|
Aşka Dair Herşey kategorisinde açılmış olan Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
08.08.2015, 13:03 | #11 (permalink) |
Dünyamı yeşile boya ! | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor.
__________________ Sabah solcuların kahvesinin, akşam da sağcıların kahvesinin aynı silahla tarandığını 30 yıl sonra öğrendik... Bakalım bi 30 yıl sonra neleri öğreneceğiz... |
08.08.2015, 13:12 | #12 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş ve şöyle demiş bir makalesinde : "Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan... Nedir bu dayatmalar? Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi... Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın... Ya da yumuşatıyorlar. Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı... Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmişi olur muymuş, evde kalmakmış layıkı.... Esim benden 2 yas büyük; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü... Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti. 'Ooo Can bey kapmışınız çıtırı' esprilerine muhatap dahi oldum. Eşim üç üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... "Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır" der Halil Cibran... Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o " haklısın bir tanem..." dedik, Öfke bitip fırtına durulduğunda " ama bi de böyle düşün " de dedik fikrimizi savunurken. Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon , kim bu saatte arayan karsı cins diye sorgulamadık da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven' ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima... Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık... Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bir gece, misafir odasında... Gece yarısı kapı açıldı, eşim; 'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu. Kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bir sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı, elinde yastıkla... 'kay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi... Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yatma saatine kadar sürecek... Ve bence doğrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç... Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize... Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsa bizim oyunumuz du oynanan... Evlilik; hesapsız içine alınması gereken bir oyun bence... Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtiğince... Dediği gibi Ataol Behramoğlu' nun; Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana... Can Dündar |
08.08.2015, 13:54 | #13 (permalink) |
Dünyamı yeşile boya ! | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor.
__________________ Sabah solcuların kahvesinin, akşam da sağcıların kahvesinin aynı silahla tarandığını 30 yıl sonra öğrendik... Bakalım bi 30 yıl sonra neleri öğreneceğiz... |
11.08.2015, 12:46 | #14 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. İçimizin Şiiri Hiçbir uyku tutmuyor gecemi… Gündüzün tamamında ise esrik bir uyuşukluk… Beni güneş tutuyor, yıldızda kervan kırıcılığı Neye aldanmayacağımı şaşırdım Ömür bu kadar uzun mu? Elden düştükçe, gözde değersiz, Yarına sahip çıktıkça, şimdide kayıtsız… İçtikçe yeminleri, sıfatımda yalancılık… Ne zaman haykırsam, hep suskun! Ne zaman sussam, geciken bir sevdalı… Var gitme benden, Bir şiir daha yazalım yaraya. Şairi zedelese de dizeler, Kabuk olur acının üstüne. Geçmese bile "denedik" deriz ve şiirimiz olur içimizde! Belki de yön değiştirir yığınlarca umudun bir tanesi. Bana kanar, beni kanayan yanlarının düşkünezen kelimeleri… Yüksek bir ihtimalin tavan arası olamazlığındayım. Çok sözlü monologlarımın sana soyunamayan kalkışındayım. Sana ölümsüzleşmenin noktadan sınıra, en tazesindeyim… Kullanılmamış bir terin içindeki tuzunda, ağzında gevelenen gerçeğin uyduruk talanındayım. Benden sonraya bırakılacak her iyinin karşısında, her kötünün kötüğündeyim. Sen gidersin, senden önceki hayat ölür; senden sonraki hayatta ölümcül hatırlanma… Sen kalırsın, kaldığınla kalamadan… Önce "sanmalar" yanılgılar arasındaki yerini aldı. Yargılar, önyargılardan temyiz edildi. Suçlar da, suçlular kadar aklandı. Şimdi’ye taşınan; zahmeti külfetli, külfeti bedelsiz biz "zaman"dı. Nelerden arta kalan, nelerin ardına kalan, nelere dayanıp da neler de yitirilen zaman. Tebessüm kadar içli, bakış kadar sarsıcı, söz kadar manzum… Olan biten, bir zamandı. Tasvirlerle izahı, tek susuşla yetersiz! Oysa zamanın öncesi, nice zamanları yağmaladı! Sığ idi; boğulmaya yetti. Derindi; bulunmayana yitti…Zamandı Var gitme. Öfkenin doruğunda bir yalnızlık demleriz. Sonra, şiir kazırız içimizden kalabalıklara… Biz izimizi şiirle sürdük, mesafelerimiz kentlerceyken. İznimiz de şiirden çıkar. Ya kalırsın, yatağında su tutar bedenimi, Ya da gidersin, adın bir kez daha kahraman olur. Senin kadar ben de kaldım sevgili. Kahraman TAZEOĞLU |
12.08.2015, 12:51 | #15 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. |
12.08.2015, 12:52 | #16 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. Tak fişi, bitir işi. |
22.08.2015, 11:52 | #17 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. |
24.08.2015, 09:21 | #18 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. Üzgünüm diye başlayan bir cümle duyarsanız şayet, hazır olun! Cümlenin sonunda üzgün olan tek kişi siz olacaksınız.. |
24.08.2015, 09:24 | #19 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. İlk itiraflara kolaylık sağlayan bu kurumsal saklambaçta Sol yanını yokluyorsun, ama orada bir ben yok işte Orada kimi görsen ben sanıyorsun haliyle Ne dersem diyeyim sen çıkma, olduğun yer güzel Olduğun yerde kal, yüreğimdesin; milim oynama Bağrışıyorlar o sıra yalnızlığının çilli çocukları “Çanak çömlek patladı.” diye ve yine sen ebesin Bir gün bensizliğe göz yummayı bana da öğretir misin? |
24.08.2015, 11:39 | #20 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Seni anlattığım herkes, senin yerinde olmak istiyor. Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milad demektir. Şayet "aşktan önce" ve "aşktan sonra" Aynı insan olarak kalmışsak Yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin En anlamlı şey "Değişmektir!". O kadar çok değişmelisin ki , sen sen olmaktan çıkmalısın... |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |