The Strain Dizisi Tanıtımı





Guillermo del Toro ve Chuck Hogan’ın çok sevilen kitap üçlemesinden televizyona uyarlanmış olan The Strain geçtiğimiz günlerde ilk bölümüyle görücüyle çıktı. Çok popüler olmasa da bilinen ve hayranı çok olan başarılı bir üçleme kitap olan The Strain, türü sevenler için televizyona oldukça renk katacak gibi.
Uçak faciası, Fringe vari tanıtımlar, yaz ayı, bol bol trailer, Fx’e güven, vampir figürü, gerilim ve büyük beklentiler. Bunlar yan yana gelince The Strain izlememek büyük hata olacaktı. İyi kötü değerlendirmesi için bir kaç bölüm daha izlemek elzem. Ancak dizi için tanıtımı mutlaka yapmamız gerekiyordu.
İlk başta bir vampir dizisi gibi görülse de, aslında her zaman gördüğümüz klasik vampir figüründen çok farklı vampirlere ev sahipliği yapıyor. Klasik vampirlerin aksine düşüncesi olan, zekasıyla hareket eden ve gelişimi tamamen farklı bir tür. Kitabın hayranları dizi için çok çok ümitli. Kitabı okuyanlar şöyle yorumlarda bulunuyor.
Dizinin konusu, Berlin’den kalkıp Amerika’ya gelen bir uçağın 210 yolcusuyla tam iniş aşamasında meydana gelen büyük bir facia sonrası uçağın içindeki 206 kişinin ölüp 4 kişinin kurtulması ile başlıyor. Sonrasında ise bu olayın gizemini çözmeye çalışmasıyla devam ediyor. Tabii ki ilk bölüm olması sebebiyle beklentilerin biraz altında bir başlangıç olsa da gerilim ve aksiyon dolu sahneler vardı.

Böyle büyük beklentilerle başlayan bir dizi için öncelikle oyuncu kadrosu çok önemlidir. Kadroda çok tanıdık isimlerden ziyade çok tecrübeli isimleri tercih etmişler. David Bradley, Corey Stoll, Nikolai Witschl, Pedro Miguel Arce gibi isimler var. Özellikel Corey Stoll House of Card severler şaşırtacaktır. Zira hiç tahmin etmeyecekleri şekilde burada saçlı gözükecek.

İlk bölüm itibariyle “takım elbiseli abiler” ve Hastalık Kontrol Merkezi yetkilileri oyunculuklarıyla sınıfta kaldı. Klişe dolu tavırlar takınmaları biraz sinir bozucuydu. Özellike genel anlamda en başarılı karakter olan Dr. Ephraim Goodweather yaşlı bilgin amcamız ile diyaloğu iğrenç bir Hollywood klişesiydi. Oyunculuklar için bir kaç bölüm daha izlememiz gerekecek. Zira zombilerin oyunculukları da bu dizide önemli olacak gibi.
Diziye tekrar geçecek olursak, herkesi etkileyen girişi unutmamak gerek.
Sonrasında gelen Fringe vari giriş ve Bishop karakteri eminim tüm Fringe sevenlere nostaljik anları yaşattı. Ardından ise güzel bir akış ile olay çok başarılı bir şekilde ele alınmış.



FX 13 bölümün siparişini şimdiden verdi. Gönül rahatlığı ile izleyebileceğimiz 12 bölüm daha bizleri bekliyor.
Bunun yanında dizi Türkiye’den çok kolay takip edilebilecek. D-Smart 15. Kanaldan HD yayın yapan FX kanalı diziyi Amerikadan 1 gün sonra yayımlıyor. Bunun yanında kanal Digitürt 113. kanal ve Teledünya 13. kanaldan izlenebilmektedir.

alıntı

Lev Nickli Üyeden Alıntı The walking dead gibi sapa sarmazsa iyidir. Başlamayı düşünüyorum. Teşekkürler

Lev Nickli Üyeden Alıntı Umarım True Blood gibi, The vampire diares gibi saçma sapan sulu sulu ergen aşklar yaşanmaz. Eğer öyle olursa bu 2 diziyi bıraktığım gibi bırakırım

Lev Nickli Üyeden Alıntı Ya insan biraz özenir castta demi O başroldeki sarışın kızın dişlerini gördükçe ağzına kürekle vurasım geliyordu

Lev Nickli Üyeden Alıntı Kan süzme olayını hatırlayamadım ama o sarışın kız ile vampirin öpüşme sahneleri falan acayip bayıktı. Bu kadar amatör olamaz yani bir insan. Hele o başrol sarışın kız. Aynı bu durum yani