Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22.09.2013, 15:14   #1 (permalink)
Kosovalı
...GALATASARAY...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Apoletini Söken Yüzbaşı

Apoletini Söken Yüzbaşı

Apoletini Söken Yüzbaşı Yaşanmış Bir Olay
İstanbul Hükümetinin Harbiye Nazırı Ziya Paşa her zamanki yumuşaklığı ile;
- "Beyler.." dedi
".. İngilizlere kafa tutamayız.
Adamların hiç şakası yok.
Daha geçen gün bir bahane icat ederek İzmit'i tekrar işgal ediverdiler. "
Sarı Atlas döşeli büyük oda nezaretin ileri gelen subayları ile doluydu.
Hürriyet ve İtilaf Partisi yanlısı olan birkaç gerici subay dışında hepsi
Anadolu'ya geçmeye çoktan hazır
Ankara'nın İstanbul'da kalmalarını gerekli gördüğü namuslu askerlerdi.
Kapı açıldı kapının boşluğu içinde yaver göründü:
—Emrettiğiniz yüzbaşı geldi efendim.'
—İçeri al.'
Nazır subaylara bilgi verdi:
—Az önce sözünü ettiğim talihsiz
olayın faili.' Yüzbaşı bekletmeden içeri girdi
kaygılı bakışlarla kendisini izleyen subayların
arasında hızla ilerleyerek nazırın masası önünde durdu selam verdi:
- 'Yüzbaşı Faruk
İstanbul. Beni emretmişsiniz. '
Uzun boylu kumral yakışıklı biraz bıçkın havalı bir subaydı.
Nazır önündeki yazıya bakarak yumuşak sesle
'Oğlum..' dedi
'.. Dün akşam
Beyoğlu'nda İngiliz İnzibat Subayı
Teğmen Miller'i emre rağmen selamlamamışsın.
Doğru mu?'
—Evet efendim doğru.'
Nazır dürüst subaya babacanca yol gösterdi:
- 'Herhalde görmediğin için selamlamadın
değil mi çocuğum?'
—Hayır efendim gördüm.'
Nazırın canı sıkıldı:
—Niye selamlamadın öyleyse? Selamlamanız için emir verilmişti.'

—Rütbesi benden küçük olduğu için selamlamadım Paşam.
Askerlik töresince önce onun beni selamlaması gerekmez miydi?'
Ziya Paşa derin bir kederle ellerini açtı:

- 'Askerlik töresi mi kaldı a yavrum?
Adamlar galibiyet haklarını kullanıyorlar.
İngiliz Komutanlığı bu sabah olayı protesto etti.
Mesele çıkarılacak zaman değil.
Hemen şu müzevir teğmeni bul da özür dile.
Olayı kapatalım.'
Başıyla çıkması için izin verdi.
Ama yüzbaşı yerinden kıpırdamadı:

- 'Paşam bir de beni dinlemenizi rica ediyorum.'
Nazır bıkkınlıkla 'söyle bakalım' dedi.
'Balkan savaşında teğmendim.
Çanakkale'de üsteğmen Suriye cephesinde yüzbaşı oldum.
Ben bu rütbeleri tek başıma savaşarak almadım.
Her rütbemde binlerce şehidin ve gazinin hakkı var.
Onların hakkını korumak namus borcumdur.
Beni affedin özür dileyemem.'
Harbiye Nazırı bozuldu:
- 'Anlamadın galiba.
Harbiye Nazırı olarak emrediyorum. '
Yüzbaşı sükûnetle 'Anladım> efendim' dedi apoletlerini bir hamlede söküp
nazırın masasına bıraktı:
—Artık emrinizi dinlemek zorunda değilim!'
Selam vermeden dönüp kapıya yürüdü.
Oturan subayların İstanbul'u tutan birkaçı dışında hepsi saygıyla ayağa fırladı.
Hepsinin rütbesi yüzbaşıdan daha büyüktü.
Gözleri dolarak yüzbaşıya selam durdular...
Bu Cumhuriyeti böyle subaylar kurdular.
Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hiç unutmayın..
Bu Cumhuriyet acıyla üzüntüyle kanla ve şerefle kuruldu.
.
Maalesef bu günlerde bu şerefli insanlar bile hedef haline getirildi.

Kosovalı isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla