Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10.09.2014, 23:00   #6 (permalink)
Papatya

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Aof İlahiyat Kelama Giriş Dersi 10.Ünite Kelamın Konumu ve Kelam Eleştirisi

Aof İlahiyat Kelama Giriş Dersi 10.Ünite Kelamın Konumu ve Kelam Eleştirisi



(Hazırlayan : papatya
Özetlerimi ders kitabına çalıştıktan sonra tekrar amaçlı kullanmanızı öneririm.)


KELÂMIN KONUMU VE KELÂM ELEŞTİRİSİ

10.ÜNİTE
Geleneksel ılim Anlayışında Kelâmın Yeri: ıslam felsefecileri ilimleri sınıflarken 3 ölçütü esas alır.1)varlık sahası 2)ilimlerdeki yöntem 3) gayedir. Filozoflar sınıflarken; ilmin ele aldığı varlığın yüce olup olmaması, metot önemlidir.
*ılimlere yönelik en erken sınıflamayı Fârâbî yapmıştır Kelâmı siyaset, fıkıh gibi amelî (pratik) ilimler içinde değerlendirmiştir.Kelâmı dini savunacak araç olarak görmüştür.
*Âmirî ilimleri dinî- felsefî olarak 2’ye ayırır.Dinî ilimler felsefi ilimlerden üstündür, dinî ilimlerin kaynağı Peygamberler, felsefi ilimlerin kaynağı filozoflardır.
*Felsefeciler dışındakiler kelâm ilmine önem vermişlerdir.
*Gazzâlî ilimleri aklî ve naklî diye 2’ye ayırmış, sonra her birini küllî ve cüzî diye ayırmış, kelâmı küllî olarak görmüştür; çünkü kelâm varlıkla ilgilenmektedir.
Kelâmın üstün ilim olduğuna dair gerekçeler: 1) Kelâmın geniş konuyu ele alması,Allah’ın zatı-sıfatlarıyla ilgilenmesi
2)Dünya-ahiret mutluğunu elde etme gayesini hedeflemesi
3)Delillerinin hem aklın kabul edeceği hem de ayet ve hadislerle sabit olduğu deliller olması
4)ınanç konusunda tüm Peygamberler ittifak ettiği için dinî ilimlerin kelâm ilmine dayanması
5)Allah’ın varlığı ispat edilmedikçe tefsir, hadis vs. ilimlerin varlığından söz edilemez.
6)Kelâmın kişiye dinî ilmi araştırma ve ispatında kişiye söz söyleme imkânı vermesidir.
*Gazzâli kelâmın inançla ilgili problemleri çözmede tek başına yeterli olmadığı , avamın ilgilenmesinin sakıncalı olabileceği, bu kültürü almış kişilerin ilgilenmesi gerektiğini savunmuştur.Kelâm ilmiyle ilgilenmeyi farz-ı kifâye olarak görmüştür.Her beldede bid’atçılara karşı koyup Ehl-i Sünnetin kalbini şüpheden temizleyeceklere ihtiyaç vardır.

KELÂMIN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

Felsefe ve Kelâm: Her ikisi de Allah’ın zatı ve sıfatlarından, başlangıç ve son itibariyle varlıklardan bahseder.Felsefe konuları ele alırken aklı temel alır, ayet ve hadisi kabul etmez. Kelâmvahyi esas alır, bu yönüyle felsefeden ayrılır.
Kur’an, Hadis ve Kelâm: Dinin temel kaynağı bunlar olduğu için kelâm ilmi için de bunlar önemlidir.Kur’an; inanç esasları ve iman edilecek hususları bize bildirir, bunların doğruluğunu belirleyen ölçüttür.
*Kelâm-Hadis , hadis tamamen haber ve rivayete dayanır.Kelâmın ilgi alanına giren şefaat, cennet, cehennem, kabir azabı vs..hadisler delil olarak kullanılmıştır.
Fıkıh ve Kelâm: Ebu Hanife fıkhı “ kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesi” şeklinde tanımlar. Fıkhın inançla ilgili kısmı için fıkh-ı ekber ( en büyük fıkıh)tabirini kullanır.
*Fıkıh ve fıkıh usûlü fillerde iyilik- kötülük özelliği, irade, adalet,fiillere karşılık ceza- mükâfat vs. pek çok konuda kelâm ilminden yararlanmıştır.
Ahlâk, Siyaset ve Kelâm: Kelâm; insan-Allah ilişkisinde gözeltilemsi gereken hususları sunar.ınsanın mahiyeti, yükümlülük- ceza, fiillerindeki hürriyeti vs. konular ortaklaşa ele alınır.
*Siyaset Haricîler ve şiâ’nın imâmet meselesinde önemle durması,inanç esası haline getirmesi yüzünden kelâm ilmi siyasetle ilgilenmiştir.
Tabiat ılimleri, Beşerî ılimler ve Kelâm: Kelâmın konuları 2’ye ayrılır.1) Doğrudan dini esasları oluşturan mesâil- Makâsıd ya da bunları ispat etmede kullanılan vesâil ‘dır.
*Beşerî ilimler özellikle fizik, cebir, geometri, astronomiden yararlanılmıştır.
*Beşerî ilimler varlığı incelerken duyu organlarına giren yönleriyle ele alırlar; kelâm olayı başlangıç,son , yaratılış, ahret açısından değerlendirir.
Kelâmcıların dini esasları ispat noktasında pozitif bilimlerin verilerinden yararlanması hususuna örnek ver? Kelâmcıların Allah’ın varlığını ispat için Hudûs delili kullanması (atomculuk düşüncesi) cevher-araz teorisi oluşturur.Tüm âlem cevherdenoluşmuştur, ayartılmıştır, yaratılmayan tek şey Allah’tır.

KELÂMA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Selefiler ve Sufîlerin Eleştirileri: Aklî tefekkür yani kelâma karşı çıkanların nedeni Âl-i ımrân Suresi 7.ayettir.
*ık 2 halife döneminde Kur’an yoruma tabî tutulmamış, nasslar olduğu gibi kabul edilmiştir.
*Selef âlimleri “ Dinî konuda bir kimseyi örnek almak istiyorsanız Resulûllah ve ashâbını örnek alınız.ılim ve âhlâk açısından en temiz onlardır…” ılk müstakil eser; Ebû ısmail Hâce Abdullah b. Muhammed el- Herevî – Zemmü’l-Kelâm ve ehlihî ıbn Kuddâme- Tahrîmu’n-nazâr fî kütübî ehli’l-kelâm ve Zemmü’t-te’vîl , ıbn Teymiyye ve ıbn Kayyim el-Cezviyye’de o dönem meşhurdur.
Selef ve Selef Çizgisindekilerin Eleştirileri:
1-(Mâide 5/3) “ Bugün size dininizi tamamladım” dinin kaynağının Kur’an ve hadis olduğunu net açıklar, nakil dışındaki her şey aslı olmayan şeydir, bid’attır.
2)Kelâm hakikat araştırması olmaktan çıkıp toplumdaki husumet ve fitneyi körüklemeye yönelik amaca bürünmüştür.Dinî-ahlâkî hayatın zayıflamasına, Müslümanların tekfir etmesine vs. neden olmuştur.
3)ıtikâda ilişkin meselede Kur’an esas alınmalı,anlaşılmayan hususlarda yine Kur’an’da araştırılmalıdır.Herşeyi akılla kavramaya çalışmak (Mutezile gibi) yanlıştır.
4)Kelâm hitabet ve cedele dayandığı için Kur’an ve Sünnet uslûbuna uygun değildir.
5)Kelâmın baş konusu Allah’ın zatı- sıfatlarıdır,ama bu konularda nassla yetinmeyip yoruma gitmişlerdir.
6)Kelâmcılar itikâdî meseleyi tartışırken muhaliflerinin yanlış fikirlerini naklederler.
7)Kelâm dinî meseleyi akıl ve kıyasla çözmeye çalışırken cevher,araz, tevellüd vs. kesin ilkeler gibi görür.
8) Kelâm insanın psikolojik duygu yönünü ihmal ettiğinden iman hayatını benimseyememiştir.
9)Ortaya çıkan siyâsî kargaşa her fırka tarafından me**aati doğrultusunda kullanılmıştır.
Selef düşüncesini benimseyenler kelâmı eleştirirken neyi gözden kaçırmışlardır? Zamanla değişen toplumsal yapı ve şartları doğru değerlendirememişlerdir,Allah aklı yasaklamamış, Kur’an’da da aklı kullanmaya vurgu yapmıştır..
Sufîler: Maadi âlem ve dünyevî işlerde akıl-tecrübenin rehberliğini kabul etmişlerdir,kelâmcılaraın akla dayanarak Allah’ın isim ve sıfatları üzerinde konuşmalarını değersiz görürler.Onlara göre; dinî hakikatler akılla anlaşılamayacak kadar gizlidir. Akıl- nakil dinî bilginin kaynağı olsa da duyu bilgisi yanıltıcı, aklî bilgi sınırlıdır bunların verilerine güvenilemez.
*Sufîlere göre; insanı hakikate ulaştıracak tek bilgi kaynağı keşf ve ilham yöntemidir.Buna ilim yerine, marifet, irfan gibi isim verirler.ılimden daha değerlidir..”Kalbi arındırma” dediği samimiyetle yönelme sonrasında kalbin saf, berrak hale gelip Allah ve gayb âlemine ilişkin bilgilere ulaşacağıdır.
*Kelâmcılar keşf ve ilhamı kabul etmezler; çünkü 1) kontrol edilmesi mümkün değildir, 2) ancak sahibini bağlar.
*Mutasavvıfların kelâma yönelik eleştirileri bilgi kaynakları ve konu değerlendirmeleri konusundadır.
*Ebü’l-Hasan el-Eş’arî eleştirilere itirazı; 1)ıtikâdî meseleleri ele alıp sapkınlıkla suçlamak, cevher,araz vs. hakkında konuşmanın temeli yok.
2)Bu meseleler Kur’an ve Sünnette yer almamışsa da genel prensipleri bu kaynaklarda mevcuttur.
3)Miras, cezalar, boşanma vs.fıkhî meseleler hakkında Hz.Peygamber’den nass gelmemiştir, buna rağmen fıkıh âlimleri içtihatta bulunmuşlardır.
ıslam Felsefecilerinin Eleştirileri: Felsefe varlığın ontolojik ve statüsünü bağımsız ele alır.Dinin hedefi ahlâkî ve pratik karakterdir. Felsefe zihinsel ve felsefî doğruluğu öncelikli hedef olarak belirler.
*Fârâbî ve ıbn Sinâ ılâhiyyât, Nübüvvet ve meâd (ahret) temel meseleleri konu edinselerde Arsitotelesçi-Yeniplatoncu
geleneği benimsemişlerdir.Âlemin meydana gelişini yaratma değil, sudûr nazariyesiyle açıklamışlardır. Yoktan yaratmayı kabul etmedikleri için atomcu anlayışı reddederler.

*Fârâbî kelâmcıların duyu, haber, akıl yoluyla elde edilen veriyi inceleyerek dini destekleyenleri kullandıklarını, çelişenlerin de yanlışlarını göstermeye çaılştıklarını dile getirir.
*ıbn Sinâ da atom teorisini reddeder, sistemli eleştiri yapmaz.
*Felsefeden kelâma köklü eleştiriyi ıbn Rüşd yapmıştır.ıbn Rüşd felsefesinde felsefe-din arasında uzlaşma vardır,felsefe ve dinin kendine özgü prensipleri vardır ve birbirinden farklı olmak durumundadır. ( Nahl 16/125) ayetine dayanarak tasdik açısından insanları 3’e ayırır.1) hükmü kesin aklî delillerle tasdik eder, felsefe buna hitap eder. 2)cedelî sözlerle tasdik eder.3)ıknâî sözlerle tasdik eder.Bu tasif açısından kelâmcıların tutumu cedel- mücadeleye, Selefiyye’nin metodu güzel öğütle davete karşılık gelir.
*Cedelî metot insanlara fayda sağlamaz, her zaman geçerli değildir.
ıbn Rüşd’ün kelâma metot açısından yönelttiği eleştirilerin hareket noktaları?1)aklî delille dayanmayan hükümlerle dini anlamaya çalışmaları 2)cedel-hitâbet Kur’an uslûbuna uymayan bahisleri avama açması 3) vahyin tevile açık manalarını halka açıklamalarıdır
*ıbn Rüşd’e göre hudûs delili zor anlaşılır yapı sergiler.Kur’an’da âlemin yaratılmasıyla ilişkin hususlarda hudûs delili kullanılmamış,kullanmak bid’attır.
*5. ve 11. yyda akaid risalesi mahiyetindeki eserler yaygınlık kazanmıştır.
Günümüzde Kelâma Yöneltilen Eleştiriler: ınsan davranışını biçimlendirecek pratik etki koymamış olmasıdır.Kelâmın amacı Kur’an’da “takvâ” olarak isimlendirilen Allah ve insana karşı duruşu sevk etmeye çalışmaktır.Eş’arî kelamcıları bu konuda başarılı olamamışlardır. ınsan hürriyetini neredeyse yok saymışlardır.
*Kelâmda belli öğretiyi desteklemek için delil getiren nass yorumlanış haliyle mutlaklaşıp sorgulanmaz hale gelmiştir.
*Kelâmcılar âlemden hareketle Allah’ın varlığını bulmayı amaçladılar.Pozitif bilimler alanında çalışma yapılmadığı yalandır,ıslam’ın geri kalma nedeni yalnızca kelâm ilmi değildir.Kelâm; dinin değişmez ilkelerini ortaya koyup diğer bilim dallarına temel oluşturmak ve problemler- eleştirilere karşı İslam’ı savunmaktır.


Papatya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla