Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Hayat ve Eğlence > Genel Sağlık > Dahiliye

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Dahiliye

Dahiliye kategorisinde açılmış olan Dahiliye konusu , ...


Like Tree10Beğeni

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 16.11.2012, 21:44   #351 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

İntihar

İntihar


Tüm ölümlerin % 0.4-0.9 unu oluşturan intihar (öz kıyım) davranışı kişiyi ve çevresini etkilemesi yanında , sonraki nesiller ve toplum üzerindeki etkileri nedeniyle büyük bir toplumsal sorundur. Tüm dünya çapında her gün yaklaşık bin kişi öz kıyım gerçekleştirmektedir. Erkeklerin kadınlardan daha çok intiharı gerçekleştirdiği saptanmıştır. Sonuçlara göre erkeklerde 2-7 kat daha fazla öz kıyıma rastlanmıştır. Erkekler daha şiddetli metotlar (asılma, kendini silahla vurma gibi) yeğlerken, kadınların ilaç ve boğulmayı seçtikleri gözlenmiştir. Etnik gruplar ve azınlık konumunda olanlar birbirlerine daha bağlı olduklarından daha az öz kıyıma yönelirken, göçmenler henüz ortama alışamadıkları için daha yüksek oranlara sahiptirler.

Acı ve düşündürücü olan şey, kişinin bu eylem öncesinde kendisi için olası ağırlaşan tehlikeyi fark etmesi ve bunu kendi beden dili ya da sözel ifadesiyle açıklamasıdır. Bazı vakalarda birey ‘ beni tek başıma bırakmayın, çocuklarıma ya da kendime bir şey yapmaktan korkuyorum’ seklinde uyarı mesajları verebilmekte, pencere kenarları, ecza dolaplarının bulunduğu mekanlara yakın durabilmekte, değerli ve kendince manevi değeri olan şeyleri çevresindekilere verebilmekte, artan yoğunlukta hayatın anlamsızlığından bahsedebilmekte ve tehlikeli eylemleri birer birer deneyebilmektedir. ‘ Selvi gibi ümitler birer iğdeye dönmüş’, intihar dışında yapacak hiçbir şey kalmadığı düşüncesi bilince hakim olmuş, yaşanan her saatin acı , günah ve sorunları arttırmaktan başka bir işe yaramayacağı şeklindeki yaklaşımlar çoğu öz kıyım durumunda görülebilmektedir. Ancak buna rağmen bazı durumlarda gereken adımlar atılamayabilmektedir.

Kişi intiharı sorunlarını giderici, çare bulamadığı acılarını dindirmeye yarayan, katlanamayacağı sonuçları yaşamamasını sağlayıp, daha önce bulamadığı huzur ortamını getirecek bir çözüm olarak görür. Bireyde olum, mezara konmak ve hayata son vermenin sonrasına ait düşünceler bulunmamaktadır.

İntihar girişimlerinde bulunan kişilerin kendilerini ezen, görmemezlikten gelen, kendileri ile ilgili istek, karar ve seçimlerine kulak vermeyen ebeveynlerden; güvenlerini sarsan, kendilerini yüzüstü bırakan arkadaşlardan bahsettikleri gözlenmiştir. Bu durumdaki kişiler kendilerini işe yaramaz, kullanılmış, günahkar , cezalandırılmayı hak etmiş kişiler olarak görebilmektedirler. Bireyler kendilerinin görüş ve duygularının ,daha doğrusu kişiliklerinin değiştiğini görebilmekte ve aklini kaybetme, kendi denetimlerini kaybetme gibi korkular yasayabilmekte ‘o ben gitti ,başka bir ben geldi kendimi tanıyamıyorum’ seklinde konuşabilmektedirler.

Genel olarak intihar davranışlarında ölmek düşüncesi yanında daha iyi şartlarda yasamak yolunda bir kararsızlık ta bulunabilmektedir. Bu nedenle yüksek bir yerden atlamadan önce beklenmekte olduğu düşünülmektedir.

Kişinin kendini topluma ait , onun bir parçası olarak görmesi, çevresinin kendinin arkasında olduğu, sorumluluğu altında onun yardımına muhtaç kişilerin olduğu , bu eylemin günah olduğu düşüncesi, kendine maddi ya da manevi olarak destekçi güçlerin bulunduğu inancı öz kıyımların önüne geçebilmektedir.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:44   #352 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

ÜREMİ: BÖBREK YETMEZLİĞİ

ANATOMİ ve FİZYOLOJİ

Böbrekler bel omurlarının iki yanında yer alan vücutta çift olarak bulunan ve kandaki istenmeyen zehirli maddeleri idrar yoluyla uzaklaştırılmasını sağlayan bir çift organdır. 2 milyon civarında nefron adı verilen süzme ünitesi mevcuttur. Bunların sayısı yaşlanmayla birlikte doğal olarak azalır. Kalbin dakikada pompaladığı 5-6 litre kanın 1/5'i böbreklerce filtre edilir. Böbrekler vücudun sıvı-iyon dengesini, asit-baz dengesini, kan basıncı(Tansiyon)nın sürdürülebilirliğini ve vücuttaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan ve vücut için zararlı olan zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Böbrekler ayrıca kan yapımı ve kemik mineral yapısı ile ilgili hormonlar başta olmak üzere daha bir çok hormonun yapım ve yıkım yeridir. Bütün bunlardan böbreklerin vücut için hayati önem taşıyan ve yürüttüğü fonksiyonlar sekteye uğradığı takdirde hayati risk doğuran organlar olduğu anlaşılır. Böbreklerden geçen kan filtre edilip organizma için yararlı olan maddeler tekrar kana verilerek, vücuttan uzaklaştırılması zorunlu olan zehirli maddeler idrarı oluşturur. İdrar idrar yolları ile önce mesanede toplanır, daha sonra da işeme yoluyla da dışarı atılır.

Böbrek hastalıklarının çoğu bilinenin aksine son derece sinsi ve ağrısız seyreder. Halk arasında genel olarak idrarın kanlı gelmesi, idrar yaparken yanma ve acıma, belin iki veya tek tarafında yan ağrıları böbrek hastalığı belirtisi olarak bilinir. Böbreklerin işlevlerinin azalması veya kaybolması, ani başlangıçlı (Akut) veya yıllar içerisinde sessizce (Kronik) oluşabilir. Kandaki atık maddelerin atılamayıp birikmesi sonucu bütün organları etkileyen ve komaya kadar gidebilen bir zehirlenme tablosu meydana gelir.

Böbrek hastalıklarının başlıcaları ;

Akut veya kronik böbrek iltihabı olarak bilinen Nefritler
Taş hastalıkları
Ailesel kistik hastalık
İdrar yolları iltihapları
Tümörleri
İdrar yollarının daralması veya tıkanması (Prostat büyümesi)
Kalıtımsal bazı böbrek hastalıkları
Damarsal böbrek hastalıkları
Gebelik zehirlenmesi
Romatizmal hastalıklar sonucu oluşan böbrek hastalıkları
Viral Hepatit (B,C)ve diğer enfeksiyonlara bağlı oluşan böbrek hastalıkları
Hipertansiyon ve Diabet (Şeker) Hastalığı gibi sistemik hastalıklara bağlı böbrek hastalıkları
İlaçlara bağlı oluşan böbrek hastalıkları
şeklinde sıralanabilir.

Bunların oluşturacağı klinik belirti ve bulgular ise hastalığı oluşturan etmene göre farklılıklar gösterir. İdrar yollarında akımın engellenmesi ve iltihaplanma dışında böbrek hastalıklarında ağrı sık görülmez. Buna karşılık bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, inatçı kaşıntı, çok su içme, günlük idrar miktarında azalma veya aşırı miktarda idrar yapma, cildin sarımsı-kahverengi renk alması, çabuk yorulma, çarpıntı, nefes darlığı, işitme zorluğu veya sağırlık, ani ve sürekli tansiyon yükselmeleri, göz kapaklarında ve ayaklarda daha belirgin olmak üzere tüm vücutta su birikmesi(ödem), sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma, kanlı idrar, bulanık idrar, gece birden fazla idrara kalkma, kişilik değişiklikleri ile başlayan saldırganlık, bilinç bulanıklığı ve komaya kadar uzanan şuur ve davranış değişiklikleri, havale geçirme(Konvülsiyon), özellikle çocuklarda gece idrar kaçırmaları ve gelişme gerilikleri saptanabilir.

Yukarıda belirtilen bulguların büyük bir kısmı başka hastalıklarda da rastlanır. Bu sebeple bu bulguların başka hastalıklardan değil de böbrekten kaynaklandığının ilgili hekimlerce tetkik edilmesi gerekir. Bir böbrek hastalığına işaret eden klinik bulgular ise anemi(kansızlık), yüksek tansiyon, ödem, idrarın bol fakat yoğunluğunun düşük bulunması, idrarda kan ve iltihap hücreleri ve protein(Albumin) saptanması, kanda kan üre ve kreatinin değerlerinin yüksek bulunması(Üremi), kan albumin düzeyinin düşük bulunması, ürikasit yüksekliği, kanın çökme hızının(Sedimentasyon) artışı, kanda asitli maddelerin yüksek ölçülmesi (Asidoz) , kalp büyümesi, akciğerde su toplanması, idrar miktarının günlük 400 ml. altına düşmesi, kanda Hepatit B ve C virüsü saptanması, derinin kuruması ve renk değişimi gibi muayene bulgularına rastlanır. İlgili hekimler Nefrologlar , Dahiliye uzmanları veya Ürologlarca kanın biyokimyasal tetkikleri yapılarak bazı maddelerin artma veya azalma olup olmadığı araştırılır. Böbreklerin Ultrasonografik incelenmesi ile böbreklerde yapısal bir değişiklik olup olmadığı, böbrek boyutlarının küçülüp küçülmediği incelenir. Gerekirse ilaçlı tetkikler yapılır. Basit bir idrar tetkiki incelemesi ve Ultrasonografik tetkik ile kanın biyokimyasal incelemeleri 1.basamak tetkik aşamasını oluşturur. 2.Aşamada böbreklerin süzme oranı 24 saatlik idrar toplanarak hesaplanır. Böbrek fonksiyonlarında ne kadar kayıp olduğu ve böbrek fonksiyonlarındaki bozulmaların akut mu yoksa kronik mi olduğu ayırt edilerek saptanan hastalık türüne göre spesifik tedavisine yönelinir. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kalp hastalıkları böbrek hastalıklarını başlatabildiği gibi, böbrek hastalıklarının kendisi de kalp akciğer hastalıklarına ve yüksek tansiyona yol açabilir. Eğer böbrek fonksiyonları kalıcı olarak kaybedilirse, ömür boyu diyaliz (Suni böbrek)makinaları ile tedavi edilmesi gerekebilir. Her türlü hastalıkta olduğu gibi böbrek hastalıklarında da şikayetler oluşmadan veya başlangıcında periyodik tetkikler büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde bilinçsiz kullanılan ilaç ve özellikle ağrı kesiciler sebebiyle meydana gelen böbrek yetmezliklerinin hiç de azımsanmayacak sayıda olduğunun vurgulanması yerinde olur.

Dr.Mustafa AYDIN
2.Dahiliye-Hemodiyaliz
Başasistanı

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:44   #353 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

İris iltihabı iritis

Sıklıkla genç erişkinlerde görülür ve vakaların çoğunda neden frengidir. Kornea yaraları, şeker hasta1ığı, romatizma, diş apseleri ve burun iltihapları da iritis nedenleri olabilir.

Belirtileri:

Gözde şiddetli ağrı duyulur. Göz aşırı sulanır ve kızarır. Hasta, parlak ışığa bakamaz. Korneanın rengi bulanıklaşır ve gözbebeğinin ışığa karşı refleksleri düzensizleşir.

Seyri:

Gözbebeğinin refleksleri zamanla tamamen kaybolur ve görme iyice bulanıklaşır. Böyle bir kriz birkaç hafta sürebilir.

Tedavi:

Nedene yöneliktir. Dinlenme, camları koyu renkli gözlük kullanılması, fazla okumaktan kaçınılması salık verilir. Ayrıca, göze ılık pansuman yapılır ve ağrı giderici ilaçlar verilir. Atropinli damlalar ya da merhemler kullanılır.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:44   #354 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

Üroloji hakkında sık sorulan sorular

ÜROLOJİ KONUSUNDA SIK SORULAN SORULAR:

Üroloji nedir?
Bevliye adı ile de bilinen Üroloji bilimi kadınların idrar yolları hastalıkları ile erkeklerin hem idrar hem de üreme yolları hastalıklarını inceler ve tedavi eder.

Bir kez taş düşürdüm ne yapmalıyım?
Genelde bir defa taş düşüren hastalarda çok geniş inceleme yapmaya gerek olmamakla birlikte idrar tahlili ve röntgen çekilmesi gerekebilir.Ancak bu incelemeler normal saptanırsa hastaların bundan sonraki yaşamlarında günde en az 2 litre su içmeleri olası bir başka taş hastalığını önler.

Ben de prostat büyümesi var ilerde kansere çevirebilir mi?
Hayır, fakat ayrıca prostat kanseri de olabilir.Bunun erken saptanması sizin için çok önemlidir.Bu yüzden 40 yaşını aşkın erkeklerin düzenli olarak PSA kan tahlili ile ürolojik muayeneden geçmeleri gereklidir.

Kapalı prostat ameliyatı oldum kanser olur muyum?
Prostat ameliyatları tıkanıklığı açmak için yapılır ve prostatın tamamı çıkartılmaz o nedenle ileride kanser gelişme riski vardır. Bu kural açık ameliyatlar için de geçerlidir Bunun takibi için bir üroloji doktorunun takibine girmek sizin hayatınızı sağlıklı sürdürmenizi sağlar.

Ailemde prostat kanseri olanlar var,ne yapmalıyım?
Prostat kanseri ailevi geçişli olabilir yani ileride kanser olabilirsiniz O yüzden bir üroloji doktoru tarafından düzenli olarak takip edilmek sizin için önemlidir.

Büyük abdestimden kan geliyor ne yapmalıyım?
Büyük abdest yolu ürolojinin ilgi alanına girmemektedir. Bu nedenle bu tip rahatsızlığı olanlar genel cerrahi doktoruna başvurmalıdır.

Oğluma yatak ıslatması için ilaç verildi kısırlık yapar mı?
Hayır.Bu tip ilaçlara bağlı kısırlık saptanmamaktadır.


Varikoselim var acaba neden oldu?
Varikosel yumrtalık damarlarının doğuştan olan bir zayıflığı sonucu genişlemesidir.Bu durumda testislerin kan dolaşımı bozulacağından ileride kısırlığa yol açabilir.

Geçen gün tanımadığım yabancı bir bayanla ilişkiye girdim.İki gün sonra akıntım başladı.Ne yapmalıyım?
Muhtemelen cinsel ilişkiyle bulaşan bir enfeksiyon kapmışsınız. Vakit geçirmeden bir doktora başvurunuz.

Korunmadan cinsel ilişkiye girmenin ne gibi zararları vardır?
Özellikle çok partneri olan kadın veya erkeklerle ilişkiye girmek AIDS,Hepatit,Sifiliz (Frengi),Gonore (Belsoğukluğu) gibi çok ciddi hastalıkların bulaşmasına yol açar.

Yeni evlendim. Daha önce hiç ilişkiye girmemiştim.İlk gece sertleşme olmadı utanıyorum. Ne yapmalıyım?
Balayı empotansı dediğimiz bu durum ülkemizde hiç de ender olmayan bir sorundur.Tedavisi mümkündür,fakat bunun için bir üroloğa başvurmanız gerekiyor.

Geçen gün menimde kan gördüm.sebebi ne olabilir?
Menide ken bulunmasının en sık sebebi enfeksiyon olmakla beraber altından çok daha ciddi hastalıklar çıkma olasılığı da mevcut olduğundan bir üroloğa başvurunuz.

Çocuğum peygamber sünnetli ,sünnet ettirmem gerekiyor mu?
Hipospadias adını verdiğimiz peygamber sünneti mutlaka düzeltilmesi gereken bir ürolojik anomalidir. Çocuğunuzda ileri yaşlarda gerek psikolojik,gerekse ürolojik sorunlar oluşturabilir.Bu çocukların sünneti, ameliyat ile idrar deliği düzeltilirken ürolog tarafından yapılmalıdır.Çocuğunuzu bir ürolog görmeden asla sünnet ettirmeyiniz.

İdrardan kan işiyorum bu neye bağlı olur?
İdrardan kan gelmesi önemli ürolojik hastalıkların habercisidir.Bir çok önemli hastalık mesela kanser,taş hastalığı,kan hastalıkları,enfeksiyonlar bu şekilde başlar.Hiç vakit kaybetmeden doktora gidiniz.

Çocuğumun yumurtaları yerinde mi emin olamadım ne yapmalıyım?
Erkek çocuklarının her iki testisi doğumda haya torbasına inmiş olmalıdır.Eğer en ufak bir şüpheniz oluyorsa çocuğunuzu 2 yaşını geçirmeden üroloji muayenesine getirmelisiniz.Aksi taktirde ileride kısır kalmasını veya bu yumurtada tümör gelişmesini engelleyemezsiniz.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:44   #355 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

üroloji sık sorulan soru ve cevaplar

Soru: ***** boyu nasıl ölçülür.ideal ***** boyu nedir.

Cevap: Yetişkin bir erkeğin ***** uzunluğu sertleşmiş halde iken ortalama olarak 11-18 santim arasında değişir. Ancak ölçüm şekline göre farklılıklar olabilir. ***** boyutları 20'li yaşların ortasına kadar artabilir. Elbette kişye göre farklılıklar vardır, ancak bilinmelidir ki tatminkar (hem kendisi hem de partneri açısından) bir cinsel yaşam için ***** boyutu - sanıldığı kadar - önemli değildir. ***** boyutu ile ilgili sorunlarınızı bir Üroloji uzmanı doktora başvurarak paylaşabilirsiniz. Eğer ***** boyutu normal sınırların altındaysa bazı cerrahi çözümler düşünülebilir. Ancak bu tip ayrıntılı cerrahi tedavilerde ***** boyutundaki artış oldukça kısıtlıdır.


Varikosel Ameliyatı Hakkında Bilgi Alabilir Miyim?
Soru: Merhaba oncelikle calismalarinizda basarilar dilerim.Herhangi bir kronik rahatsizligim yok ve 30 yasinda bir erkegim gecen hafta yapilan testlerde spermogram ve ultrasonografi sonucu Varikosel teshisi kondu.Oldukca yogun tempoda calistigim bir ise sahibim.Ameliyat sonrasi yeterli istirahat suresi ve ameliyatin ne sekilde yapildigini ogrenmek istiyorum.Bana bu konudaki daha onceden size sorulmus sorulari ve cevaplarinizi okudugum icin vereceginiz sorular benim icin yeterli olacaktir.
Tesekkur Ederim.

Cevap:
Ameliyat genel anestezi altında kasık bölgesine yapılan bir kesi ile gerçekleştirilir. Bir taraflı ameliyat genellikle yarım saat kadar sürer. Aynı gün taburcu olunur. Evde maksimum bir hafta istirahat yeterlidir. Daha ayrıntılı bilgi için tarafımıza başvurabilirsiniz


İdrardan Kan Gelmesi İçin Ne Yapmalıyız?
Soru: esim 25 yasinda biz su an ingilterede yasiyoruz 2 ay kadar once esimin idrariyla birlikte bir miktar kan geldi hastanede bir cesit testler yapildi idrarina ve bakteri olusmus dediler bir tip enfeksiyon dediler fakat kanin nerden geldigini bilmiyoruz dediler ultroson ve kamerayla idrar torbasina bakmamiz lazim dediler ve baktilar ultroson temiz cikti
kamera kontrolundede kanallar rahim ve idrar torbasi temiz cikti bu olay dun oldu ve esim su an idrara cikarken cok aci cekiyor ve bir miktar kan geldi bu bir sure surer dediler ama kac gun surer bilemiyoruz bize agri kesici vermediler acaba icebilirmi esim ve islem yuzunden yeniden enfeksiyon kapmasin diye antibiyotik icebilirmi elinde biraz var bu aci kac gun surer

Cevap:
Bu durum "hemorajik sistit" dediğimiz ciddi bir idrar kesesi iltihabını düşündürüyor. En az 10 gün kadar "ciprofloxacin" içeren bir antibiyotik ve "paracetamol" içeren bir ağrı kesici almasında yarar var. Geçmiş olsun.


Meniden kan Gelmesi Sorunu İçin Öneriniz?
Soru: 29 yaşında bir erkeğim ve bekarım.benim sorunum menimden kan geliyordu.ve largopen tablet kullandım.ve bu beni psikolojik olarak çok rahatsız etti.doktor arkadaşın tavsiyesi üzerine bu tableti kullandım.ve bir hafta sonra tekrar mastürbasyon yaptım ve daha kesilmemişti ve şu anda bir haftadan beri denemiyorum.acaba geçtimi diye denemiştim.Acaba tedavi için ilaçı tekrar kullanayımmı yoksa ne yapmalıyım.Bu konuda beni aydınlatırsanız çokk sevinecem.TEŞEKKÜRLER.

Cevap: Meniden kan gelmesi, mutlaka üroloji uzmanı tarafından tetkik edilmesi gereken bir durumdur. Meni tahlili ve makattan ultrason yaptırmak gerekebilir. Ezbere ilaç kullanmak faydasızdır.


Alt Islatma İçin Verilen İlaç Uzun Süre Kullanılabilir Mi?
Soru: Benim oğlum 7 yaşında altına kaçırıyor.Doktor müracat ettiğimizde minirin nazal sprey verdi bu ilacın ileriye dönük olarak yan etkisi varmı.

Cevap: Ciddi bir yan etkisi yoktur. Yıllarca kullanılabilir.


Böbrek Taşı ile Ereksiyonun İlişkisi Var Mıdır?
Soru: 29 yaşında erkegim sag böbregimde 2cm büyüklügünde taş tesbit edildi.ilk gittigim doktor ameliyattan başka çözüm olmadıgını söyledi.ikinci doktor diger doktorun yanıldıgını taşın kırılabilecegini söyledi.şimdi I.V.P. filmi (ilaçlı filim)çekinecegim sonra wslp dogru yazamadım ama anlarsınız.ben doktora sertleşmeme sorunu için gittim ve daha önce taş düşürdügümü söyledim.ilk doktor taşın kanallara baskı yaptıgını taş alınınca sorunun ortadan kalkacağını söyledi.ikinci doktor hiç alakasının olmadıgını ve 6ay evli olan kişilerde sertleşme sorununu araştırabileceklerini benim böyle bir beraberlikten sonra bu iddiada bulunmam gerektigini söyledi.penise iğne yapılarak bakılabileceğini ve benim boşuna masrafa girmemem gerektigini söyledi.böyle bir masrafın fiyatı nedir hangi doktora inanayım

Cevap: Taş ile ereksiyonun bir ilişkisi yoktur. Sertleşme sorunu her yaş ve dönemde araştırlabilir. Hastanın durumu, şikayet düzeyi ve problemin tipine göre yapılacak tetkikler ve dolayısıyla masraf değişkendir. Bize başvurursanız en ekonomik şekilde sorunu çözmeye çalışırız.


Boşalma Hızı Kısırlığı Etkiler Mi?
Soru: Benım korkum spermın ılk bosalma anındakı hızından dolayı bu kısıtrlık belırtısı olabılırmı ? sperm akarken hız gerekır mı ?

Cevap: Hayır. Sperm ****** içine giriyorsa hızı çok önemli değildir.

Diyetle Böbrek Taşı Önlenir Mi?
Soru: Merhaba.30 yaşında bayanım ve yaklaşık 15 yıldır sürekli böbrek taşı düşürüyorum.Taşımı tahlil ettirdiğimde kalsiyum oksalad-kalsiyum fosfat taşı olduğu söylendi.Doktorum bana bir sürü yiyecekten mahrum kalacağım ve tekrarlamayacağını garanti veremediğinden diyet yapmamı tavsiye etmedi.Henüz ilaç kullanmak içinde erken dedi.Fakat bu işin kökten bir çözümü yokmudur.

Cevap: Diyette böbrek taşını engellemek çok zordur. Bu durum bünye ile alakalıdır. Bol su, maden suyu ve limon suyu içmek en iyi tedbirlerdir.

Prostat Büyümesi Kalıtsal Mıdır?
Soru: babam prostat.benimde prostat olma olasılığım nedir? kısacası prostat kalıtımsalmıdır?

Cevap: Hayır, Normal prostat büyümesi kalıtsal değildir. Ancak prostat kanserlerinde kalıtımın rolü vardır.

Böbrek Taşı İçin Böbrek Filmi Çektirmek Gerekli Mi?
Soru: yaş 28 erkek . böbrek ağrısıyla doktora gidildi ve yaılan ultrason sonucu bir tarafta 1 adet diğer tarafta 2 adet olmak üzere taş çıktı benden ayrıca böbrek filmi yapılması istendi bunu yaptırmak gerçekten gerekirmi ve bu durum için beni aydınlatırmısınız ivedilikle olursa sevinirim

Cevap: Ultrasonda böbrek taşı görülünce, bunun tedavisini doğru planlamak için böbrek filmi gereklidir.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:44   #356 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

İrritabl- hassas mesane

Sık sık aniden gelen ve bazen tuvalete yetişemeyecek kadar sıkıştıran, idrara çıkma ihtiyacı hissediliyorsa, nedeni mesane hassasiyeti irritabl mesane; zaman zaman kasılmaları kontrol edilemeyen mesane olabilir. Bazen durumun sorumlusu bir enfeksiyondur. Ama genellikle mesane kronik olarak iltihaplanmış gibi bir görünüm yerse de neden belirsizdir. Bu rahatsızlık bezdirici olsa da tehlikeli değildir. Mesane iltihabından farklı olarak düşünülmelidir.

Belirtiler

- Ani ve bazen kontrol edilemeyen idrara çıkma ihtiyacı;

- Geceleri sık sık idrara çıkma ihtiyacı.

Teşhis

Doktor laboratuvarda incelemek üzere idrar örneği alır. İdrar yaparken özel bir röntgen filmi alınabilir (Bir boşaltma sistogramı). Ucu ışıklı ince bir boruyu uretra yoluyla mesaneye sokarak sistoskopi yapmak da bir başka olasılıktır.

ilaç Tedavisi

Enfeksiyonları tedavi etmek için antibiyotikler kullanılır. İmipramin veya kalsiyum kanal blokerleri mesanenin kasılmasını sağlayan kasları gevşetip rahatlatabilir. Başka ilaçlar da kasılmaları kontrol eden sinirlerin aktivitesini yavaşlatabilir.

Mesane hassasiyeti (irritabl mesane) enfeksiyona bağlı değilse, çoğunlukla mesane kaslarının egzersizi ve güçlendirilmesiyle çözümlenebilir. İdrar yaparken, idrarı mümkün olduğu kadar uzun bir süre tutmaya çalışmak buna bir örnektir.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:45   #357 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

ürtiker kurdeşen

Toplumda sık görülen rahatsızlıklardan biri olan kurdeşen bazı durumlarda gerçekten hem hasta hem de hekim için sorun yaratan hastalıkların başında gelebilir. Tıp dilinde “ürtiker” diye anılan kurdeşen iki formda olabilir. Bunlardan ilki şikayetlerin 6 haftadan kısa sürdüğü akut ürtiker; diğeri ise şikayetlerin 6 haftayı geçtiği kronik ürtikerdir. Her iki durumda da hastalığın bulguları birbirine benzese de hastalığın oluşum nedenleri açısından belirgin farklar vardır.

Hastalığın bulguları arasında kaşıntılı, deriden kabarık, kızarık 0,5cm ila çok büyük ölçülerde deride plaklar bulunur. Bu plakların bazıları birleşme eğilimindedir. Plakların sınırlarını net olarak çizmek herzaman mümkün olmaz. Lezyonlar genellikle birkaç saat içerisinde solar, yerine başka alanlarda yenileri çıkabilir.

Ayrıca bazı ürtiker vakalarına “anjioödem” dediğimiz tablo da eşlik edebilir. Anjioödem genelde göz kapaklarında (genellikle tek taraflı), dudakta, yüzün diğer kısımlarında, kol ve bacaklarda, parmaklarda, genital bölgelerde oluşabilir. Bunlarda da özellikle şişlik ön plandadır. Her iki hastalıkta da deriden kabarık olan durumu ortaya çıkaran şey deri içinde ödem olmasıdır. Anjioödemde derinin alt tabakaları da olaya iştirak ettiği için şişlik çok ön plandadır. Şişliğe kaşıntıdan ziyade yanma hissi eşlik edebilir.

Daha önce de bahsedildiği gibi 6 haftadan kısa süreli kurdeşen akut ürtiker olarak anılır. Bu hastalıkta neden genellikle allerjidir. Bu allerji de genellikle ağız yolu ile alınan allerjenlerle oluşur. Yani gıdalar ve ilaçlar akut ürtikerdeki en önemli sebeplerdir. Bunun dışında çok nadir de olsa solunum yolu ile alınan bazı allerjenler (örneğin ev tozu akarları) de akut ürtiker yapabilir. Kronik ürtikerin altında ise allerji pek bulunmaz. Bu hastaların ancak %3-5’ inde allerji rol oynayabilirler. Bu allerjenler de genel olarak ağız yolu ile alınan allerjenlerdir (gıdalar...). Bunun dışında bu hastalığın çok değişik sebepleri olabilir. Bunlar içerisinde otoimmun hastalıklar (otoimmün tiroidit, sistemik lupus eritematozus vb.), kronik enfeksiyonlar (tuberküloz, bruselloz vb.), fokal enfeksiyonlar (sinüzit, diş ve dişeti enfeksiyonları vb.), Helikobacter pylori enfeksiyonları, bazen hepatitler, bazen bazı kanser türleri vardır. Bu nedenle bir çok araştırma yapmak gereklidir. Tüm ayrıntılı araştırmalara rağmen %60-65 vakada hiçbir neden bulunamayabilir. Bu hastalar da idiyopatik (sebebi bilinmeyen) kronik ürtiker olarak adlandırılır.

Hastalarda iyi bir hastalık öyküsü sonrası, allerji testlerini içeren araştırmalar yanında diğer bahsi geçen hastalıkların araştırmaları yapılmalıdır.

Altta yatan hastalığın tedavisi sonucunda genel olarak ürtiker kendiliğinden geçer ve tekrar etmez. Ancak sebebi bilinmeyen ürtiker hastalarında antiallerjik ilaçlardan faydalanılır. Bu hastalarda kalsik olarak sabahları sedatif olmayan antiallerjikler, akşamları sedatif antiallerjikler ve H2 reseptör blokerleri birlikte kullanılır. H2 reseptör blokerleri asıl itibari ile mide asiditesini azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Ancak derideki histamin reseptörlerinin % 20 kadarı H2 tipinde olduğu için bu tür ilaçlar bu hastalarda faydalı olmaktadır. Bunun dışında bunlara cevap vermeyen hastalarda kortizon dahi kullanılabilir.

Bunlar dışında ayrıca değişik kurdeşen türleri de vardır. Aşağıdaki tabloda bu ürtiker tiplerini görmektesiniz:

Fiziksel ürtiker
Aquajenik ürtiker (su ile temas sonucu oluşan)
Kolinerjik ürtiker (terleme, aşırı efor sonucu oluşan)
Soğuk ürtikeri (soğuk havada oluşan)
Dermografizm (ciltte çizik ile veya kaşınma ile oluşan ürtiker)
Gecikmiş basınç ürtikeri
Solar ürtiker (güneş ışınları ile oluşan)
Vibratuvar ürtiker (vibrasyon yapan aletlerle oluşan)
Herediter ürtiker (ailenin diğer fertlerinde de görülen tip)
Ürtikeryal vaskülit (ürtiker plaklarının 24 saatten uzun sebat ettiği damar iltihabı ile giden tip)
Diğerleri.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:45   #358 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

İshal: Diare

İSHAL VE TEDAVİ

Tüm dünyada en önemli ölüm sebepleri bulaşıcı hastalıklardır. İshalli hastalıklar da bunlar içinde önemini korumaya devam etmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü ishali; 24 saatte üç kereden fazla sulu dışkılama veya sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde ise her zamankinden daha sık ve sulu dışkılama” olarak tanımlamaktadır.

Her yıl dünyada 5 yaşın altındaki çocuklarda 1 milyar ishal görülmekte ve 2.2 milyon çocuk ölmektedir. Bunların % 80’i 2 yaş altı çocuklardır ve akut dehidratasyon (hızlı gelişen sıvı kaybı) en sık ölüm sebebidir.

İshalli hastalıklar sadece akut sıvı kaybı ve ölüme yol açmaları nedeniyle değil, beslenme bozukluğu, büyümenin etkilenmesi ve uygunsuz ilaç kullanımına da yol açmaktadır.

İshalli hastalıklar;

- Akut ishal

- Dizanteri

- İnatçı ishal

olarak üç gruba ayrılır.

Akut ishaller 14 günden kısa süren dışkıda kan olmayan ishallerdir. Dizanteri kanlı dışkılama olarak tanımlanmaktadır. En sık görülen ishal sebebi virüslerdir (rotavirüs).

İshalde bazı risk faktörleri tanımlanmıştır. İshallerin önlenmesinde şu faktörlerin bilinmesi önem taşır:

1- 6 ay sadece anne sütü ile beslenmeme

2- Biberon ve emzik kullanımı

3- Pişmiş yiyeceklerin oda sıcaklığında beklemesi, temiz olmayan su kullanımı, tuvaletten sonra ellerin sabunlanmaması, evde yeterli kanalizasyonun bulunmaması ishalli hastalıkların riskini artırmaktadır.

Çocuğa ait risk faktörleri ise;

- İlk yıl emzirmesinin devam etmemesi

- Malnütrisyon (beslenme bozukluğu) olarak sayılabilir.

İshalli hastalıklar en sık 6-11. aylarda görülür. Bakterili ishaller en sık yaz aylarında görülürken rotavirüs tüm yıl, özellikle de kış aylarında sıktır.

Etkenin bilinmesi akut ishal vakalarının çoğunda tedavi yaklaşımını değiştirmemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen temel prensipler şunlardır;

- Sıvı ve elektrolit dengesinin korunması

- Beslenmenin sürdürülmesi

- İshal kesici ilaçların kullanılmaması

- Antibiyotiklerin sınırlı kullanımı olarak özetlenebilir.

Sıvı kaybı küçük çocuklarda birkaç saat içerisinde gelişebilir, bu nedenle değerlendirilmesi tedavi yaklaşımının temelini oluşturur.

İshali başlayınca emzirilmesi ve beslenmesi kesilen, su verilmeyen çocuklar anne sütü almamış ve biberonlu beslenmekte olan çocuklar günde 8 veya daha sık sulu dışkı çıkaran çocuklar, günde 2 kez veya daha sık kusan çocuklar, 12 aydan küçük bebekler anormal sıvı kaybından dolayı risk altındadırlar.

Hafif sıvı kaybında vücut ağırlığının % 3-5 kaybedilmiştir. İlk bulgu susuzluktur.

Orta derecede sıvı kaybında (ağırlık kaybı % 6-9) susuzluğun yanı sıra, bıngıldakta çökme, huzursuzluk, idrar miktarında azalma, dudaklarda ve ağızda kuruma, elde ve ayaklarda soluklaşmalar görülür.

Ağır sıvı kaybında vücut sıvısının % 10’u kaybedilmiştir.

İshalli Çocuklara Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Su Verin:

İshal olan çocukların çoğunda başlangıçta su kaybı yoktur ve evde tedavi ile sıvı ve elektrolit kayıpları karşılanabilir. Sıvı kaybını evde karşılamak için; su, çorba, pirinç suyu, ayran, elma suyu gibi sıvılar verilebilir. 6 aylıktan küçük ve henüz ek gıdaya başlamamış bebeklerde emzirme sıklaştırılmalıdır. Bebek aldığı taktirde aralarda kaynatılmış soğutulmuş su verilebilir.

Önerilen sıvı miktarı: Her ishalli dışkıdan sonra 2 yaşın altındakilere ½-1 çay bardağı, 2 yaştan büyüklere ½-1 su bardağı olup, daha fazla içmek isteyen çocuklara alabildiği kadar verilmelidir.

Beslenmesini Sürdürün:

Anne sütüne devam edin, daha sık emzirin. Anne sütü almıyorsa her zamanki mamasına devam edin. Eğer 6 aydan büyükse ve ek gıdaya başlamışsa, kısa aralıklarla, zengin protein ve enerji içeren yumuşak püre şeklindeki yiyeceklerden (yoğurt, patates püresi, iyi pişmiş et, pirinç lapası) taze hazırlayarak verin.

Potasyum bakımından zengin olan muz püresi, taze meyve suları içirin. Çocuğu yemeye teşvik edin ve günde en az 6 öğün yedirin.

Çocuğun durumu 3 günde düzelmiyor veya aşağıdaki belirtileri gösteriyorsa hemen doktora götürün. Bu belirtiler:

- Çok fazla dışkılama,

- Yemek yememe ve su içememe,

- Tekrarlayan kusmalar,

- Ateş,

- Belirgin susama,

- Dışkıda kan görülmesi

Hafif ve orta derecede sıvı kaybı olan çocukların 4-6 saat süreyle sağlık kuruluşunda ORS tedavisi (ağızdan rehidratasyon sıvısı) almaları gerekir. Sıvı kaybı olmayan bir çocuğa ORS verilmemelidir.

Her dışkıdan sonra verilecek ORS miktarları:

0-2 yaş : ½-1 çay bardağı

2-10 yaş : ½-1 su bardağı

10 yaş üzeri : İstediği kadar

sıvı kaybı düzeldiyse anne ishal tedavisini evde uygulamak üzere eve gönderilir.

Ağır sıvı kayıplarında hastaneye yatırılarak tedavisi yapılır.

İshali tedavi amaçlı birçok ilaç mevcuttur. Çoğunun sistemik toksik etkisi vardır. Bu nedenle 2-3 yaş altında kullanılmaması gereken ilaçlardır. Genel olarak bu tür ilaçlar ishal tedavisinde kullanılmamalıdır.

İshal tedavisinde sadece, dizanteri ve kolera vakalarında antibiyotik kullanımının yeri vardır.

Bebeğin ilk 6 ay sadece emzirme yoluyla beslenmesi, en az bir yıl emzirilmesi, emzik ve biberon kullanılmaması gereklidir. Ayrıca yiyecek, su ve el temizliğinin sağlanması, kanalizasyon hizmetlerinin düzeltilmesi, aşılamalarının tam yapılması çocukları ishale karşı koruyacaktır.

İshal olan çocuğun beslenmesinin devam ettirilmesi, uygun sıvıların verilmesi sıvı kaybını engelleyecektir.

Tüm bunların başarılması sağlık çalışanları kadar toplum eğitiminde önemli yeri olan basın-yayın kuruluşlarının, temiz su ve kanalizasyon hizmeti sağlayarak belediyelerin işbirliği ile mümkün olacaktır.



KAYNAK:

Doç. Dr. V.Meltem ENERGİN

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:45   #359 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

Üst solunum yolu enfeksiyonları

ÜST SOLUNUM YOLU İNFEKSİYONLARI

Üst Solunum Yolu Ne Demektir: Üst solunum yolu diyince burun, sinüsler, yutak (farinks) ve gırtlak (larinks) anlaşılır. Bu bölgelerin iltihaplarına da üst solunum yolu infeksiyonu (genel olarak ÜSYE şeklinde kısaltılır) denir. Üst solunum yolu; kulak ve alt solunum yolları ile bağlantılıdır.

Üst Solunum Yollarında Ne Gibi İltihaplar Olur: Aslında teorik olarak nezle, grip, farenjit, sinüzit, larenjit, gibi iltihapların hepsi üst solunum yolu infeksiyonu kapsamına girer. Gribal enfeksiyon veya rinofarenjit gibi isimlerde aynı anlamda kullanılır. Ancak uygulamada sinüzit veya bazı spesifik iltihaplar bu kavramın dışında tutulur. ÜSYE'ye daha çok virüsler neden olsa da hemen her zaman bakteriler de üzerine eklenir. ÜSYE diyince genel olarak nezle veya grip anlaşılır. Farenjitte bu durumlarla beraber sıklıkla vardır.

ÜSYE Sebepleri Nelerdir: ÜSYE genel olarak soğuk algınlığı nedeniyle olur. Bu durum vücut direncini düşürerek virüs ve bakterilerin hastalık yapacak duruma gelmesine neden olur. Ancak ÜSYE'yi kolaylaştıracak bazı faktörlerde vardır. Bunlar arasında alerji, septum deviasyonu, burunda et büyümesi, ÜSYE olan hastalarla sıkı temas ve bağışıklık sisteminin bozukluğu sayılabilir. Havada bulunan virüslerin solunum yolları aracılığı ile vücuda girmesi şeklinde bulaşır.

Ne Gibi Belirtiler Olur: ÜSYE'de belirtiler virüslerin tipine ve gücüne ayrıca vücut direncine göre değişir. Nezlede gribe göre daha hafif belirtiler olur. Nezleye neden olan virüsler en sık olarak Rhinovirüs adı verilen virüslerdir. Nezlede burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğazda gıcık ve yanma, hapşırma, ses değişiklikleri, öksürük, baş ağrısı gibi şikayetler olur. Grip ise daha çok İnfluenza virüs adı verilen virüslerle oluşur. Gribin belirtileri olarak nezleye ilave olarak, daha çok baş ağrısı, ateş ve vücut kırgınlığı oluşur. Kas tutulmasına bağlı bel ve bacaklarda ağrı olabilir. İnfeksiyonun, kulak, sinüsler veya akciğerlere yayaılımına bağlı olarak bu organ lara ait belirtilerde gelişebilir (kulak ağrısı, işitme azlığı, balgamlı öksürük, nefes almada zorlanma gibi).

Muayanede Neler Görülür: Burun muayenesinde, kızarıklık, ödem ve bazen sulu bazen koyu akıntı görülür. Eğer deviasyon veya et büyümesi varsa bunlarda saptanır. Boğaz muayenesinde yine kızarıklık, genizden gelen akıntı ve ödem saptanabilir. Eğer kulağa yayılım yani bir orta kulak iltihabı varsa kulak zarında kızarıklık ve bombeleşme ya da çökme görülebilir. Hastadaki ses değişikliği dikkati çeker.

Ne Gibi Tetkikler Yapılır: ÜSYE teşhisi genel olarak muayene ile konur. Ancak bir yayılmadan yani komplikasyondan şüpheleniliyorsa sinüzit filmleri, akciğer filmleri, kan sayımı gibi tetkikler yapılabilir.

Nasıl Tedavi Edilir: ÜSYE genelde kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır. Ancak hastaların çoğunda bakterilerde iltihabın içinde olduğundan antibiyotik verilmesi gerekir. Bunun dışında hastanın şikayetlerini azaltmak amacıyla ağrı kesici-ateş düşürücüler, antihistaminik ilaçlar ve burun açıcı (dekonjestan )ilaçlar verilir. Bu sayılan ilaçların hepsini içeren tek ilaç şeklinde hazırlanan ilaçlar vardır. Bunlar antibiyotiklerle beraber verilebilir.

Ne Gibi Komplikasyonları Vardır: ÜSYE komplikasyonları genellikle iltihabın yayılmasına bağlıdır. Eğer sinüslere yayılmışsa sinüzit, bronşit veya zatürre (akciğer iltihabı), kulağa yayılmışsa orta kulak iltihabı veya iç kulak tutulumuna bağlı baş dönmesi, çınlama hatta nadiren kalıcı işitme kaybı yapabilir

Nelere Dikkat Etmeliyim: ÜSYE hemen herkesin sıklıkla yakalanabileceği bir hastalıktır. Korunmak için bazı uygulamalar yapılsa da tamamen engellenemez. Hastanın dikkat edebileceği en önemli şeyler soğuktan korunma ve ÜSYE olan başka hastalarla yakın temasta olmamaktır.

Grip Aşısı Olmalımıyım: Grip aşısı gribe neden olan virüslerden hazırlanmış bir aşıdır. Özellikle grip olmasının ciddi problemlere yol açması muhtemel kişilerde uygulanabilir. Ancak grip virüsü sürekli kendini değiştiren bir virüstür. Bu nedenle aşının koruyuculuğu %100 değildir. Ancak yinede hastalığa yakalanma sıklığını azaltır ve belirtilerin hafif geçmesini saplayabilir. Aşı vurulurken grip olunmamasında fayda vardır.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 16.11.2012, 21:45   #360 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dahiliye

Yumurtalık absesi tubaovarian abse

Tubo-ovarian abse (TOA) ise adından da anlaşılabileceği gibi adneksiyel alanda meydana gelen abselerdir

Abse denildiğinde genel olarak etraf dokulardan bir kapsül ile ayrılmış, içi iltihap dolu kitleler anlaşılır. Üreme sistemi enfeksiyonlarının hayatı tehdit edebilen en ciddi komplikasyonudur. Pelvik iltihabi hastalığın ileri bir formu olarak kabul edilebilir. PID'ye neden olan mekanizmaların ve mikroorganizmaların tümü abseye de yol açabilir. Pekçok TOA vakasında overler aslında olayın içinde değildir ancak tubaların uçları ile yakın komşuluk içinde bulunduklarından olayın bir parçası gibi görünürler.

Risk faktörleri olarak pelvik iltihabi hastalık için risk altında olan tüm kadınlar abse açısından da risk altındadırlar. Bunlara ilave olarak spiral kullanımı, genital tüberküloz, kolit, apandisit gibi sindirim sistemi iltihapları da TOA riskini arttırırlar.

Klinik
TOA çok değişik şekillerde belirti verebilir. Çok büyük bir abse varlığında çok hafif bulgular olabileceği gibi, minik bir abse ciddi semptomlar yaratabilir. Bunlar ağrı, ateş, karında sertlik, barsak hareketlerinin durması ve distansiyon (şişlik), hatta septik şok şeklinde olabilir. PID belirtileri adet kanamasından hemen sonra başlarken absede belirtiler adet siklusunun ikinci yarısında ortaya çıkar. Genelde iki taraflı olma eğilimindedirler.

Tanı
PID tanısı ile hemen hemen benzerdir. Burada önemli olan muayenede ve ultrasonografide ele gelen kitle saptanmasıdır. Hassasiyet nedeni ile muayenede kitlenin sınırları ve büyüklüğü saptanamayabilir. Emin olunmayan vakalarda bilgisayarlı tomografi gerekli olabilir.

Tedavi
TOA tedavisinde ilk planda agresif bir antibiyotik uygulaması yapılır. İki yada daha fazla çeşitte antibiyotik hasta hastaneye yatırılarak damardan verilir. 72 saat içinde bulgularda gerileme olmaz ise cerrahi drenaj gerekli olur. Bu amaçla ******l ya da karından girişimler yapılabilir. Eğer abse kendiliğinden patlar ise acil cerrahi gereklidir. Eğer septik şok tablosu gelişmiş ise buna yönelik tedavi uygulanır
"Bu yazı Dr. Alper Mumcu

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 11:10