Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23.10.2013, 19:29   #1 (permalink)
Perii
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Divan Edebiyatında Aşk Anlayışı

Divan Edebiyatında Aşk Anlayışı




“Cânı cânâna vermektir kemâli âşıkın
Vermeyen cân itiraf etmek gerek noksanına.”

beyiti de buna örnektir. Şair, bu beyitte, sevgili uğruna can verilerek aşkın tamamlandığını, bunu yapmayanların eksiklerini kabullenmeleri gerektiğini vurgular. Bu örneklerde de görüldüğü gibi Divan edebiyatında ve Fuzuli’nin gazellerinde, aşk uğruna her şey göze alınır, bu uğurda yapılamayacak şey yoktur.

Divan edebiyatı eserlerinde aşklar platonik, sevgili vefasız ve zalimdir. Âşık olan kişi ise her zaman bahtsızdır. “Beni candan usandırdı, cefâdan yâr usanmaz mı/ Felekler yandı ahımdan, murâdım şem’i yanmaz mı?” beyitinde Fuzuli, sevdiğinin onu canından usandırdığını, derdiyle göklerin yandığını; fakat dilek mumunun yanmadığını vurgulamaktadır. Bu alıntıda da görüldüğü gibi şair, sevgilinin eziyetlerinden ve kötü davranışlarından şikâyetçidir. Sevgili, bu durumda vefasız ve zalim; seven ise bahtsızdır. Bir başka Divan şairi olan Hayali, bir gazelinden alınan,


“Cefâya öykünüben cevre can verir şimdi
Vefâ vü mihr ile mu’tad gördüğün gönlüm.”


beyitinde “Vefa ve sevgiye alışmış gönlüm, şimdi sıkıntı çekmeye öykünerek (taklit ederek) eziyet ve sıkıntı sözcüklerini anlamlı kılar, onlara can verir.” diyerek sevgilisinin zalimliğini dile getirmektedir. Bu alıntıdan da anlaşılacağı üzere, sevgili kendisini sevene sürekli acı çektirir, zalimliğini her fırsatta göstermeye çalışır.

Divan edebiyatının bir başka önemli nazım biçimlerinden olan kasidelerde de aşk, farklı şekillerde algılanıp şiirlere konu olur. Kasidelerde daha çok, şairin, bir devlet büyüğüne ya da kendisine duyduğu hayranlık, aşk boyutunda işlenir. Şairin kendisine duyduğu aşktan bahsederken akla gelen ilk isim 17.yy Divan şairi Nef’i’dir.

“Sözde nazir olmaz bana ger olsa âlem bir yana
Pür-tumturak u hoş-eda ne Hâfız’ım ne muhteşem.”

beyitinde şair, “Bütün dünya bir yana olsa, sözü benim sözümü tutacak bir şair çıkamaz/ Ben ne Hâfız’ım (döneminin en ünlü İranlı şairi) ne muhteşem şiirlerim hoş edalı ve gösterişlidir.” diyerek kendisini övmüştür ve yolla kendisine duyduğu abartılı aşkı anlatmıştır.

Sonuç olarak, Divan edebiyatında aşk, sevilenin (âşık olunanın) zalimliği ve acı çektirme isteği; seveninse (âşığın) bahtsızlığı ve acı çekmesi üzerine kurulmuştur. Bütün bunlar, sevenin sevdiğine kavuşmasına engeldir ve bu kavuşamama durumu, aşkı daha da yüceltmiştir.


Perii isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla