Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Açık Öğretim
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

Açık Öğretim kategorisinde açılmış olan Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 11.04.2016, 14:18   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

aöf, aöf ders notları, açıköğretim ders notları, Aöf İktisat, Anayasa Hukuku Ders Notu, Anayasa Hukuku not

Ünite 1 (Anayasa Kavramı, Anayasalcılık Akımı Ve Anayasa Çeşitleri)
1_ Anayasa Nedir? Bir devletin organlarının kuruluş, işleyiş ve aralarındaki ilişkileri ve devletle birey arasındaki ilişkilerin
temel kurallarını belirleyen üstün bir kanundur.
2_ Anayasa Hukukçusunun İlgi Alanı Nedir? Sadece anayasa metnini değil, ülkenin anayasal ve siyasal hayatıyla çok
yakından ilgili olan, seçim kanunları, siyasi partiler kanunları, yasama meclisleri içtüzükleri ve temel hakları düzenleyen
kanunlar gibi diğer kanunları da içine alır. Bunların dışında, diğer hukuk dallarında olduğu üzere, yargı kararları (içtihatlar) ve
bilimsel eserler (doktrin) anayasa hukukunun da önemli kaynaklarındandır
3_ Dünyada İlk Yazılı Anayasa Metni Ne Zaman Yazılmış? İngiliz İhtilali sırasında kabul edilmiş ve ömrü pek kısa sürmüş olan
“Instrument of Government” (Hükümet Aracı) adlı bir belgedir.
4_ Bugünkü Anlamında İlk Anayasalar Hangileridir? 1787 ABD ve 1791 Fransa anayasalarıdır. 19. ve 20. yüzyıllarda
anayasacılık akımı hız kazanmış ve pek çok devlet birer anayasa kabul etmiştir. Bilindiği gibi, ilk
5_ Osmanlı-Türk Anayasası Ne Zaman İlan Edildi? 1876 yılında kabul edilmiş olan “Kânûn-i Esâsî”
6_ Toplum Sözleşmesi Nedir? İnsanların hayatlarını ve haklarını güvenceye kavuşturmak amacıyla, bir kısım haklarını üstün
bir otoriteye (devlete) devretmeleridir
7_ Anayasacılık Nedir? Devlet iktidarının yazılı bir anayasa ile sınırlandırılması amacını güden siyasal bir akımdır.
8_ Sınırlı Devlet Nedir? Devlet iktidarının kişisel özgürlükler lehine etkin bir şekilde sınırlandırıldığı devletlere denir.
9_ Anayasacılık Akımının Temel Amacı Nedir? Devlet iktidarını sınırlandırmak, başka bir deyişle “sınırlı devlet”i yaratmaksa,
dikey bölüşümün de yatay bölüşüm kadar etkili bir yöntem olduğunda kuşku yoktur
10_ Federal Devlet, Üniter (Tekçi) Devletin Karşıtı Olarak Kullanılmaktadır. Gerçekten, İki Yönetim Siste- Mi Arasında
Önemli Farklar Vardır:
 Üniter devlette tek bir anayasa, tek birer yasama, yürütme ve yargı organı ve ülkenin tümünde birörnek şekilde
uygulanan tek bir hukuk sistemi mevcuttur. Federal devlette ise birliği oluşturan ünitelerden her birinin (ABD’de
bunlara “states” yani devlet denilmektedir) kendisine özgü anayasası, yasama, yürütme ve yargı organları ve kendi
hukuku vardır. Elbette bu ünitelerin kanunları, federal anayasaya ve federal kanunlara aykırı olamaz. Ancak bunlara
aykırı olmamak şartıyla, her ünite, kendi iç işleyişini düzenlemekte serbesttir.
 Üniter devlette merkezî yasama organı, kural olarak, yerel yönetim birimlerinin yetki ve görev alanlarını serbestçe
belirleyebildiği hâlde, federal devlette merkezî devletle federe devletler arasındaki yetki bölüşümü, federal anayasa
ile düzenlenmiş, dolayısıyla federe devletlerin görev ve yetki alanları anayasal güvence altına alınmıştır. Bu yetki
bölüşümü, ya federal anayasada merkezî devlete ait yetkilerin sayılarak geri kalanların tümünün federe devletlere
bırakılması ya da federe devletlerin yetkilerinin sayılarak geri kalanlarının merkezî devlete bırakılması şeklinde
gerçekleştirilebilir. ABD bunlardan birincisine, Kanada ise ikincisine örnektir. Ancak her iki hâlde de yetki
uyuşmazlıklarını çözmek, gerek federal devletin, gerek federe devletlerin anayasadaki yetki bölüşümünü ihlal
etmelerini önlemek üzere,
 Federal ve federe devlet kanunlarının federal anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir anayasa yargısının mevcut
olması zorunludur. Federal devlette federe devletler, federal devlet iradesinin oluşumuna devlet olarak katılırlar.
Bunun yolu, federal devletlerde yasama organının mut- laka iki meclisli olması, nüfus esasına göre halkı temsil eden
birinci meclislerin yanında federe devletleri, çoğu zaman eşit şekilde devletler olarak temsil eden bir ikinci meclisin
bulunmasıdır. Mesela ABD’de yasama organı (Kongre), nüfus esasına göre halkı temsil eden Temsilciler Meclisi ve
federe devletleri temsil eden Senato olmak üzere, iki meclisten kuruludur. Senato’da bütün federe devletler,
nüfusları ne olursa olsun, ikişer senatörle tem- sil edilirler. Kısacası, federal devletlerde iki meclis sistemi,
federalizmin doğal sonucudur. Üniter devletlerde ise böyle bir zorunluluk yoktur. Üniter devletler tek meclisli veya iki
meclisli olabilirler.
11_ Çağdaş Demokrasiler Arasında Federal Sistemin Örnekleri Olarak Hangileridir? ABD, Kanada, Brezilya, Meksika,
Almanya, Avusturya, Hindistan, Rusya sayılabilir.
12_ Yerinden Yönetim Sisteminin Deki Devletlere Örnek Verin? Daha ileri bir şekli de bölgelere, federe devletler düzeyinde
olmasa da oldukça geniş yetkiler ve özerklik tanıyan bölgesel yönetim sistemidir. Bunun çağdaş örnekleri arasında ispanya,
İtalya ve Birleşik Krallık’a değinilebilir.
13_ Yazılı Bir Anayaysa Sahip Olmayan Ülke Hangisidir? İngiltere, yazılı bir anayasaya sahip olmamakla birlikte, çok güçlü
anayasal gelenekleri, yaygın ve güçlü demokrasi kültürü ve etkin sivil toplum kuruluşları sayesinde bir anayasal devlettir
14_ Katı Anayasa Nedir? Değiştirilmesi normal kanunlardan farklı ve daha güçleştirici şartlara bağlanmış olan anayasadır.
15_ Bir Anayasayı Tümden Yeniden Yapma İktidarına “asli kurucu iktidar” o anayasayı kendi koyduğu değiştirilme kurallarına
uygun olarak değiştirme iktidarına da “tali (türevsel) kurucu iktidar” adı verilir


[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

__________________
all the best.




Konu YeşiL6 tarafından (11.04.2016 Saat 14:22 ) değiştirilmiştir.
YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 11.04.2016, 14:19   #2 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

Ünite 2 (Türkiye’de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış)

16_ Ferman nedir? Padişah buyruğudur.
17_ Mutlakiyet nedir? Bir hükümdarın kayıtsız şartsız idaresi altında bulunan hükümet şeklidir
18_ Meclis Hükümeti nedir? Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, yasama organında birleşmesi ile oluşan hükümet biçimidir.
19_ Kuvvetler Ayrılığı nedir? Devletin yasama, yürütme ve yargı iktidarlarının farklı devlet organlarına verilmiş olmasını ifade
eder
20_ Başkanlık Hükümeti nedir? Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, birbirinden kesin olarak ayrıldığı hükümet biçimidir.
21_ Parlamenter Rejim nedir? Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, yumuşak ve dengeli biçimde ayrıldığı rejim modelidir
22_ Yasama ve yürütme kuvvetlerinin yürütme organında birleşmesi, mutlak monarşilerde ve diktatörlüklerde söz konusu
olur
23_ Kuvvetler ayrılığı rejimleri de ikiye ayrılır.
 Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden kesin olarak ayrıldığı sistemlere başkanlık hükümeti,
 bu kuvvetlerin yumuşak ve dengeli biçimde ayrıldığı sistemlere de parlamenter rejim adı verilmektedir
24_ Görülüyor ki Millî Mücadele döneminin hükümet sistemi, yasama ve yürütme güçlerinin TBMM’de toplanmış olması,
bakanların teker teker Meclis tarafından seçilmeleri, meclisin bakanları her zaman değiştirebilmesi ve onlara yön verebilmesi,
buna karşılık Bakanlar Kurulu’nun meclise karşı kullanabileceği hiçbir hukuki silahın (örneğin, fesih yetkisinin) mevcut
olmaması ve bir devlet başkanlığı müessesesinin yaratılmamış bulunması bakımlarından, tam bir meclis hükümeti örneğidir.
25_ I.TBMM Dönemi hangi tarihler arasında (19201923)
26_ Padişahlık resmen ne zaman bitti? Nitekim TBMM, 30 Ekim ve 12 Kasım 1922 tarihli, 307 ve 308 sayılı iki tarihî kararıyla,
Osmanlı İmparatorluğu’nun sona erdiğini ve padişahlığın 16 Mart 1920 tarihinden geçerli olmak üzere tarihe karışmış
olduğunu ilan etmiştir.
27_ Cumhuriyeti ilan eden ve 1924 Anayasası’nı hazırlayan hangi meclistir? II. TBMM olmuştur
28_ Yeni Anayasa ne zaman kabul edildi? 20 Nisan 1924’te TBMM tarafından kabul edilerek, 23 Nisan 1924’te yayınlandı.
29_1924 Anayasası’nın bazı temel ilkeleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
Hükümet Sistemi, Anayasanın Sertliği, Laiklik, Kamu Hürriyetleri, 1924 Anayasası’nın Uygulanması
30_ 1924 Anayasası’nın meclis hükümetini andıran yönleri şunlardır:
 Anayasaya göre, “Türk Milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını
yalnız o kullanır” (m.4). “Yasama yetkisi ve yürütme erki Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve onda toplanır” (m.5).
 Meclis, hükümeti her zaman denetleyebileceği ve düşürebileceği (m.7) hâlde, hükümetin meclisi feshetme yetkisi
yoktur. Öte yandan,
31_ 1924 Anayasası, bazı yönleriyle de parlamenter sistemi andırmaktadır:
 Meclis, yasama yetkisini kendi kullandığı (m.6) hâlde, yürütme yetkisini ancak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
eliyle kullanabilir (m.7). Öyleyse, yürütme yetkisi teorik olarak mecliste bulunmakla beraber, meclisin yürütme
işlemlerini bizzat yapması söz konusu değildir. Bu sistemi, anayasacılarımız, kuvvetler birliği ve görevler ayrılığı
sistemi olarak adlandırmıştır.
 Hükümetin kurulması konusunda parlamenter sisteme uygun bir model kabul edilmiştir. Anayasanın 44. maddesine
göre “Başbakan, Cumhurbaşkanınca Meclis üyeleri arasından tayin olunur. Öteki bakanlar, Başbakanca seçilip tamamı
Cumhurbaşkanı tarafından onandıktan sonra meclise sunulur. Meclis toplanık değilse sunma işi meclisin
toplanmasına bırakılır. Hükümet, tutacağı yolu ve siyasi görüşünü en geç bir hafta içinde meclise bildirir ve ondan
güven ister”.
 1924 Anayasası, parlamenter sistemin temel ilkelerinden biri olan hükümetin kollektif sorumluluğu ilkesini açıkça
kabul etmiştir. Anayasanın 46. maddesine göre “Bakanlar Kurulu, hükümetin genel politikasından birlikte
sorumludur”
32_ Laiklik hangi tarihte kabul edildi? 1937 değişikliği ile de laiklik ilkesi resmen kabul olunmuştur.
33_ 1924 Anayasası kaç partilidir? İki kısa çok partili hayat denemesi (1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930’da
Serbest Fırka) bir yana bırakılırsa, 1946 yılına kadar tek partili;
34_ Çoğulcu Demokrasi nedir? Siyasal çoğunluğun etkin şekilde sınırlandığı ve çeşitli siyasal ve sosyal güçlerce paylaşıldığı demokrasi anlayışı.
35_ Çoğunlukçu Demokrasi Anlayışı nedir? Çoğunluk iradesinin daima kamu iyiliğine yöneldiği ve hiçbir zaman yanılmadığı
varsayımına dayanır
36_ 27 Mayıs 1960 müdahalesi ile iktidara geçen Millî Birlik Komitesi (MBK) neler yapmıştır? Kabul ettiği 1 Sayılı Kanunla,
1924 Anayasası’nın birçok hükmünü değiştiren geçici bir anayasa düzeni kurmuştur. Bu Anayasaya göre, MBK, TBMM’nin
yetkilerine sahiptir. Komite, yasama yetkisini bizzat, yürütme yetkisini de kendi seçtiği bakanlar eliyle kullanacaktır. Bakanları,
Devlet Başkanı tayin etmektedir. MBK, bakanları denetleme ve istediği takdirde azletme yetkisine sahiptir. Geçici anayasanın
meydana getirdiği Devlet Başkanlığı makamı; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Baş komutan ve MBK Başkanlığı yetkilerini
kendisinde birleştirmiştir.
37_ 1924 Anayasası nasıl bir sistem kurmuştur? Meclis hükümeti ile parlamenter rejim arasında karma bir sistem kurmuştur.
_ Hak ve hürriyetin özü nedir? Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarına göre, eğer bir sınırlama, bir hak ve hürriyetin
kullanılmasını imkânsız kılıyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, o hak veya hürriyetin özüne dokunmuş olacaktır.
Hürriyetlerin özünün ne olduğunu, bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamaya çalışmaktansa, bunu her hürriyetin kendi
özelliklerine göre saptamak daha doğru olur. Gene de bu konuda bazı genel ölçüler koymak mümkündür. Mesela bir
hürriyetin kullanılmasının idari makamların iznine bağlanması, o hürriyetin özünü zedeleyici bir sınırlama olarak kabul
edilebilir.
38_ Sosyal Devlet nedir? Devletin sosyal barışı ve adaleti sağlamak amacıyla toplumsal ve ekonomik yaşama müdahalesini
gerekli kılan devlet anlayışıdır.
39_ 1961 Anayasası’nda vesayetçi anlayışın izleri birkaç noktada kendini göstermektedir:
 Cumhuriyet Senatosu, tümüyle seçilmiş üyelerden oluşmamıştır. Askeri müdahaleyi gerçekleştiren MBK’nin 13 Aralık
1960 tarihindeki başkan ve üyeleri (23 kişi) “yaş kaydı gözetilmeksizin” (yani ömür boyu) Cumhuriyet Senatosu’nun
tabii üyesidir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı’na on beş üye seçme hakkı tanınmıştır (m.70). Anayasanın Cumhurbaşkanlığı’nı
da esas itibarıyla bir vesayet makamı olarak tasarladığı düşünülürse, Senato’nun bu karma yapısı, anayasanın
vesayetçi karakterini güçlendirmektedir. Gerçekten, 38 seçimsiz üye, 150 seçimli üye karşısında ciddi bir karşı ağırlık
oluşturmaktadır.
 1961 Anayasası’nın Cumhurbaşkanlığı’na ilişkin hükümlerinde doğrudan doğruya vesayetçi anlayışı çağrıştıran bir
nitelik olmamakla beraber, anayasanın Cumhurbaşkanlığı’nı mümkün olduğunca siyaset üstü, tarafsız bir denge
makamı olarak düşündüğü, çeşitli hükümlerinden anlaşılmaktadır. 1961 Anayasası dönemindeki üç
cumhurbaşkanının (Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk) siyaset dışı ve asker kökenli oluşu, tamamen bir
tesadüf eseri sayılamaz.
 Gene muhtemelen anayasanın bir askeri müdahale ürünü oluşu nedeniyle 1961 Anayasası, askeri otoritenin sivil
otorite karşısındaki konumunu güçlendirecek hükümler kabul etmiştir. Bunların en önemlisi, 1924 Anayasası
döneminde olmayan Millî Güvenlik Kurulu’nun (MGK) bir anayasal organ olarak kurulmasıdır. “Kanunun gösterdiği
Bakanlar ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet temsilcilerinden” kurulan bu Kurul, “millî güvenlik ile ilgili kararların
alınmasında ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcılık etmek üzere, gerekli temel görüşleri Bakanlar Kurulu’na
bildirmekle” görevlidir (m. 111). Kurul, görünüşte istişari nitelik taşımakla birlikte, gerek dönemin siyasi Konjonktürü,
gerek uygulamada millî güvenlik kavramının çok geniş yorumlanması, gerçekte Kurul’a anayasa metninin
çağrıştırdığından çok daha büyük güç kazandırmıştır. 1961 Anayasası’nın askeri otoritelerin sivil otoriteler karşısındaki
konumunu güçlendiren başka bir yeniliği de 1924 Anayasası döneminde Millî Savunma Bakanı’na karşı sorumlu olan
Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’a karşı sorumlu kılınmış olmasıdır (m.110)
40_ 1961 anayasasındaki Bu olumsuz oyların şu sebeplerden kaynaklandığı düşünülebilir:
 DP taraftarları, partilerinin iktidarına karşı haksız bir müdahale olarak gördükleri 27 Mayıs Hareketi’ni ve dolayısıyla o
hareketin ürünü olan 1961 Anayasası’nı benimsememişlerdir
 Anayasa yapımı sürecinde diğer iki partinin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)
rol almış ve Temsilciler Meclisi’nin büyük ölçüde CHP ağırlığı taşımış olmasına karşılık, geniş DP kitlesinin anayasa
yapımından dışlanmış olması, bu kitlenin 1961 Anayasası’nı benimsemesini, kendisini onunla özdeşleştirmesini
psikolojik açıdan güçleştirmiştir

DP, 1950’lerin hâkim partisidir; 1950, 1954 ve 1957 milletvekili seçimlerinin ilk ikisini bu parti çok açık farkla olmak
üzere kazanmıştır. 1960’lı yıllar da DP’nin siyasal mirasçısı olan Adalet Partisi’nin (AP) üstün gücünü devam ettirdiği
yıllardır. Parlamentoda normal olarak çoğunluk sağlayabilecek güçte olan bir siyasal eğilimin, 1961 Anayasası ile
parlamentonun üstünlüğüne getirilen sınırlamalardan ve siyasal iktidarın, genel oydan kaynaklanmayan organlarla
paylaşılmasından rahatsızlık duyması, başka bir deyişle 1960 öncesinin sınırsız çoğunluk hâkimiyetinin özlemini
çekmesi, bir ölçüde doğal karşılanabilir.
41_ 1488 Sayılı Kanun’la yapılan 22 Eylül 1971 tarihli değişiklik (bununla 1961 Anayasası’nın 35 maddesi değiştirilmiş ve
dokuz geçici hüküm eklenmiştir), ikincisi de 1699 Sayılı Kanun’la yapılan 20 Mart 1973 tarihli değişikliktir. Bu değişikliklerin
ana yönleri şöyle özetlenebilir:
 Yürütmenin güçlendirilmesi: Bu özellik, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisinin
tanınmasında (m.64); vergi, resim ve harçların muafiyet ve istisnaları ile nisbet ve hadlerine ilişkin hükümlerde
değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu’nun yetkili kılınmasında (m.61); üniversite özerkliğinin zayıflatılmasında (m.120)
ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun (TRT) özerkliğinin kaldırılmasında (m.121) kendisini göstermektedir.
 b. Temel haklarda meydana getirilen sınırlamalar: Bu alanda, özellikle 11. maddede yapılan değişiklikle, bütün temel
haklar için geçerli genel bir sınırlama hükmü getirilmesi; çeşitli hak ve hürriyetlerle ilgili anayasal sınırların ve yasal
sınırlama sebeplerinin arttırılması; devlet memurlarının sendika kurma hakkının ortadan kaldırılması (m.119); “tabii
yargı yolu” yerine “kanuni yargı yolu” ilkesinin getirilmesi (m.32) sayılabilir.
 Yargı denetimine getirilen sınırlamalar: Bu konuda da özellikle, Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekler
arasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsilcisi bulunan siyasi partiler” deyiminin “Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler” olarak değiştirilerek küçük partilerin iptal davası açma hakkından yoksun
bırakılması (m.149); Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini ancak şekil yönünden denetleyebileceğinin
belirtilmesi (m.147); Askeri Yüksek idare Mahkemesi’nin (AYiM) kurulması suretiyle, asker kişilerle ilgili idari eylem ve
işlemlerin denetiminin Danıştay’ın görev alanından çıkarılması (m.140); üyelerinin atanmasında Bakanlar Kurulu’nun
aday göstermesi gibi, hâkimlerin atanmalarındaki genel yöntemden sapan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin (DGM)
kurulması (m.136) sayılabilir. 1971 ve 1973 Anayasa değişiklikleri, bir bakıma 1982 Anayasası’nın habercisidir. Çünkü
1982 Anayasası, 1961 Anayasası’ndan gene aynı yönlerde, fakat bu sefer daha da radikal biçimde ayrılmıştır.
42_ 1961 Anayasası’nın temel niteliklerini ve uygulanmasını açıklayabilmek. Çoğunlukçu demokrasi anlayışından çoğulcu
demokrasi anlayışına geçilen 1961 Anayasası’nda bu yönde bazı ilkeler saptanmıştır;
 Anayasanın üstünlüğü ilkesi,
 Kuvvetler ayrılığı ilkesi ve devlet iktidarının paylaşılması,
 Çoğulcu toplum yapısının geliştirilmesi,
 Temel hakların genişletilmesi ve güçlendirilmesi,
 1961 Anayasası ile devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak amacıyla ekonomik ve toplumsal yaşama
müdahalesini ifade eden sosyal devlet ilkesi getirilmiştir.
43_ Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşen Anayasacılık hareketlerini özetleyebilmek. İmparatorluk dönemindeki
anayasal gelişmeler merkezi hükümetle âyan temsilcileri arasında 1808 yılında imzalanan Senedi ittifak belgesi ile başlamıştır.
Bu gelişmeyi 1839 yılında ilan olunan Tanzimat Fermanı, 1856 yılında Islahat Fermanı ve 1876 yılında yürürlüğe giren ve ilk
anayasamız olan Kânüni Esâsi izlemiştir
44_ 1921 Anayasası en önemli ve devrimci ilkesi nedir? “Meclis Hükümeti” sistemini öngörmüştür. Anayasanın en önemli ve
devrimci ilkesi, millî egemenlik ilkesidir.

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 11.04.2016, 14:19   #3 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

3 Ünite ( Milli Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası’nın Yapılışı Ve Başlıca Özellikleri)
45_ Anayasa Düzeni Hakkında Kanun’un benimsenen ilkeler nedir?
 “Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Millet Meclisi’ne ve Cumhuriyet Senatosu’na ait olduğu
belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren geçici olarak Millî Güvenlik
Konseyi’nce ve Cumhurbaşkanı’na ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler de Millî Güvenlik
Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı’nca yerine getirilir ve kullanılır”.
“Millî Güvenlik Konseyi’nin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle Konsey’ce kabul
edilerek yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların 9 Temmuz 1961 tarihli Anayasa hükümlerine
uymayanları anayasa değişikliği olarak ve yürürlükteki kanunlara uymayanları da kanun değişikliği olarak
yayımlandıkları tarihte veya metinlerinde gösterilen tarihlerde yürürlüğe girer”
 “Millî Güvenlik Konseyi’nce kabul edilerek yayımlanan bildiri ve karar hükümleri ile yayımlanan ve
yayımlanacak olan kanunların anayasaya aykırılığı iddiası ileri sürülemez”.  “Millî Güvenlik Konseyi’nin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle 12 Eylül 1980
tarihinden sonra çıkarılan ve çıkarılacak olan Bakanlar Kurulu kararnamelerinin ve üçlü kararnamelerin
yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemi ileri sürülemez”.  “12 Eylül 1980 tarihinden sonra, bakanlar ile bakanların yet ki verdiği görevlilerce kamu personeli hakkında
uygulanan ve uygulanacak olan işlemlerin ve alınan kararların yürütülmesinin durdurulması istemi ileri
sürülemez”
46_ Kanunun 2. maddesine göre Kurucu Meclis’in görevleri:  “Yeni Anayasa’yı ve Anayasa’nın Halkoyuna Sunuluş Kanunu’nu hazırlamak;  Halkoyuna sunulan ve milletçe kabul edilince kesinleşerek, geçici hükümlerine göre yürürlüğe girecek olan
Anayasa’nın ilkelerine uygun Siyasi Partiler Kanunu’nu hazırlamak;  Yeni Anayasa’nın ve Siyasi Partiler Kanunu’nun hükümlerini göz önünde tutarak Seçim Kanunu’nu hazırlamak;  Millî Güvenlik Konseyi’nce kararlaştırılacak tarihte yapılacak genel seçimlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulup
fiilen göreve başlayıncaya kadar, kanun koyma, değiştirme ve kaldırma suretiyle yasama görevlerini yerine
getirmektir”.
47_ 1982 Anayasası’nın başlıca özelliklerini tespit edebilmek.
 1982 Anayasası, bir tepki anayasası olması ne- deniyle aşırı düzenleyici bir yöntemle hazırlanmıştır;
 1961 Anayasası’ndan daha katı niteliktedir;
 Otorite - hürriyet dengesinde, otoritenin ağırlığını arttırmıştır;
 Siyasal sistemde görülen tıkanmaları giderici ve bunalım olasılıklarını azaltıcı hükümler ön- görmüştür;
 1961 Anayasası’na oranla daha az katılmacı bir demokrasi modeli benimsemiştir.
48_ 1961 ve 1982 Anayasası’nın yapım süreçlerinin farklarını açıklayabilmek. Konsey’ce çıkarılan Kurucu
Meclis Hakkında Kanun’a göre, yeni anayasanın yapılması için bir kanadı Millî Güvenlik Konseyi’nden, diğer
kanadı da onun atadığı Danışma Meclisi’nden oluşan bir Kurucu Meclis kurulmuştur. 1982 Anayasası’nın
yapım süreci, 1961 Anayasası’na oranla daha az temsilî ve demokratik bir süreç olmuş, Millî Güvenlik Konseyi
bu konuda son sözü söylemiştir.
49_ 1982 Anayasası’nın hazırlanma süreci 1961 Anayasası’nınki ile karşılaştırıldığında, aralarında başlıca şu benzerlikler ve
farklar göze çarpmaktadır.
Benzerlikler
 Her iki Anayasa, askeri müdahaleler sonucu oluşmuştur.
 Her iki Anayasa, bir kanadı askeri harekatın liderliğini yapan kuruldan (MBK ve Millî Güvenlik Konseyi) diğer kanadı ise
sivillerden (Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi) oluşan Kurucu Meclis’ler tarafından hazırlanmıştır.
 Her iki durumda da Kurucu Meclis, daha doğrusu bu Meclis’in sivil kanadı seçimle oluşmamıştır.
 Her iki durumda da Kurucu Meclisçe hazırlanan Anayasa, halkoyuna sunulmak suretiyle kesinleşmiştir.
 Her iki durumda da sivil kanadın, Bakanlar Kurulu’nun kurulması ve düşürülmesine ilişkin yetkileri yoktur.
Farklar
 Gerek Temsilciler Meclisi gerek Danışma Meclisi, genel seçim sonucunda oluşmamakla beraber, 1961 Temsilciler
Meclisi’nin daha temsilî nitelik taşıdığı görülmektedir. Bu meclisin üyelerinin aşağı yukarı üçte biri dolaylı bir seçimle
üyelik sıfatını kazanmış, önemli bir bölümü de kooptasyon, yani çeşitli meslek kuruluşlarının kendi temsilcilerini
belirlemesi yoluyla oluşmuştur. Buna karşılık Danışma Meclisi üyelerinin tümü Millî Güvenlik Konseyi tarafından
atanmıştır.

Temsilciler Meclisi’nde, kapatılan DP dışında, günün diğer iki partisi olan CHP ve CKMP gerek doğrudan doğruya
kendilerine ayrılan kontenjanlar, gerek iller ve meslek kuruluşları temsilcileri arasındaki parti üyeleri kanalıyla,
Anayasa’nın hazırlanmasında büyük ölçüde etkili oldukları hâlde, Danışma Meclisi tümüyle partisiz bir meclistir.
 Bu iki fark, Danışma Meclisi’nin Temsilciler Meclisi’ne oranla, sosyal kompozisyon bakımından çok daha fazla
bürokrasi ağırlıklı bir kuruluş olması sonucunu doğurmuştur.
 Temsilciler Meclisi MBK karşısında, Danışma Meclisi’nin Millî Güvenlik Konseyi karşısındaki durumuna oranla daha
geniş yetkili bir kuruluştur. 1961 sisteminde Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen metin MBK tarafından aynen
kabul edilmediği, Temsilciler Meclisi de MBK tarafından yapılan değişiklikleri benimsemediği takdirde, iki meclisin
üyelerinden oluşan bir Karma Komisyon kurulması ve Karma Komisyon metninin Kurucu Meclis birleşik toplantısında
oylanması öngörülmüştü. Bu durum, sayıca daha kalabalık olan Temsilciler Meclisi’ne bir üstünlük sağlıyordu. 198183
sisteminde ise Millî Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisi’nce kabul edilen metinde dilediği değişikliği yapma veya bunu
tümüyle reddetme yetkisini kendisinde saklı tutmuştur. Millî Güvenlik Konseyi’nce değiştirilerek kabul edilen metnin
tekrar Danışma Meclisi’ne gönderilmesi gibi bir yöntem öngörülmemiştir. Bu anlamda Anayasa’nın yapımında nihai
söz, Millî Güvenlik Konseyi’ndedir. Danışma Meclisi, nihayet bir danışma veya ön çalışma organıdır.
 1961 sisteminde, halkoyuna sunulan anayasa tasarısının kabul edilmemesi hâlinde ne yapılacağı açıkça belirtilmiştir.
Bu durumda, yeni Seçim Kanunu’na göre yapılacak genel seçimle yeni bir Temsilciler Meclisi kurulacak ve bu meclis,
anayasa çalışmalarına yeniden başlayacaktır. 198183 sisteminde ise, Anayasa tasarısının halkoylamasında reddi
durumunda ne yapılacağı konusunda bir açıklık yoktur. Bu durum, tasarı reddedildiği takdirde askerî idarenin belirsiz
bir süre daha devam edebileceği düşüncesini akla getirebilecek niteliktedir.
 1961 Halkoylaması’nda siyasal partiler kamuoyu oluşturmakta aktif bir roloynadıkları, hatta Anayasa’nın kabulüne
karşı olan görüşler nisbî bir rahatlık içinde ifade edilebildiği hâlde, 1982 Halkoylaması’na ilişkin 70 sayılı Millî Güvenlik
Konseyi kararında, Anayasa üzerindeki görüş ve önerilerin açıklanmasında “münhasıran Anayasa taslağının
geliştirilmesi maksadı içinde” kalınacağı, “Anayasanın halkoylamasında, halkın vereceği reyin nasıl olması gerekeceği
hususunda etki yapacak herhangi bir telkinde” bulunulamayacağı belirtilmiştir. Benzer şekilde, 71 sayılı Millî Güvenlik
Konseyi kararında da “Anayasanın geçici maddeleri ile Devlet Başkanı’nın radyo televizyonda ve yurt gezilerinde
yapacakları anayasayı tanıtma konuşmaları hiç bir suretle eleştirilemez ve bunlara karşı yazılı veya sözlü herhangi bir
beyanda bulunulamaz” denilmek suretiyle, halkoylaması öncesinde anayasa üzerindeki tartışmalar sınırlandırılmıştır.
 1961 Halkoylaması’nın aksine, 1982 Halkoylaması’nda Anayasanın kabulü, Cumhurbaşkanı’nın seçimiyle
birleştirilmiştir. Anayasanın geçici birinci maddesine göre, “Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte halkoylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve
Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan
görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. 18 Eylül 1980 tarihinde Devlet Başkanı olarak içtiği and yürürlükte kalır”.
50_ Kooptasyon nedir? Kuruluşların kendi temsilcilerini kendilerinin belirlemesi yoludur
51_ Çerçeve Anayasa nedir? Genel ilkeleri düzenleyen ve bunların uygulanma biçimlerini kanunlara bırakan anayasa tipidir.
52_ Unutmamak gerekir ki tarihte en uzun ömürlü olmuş anayasalar, ABD Anayasası gibi kısa, çerçeve anayasalardır.
53_ Katı Anayasa nedir? Değiştirilmesi olağan kanunlardan daha güç koşullara bağlanan anayasa tipidir.
54_ Bu geçiş dönemi, anayasanın aşağıdaki hükümlerinde gözlemlenmektedir:  Anayasanın geçici 1/1. maddesine göre “Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak
kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Millî Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı,
Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan görevleri yerine
getirir ve yetkileri kullanır. 18 Eylül 1980 tarihinde Devlet Başkanı olarak içtiği and yürürlükte kalır. Yedi yıllık sürenin
sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasada öngörülen hükümlere göre yapılır”. Bu hükümle, Cumhurbaşkanı’nın
seçiminde Anayasa’nın belirlemiş olduğu yöntemden bir kere için ayrılınmış ve Anayasa hakkındaki halkoylaması ile
birlikte Cumhurbaşkanı’nın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Böylece, General Kenan
Evren’e, yedi yıllık bir süre için, yeni anayasanın Cumhurbaşkanı’na tanıdığı geniş yetkilerden yararlanarak, oluşan
sivil iktidarı bir ölçüde yönlendirmek ve denetlemek imkânı verilmiştir.

Anayasa’nın geçici 2/3. maddesine göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp göreve başladıktan sonra, Millî
Güvenlik Konseyi, altı yıllık bir süre için Cumhurbaşkanlığı Konseyi haline dönüşür ve Millî Güvenlik Konseyi üyeleri,
Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi sıfatını alırlar. Millî Güvenlik Konseyi Üyesi olarak 18 Eylül 1980 tarihinde içtikleri
and yürürlükte kalır. Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyeleri, Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin haiz
bulundukları özlük hakları ile dokunulmazlığına sahip olurlar. Altı yıllık süre sonunda Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin
hukuki varlığı sona erer.” maddenin son fıkrası da Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin görevlerini düzenlemiştir.  Geçici 9. madde, gene altı yıllık bir süre için, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişiklikleri üzerindeki denetim yetkisini
daha geniş tutmuştur. Bu maddeye göre, “ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
Başkanlık Divanı kurulduktan sonra altı yıllık süre içinde yapılacak Anayasa değişikliklerini Cumhurbaşkanı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderebilir. Bu takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geri gönderilen Anayasa
değişikliği hakkındaki kanunu, aynen kabul edip tekrar Cumhurbaşkanı’na gönderebilmesi, üye tamsayısının dörtte üç
çoğunluğunun oyu ile mümkün olabilir”.  Anayasa’nın geçici 4. maddesi, 12 Eylül öncesi siyasal partilerin bazı yöneticileri ve parlamenterleri hakkında beş ve
on yıllık olmak üzere iki çeşit siyasal faaliyet yasağı getirmiştir. Bu yasaklar, 6 Eylül 1987 tarihli halkoylamasıyla
kaldırılmıştır.
55_ Rasyonelleştirilmiş Parlamentarizm nedir? Parlamenter sisteme daha işlerlik kazandırmak, gereksiz tıkanma ve
bunalımları aşmak amacıyla bazı kurum ve kuralların öngörüldüğü bir modeldir
56_ Dolayısıyla anayasa, sivil siyasetin alanını, mümkün olduğunca daraltan, seçilmiş iktidarların hareket serbestliğini
bürokratik denetim mekanizmaları ile alabildiğine kısıtlayan bir anlayışı temsil etmektedir. Bu mekanizmalar şöyle
özetlenebilir:
 Cumhurbaşkanlığı makamı, 1961 Anayasası’ndaki ile kıyaslanamayacak derecede güçlendirilmiş ve gerçek bir vesayet
makamı hâline getirilmiştir. 1982 Anayasası’na ilişkin halkoylamasının, Millî Güvenlik Konseyi başkanı General
Evren’in tek aday olarak katıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birleştirilmesi sonucu, General Evren, sivil yönetime
geçilmesinden sonra da hayli uzun bir süre bu vesayet yetkilerini kullanma imkânına kavuşmuştur. Nitekim kendisi,
1982 Anayasası’nın “kefili” olduğunu defalarca ifade etmiştir. Muhtemelen, Evren’in döneminin bitiminden sonra da
bu makama ancak devlet elitlerinin onayını sağlamış kişilerin seçilebileceği varsayılmıştır.
 Anayasa Mahkemesi üyelerinin ve diğer bazı yüksek yargı mensuplarının (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri,
Danıştay üyelerinin dörtte biri, Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek idare Mahkemesi üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı ve Başsavcı vekili) seçiminde Cumhurbaşkanı’na belirleyici bir rol tanınmak suretiyle, bu organların,
özellikle Anayasa Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanı’nın görüşleri paralelinde ek vesayet organları olarak çalışmaları
sağlanmak istenmiştir.
 Benzer şekilde, Yükseköğretim Kurulu’nun başkan ve üyeleri ile üniversite rektörlerinin seçiminde Cumhurbaşkanı’na
belirleyici bir rol tanınması (m130,131) suretiyle, Konsey rejiminin hassas telakki ettiği bu alanın Cumhurbaşkanı’nın
vesayeti altında olmasına çalışılmıştır.
 MGK’nin konumu, 1961 Anayasası’ndaki ile kıyaslanamayacak derecede güçlendirilmiş, Kurul kararlarının Bakanlar
Kurulu’nca “öncelikle dikkate alınacağı” hükme bağlanmıştır. Kurulda sivil ve asker üyelerin sayıca eşitliği (eğer
Cumhurbaşkanı asker kökenli ise, asker üyelerin çoğunluğu) öngörülmüştür (m. 118). Bu hükümlerde nisbî bir
iyileştirme, 2001 Anayasa değişikliği ile sağlanmıştır.
 Siyasi partilerin faaliyet alanı sınırlandırılmış, parti yasakları şiddetlendirilmiş, partilerin kapatılmaları kolaylaştırılmış,
kapatma halinde ilgili parti üyelerine siyasi faaliyet yasağı ve milletvekilliğinin düşmesi gibi ek müeyyideler
getirilmiştir. Bu konuda da nisbî iyileştirmeler, 1995 ve 2001 Anayasa değişiklikleri ile sağlanmıştır.

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 11.04.2016, 14:21   #4 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

Ünite 4 ( Devletin Temel Nitelikleri)
57_ Çağımızın en istikrarlı ve gelişmiş demokrasilerinden bazılarının meşruti monarşiler hangileridir? (İngiltere, İsveç,
Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, ispanya) anayasal ya da meşruti monarşiler olduğu unutulmamalıdır
58_ Cumhuriyetin niteliklerini sıralayabilmek ve anlatabilmek hangileridir? Cumhuriyetin niteliklerini, Atatürk
milliyetçiliğine bağlılık, laiklik, demokratik ve insan haklarına saygılı devlet anlayışı ile sosyal hukuk devleti olarak belli başlıklar altında toplamak mümkündür. Buna göre; Atatürk milliyetçiliği, ırkçılığa, şovenizme ve saldırganlığa karşıdır
59_ Laiklik ilkesinin temel unsurlarını ise beş ana başlıkta toplayabiliriz:
 Herkes için, ayrım gözetmeksizin, din ve vicdan hürriyeti,
 Resmî bir devlet dininin olmaması,
 Devletin, bütün dinlerin mensuplarına eşit davranması,
 Din kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması,
 Devlet yönetiminin din kurallarından etkilenmemesi.
60_ Cumhuriyetin niteliklerinden bir diğerini ifade eden ve yurttaşların, hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin
eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı oldukları bir sistemi anlatan hukuk devletinin temel nitelikleri şunlardır;
 Yürütme işlemlerinin yargısal denetim altında olması
 Yasama işlemlerinin yargısal denetim altında olması
 Yargı bağımsızlığı
 Kanuni hâkim güvencesi
 Ceza sorumluluğu ilkeleri
 Hukukun genel ilkelerine bağlılık
61_ Atatürk’e göre Türk milliyetçiliği nedir? “ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş
milletlere paralel ve onlarla uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız
kimliğini korumaktır
62_ (A) Din Hürriyeti, (B) Din Ve Devlet İşlerinin Ayrılığı Olarak, İki Cephesi Vardır Nelerdir?
Din hürriyeti, vicdan ve ibadet hürriyetlerini kapsar. Bunlardan ilki, anayasanın 24/1. maddesinde, “Herkes, vicdan, dini inanç
ve kanaat hürriyetine sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip
olabileceğini ifade ettiği gibi, dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hürriyetini de içerir. Anayasa’nın 24/3. maddesi de,
inanç hürriyetinin doğal bir uzantısıdır. Buna göre, “kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz”
63_ Laik Devlet nedir? Gerek dine bağlı devlet, gerekse devlete bağlı din sistemlerini reddeden, din ve devlet işlerini
bütünüyle birbirinden ayıran yönetim sistemidir.
64_ Laiklik ne zaman kabul edildi? 1937 değişikliği ile de laiklik ilkesi açıkça kabul edilmiştir.
65_ Hürriyetçi demokratik rejimin özellikleri nelerdir? Ülkeden ülkeye bazı değişiklikler göstermekle beraber, bu rejimin
vazgeçilmez, asgari şartı olarak kabul edilmesi gereken bazı unsurlar da vardır. Bunların en önemlileri, siyasal sistemdeki
temel siyasal karar organlarının genel oya dayanan serbest seçimlerle oluşması, serbestçe örgütlenen siyasal partiler arasında
eşit şartlarla yürütülen iktidar yarışması ve tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin tanınmış ve hukuki güvence altına
alınmış olmasıdır.
66_ Demokrasi nedir? Yöneticilerin bütün yönetilenler tarafından serbest ve dürüst seçimler yoluyla seçildiği rejimdir
67_ Genel Oy nedir? Servet, vergi, öğrenim durumu ve cinsiyet gibi nitelik sınırlandırmaları olmaksızın bütün yurttaşların oy
kullanma hakkına sahip olmasıdır.
68_ Seçimler ve halkoylaması, serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim
ve denetimi altında yapılır”
69_ Türkiye’de servete bağlı oy ne zaman kullanıldı? I. ve II. Meşrutiyet dönemlerinde, servete bağlı oy ilkesi uygulanmıştır.
70_ Erkeklere genel oy hakkı ne zaman verildi? 1924 yılında seçim kanununda yapılan değişiklikle, erkekler için genel oy
hakkı kabul edilmiş;
71_ Kadınlara genel oy hakkı ne zaman kabul edildi? 1934’te ise bu hak, kadınlara da tanınmıştır. Böylece, 1934’ten bu yana
Türkiye’de genel oy sistemi mevcut olmuştur.
72_ seçme halkoylamasına katılma yaşı kaçtır? 23.7.1995 tarihinde yapılan değişiklikle daha da düşürülmüştür. Buna göre
“on sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir”
73_ Eşit Oy nedir? Bu ilke, her seçmenin bir tek oya sahip olması anlamına gelir
74_ Türkiye’de 1946 yılına kadar iki dereceli seçim uygulanmıştır. 1946 seçimleri, tek dereceli sisteme göre yapılan ilk
seçimler olmuştur.

75_ Oy’un Gizliliği nedir? Oy’un gizliliği, seçmenin, seçmenin iradesini serbestçe ve her türlü baskıdan uzak biçimde
kullanabilmesini sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Türkiye’de gizli oy ilkesi, 1950 yılında kabul edilmiştir.
76_ Açık Sayım ve Döküm nedir? Oyların sayımının ve dökümünün kamuya açık olarak yapılması da seçmenin belirttiği
iradenin sonradan değiştirilmesini önleyen önemli bir ilkedir. Bu ilke de gizli oy ilkesi gibi, ülkemizde 1950 yılında kabul
edilmiştir
77_ Yüksek Seçim Kurulu üye sayıları nedir? Yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay
Genel Kurulu’nca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.
78_ 1961 ve 1982 Anayasa’ları, seçimlerin yönetim ve denetimini tarafsız yargı organına vermekle, seçimlerin dürüstlüğünü
güvence altına alacak çok önemli bir ilke getirmişlerdir.
79_ Partisiz rejimlere nerelerde görülür. ancak bazı geleneksel ve az gelişmiş toplumlarda rastlanmaktadır
80_ Siyasi partilerin amaçlarına ilişkin yasaklar “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devlet’in bağımsızlığına,
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine,
demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü
savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez”
81_ 1982 Anayasası’nın 68/4. maddesindeki yasaklar, siyasal parti faaliyetleri bakımından şu sınırlamaları getirmektedir:
 Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü: Devletin ülkesiyle bölünmezliği, devletin dış bağımsızlığının ve ülke
bütünlüğünün korunması unsurlarını içerir. Mesela Türkiye Cumhuriyeti’nin dışa karşı bağımsızlığının ortadan
kaldırılmasını veya ülkemizin bir bölümünün Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmasını savunan bir parti, temelli kapatılır.
Devletin ülkesiyle bölünmezliği ilkesinin, devletin tekliğinin korunmasını da içine alıp almadığı tartışmalıdır. 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na (SPK) (m. 80) göre “Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı Devlet’in tekliği
ilkesini değiştirmek amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar”. Devletin milletiyle
bölünmezliği ilkesi de azınlık yaratılmasının önlenmesi, bölgecilik ve ırkçılık yasağı ve eşitlik ilkesinin korunması
hususlarını kapsamaktadır. Buna göre siyasi partiler, “Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde millî veya dini kültür veya
mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler. Türk dilinden veya kültüründen
başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti üzerinde azınlıklar yaratarak
millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar.” Tüzük, program ve
faaliyetlerinde Türkçe’den başka dil kullanamazlar. Bölgecilik veya ırkçılık amacını güdemezler ve Anayasa’da yer alan
eşitlik ilkesine aykırı faaliyette bulunamazlar (SPK, m.8183). SPK’deki bu yasaklar, Anayasa’da yer alan “devletin ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ”ne aykırı hareket etme yasağını aşmakta ve ne türlü olursa olsun etnik temele
dayanan siyasal partileri yasaklamaktadır. Bizce anayasada yer almayan bir yasağın SPK’yle konulması anayasaya
aykırıdır. SPK, anayasadaki yasakları genişletici değil, ancak somutlaştırıcı hükümler içerebilir. SPK’nin sözü geçen
hükümlerinin, yakın zamana kadar Anayasa’nın geçici 15/3. maddesinin koruması altında olması, bu konuda bir
anayasaya uygunluk denetiminin gerçekleştirilmesine imkân vermemiştir. 2001 Anayasa değişikliğiyle bu hükmün
kaldırılmış olması, Anayasa Mahkemesi’ne bu konuda daha etkin bir denetimde bulunma imkânını açabilir.
 Cumhuriyet ilkesi: Bu ilke, monarşik partileri yasaklamaktadır.
 Demokratik devlet düzeni: Anayasa’nın 68. maddesinde yer alan insan hakları, millet egemenliği ve demokratik
devlet ilkeleri, insan haklarına dayanan hürriyetçi çok partili demokrasiyi reddeden her türlü totaliter ve diktacı
partileri yasaklamaktadır (SPK, m. 78).
 Laiklik: Siyasal partiler, “Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına
dayandırma” amacını güdemezler. Siyasal çıkar veya nüfuz sağlamak amacıyla “her ne suretle olursa olsun, dini veya
din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamazlar” (m. 24/son). SPK, bunlara
ek olarak, siyasal partilerin inkılap kanunlarının hükümlerine aykırı amaç güdemeyeceklerini; Atatürk’ün kişiliğini,
faaliyetlerini ve hatırasını kötüleyemeyeceklerini; Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğinin değiştirilmesi ve
halifeliğin yeniden kurulması amacını güdemeyeceklerini; dini tören ve ayin tertipleyemeyeceklerini ve DiB’in genel
idare içinde yer almasına ilişkin Anayasa hükmüne aykırı amaç güdemeyeceklerini hükme bağlamıştır (m.8489).
 Sınıf veya zümre diktatörlüğünün yasaklanması: Anayasa’nın 68/4. maddesine göre siyasi partiler “sınıf veya zümre
diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz”. Ancak bu hüküm, ne sosyolojik bir gerçeklik olarak sosyal sınıfların inkâr edildiği, ne de belli sınıfların menfaatlerini temsil eden siyasal
partilerin yasaklandığı anlamına gelir. Egemenlik ve siyasal iktidar, farklı kavramlardır. Sınıf egemenliği, ülke içindeki
tek üstün gücün tek bir sınıfın elinde toplanması ve bütün diğer sınıfların egemenliğin kullanılmasından dışlanması
demektir.
82_ Sınıf Egemenliği: Ülke içindeki üstün gücün bir sınıfın elinde toplanması ve bütün diğer sınıfların egemenliğin
kullanılmasından dışlanmasıdır
83_ Siyasal Partilerin Örgütlenme ve Çalışmalarına ilişkin Yasaklar
 “Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur
statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler
mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar” (m. 68/5).
 “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin
uygulanması kanunla düzenlenir” (m.69/1).
 “Siyasi partiler, ticari faaliyetlere girişemezler” (m. 69/2).
 Siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi’nin malî denetimine tabi oldukları 1982 Anayasası’nın ilk şeklinde de belirtilmiş
olmakla beraber, 23.7.1995 tarihli Anayasa değişikliğiyle bu konu daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre
“siyasi partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi’nce siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu
hususun denetim yöntemleri ve aykırılık hâlinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi bu
denetim görevini yerine getirirken Sayıştay’dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesi’nin bu denetim sonunda vereceği
kararlar kesindir” (m. 69/3).
 “Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz” (m. 69/8).
 “Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa
Mahkemesi’nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından
başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar” (m. 69/9).
 “Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır” (m. 69/10).
 Kapatılmış siyasi partilerin isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri ve benzeri işaretleri ile daha önce kurulmuş Türk
Devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak, amblem ve şamalar siyasi partilerce kullanılamaz. Kurulacak siyasi
partiler, kapatılan siyasi partilerin devamı olduklarını beyan edemez ve böyle bir iddiada bulunamazlar. Komünist,
anarşist, faşist, teokratik, nasyonal sosyalist, din, dil, ırk, mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla da
siyasi partiler kurulamaz veya parti adında bu kelimeler kullanılamaz (SPK, m. 96).
84_ Siyasal Partilerin Kapatılması için kim dava açar? Anayasa’ya göre “siyasi partilerin kapatılması, Cumhuriyet
Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanır
85_ Türkiye, Avrupa Konseyi’nin neyidir? Kurucu üyeleri arasındadır.
86_ Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’ni (AiHS) ne zaman onayladı? 1954 yılında onaylamıştır.
87_ Türkiye, Avrupa insan Hakları Komisyonu’na bireysel müracaat hakkını ne zaman imzaladı? 1987, Avrupa insan Hakları
88_Mahkemesi’nin (AiHM) bağlayıcı yargı yetkisini ne zaman kabul etti? 1989 yılında kabul etmiştir. Nihayet, 2004 Anayasa
değişikliği, milletlerarası insan hakları andlaşmalarına millî kanunlar karşısında öncelik tanımıştır.
89_ Venedik Komisyonu raporuna göre siyasi partilerin yasaklanması nedir? “ancak demokratik düzeni devirecek, böylece
anayasanın güvence altına aldığı hakları ve hürriyetleri tahrip edecek bir siyasal araç olarak şiddet kullanımını savunan veya
şiddet kullanan partiler bakımından haklı görülebilir. Bir partinin, anayasanın barışçı yöntemlerle değiştirilmesini savunması,
tek başına, onun yasaklanması veya feshedilmesi için yeterli değildir.”
90_ AiHM’e göre, “bir siyasi parti, kanunlarda veya devletin hukuki ve anayasal yapılarında bir değişiklik için, iki şartla bir
kampanya yürütebilir:
 Birincisi, bu amaç için kullanılacak araçlar her bakımdan hukuki ve demokratik olmalıdır;
 İkincisi, önerilen değişikliğin kendisi de temel demokratik ilkelerle bağdaşabilir olmalıdır. Bunun zorunlu sonucu
olarak, liderleri şiddete teşvik eden veya demokrasinin bir veya birden çok kuralına uymayan veya demokrasinin tahribi ya da bir demokraside tanınan hak ve hürriyetlerin çiğnenmesini amaçlayan bir politikayı öneren bir siyasi
parti, bu gerekçelerle kendisine verilen cezalara karşı Sözleşme’nin korumasını talep edemez”
91_ Sınırlama sebepleri bakımından ise iki anayasa arasında önemli bir fark göze çarpmaktadır.
1961 Anayasası, genel olarak, her temel hak ve hürriyetin hangi sebeplerle sınırlanabileceğini, o hürriyetle ilgili maddede
belirtmiş, fakat bunun yanında 11/2. maddede “Kanun, kamu yararı, genel ahlak, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik
gibi sebeplerle de olsa, bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz.” hükmüne yer vermiştir. 1982 Anayasası’nın 13.
maddesindeki düzenlemeye göre “Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî
egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın
korunması amacı ile ve ayrıca anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun
olarak kanunla sınırlanabilir. Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz. Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel
hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir” 92_ Sınırlamanın Sınırları nedir? Anayasa, temel hak ve hürriyetlerin ancak anayasada belirtilen şartlarla
sınırlanabileceğini öngörmüş, böylece sınırlamanın da bazı sınırlarını kabul etmiştir.  Sınırlama, ancak kanunla yapılabilir. Bunun, idarenin düzenleyici işlemleri ile hürriyetlerin hiçbir şekilde
sınırlandırılamayacağı anlamına gelmediğini de daha sonra inceleyeceğiz.
 Sınırlama, anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmak zorundadır. Bu şart, özellikle, anayasanın temel hak ve
hürriyetler için ek güvenceler belirtmiş olması durumunda önem kazanmaktadır. Gerçekten anayasa, birçok hâllerde,
sadece bir hak veya hürriyeti tanımakla yetinmemiş; aynı zamanda kanun koyucunun, o hak veya hürriyeti
düzenlerken yapamayacağı hususları da belirtmiştir. Bunlar, kanun koyucuya yönelik yasaklama hükümleridir. Mesela
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin (m. 34/1) önceden izin alma şartına bağlanamaması; tutuklamanın (m. 19)
ancak hâkim kararı ile yapılabilmesi; özel hayatın (m. 20) ve haberleşmelerin (m. 22) gizliliğine ve konuta (m. 21)
anayasada belirtilen istisnalar dışında hâkim kararı olmadıkça dokunulamaması gibi. Dolayısıyla, anayasadaki ek
güvencelere aykırı bir kanuni düzenleme, elbette mümkün değildir. Ayrıca sınırlamanın, anayasanın sadece sözüne
değil, ruhuna yani anayasanın bütününe ve ondan çıkan temel anlama da aykırı olmaması gerekir.
 Kanuni sınırlama, ancak anayasanın ilgili maddesinde o hürriyet için öngörülmüş sınırlama sebeplerine dayanabilir.
 Ölçülülük ilkesi: Bu ilke, sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını; bu
aracın, sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade eder.
Ölçülülük ilkesi, 2001 anayasa değişiklikleriyle 13. maddede açıkça ifade edilmiştir.
 Hakkın özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri: 1961 Anayasası, Federal Alman Cumhuriyeti Anayasası’ndan
esinlenilerek, kanunun temel hak ve hürriyetlerinin özüne dokunamayacağı ilkesini kabul etmiştir (m. 11/2).
Doktrinde de kabul edildiği gibi, temel hak ve hürriyetlerin özünün ne olduğunu, diğer bir deyişle onun içeriğini,
bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamak mümkün değildir. Bunu her hak ve hürriyet için onun kendisine özgü
niteliklerine uygun olarak, ayrı ayrı tanımlamak gerekir. Bir hak veya hürriyetin özü, onun vazgeçilmez unsuru,
dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak olan aslî çekirdeğidir.
93_ Ölçülülük ilkesi nedir? Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında sınırlama aracının amacı gerçekleştirmeye elverişli
olması ve araç ile amaç arasında ölçülü bir oranın olmasıdır
94_ 1982 Anayasası, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması konusunu Temel Haklar ve Ödevler başlıklı
ikinci Kısım’da düzenlenmiştir. Anayasa’nın 15/1. maddesine göre, “Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde,
milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve
hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı
tedbirler alınabilir”.
95_ İdari yargı adı verilen bu sistem nerede doğmuş? Fransa’da doğmuş ve oradan diğer Kara Avrupa’sı ülkelerine
yayılmıştır. Türkiye’de de yüzyılı aşkın bir süredir uygulanmakta olan sistem budur.
96_ Türkiye’de Danıştay nedir? İdari yargı sisteminin en üst merciidir. Danıştay, idari davaların bir kısmında ilk ve son
inceleme mercii, bir kısmında ise son inceleme (temyiz) merciidir.
97_ kimler yargı denetimi dışındadır? Buna göre, “Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri şuranın kararları yargı denetimi dışındadır”.
98_ Kamu denetçileri neyle ilgilenir? “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Baş
denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.
99_ kanuni hakim güvencisi nedir? “Hiç kimse, tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabii
hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz
100_ Ölüm cezası ne zaman kaldırıldı? Ancak 22.05.2004 tarihinde 5170 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklikle ölüm
cezası kaldırılmış, 38/10. ve 38/son hükümleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası
verilemez. Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle
yabancı ülkeye geri verilemez.
101_ Hâkimler neye göre karar verirler? Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler
102_ Anayasa Mahkemesi, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için, iki şartın varlığını aramaktadır:
 Hakkın, edinildiği anda yürürlükte olan kurallara uygun şekilde ve
 “bütün sonuçlarıyla fiilen” elde edilmiş olması gerekir.
103_ Sosyal Devlet nedir? Devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak üzere sosyal ekonomik yaşama etkin müdahalesini
gerekli gören devlet anlayışıdır
104_ Jandarma Devlet nedir? Devletin görevlerini iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlayan ve sosyo ekonomik yaşama
müdahalesini zararlı sayan devlet anlayışında
105_ Devletin olumsuz edimini gerektiren nelerdir? (sendika, grev ve toplu sözleşme, ücretli tatil hakları gibi),
106_ Devletin olumlu bir edime ihtiyaç gösteren nelerdir? (eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik hakları gibi) haklardır.
107_ şekli Hukuki Eşitlik nedir? Kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır.
108_ Maddi Hukuki Eşitlik nedir? Aynı durumda bulunanlara haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde,
yetkilerde ve sorumluluklar ile fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasıdır.
109_ Pozitif Ayrımcılık: Toplumda sosyal, ekonomik ve fiziksel nedenlerle dezavantajlı durumda olan birey ve gruplar lehine
ayrımcılık yapılmasıdır

kararları yargı denetimi dışındadır”.
98_ Kamu denetçileri neyle ilgilenir? “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Baş
denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.
99_ kanuni hakim güvencisi nedir? “Hiç kimse, tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabii
hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz
100_ Ölüm cezası ne zaman kaldırıldı? Ancak 22.05.2004 tarihinde 5170 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklikle ölüm
cezası kaldırılmış, 38/10. ve 38/son hükümleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası
verilemez. Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle
yabancı ülkeye geri verilemez.
101_ Hâkimler neye göre karar verirler? Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler
102_ Anayasa Mahkemesi, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için, iki şartın varlığını aramaktadır:
 Hakkın, edinildiği anda yürürlükte olan kurallara uygun şekilde ve
 “bütün sonuçlarıyla fiilen” elde edilmiş olması gerekir.
103_ Sosyal Devlet nedir? Devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak üzere sosyal ekonomik yaşama etkin müdahalesini
gerekli gören devlet anlayışıdır
104_ Jandarma Devlet nedir? Devletin görevlerini iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlayan ve sosyo ekonomik yaşama
müdahalesini zararlı sayan devlet anlayışında
105_ Devletin olumsuz edimini gerektiren nelerdir? (sendika, grev ve toplu sözleşme, ücretli tatil hakları gibi),
106_ Devletin olumlu bir edime ihtiyaç gösteren nelerdir? (eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik hakları gibi) haklardır.
107_ şekli Hukuki Eşitlik nedir? Kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır.
108_ Maddi Hukuki Eşitlik nedir? Aynı durumda bulunanlara haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde,
yetkilerde ve sorumluluklar ile fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasıdır.
109_ Pozitif Ayrımcılık: Toplumda sosyal, ekonomik ve fiziksel nedenlerle dezavantajlı durumda olan birey ve gruplar lehine
ayrımcılık yapılmasıdır

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 09:36