Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01.12.2013, 21:53   #24 (permalink)
Devturk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkçe İsimler

(Y) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER

YABA: (Yapa, yapu) 1- Yapı, oluşum 2- Alet, edevat

YABAGU: Yabgu, genel vali

YABALAK: (Yablak) Dayanıklı, metin, mütehammil

YABAN: 1- Yabancı, yabani, vahşi 2- Yapan, yapıcı

YABAY: Yapay, yapan, yapıcı, yapılmış

YABGU: 1- Üst düzey yönetici, genel vali 2- Merkeze bağlı, özerk, bölge
yöneticisi

Göktürkler döneminde kullanılan unvanlardan

YABIR: 1- Yapıcı, pozitif kişilikli, aktif, çalışkan 2- Güreşçi, dövüşçü

YABIT: Yapı, yapıt, eser, mamulat

YAD: Yabancı, el, değişik, farklı

YADA: 1- Yabancı, yabancılık 2- Büyü, sihir, büyü yapmada kullanılan bir taş

YADAÇI: 1-Yaya, piyade 2-yada taşını kullanan

YADEL: birl. Yad/Er Gurbet, yabancı memleket

YADU: Yadçı, yad edici

YAGLA: Talan, yağma

YAĞADUR: Yağış, yağmur, bolluk, bereket

YAĞAN: (Yagan, yakan) 1- Ucu ateşli ok 2- Yağmur 3- Gökten inen nur 4- Yakın,
yar, canan

YAĞDIKAR: birl. Yağdı/Kar (kar yağarken doğan)

YAĞDIBASAN: birl. Yağdı/Basan Düşmana baskın yapan, düşmanı yok eden

YAĞISAVAN: birl. Yağı/Savan Düşmanı püskürten, düşmanı kovan, kovalayan

YAĞISIYAN: birl. Yağı/Sıyan (defeden,kovan)

YAĞIŞ: (Yakız- Yavuz) Kara, yanarak kararmış, karaya çalan mec. Cesur, gözü pek,
şiddetli, yaman,yiğit

YAĞMA: Ganimet, ganimet paylaşımı, bolluk

YAĞMUR: Yağmur yağışı

YAĞMURCA: 1- Sessiz ve kısa süren yağmur 2- Bir geyik türü

YAĞRIK: Yakarış, dilek, niyaz

YAĞRIKÇI: 1- Yakarıcı, duacı 2- Faydalı, yararlı, işe yarayan

YAĞUK: (Yavuk) Sevilen, yakınlık duyulan, gönül yakınlığı

YAKA: 1- Sınır, sınır bölgesi 2- Kıyı, sahil

YAKACIK: Dağ eteği

YAKAK: Ucu ateşli ok

YAKAN: 1- Yakıcı, yok edici 2- yağan

YAKARCA: Yakan, sıcaklığı artıran

YAKARI: Dua, temenni, yakarış, dilek

YAKI: 1- İlaç, em 2- Yakıcı, yakan

YAKIT: Yakılan, enerji, ısı kaynağı

YAKŞI: Yakışıklı, güzel, çekici, yakıcı, uygun, yakışan, doğru, iyi

YAKŞILIK: İyilik, güzellik, uygunluk

YAKTU: Işık, meşale, aydınlık

YAKURA: Yakın, yakınlık duygusu

YAKUŞUK: Yakışıklı, güzel, uygun, uyumlu

YAKUT: Yakıt, enerji, yakılan

YAKUZ: (Yağız)

YALABIR: Parlak, parıldayan

YALABUK: Parlak, parlayan, ışık saçan

YALAP: Parlak, ışıltı, ışık saçan

Eski dönem, Tanrı ad ve sıfatlarından

YALAV: Alev, yalaz

YALAVAÇ: (Yalvaç)

YALAZ: 1- Yalın, çıplak, aleni 2- Yalın, parlak, ışıklı, alev

YALÇIN: Dik, sarp, yukarıda, ulaşılmaz

YALDIR: 1- Parlak, parlayan 2- Yıldır, yıldıran,caydırıcı, ürkütücü

YALDIRAN: 1- Yıldırıcı, caydırıcı, ürkütücü 2- Parlak, parlaklık veren

YALDIRIM: Yıldırım

YALDIZ: Yıldız, ışık saçan parlaklık, parlayan, ışıyan

YALDRUK: (Yaldırık) Parlak, parlatılmış

YALGIN: Serap, yanıltıcı, görüntü

YALIM: 1- Ateş, kıvılcım 2- Kılıcın keskin tarafı, ince ağzı 3- Yüksek kayalık

YALIN: 1- Alev, parlaklık 2- Çıplak, net, açıkta olan, açık 3- Kınsız, kılıfsız
kılıç

4- Tek başına, yalnız, korumasız

YALINCA: Yalnız, tek başına

YALINÇAK: Fakir, çıplak, garip, korumasız, sahipsiz

YALMA: Yağmurluk, pelerin

YALMAN: 1- Kılıcın keskin ağzı, kılıcın uç kısmı 2- Eğimli, dik tepe

YALTUK: Yalınlık, yalın olma hali

YALUNMUŞ: Yalın, çıplak, saf, arınmış

YALUY: Büyü, tılsım, sihir

YALVAÇ: Elçi, resul, nebi, peygamber

YAM: 1- Ulak atı 2- At gibi, ata benzeyen 3- Çöl, kıymık

YAMAÇ: 1- Bayır, dik yokuş, dağ ya da tepenin herhangi bir yanı 2- karşı,
karşısı, öteki taraf

YAMAN: 1- Müthiş, dehşetli, etki ve beceri bakımından olağanüstü 2- kötü, fena,
üzücü

YAMÇI: 1- Ulak, postacı 2- Ulak atı, postacı atı 3- Yağmurluk 4- Kalın, kolsuz
yelek, kuzu

derisiyle kaplı giysi

YAMI: 1- Ulak atı 2- Çöp, kıymık 3- İtibar, nüfuz

YAMTAR: 1- Yaman, güçlü, kuvvetli 2- Yağmurluk 3- Obur, iştahlı

YAMUN: Denetleyici, murakıp, müfettiş

YANAÇI: (Yanaç) Canip, candan

YANAĞ: (Yanak) Yanak, kısım, yan

YANAR: 1- Işıltı, ışık 2- Ateşli, sıcak kanlı, heyecanlı

YANAŞIK: 1- Ev kızı 2- Evlatlık alınmış, kız çocuğu

YANBAŞ: Sadık, bağlı, yakın, yanında,yanı başında, vefakar

YANÇ: (Yanıç) Hilal, yarım ay biçiminde

YANÇI: At zırhı

YANÇUK: (Yancık) At zırhı, at örtüsü

YANDAŞ: Yanında duran, destekleyen, taraftar

YANDIK: Heybetli, gösterişli, azametli

YANDU: İnançlı, inanmış, imanlı

YANGAK: 1- Yanak 2- yanık, sevdalı

YANGAL: Isı, hararet, ateş, ateşlilik

YANGIR: Hazin söz, dokunaklı söz, hazin konuşma

YANI: Cilve, işve, can yakıcılık

YANIK: Sevdalı, aşık, istekli

YANIT: 1- Ödül, mükafat 2- Karışık

YANK: (Yang) Metod, tarz, usul

YANKU: (Yankı) Aksi seda, eko

YANKUÇİ: Mübaşir, mahkeme memuru

YANTIR: Şehla, şehla gözlü

YANTUK: Gösterişli, azametli

YANTUT: Bedel, tazminat

YANUÇ: İnce, zayıf, narin

YANUK: 1- Esmer tenli, kara 2- Tutkun, aşık, sevdalı

YANULMAS: Yanılmaz, deneyimli ve bilgili otorite

YANUT: 1- Yanıt, karşılık 2- Ödül, mükafat

YAPA: 1- Yaba, yapma, çaba, enerji 2- Bütün, hep, bütünlük 3- Vefa

YAPAGI: Yapağı

YAPAN: 1- Yapıcı 2- Yaban, vahşi

YAPAR: Yapıcı, üretken, olumlu

YAPARLI: Olumlu, yapıcı

YAPI: Mamul, yapılmış

YAPINÇ: (Yapınçak) Yapılmış, mamul, üretilmiş

YAPRAK: (Yapurgak) Ağaç ve çiçek yaprağı

YAPSIK: Memnuniyet, neşe, meftunluk

YAPŞIN: Yapıcı, olumlu, becerikli

YAPURGAK: (Yaprak)

YAR: (Yarı) 1- Uçurum, dik bayır 2- Tanzim, tertip, organizasyon

YARAGU: Yarar, fayda, faydalı, yararlı

YARAĞ: (Yara, yarag) 1- yarar, fayda, faydalı, yararlı 2- Silah, zırh, kalkan

YARAŞUK: Uyumlu, ahenkli, barışsever

YARAŞUR: Uygun, münasip, layık

YARATGAN: Yaratan, yaratıcı

YARATU: Yaratma, tertipleme, düzenleme

YARATUN: Yaratıcı, tertipli, düzenli, örgütlü

YARATUR: Yaptırır, yaptırımcı, buyurucu, örgütleyici

YARAY: Usta, ehil, beceri sahibi

YARAYLI: uygun, münasip, yararlı

YARÇI: Ortak, şerik, hissedar

YARDAK: Yardımcı, asistan, muavin, refik

YARGAN: 1- yararlı, faydalı, güvenilir, yakın 2- Koruyucu, muhafazakar 3-
Mahkeme,

yüksek mahkeme

YARGI: Hukuk, hüküm, mahkeme, adalet

YARGICI: (yarguçu, yagıçı, yargıç) Yargıç hakim, yargı mercii

YARGIÇ: Yargıcı, hakim

YARGIÇU: Yargıç

YARGIN: (yarkın) 1- Gün ışığı 2- Şimşek, çakın 3- Canan, arkadaş, dost 4- Güler
yüzlü

YARGUÇİ: yargıcı, yargıç, hakim

YARIM: 1- Yapıcı, yaparlı 2- yarış, müsabaka 3- Bölüm, bölünmüş

YARIP: Yarı, yarım, bölük, bölünmüş

YARIŞ: 1- Bölüş, bölüm 2- Müsabaka, karşılıklı, ileriye atılma

YARIZ: Yarıcı, seri, çabuk, hızlı

YARLIG: 1- Bağışlama, acıma 2- Ferman, buyruk

YARLIGAÇ: İnayet, yardım, bağış, merhamet

YARLIGAMAS: Acımasız, acımaz, bağışlamaz

YARLIGAMIŞ: Bağışlayıcı, merhametli, rahman

YARLIGAN: Rahman, bağışlayıcı

YARLIGAR: Bağışlayıcı

YARLIGASUN: Bağışlayıcı, rahman

YARLIK: 1- Esirgeme, bağışlama 2- Buyruk, ferman

YARLUĞ: İrade, istem, buyruk

YARLUK: Muhtaç, yoksul

YARLUKA: Bağış, lütuf, koruma

YARMAKAN: (Yarmayan) Armağan, hediye

YARP: (yarıp) Durgun, sabit

YARPAN: (Yarban, yarıban) Sabit, sakin, kendi halinde

YARŞI: Hissedar, ortak

YARTIM: 1- Kısım, bölük, fırka 2- yardım, inayet, destek

YARUK: 1- Işık, ziya, nur 2- Zırh, koruyucu

YASA: (Yasağ, yasak) Yasa, kanun, nizam, kural, kaide, yasak

YASAÇU: (Yasacı) 1- Parlamenter, Yasa yapan, yasa koyucu 2- Yasaya bağlı, yasal

YASAĞ: yasak, yasa

YASAL: 1- Disiplin, sıra, saf, ordunun yürüyüş düzeni 2- Yasalara uygun, nizami

YASAN: 1- Tertip, düzen, tasarı, plan 2- İşaret, alamet, karar

YASAR: (Yasur) yasaya uyan, yasayı uygulayan

YASATAN: Yasalara saygılı

YASATUR: birl. Yasa/Tur Yasaya bağlı, yasayı uygulayan

YASAVUL: Yasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. Zabıta, polis

YASGUÇ: Nikap, gizlilik

YASUN: (Yisun, İsun) Doğa, tabiat

YASUT: (yasıt) Onur, şeref, haysiyet

YASVUL: (Yasavul) 1- Polis, bekçi 2- Mübaşir

YAŞ: Yaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik,
gençlik

YAŞAGU: Ömür, yaşam, canlılık

YAŞAM: Hayat, ömür, dirlik

YAŞAR: Ömür, yaşam, hayatta kalış.

YAŞIL: 1- Yeşil renk mec.Tazelik, gençlik, zindelik 2- Yeşillik, çimenlik

YAŞIN: 1- Gizlilik, gizem 2- Şimşek, çakın

YAŞIT: 1- Genç, körpe, taze 2- Eş, denk, eşit

YAŞLAK: Giz, sır, esrar, gizli kalması gereken

YAŞRU: Giz, gizlilik, gizem

YAŞUK: 1- Işık, ışın, şua 2- Aşkın, aşık, aşmış

YAŞURGAN: Ketum, sıkı ağızlı, sır vermez

YATAĞAN: (yatağan, yatakan) 1- Kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2-
Tembel, miskin 3-Borcunu ödemeyen, üstüne yatan (Uygurlarda)

YATI: Yatık, meleke, beceri, el yatkınlığı

YATKIN: Yatık, yatan, uygun, uygunluk

YATMAN: Muti, efendi, uyumlu, itaatkar

YATUK: 1- Yatkın, becerili, meleke sahibi 2- Tembel, ağır kanlı

YAVÇIN: (Yatçın) Konuk, yatıya gelen konuk

YAVGA: Soy, sop, nesil

YAVNIK: Sevinç, neşe

YAVRİ: Zayıf, güçten düşmüş

YAVRU: Zayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyen

YAVUK: Yakın, yakında duran, yakınlık duyulan, sevgili

YAVUZ: (Yağız) Kara. Mec. Sert, şiddetli, dehşetli, gözü kara, yaman

YAY: 1- Yaz mevsimi 2- Silah, ok atmaya yarayan, gergin ip, gerginlik

YAYAK: yaya, piyade

YAYGARU: Bahar, ilkbahar, yaza doğru giden zaman

YAYGIN: Yayık, yayılmış

YAYGIR: (Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemi

YAYIK: 1- Yaygın, geniş, genişlemiş 2- Tufan, deprem 3- Altay destanlarında adı
geçen, Tanrı

Bayülken’in oğullarından

YAYIN: Serap, feyezan

YAYKIRU: Sema, feza, uzay

YAYLA: Yaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek
dağlık bölge

YAYLAERİ: birl. Yayla/Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için
kullanılan adlardan

YAYLAK: Yayla, yazlık, sayfiye

YAYLIM: Yayılım, yayılma yeri, otlak, mera

YAYMUT: birl. Yay/Mut Yaz sevinci

YAYUÇI: Yayıcı, dağıtıcı, haber yollayan

YAYUK: 1- Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2- Deprem, yer sarsıntısı

YAZAL: Takı, süs, ziynet, mücevher

YAZDIÇ: Anıt, kitabe

YAZGAN: Yazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden

Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarından

YAZGI: 1- Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2- Tanrısal, ilahi

YAZGULU: Talihli, bahtı açık

YAZIÇU: Yazıcı, katip

YAZIM: Yazgı, mukadderat

YAZIN: 1- Yaz vakti, bahar vakti 2- Kader, alın yazısı

YAZINÇ: Kader, alın yazısı, yazgı

YAZIR: 1- Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2- Çok ülke fethetmiş, fatih 3- yazar,
yazıcı, katip

YALIKSUZ: Günahsız

YEDEN: 1- Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2- Yetkin, yeterli, usta

YEĞ: (Yek, yeke) 1- Yüksek, ala, eftal, iyi, daha iyi 2- Soylu, asil, seçkin,
güzide, mümtaz

YEĞEN: 1- Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2- Kardeş çocuğu (Babası ya da
anası

ölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar
için kullanılan adlardan) 3- Güveyi, damat

YEĞİN: 1- Üstün, faik 2- Bereketli 3- Çok güçlü, hızlı, şiddetli

YEĞİNEK: 1- Yığınak, küme 2- Üstün, faik, daha iyice

YEĞNİ: 1- hafif 2- Alçak gönüllü, mütevazı

YEĞREK: (Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstün

YEKREK: Evla, iyi, üstün, daha iyi

YEKSEK: Tedbirli, ihtiyatkar

YEKÜL: (Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzaffer

YEL: Rüzgar, esi

YELÇİ: Yel gibi, hızlı

YELEÇ: Havadar, yel alan

YELEGEN: Hızlı, süratli, yel gibi

YELEĞİN: Yel alan yer, rüzgarlı yer

YELEK: 1- yel gibi, hızlı 2- Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3- Kolsuz ve
yakasız üst giyeceği

YELEKİN: (Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yer

YELEN: 1- Arzu, istek, dilek 2- Fırtına

YELES: Yel esintisi, havadar, rüzgarlı

YELESER: birl. Yel/Eser Esintili, havadar, yel esen..

YELESEY: birl. Yel/Esey Yel esintisi

YELİM: Hareket, eylem, devinim

YELİN: 1- Yel uğrağı, yel alan yer 2- Yel değişi, yel teması

YELİS: Havalı, havadar, rüzgarlı

YELİZ: birl. Yel/İz Havadar, rüzgarlı, havalı

YELKİM: Havadar, havası güzel yer

YELKİN: 1- Konuk 2- Hızlı, yol gibi

YELME: Öncü, yol gösteren, mihmandar

YEN: 1- Yenmek, alt etmek 2- Deri 3- Yeni, yenilik, orijinal

YENCİLEK: Hafif, yeğin, narin, ince

YENDÜN: Tercih, seçim, referans

YENGİ: 1- Yeni, orijinal 2- Zafer, utku

YENİN: Galip, muzaffer, utkan

YENİŞ: Galebe, galibiyet, utku

YENTÜR: Kalender

YENÜL: Mütevazı, alçak gönüllü

YEPREM: Aktif, faal, becerikli, çalışkan

YERÇİ: Başkan, yol gösteren, mürşit.

YERÇİLİG: İzci, takipçi

YERGİN: Mahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükük

YERİNÜR: Durağan, üşengeç, müşkülpesent

YERÜNMES: Hamarat, çalışkan, vurdumduymaz

YESUGA: (Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana

YESUKEN: (Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı

YEŞİL: (Yaşil) 1- Tazelik, taze, körpe 2- Çimen, çimenlik

YEŞİM: Eski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taş

YET: (yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharet

YETEK: Gaye, emel

YETEN: Yeterli, yetkin, usta

YETER: Yeterli, yetkin, uzman, usta

YETGİN: (Yetkin) Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması

dileği ile verilen adlardan

YETİ: 1- yetenek, kabiliyet 2- Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel

2- Etki, etkileyici 3- Yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuş

YETİŞGİN: (yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekli

YETİZ: Hazır, amade, yeterli, olgunluğa ermiş

YETKİ: Sorumluluk, maharet, iş bitirme gücü

YETKİN: 1- yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2- Etkileyici, çekici, mükemmel

YETMEN: Olgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekli

YEYGÜ: Armağan, bahşiş, ihsan

YEYİN: Galip, kavi, üstte olan

YEYNİ: Ehven, iyi

YEYREK: Makbul, kabul gören, beğeni toplayan

YEYTEM: Eski, kadim

YIBAR: 1- Koku, parfüm 2- Kokulu mum

YIĞ: Yığılı, toplu, birikim

YIĞAÇ: 1- Ağaç 2- Erkeklik organı 3-Yığıcı, toplayıcı

YIĞAN: (Yıkan) 1- Yığıcı 2- Yıkıcı

YIĞIN: Birikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifli

YIĞINAK: Toplum, kitle

YIĞINCA: Genel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallar

YIĞLINÇ: (Yığlınçı) İffetli, edepli, namuslu

YIĞNAK: Yığın, yığınak, toplum, cemaat

YIĞRIK: Mahçup, utangaç

YIKIN: (yığın) Afet, yıkım , zarar

YIKINÇ: Yıkmış, yıkıcı

YIKMIŞ: Yıkıcı, devirici, güçlü

YILDIKU: Yıldız, yıldız kümesi

YILDIR: Yıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözü kara, korkusuz

YILDIRAN: Ürkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişli

YILDIRGAN: Yıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişli

YILDIRIM: (Yaldırım) 1- Berk, yüksek voltajlı elektrik 2- Göz kamaştırıcı, ışık,
aşırı parlaklık

YILDIZ: Yaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan

YILDURU: Berrak, net, temiz, billur

YILGI: Yılma, dehşet, ürküntü

YILGIN: Yılmış, ürkek, bezgin

YILIĞ: Yılgın, yılmış, yılık

YILKI: 1- At, at yavrusu 2- At sürüsü

YILMA: 1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacı

YILMASIN: Yılmaz, korkusuz

YILMAZ: Gözü pek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimli

YIRAGU: Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyen

YIRAK: Irak, uzak, mesafeli

YIRI: Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflı

YIRIM: 1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak

YIŞ: (Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölge

YIŞIK: 1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışık

YİBEK: Ateşli, hararetli, heyecanlı

YİGE: Dayanıklı, kavi, metin

YİĞENEK: 1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik

YİĞİN: Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilir

YİĞİT: 1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2-
Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eş

YİLUN: (Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesim

YİNÇKE: İnce, zarif, narin

YİNÇKELÜ: Nazik, anlayışlı, kibar

YİNÇÜ: 1- İnce, zarif 2- İnci

YİNDEK: Daimi, ebedi, sürekli, kalıcı

YİR: Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünya

YİRÇİ: Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildiren

YİRDEŞ: Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşan

YİRDİNÇÜ: (Yirtinçü) Evren, kainat

YİRGA: Mesut, mutlu, mutluluk dolu

YİRTİNÇÜ: Evren, kainat

YİSUN: (yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik

YİTER: Varis, mirasyedi

YİTİK: 1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- Kayıp

YİTİRMİŞ: Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksul

YİTÜT: Meziyet, maharet, beceri

YİZEK: Askeri kılavuz, öncü

YOĞANAK: Yığınak, kütle

YOĞÇI: Yuğcu, yuğ yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçı

YOĞUN: Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmış

YOKUŞ: Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır

YOL: Üzerinden gidilen...mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet,
töre, gelenek

teamül, ilke, tarz, gidişat

YOLA: 1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil

YOLAÇ: Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncü

YOLAÇAN: birl. Yol/Açan Önder, öncü

YOLAK: birl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa
yol, kestirme yol

YOLALDI: birl. Yol/Aldı 1- İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2-
Terbiyeli, yola gelmiş, geleneklerine bağlı

YOLBAK: (Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperver

YOLBİLİR: birl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibi

YOLÇU: 1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar
4- Yolcu, yola çıkmış, yolunda giden

YOLDAM: 1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metot, tarz

YOLDAŞ: Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı
yola baş koymuş,aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği
eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı

YOLERİ: birl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli

YOLKULU: birl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı

YOLLUK: (Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura
kavuşmuş, mesut,bahtiyar

YOLOĞLU: birl. Yol/Oğlu 1- Fedai, serdengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı,
kendini töreye bağlamış

YOLUM: Usul, kaide, prensip

YONAT: Tam, eksiksiz, kusursuz

YONCA: Sulu yerlerde yetişen bir bitki türü

YORÇU: 1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmen

YORDAM: 1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, naz

YORGA: (Yurga) Rahvan giden at

YORNUK: İstirahat, istirahatgah, dinlenme yeri

YOVAŞ: (Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halim

YÖNDEM: (Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan

YÖNET: 1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimli

YÖNTEM: (Yöndem)

YÖNTEN: Uslup, tarz, biçim

YÖRGENÇ: Dağ dönemeci, dağ yolu

YÖRTEM: Usul, biçim, tarz

YÖYEN: Mevsim, sezon

YUĞAK: Bir su kuşu

YUĞKA: İnce

YUĞRUŞ: (Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği
performans ve

yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey
kademelerinde görev alan kişi.

YULA: 1- Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2- Işıldak, ışık veren, meşale,
kandil

YULU: Adalet

YULYU: (Yulu, yuluk, Yulug) 1- Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2- haraç,
cizye, vergi 3- traş,traşlı, bakımlı 4- Yağma, yağmacı

YULUĞBİRİM: birl. Yuluğ/Birim

Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisi

YULUK: 1- Traşlı, matruş, bakımlı 2- Yağmacı

YULUM: 1- Fedakar, yardımsever 2- Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlı

YULUN: Yolcu, yola giden

YUM: Mutluluk, neşe, ferahlık, rahatlık

YUMLU: Mutlu, kutlu, mübarek, huzurlu

YUMRU: 1- Yumulu, yumuk, yumruk 2- İri, heybetli, gösterişli

YUMUK: Gül, goncagül

YUMUŞ: (Yumuç) 1- Söz, öğüt, nasihat 2- Emir, ferman, buyruk 3- Müjde, müjdeli
haber 4- Yumuk,yumulmuş, yumruk

YUMUTGAN: Yapıcı, birleştirici, pozitif kişilik

YUNAK: Üzerinde çamaşır dövülen ve yıkanan, büyük taş parçası

YUNMUŞ: Yıkanmış, temiz, titiz, arık

YUNT: 1- Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2- Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at
3- Uygarlık,medeniyet

YURÇI: 1- Becerikli, mahir 2- Yirçi, yer gösteren, rehber

YURGA: Rahvan giden at.

YURT: 1- Vatan, kutsanmış toprak 2- Kaynak, asıl, kök 3- Uygarlık, medeniyet 4-
Çadır, oba, ev

YURTLAK: Yurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer.

YUTLUK: Kayıp, zarar

YUTUM: Yudum, damla, tike, parça

YUVANÇ: Teselli

YÜCE: Yüksek, ulu, alicenap, haşmetli

YÜCEL: Yücelik, ululuk, haşmet.

YÜĞNEK: Alçak gönüllü, mütevazı.

YÜĞNÜK: Salih, temiz

YÜĞRÜK: Yürük.

YÜĞÜNT: Selam

YÜKNÜ: Secde, secdede olan

YÜKSEL: Yükseklik, ululuk, büyüklük

YÜKSELEN: Ulu, kişi.

YÜKSELİŞ: Büyüklük, ululuk, ikbal

YÜKÜN: Baş eğme, saygı duruşu, tazim.

YÜKÜNÇ: Eğilme, reverans

YÜKÜNGEN: Eğilen, reverans yapan, saygılı

YÜKÜNTÜR: Baş eğdirir, diz çöktürür.

YÜKÜNÜK: Eğilme, reverans

YÜKÜNÜR: İbadet eden

YÜLEK: Okun arkasındaki, denge tüyü.

YÜNKÜL: Hafif, narin

YÜRE: Daire, helezon, çember

YÜREĞİR: Yürekli, cesur

YÜREKLİ: Cesur, korkusuz.

YÜRİK: Yaşam, hayat,, ömür, geçim.

YÜRÜM: Yaşam, hayat, ömür

YÜZAK: birl. Yüz/Ak Masum, günahsız.

YÜZAKI: birl. Yüz/Akı Masumiyet, temizlik, namus, namusluluk, başarı, beceri

YÜZLÜG: (Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla