Uzun zamandır aşk ve ilişkiler konusunu inceleyen biri olarak şunu söyleyebilirim: Çok erken yaşta ve hazır olmadan yapılan evlilikler, çoğunlukla hayal kırıklığıyla sonlanıyor.
Genç yaşın ateşi ve pembe dünyası, insanı kolaylıkla yanıltır. Erken yaşta başlayan flört döneminde, aşk kalbin kapısından hızlı girdiği için gerçekleri görmekte pek başarılı değilizdir.
Evlilik için ruhen ve akıl olarak biraz olgunlaşmak gerekir. Erken yaşta yapılan evlilikler, sonradan pişmanlık dolu bir yaşam tecrübesine dönebilir.
Her iki tarafında çok genç olduğu dönemde, aşkın büyüsüne kapılmaya müsait olduğumuzdan, evlilik gibi bilinmeyen bir dünyaya hayalperest bir yaklaşım içine gireriz. Özellikle ergenlik dönemini henüz tamamlayan gençler, bir de aile ile çatışma içindeyse, evliliği bir özgürlük ve kaçış gibi görür.
Baba evinde yaşayamadıklarını, sevdiği insanla yaşayacağını düşünen pek çok genç kız, erken yaşta yapılan evliliğin sıkıntısını bir ömür boyu sürmektedir.
Gençlik, tadına vararak yaşanması gereken bir süreç. Aşık olun, yaşayın, sevin, flört edin. Vakti gelince nasılsa evleneceksiniz, bunun için acele etmeyin.
Dünyayı, hayatı, yaşamı tanımadan bu kadar büyük bir karar almak ve sorumluluk altına girmek, sonradan büyük pişmanlıklar duymanıza neden olacaktır.
Sabah birlikte uyanmak, kendi evinde özgürce yaşamak ve daha pek çok şey size hoş gelebilir. Oysa evlilik bir kurumdur ve kurumu ayakta tutmak için, hayatın yükünü ciddi olarak omuzlarınıza almanız gerekir.
Sevginiz, aşkınız çok büyük olabilir ancak hayat şartları gün gelir sevginizi de parçalar. Genç yaşta böyle bir maceraya atılmadan önce uzun uzun düşünmeli ve çok iyi karar vermelisiniz. Aşkın gözü kördür derler, aslında değildir. O gözler sadece başka tarafa bakmayı bilemediği için kör gibidir.