|
Aşk - Şiir Dünyası kategorisinde açılmış olan Iğdır şiirleri konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
22.12.2013, 18:09 | #1 (permalink) |
| Iğdır şiirleri Iğdır şiirleri Güzel Iğdır'ım Yemyeşil ovan cennet bahçelerin Her adımda selam hoş sohbetlerin Hele akşamsefaların dondurma keyfin Hasretimsin sen güzel Iğdır’ım Yüzlerdeki tebessümü vücut diline Sıcak güneşin narin tenine Sana olan hasreti gönül telime Yansıtan toprağım güzel Iğdır’ım Tertemiz havan eşsiz güzelliğin Konuştuğun lehçen örf ananen Toy seslerin o güzel oyunların Burnumda tütüyor güzel Iğdır’ım Iğdır’dan bakınca Ağrı Dağı’na Bir gelin edasıyla başında tacı Yokluğun içimde tatlı bir sancı Göz bebeklerimde kalıyorsun güzel Iğdır’ım Döneri lavaşı hele boz başı Aşuredir hiç değişmez tatlısı Canımsın yüreğimsin her şeyimsin Sana hasret kaldım güzel Iğdır’ım Cafer Akyol Baba Ocağı (Iğdır'a Özlem) Saatimin zilinde her sabah Küllüğün efendisi Kara çilli horozumuz ötüyor. Baba ocağı gözlerimde tütüyor. …… Zemheri zamanı kışın, Çile zamanı; Eve dolmuş, Tezek yanan sobamızın dumanı. Bacasından değil, borusundan tütüyor Hasret beni sürükleyip O güne götürüyor. Soğuktan ellerim mosmor Su doluyor, Delik çizmelerimden ayaklarıma Kalın kunduramda şimdi Üşüyen parmaklarım Ters geliyor aklıma. Üfleye üfleye yaktığımız ocakta İsli kazan kaynamakta. Bir kap yemekle yollanıyorum komşuya Akşam olmuş, çıraları yanmakta. Karanlığın karaya boyadığı bahçelerde Kurbağalar koro tutmuş ötüyor Geceleri gizlendiğim gölgeler Gözlerimde tütüyor. Saatimin zilinde her sabah Kara çilli horozumuz ötüyor. Yokluk yoksulluktu çocuk çağımız Pancardan iki teker, Bir öküz arabası Oyuncağımız… Taşları kaldırıp kına aramak Yada kör keserle bir çivi çakmak -Kör olasın keser! -Bilmem hala var mısın? Demirin paslansın, çoğalsın derdin! Sen ki; çivi çakmaz, Çivi tutan parmağımı ezerdin. ‘’Zamane-i Yokluk’’ idi. Çok ağladık, az güldük. Ezik tırnak, kesik parmak ile Kardeş büyüdük. Yoksulluğu tuz gibi basıp yarama Parmağımı emerdim. Acım geçti zannederdim. Yanılmışım. Geçmemiş. O acı içimde her yere dolmuş. Yıllardır büyümüş, ‘’BEN’’ kadar olmuş. Bedenim doymuş ona Kanmış yüreğim. Artık susamıyorum. Boğazıma atıp bir parmak Onu ordan çıkarmak İstiyorum. Kusamıyorum. Sanki gurbet zehri İçimde öğütüyor. Memleket burnumda tütüyor. …… Burası şehir. Her şey var. Tadı yok. Alışamadım. Ben o yoksul ocağımda Mutluluğu yaşamıştım. Meğer ne tatlıymış, orda çilemiz? ! Şimdi tatlı tasında Zehir tadan biz… Şehir seni sevemedim. Yüze gülen çok Yüreği gülen yok. Ölsen bile kim kime Sinmiyorsun içime. ….. Öyle bildik babadan; En büyük devlet, Sadık dost elbet. Dost kardeşten önce gerek. Bana göre değil Bu iklimde büyümek. Burda yaşantıdan tad alamazsın. Orda sırt örtecek yamalı bir post, Burda sırt dönecek dost bulamazsın. Nereye dönersen apayrı bir dert Burası hasret… Bir büyük şehir. Şehir ki; her solukta Solunan zehir. Renkleri karışmış biribirine Düşünceler kirli Fikirler sis-pus Duru değil niyetler Dumanlı, Boğuk. Büyüdüğüm yerde kışın ayazı, Burda insanların yüreği soğuk. Beni ürkütüyor. Kara-çilli her sabah Saatimin zilinde ötüyor. Mustafa AKASLAN (Terekeme Türküsü)
__________________ Fitness Eğitmeni |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |