Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31.08.2013, 17:11   #1 (permalink)
FifiVePirtik
Tecrübeli Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sevgi Fedekarlıktır Emek İster

Sevgi Fedekarlıktır Emek İster

On beşinci yüzyılın başlarında Nürnberg yakınlarında oldukça fakir bir aile yaşardı. On sekiz çocuklu ailenin reisi oldukça mütevazı kazancını çocuklarına yetirmek için günde on sekiz saate yakın çalışırdı. Gerektiğinde konu komşudan yardım da gelirdi.
On sekiz kardeşten ikisi Albrecht ve Albert bu umutsuz durumlarına rağmen kalplerinde gizliden gizliye bir hayali büyütürlerdi. Her ikisi de usta bir ressam olmak istiyordu; ama babalarının kendilerini şehirdeki sanat akademisine gönderemeyeceğ ini gayet iyi biliyorlardı.
Günler geceler süren tartışmalardan sonra iki kardeş ortak bir karar aldılar. Yazı tura atmaya karar verdiler. Yazı turada kaybeden maden ocağında çalışacak kazandığı ile kazanan kardeşinin sanat akademisindeki masraflarını karşılayacaktı. Sonra da kazanan kardeş dört yıl sonra mezun olduğunda ya resimlerini satarak ya da gerekirse madende çalışarak diğer kardeşi okutacaktı.
Bir sabah fısıltılı dualar eşliğinde yazı tura attılar. Yazı turayı Albrecht kazandı ve Nürnberg'deki sanat akademisinin yolunu tuttu.
Albert ise maden ocağının yolunu tuttu. Dört yıl boyunca kardeşine para gönderdi.
Albrecht'in karakalem ve yağlıboya resimleri akademide hemen herkeste hayranlık uyandırmıştı. Öyle ki daha mezun olmadan hatırı sayılır paralar kazandı.
Genç sanatçı mezun olup köyüne döndüğünde kalabalık ailesi evlerinin verandasında yemekteydi. Uzun sohbetlerin ardından Albrecht ayağa kalktı kardeşi Albert'in elinden tutup kendisine yaptığı eşsiz iyiliği anlattı.
Albrecht Albert sayesinde hayallerini gerçekleştirmiş ti. Sonra sözlerini şöyle tamamladı:
''Ve şimdi benim fedakâr kardeşim Albert sıra senin. Şimdi Nürnberg'e gidip hayallerini gerçekleştirebilirsin . Masraflarını ben karşılayacağım."
Herkesin gözü Albert'e döndü. Albert oldukça solgun yüzünü yıkayan gözyaşlarını gizlemeye gerek görmeden başını "hayır hayır!" anlamında sağa sola sallıyordu. Albert sonunda kalktı ve gözyaşlarını sildi. Kardeşlerinin anne babasının yüzlerinde gezdirdi gözlerini. İki elini de sağ yanağına yapıştırıp yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Hayır kardeşim. Nürnberg'e gidemem. Benim için artık çok geç. Dört yıllık maden işçiliği ellerime neler yapmadı ki! Her parmağım en az bir kere ezilip kırıldı. Son zamanlarda sağ elimde dayanılmaz romatizma ağrıları da başladı. Bir bardağı bile zor tutuyorum. Nasıl olur da karakalem yağlıboya çalışırım ki?.. Parmaklarım fırça tutacak inceliği çoktan kaybetti. Hayır kardeşim hayır... Benim için artık çok geç."
Bu buruk konuşmanın üzerinden 450 yıldan uzun bir süre geçti. Bugüne kadar Albrecht Dürer'in yüzlerce portresinin yanı sıra karakalem suluboya yağlıboya resimleri dünyanın sayılı müzelerinin duvarlarını süsledi. Fakat bunlar içinde hiçbiri Albrecht Dürer'in o günkü yemekten sonra yaptığı karakalem çalışması kadar ünlü olmadı. Bugün yeryüzünde birçok çalışma masasının üzerini süsleyen birçok duvarda asılı duran bu resim Dürer'le eşleştirildi; hatta Dürer'den daha çok bilinir oldu.
Albrecht Dürer kardeşi Albert'in kendisi için gösterdiği feragati resmetmeye niyetlendi. Kardeşinin maden ocağında çalışmaktan eğri büğrü olmuş parmaklarını ve kırış kırış avuçlarını bütün detaylarıyla çizdi. Resimde Albert'in ince parmakları göğe doğru yönelmişti. Avuçların içi sanki gökten bir yağmur bekliyormuşçası na açıktı. Dürer bu çalışmasına basitçe "Eller" adını verdi. Fakat insanlar böylesine açık avuçlara ve göğe yönelmiş parmaklara her kalbin içini ısıtan bir sırrı doldurdular.
Bozuk para yere düştüğünde Albrecht'in sanatçı olma duası Albert'in de bir sanatçının en ünlü eserine model olma duası kabul edilmişti. Dürer'in "Eller"i böylece "Dua Eden Eller" olarak anıldı.
SEVGİ FEDAKARLIKTIR -EMEK İSTER

__________________
Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız.
FifiVePirtik isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla