Konu: Can / Could
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22.06.2013, 22:27   #1 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Can / Could

Can / Could


CAN

"Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır. Negatif şekli "can’t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir.

Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:

1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):

- A strong man can lift heavy things.
- Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir.

- A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
- B: Yes, I can. B: Evet, yüzebiliyorum.

- A: I can ride a bike. A: Bisiklete kullanabiliyorum.
- B: I cannot ride a bike. B: Ben kullanamıyorum.

2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):

- You can take a break if you are tired.

— Yorulduysan dinlenebilirsin.


- Can you help me a minute, please?

— Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?


- Can I read your newspaper?

— Gazeteni okuyabilir miyim?

3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):

- Somebody is coming. Can it be the postman?

— Biri geliyor. O postacı olabilir mi?

4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle" (Gerçmişteki olabilirlik):

- Jack cannot have robbed the bank yesterday, because he has been in prison for a long time.

—Dün bankayı Jack soymuş olamaz çünkü o uzun zamanda beri hapishanede yatıyor.

5- "Cannot help "(idiomatic meaning) (Mecazi anlam):

- He cannot help smoking.

— Sigara içmekten kendini alamıyor/içmemek elinde değil.

6- Disbelief (can’t) (İnanmama durumunda):

- You cannot mean that! You must be kidding.

— Bunu kastetmiş olamazsın! Şaka yapıyor olmalısın.

7- Inappropriacy / inaccuracy (can’t) (uygun olmama, uygunsuzluk ifade ederken):

-You cannot wear that dress! It’s indecent.

- Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık.
COULD

"Could" geçmişteki bir yeteneği, kabiliyeti ifade etmek için kullanılır ve bu anlamda "Can" in Past formudur. Örnek:Our son could talk when he was two years old.
Oğlumuz 2 yaşında iken konuşabiliyordu.


Fakat sadece burada kullanılmaz, could aynı zamanda şu andaki ya da gelecekteki olabilirliği ifade etmek için ve kibarca “ bir şey için izin ya da yardım istemek” için kullanılır. Bu anlamda “can”den daha resmidir. Please (lütfen) kelimesi;

Could I please borrow your pen? şeklinde özneden sonra ya da;

Could I borrow your pen, please? şeklinde cümlenin sonunda gelebilir.


Negatif şekli "couldn’t" ya da "could not"" şeklinde yazılabilir.

Could ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra örneklere geçebiliriz.
1- Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken):

- When he was young, he could work all day long.

- Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu.


- When she was five, she could read and write

- Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu.- I was ill, so I couldn’t go to school yesterday OR

- Hasta idim onun için dün okula gidemedim.


2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):
- There is somebody in our car, he could be a thief.

- Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir.


3- Ability in a conditional sentence (present-unreal) (Şart cümlelerinde):


- You could learn English if you studied regularly.

- Düzenli çalışırsan İngilizce’yi öğrenebilirsin.


4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri ya da izin ifadelerinde):


REQUEST (İstek):

- Could you help me, please?

- Lütfen bana yardım edebilir misiniz? OFFER (Öneri) :

- Could you be my guest?

- Misafirim olur musunuz?


PERMISSION (İzin):

- Could I read your newspaper?

- Gazetenizi okuyabilir miyim?


5- SUGGESTION (Öneri):

- You could ask him to help you.

- Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin.


6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):

DIRECT:

- She said, ’I can cook’.

-“Yemek yapabilirim” dedi.


INDIRECT:

- She said she could cook.

- Yemek yapabildiğini söyledi.


7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik):

- He could have been champion, but he wasn’t given a chance.

-Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi

__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla