Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08.12.2014, 00:06   #1 (permalink)
Papatya

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kentler Şairler İçin Vardır

Kentler Şairler İçin Vardır

Düşünce suçum olduğun günlerdi...
Ölmeden gömdüğün sevdalarınla gelirdin
Gece çöktüğü her şehri öperdi sonra
Saçlarıma kara yağardı

Zamanında doğmadı mı güneş
Tomurcuklanan her çiçek ölüme açardı
Ve ben
Bildiğim bütün sokaklarda kaybolurdum
Sense bir ihtilali kuşanırdın
Düşerken tutunduğum
Uçurum gözlerine
Ucu deniz bir ölüm olurdu yaşamak

Şehir çürürdü dalgınlığımdan
Şehir üşürdü
Eminönü’nde sen üşürdün
Bense dalıp dalıp kendime giderdim
Çocukluğum tırnaklarımın arasında
Kaybolurdu
Titreyerek ve
Kusarak yürürdüm kalabalıklarda
Her kavşakta
Eski bir cehennemliğin defterinden
Giderek korkunçlaşan
Bir sayfa koparırdım
Cinayete kurgulu
Çıkmaz sokaklarında bu kentin
Soysuzlaşırdı bütün patronlar

Sen ölürsen bu düşte
Bil ki önce beni gömecekler

Oysa biz hep birbirimizi kaçırırız

Bu kentte ikimize sığınacak tek zindan var
Ve bilmeden sorar şarkılar
“zindanlar neye yarar?”
Arabesk bir hüzün yerleşir yüzüme
Unutkanlığıma pazarlar kurulur
Kavgamı satar birileri

Yazdan kalma bir kış ölüsüyüz ikimiz
Zaman alnımızda bilenen kör bıçak şimdi
Ve bilir misin ayrılmak vazgeçmek gibidir
Doğru değildir ama gereklidir

Çünkü hayat olduğu gibidir
Olması gerektiği gibi değil

Sonra seni terk eder
Beni unutmalara yattığın sinemalar
Kıvrık bir solucan gibi dururken adının ilk harfi beynimde
Git gide yalnızlaşan bir Kudüs olurum
İçini boşaltsam ölür kent
İçinde insanları öldürüyorken

Şimdi herkeste sana aşık oluyorum
Küs bakışlı bir intihardan sakınırken seni
Mavi bir vurgun yiyorum

Öfkeme İstanbul musun nesin
Bir asansörden “gitme” bakıyorsun
Bu kentin
Bütün asansör boşluklarına düşüyorum

Zaman rüzgarı
Üstünden geçtiği her şeyi unutturuyorken
Ben seni kendime emrediyorum

Kahraman Tazeoğlu

Papatya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla