Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06.09.2013, 19:12   #1 (permalink)
FifiVePirtik
Tecrübeli Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Dedikoducu Kuşlar

Dedikoducu Kuşlar
"Çok seviyorsunuz galiba burayı." dedi. Görünür kılarak beni... Saklanmak için geldiğim bu yerde, çiğ bir ışık vurarak yüzüme...

"Evet, çok severim." dedim, bir daha gelemeyeceğimi bildiğim bir yerden söz edercesine kırık dökük bir sesle. "Bu kadar çok mu göze batıyorum?" diye sormak isteyerek...

Başka neresi olabilirdi? Sabahları yolumun üzerinde kocaman bir gülüş olup günün bundan sonrasını kendisiyle başlatan... Artık hep o gülüşten izlerin kol gezdiği evler ve ağaçlara mahkum eden dünyayı...

Daha saklı bir yer bulmalıydım. Bu eşinden, çocuğundan, bitmeyen günlük dertlerinden söz etmeye can atan kadının, aralamaya çalıştığı o kapıdan girmesine asla izin vermemeli, parkların dünyamdaki yerini gürültüye boğmamalıydım her zaman kaçmaya çalıştığım o dedikoducu kadın sesleriyle.

Çünkü parktaki kadınların sesinde farklı bir tını oluyor genelde. Karşı komşunun kızının nereye gittiği, kimlerle görüştüğü türünden şeyleri 'hayatına anlam katan şeyler'in en baş sırasına koyanların sesinde bulunabilecek türden bir karanlık... Tabii her parka gelen kadın ille de aynı kategoriye girecek diye bir kural yok. Ama dedikoduyu çok seven, anlamsız kalmış; kimi hemcinslerinin dünyasını fırtınalarla savrulan bir gemiye çeviren o kalp çarpıntısını, başkalarının ayıplarında, günahlarında var etmeye çalışan o kadınların parklarda ağırlıklı bir yeri olduğu da su götürmez bir gerçek maalesef...

Gerçi benim de başım hoş değildir pek, onların 'ayıp' yaftası yapıştırdığı davranış tarzlarının çoğuyla. Ama o kadınlar gibi ikiyüzlü değilimdir bu tepkimde. İçten içe can atmam o onaylanmayan, dudak bükülen pervasızlıklara... Dağ başında tek başına yaşayanların toplumdan uzak, yabanıl tavırlarını kalabalığın orta yerinde sergilemeyi birtür meydan okuma ya da özgürlük sayıp düpedüz saygısızlık eden o bir kesim insan karşısında kaşlarım kalkıyorsa kınamayla, muhakkak ki kendiliğinden gelişmiş bir durumdur bu. Fiskos eden dedikoducu kadınların sözde kınamasıyla; giderilemeyen özlemlerinin açtığı boşlukla doğru orantıda büyüyen o sağlıksız tepkisiyle en küçük bağı olmayan...

Bu yüzden öyle kadınlardan köşe bucak kaçarım her zaman. Saygısız insanların uyandırdığından da beter bir panik duygusu salarlar içime. Boğulur gibi olurum onların yanında. Hatta 'denize düşen yılana sarılır' misali, cikletini patlata patlata bir kızın gelip yanıma kurulmasını bile yeğlerim, öyle kadınlardan biri oturduğum banka doğru iştahlı bakışlar attığında.

İşte bu kadın da böylesi bir duygu yoğunluğu içine salmıştı beni. Üstelik sadece bunu yapmakla kalmamış, yerimden yurdumdan da etmişti. Bu park da dünyamın içinde yer alan mekanlardan biri değil miydi sonuçta? İlle de tapusu mu olmalıydı bana ait, benden bir şeyler söyleyen bir yer olması için..?

Ama o kadın büyüyü bozmuştu bir kere. Kendi sesine mahkum etmişti burayı. Serçelerin cıvıltısı bile ikiyüzlü bir ayıplamaya bürünmüştü sanki. Onlar bile bu kadın gibi konuşuyorlardı şimdi. Altın gününde komşularının kızını çekiştiren o kadınlar gibi... Bir kez bile bir fırtınada savrulup yolunu şaşırmamış... O kadar çok derinden duymamış varlığını... Gerçekten var olacak kadar yok etmemiş kendini o delice savruluşta... Bir kez bile aşık olmamış hayatında...

__________________
Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız.
FifiVePirtik isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla