Bursa Şiirleri Bursa Şiirleri MEZARINDA YANANLAR " Bursa ve yöresine " Tarihî su yolları , Bursa Fetih kapısı , Yenişehir ve Lefke , Osmanlı - Türk yapısı , İlk Medrese , Süleyman Paşa ' dan bir armağan , Bilsen neler anlatır , bize İznik Çarşısı . . . Süleyman ve İbrahim , bir Ata ki Allahım ! . . . Elinden iş kurtulmaz , alnı Secde ' den kalkmaz . Gelen nesle diyorum : " Eğer mavi İznik ' e , Düşman eli değerse , mezarımda yanarım ! . . . Nevzat Bilgiç ---------------------------------------------------------- Bursa'ya Veda Bu son gelişimdir sana, Kükürt kokulu Bursa. Bu son duamdır Ulucami'de, Bu son sadakamdır, Cami avlusundaki Mahçup kadınlara. Çekirge'deki muhallebici, Sana da son gelişimdir bu. Teleferiğin penceresinden Son selamımdır, Kestane ağaçlarına. Yeniden gelirsem bir gün, Tanımazlıktan geleceğim Tüm bu yerleri, Hiç gelmemişçesine. Yeniden tanıyacağım seni, Hiç yaşamamışçasına, Tüm o acılarına rağmen, Seni yine seveceğim Kükürt kokulu Bursa. Bursa - Aralık 1999 ------------------------------------------------ Bursa'da Akşam Bu gün de sonbahardan süzülüp doğdu akşam Dağların yere indi koyu serin gölgesi. Uludağ etekleri al ipekten bu akşam Düştü yeşil ovaya kubbelerin gölgesi. Ufuklarda bu akşam ne sis var, ne bulut var Selvilerin içinde bir alev Emir Sultan. İçten dualar gibi geçiyor sanki rüzgar Bir ilahi adaya benzeyen Yıldırım'dan. Orada ince yollar gölgeleniyor işte Karşıdan renk içinde solgun ay görünüyor. Güneşin son nurundan bir damlacık içmiş de Şu karşıki kulübe bir saray görünüyor. Gözlerine vurunca kubbelerin gölgesi Öz cenneti gönlümle seyrettim ben bu akşam. Göklerde ne bir nefes, ne de bir kanat sesi Uludağ etekleri al ipekten bu akşam... ----------------------------------------------------- Bursa Hoyrattır yüreğim akşam üstleri Binbir güzellik ve aşklar içinde Batmaz imanın tılsımlı güneşi Evliyalar şehri Bursa içinde Ben vaktimi doldurdum bu dünyada Gömsünler beni gerçeğim toprağa Dualar üstünde mavi semaya Yükselmem gerekir Bursa içinde. Bursa - 1999 ----------------------------------------- Bursa Düşleri 1. gözlerimin derin karanlığında birden senin aydınlığın birden bursa şehri bursa şehrinde yeşil kuytusunda aşkımızın büyüdüğü bahçe rüzgârın salladığı beşik havada çiçek tozları denizler gibi karşılıyor seni uçsuz bucaksız göğsüm rüzgâra karışıyor terimiz yüreklerimiz ifil ifil ölümü unutturan bir çağrı nilüferlerin ışıltısında içime ağan gökkuşağı bir taç oluyor başında boynunda o ince fiyonk: aşk bağı 2. bursa'yı döşesem aşkımıza çayır çimen yeşerir uludağ peydahlanır birden kıskanç, eskil bir tanrı gibi şimşeklerini salar üstümüze yıldırımlar yağdırır bir kaya gibi bir ağaç kovuğu kundağımız olur kumru sesleri arasından sarı safran bir ışıkla sızan geçmişin o hüzün demeti belki bir mektup ürkek satırlarla seslenir imza yerinde dudak izi oyalı perdenin ardında bir çift ürkek göz kaldırımlarda ayak sesim usulca süzüldüğüm kapı aralığı göğsümde çırpınan deli kuş köpürüp taşan tenin 3. aynaların arka yüzünde karlı geceler güneşli sabahlar gibi geride bıraktığımız gençliğimiz lodosla savrulan biz miyiz yani ikimiz ve gölgeli aydınlığı kırılgan yüreklerimizin kuşların yere indiği bu kış günü tophane'de sıcak bakışlı iki pencere öyle dursa belki yalnızlığımızı silip atar "bursa'da zaman" ve bursa ellerimizin sıcak buluşmasında o acemi telaş yine de kar düşer düşüncemize hüzün sızar ne kadar gün vursa yamaçlara tutunan sis neyi örtüyorsa işte o yaşanmış öyküler tüllerin ardında mor kâküllü akşam ince buğulu sabahsa dingin bir sessizliğin üstüne kapanmış kubbeler çocuk yüzlü ihtiyar evlerden duman duman yükselen mutluluk kadar kahırsa 4. kapalıçarşı'ya sinmiş doğu'nun gizemi bir dantel ayrıntısı çatılarda ötüşe öpüşe yaşayan güvercinler görmüş geçirmiş bir şehirden geleceğe bırakılan bir güldür inkaya çınarının dallarında savrulan sana dokunsam elimde ipek izi 5. bizanslı bir duvar osmanlı bir çınar dağların etekleri tutuşmuş yanar ha yanar sebillerde su ocaklarda kül say ki bir yürektir yarası derin kanar ha kanar 6. senin esintinle esriyorum yüzümde yağmur izleri içdenizlerim dalgalanıyor düşlerim tamyol ileri uykunu bölen dokunuşlarımda tenini tutuşturan kıvılcım nazında ürkek bir yalnızlık üstümüzde karanlığın gözleri dağılsın bungun bulutlar güneş konuşsun gök karmaşsın dursun iç çekişi damlaların mavi yollar bulalım aşkımıza -------------------------------------------------- Bursa (Özledim) Özledim üşüten soguklugunda Tophane'nin Merdivenlerini çikarken dönüp bakmak Hatirlamak, hüzünlenmek koca bir şehre dogru Kulagimda çalan şarkinin dizeleri arasinda kaybolma duygusunu. Hiç bitmeyen yeşil yollari arasinda hayatin, her damlasini Içe içe yürüyerek bitirmek üzere yola çikişlarimin Belki de bir daha hiçbir zaman göremeyecek, tadamayacak Duygunun verdigi kivilcimla yürümek, yürümek bitirmek kendimi. Özledim sinav korkusuyla birleşen acaba olacak mi diye ümitlendigim Okulun o kisa yolunda yürürken endişelenmeyi Ve de bir kiz ugruna heyecanlanmayi. Anlamiştim çok sonra endişelerin boşa, heyecanlarin umutsuz oldugunu. Yillar sonra dönüp baktigimda gözümde iki damla yaş Ve bir daha geri dönemeyecek olmanin verdigi duyguyla Yine oturdum kendi kendime hafif bir nagmeyle birlikte Özlemişim geçmişi, belki geçmiş, belki de seni. ------------------------------------------------------------------------- Bursa'da Zaman Bursa’da bir eski cami avlusu Küçük şadirvanda şakirdayan su, Orhan zamanindan kalma bir duvar, Onunla bir yaşta ihtiyar çinar, Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rü’yadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden Sanki bir hatıra serinliğinden: Ovanın yeşili, göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi. Bir zafer müjdesi burda her isim, Yekpare bir anda gün, saat, mevsim, Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın, Hala bu taşlarda gülen rü’yanın. Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle... Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası, Muradiye: Sabrın acı meyvası, Ömrümün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camiler, eski bahçeler, Şanlı menkıbesi binlerce erin, Sesi arşa çıkan hengamelerin Nakleder yadını gelen geçene. Bu hayalde uyur Bursa her gece Her sabah onunla uyanır, güler, Gümüş aydınlıkta serviler, güller, Serin hulyasiyle bahçelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa’da zaman. Yeşil Türbe’sini gezdik dün akşam Duyduk bir musiki gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur’an sesini Fetih günlerinin saf neşesini Aydinlanmiş buldum tebessümünle. Isterdim bu eski yerde seninle Baş başa uyumak son uykumuzu Bu hayal içinde... Ve ufkumuzu Çepeçevre kaplasin bu ziya, bu renk, Havayi dolduran bu uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm, bu tilsimli ebediyette Belki de rüyasi eski cedlerin Beyaz bahçesinde su seslerinin. --------------------------------------------------- Bursa ötesinde kar taneleri penceremin süzülüyor bembeyaz örtünün üstüne ve ben demliyorum yalnızlığımı en soğuk gecesinde bursanın... ----------------------------------------- Bursa'da Yaşam Nal sesleri gelir ta ötelerden, Buram buram tarih kokar bu şehir... Manevi havası bir başka güzel, Huzur verir insanlara bu şehir... Burada yaşamak bir ömre bedel, Zaman akar su gibi fark edilmeden, İnsanın ömrüne, ömürler katar, Bu şehirde yaşamak bir başka güzel... Tarihle zaman iç içe burda, Osman gazinin sesi gelir derinden... Emir Sultan bakar Ulu Cami'den, Karagözle-Hacivat gelir öteden... Burada yaşamak bir ömre bedel, Zaman akar su gibi farkedilmeden, İnsanın ömrüne, ömürler katar, Bu şehirde yaşamak bir başka güzel... Uludağ'ında cennet yeşilliği var; Geyikler, ceylanlar gezer içinde... Tariflere sığmaz manzarası var; İnsan kendini unutur güzelliğinde... Burada yaşamak bir ömre bedel, Zaman akar su gibi farkedilmeden, İnsanın ömrüne, ömürler katar, Bu şehirde yaşamak bir başka güzel... |
Saat: 00:58 |
Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.