Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Hayat ve Eğlence > Aşk - Şiir Dünyası
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Aşk - Şiir Dünyası kategorisinde açılmış olan Gönderilmemiş Aşk Mektupları konusu , ...


Like Tree11Beğeni

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 07.06.2014, 03:10   #11 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Alıntı:
BuYuCu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
@[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] emeğine SağLik
Gönderemediysen ßen YoLLarim TombuLum Seni SöyLemen YeterLi

Unutma Sakın
ben mektup degıl şiir yazıom uyuz
teşekkürler yorumun için

__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:11   #12 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Alıntı:
Ninova Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


ben mektup degıl şiir yazıom uyuz
teşekkürler yorumun için
Gönderilmemiş Aşk Mektupları basLik

Ben BaşLiğa Göre dedim TombuLum rıca ederim

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:12   #13 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

KORKMA...

Severek gidebilmek de erdemdir bence, sevmekten vazgeçip
gidenlere bakarsan.
Seni kötü anarak yürümemek için bütün çabam, elde bir sıcak anıyı
tutma derdindeyim.
Günahını kimsenin ödeyemeyeceği bir ayrılığı tartışmak zaman kaybıdır.
Korkma ben, aklından sildikten sonra yüreğine söz dinletebilenlerdenim.

İnsanın içi sızlıyor elbette, kolay mı alışılıyor ki başka bir tene?
İlk günler geliyor aklıma, neyi seversin, nasıl öpersin diye meraklandığım anlar.
Keşfetmenin zevkiyle karışırdı yabancılık ama gel şimdi bak, başladığımız yere
döndük, yabancılaştık.

Korkma, bir daha öğrenmeye gücü olmayanlardanım ben.
Ayrılık acısı dediğin, güneş doğana kadar sürer.
Bahsettiğim güneş gökyüzünde değil, yürekte olandır.
Alışılır mutlaka yalnızlığa da, yeni sevdalara da, başka kolda uyumaya da,
kimler nelere alışmadı ki?
Bu gönül sancısı sonsuza dek süremeyecek ya!
Sonra, hangi gece bitmemiş ki, ne kadar uzun sürse de!
Korkma, ben karanlığa alışık olanlardanım.

Sevişmelerimiz geliyor aklıma elimde değil.
Saatler boyu nasıl seyrederdik birbirimizi?
Sahi ya, insan neden uyuyan birini seyreder ki?
Gözünün hareketlerinden, kirpiğinin oynamasından gördüğü rüyayı tahmin
etmeye çalışmak, kendi uykundan vazgeçip, kolunu ağrıtarak yastığa dayanıp
öylece yüzüne bakmak, aşkın göstergesi midir?
Rüyalar alemindeyken seyrederek ezberlediğin yüzü, ayrıldıktan sonra görmek
istememeye ne denir?
Korkma, ben her zaman gözlerine içine bakabileceğim.


Güvenmek için kaybettiğimiz zaman, aslında mutlu olacağımız anılar
yaratmaktan çalınıyor.
Aşık olmaktan korkuyoruz çünkü yara bantlarımız bitti kanayan yerlerimizi
kapatacak.
İncinmemek için sakladığımız kalbimizi, hiç olmayacak yerlerde ortaya
koyuyoruz.
Korkma, ben değmeyecek adamları önceden sezip, sevmeyenlerdenim.

Şimdi, ayrılığın acısını dindirmeliyim içimde.
Sarhoş olmalıyım bir akşam vakti.
Sigaramın dumanından halka çıkarsa, senin düşündüğünü zannetmeliyim.
Burnumun direği, yüreğimin içi sızladığında, deniz kenarına inip biraz gözyaşı
dökmeliyim.
Seni sevişlerini hayal etmeliyim uyumadan, birkaç kez öpmeliyim.
Rüyalar görmeliyim, ter içinde uyanıp, seni merak etmeliyim.
Olsun, ben aşkı acısıyla beraber sevenlerdenim.
Bunu da aslanlar gibi çekmeliyim.
Seni silik bir anıya dönüştürmeliyim içimde, sonra belki
adını bile unutup gitmeliyim.
Ama yapamam korkma, ben henüz ruhu o kadar kirlenmemişlerdenim…..

***

miş li geçmiş zamanlarda bile görülmeyecek türdendi yazdıkların.
ama ne var ki okumayı öğrenmiştim bir hata ile.
çocukluğumdan yiteli de yıllar geçtiği için, "aşk"ın "mutlulukla" eş anlamlı
olduğuna inanmıyordum.
eş anlamlıyla zıt anlamlının eş anlamlı olması gibi birşey olması olurdu bu.
neyse, şiir=acı yazacağım sana...


bir adam, bir de kadın var şiirde..
bir sen, bir de ben yokum...

uzun saçaların tellerine yazılmış bir öyküydü,
elleri kadının saçlarında dolaşırdı adamın...
o zaman kadın gözlerini adama çevirirdi.
silahsız bir cesurluk vardı bakışlarında aşka dair.
elleri hep kadının saçlarındaydı adamın,
ama kadın varlıkla özlüyordu adamı...
aşk gibi.

şimdilerde böyle değil tabi!

neyse...

sana ait şeyleri
bize ait olmadan yazmak zor oluyor.
acaba bu yitişirimizden mi?

zamanı,
bizi,
varlığı,
birşeyleri bizden yani...

nerde kalmıştım,
aşk gibi bakıyordu kadın...
bir emanet almıştı yüreğine,
narin,
hassas,
ürkek...
bu yüzden dikkatliydi....


bir başkasında görmüştü kadın bu emaneti,
çok yakışmış demişti.
ve almıştı kendine,
hayır hayır isteyerek olmamıştı bu alışveriş.
saçlarında bir el,
gözlerinde aşk vardı!

herhangi bir anda yitirmekten korktuğu...


belki de yalandı...

öylesine bir sancıydı!

***
Dudaklarım kurumuş,içim yanıyor,suya hasret bir ot gibiyim.Yağmur olup yağıyorsun üzerime ve yeşerip,filizleniyorum sanki.Sonra güneş olup hayat veriyorsun bana,koku veriyorsun. Her şey seninle güzel. Hayat daha bir anlamlı artık. Doğan her yeni güne senle uyanıp günü yine senle sonlandırıyorum. Sensizliği düşünemiyorum bile. Yıllardır kış uykusunda olan bu yüreği uyandırdın gülüm.

Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa kuruyacağım,dağılıp toz olacağım anlıyor musun?Çünkü senden sonra kimseler gelmeyecek,biliyorum.Kimseler çalmayacak kapımı.Gidersen beni bana mahkum edeceksin.Keşke ölsem diyeceğim ozaman keşke ölsem!!

Şimdi sendeyim,seninleyim,seni yaşıyorum...
Beni bana bırakma...
Senden bir parçayım artık,belkide baştan başa sen oldum,farkında değilsin...
Sen olduğun için mutluyum ve sen olduğun içinde istersen ben olmam.Hiç benim olma ama bırakma beni ne olur....
BENİ BANA BIRAKMA...!!!!

***
Anlamını yitirmiş bir aşkın son çırpınışlarını izlemekte gözlerim
Yaşama sebebimden
Aşk’tan
Ağlamalardan
Beklemelerden
İkili yalnızlıklardan
Çaresizlikten…
Senden, sebebi sen olan her şeyden vazgeçiyorum

Gücüm kalmadı yoruldum, yorgun düştüm bu yanılmalardan
Tükenmişliğimi, yok ettiklerini göremiyor musun?
Üzüntüm senin sevincin mi oluyor çözemedim bir türlü
Değişmişsindir sanıyorum her defasında
Hesapsız açıyorum yüreğimi aşklara kapattım diye söz verdiğim halde
Yeniden değer yaşamaya dedikçe değerimden oluyorum
Yeminlerimi bozuyorum
Sözlerimi yutuyorum
Sen bana her gelişinde ben, biraz sen biraz yalan oluyorum…

Kaç sayfaya bu bir başlangıç diye imza attım ben bile unuttum
Bütün yanlışlarına kılıflar uydurdum,bir kısır döngünün içinde oyalandım durdum
Anladım ki başlangıçlara değil,bir sona ihtiyacım var
Kelimelerin gölgesinde kaleme hükmederek sana sesleniyorum
Hep ben dinlerdim seni şimdi sıra sende.


Dinle

Gel-git’lerinde takındığım suskunluklar
Avaz avaz çığlıklara dönüşüyor
Korkuyordum ya her gidişinde
Cesaret pelerinini giydim bu gece üstüme
Gitsen de geri dönmesen de
Bak söylüyorum işte
Sensizlikten korkmuyorum

Yoruldu artık bu yürek, düğüm düğüm oldu serzenişlerim
Gitmeyi bilemedin madem, iyi dinle o zaman;
Seviyorum demek, çocuk oyuncağı değil
Sensiz yaşayamıyorum diyip, başka kollarda hayat aramak hiç değil
Aşk ise yaşadığın duygunun adı; kirletmeye, kirletilmeye gelmez bunu bil
Şayet seveceksen birini ya adam gibi sevmeyi dene
Ya da ...!!!
__________________

***

__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:13   #14 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Alıntı:
BuYuCu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gönderilmemiş Aşk Mektupları basLik

Ben BaşLiğa Göre dedim TombuLum rıca ederim
ben degıl baskaları gonderememıs

BuYuCu beğendi.
__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:16   #15 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Bu gece aşkın sırrına kalem basıyorum.
Kapatıp gözlerimin parantezini, dikkat tabelası asıyorum sözlerimin ünlemine.
Ustabaşı hüznüme, üstü başı yırtık çırak oldu ellerim…
Ellerime dokundu yüreğimdeki kederim…
Cümlelerim teker teker nedamet oldu sensiz güncelerimde…
Hiç ihanet etmedim yalnızlığıma, hiç vefasızlık etmedi yalnızlığım bana…
Gururumun ölüm döşeğini sererken ayaklarına,
suni teneffüsler yapardım umuduma…
Yine kaybeden olurdum, yine kaybolan intihar boşluklarında…

Tortulu bir yalnızlıkmış ayazıma düşen kar…

Gün dönümlerinde keder tüten evlerin saçaklarından topladığım.
Kederli bir şarkıymış adın, geceler boyu tersinden okunan,
bestesiz sarkılar gibi söylenen…

Aşk gibi birşey değilim ben!
Sözüm uçar, yazım silinir, siluetim yanar hafızalarda…
Bir bakışım kalır, keskin nişancı elinden, delip geçen hayatı…
Acı´ya aç, hüzne muhtaç yüreğim kalır, aşkın kapalı kapılarında…

Aşk gibi birşey değilim ben!

Yapışmam duygunun en yoğunundan hayata…
Sürgünü oldum sevdanın…
Sığınmam pişmanlık taşan af kelimeleriyle sahte dünyaya…
Sığınmam suskunluk biçilmiş sevdanın, dilsiz diliyle aşkın otağına…

Aşk gibi birşey değilim ben!
Kırdım kalemini sevdanın, yaktım gemisini aşkın.
Ne gitmek vardır artık, ne dönmek sözümden…
Batan son güneşimin son mirasıydı yalnızlık, anıt oldu hayata…
Kanıt oldu yalnızlıklıktan ölen insanların yalnızlıklarına…

Aşk gibi birşey değilim ben!
Sözüm uçar, yazım silinir, yüzüm yanar aynalarda.
Güneş yanığı ömrümle öderim borcumu hayata…

Ben arabesk bir aşkla sevmiştim acıyı…
İsyansız acılar biriktirip,imkansız aşklara, hasreti gömmüştüm kalbimin
samanyoluna…
Her yıldız kaydığında üşürdü gözlerim…

Aşk gibi birşey değildim ben…

Yakmazdı alevim, yanardım kendim…
Her özlemde bir damla asardım kirpiğimin kimsesiz boşluğuna…
Kirpiğimin boşluğundan bakardım sana…
Yani özlemle, yani aşkla!

Gittiğim med ve cezirlerde azığım olurdu ağzımdaki ahım…
Seni her düşündüğümde acırdı yüreğimdeki boşluk, acırdım kendime…
Yıkılırdı aşkın gök kubbesi üstüme…
Benliğim, bencilliğim, yok olası gururum kaldıramazdı bu yükü, geceler boyu…

Aşk gibi birşey değildim ben!
Susardı dilimdeki boşluğun, susardım hep kendime…
Dilim kelimelerle kekelerken, yüreğim özlemle taşarken
susturucu takardım sesime…
Yine taştı yüreğim, yine sıçradı özlemim bir kaç kelimeye…

Aşk gibi birşey değildim ben…
Her duygunun acıyla birleştiği kıyılardan bağlanırdım hayatın
yaşamak limanına…
Aşk acıya değdiği zaman aşık ederdi beni kendine…
Hasretin gurbet elden dönmesini beklerdim hasretle.

Aşk gibi birşey değildim ben…
Kimsesiz bir çocuk gibi büyüttüm yalnızlığımı, sevda koydum göbek adını…
Sevdamın gözü öyle karaydı ki,aklayamadı hiçbir gece, öyle sakladım ki seni
içimdeki gölgelere, farketmedi varlığını hiç kimse,
(BEN BİLE!)

Aşk gibi birşey değildim ben!
Uçardı sözüm, silinirdi yazım, yanardı yüzüm aynalarda…
Sözüm uçtu, yazım silindi, yüzüm yandı sensiz aynalarda…
Yazımda yazgımda sevdayaydı, sevdadandı…
Kırıldı kalemi sevdanın, çok kırıldık bizde…
Artık sukutun gizemli yamaçlarında gizleniyorum yazgıma, yani aşksızlığıma…

Zifir bir cümle zannetsemde kendimi,
aşk benim tahtımda gizli.......

***
Ağlıyordu kadın!Başını yastığa gömmüş,sessiz sessiz ağlıyordu.
Ama sessiz attığı bu çığlıklar,hunharca paramparça edilmiş kalbinin,kan sızan
duvarlarına çarpıp,daha şiddetli,daha ürkütücü bir yankıyla
geri dönüyordu beyninde.

Duygularının bu denli ucuza harcanmasına,yıllardır vermeye çalıştığı sevginin
ışığının,araya giren denli densiz gölgelerle lekelenmiş olmasına ağlıyordu.
Ve bazı gerçekleri bu kadar geç görebilmiş olmanın verdiği üzüntüyle ağlıyordu.

Şu an ki enkaz haliyle ona her ne kadar hayal gibi gelmiş olsada
başaramayacağından korksa da zamanla kendisini çok daha iyi
hissedeceğini de biliyordu.

Okadar kolay silebilmişti ki adam onu!!
Okadar kolay "Ne sen beni gör,ne de ben seni göreyim" diyebilmişti ki...

İşte içinde bir yerlerde yüreğini parçalayan,kalbini kan revan içinde bırakan
tavırda bu olmuştu..
Bu kadar kolay mıydı kapıyı çarpıp çıkmak.
Bu kadar kolaymıydı tüm yaşananlara bir anda sırtını dönüp ,
hiç yoktu saymak??
Düşünüyordu da ne çok severdi adam
"Bu aşkın nüshası rüzgarlarda,aslı bende kalacak" şarkısını..



Nasılda kendine mal ederdi kadın bu sözleri duyduğunda..
Ama şimdi düşünüyordu da,olmayan bir şeyin aslı nasıl kalabilirdi insanda??!!!!
Kalması için ,muhafaza edilebilmesi için,önce var olması gerekmezmiydi?
Peki bu adamda çoğaltıp çoğaltıp nüshalarını rüzgara salacağı sevginin aslı
yoksa,kadın neden ve nasıl mal edebilirdi bu sözleri kendine??
Bu kadar mı yanlış anladı,bu kadar mı yanlış ulaştı sinyaller yüreğine??

Hayır!

Adamın gözlerinde sevgiye dair izler yakaladığından fazlasıyla emindi.
Bakışlarında,dokunuşunda bu sevginin kıpırtılarını hissettiğini biliyordu..
Peki bir halusinasyon muydu yaşadıkları?
Böyle bir adam,böylesine sevgiyle bakan gözler hiç olmamıştı da hayalinde
yarattığı bir kahramanın ardından mı dökülüyordu gözyaşları?
Madem bu kadar emindi,madem bu kadar net hissedebilmişti de adam neden
kabullenmiyordu sevgisini?
Neden söylemiyordu hem öncesinde hem şimdi seviyor olduğunu?
Neden korkuyordu?

Tek bildiği şey, bu enkazı kaldırmanın zaman alacağı ve büyük ihtimalle de
yardıma ihtiyac duyacağı gerçeğiydi..
İşte şimdi onu ve duygularını onaracak zamanın saati işlemeye başlamıştı bile..
Tik TAK TİK TAK...



Ve her geçen dakika,her geçen saat,her geçen gün ile beraber,ağlamak için
daha az gömüyordu başını yastığa..
İşte şimdi bildiği ama kabullendiği için içini daha az acıtan tek ve en büyük
gerçek tüm çıplaklığı ile ortadaydı..
Eskiden "SEVDİĞİ ADAMIN" sevdiği ve söylediği şarkıda söylenenin aksine...
BU aşkın ASLI RÜZGARLARA KARIŞIP GİTMİŞ,SADECE BİR NÜSHASI KALMIŞTI
kadının yüreğinde....


***
sen su olmalısın sevgili…


Sen bir denizsin ucu bucağı olmayan;kim bilir kaç aşkı yıpratmışsındır
dalgalarında, kaç yüreği kabul etmeyip atmışsındır sahillerine…

Ama yine de ; ben bir akarsuyum, kollarım hep sana çıkar ve kaybolmaya
çalışırım senin içinde saniye saniye , dakika dakika ve damla damla..

İçine fazla girilmesini sevmezsin sen, derinlerine daldı mı bir insan,
adamı kendinden edersin ve çekersin diplerine korkunç girdaplarının..

Sonra da bir ceset bırakırdın senden geriye bir de işe yaramayan ıslak gözler….
O kadar da kötü değilsindir aslında ; kalbinde yüzmeyi bilen biri olduktan sonra
gösterirsin ona bütün güzelliklerini , içindeki bütün renkleri ,
içindeki başka bir hayatı ve de en önemlisi özelini, saklını,
kıymetlini gösterirsin ona;en diplerinde sakladığın küçük inci tanelerini…
İşte bu yüzden….
SEN SU OLMALISIN SEVGİLİ…

***
Yalnız Aşık Ya da Aşk Yalnız..

Tam sana geliyordum ki, yol bitti bugün.
Bildiğim tüm adresler yanılttı beni.
Ne yöne gitsem bir çıkmaz sokak, her çıkmaz da ayrı bir azap...
El ele tutuştum hüzünlerle, yine de yalnızlıktan bir adım öte gidemedim.

Hasretindeyim ben dayanılmaz hallerle...

Ne bir ses ne de haber
Gelmiyor artık senden
Öylece kala kaldım da
Deli hasretimle ben.

Eskittim, evet evet eskittim ruhuma acı veren ne varsa.
Lakin kullanılmışlık daha çok sahiplenmemi sağladı bu ağrılı duyguları.
Senli anlar lazımdı ayrılıklardan öte.
Denizi kucaklayıp, damlacıklarını yanaklarıma sürdüğüm masalını anlattım,
göz yaşlarımı soranlara.
Avunulacak bir yanı yoktu halimin, acınılacak da...
Bu hali perişanlıkta öylece daldım...

Bir yabancı selamın ile
Hüzünlere daldım
Kendi ellerimle ben,
Beni kederlere saldım.


Oysa bilmeyenlerce aşkı, küçücüktü ağrılarım, ağırlıklarım.
"Avuç içine ancak sığacak şeyleri dert etme" derlerdi bilmeyenler seni.
İşte o zaman anlardım, unutmaşlardı senin ne demek olduğunu içimde.
Anlamalarını da beklemezdim zaten, başımı öne eğip, elimi yumruk yapardım.
Yürekler; avuçlar, sıkılan yumruklar kadardı ya hani...
O başı boş cümle kulaklarımda çınlardı:

"Avuç içine ancak sığacak şeyleri dert etme..."


İşte o an daha çok taşardı yüreğimden ağrılarım.
Daha çok çoğalırdı yokluğun.
Hiç bir neden durdurumazdı fırtınalarımı.
Sımsıkı sarıldım sen sandığım siluetlere.

Sonunda bir oyuncak
Kara sevda aldım senden
Yani değişmedim hala biraz çocuk kaldım.


Bu yorgunluk ve yoklukl gittiğin yolu bilmeksizin, ayak izlerini sürmeksizin
yolculuklarına çıktım bugün.
Ne sesini duyabildim, ne haberini alabildim.
Uçan bir kuşun izinden, hazan geldi yine bugün.
Kim bilir hangi bahara erteleniyor vuslat.


Şimdi gel de gülebil biraz... Ya da gülü bil...

"Yok öyle el gibi soğuk durma gül biraz
sana gülmeler yaraşır
Yok öyle güz gibi soğuk olma güz
ayrılık taşır."

Mısraları geldi dilimin ucuna...
Dudaklarım mırıldanmaksızın vazgeçtim.
Ne ayrılığından bahsediyorum diye sordum kendime.
Tek kişilik bir aşkta, ayrılık olur mu yar?

***
Her zamankinden daha bi "Ayrılık"...
Her zamankinden daha bi "Özlem" dökülüyor dilimizin ucundan..
.
.

Sen bir masalın şımarık kahramanısın sadece ..
Okundukça varsındüşlendikçe gerçeksin..

Sonrası yok..

Sonrası terkediş ve dönüş arasında sıkışmış hüzünlü bir bakış..
Geç kalmış olmanın verdiği bir pişmanlık..
Ve sızlayan bir eski yara..

...

Sonran yok artık..Dön ve git...

Giderken yüzünü yüzümden çek ..
"Güle güle" havasında olan dokunuşunu tenimden sök..
Bir de gölgeni yakan adımlarının izlerini de al ..
Ve geldiğin gibi yine git..

Ardından;
Her zamankinden biraz daha tutuşur bakışlarım..
Biraz daha küllenir sol yanım..
Belki biraz daha boş kalır ellerimdaha da soğur avuçlarım..
Benle beraber buralar da öylece kalır..Donuk ve boş..

Ama;
Sen yine de yürek şehrimin sokaklarından akıp git..
Karış karanlığa..
Bir ben bir de ay şahit olsun gidişine..
Her zamankinden biraz daha fazla gömeyim ikimizi geceye ...
...

Esas oğlan içine akıtır yaşlarınıbelli edemez..
Esas kadın gurur yapardönüp ardına bakamaz..

Biliyordu ikisi de;
Tenleri ayrı koksadayürekleri beraber çarpıyordu her zaman..

Ve biliyordu ikisi de;
Dillerinin ucunda ıslanan kelimeleri bir sıksalar..
"Seni seviyorum"lar dökülürdü yere damla damla..

Oysa şimdi;

Her zamankinden daha bi "Ayrılık"...
Her zamankinden daha bi "Özlem" dökülüyor kalemin ucundan
__________________

Üstüme düşmeden sevdim seni haddim olmadan
Sevdim sen hiç bilmedin…
Gözlerini bulamadım belki geceleri
Belki kulaklarına fısıldayamadım sen dolu şiirleri
Bir simidi gazozla paylaşmadık belki
Bir filmi izlerken beraber ağlamadık ya da
Sana hasretlerimi giderecek mektuplarını almadım
Keşkelere bağladığımız umutlarımız olmadı
Sen kaçaktın belki aşka
Ve ya ben yeniktim sevdaya…
Ben seni hiç köşe başlarında beklemedim
Dalgaları dinlemedim senle
Ve yıldızları saymadık gökyüzüne bakıp
Biz senle hiç hayal kurmadık
Hep ordaydın yoksa sen bilmiyordun

Şimdi vurulmuştur aşk sol tarafından
Senden benden kopartılmıştır.
Sevmek günah sayılmıştır bize
Benim sende hiç olamadığım kadar sen düşsün sözlerime
Ve bir gece gökyüzüne baktığında anmayacağını bildiğim halde ismimi
Ben sana parlayacağım
Sen bir dilek tutacaksın ben senin için kayacağım…




Ben senin hiçbir şeyimdim
Sen bende çok şeydin…
***

Hayatın anahtarı kendimi keşfetmemde sanki!
Kendimi keşfetmem de hayatın ta kendisi.
İçimde dolaşıp duran harfler var. Kelimeler ve cümleler var yakalayamadığım.
Bir türlü bir araya gelemeyen, ama var olduğunu hep bildiğim.
Olduğum bir ben var. Olmak istediğim bir ben daha var.
Bir kıyı var, uzak mı yakın mı bilemediğim. Huzur ve sükuneti bulurum sandığım.
Farklı pencereler, bakamadığım.
Uzak ülkeler kadar uzak bir ben var. Aynadaki kadar yakın bir ben daha.
Bir çocuk var yine içimde oradan oraya koşturan ve bir ihtiyar derin çizgileriyle geriye bakan.

Saklambaç oynayan dünyalar içimde, sobeleyemediğim.
Aralayamadığım kapılar, bulamadığım anahtarlar, açamadığım kilitler var yine.
Mavi ve beyaz çoğu zaman. Özgür ve temiz. Biri deniz, bir beyaz bir martı.
Yağmurun ardından nefis bir toprak kokusu içime çektiğim.
Hayatla ölüm arasında kısacık, incecik bir çizgi var çözemediğim.
İçimde, içimi anlatan bir kilim var dilini sökemediğim.

Balonlar var rengarenk, bilerek ipini bıraktığım.
Uçurtmalar var kocaman enginlere saldığım. Oyuncaklar sonradan bulduğum.
Ve kuşlar salıverdiğim. Aydede var ucunda sallandığım.
Papatya tarlaları, içinde kaybolduğum. Bir gül bahçesi var içinden geçtiğim.



İçimde dolaşıp duran harfler var. Kelimeler ve cümleler de.
Doğru yerde bir virgül, yanlış yerde bir nokta var.
Soru işaretlerinin yağmuru, ünlemlerin şaşkınlığı var. Satır başları ve araları.
Yapısına uymayan, yarım kalmış cümlelerim var bir yerlerde, var olduğunu hep bildiğim.

Mektuplar var henüz yazılmamış.
Korkular var yine içimde yapışkan ve soğuk.
Olduğum bir ben var. Olmak istediğim bir ben daha var.
Ümitlerim var gökkuşağının arkasında. Filize dönmüş tohumlar. Günü karşılayan, geceye karışan.
Yıldızlar kadar uzak, rüzgarlar kadar özgür ve dün kadar yorgun.
Manzaralar var, seyretmeye doyamadığım. Kayıplarım var tutamadığım.
Okyanus derinliklerine dağların zirvelerine yolculuklarım, küçük mağaralara kaçışlarım.

İçimde dolaşıp duran harfler var. Kelimeler ve cümleler var yakalayamadığım.
Bir türlü bir araya gelemeyen, ama var olduğunu hep bildiğim...
__________________

Yangınımı körüklüyor sinsice esen yel
iki çatık kaşın arasında birleşiyor gök ile yer
sarsılırken kalbimin en kuytu yerinde
ben kendime yabancı, kendime uzak
ölüyormuşum gibi derinde

zemherinin vardiyasındayım
üşüyorum
yürek avlusunda yalnız
şafaklar söktürüyorum
vurgunlar yiyorum hesapsız
kaçışım yok, her yer labirent
her yönüm kapalı çıkmaz yol
uzanıyor göğsüme eli hançerli görünmeyen kol

dokunduğu her yanım acıyor
bir hayalı ısıtıyorum avuçlarımda,
hayaller flu beynim sancıyor
yok sayılıyorum hayatın esamesinde
ve
kendimi arıyorum gecenin buruk sesinde

sıkışıyorum iki dudak arasında
tunçtan heykeller gibiyim
ruhu çalınmış ve ıssız
nasibime düşen kaderimden
bir hayat ki
yaşıyorum bedenimde cansız

aramayın izim yok benim
parmak uçlarımı yaktım şiirleri atarken kor ateşe
kırmızıya dönerken yüzü
satırlarda bıraktım
alev alev yanan gündüzü
__________________

Sen Fotografta Ölecek Kadar Çirkindin

Beynime uygulanan bir elektroşok.
Soğuk duşun her kabarcığıher kabarcığın kalıtsallığı
İzdüşümüm
İzlerimdüşlerim düşüşlerim dizlerim.
Saat farkına inat doğurduğum kendimi saran meridyenlerim.
Evlatlarım bacaklarımdan akan Tanrı’nın gözyaşları.
Biraz sonra bir arada diyebileceğim anlamsızlığım.
İçsel olarak anlam veremediğim kendimi büründürdüğüm maskeler aynalar
Hepimizin aynısı değil mi aynalarımız derken kırılan aynılığımız.
Bir fotoğraftaki bir kadın.
Herhangi her kadın gibi yeterince yeterlice yetileriyle bir kadın.
Kadarım kadar bir kadın.
Kalmışlığım kadar bir kadın
Bir sözcüğe yakışacak ve defalarca
Tanımadan
Suratına
Suratsızlığına
Çirkinliğine
Güzelleşmeye yüz tutmuş gülümsemesine
Kadınlığından arta kalanlarına
Benliğinde benden çaldıklarında benden düşürdüklerinde
Bunların hiçbirini bilmeden bir anda
Kayıplardan yorulmuş koşamayan insanların insansı duygularına değer vermeyi sırf insanların aynı sonbaharı yaşadığı için mevsimlere kendince isimler veren –mesela sonbahar ayının Lal anlamına gelmesi-kendince bu dünyanın kendiliğinde kendi delilik sınırlarının insanlar tarafından değil de kendi arzına ulaşmaya çalıştığındaki düşük kırıklarında kendine hemzemin bir adamın yükseltisinde uçmaya çalışan bir bilyenin ağırlığına bakarak onu güneş zanneden bir çocuksallığın yaratılmışlığıyken ve bu cümlenin sırf kendini bir şeye benzetememesi ve benzemeyen kendine benzer olduklarını duyduğubir şeye benzemeyenlerin olmuşluğunu duymasındaki sancıyı anlatmak isterken
Tekrar etmem gerekirse
Bunların hiçbirini bilmeden bir anda
Bir cesede hayran olabilir miydin?
Fotoğraflar her zaman ölü bir anıyı hatırlatmada kullanıldığından
Sen de benim ölülerime dakikalarca bakıp anmak ister miydin?
Ben de birkaç kere öldüm ölü suratımdaki gülümsemeyi bazıları sevdi bazıları sevimsiz dedi.
Ben fotoğraflarımı hep harflerimle çekmek isterdim.
Fotoğraf çekmeyi bilmem.
Ölüleri severim bir işe yaramazlar bir çok hayaliyle toprakta kemirirler yağmur sonrası gelen kutsal kokuyu.
Ve sen de
Ve ben de
Ve ile başlayan ve mutlaka bir kişiye ait olmuş olan diğer karşıdan bakılan cümleler gibi
Ve sen de o kokuyu sevdim.
Kuru bir yaprağı yiyen bir yağmurun yürüyerek ki genelde birbirlerine çarpmadan yürürler bu toprak yolculuğunda bıraktığı aslında kendini intiharın eşiğe getirip sırf birkaç kişiye bir şeyler bırakmak için öldürdüğü zannedilen aslında o buharken mutlu olabilen geveze damlanın bende unuttuğu bir Lal’di içime çekip tat alamadıklarım.
Sen de koklar mısın?
Bir sonbahar bir koku üzerine tartışmak isterim.
Konu tat ile başlayıptatsızlık çıkmasına kadar getirmeliyim sırf çirkinim diye tat alamadığı söylemek isterim.
Ben bir böceğim bir kaybetmiş yeterince özgüvenli bir maske ile sana konuşmalıyım.
Bir formül içinde ölümüm izletmeliyim
birkaç kitap arasında eskiliğini hissetmeliyim.
Aynanın kırılış öyküsünde aslında aynanın hiç kırılmadığını sadece bize bir yansımanın olmadığında nasıl dehşete kapıldığımızı aynadaki parçalı koyuluklu yansımamızdan nasıl tiksindiğimizi güzelliğimizin bu dünyanın bir yansımasındaki herhangi bir adamın kirpiklerindeki kesiklerden anlaşılması gerektiğini ya da bir kadının aynaya aynalık yapmasındaki durumu özetleyen bir yazının noktasını koyması gibi değil mi?
Ölüm bu değil mi?
Yaşamın sol çaprazından doğan güneşin
yeterince ansız doğması gerektiği bu değil mi?
Seni tanımam bir gereksizlik değil mi?
Korkularım korkaklıklarım baktığım anlardaki bir ölünün anısı ile konuşmamın senin sırf benim gibi yaşadığını anlatan mitoslardan dolayı senin de benim gibi aciz olduğun için acıdığımı anlamanın bu kadar zor bir yaş-lantı olduğunu anlayabilir misin?
Bu yazının aslında bir iç titremesinden doğduğunu
İçimi titreten varlığına saygımla
Ya da
Bu kadın benim ölümüm baksana ellerimizi oluşturan damarlarımızın kabarıklığı bile aynı.
Cümlelerini kurduğum bir ölünü nhangi çağda hangi sıkıştırılmış bedende kendi bedenine aykırılığını birbirimize birden bire bir olmayı bile hayal etmezken bir kavramının sırf rakam ya da bir çokluk-teklik ifadesinden bambaşka bir “Bir” lik olduğunu anlatmak için kaç aynı cümle kullanacağımı anımsamamdaki karmaştırdığım rastlantısal harfler değil mi?
Bak artık bir ölünün yakılmış küllerini kitaplarımın arasına serpip kokladım.
Baksende öldün artık.
Bugün birkaç saat önce doğdun.
Ben aynalarda küller yaktım sırf kırılmasın diye birkaç kurumuş yaprağın toprak tonluluğu.
Fotoğraftaki kadın.
Bugün öldün.
Korkarım öldükten sonra doğanlardan.
Mucizeye inanırım fakat canım acıdı.
Tanrı çocukları sevmiyor.
Ben bilyelerimle dua ederim hep halen.
Hali hazırda sende bir ölüyken.
Birkaç kere söyleyeyim.
Sen ölü olduğun için seni seviyorum.
Birimizin doğumu diğerimizin ölümü.
Ben çirkin sen benden daha çirkin.
Bir dünya bile yaratmayalım sırf bizim çirkinliğimiz için.
Tanrı olur musun?
Yaratabilir misin benim kadar çirkin koyu bir yaratığı.
Ben yeterince köle olabilir miyim?
Lal mevsimler arasında bir sahte görüntü olabilir mi?
Bir fotoğrafın bir adama yazdırdığı bir yazı hangi gözlerin yorulmasına değecek
Kadar
Değerli
Olabilir ki?
Ben hayal ettimsen yeterince öldün.
Yeter.
Artık ölüler ile konuşmak istemiyorum.
Sözler değil eylem
Artık yazmayacağım…
__________________




-X- beğendi.
__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:18   #16 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

KAVUŞAMASAK DA SEVMEYİ BİLDİK BİZ

Seninle hiç aynı sokaklarda gezmedik aynı havayı tenefüs etmedik
Kavuşamasak da
Sevmeyi Bildik Biz ama hep aynı düşlerdeydik aynı sevgiyi taşıdık kalbimizde
herkez göçtü bir biz göçemedik gidemedik
yabancı yüreklerin arasında hep yanlız kaldık savaştık
öylesine çıkarsız yapayanlız inandığımiz tek şey sevgimiz
adı kavuşmak olmasa bile o sevgi oldu tek inancımız

doğru dürüst hayal bile kuramadık
keşkelerin arasında kaybolurken günler karanlık geceler zindan
her sabaha yanlız uyandık şikayetmiz olmadı hiç
boyun büküp uzaktan sevmeyi bildik
arada bir haber alıp birbirimizden

iyi olmamıza biraz olsun sevindik ama hep hasret besledik içimizde
sen ayrı dünyada ben ayrı dünyada
kavuşmak gözyaşı oldu gözlerimizde
ağladıkça kavuşamadık
kavuşmak istedikçe ağladık

şiirlerle avuttuk kendimizi gizli mesajlar yazdık okur anlar diye
sustuk eller konuştu biz konuşamadık
anlatamadık yüreğimizdeki sevgimizi
susmalıydık.. susuyorduk
değiştiremezdik kader yazımızı
bir gün gülsekte ikinci gun tutamadık gözyaşımızı
ağladık ağlamalıydık
bir bedende bir kalp
dindiremedik yürek sızımızı..

değiştiremedik kader yazımızı severek kucakladık aşk sızımızı
yazsakda onca yanlızlığımızı
bir sen anlarsın beni birde ben anlarım seni
başka kimse anlayamaz bizi..
__________________



__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:20   #17 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Erkeğin-Kadınına yazdığı mektuplar...
Kadınım,

Gün aşırı intiharlarının sonu olacak yazacaklarım ve bildiğini bilmekse benim sonum.
Seni kaybetmeyi göze alarak işte itiraf ediyorum…
Ben cesaretsizim, korkağım ve dibine kadar aşığım…

Bir keresinde bana “Beni sevdiğini söylesen çıban mı çıkar dilinde?” demiştin.
Ah, içimdeki yalancı adam “evet” demişti sana kadınım, ben dememiştim.
“Çıkarsa yüreğinde çıkar çıban, o da sevdiğini söyleyemediğinden” demiştin.

Yüreğimdeki çıbanı sana emanet edip, gideceğim, kanattıkça sana aşkımı anlatacak.
Sana kanamadan, sana doyamadan, ardımda cevapsız sorularla, kanı pıhtılaşmaz
yaralarımla sol yanımda, gideceğim Kadınım…

Kadınım, hayatımı anlamlandıranım, hayatını alt üst ettiğim yetmiyormuş gibi
itiraflarımla baş başa koyup seni, gitmeye hazırlanıyorum.
Kalamam…
Daha da kötüsü neden kalamadığımı anlatamam…

Biriktirdiğim tüm cesaretimle içimde senden habersiz büyüttüklerimi ve bir sır gibi
sakladığım tüm gerçekleri söylemeye karar verdim.
Lakin yüzüne değince gözlerim biliyordum yine susacaktım, o bana benzemeyen adam
olacaktım, bu yüzden ilk kez sana yazmayı deniyorum.

Okurken yüzünde belirecek kıvrımları şimdiden görebiliyorum, tüm ifadelerin hızla
karışacak birbirine…
Yüzündeki o tarifsiz masumiyeti bir yana atıp, kızmak isteyip de kızamadığın her anın
acısını çıkaracaksın.
Pişman değilim dediğin her an için pişmanlık duyacaksın belki, belki ağlayacaksın…

Ağlamayı yasak etmiştim sana, bozuyorum.
Dilediğince ağla kadınım.
Ağlayamadığın tüm anlar için bir bir ağla, sen bilmeyeceksin ama ben de ağlıyor olacağım.
Ve kadınım, ilk kez ağlarken utanmayacağım.

Biliyorum üşüyeceksin, ama alışacaksın, hayata karışacaksın ve günün birinde hak ettiğin
adam gibi “adam”ı bulacaksın.

Sevdiğim, sevdiğimi söyleyemediğim…
Sana söyleyemediğim öyle çok şey var ki…
Kumsaldaki tüm taşları denize atmaya çalışan yarım akıllı bir çocuk gibi telaşlıyım.
Ve biliyorum ardımda suya değmeyecek binlerce taş, söylenmemiş binlerce söz ile
zamansız gitmiş olacağım.
Sen bunları her şey gibi çok sonra öğreneceksin.

…………………………..

Cesaretsizim, korkağım, dibine kadar aşığım ve bir de beceriksizim kadınım…
Denedim ama yazamadım.
__________________
Kadınım,

İçimdeki telaşın farkına vardın.
Artık oyalanmamalıyım.
Şimdi durursam, bir daha gidemem.
Caymadan gitmeliyim, ertelememeliyim.
Gideceğimi hissetmişsin gibi daha sıkı sarılıyorsun bana.
Dün gece uyandığımda yüzümdeydi gözlerin, beni izliyordun.
Böylesine korkak, böylesine cesaretsiz, böyle çekilmez bir adamı nasıl seviyorsun,
anlayamıyorum.
Dokunmaya bile kıyamazken, nasıl böyle hoyrat davranabiliyorum sana!
Kendime bazen şaşıyorum!

Durumu daha da zorlaştırmadan gideceğim… Kasım bitmeden… Vazgeçmeden.

Bu gece yağmur yağarsa gideceğim.
Sokaklarda kaybolmuş bir çocuk gibi ağlaya ağlaya yürüyeceğim.
Saçlarımı yağmur, yüzümü yaşlarım ıslatacak, sen beni hiç öyle görmedin, görmeyeceksin.


Yağmur camlarımı kıracak, git diyor bu şehirden, sevdiğini söyleyemediğin kadını bırakıp
ardında düş yollara…
Gitmekten ve sevmekten vazgeçmeden git diyor…

Elveda kadınım, yüreğim dayanmıyor artık, sevgini taşıyamıyor bu geniş bedenim,
gidiyorum!

Bir kadını bunca çok severken sevgisinden korkup, kaçan bir adama yakışanı yapıyorum,
kaçıyorum!

İç savaşlarımdan çok yara aldım, kaybedecek bir “sen”im kaldı, onu da kaybetmeyi
kaldırmaz yüreğim.
Şimdi sen sağ kal, farz et ki, ben zamansız toprak altına girmiş bir şehidim!
Elveda Kadınım, elveda sevdiğim!...

Yanındayken nasıl sevdiysem seni uzağında da öyle seveceğim…
Dişlerimi sıkarak, nefesimi tutarak, için için yanarak seveceğim Kadınım seni…
Hiç bilmediğin gibi… Hiç bilemeyeceğin gibi!
__________________

Kadınım,

Yanı başındayken özlediğim, gitmekle hata mı ettim(?)…

Şimdi adını bilmediğim bir şehirdeyim.
Adımlarının izi yok kaldırımlarında, hiçbir arabanın camında adım yok, adın yok…

Hava ayaz, saçların nasılda uçuşuyordur kışa inat bahar kelebekleri gibi…
Ben de yokum, üşüyorsundur şimdi…
Ah, en çok üşüyenim, yağmuru bol uzakların hüzün kokan çiçeği, çiçeğim…
Kokunu çok özledim.

Ellerim titriyor, içimde bir yerlerde çınarlar devriliyor, bir bir yanıyor ormanlarım,
can veriyor içimdeki vahşi hayvanlar…
Sarsılıyor omuzlarım, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.

Elimde kalan terinle teninin, okyanus akıtıyorum.
Sandığımdan da azmış gücüm, direncim…
Kadınım tuzumla batıyorum, boğuluyorum.
Oysa sen beni hiç boğulurken görmedin, düşleyemezsin.
Tenini nasıl özledim kadınım, bilemezsin.

Şimdi ben uzaklarda, bilmediğim şehirlerde bilmediğim yüzlere seni anlatıyorum, sana
söyleyemediğim sevgimi bir küfür gibi ağzıma doldurup, gördüğüm her yüze tükürüyorum.

Uyuyunca çabuk geçiyor zaman… Uyanır uyanmaz kâbusa dönüyor hayat…
Yoksun sen kadınım, çocuk inadı uykusuzluklarımla baş başayım…


… şimdi hayat da kurduğun cümleler gibi hep eksik, hep yarım…
Ah, eksik yanım, diğer yarım, Kadınım…
Dilimde adınla ıslanıyor her cümle, anılardan bozma yırtık bir battaniyeyle ısınmaya
çalışıyor aciz bedenim ama nafile…

Kadınım, özledim….sessizliğini bile!

Dilimdeki mağarada yankılanıyor adın…
Sana susadım kadınım, çok susadım!...

(…)
Bu şehri de işgal etti özlemimle yalnızlığım…
Tenha sokakların sıvasız duvarlarında bile senin adın, ben yazdım…
Yaktığım ağıtlar bu şehrin de iklimini bozdu, yanılıp göçmen kuşlar geliyor buralara,
bir bir ölüyorlar, gitmem lazım.

Kokun rüzgâr kılığında sızıyor odama, belli ki senden yeterince uzaklaşamadım
diyorum kendi kendime.

Kaç şehir girdi aramıza, kaç zaman uzandı tuzak mezarlara, kaç ömür yaşlandım,
yine de senden uzaklaşamadım!
Hala korkuyorum “yol yakın, dön” derim kendime diye…
Uzaklara, daha uzaklara gitmem lazım…

Bu şehri de işgal etti özlem erlerim, vurulmadan, özlemine şehit düşmeden kaçmam lazım.
Gitmeliyim, yokluğuna yenik düşmeden, Aralık bitmeden…
__________________
Kadınım,

Sensiz tüm şehirlerde sığıntı bu bedenim, eğreti yatıyorum uyku düşmanı yataklarda…

Kaç şehir gezdim, senden uzak kaç gece geçirdim, sensiz geceleri saymayı da bıraktım
artık, sensizliğe sövmeyi de!

Gittiğim her şehrin gecesinin ırzına geçtim.
Hüzne gebe artık sensiz adım attığım her şehrin gecesi…
İkimizin dokunamadığı her coğrafyada tüm geceler zifir karası bebelerini doğuruyor yetim
yalnızlığımın.
Doğum sancılarında yankılanıyor senin adın, sağır oluyorum!
Duyduğum tek şey yankısı adının…

Kadınım, adını sevdiğim, sevdiğimi söyleyemediğim, şimdi halimi görsen ne çok şaşardın!

Kuyruğunu yakalamaya çalışan bir kediden çok kuyruğu gibiyim bir kedinin…
Yaklaştıkça kendime, yakalanmamak için saklandığım içimdeki “sen”e, dönüp duruyorum…
Kısır bir döngüye hapsoluyorum. Ne kadar kaçarsam senden, o kadar yakın duruyorsun
bana sen!
Benim gitmemle olmuyor, sök kendini içimden sen git! Git…!

Artık sana yazmayacağım!
Sensiz uykuya uzanıyorum, bir daha uyanmamak umuduyla!
Seni hep çok sevdim…
Elveda Kadınım, elveda sevdiğimi söyleyemediğim…

Bu kez bu son veda…
Elveda.
__________________

kadınım

Ve işte yine; telefon çalıyor kelimeleri, sessizlik çoğalıyor...
Bir elimle ahizeyi kulağıma dayıyorum ve diğer elimle namluyu şakağıma.

Sesinin dalgalanışını dinliyorum bir süre.
Sorular soruyor.
Ağzımdan çıkan kelimeler hiç olmadığı kadar emanet geliyor
ve
almak istediği cevaplar asla vermek istediğim gibi olmuyor.

“Mektubumu aldın mı” diyorum
“Evet” diyor
“İçime yapışan bütün hisleri yazmaya çalıştım oraya ama yaşananlar kağıtlara sığmıyor”
“Okudum” diyor. ”hepsini aralıksız okudum, gene saçmalamışsın.”
“Hayır “ diyorum “Saçmalamadım ama okumanın, senin için sadece
harfleri sıraya koymak olduğunu unutmuştum.”

Yüzünün ani değişen çizgilerini göremiyorum ama sanırım sinirleniyor.
Bağırmaya başlıyor, dokunduğunu eritiyor, deniz ortasından yırtılıyor .
Suratıma kapatıyor telefonu.
Pek şaşırtmıyor bu beni ama içimde bir çarpışma başlıyor, ani ve saldırgan.
Öfkemi yerine oturtamıyorum.
Büyük bir alev gibi gölgeleniyor odanın içinde.
Alevlerin karanlık sessizliği sakinleştiriyor ruhumu
ve düşünceli bir tavır takınıyorum kendime.

Hatalar yaptım mı...?
Şüphesiz...
Kılıçlarımız çarpıştı kıvılcım, kan ve ter içinde.
Ruhani kılıçlar daha çok acıtır bedeni, yeterince derine saplandığında.
Elimdeki kılıcın üzerindeki izlere bakıyorum.
Çentik çentik her yanı, lekeli, uzun süren savaşlardan çıktığı belli.

Yine de unuttuğum birşeyler olmalı;
Hayaller yok, düşler kayıp
Ve ne kadar denesemde bulamıyorum.
İç hesaplaşmalarımda açık var;
Yaşanan hayatların işlevsiz bir yanı var...
__________________
söyLeSene kadınım, unuttun mu bu deLi adamı ?

Bir qece aniden verdiqim bir kararLa ve sana qöre yarqısız infazLarLa
qiderken bırakıp seni uzakLara;
içimde bir yerLerde beni unutacaqın korkusunu ta$ıdıqını hiç dü$ünmemi$tim yüreqimin..

$imdi kar$ıma dikiLen unutuLma korkusunun e$Liqinde qeLiyor o qüzeL qözLerin akLıma..

Yüreqine ba$ka birinin dokunabiLme ihtimaLi yanqın yerine çevirirken tüm benLiqimi,
beLLi beLirsiz sesLeni$Lerim ba$Lıyor sana..

SessizLik, karanLık,korkuLar ve sen...Ve ben...Ve de biz...

Yar ü$ümekteyim sensiz...

SessizLik qecenin bir yarısı sensizLik oLup döküLüyor kar$ıma bir anda ve ansızın tek bir
damLa qözya$ı süzüLüyor yanaqıma.

Kendinden biLe habersiz, ziyaretime qeLdiqin qeceLere inat donup kaLıyor dudaqımın
kenarında derken sebepsiz.


Ah yar ne çok özLemi$im seni öpmeyi oysa ;

Oysa sana sarıLmak nasıL da özLem oLup daqLamı$ yüreqimin dört bir yanını ansızın da
ince bir sızı oLup yerLe$mi$ benLiqime böyLe...



SessizLiqe esir dü$mü$ yüreqim aLev aLıyor $imdi ve bizi yok eden benLiqimize kanıp
siLiyor soL eLim,
dudaqımın ucunda akmamak için çaba sarf eden o damLayı sebepsiz..
KaLbimin derinLikLerinde senLe doLu bir fırtınanın tam ortasında,
kendi kendini anLayamayan benLiqim qidi$ini anLamLandırmaya çaLı$ırken
daha çok acıyor sevqiLi!

Dü$ünürken seni...

Dü$ünürken sensizLiqi...

Bir titreme aLıyor kaLbimi...

Ü$üyorum yar...

SensizLik var qecede

Ve içine dü$tüqüm sessizLik kanımı donduruyor yine...

Yar yüreqim çok ü$üyor...

Korkuyorum derken,sen yoksun ya hani,hani sensizim ya ;
yüreqine sakLadıqın ve benim biLmediqim sebepLer yüzünden..
Yoksun ya hani sevqiLi ve hani qittin ya nedensiz...
KaranLıkta kaLmı$ ve son kibrit eLinde bekLeyen bir çocuk misaLi; sana dair oLanLarı
yitirmemek için yakamıyorum o son kibriti...

BekLiyorum çaresiz ve bekLiyorum haLa son bir umut ;
eLimde yakmamak için uqra$ verdiqim kibritLe karanLıqın orta yerinde seni...
Bir yandan da korkuyorum,çok korkuyorum sevqiLi...
KorkuLarımdan qizLeyip kendimi yada kendimden qizLeyip korkuLarımı; dü$ürürüm
teLa$ıyLa yüreqimin en içine sakLıyorum sevdamı.

Ah yar...

Sen...

Sen,hayatımın tam ortasında duran en qizLi ve dokunuLmaz oLandın oysa...
DokunuLmazLıqın sevdamdandı,qizLiLiqin a$kımdan...
Giderken sen, ben bakakaLmı$tım ardından...
Sen qiderken yanımdan usuLca, tek bir peki çıkmı$tı hatırLıyor musun aqzımdan?
Oysa ne çok baqırmak istemi$tim, ne çok istemi$tim duyurmayı sana yüreqimi...
Her adımına bir qitme sıqdırmı$tım sevqiLi ve birer damLa qözya$ı her harfinde sakLı..
Her eLvedanda bir seviyorum ve harfLerince yürek kırqınLıqı...
SöyLeyemedikLerim yüreqimde ve bir pekiye kaLakaLdı arkandan bakarken benLiqim
çaresizce.

Korkuyorum yar...

Çok korkuyorum...

İyice sensiz kaLmı$Lıqım ürkütüyor beni...

Ya unutursan beni,

Ya unutmama izin verirsen seni...

SessizLik, karanLık,korkuLar ve sen...Ve ben...Ve de biz...

Yar ü$ümekteyim sensiz...

söyLesene kadınım ;
unuttun mu anSızın kar$ına çıkıp, bir anda biLinmezLiqe karı$an bu hoyrat yüreqimi.. ?

yüreqine dokundumu bendEn ba$ka biriLeri ?
söyLesene kadınım ;
unuttun mu iLmek iLmek yüreqine i$Lediqim adımı.. ?

zamanLardan neydi cıktıqında kar$ıma ,
ya da hanqi aSırda sevmi$tim ben seni ?
seni ne zaman tanımı$tım
ve hanqi anda kaLmı$tı bakarken duyduqumuz mutLuLuk caqı ?

bana sakın , unuttun mu diye SORMA !
__________________








__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:23   #18 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Ne zaman susasam sevgiye aşka
Seni yad ederim canım kadınım
Seni sevmek var ya her şeyden başka
Sen benim soldaki yanım kadınım

Lal olur dillerim lal olur sensiz
Söyle ruh ne yapar kalırsa tensiz
Ne ben dayanırım ne de sen bensiz
Gönlümün sultanı hanım kadınım

Bazen aslı gibi küllere seren
Bazen şirin olup dağlara süren
Bazen de Leyla'sın çöllere veren
Umudum her şeyim canım kadınım

Yar bildim sığındım sıcak kucağın
Yanarak tüttürdüm sevgi ocağın
Şen olur illerin gülşen bucağın
Edirne’den Kars’a Van’ım kadınım

Derviş oldum diyar diyar dolandım
Bazen durulanıp bazen bulandım
Sen olmasan ben bir koca yalandım
Seninle yücelir şanım kadınım canım kadınım
Seni sevmek var ya her şeyden başka
Sen benim soldaki yanım kadınım

***

Oysa ki Yağmurum Ben

Sen bilemezsin yağmurum ben

Düşerim semadan ellerine...

Islatırım yanağını, saçını


Sırılsıklam olursun.

Dokunurum tenine nerden bileceksin...

Yağmurum ben...

Baharda yanıbaşına düşen her damlada ben varım


Herçiçege hayat verir yüregim

Ben yağmurum sen AŞKIM ...

Yeniden dünyama HOŞ GELDİN KADINIM..
__________________

BELALI KADINIM

BELALI KADINIM
TENİ ILIK KAHVE TADINDA
SAÇLARINDA YILDIZLAR ASILI
YÜREĞİ SEVDAM İLE YARALI
EY GÖZLERI BELALI KADINIM

YILLANAN ŞARAP TADINDA BUSELERİN
CENETE DAVET MISALI DÜŞLERİN
YÜREĞİMİ YARAR ORTASINDA GÜLÜŞLERİN
EY SÖZLERI BELALI KADINIM

UZANINCA TENİNE VURGUNA GİTTİĞİM
AŞKIN YÜREĞİMDE OLMUŞ KÖR DÜĞÜM
SEVDASINI NAKIS MİSALİ İLİKLERİME ÖRDÜĞÜM
EY BAKIŞLARI BELALI KADINIM

GÖZLERİNİ KAPATINCA TİTREYE KALDIĞIM
HER DOKUNUŞUNDA CEHHENEM MİSALİ YANDIĞIM
UĞRUNA HAYATAN CAYDIĞIM
EY GÜLÜŞLERİN RUHUMA BELALI KADINIM

SAÇLARI CENET KOKAN
KİRAZ DUDAKLARI TENİMİ YAKAN
BENİ MECNUN MİSALİ ARDINA TAKAN
EY BAKIŞLARI BELALI KADINIM

SEVİŞMELERİ CENNET DAVETİ MİSALİ
SENSİN İNAN HURİLERİN PERİLERİN EMSALİ
SEN LEYLANIN ASLININ ŞİRİNİN TİMSALİ
EY BURAM, BURAM AŞK KOKAN TENİ BELALI KADINIM

UYUYUNCA HURİLERİ ANDIRAN
TABBESÜMÜYLE PERİLERİ KISKANDIRAN
AKLIMI BAŞIMDAN USTA HIRSIZ MİSALİ ÇALDIRAN
EY GÜLÜŞÜ
EY GÖZLERİ
EY TEBBESÜMÜ YÜREĞİME BELALI KADINIM
__________________

Erkekler kime kadınım der?

Bir erkeğin hayatına giren kadınların hepsi sevgilidir.
Ama bir tanesi vardır ki ona sadece “KADINIM” diye hitap eder.
Sevgilim dediği, günlerini gün ettiği, hoş vakit geçirdiği, bazen boşluğunu dolduran, bazen
hüzününü dağıtan, bazen onu eğlendiren, bazen onu dertlerinden uzaklaştıran ya da boş
zamanlarını doldurandır.

Bir erkek "kadınım" diye hitap ettiği zaman ona yüklediği anlam bambaşkadır.
Onun içinde şevkat, sevgi, aşk, sahiplenme, kıskançlık, onunla gurur duyma, koruma hissi
ve kimseyle paylaşamama vardır.
Artık dünyaya neden geldiğini biliyordur.
Hayatının anlamı vardır artık. Aradığı sadece o’dur.
Onu bulmak ve onunla yaşamak için doğmuştur.
Onun olmadığı bir yaşam düşünemez.
Çok emindir, tanrı onu sadece kendi için yaratmıştır.
Dünyada bir tek o ve kendisi vardır.
Onun için canını verebilir.
Bu aşktan da öte bir şeydir.
Bu bir tutkudur.
Bu mantığın bittiği yerde başlayan bir duygudur.
Bu kadınım dediği kişinin resmi nikahlı karısı olması şart değildir.
Ama zaman zaman karım diye bile hitap eder.

Bu duyguların en güzel örneğini ünlü şair Bedri Rahmi Eyüboğlu yaşamıştır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Hanım'la evlidir.
Ancak Mari Gerekmezyan’a aşık olmuştur. Mari,
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun asistanlik yaptığı ,
GüzelSanatlar Akademisi'nin heykel bölümüne misafir ögrenci olarak gelmistir.

1949'da bir gün İstanbul Büyük Kulüp'teki bir toplantıda davetliler,
Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını isterler.
Eyüboğlu ayağa kalkar ve Karadut'u okumaya baslar:

"Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın."

Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzülür.
Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştır.
Çünkü aşklarını bütün İstanbul bilmektedir.
O anda yanında oturan Eren Eyüboğlu da anlamıştır.
Çünkü şiirde "kadınım, kısrağım, karımsın" dediği kadın kendisi değildir.

Görüldüğü gibi erkekler sadece nikahlı karılarına kadınım ve karım kelimelerini
kullanmıyorlar.
Bu bambaşka bir duygu.
Bunun adı aşk. Doğa üstü bir duygu. İnsanın vücut kimyasını değiştiren,
ruhunda volkanların patlamasına neden olan bir duygu.
Onu bulduktan sonra kaybetmek ise çok acı verir.
Bunu en iyi Ercan Saatçi’nin yazdığı 'Yastayım' adlı şarkı sözü anlatıyor:

Yoksun yine varlığım sürünüyor
Sensizliğim bilinmiyor
Sen gittin gideli ellerim hep titriyor
Kalbim bu acıyı saklıyor

Yıllar sonra bile hiç kimseye söylemedim
Bu sevdayı kalbime gömdüm ve sen öldün
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hiç kimse bilmiyor
..........................


Bu yazıyı yazdıktan sonra fikirlerine güvendiğim erkek arkadaşlarıma sordum.
“Hangi kadına kadınım diye hitap edersin?” diye;
“Kadınım kelimesinin içinde cinsellik vardır.
Çok özel biri olması gerekmez” dediler.
Çok hayret ettim.

Oysaki kadın gözüyle kadınım kelimesi çok özeldir ve her kadına söylenince anlamı kalmaz.

Şimdi diyeceksiniz ki, sen bir kadın olarak erkeklerin duygularını bu kadar iyi nereden biliyorsun. Çok haklısınız.
Peki bana “KADINIM” diye hitap edilmiş olamaz mı [img]http://www.***************/images/smilies/wink.gif[/img] [img]http://www.***************/images/smilies/rolleyes.gif[/img]

...::: KADINIMSIN :::...

Senin saçlarındı onlar, arzularımın tutunduğu yıllarca
Ümitlerimin canı ellerindeydi, görüyorum
Cümlelerin gibiydi özlemimin nâmeleri
Kadınım diyebileceğim kadın gibisin sen

''Şefkât kokuyorsun,doğudan esen bütün yellerden''

Yangınımın hepsi bu, bu kadar yanabilirim ancak
Sende başladı,sende biter mi bilmem?
Ateşim sensin, suyum sen
Söndür söndürebilirsen

''Yollarında gölgem ağlıyor, sensizliğe yol alırken''

Yakınsın sanki bana benden fazla
Yakınsam, duymazsın sesimi oysa
Ne çok kadın gördüm en güzelinden, bir bilsen
Bir ellerin sürükledi yerlerde tutup gözlerimden

''Uğruna adanan adak gibiyim kendi kendimden''

Ya seni önce yaratmış yaradan
Ya beni geç bırakmış, hesap soramam
Varsın ya, buldum ya seni, henüz ölmeden
Dert etmem, varlığın güzel cümle alemden

''Kadınımsın, özüm benim, özgürlüğüm, canım dediğimsin gönülden''

Senin cümlelerindi biriktirdiğim gırtlağıma kadar
Söylemediler, içimde kaldın yıllarca
Şimdi kan ağlasam kim anlar?
Bir anam ağlar
Bir de yıldızlar
Senden uzak şehirlerin yıldızlarıdır onlar
Özleminle daha parlayan, köşe bucak seni ararken benimle
Kadınım buldum ya seni
Yıldızlar kadar büyüğüm şimdi
Yıldızlar sevinçten ağlar

''Kadınımsın, mısralarım benim, biriktirdiklerim ömür denilenden''

Benim karargâhımdı o, yalnızlığına kurulan
İçinde çocuklar büyürdü eli silahlı
Kim kaçarsa vururlardı sevdadan
Bendeydi tüm çocuklar, sana büyütürdüm
Şimdi teninde bir kalem oynar
Koca adam olmuş ufaklıklar
Göğsüne yokluğuna yattığım zindan günleri karalar
Göğsümde bir kadın yatar, uyandırma!
Bütün düşlerim onda başlar
Uyanırsam sabahlar ağlar

''Kadınımsın, uykusuzluğum, her damla gözyaşımsın benim ''

Senin gözlerindi onlar, yerlere kadar eğildiğim önünde
Hayalindi odama kilitlediğim, çıkıp giden anahtar deliğinden,
Yalvarmadan geri dönmeyen
Bekliyorum, gir içeriye açık kalan penceremden
Öyle vur ki beni,bir nefeste öleyim kadınım diyemeden


Ya da; bırak

Sana kimsenin diyemeyeceği kadar yürekli,
....kadınım diyeyim en derinden....
__________________
Susuyorsun;

Güneş kadar sessiz bakıyorsun gözlerime,
Rüzgar gibi fısıldayarak esiyorsun yanımdan,
Hani, hani bir gülüşün olurdu ya gamzelerin görünürdü,
Ha işte o anı ne olur yüzünden hiç silme.

Susuyorsun;

Nefesin dipsiz kuyularda infaz mı bekliyor nedir?
Neden suratın bu kadar asık bana karşı?
Gözlerini yere indirme, bitkin durma bu kadar.
Ya, ya senin için yazdığım onca şiir ne için.

Susuyorsun;

Son bir kez olsun dokunamaz mıyım ellerine,
Yüreğime koy avuçlarını, hisset içimden geçen kıpırtıları,
Bakmıyorsun bana, yüzünü çevirme ne olur.
Bütün sevmeler boş mu olacak artık.
Gittin;
Ve bana bıraktığın tek emanetin suskunluğun

Susuyorsun;

Giderken yağmur vuruyordu camlara
Yağmurun sesine karışmıştı ayak seslerin
Çaresizliği ve umutsuzluğu yaşayan biri kalmıştı geride
Ve ben, ve sen, ve sevgi ya aşkımız?
Bitmişti... Hepsi bitmişti...
Geride ise küllenmeye başlayan bir aşkta
Hala bir rüzgar bekleyen
Bir ateş parçası kalmıştı

Susuyorsun;

Ve bir rüzgar bekliyordu yeniden alevlenmek için
İlk ayrılıktı bu...
İlk aşk ve ilk ayrılık...
Giderken sessizliği öğrettin bana
Giderken hüznü öğrettin
Hiç gelişin olmadı zaten...
Bazen içimdeki umut bir mum oldu
Karanlık gecelerde seni aramak için

Lakin rüzgara karşı yürüdüğümün farkında değildim...
Ve şimdi...
Her yağmur sesinde seni düşlerim
Her yağmur sesinde seni özlerim
Ve hala giden sevgili seni beklerim
Seni beklerim... Yağmur yüreklim...

Unutulduğuma değil de
Unutulacak kadar az sevildiğime yandım!

Susuyorsun;

Keşke inanmasaydım o kadar,
uçmasaydım gökyüzünün en tepesine..
Yıkmasaydım kumdan kalelerimi bir UNUTAN için!
Keşke yağmur olup yağsaydım,
fırtına gibi esmeseydim boş yere!
Bu sevdaya umut bağlamasaydım,hayat kaynağımdır diye!
Bana $imdi maziye daldığımda bu kadar acı veren bu aşka,
Tutulmasaydım keşke delicesine!

Unutamamaya değil de,
Unutmayacak kadar çok sevdiğime yanıyorum $imdi..
Değer miydi bu kadar çok sevmeye?
Bilmiyorum..

Ama unutulduğuma değil..
Unutulacak kadar az sevildiğime yandım!

Ve SEN hala Susuyorsun!!!!!!!!!


* kırık bir aşk...KADINIM....hikayesi bu..*
*umutsuzluklarla..........ve hüzünle dolu...*
*güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardında*
*gökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızız*
*yollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak*
*bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz*
*amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz*
*görüşebilmek zor, görüşmemek zor*
*sevebilmek ve de sevilebilmek*
*ne kadar mümkün sence*
*ne kadar olası bu düş*
*birleşebilir miyiz*
*sen-ve-ben*
*bir gün!*
****
*

Sen hayatımın en vazgeçilmez aşkı
Sen uğrunda en çıldırdığım esmer
Sen yolunda savaşlar verdiğim sevdam
Sen uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Sen beklediğim
Sen özlediğim
Sen gizlediğim...


Güneş doğmayı unutabilir
Sabah olmayı
Yağmur yapmayı
Ama ben seni asla...

Çiçekler açmayı unutabilir
Kuşlar uçmayı
Baharlar gelmeyi
Ama ben seni asla...

Ne zaman bir şiir okunsa aklımdasın.
Ne zaman bir telefon çalsa karşımdasın.
Sen tanrımın en güzel armağanı
Sen hayatımın en gerçek yalanı
Sen bütün huylarımı ezbere bilen
Sen gözyaşlarımı en iyi silen
Sen dünyanın en güzel kadını...

Sen sevdikçe sevilesi
Övdükçe övülesi
Öptükçe öpülesi aşkım...

Sen beni yokluğuyla delirten
varlığıyla yolumu yolundan çeviren
Sevdasıyla beni bir dağ gibi deviren kadın

Bundan böyle senden sorulsun günahlarım
Sende bütün sorularım
Sende bütün cevaplarım
Adam olmuşsam senden
Katil olursam senden
Ben çoktan vazgeçtim kendimden
Ama senden
Asla kadınım
ASLA...!
__________________
KADINIM..senden

Geçen zamanımı,kaçırdığım fırsatlarımı geri istiyorum

Kaybettiğim umutlarımı ,hayellerimi,inançlarımı.

Çok değerli olan

Sevgiyi.arkadaşlığı.güveni istiyorum

Döktüğüm göz yaşı kadar gülmeyi

Sevdiğim kadar sevilmeyi. İmkansız olanı kabullenmeyi

Sevgiye hasret kaldığımda güçlü olmayı

Unutulmamayı ,diliyorum…

Yaşamın son dörtte birindeyim.

Hayat bir başka görünüyor bana.

Aşklar daha tatlı,

Geceler daha parlak geliyor.

Yarınlar daha anlamlı ,

Gökyüzü daha masmavi,

Ağlatacak acılar yok bende.

Yaşamın son dörtte birinde.

Geleceğe dair hayallerim yok..

Aşık olmak ise

Yaşamın ilk dörtte birinde idi..

Sevmek ise ,nefes almak.

Bir gülüşte can bulmak.

Mümkün mü? Acaba!

Son dörtte birinde ,

Görebilmek,sevdalı bakışları.

Yaşamak aşkı yeniden



Oysa ben………

Zamansız sevdalarla avunmuş,

Verdiğim sözleri tutmuş,

Verilen vaadlere kanmışım,

Sevdanın gülüşüne aldanmışım.

Kimbilir.

Belki bu son şiirim .

Beklide dört de dördü doldurmuşum.

Yaşamın son dörtte birinde.

Üstümde birkaç kürek toprakla,

Dalından kopan birkaç yaprak,

Üstü çimlere bürünmüş mezarımda,

Soğuk bir mermer taşında adım.

Ölüme çeyrek kalmışım….

Duyuyormusun KADINIM..?


Ama yine şu var ki,

Her son bir başlangıç ise

Son dört de birinde olsam da,

Ölümde bir başlangıç benim için.

Güneşin doğuşunda yok olmak..

Gerçeklerle son kez yüz yüze gelmek.

Son bir nefes ,

Son bir bakış ,yaşamak adına ..

Karşıdaki caminin selası ile

Sevdiklerin gözyaşına karışan.

Yağmurlar yağacak.

Aşk bitmiş.

Hayat bitmiş.

Ben yokmuşum.

Hepsi bitmiş………

Geride sensin kalan KADINIM..

__DİNLE KADINIM__

Aşk yaşamaktır.hükümsüzdür.

Sevginin karşılığı yada garantisi olmamalı.

Bırakın sevgi karşınızdaki kalpte büyüsün,

Bırakın o sevgi sizi sarsın..

Sevmek bazen birkaç saniye

Yada bir gün bile yeterli olabilir.

Ama

Kalbe giren bir sevgiyi unutmak ise;

Aylar ,yıllar kim bilir belki

Bir ömür bile sürer.

Bir kalbi bir görünüş ,bir bakış

Beklide bir gülüş bağlayabilir

Sizi mutlu eden .

Sizin kalbinizi gülümseten.

Sevgiyi seçmek için

Hep umudunuz olsun.

Sevgisizlik uçsuz bucaksız,

Kocaman bir yalnızlık

Yalnızlıkları ufacık bir tebessümle

Sonsuza dek yok edebiliriz..

Önemli olan dudaklarımızdaki

O tebessümü göstermekte,

Geç kalmayalım..

Evrenin tüm güzelliklerini,

Gösterecek o ilk adımı atmak.

Adım adım mutluluğa yürümek,

Aşk ateşi ile yanmak kül olmak,

Savrulmak rüzgara karşı

Sevmek ,çok sevmek,

Günden güne sular gibi çağlamak

Bütünleşmek bir beden olmak

Her gün yeniden sevgiliyi keşfetmek

Sevgilin gözlerinde doğmak

Dudaklarında varolmak.

Şairin sessizlik içindeki

Kalemindeki dizeleri yakalamak

Seni sen yapan .

Çiçekleri ,kuşları pembe bulutlarla

Bambaşka bir dünya yaratan

Yaratılan bu dünya da bir insan

Güzel olan her şeyi yaşamak ister.

Bu sonsuzlukta,

Bir kere ölür. bir kere doğar..

İnsan severse yaşar

Söz biter ise sevgi biter.

Ve

Bir gün o insan ölür.

Acılar diner

Perde iner….

Geç kalma KADINIM..hadi gel..
__________________










__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:26   #19 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Ağlama KADINIM..

Ağlama KADINIM ağlama sende
Umut sende herşey sende
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye
Bu kırgınlık bu durgunluk sıkıntın niye

Çok uzakta öyle bir yer var
O yerler de mutluluklar
Bölüşülmeye hazır
Bir hayat var

Ağlama KADINIM ağlama sende
Yarın sende herşey sende
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye
Bu suskunluk bu durgunluk kızgınlık niye
__________________

AHH KADINIM...

En çok özlenildiği zaman sevilir giden
Özledikçe severiz, sevdikçe özlemler birikir göğsümüzün en yangın yerinde.

Sevgi varken yaşanan ayrılıklar sızılı bir masaldır.
Sebep ya şartlardır, ya zamandır,
ya da belki de sevginin göz alıcı, sihirli ışığına teslim olmaktan korkmaktır.
Ne olursa olsun bu masal ayrılıkların ayrılıklarla başlamadığını anlatır.
"Hoşça kal" der bir yazı, ya da bir ses.
Yüzünü sevgilinin yüzüne değdirmeyi kimse bu anda istemez.
Çünkü en çok o ana isyan eder belki çıldırasıya sarılma, delice öpme isteği...

("Dur gitme! Hoşça kalamaz ki kimse, ne giden ne de kalan geriye...")

Gidenin biz olduğumuzu düşündüğümüzde hep kalan olmadık mı aslında geriye?
Gittiğimizi düşünüp aynı yerde saydık hep.
Doğum günleri çoğaldı avuçlarımızda,
takvim yaprakları anılarıyla düştü yüreğimize.
Ne yana kaçsak aynı yerde kaldık hep.

Vakitli vakitsiz hasretler nöbeti,
gece yarısı sevgilinin o güzel hayali,
gözlerde lanetli bir hıçkırığın intihar eşiği...)


Sevdikçe sevilenin yürekte kalmasındandır aslında hepsi...

Oysa aslında bitmemiştir değil mi?

Sözler söylenmiş, gereği düşünülmüş, süren sürülmüştür...

Ama bir bekleyiştir, içinde taşıyan ümidi...
Beklersin, neyi niye niçin beklediğini bilmeden...
Aslında bilirsin, çünkü geriye sevgi ve şiir kalmıştır, terk edemez ki onları seven.

(Evet şimdi ne zaman bir şarkı, bir söz, bir hatırlayış olsa
hep bir pay bırakır bana ve sana olan sevdama...

UNUTMA
BEN GİDERKEN DÖNÜP DOLASIP HEP SANA GELİYORUM ASLINDA...


Arkama baksam da bakmasam da
umudum
"Gitme" sözünün fısıltısında
........................................)
__________________


Yandı bu yaz ve yaktı bizi
Beyaz bembeyaz güller
Kuruyup düştü avuçlarımdan
Uzak çok uzak sanki,
Ayrı dünyalardan bulduk birbirimizi
Tuzak bir tuzak belki,
Güvendim bakışlarına çok sevdim seni

Ben de sevdim demek yetmiyor,
Yanımda yoksun yoksun artık
Sensizliğe gücüm yetmiyor,
Günler sensiz sensiz geçmiyor

Efsane olmuştu iki günlük sevdamız
Mevsimler geçti bak bitti aşk masalımız
Birtanem her şeyim sevdiğimdin sen benim

Rüzgarlarla uçup gitti unutuldu şarkımız..
Söyle KADINIM anılıyor mu adımız..?


__________________


Aşk sarhoşu bir kalple ve ceplerimde suskunluğumla
Sana yürüyorum.
Şarap kokuyor sokaklar
Tenha...
Bilirim, sen benden daha korkaksın.
Ürkekliğini giyin gözlerine ve beni bekle.
Habersiz geliyorum...
Sisler ardına saklı kimliğim
Bilirim, sen beni ayak sesimden tanırsın
KADINIM..sen bana herkesten yakınsın..

Ne geceler ne gündüzler gördüm
En vazgeçilmez yeminlerden döndüm
Görmedim senin gibi
Sevmedim hiç kimseyi
Yapayalnızım şimdi
Unuttum gülmeyi

Sen vaktinden çok sonra gelen
Sevdalı bir yağmur gibisin

Çisil çisil gözlerimden
Sen
Çıldırmış şairlerin
Ttreyen mısralarında
Bahsettiği o perisin
Pencereler önünde çürürken o güzelim yıllarım

Hayalin
Gözlerimin önünde bize ağlıyorum
Pencereler önünde çürürken senden kalan çiçekler
Gül yüzün gözlerimin önünde..
KADINIM..sensin bende ki tüm gerçekler..
__________________
GECELERDE DÜŞÜM..DİLİMDE TÜRKÜMSÜN..KADINIM..

Üç noktalı düşler kuruyorum ben ise şimdi yatağımda..
Birinci nokta bana,
Belki bende ki sana
KADINIM..

Sokuldun Yanıma Üşüyorsun
Aklım Sende Kaldı Dün Gece
Biliyorum Susuyorsun
Tek Bir Sözün Yok Yine
Dudaklarında Gizli Korkuların
KADINIM..

şehrin gözlerinden damlıyorum yaşama
okşa gözlerindeki bebeği
yüzünde donuyorum da ısıt beni
KADINIM..

Ve dilimdeki tek türküm sanadır..

Seher vakti gurbet elde neyi söylersin bülbül

Gül gülistan içindesin eli neylersin bülbül

Meyhanede dem çekerken yar koynuna mı susarsın

Yarda sensin, gülde sensin demi neylersin bülbül
***
UZAĞA GİDEN KADIN

BENİM SENDEN DUYACAĞIM EN GÜZEL SÖZ BEN'DİR..


"Geleceğim bekle" dedi gitti.
Ben beklemedim!
O da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi.


Bütün dünyayı kucaklamak istedim ama kollarım yetmedi.
Gölgene saklandım bende.
Öyle yakındım ki sana,
Yakınlıktan göremedin beni.
Hani insan kendi içini göremez ya!
İşte öyle bi şey bu..
Sen beni göremedin
*
Elinde tutun yüreğimi
Senden gelen sıcaklıkla
İçini ısıttım bende bi yudumda.
Önceleri şekere katarak tattın beni.
Baktın şeker özümü çaldı yalın sevdin beni.
Yalınlığımı kaldıramayınca gözünü dışarı kaydırdın usulca.
Ihlamur, kuşburnu, papatya..
Yok kesmedi bunlarda!
Acı kahvenin büyüsüyle yakınca bi sigara
Evde seni beklesin ince belli kimin umrunda!
Yanındayım!
Yanı başında..
Haberin yok..
**
Yok pes etmem öyle
Kürkçü dükkanı da yandı haberin ola
Hele bi gelme
Ben gelicem yanına
Dudağını yakıcam
Usulca boğazından akıp canına karışıcam
Her dem benden içilmez
Az gün görmüş
Sözü sohbete doymuş
Yüreğini saracak bi yudum aradığında
Bana gel !
KADINIM..ADAMIN.. burda...
__________________

KADINIM..SÖYLE BANA..

Buna nasıl ayrılık bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git
Bakışın anahtar gözlerin kilit Ellerin aç diyor dudakların git
Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir
Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir Gözyaşın kal diyor dudakların git.
Gidersem bir daha dönmeyeceğim Kalırsam kalbime yenileceğim
Çözemedim seni delireceğim Gözlerin kal diyor dudakların git
Duvardan insin mi resimlerimiz Yabancı olsun mu isimlerimiz
Ya o deli dolu gecelerimiz Anılar kal diyor dudakların git
Bu romanda biter belki birazdan Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan
Ağlıyor besteler yine hicazdan Şarkılar kal diyor dudakların git ! ! !
***
Sana Seni Yazıyorum KADINIM..!
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde,
kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni
özlemek geçiyor içimden.
Sana yazmak.
Sana Seni Yazmak.
Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları. sana ait yüreğimin
derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak.
Ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri, tüm benliğimle sana yağmak istiyorum.
Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın, yarım kalan
sevdamın eksik taraflarında. bomboş ve sessiz kaldırıkmlarda yürürken seni haykırıyorum
sensizliğin inadına. bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücrâ köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor.
Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.
Yağsın, yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı.
Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı.
İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış sine-i püryanıma,
işten seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor.
Sen yoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde.
Göz yaşlarımı efkârıma kattım bu gece.
Sevdamı, umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.
Bu gece yağmurla birlikte göz yaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile
kıvranan kaldırımlara.
Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında.
O, doya doya bakamadığım gözlerin,
Gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,
yetmez miydi?

Bir bakışın bir ömre değmez miydi, ey!
İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor
yüreğime. yalnız ve bomboş odamda sen varsın hâlâ.
Hâlâ sensizliğim duruyor yanıbaşımda.
Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara.
Seni arıyorum, erimekteyim. karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde.
Ve gökyüzü, yüreğimde! ! !
***





__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 07.06.2014, 03:28   #20 (permalink)
007
Ne Kadar Silersen Sil
Ya Yırtılır Defterin,
Yada İzi Kalır Cümlelerin.

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

Amma uzunmuş kitap okumam diyorumda burda kitap var

007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 21:47