Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Din Ve Maneviyat > Dini Hikayeler

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Cennete girecek ilk kadın

Dini Hikayeler kategorisinde açılmış olan Cennete girecek ilk kadın konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 06.08.2013, 14:58   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cennete girecek ilk kadın

Cennete girecek ilk kadın


Ey Resûlullah'ın kızı! Hoş geldin sefalar getirdin! Canım sana feda olsun! Aslında ben de sizinle görüşmeyi çok arzu ediyordum; fakat dışarı çıkmadığım için maalesef ziyaretinize de gelemedim

Hz. Fâtıma bir gün Efendimiz Aleyhisssalâtü Vesselâm'a:

"Babacığım kadınlardan cennete ilk önce girecek olan kimdir?" diye merakla sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

"Falan mahallede falan evde oturan bir kadın var. Cennete ilk girecek kadın işte o kadındır." buyurdular. Hz. Fâtıma anamız hayretle:

"Babacığım o kadın cennete benden de mi evvel girecek?" diye tekrar sordu. Peygamber Efendimiz:

"Evet! Senden de evvel girecek." buyurdu. Ve şayet isterse gidip o kadınla tanışabileceğini söyledi.

Hz. Fâtıma'nın o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bu kadın ne yapıyor nasıl bir amel işliyordu ki cennete ilk olarak girmeyi hak ediyordu. Bir gün o kadınla görüşüp tanışmak ve onunla konuşmak için evinden çıktı. Kadının evini sora sora buldu ve kapısını tıklattı. İçeriden yaşlı bir kadın: "Kim o?" diye seslendi. Hz. Fâtıma anamız da kendisini tanıtarak onunla görüşmek istediğini söyledi. KadınPeygamber kızının kendisiyle görüşmeye geldiğini duyunca çok sevindi. Kapıyı açmadan içeriden seslendi:

"Ey Resûlullah'ın kızı! Hoş geldin sefalar getirdin! Canım sana feda olsun! Aslında ben de sizinle görüşmeyi çok arzu ediyordum; fakat dışarı çıkmadığım için maalesef ziyaretinize de gelemedim. Şimdi sizin gelmeniz beni çok memnun etti. Fakat kocamdan izin almadan bugüne kadar ben kimseye kapı açmış değilim. Onun için sizden çok özür diliyorum. Ben sizin içeri girmeniz için bu akşam eşimden izin alayım ve yarın görüşelim ne olur yarın tekrar buyurun." dedi.

Bunun üzerine Hz. Fâtıma geri döndü. Akşam olunca kadın meseleyi anlatıp kocasından izin aldı. Ve ertesi gün Hz. Fâtıma o kadınla görüşmek için tekrar geldi. Bu sefer yanında oğlu Hz. Hasan da vardı. Hz. Hasan o sıralar henüz küçük bir çocuk olduğu için rahat durmamış annesi mecburen onu da yanında getirmek zorunda kalmıştı. Kadının evine geldi ve kapısını çaldı. Tabiî kadın içeriden Hz. Hasan'ın sesini duymuştu. Hz. Fâtıma'nın yanında bir çocuk bulunduğunu farkedince çok üzüldü. Hz. Fâtıma'ya:

"Ey Fâtıma! Ben kocamdan yalnız sizin için izin almıştım. Çocuk için izin almadığımdan dolayı onu içeri alamam. Ne olur beni affedin. İsterseniz siz buyurun çocuk dışarıda kalsın. İsterseniz yarın gelin; bu akşam onun için de izin alayım." dedi.

Hz. Fâtıma ikinci defa içeri giremeden geri döndü. Ve üçüncü gün tekrar kadına gitmek üzere çıktı. Hikmet-i ilâhî bu sefer Hz. Hüseyin'i de yanına almak zorunda kalmıştı. Tabiî kapıyı çaldığında kadın Hz. Hüseyin'in de olduğunu öğrenince Hz. Fâtıma yine dünkü durumla karşılaştı. Kadın kocasından onun için de izin alması gerektiğini söyledi. Hz. Fâtıma bir önceki günkü gibi hiç ısrar etmedi. Ve çocuklarıyla beraber mecburen geri dönmek zorunda kaldı. Bir sonraki gün üçü birden gittiklerinde kadın kocasından her üçü için de izin almıştı. Kapı açıldı ve içeri girdiler. Kadın binlerce özürler diledi affını istedi ve Peygamber çocuklarını en güzel şekilde karşıladı ve ağırladı.

Hz. Fâtıma içeriden gelen sese göre kadının gayet yaşlı bir nine olduğunu zannetmişti. Fakat bir de baktı ki kapıyı açıp kendisini karşılayan kadın hem çok genç hem de çok güzel bir hanımdı. Hz. Fâtıma hayretle sordu:

"Sizinle dışarıdan konuşurken sesiniz çok değişik geliyordu. Oysa sesiniz hiç de öyle değilmiş bu nasıl oluyor?" dedi. Kadın:

"Sizinle konuşurken sesim dışarı çıktığı için sesimi yabancı bir erkek duyar da günaha girerim diye ağzıma küçük bir taş parçası alarak konuşuyordum. Şimdi ise o taşı çıkardım." dedi.

Hz. Fâtıma Radıyallahu Anhâ bu cennetlik kadının sözlerinden dolayı çok memnun olmuştu. Nâmahrem-den sesini bile böylesine sakınan kocasına da böylesine itaat eden bu kadının neden cennete evvelâ gireceğini anladı. Onunla bir müddet sohbet ettiler. Bazı konuları konuştular. Bir ara kadın Hz. Fâtıma'ya:

"Ey Resûlullah'ın kızı! Acaba ben kocama karşı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? Onun bendeki hakları sebebiyle Allah Teâlâ kocama itaatsizlikten dolayı beni hesaba çeker mi? Bundan korkuyorum." dedi.

Hz. Fâtıma bu suali tebessümle karşıladı ve babasının yani Peygam-ber Efendimizin müjdesini kendisine bildirdi:

"Hayır! Sen bilakis babamın "cennete ilk girecek kadın" diye müjdelediği kimsesin." dedi.

Hz. Fâtıma Radıyallahu Anhâ Resûlullah'ın cennetle müjdelediği bu mübarek kadınla bir müddete daha sohbet ettikten sonra müsaade istedi ve oradan ayrıldı.



Evlenilecek kadın

Meşhur Kadı Şüreyh'e bir gün delikanlının biri gelerek kendisiyle özel olarak görüşmek istediğini söyledi. Kadı Şüreyh bu delikanlının isteğini kırmadı ve onunla görüşmeyi kabul etti. O genç evlenmek istediğini; fakat evleneceği kadının tahsil görmüş ve şehirli olmasını arzu ettiğini söyledi. Fakat yine de bu konuda tavsiyelerde bulunmasını istedi.

Bunun üzerine Kadı Şüreyh eş seçimin önemli olduğunu eş tercihinde bulunurken Resûlullah'ın bu konudaki tavsiyesinin "dindar olanının tercih edilmesi" biçiminde olduğunu söyledi. Ayrıca seçilen eşin aile yapısının ve aileden gördüğü İslâm terbiyesinin de önemini belirterek kendi başından geçen evliliği şöyle anlattı:

"Henüz gençtim ve evlenme vaktim de gelmişti. Bir gün Benî Mahzun kabilesinin çadırlarının önünden geçerken orada bir kız gördüm. Onu beğendim ve ona tâlip oldum. Kızın babası hakkımda kısa bir araştırma yaparak benimle alâkalı malûmatı edindikten sonra hemen razı oldu ve: "Bu hayırlı işi uzatmaya hiç gerek yok; bir an önce gerekli muameleyi bitirelim." dedi.

Çok kısa bir zaman içinde nikâh düğün derken evlilik hayatına böylece girmiş olduk. Fakat çok geçmeden beni bir pişmanlık aldı. Çünkü "Aldığım bir köylü kızı; üstelik tahsil de görmemiş. Acaba ben bununla huzurlu bir şekilde geçinebilir miyim?" diye düşünüyor ve verdiğim böyle bir karardan dolayı da bazı tereddütler taşıyordum.

Bende böyle düşünceler hâsıl olduktan kısa bir süre sonra bir gün eşim bana şu sözleri söyledi:

"Efendi! Sen âlim ve şöhret sahibi bir kimse imişsin. Ben ise yaylalarda gezen şehir hayatından pek anlamayan bir köylü kızıyım. Aslında sen kendi hayatına daha uygun bir evlilik yapabilir ben de kendime göre bir hayat kurabilirdim. Lâkin takdir-i ilâhî böyle imiş. Kader bizim yolumuzu birleştirdi. Mevlâ Teâlâ Hazretleri benim gibi tahsili olmayan bir köylü kızını senin gibi şöhretli bir âlime nasip etti. Durum böyle olunca şimdi sen bana benden istediklerini ve benim bilmediğim tarafları anlat ki ben onlara dikkat edeyim de seni üzmeyeyim. Meselâ; senin evine benim sülâlemden kimler gelebilir? Senin akrabalarından kimleri misafirliğe alayım kimleri kabul etmeyip onlara karşı soğuk davranarak eve gelmelerine mani olayım?" dedi.

Tabiî ben eşimden kendisinden hiç beklemediğim bir olgunlukla söylediği bu sözleri duyunca çok şaşırdım ve bu anlayışı karşısında onun hakkında düşündüklerimden dolayı pişman oldum. Onun bu sözleri üzerine ona dedim ki:

"Ey Hatun! Sen bana öyle şeyler söylüyorsun ki şayet bu dediklerini hakkıyla yapabilirsen beni bahtiyar edersin." dedikten sonra evime kimlerin gelmesini arzu ettiğimi ve hangi şahısların gelmemesi gerektiğini ondan beklentilerimin neler olduğunu uygun bir lisanla kendisine söyledim.

Eşim söylediklerimi harfiyen yerine getirdi; böylece son derece mutlu ve huzur içinde yaşadım. Bir zaman sonra fetva dairesinden eve döndüğümde evimizde bir misafir hanım vardı. Son derece mütesettire olan bu hanım misafirin kim olduğunu sorduğumda eşim annesi olduğunu söyledi. Kayın validem olduğunu öğrenince ona karşı elimden gelen saygı ve hürmeti esirgemedim. En iyi şekilde ağırlamaya gayret gösterdim. Sohbet esnasında bir ara kayın validem bana:

"Oğlum! Hanımından bir şikâyetin var mı ondan memnun musun?" diye sordu. Ben:

"Allah sizden razı olsun kızınızdan çok memnunum. Bu zamana kadar kendisinden hiç bir şikâyetim olmadı." diyerek memnuniyetimi izhar ettim. Bunun üzerine kayın validem şunları söyledi:

"Oğlum! Kızımdan tabiî ki memnun olacaksın. Çünkü biz onu cennette büyüttük. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm müslümanın evinin cennet olduğunu haber vermedi mi? İşte bizim evimiz de Resûlullah'ın bildirdiği gibi bir cennetti. Kızımıza Kur'an ahlâkından başka bir şey öğretmedik. Fakat sana tavsiyem şudur ki yine de sen hanımının üzerindeki otoriteni eksik etme! Çünkü kadınlar iki sebepten hemen şımarıverirler. Birincisi ona olan sevgini yüzüne söylediğinde ikincisi ise bir hayırlı evlat dünyaya getirdiklerinde."



__________________



Jade isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 15:38