Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03.09.2014, 00:38   #1 (permalink)
KaRaqiZz
BaHaRamaZaN

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cezaevi Sözleri, En Uzun Cezaevi Sözleri, 2014 Cezaevi Sözleri, En Duygusal ve Sert Cezaevi Sözleri

Cezaevi Sözleri, En Uzun Cezaevi Sözleri, 2014 Cezaevi Sözleri, En Duygusal ve Sert Cezaevi Sözleri


TESBİH : Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş Boncuktan bir tesbih armağan geldi bana. Göz nuru dökülmüş, özenilmiş, İçten bir selam gibi insandan insana. Değerini arttıran bu armağanın Bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi Şiirde böyle bir şey olmalı diye düşündüm: En acımasız günde de savunabilmek inceliği.

Bİ SEN EKSİKTİN AYIŞIĞI : Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri. Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman`dan sonra, Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik, Başımızda perensip sahibi bir başçavuş, Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz… Bi sen eksiktin ayışığı Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!

MAHPUSHANE DÜŞÜNCELERİ : Hani bir dışarda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarda olsam,belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim. Dalmışım.

Ceza Evi : Açıldı bir kapı girdim içeri Dört duvar tel örgü her yer çevrili Kesti saçımı bir mahkûm berber O an kahrediyor bu ceza evi Girersen koğuşa kilitlenir kapı Uyutmaz insanı mahkûmun ahı Ne gecesi rahat ne sabahı Kahrediyor insanı bu ceza evi Dost akraba gelir dinler derdini Düşünür durursun özgür halini Bir de gözü yaşlı o sevgilini Ayırır yıllarca bu ceza evi.

Sultanahmet Cezaevi : Sabah serinliği gün ağarıyor Demir taş küf yosun Sen böyle gecenin ortasında Olan bitenden habersiz Uyuyor musun? Güvercin sesi çocuk sesi tren sesi Parmaklıklara yakışmayan ne varsa Duvarlarında Güneş bütün gün çağıradursun Elden ne gelir Yaşamak böyle kanlı akarsa Maviliğin dibinde böyle gözyaşları Kirli ağır durgun Daha bir süre akıp gidecek Duvarlarında

Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları…:Senin adını kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım. Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var, bizlere âlâtı-katıa verilmez , ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki avluda bir ağaç bulunur ama gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak… Burası benden başka kaç insanın evidir? Bilmiyorum. Ben bir başıma onlardan uzağım, hep birlikte onlar benden uzak. Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak. Ben de kendi kendimle konuşuyorum. Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi şarkı söylüyorum karıcığım. Hem, ne dersin, o berbat, ayarsız sesim öyle bir dokunuyor ki içime yüreğim parçalanıyor. Ve tıpkı o eski acıklı hikâyelerdeki yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek, mavi gözleri ıslak kırmızı, küçücük burnunu çekerek senin bağrına sokulmak istiyor. Yüzümü kızartmıyor benim onun bu an böyle zayıf böyle hodbin böyle sadece insan oluşu. Belki bu hâlin fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır. Belki de sebep bu

Cezaevinden Aneme : Pencereme ay düşmüyor artık Kirpklerime yeğmur yağmıyor Güneşi özledim anne Yıldızlar kaymıyor Çocuklarım çocukluğumdur Gençliğim sürekli koşan bir at Kanadımı kırdılar anne Hayallerim şimdi heyhât!

Sitem : beni hiçbir zorluk deviremezken, bir hasretin, bir de özlemin yendi. yanlızlık her gece batan bir diken, ne bir mektup, ne bir selamın geldi… bırak felek yerden yere vursun, bırak gönlüm sensizlikten kudursun. ben de “özleminle yandım” diyorsun, ne ateşin, ne de dumanın geldi… gönlüme bir hançer vur, ikiye bölünsün, içine asil bir sevgi gömülsün. ömrüme eklenmiş sanki bir günsün, ne sabahın, ne de akşamın geldi…

Hadi Anne : artık korkuyorum yaşamaya hiç bitmeyecek gibi geliyor dertler üzerime gençliğime… yaşayamadığım günlerimi, atıyorum içime bir hıçkırık gibi takılıyor acılar yüreğime… anne… hani kızardın ya küçükken bana hep babamla korkuturdun beni hadi anne, yine babama söylesene içimdeki bu illeti, hayatı nasıl kendime zindan ettiğimi söyle hadi anne, yine beni dövsene! bak… bak çamurla oynuyorum yine bak kollarımda iki bilezik… gardiyan amcalar götürüyor beni eve hadi anne, yine “gitme” desene yapma desene anne!..

VOLTA ATIYORUM YİNE KOCA DÜNYAMIN; DARACIK AVLUSUNDA …!!! VÜCUTTAN HABERSİZ YÜRÜYOR BACAKLARIM. BİR DOKUNSALAR AĞLAYACAKTIM. BİLİYORUM AĞLAMAKLADA DURULMAZDIM, BİN KAHIR ÜSTÜNE KAHROLACAKTIM.ON DAKKA ÖNCEYDİ; TEZ GELİRDİ ÖLÜMÜN HABERİYDİ DEDİLERKİ: VEREMİNE SEVDALANDIĞIN, O GÖNÜL NURUNU KAYBETTİN ARTIK !…. BIRAKTI DÜNYA YURDUNU !….

Bugün görüşme günüdür of Çift camlardan ses gelmiyor of Mahkumların umududur Çift camlardan ses gelmiyo yavrum yüzün görünmüyor Neden dinmez gözyaslarım of of of Aney bacım kardaşlarım of of Sormaz oldu sırdaşlarım Çift camlardan ses gelmiyo yavrum yüzün görünmüyor Anons sesini beklerim of Gelmez oldu sevdiklerim of of Artık bitti umutlarım Çift camlardan ses gelmiyo yavrum yüzün görünmüyor of

Görüş Günü : Bu gün görüş günümüz Dost kardeş bir arada Telden tele Mendil salla el salla Merhaba İzin olsun hapisane içinde Seni Senden sormalara doyamam Yarım döner cigaramın ateşi Gitme dayanamam

Mahpushane: Demir parmaklıklarda Üç kelime konuştuk: Paran var mı? dedim. Sorma! Alıştık, Kuru ekmek de yerim dedi. O, Dışarıdayken, Ağaçları, Kuşları, Çiçekleri, Ne kadar severdi. Bazı geceler dinliyormuş Şehirden gelen uğultuları. Yahu! diyor, Her gece rüyamda görüyorum dostları. Gündüzleri bahçede geziyor Ve seyrediyormuş Güneşi, Masmavi bulutları. Kendisi yıkıyormuş Çamaşırlarını, Yemek tasını 101 seneye mahkum prangalıyla; Beraber söylüyormuş Kazımım şarkısını.

__________________
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna; ama bil ki senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna! Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!...
Aşk bilek gücü değil “YÜREKTİR”! Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara!…
KaRaqiZz isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla