Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27.09.2013, 12:52   #1 (permalink)
YeşiL6

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart AÖF 4.Sınıf Uluslararası İşletmecilik Ünite 2

AÖF 4.Sınıf Uluslararası İşletmecilik Ünite 2

Uluslararası Ticaretin Ekonomik Teorisi

Merkantilist görüşe göre uluslararası ticaretin amacı nedir?

Merkantilizm XVII. asırda ve XVIII. asrın başlarına kadar dünyada ticaret yapan ülkelerce benimsenen, hazinenin altın ve gümüş mevcutlarını artırmak için ihracata ağırlık veren, müdahaleci bir düşünce akımıdır. Merkantilist düşünceye göre bir ülkenin refahı sahip olduğu değerli madenler, genellikle altın ve gümüş miktarı ile ölçülmektedir. Teoriye göre ülkeler ithal ettiklerinden daha fazla ihracat gerçekleştirmeli ve sahip oldukları altın miktarını arttırmalıdır.

Adam Smith tarafından ortaya atılan Mutlak Üstünlük Teorisine göre dış ticaret neden yararlıdır?

Mutlak Üstünlük Teorisi (ve bunun dayanağı olan serbest ticaret ve uluslararası işbölümü) ile her iki ülkenin dış ticaretten yarar sağlayacağı, dünya kaynaklarının böylece en optimal biçimde kullanılmış olacağı ortaya konmuştur. Mutlak Üstünlük Teorisi’ne göre, her ülke diğerlerinden daha düşük maliyetle ürettiği mutlak üretim üstünlüğüne sahip olduğu malları üretmeli (bunların üretiminde uzmanlaşmalı) ve bunları ihraç ederek, pahalıya üretebildiklerini dışarıdan ithal etmelidir. Her ülkenin ucuza ürettiği malda uzmanlaşmasına dayanan böyle bir uluslararası işbölümüne gitmesi, ticarete katılan ülkelerin tümünün yararınadır. Çünkü ülkeler dış ticarete kapalı bir ekonomi modeline göre, daha çok mal ve hizmet üretme olanağı elde etmiş olacaklardır. Mutlak Üstünlük Teorisi, modern dış ticaret teorisinin oluşmasına öncülük eden önemli bir kavramdır.

Eğer bir ülke tüm ürünlerde mutlak üstünlüğe sahipse dış ticaret gerçekleşmez mi?

David Ricardo’ya göre uluslararası ticareti mutlak üstünlüklere dayandırmaya gerek yoktur. Uluslararası ticaret için üzerinde durulması gereken, ülkelerin bazı malları ucuza üretmeleri yani, bu mallarda mutlak üstünlüğe sahip olmaları değildir. Tersine, önemli olan üstünlüklerin derecesidir. Bir ülke, diğerleriyle karşılaştırıldığında, hangi malların üretiminde daha yüksek bir üstünlüğe sahipse o mallarda uzmanlaşmalıdır. Başka bir deyişle, Ricardo’ya göre uluslararası ticaretin temelini mutlak değil, karşılaştırmalı üstünlükler oluşturur.

Uluslararası ticareti açıklayan teoriler hangi varsayımlarda bulunurlar?

Ekonomi tam istihdamdadır, uluslararası ticaret iki ülke arasında yapılmaktadır, ticarete yalnız iki mal konu olmaktadır, nakliye, sigorta gibi giderler yoktur, ticaret takas yoluyla olur, üretim faktörleri ülke içinde hareketli, ülkeler arasında ise hareketli değildir, teknoloji, faktör arzları ve işgücü yeteneği veri kabul edilmiştir.

Üretim maliyetleri ülkeler arasında neden farklıdır?

Ricardo bunu emek verimliliğinin uluslararası farklılığına bağlamış, fakat emeğin veriminde farklılık doğuran nedenlere değinmemiştir. 1930′lu yıllarda Eli Heckscher ve Bertil Ohlin ülkelerin üretim faktörlerine dayanan Faktör Oranları Teorisini geliştirmişlerdir. Teoriye göre bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, üretimi o faktörü yoğun biçimde gerektiren mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde eder, yani onları daha ucuza üretir ve o alanlarda uzmanlaşır. Eğer bir ülke emeğe göreceli olarak daha yoğun sahipse bu ülkede emek yoğun mallar daha ucuza üretilir. Bunun gibi sermaye faktörüne daha yoğun olarak sahip ülkelerde de sermaye yoğun malların ucuza üretilmesi gerekir.

Faktör oranları teorisinden sonra neden yeni teoriler ortaya atılmıştır ve bu yeni teoriler nelerdir?

W. Leontief ABD ile ilgili olarak yapmış olduğu çalışmasında, bu ülkeyi sermaye yoğun mallar ihraç eden ülke olarak saptamayı beklerken emek yoğun ülke bulmuştur. Bu bulgu da Heckscher-Ohlin teorisi ile çelişmektedir. Çünkü görünüşte ABD sermaye yoğun bir ülkedir ve teoriye göre sermaye yoğun mallar ihraç etmelidir. Leontief paradoksu olarak bilinen bu durum iktisatçılar arasında şaşkınlık yaratmış ve yoğun tartışmalara yol açmıştır. Leontief paradoksunun Heckscher-Ohlin Teorisi üzerine yarattığı tartışmalardan sonra 1960′lı yıllarda yeni teoriler ortaya atılmıştır. Çünkü uluslararası ticaret gibi büyüklü küçüklü iki yüz ülke arasında gerçekleşen ve binlerce mal ve hizmeti kapsayan geniş bir konunun tek bir teori ile tamamen açıklanabilmesi mümkün değildir. Farklı ticaret türlerinin açıklanması için çeşitli hipotezlerin geliştirilmesi mantıklı bir yaklaşımdır. Bu teoriler şunlardır: Nitelikli İşgücü Teorisi, Teknoloji Açığı Teorisi, Ürün Dönemleri Teorisi, Tercihlerde Benzerlik Teorisi, Ülke Benzerliği Teorisi, Monopolcü Rekabet Teorisi, Ölçek Ekonomileri Teorisi, Endüstri İçi Ticaret, Ürün Farklılaştırması Teorisidir.

Stratejik Ticaret Politikası Yaklaşımına göre bir ülke üretim faktörlerini geliştirerek dış ticareti nasıl arttırabilir?

İnsanları eğiterek becerilerini arttırabilir, ulaşım iletişim gibi altyapı hizmetlerini kurar, sermaye piyasasının işlemesini sağlar, firmaların kendilerini geliştirebilecekleri rekabet ortamını yaratır, tüketicileri daha iyi mal ve hizmetleri talep etmeleri için bilinçlendirir.

Uluslararası rekabetçi gücün belirleyicileri nelerdir?

Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi ya da döviz kuru ve faiz oranı gibi makro ekonomik değişkenler çerçevesinde yapılan açıklamalar global rekabetin oluşumunu tam olarak açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Her endüstride uluslararası düzeyde rekabetçi gücü belirleyici ve etkileyici faktörler Porter tarafından bir model şeklinde açıklanmıştır. “elmas” olarak adlandırılan bu modelde 4 özellik bir yandan firmaların faaliyette bulunduğu çevreyi şekillendirmekte, diğer yandan da birbirini desteklemekte ve güçlendirmektedir. Bu dört özellik şöyle açıklanabilir: Faktör koşulları, ülke içi talep koşulları, ilgili ve destekleyici endüstrilerin varlığı ve gelişmişlik düzeyi, firma yapısı, stratejisi ve rekabet.

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla