yücelt, yükselt, mübarek kıl ULUM: Debdebe, şaşa, gösteriş ULUN: (Ulan, İlun) Ulu, ululanmış ULUNYEGE: birl. Ulun/Yeke Sözü dinlenen, saygı duyulan, bilgi ve deneyimine başvurulan hanım ULURAK: Ulu, kebir, en büyük ULUS: 1- Ul (Temel, kök, esas) dan...Ul/Uz 2- Ülüş, bölüm, kesim, topluluk...dan boy, halk, millet,budun (Uygurlarda) ULUŞ: Pay, bölüm ULUTOYUN: birl. Ulu/Toyun Yakut destanlarında, kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen Tanrı UMAK: Irk, soy, kemik UMAN: Umutlu, bekleyen UMANÇ: 1- Umutluluk 2- İntizar UMAR: Umutlu UMAY: Koruyucu, şefkatli, iyiliksever Eski dönem, Tanrıçalarından ( Halen, Altay ve tüm Kuzey Türkleri arasında çocukları sevip, koruduğuna inanılır) UMDI: Arzu, beklenti UMDU: Ümit, ümitli UMUCA: Umutlu bekleyiş UMUÇ: Rica, yakarış, beklenti UMUG: 1- Ümit, destek, dayanak 2- Sığınma, iltica UMUNÇ: Rica, beklenti UMUR: Umar, ümitli UMUŞ: Beklenti UMUT: Umuş, ümit, beklenti UNAT: Doğru, yerinde, uygun, olgun, yeterli UNGAN: (Ungan) 1- Bağlı, bağımlı 2- Bahtiyar, doğru yolda olan UR: 1- Uğur, baht, mutluluk 2- Vur, vurmak, darbe URAGUT: Dişi, üretken, tohum, tohumluk URAK: Orak, doğrayıcı, biçici URAN: 1- Savaş narası, nara 2- Vuran, vurma eyleminde bulunan, döven 3- parola URAS: 1-Kut, baht, mutluluk 2- Ateş bakışlı URAZ: Uras, kut, baht URAZLI: Mutlu, bahtiyar URKU: Uğur, baht, talih URPAK: (Urpağ) 1- Evlat, uşak 2- Kibar, nazik URUK: 1- Boy, ok, ulus 2- Vuruk, vurgun URUL: 1- Tür, cins 2- Örs URULU: Cins, soylu URUM: 1- Şeref, onur, haysiyet 2- Meleke, beceri, yatkınlık URUMDAY: Panzehir ve tedavi için kullanılan bir taş URUN: 1- Orun, şeref, itibar 2- Miktar, adet URUNÇA: 1- Şerefli, onurlu 2- Emanet, rehin URUNGU: 1- Şeref, onur, haysiyet, onurlu davranış 2- Eğitim ve talim kılıcı URUS: 1- Orus, uras, uraz) 2- Uruş, kırış, savaş URUŞ: Vuruş, döğüş, kırış, savaş URUŞKAN: Savaşçı, cengaver URUT: 1- Aşama, merhale 2- Amaç, maksat, hedef URUZ: 1- Uraz, uras 2-Vuruş, dövüş US: Öz, töz, yeti, anlayış gücü, akıl, zeka, uzluk USAN: Uslu, akıllı, usta, uzman USBOL: birl. Us/Bol ..Dahi, üstün zekalı USLU: Akıllı, uzman, üstad USLUM: Becerikli, mahir USLUY: Deneyimli, tecrübeli USUK: Uslu, akıllı, zeki USUN: 1- Uzun, uzman, derin, engin, deneyimli 2- Gerçek, sahih UŞAK: Çocuk, genç, taze, ufaklık UTA: 1- Tedavi, onarım, tamir, iyileştirme 2- Zafer, galibiyet UTACI: Doktor, eczacı, iyileştirici UTAMAN: 1- Utkan, galip, muzaffer 2- Eczacı, doktor 3- Edepli, mahçup, sıkılgan UTAN: 1- Galip, muzaffer 2- Utanma, ar, mahçubiyet UTANGAN: Utangaç, mahçup, kendi kendini sıkan UTAR: 1- Yener, utkan, galip 2- İyileştirici 3- Kovalayan, takip eden UTAŞ. 1- Yardım, imdat 2- Galibiyet, zafer, utku 3- Takip, kovalamaca UTGUÇU: Galip, muzaffer UTKU: Zafer, galibiyet, yenme, üstün gelme, güçlüklerden sonra ulaşılan mutlu son UTLU: 1- Galip, muzaffer 2- Sıkılgan, mahçup UTUGLU: Galip, muzaffer UTUŞ: Yenme, galibiyet, zafer UVUT: Utanma duygusu, edep, ar UYAN: 1- Dikkat, itina, dikkatlilik, tedbir 2- İman, inanç UYANIK: Dikkatli, tedbirli UYAR: Uyumlu, uygun UYAV: Uyanık, fatin, ferasetli UYDAÇI: Mürşid, yol gösteren, öğretmen UYGAN: 1- Uyumlu, geçimli, uysal 2- Bağlı, tabi, muti UYGAR: (Uygur) çağdaş, uyumlu, uygun, uyarlı, medeni UYGU: Ahenk, uyum UYGUL: Uyumlu UYGUN: 1- Yakışıklı, güzel, elverişli 2- Geçimli, dirlikçi, imtizaçlı UYGUR: (uygar) Türk boyları içinde, bu günkü anlamda bir kentleşmeye ilk başlayan Türk boyu. Kağıdı, akapunkturu, matbaayı, tekstil sanayiini ve daha birçok buluşu gerçekleştiren Türk boyu UYGUT: Uyumlu, ahenkli, uygar UYGUTALP: birl. Uygut/Alp UYLAŞ: 1- Uyum, geçim, dirlik, düzen 2- Fikir, düşünce, tefekkür UYLAŞI: Uyum, geçim, barış UYSAL: uyumlu, efendi,yumuşak başlı, halim, selim UYTUN: Kutlu, mübarek UYUM: Uygunluk, denklik, ahenk, armoni UZ: Us, öz, erk, yetme, beceri, başarı, açılma, uzama, genişleme, açılım, yayılım UZA: 1- uzay, genişlik, uzunluk, yaygınlık 2- Eski, eskiye dayalı, kadim, mazi 3- Geçiş, geçit UZAK. 1- Uzman, usta, sanatkar 2- Güçlü, egemen, başarılı UZAM: Uzmanlaşmış, ustalaşmış, usta UZAN: Uzman, usta, akıllı, bilgili, sanatçı, pir UZAY: Feza, gök boşluğu, uzamış, genişlemiş, geniş UZDU: Ezeli, çok eski, kadim UZEL: birl. Uz/El Usta, maharetli, becerikli, sanat erbabı UZELLİ: Usta, maharetli, elinden iş gelen UZLUK: İhtisas, uzmanlık UZMA: Kalifiye, uzman, pir UZMAN: Usta, pir, otorite UZUG: Uyanık, dikkatli, müteyakkız UZUN: (Usun) 1- Uzman, pir, becerikli, iş bitirici 2- yaygın, geniş 3- kalıcı,daimi
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:51 | #22 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (Ü) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER ÜÇ:Üç sayısı. (Türklerin, dokuz, kırk gibi, uğurlu saydığı sayılardan) ÜGE: (Üyge) Ünlü, meşhur ÜGİT: Öğüt, nasihat, propaganda, ajitasyon ÜĞDÜL: Bahşiş, ihsan ÜKELGE: Armağan, bahşiş ÜLEGÜ: Bölüm, kısım, pay ÜLEŞÜR: Bölüşüm, paylaşım, paylaşımcı ÜLGEN: 1- Ulu, kebir 2- İri, büyük, heybetli, geniş Eski dönem Tanrılarından ( Türk mitolojisinde İyilik Tanrısı) ÜLGİ: Örnek, numune ÜLGÜDÜR: Örnek, numune ÜLGÜT: Örnek, numune ÜLKE: Bölüm, parça, toprak, diyar, memleket, vatan, yurt ÜLKEM: Ülke, memleket sevgisi ÜLKEN: (Ülgen) ÜLKER: 1- yıldızlar topluluğu, yıldız kümesi 2- Yedi kardeşler de denen bir yıldız grubu 3- Kadife,peşkir,gibi dokumaların üzerindeki, ince tüy, hav ÜLKER ÇERİĞ: Savaş hilesi, savaş taktiği ÜLKÜ: 1- İdeal, hedef, olacağına inanılan..”Olan, değil, olması gereken..” 2- Prensip, adet, düstur 10- Üleşme, bölüşme, pay, pay ortaklığı ÜLKÜCÜ: Ülkü sahibi, olması gerekeni düşünen ÜLKÜDAŞ: Aynı ülküyü benimseyen ve aynı ülküyü paylaşan kimse ÜLKÜM: Ülkü sevgisi ÜLÜGLÜ: Talihli, kısmetli,bahtı açık ÜLÜK: (ülüg) Kısmet, nasip, pay ÜLÜKBULMUŞ: birl. Ülük/Bulmuş Uygur kağanlarının unvanlarından ÜLÜŞ: 1- Bölüş, bölüm, bölünen, pay 2- Konuk payı, komşu payı, ailenin ihtiyaçları dışında, konu-komşu için ayrılan ve saklanan pay ÜMİT: Umut ÜN: 1- Ses, seda 2- Şöhret, nam ÜNAL: 1- Ün/Al 2- İnal (Han soyundan gelen, soylu ve imtiyazlı bey) ÜNALDI: birl. Ün/Aldı Ünlü, meşhur ÜNDEV: Namlı, meşhur ÜNLÜ: 1- Meşhur, namlı, tanınmış 2- Gür sesli, sesini duyuran ÜREGEN: Bereketli, münbit ÜREGİR: Bolluk, bereket, üretkenlik ÜREK: Yürek, kalp ÜREKLÜ: Cesur, yiğit ÜRENTUYUN: birl. Üren/Tuyun Eski dönem, Yakut Tanrı adlarından ÜRGAN: Kıvılcım, şerare ÜRGÜÇ: Körük, demirci körüğü ÜRK: Dehşet, korku, çekince ÜRKMEZ: Cesur, korkusuz ÜRKÜT: Ürkütücü, dehşet verici ÜRÜK: Süregen, daimi ÜRÜN: Döl, verim, ekin, üremiş, üretilmiş olan ÜRÜNDÜK: Verimli, seçkin, güzide ÜRÜNDÜL: Seçkin, güzide ÜRÜNG: 1- Maneviyat, manevi güç, 2- Temiz, pak ÜSTE: Galip, faik ÜSTEK: Üstün, galip, faik ÜSTÜN: Üstte olan, galip, faik, muzaffer ÜSTÜNGÜ: Üstün gelme, üste çıkma, mertebe atlama, derece ÜTGÜR: Hızlı, seri, çabuk ÜYEN: 1- İlkeli, özüne bağlı 2- İyilik sever, temiz yürekli ÜYGE: İyi, yararlı, zararsız ÜYGEN: İyilik dolu, temiz kalpli ÜYGENARIK: birl. Üygen/Arık Altay, Tuva, Sogay destanlarında adı geçen bir Tanrıça ÜZBE: Üzgün, kızgın, dargın, darlanmış, mahzun, sıkıntılı ÜZLÜNÇÜĞ: Olağanüstü, fevkalade ÜZÜT: Can, ruh, öz, tin
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:52 | #23 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (V) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER VAR: (Bar) Oluş, ortaya çıkış, doğuş VARAK: Menzil, varılacak yer VARAN: 1- Varlıklı, zengin 2- Sonuca ulaşan, eren VARGI: 1- Varılan yer, sonuç 2- mal, mülk VARIM: 1- Servet, mal, mülk 2- Evlilik çağına gelmiş kız VARIMLU: Evlilik çağına girmiş kız VARIŞ: Menzil, varılacak yer VARIŞLI: Menzil VARLIG: (Varlık) 1- Mevcudiyet, var olma hali 2- Varlık, servet, zenginlik, bütünlük 3- Evren, kainat VAROL: birl. Var/Ol Uzun ömür dileği VERDİ: Cömert, eli açık, bağışlayıcı, ihsanda bulunan VERGİ: (Bergi, birgü) 1- Huy, tabiat, yaratılış, aitlik, özellik 2- Haraç, nüsum, verilen, ödenen nesne VERİM: Veriş, verme, bolluk, bereket VURGUN: 1- Vurulmuş, aşık 2- Baskın, ırgalama, yağmalama VURUŞ: Savaş, döğüş, kırış
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:53 | #24 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (Y) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER YABA: (Yapa, yapu) 1- Yapı, oluşum 2- Alet, edevat YABAGU: Yabgu, genel vali YABALAK: (Yablak) Dayanıklı, metin, mütehammil YABAN: 1- Yabancı, yabani, vahşi 2- Yapan, yapıcı YABAY: Yapay, yapan, yapıcı, yapılmış YABGU: 1- Üst düzey yönetici, genel vali 2- Merkeze bağlı, özerk, bölge yöneticisi Göktürkler döneminde kullanılan unvanlardan YABIR: 1- Yapıcı, pozitif kişilikli, aktif, çalışkan 2- Güreşçi, dövüşçü YABIT: Yapı, yapıt, eser, mamulat YAD: Yabancı, el, değişik, farklı YADA: 1- Yabancı, yabancılık 2- Büyü, sihir, büyü yapmada kullanılan bir taş YADAÇI: 1-Yaya, piyade 2-yada taşını kullanan YADEL: birl. Yad/Er Gurbet, yabancı memleket YADU: Yadçı, yad edici YAGLA: Talan, yağma YAĞADUR: Yağış, yağmur, bolluk, bereket YAĞAN: (Yagan, yakan) 1- Ucu ateşli ok 2- Yağmur 3- Gökten inen nur 4- Yakın, yar, canan YAĞDIKAR: birl. Yağdı/Kar (kar yağarken doğan) YAĞDIBASAN: birl. Yağdı/Basan Düşmana baskın yapan, düşmanı yok eden YAĞISAVAN: birl. Yağı/Savan Düşmanı püskürten, düşmanı kovan, kovalayan YAĞISIYAN: birl. Yağı/Sıyan (defeden,kovan) YAĞIŞ: (Yakız- Yavuz) Kara, yanarak kararmış, karaya çalan mec. Cesur, gözü pek, şiddetli, yaman,yiğit YAĞMA: Ganimet, ganimet paylaşımı, bolluk YAĞMUR: Yağmur yağışı YAĞMURCA: 1- Sessiz ve kısa süren yağmur 2- Bir geyik türü YAĞRIK: Yakarış, dilek, niyaz YAĞRIKÇI: 1- Yakarıcı, duacı 2- Faydalı, yararlı, işe yarayan YAĞUK: (Yavuk) Sevilen, yakınlık duyulan, gönül yakınlığı YAKA: 1- Sınır, sınır bölgesi 2- Kıyı, sahil YAKACIK: Dağ eteği YAKAK: Ucu ateşli ok YAKAN: 1- Yakıcı, yok edici 2- yağan YAKARCA: Yakan, sıcaklığı artıran YAKARI: Dua, temenni, yakarış, dilek YAKI: 1- İlaç, em 2- Yakıcı, yakan YAKIT: Yakılan, enerji, ısı kaynağı YAKŞI: Yakışıklı, güzel, çekici, yakıcı, uygun, yakışan, doğru, iyi YAKŞILIK: İyilik, güzellik, uygunluk YAKTU: Işık, meşale, aydınlık YAKURA: Yakın, yakınlık duygusu YAKUŞUK: Yakışıklı, güzel, uygun, uyumlu YAKUT: Yakıt, enerji, yakılan YAKUZ: (Yağız) YALABIR: Parlak, parıldayan YALABUK: Parlak, parlayan, ışık saçan YALAP: Parlak, ışıltı, ışık saçan Eski dönem, Tanrı ad ve sıfatlarından YALAV: Alev, yalaz YALAVAÇ: (Yalvaç) YALAZ: 1- Yalın, çıplak, aleni 2- Yalın, parlak, ışıklı, alev YALÇIN: Dik, sarp, yukarıda, ulaşılmaz YALDIR: 1- Parlak, parlayan 2- Yıldır, yıldıran,caydırıcı, ürkütücü YALDIRAN: 1- Yıldırıcı, caydırıcı, ürkütücü 2- Parlak, parlaklık veren YALDIRIM: Yıldırım YALDIZ: Yıldız, ışık saçan parlaklık, parlayan, ışıyan YALDRUK: (Yaldırık) Parlak, parlatılmış YALGIN: Serap, yanıltıcı, görüntü YALIM: 1- Ateş, kıvılcım 2- Kılıcın keskin tarafı, ince ağzı 3- Yüksek kayalık YALIN: 1- Alev, parlaklık 2- Çıplak, net, açıkta olan, açık 3- Kınsız, kılıfsız kılıç 4- Tek başına, yalnız, korumasız YALINCA: Yalnız, tek başına YALINÇAK: Fakir, çıplak, garip, korumasız, sahipsiz YALMA: Yağmurluk, pelerin YALMAN: 1- Kılıcın keskin ağzı, kılıcın uç kısmı 2- Eğimli, dik tepe YALTUK: Yalınlık, yalın olma hali YALUNMUŞ: Yalın, çıplak, saf, arınmış YALUY: Büyü, tılsım, sihir YALVAÇ: Elçi, resul, nebi, peygamber YAM: 1- Ulak atı 2- At gibi, ata benzeyen 3- Çöl, kıymık YAMAÇ: 1- Bayır, dik yokuş, dağ ya da tepenin herhangi bir yanı 2- karşı, karşısı, öteki taraf YAMAN: 1- Müthiş, dehşetli, etki ve beceri bakımından olağanüstü 2- kötü, fena, üzücü YAMÇI: 1- Ulak, postacı 2- Ulak atı, postacı atı 3- Yağmurluk 4- Kalın, kolsuz yelek, kuzu derisiyle kaplı giysi YAMI: 1- Ulak atı 2- Çöp, kıymık 3- İtibar, nüfuz YAMTAR: 1- Yaman, güçlü, kuvvetli 2- Yağmurluk 3- Obur, iştahlı YAMUN: Denetleyici, murakıp, müfettiş YANAÇI: (Yanaç) Canip, candan YANAĞ: (Yanak) Yanak, kısım, yan YANAR: 1- Işıltı, ışık 2- Ateşli, sıcak kanlı, heyecanlı YANAŞIK: 1- Ev kızı 2- Evlatlık alınmış, kız çocuğu YANBAŞ: Sadık, bağlı, yakın, yanında,yanı başında, vefakar YANÇ: (Yanıç) Hilal, yarım ay biçiminde YANÇI: At zırhı YANÇUK: (Yancık) At zırhı, at örtüsü YANDAŞ: Yanında duran, destekleyen, taraftar YANDIK: Heybetli, gösterişli, azametli YANDU: İnançlı, inanmış, imanlı YANGAK: 1- Yanak 2- yanık, sevdalı YANGAL: Isı, hararet, ateş, ateşlilik YANGIR: Hazin söz, dokunaklı söz, hazin konuşma YANI: Cilve, işve, can yakıcılık YANIK: Sevdalı, aşık, istekli YANIT: 1- Ödül, mükafat 2- Karışık YANK: (Yang) Metod, tarz, usul YANKU: (Yankı) Aksi seda, eko YANKUÇİ: Mübaşir, mahkeme memuru YANTIR: Şehla, şehla gözlü YANTUK: Gösterişli, azametli YANTUT: Bedel, tazminat YANUÇ: İnce, zayıf, narin YANUK: 1- Esmer tenli, kara 2- Tutkun, aşık, sevdalı YANULMAS: Yanılmaz, deneyimli ve bilgili otorite YANUT: 1- Yanıt, karşılık 2- Ödül, mükafat YAPA: 1- Yaba, yapma, çaba, enerji 2- Bütün, hep, bütünlük 3- Vefa YAPAGI: Yapağı YAPAN: 1- Yapıcı 2- Yaban, vahşi YAPAR: Yapıcı, üretken, olumlu YAPARLI: Olumlu, yapıcı YAPI: Mamul, yapılmış YAPINÇ: (Yapınçak) Yapılmış, mamul, üretilmiş YAPRAK: (Yapurgak) Ağaç ve çiçek yaprağı YAPSIK: Memnuniyet, neşe, meftunluk YAPŞIN: Yapıcı, olumlu, becerikli YAPURGAK: (Yaprak) YAR: (Yarı) 1- Uçurum, dik bayır 2- Tanzim, tertip, organizasyon YARAGU: Yarar, fayda, faydalı, yararlı YARAĞ: (Yara, yarag) 1- yarar, fayda, faydalı, yararlı 2- Silah, zırh, kalkan YARAŞUK: Uyumlu, ahenkli, barışsever YARAŞUR: Uygun, münasip, layık YARATGAN: Yaratan, yaratıcı YARATU: Yaratma, tertipleme, düzenleme YARATUN: Yaratıcı, tertipli, düzenli, örgütlü YARATUR: Yaptırır, yaptırımcı, buyurucu, örgütleyici YARAY: Usta, ehil, beceri sahibi YARAYLI: uygun, münasip, yararlı YARÇI: Ortak, şerik, hissedar YARDAK: Yardımcı, asistan, muavin, refik YARGAN: 1- yararlı, faydalı, güvenilir, yakın 2- Koruyucu, muhafazakar 3- Mahkeme, yüksek mahkeme YARGI: Hukuk, hüküm, mahkeme, adalet YARGICI: (yarguçu, yagıçı, yargıç) Yargıç hakim, yargı mercii YARGIÇ: Yargıcı, hakim YARGIÇU: Yargıç YARGIN: (yarkın) 1- Gün ışığı 2- Şimşek, çakın 3- Canan, arkadaş, dost 4- Güler yüzlü YARGUÇİ: yargıcı, yargıç, hakim YARIM: 1- Yapıcı, yaparlı 2- yarış, müsabaka 3- Bölüm, bölünmüş YARIP: Yarı, yarım, bölük, bölünmüş YARIŞ: 1- Bölüş, bölüm 2- Müsabaka, karşılıklı, ileriye atılma YARIZ: Yarıcı, seri, çabuk, hızlı YARLIG: 1- Bağışlama, acıma 2- Ferman, buyruk YARLIGAÇ: İnayet, yardım, bağış, merhamet YARLIGAMAS: Acımasız, acımaz, bağışlamaz YARLIGAMIŞ: Bağışlayıcı, merhametli, rahman YARLIGAN: Rahman, bağışlayıcı YARLIGAR: Bağışlayıcı YARLIGASUN: Bağışlayıcı, rahman YARLIK: 1- Esirgeme, bağışlama 2- Buyruk, ferman YARLUĞ: İrade, istem, buyruk YARLUK: Muhtaç, yoksul YARLUKA: Bağış, lütuf, koruma YARMAKAN: (Yarmayan) Armağan, hediye YARP: (yarıp) Durgun, sabit YARPAN: (Yarban, yarıban) Sabit, sakin, kendi halinde YARŞI: Hissedar, ortak YARTIM: 1- Kısım, bölük, fırka 2- yardım, inayet, destek YARUK: 1- Işık, ziya, nur 2- Zırh, koruyucu YASA: (Yasağ, yasak) Yasa, kanun, nizam, kural, kaide, yasak YASAÇU: (Yasacı) 1- Parlamenter, Yasa yapan, yasa koyucu 2- Yasaya bağlı, yasal YASAĞ: yasak, yasa YASAL: 1- Disiplin, sıra, saf, ordunun yürüyüş düzeni 2- Yasalara uygun, nizami YASAN: 1- Tertip, düzen, tasarı, plan 2- İşaret, alamet, karar YASAR: (Yasur) yasaya uyan, yasayı uygulayan YASATAN: Yasalara saygılı YASATUR: birl. Yasa/Tur Yasaya bağlı, yasayı uygulayan YASAVUL: Yasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. Zabıta, polis YASGUÇ: Nikap, gizlilik YASUN: (Yisun, İsun) Doğa, tabiat YASUT: (yasıt) Onur, şeref, haysiyet YASVUL: (Yasavul) 1- Polis, bekçi 2- Mübaşir YAŞ: Yaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik, gençlik YAŞAGU: Ömür, yaşam, canlılık YAŞAM: Hayat, ömür, dirlik YAŞAR: Ömür, yaşam, hayatta kalış. YAŞIL: 1- Yeşil renk mec.Tazelik, gençlik, zindelik 2- Yeşillik, çimenlik YAŞIN: 1- Gizlilik, gizem 2- Şimşek, çakın YAŞIT: 1- Genç, körpe, taze 2- Eş, denk, eşit YAŞLAK: Giz, sır, esrar, gizli kalması gereken YAŞRU: Giz, gizlilik, gizem YAŞUK: 1- Işık, ışın, şua 2- Aşkın, aşık, aşmış YAŞURGAN: Ketum, sıkı ağızlı, sır vermez YATAĞAN: (yatağan, yatakan) 1- Kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2- Tembel, miskin 3-Borcunu ödemeyen, üstüne yatan (Uygurlarda) YATI: Yatık, meleke, beceri, el yatkınlığı YATKIN: Yatık, yatan, uygun, uygunluk YATMAN: Muti, efendi, uyumlu, itaatkar YATUK: 1- Yatkın, becerili, meleke sahibi 2- Tembel, ağır kanlı YAVÇIN: (Yatçın) Konuk, yatıya gelen konuk YAVGA: Soy, sop, nesil YAVNIK: Sevinç, neşe YAVRİ: Zayıf, güçten düşmüş YAVRU: Zayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyen YAVUK: Yakın, yakında duran, yakınlık duyulan, sevgili YAVUZ: (Yağız) Kara. Mec. Sert, şiddetli, dehşetli, gözü kara, yaman YAY: 1- Yaz mevsimi 2- Silah, ok atmaya yarayan, gergin ip, gerginlik YAYAK: yaya, piyade YAYGARU: Bahar, ilkbahar, yaza doğru giden zaman YAYGIN: Yayık, yayılmış YAYGIR: (Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemi YAYIK: 1- Yaygın, geniş, genişlemiş 2- Tufan, deprem 3- Altay destanlarında adı geçen, Tanrı Bayülken’in oğullarından YAYIN: Serap, feyezan YAYKIRU: Sema, feza, uzay YAYLA: Yaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek dağlık bölge YAYLAERİ: birl. Yayla/Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için kullanılan adlardan YAYLAK: Yayla, yazlık, sayfiye YAYLIM: Yayılım, yayılma yeri, otlak, mera YAYMUT: birl. Yay/Mut Yaz sevinci YAYUÇI: Yayıcı, dağıtıcı, haber yollayan YAYUK: 1- Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2- Deprem, yer sarsıntısı YAZAL: Takı, süs, ziynet, mücevher YAZDIÇ: Anıt, kitabe YAZGAN: Yazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarından YAZGI: 1- Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2- Tanrısal, ilahi YAZGULU: Talihli, bahtı açık YAZIÇU: Yazıcı, katip YAZIM: Yazgı, mukadderat YAZIN: 1- Yaz vakti, bahar vakti 2- Kader, alın yazısı YAZINÇ: Kader, alın yazısı, yazgı YAZIR: 1- Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2- Çok ülke fethetmiş, fatih 3- yazar, yazıcı, katip YALIKSUZ: Günahsız YEDEN: 1- Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2- Yetkin, yeterli, usta YEĞ: (Yek, yeke) 1- Yüksek, ala, eftal, iyi, daha iyi 2- Soylu, asil, seçkin, güzide, mümtaz YEĞEN: 1- Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2- Kardeş çocuğu (Babası ya da anası ölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar için kullanılan adlardan) 3- Güveyi, damat YEĞİN: 1- Üstün, faik 2- Bereketli 3- Çok güçlü, hızlı, şiddetli YEĞİNEK: 1- Yığınak, küme 2- Üstün, faik, daha iyice YEĞNİ: 1- hafif 2- Alçak gönüllü, mütevazı YEĞREK: (Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstün YEKREK: Evla, iyi, üstün, daha iyi YEKSEK: Tedbirli, ihtiyatkar YEKÜL: (Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzaffer YEL: Rüzgar, esi YELÇİ: Yel gibi, hızlı YELEÇ: Havadar, yel alan YELEGEN: Hızlı, süratli, yel gibi YELEĞİN: Yel alan yer, rüzgarlı yer YELEK: 1- yel gibi, hızlı 2- Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3- Kolsuz ve yakasız üst giyeceği YELEKİN: (Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yer YELEN: 1- Arzu, istek, dilek 2- Fırtına YELES: Yel esintisi, havadar, rüzgarlı YELESER: birl. Yel/Eser Esintili, havadar, yel esen.. YELESEY: birl. Yel/Esey Yel esintisi YELİM: Hareket, eylem, devinim YELİN: 1- Yel uğrağı, yel alan yer 2- Yel değişi, yel teması YELİS: Havalı, havadar, rüzgarlı YELİZ: birl. Yel/İz Havadar, rüzgarlı, havalı YELKİM: Havadar, havası güzel yer YELKİN: 1- Konuk 2- Hızlı, yol gibi YELME: Öncü, yol gösteren, mihmandar YEN: 1- Yenmek, alt etmek 2- Deri 3- Yeni, yenilik, orijinal YENCİLEK: Hafif, yeğin, narin, ince YENDÜN: Tercih, seçim, referans YENGİ: 1- Yeni, orijinal 2- Zafer, utku YENİN: Galip, muzaffer, utkan YENİŞ: Galebe, galibiyet, utku YENTÜR: Kalender YENÜL: Mütevazı, alçak gönüllü YEPREM: Aktif, faal, becerikli, çalışkan YERÇİ: Başkan, yol gösteren, mürşit. YERÇİLİG: İzci, takipçi YERGİN: Mahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükük YERİNÜR: Durağan, üşengeç, müşkülpesent YERÜNMES: Hamarat, çalışkan, vurdumduymaz YESUGA: (Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana YESUKEN: (Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı YEŞİL: (Yaşil) 1- Tazelik, taze, körpe 2- Çimen, çimenlik YEŞİM: Eski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taş YET: (yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharet YETEK: Gaye, emel YETEN: Yeterli, yetkin, usta YETER: Yeterli, yetkin, uzman, usta YETGİN: (Yetkin) Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması dileği ile verilen adlardan YETİ: 1- yetenek, kabiliyet 2- Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel 2- Etki, etkileyici 3- Yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuş YETİŞGİN: (yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekli YETİZ: Hazır, amade, yeterli, olgunluğa ermiş YETKİ: Sorumluluk, maharet, iş bitirme gücü YETKİN: 1- yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2- Etkileyici, çekici, mükemmel YETMEN: Olgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekli YEYGÜ: Armağan, bahşiş, ihsan YEYİN: Galip, kavi, üstte olan YEYNİ: Ehven, iyi YEYREK: Makbul, kabul gören, beğeni toplayan YEYTEM: Eski, kadim YIBAR: 1- Koku, parfüm 2- Kokulu mum YIĞ: Yığılı, toplu, birikim YIĞAÇ: 1- Ağaç 2- Erkeklik organı 3-Yığıcı, toplayıcı YIĞAN: (Yıkan) 1- Yığıcı 2- Yıkıcı YIĞIN: Birikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifli YIĞINAK: Toplum, kitle YIĞINCA: Genel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallar YIĞLINÇ: (Yığlınçı) İffetli, edepli, namuslu YIĞNAK: Yığın, yığınak, toplum, cemaat YIĞRIK: Mahçup, utangaç YIKIN: (yığın) Afet, yıkım , zarar YIKINÇ: Yıkmış, yıkıcı YIKMIŞ: Yıkıcı, devirici, güçlü YILDIKU: Yıldız, yıldız kümesi YILDIR: Yıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözü kara, korkusuz YILDIRAN: Ürkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişli YILDIRGAN: Yıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişli YILDIRIM: (Yaldırım) 1- Berk, yüksek voltajlı elektrik 2- Göz kamaştırıcı, ışık, aşırı parlaklık YILDIZ: Yaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan YILDURU: Berrak, net, temiz, billur YILGI: Yılma, dehşet, ürküntü YILGIN: Yılmış, ürkek, bezgin YILIĞ: Yılgın, yılmış, yılık YILKI: 1- At, at yavrusu 2- At sürüsü YILMA: 1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacı YILMASIN: Yılmaz, korkusuz YILMAZ: Gözü pek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimli YIRAGU: Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyen YIRAK: Irak, uzak, mesafeli YIRI: Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflı YIRIM: 1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak YIŞ: (Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölge YIŞIK: 1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışık YİBEK: Ateşli, hararetli, heyecanlı YİGE: Dayanıklı, kavi, metin YİĞENEK: 1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik YİĞİN: Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilir YİĞİT: 1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2- Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eş YİLUN: (Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesim YİNÇKE: İnce, zarif, narin YİNÇKELÜ: Nazik, anlayışlı, kibar YİNÇÜ: 1- İnce, zarif 2- İnci YİNDEK: Daimi, ebedi, sürekli, kalıcı YİR: Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünya YİRÇİ: Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildiren YİRDEŞ: Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşan YİRDİNÇÜ: (Yirtinçü) Evren, kainat YİRGA: Mesut, mutlu, mutluluk dolu YİRTİNÇÜ: Evren, kainat YİSUN: (yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik YİTER: Varis, mirasyedi YİTİK: 1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- Kayıp YİTİRMİŞ: Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksul YİTÜT: Meziyet, maharet, beceri YİZEK: Askeri kılavuz, öncü YOĞANAK: Yığınak, kütle YOĞÇI: Yuğcu, yuğ yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçı YOĞUN: Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmış YOKUŞ: Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır YOL: Üzerinden gidilen...mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet, töre, gelenek teamül, ilke, tarz, gidişat YOLA: 1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil YOLAÇ: Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncü YOLAÇAN: birl. Yol/Açan Önder, öncü YOLAK: birl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa yol, kestirme yol YOLALDI: birl. Yol/Aldı 1- İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2- Terbiyeli, yola gelmiş, geleneklerine bağlı YOLBAK: (Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperver YOLBİLİR: birl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibi YOLÇU: 1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar 4- Yolcu, yola çıkmış, yolunda giden YOLDAM: 1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metot, tarz YOLDAŞ: Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş,aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı YOLERİ: birl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli YOLKULU: birl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı YOLLUK: (Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut,bahtiyar YOLOĞLU: birl. Yol/Oğlu 1- Fedai, serdengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı, kendini töreye bağlamış YOLUM: Usul, kaide, prensip YONAT: Tam, eksiksiz, kusursuz YONCA: Sulu yerlerde yetişen bir bitki türü YORÇU: 1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmen YORDAM: 1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, naz YORGA: (Yurga) Rahvan giden at YORNUK: İstirahat, istirahatgah, dinlenme yeri YOVAŞ: (Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halim YÖNDEM: (Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan YÖNET: 1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimli YÖNTEM: (Yöndem) YÖNTEN: Uslup, tarz, biçim YÖRGENÇ: Dağ dönemeci, dağ yolu YÖRTEM: Usul, biçim, tarz YÖYEN: Mevsim, sezon YUĞAK: Bir su kuşu YUĞKA: İnce YUĞRUŞ: (Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan kişi. YULA: 1- Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2- Işıldak, ışık veren, meşale, kandil YULU: Adalet YULYU: (Yulu, yuluk, Yulug) 1- Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2- haraç, cizye, vergi 3- traş,traşlı, bakımlı 4- Yağma, yağmacı YULUĞBİRİM: birl. Yuluğ/Birim Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisi YULUK: 1- Traşlı, matruş, bakımlı 2- Yağmacı YULUM: 1- Fedakar, yardımsever 2- Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlı YULUN: Yolcu, yola giden YUM: Mutluluk, neşe, ferahlık, rahatlık YUMLU: Mutlu, kutlu, mübarek, huzurlu YUMRU: 1- Yumulu, yumuk, yumruk 2- İri, heybetli, gösterişli YUMUK: Gül, goncagül YUMUŞ: (Yumuç) 1- Söz, öğüt, nasihat 2- Emir, ferman, buyruk 3- Müjde, müjdeli haber 4- Yumuk,yumulmuş, yumruk YUMUTGAN: Yapıcı, birleştirici, pozitif kişilik YUNAK: Üzerinde çamaşır dövülen ve yıkanan, büyük taş parçası YUNMUŞ: Yıkanmış, temiz, titiz, arık YUNT: 1- Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2- Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3- Uygarlık,medeniyet YURÇI: 1- Becerikli, mahir 2- Yirçi, yer gösteren, rehber YURGA: Rahvan giden at. YURT: 1- Vatan, kutsanmış toprak 2- Kaynak, asıl, kök 3- Uygarlık, medeniyet 4- Çadır, oba, ev YURTLAK: Yurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer. YUTLUK: Kayıp, zarar YUTUM: Yudum, damla, tike, parça YUVANÇ: Teselli YÜCE: Yüksek, ulu, alicenap, haşmetli YÜCEL: Yücelik, ululuk, haşmet. YÜĞNEK: Alçak gönüllü, mütevazı. YÜĞNÜK: Salih, temiz YÜĞRÜK: Yürük. YÜĞÜNT: Selam YÜKNÜ: Secde, secdede olan YÜKSEL: Yükseklik, ululuk, büyüklük YÜKSELEN: Ulu, kişi. YÜKSELİŞ: Büyüklük, ululuk, ikbal YÜKÜN: Baş eğme, saygı duruşu, tazim. YÜKÜNÇ: Eğilme, reverans YÜKÜNGEN: Eğilen, reverans yapan, saygılı YÜKÜNTÜR: Baş eğdirir, diz çöktürür. YÜKÜNÜK: Eğilme, reverans YÜKÜNÜR: İbadet eden YÜLEK: Okun arkasındaki, denge tüyü. YÜNKÜL: Hafif, narin YÜRE: Daire, helezon, çember YÜREĞİR: Yürekli, cesur YÜREKLİ: Cesur, korkusuz. YÜRİK: Yaşam, hayat,, ömür, geçim. YÜRÜM: Yaşam, hayat, ömür YÜZAK: birl. Yüz/Ak Masum, günahsız. YÜZAKI: birl. Yüz/Akı Masumiyet, temizlik, namus, namusluluk, başarı, beceri YÜZLÜG: (Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu.
__________________ #Somalı |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |