Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29.10.2014, 15:37   #1 (permalink)
Jade

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
soru Ahmet Mithat Efendi'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

Ahmet Mithat Efendi'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri




Türkiye’de Tanzimat Edebiyatı’nı ilgi ile izleyen yeni bir kültür çevresi meydana gelirken bu kültür seviyesine, bir taraftan oldukça üstün nitelikli edebi eserler sunulurken, bir taraftan da eserleriyle daha büyük bir halk kitlesine seslenen yazarlar yetişmekteydi. Bu yazarlar Avrupa tarzında eserler vermekle birlikte, halkın seviyesini aşmayan bir sanat düzeyinde oldukları için eserleri anlaşılabilirdi. Amaçları, halkı bilgilendirmekti. Bu eserler yeni edebiyatın her türü ile yazılıyor, romanlar, hikâyeler, tiyatro eserleri, makaleler seyahat notları yazılıyordu. Ahmet Mithat Efendi de Türkiye’de geniş bir kitleye okuma zevkini aşılayan önemli bir yazarımızdır. Ahmet Mithat’ın öğretici olma isteği ve macera duygusunun bir sonucu da eserlerinde hayatından izlere rastlanmasıdır.

Hayatı:
Ahmet Mithat Efendi 1844 yılında İstanbul’da doğmuştur. Asıl adı Ahmet’tir. Babası Hacı Süleyman Ağa, Ahmet Mithat altı yaşında iken ölmüştür. Bunun üzerine Vidin’ deki ağabeyi Hafız Ağa’nın yanına giderek orada ilköğrenimine başlar. İstanbul’a döndüğünde Mısır çarşısında çıraklık yapmağa başladı. Geceleri ise çarşı esnafından Hacr İbrahim Efendi’den okuma yazma öğrenmeğe başlar. Daha sonra ise Galata’ da bir yabancıdan Fransızca öğrenmeğe başlar. Ağabeyi ailesini Niş’e aldırınca Niş Rüştiyesi’ne girer ve 1864’te mezun olur. Aynı yıl Rusçuk’ta Tuna Vilayeti Mektub-i Kalem’ine girer. Burada gösterdiği başarı sayesinde Mithat Paşa O’na kendi mahlasını verir. Medresede sabah dersleri vermeğe devam ederken, kendisine Politika Müdürlüğü Türkçe Kâtipliği de verilir. Aynı zamanda yeni kurulan Tuna Gazetesi’nin yazı işlerinde de çalışır.

1866’da mühendis tercümanı olarak Sofya’ya gider. Rusçuk’a geri döndüğünde Kalemdeki görevinden ayrılır ve hayatını tapu defterlerini kopya ederek kazanır. Bu durum eserlerine de etki eder. Bu sırada tanıştığı Muhacirin Komisyonu reisi Erkânıharp Şakir Paşa ile dost olur ve Menfa adlı eserinde; ‘’Benim istikbalimden ümitvâr olan fakat bu ümidi bence meşhul bulunan zati âli-kadr ki vatanın terakkîyat-ı saadeti kendilerinden memul ve muntazar olan zevat-ı kiramın birincilerindendir...’’ diye sayfalar boyunca onu över.

1868’de Tuna Gazetesi’ne muharrir, Ziraat Müdürlüğü’ne kâtip olur. Vilayet Gazetesi’ni kurmak için gerekli olan matbaayı satın alma görevi de Ahmet Mithat’a verilir. Hazırlıklar tamamlanınca yüz kırk kişilik Vilayet Kadrosu yola çıkar.

Politika Müdürü Ressam Hamit Bey’in yolculuk boyunca yaptığı resimler Mithat Efendi’yi derinden etkiler. Bu yıllarda Mithat Efendi hayatını keşfetmeğe başlar. Bağdat’ta Vilayet Matbaasının ve Zevra Gazetesi’nin müdürü olur. Tanıdığı her insan ve tanık olduğu her olay Ahmet Mithat’a etki eder. Bunların başında Muhammed Can Muattar adında bir İrlandalı entelektüel vardır. Merkez Mutasarrıfı tayin edilen Şakir Bey’in yardımıyla hapisten kurtardığı ve gazetesinde İngilizce, Arap ve Farsça mütercimi tayin ettiği bu kişi, onu şark (doğu) ilimlerine alıştırır ve din meselelerinde eleştirici bir görüş aşılar. Kendi deyimiyle münazaradan ve bahisten hoşlanan Ahmet Mithat’a sadece zekâsıyla meseleleri halledemeyeceğini söyleyen ilk kişi de o’dur. İkinci uyandırış ise Hamit Bey’den gelir. Menfa’nın Avrupa’da az çok sağlam bir eğitim görmüş olan genç ressamın onu nasıl hırpaladığını ve okumağa teşvik ettiğini çok iyi anlatır.

1870’de, Maarif Nezareti’nin açtığı mektepler için basılacak kitaplar müsabakasına ‘’Hâce-i Evvel’’ ile girer. Hemen hemen aynı zamanda Kıssadan Hisse’yi yazar. Bunları kendi söylediğine göre ‘’Letaif-i Rivayet’’ in ilk hikâyeleri izler. Fakat bu sırada ağabeyi vefat eder ve ailenin yükü onun omuzlarına kalır.

1871’de istifa ederek İstanbul’a gelir. Fevzi Paşa’nın yardımıyla ‘’Ceride-i Askeriye’’ ye başmuharrir olur. Oturduğu evde bir matbaa kurarak, ailece, nezaretin basmasından ümidi kestiği ‘’Hâce-i Evvel’’, Kıssadan Hisse’’ ve ‘’Letaif-i Rivayet’’ı cüz cüz basar. Aynı yıl Basiret Gazetesi’nde yazar.

1872’de İbret Gazetesi’ni idareye başlar, Namık Kemal ile tanışır, Türkçe- Fransızca çıkan Takvim-i Ticaret Gazetesi’nin baskısını ve Türkçe kısmının yazı işlerini üzerine alır.

Ahmet Mithat Efendi, Mithat Paşa’nın sadareti üzerine 1. Mahmut Nedim Paşa’nın aleyhinde yazdığı baş makale yüzünden sonra ilk sayısında kaldırılan, ikincisi on yedi nüsha çıktıktan sonra kapatılan ‘’Devir’’ ve ‘’Bedir’’ adlı gazeteleri çıkarır.

‘’Menfa’’ adlı eserinde Rodos’a sürülmeden önceki hayatından söz eder. Bu kitapta sürgünün haksız yere olduğunu anlatır. Aynı zamanda Namık Kemal ile aralarında bu devirde var olan düşünce ayrılığını göstermeğe çalışır. Ahmet Mithat, Namık Kemal’in ve Yeni Osmanlıların eserlerinin kendi fikir hayatında bir mesafe olduğunu Menfa’da ; ‘’İsimleri nasıl takdir edeceğimi bilemezdim’’ sözleri ile ifade eder. Ancak Rusçuk’tan ayrıldıktan sonra onların mücadelesine şahsi kin ve menfaatin karışmış olduğunu yavaş yavaş anladığını, bu nedenle kişiliklerini ve eserlerini sevmekle beraber bu etkinin eski şekilde olmadığını Menfa’da belirtir.

Ahmet Mithat’ın en önemli özelliği öğretmek için yazmasıdır. Evi ve mektebi daima beraber düşünür. Bu devirde Namık Kemal ile şahsen tanışmış ve İbret’in bir takım teknik işlerini üzerine alır. Namık Kemal’e Bedir’in beşinci nüshasında, Dağarcık’ta ve ‘’Hürriyet nedir’’ isimli yazısında göndermeler yapmış olmasına rağmen Namık Kemal’in etkisialtındadır.

Ahmet Mithat’ın büyük bir okur kitlesi vardır ve çalışkan, idealist bir karaktere sahiptir. ‘’Toplum için sanat’’anlayışını benimser ve halka bir şeyler öğretme kaygısı içindedir. Aynı zamanda, zamanının en çok okunan romancıları arasındadır. Anlatını yalın ve açıktır. Eserlerinde olmayacak tesadüflere, olağan üstü olaylara ve her zaman rastlanan tiplere yer verir. Serveti Fünun sanatçılarını sanat anlayışları ve dilleri yüzünden eleştirmiştir.

Makale, çeviri, eleştiri, anı, gezi, piyes, roman, hikâye türlerinde eserler vermiştir. Tarih, edebiyat, dil, coğrafya, askerlik, ekonomi, matematik, fizik, astronomi gibi konular işlemiştir. Birçok konuda eser vermesi, onun çok yönlü bir yazar olduğuna işarettir. Eserleri en çok roman ve hikâye tarzındadır. En çok bilinen eserleri; Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Dünyaya İkinci Geliş, Felatun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Henüz On Yedi Yaşında’dır. Batı tarzında ilk roman olan Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ından sonra Ahmet Mithat’ın Rodos’ta sürgündeyken yazdığı Hasan Mellah da batı tarzında yazılmış ilk eserlerdendir. Kıssadan Hisse ise Batı tarzında ilk hikâyedir. (Kıssadan Hisse Fransızca’dan tercüme edilmiş bir eserdir.)

Ahmet Mithat yazarlığa hikâye yazarak başlar. Bazen adapte hikâyeler yazarken bazen de güldürücü, acıklı ve meraklandırıcı unsurlar da kullanır. Letaif-i Rivayet eseri yirmi beş cüzden oluşur. Bunların en çok bilinenleri; Diplomalı Kız, Can Kurtaranlar, Firkat, Ölüm Allah’ın Emri’dir.

Ahmet Mithat’ın hikâye ve romanlarında sağlamağa çalıştığı fayda, Türk Halkı’nda çağdaş medeniyete uymayan düşünceleri ve yaşam tarzını değiştirmektir. Bu yüzden eserlerinde batıl inançları ve gerici hareketleri eleştirirken, Batı kültüründeki bilgileri öğretmektedir. Namık Kemal’in tiyatroda uyguladığı faydalı eğlence yöntemini roman ve hikâyede uygulamıştır. Batı kültürünün iyi yönlerinin yanında kötü yönlerinin de olduğunu düşündüğünden, olayların Avrupa’da geçmesini tercih etmiştir. Bunun dışında Müslüman halkın arasında geçen olayların da anlatıldığı romanları da vardır. Bunlara yeni roman adını verir ve örnek olarak Müşahedat’ı yazdığını söyler. Ahmet Mithat’ın roman ve hikâye hakkındaki görüşlerini kitaplarının ön sözlerinden ve yazdığı Ahbar-ı Asara Tamim-i Enzar adlı eserinden de anlayabiliriz. Yazarken okuyucuyu meraklandırmak için olayı değişik biçimlerde anlatmakta ustadır. Eserlerinde genellikle romantizm akımının etkileri görülür. Hikâye ve romanlarındaki meddah etkisi özellikle Tahkiye’de ve üslubunda çok belirgindir.


A. Mithat Efendi'nin edebi kişiliğini şöyle özetleyebiliriz:

1. Tanzimat döneminin en popüler (halkçı), en üretken yazarı olan, türlü devlet hizmetlerinde bulunan, gazetecilik yapan sanatçı İstanbul doğumludur.

2. Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır. Bu nedenler eserlerinin birçoğu edebi değer taşımaz.

3. En üretken yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. 200 kadar eser yazmıştır.

4. Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir.

5. Sade, anlaşılır bir diller bildiği her şeyi aktarmaya çalışmıştır. halkın psikolojisini iyi bilir, halka hoş gelen ve merak uyandıran bir tarzda halkçı roman geleneğini başlatarak halka okuma sevgisini kazandırmaya çalışmıştır.

6. Öykü ve romanlarında meddah tekniğini kullanmıştır. Öykü ve romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih…

7. Edebiyatımızın ilk hikaye örnekleri olan Letaif-i rivayet adlı 24 kitaplık dizi ona aittir.

8. Romantizmin etkisinde kalan sanatçı, edebiyatımızın konu ve tema ufuklarını genişletmiş.

Bazı eserleri:

Roman: Felatun Bey ile Rakım Efendi, Çengi, Acayib-i Alem, Teehhül, Vah, Firkat, Esaret, Yeniçeriler, Hasan Mellah Hüseyin Fellah, Dünyaya İkinci Geliş, Altın Işıklar, Gürcü Kızı...

Öykü ve Oyunlar: Letaif-i Rivayet, Karnaval, Henüz On Yedi Yaşında, Haydut Montari, Gönüllü, Jön Türk, Açıkbaş...

Diğer: Şopenhavr'ın Hikmet-i Cedidesi , Volter, Beşir Fuad, Avrupa'da Bir Cevelan (seyahatname, 1890'da yayımlamış), Menfa (özyaşamöyküsü)...

Çıkardığı Gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat


__________________



Jade isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla