Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Felsefe - Sosyoloji
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Pskilojide Kavramlar

Felsefe - Sosyoloji kategorisinde açılmış olan Pskilojide Kavramlar konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 01.02.2014, 21:41   #151 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Temel Hata


Temel hata kavramı (fundamental attribution error) atıf konusunda gözlenen en önemli yanlılıklardan birini ifade etmektedir. Bir başkasının davranışlarını açıklamaya çalışan bir kişinin normal olarak davranışla ilgili bir takım dış etkenler veya zorlamalar varsa buna bağlı olarak davranışı bu faktörlere atfetmesi beklenir.


Ancak araştırmalar bunun böyle olmadığını insanın içsellik yönünde genel bir eğilimi olduğunu göstermektedir. Örneğin davranışı gözlenen kişinin özgür olup olmadığınatercih imkânının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kişisel özellikleri ön plana çıkarılmaktadır. Bireyin bir başkasının davranışım açıklama çabasında durum ne olursa olsun dış etkenlerin aleyhine iç etkenlerin rolüne ağırlık verme eğilimi temel atıf hatası olarak tanımlanmıştır (Ross 1977).

Temel hata çeşitli düzeylerde irdelenmiştir; yorumların çoğu temel hatayı insanın sosyal çevresi üzerinde belirli bir denetim kurma ihtiyacına dayandırmıştır (Bouchet ve ark.1996). Bu çerçevede sosyal psikologların önemli bir kısmı temel hatayı motivasyonel bir yanlılık olarak nitelemiştir; örneğin bireyin ihtiyaç ve arzularına hizmet eden inançlar oluşturma ve koruma eğilimi (Weiner) kendine atıflarda benlik savunma ihtiyacı ve başkasına atıflarda kontrol ihtiyacı (Kruglanski); bireyci bir toplumda adil dünya inancım koruma eğilimi (Lerner) gibi.

Ancak temel hataya bilişsel ve normatif planda da açıklamalar getirilmiştir. Bilişsel açıklama bireyin dikkatini aktörün üzerine odaklaştırmasına; normatif açıklama ise modern Batı toplumlarında içselliğin sosyal bir norm olarak kendini dayatmasına dayandırılmıştır.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:41   #152 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Temel Kişilik


Temel kişilik kavramı (basic personality) 1930'lu yıllardan itibaren sosyal bilimler alanında parlamaya başlayan kültüralist akımın sembol kavramlarındandır. Kültüralizm akımı kültürün insan davranışları ve kişiliği üzerindeki etkilerinin araştırılması yönünde büyük bir ilgi uyandırmıştır.

Bu akım çerçevesinde ulusal karakterin bir versiyonu gibi görünen temel kişilik kavramını ortaya atan ve kültürün insan kişiliğini şekillendirdiğini öne süren araştırmacılardan birisi Abraham Kardiner'dir (Bir diğeri de Ralph Linton). Kardiner 'temel kişilik' kavramı zemininde antropoloji ile psikanalizi bağdaştırmaya çalışmıştır.

Temel kişilik kavramı belirli bir toplumun üyelerinin ortak kişilik yapısını ifade etmektedir. Temel kişilik aile ortamının eğitimin ve sosyal çevrenin etkisiyle bireylerde benzer tutumlar inançlar değerler eğilimler duygular vb. oluşmasına dayanmaktadır. Kardiner'e göre temel kişilik dört temel öğeden oluşur:

1) Düşünce teknikleri; yani bireyin gerçekliği düşünme tarzı

2) Güvenlik sistemleri; bireylerin çevresel engellenmelerin yarattığı kaygılarla başa çıkmak için başvurduğu savunma sistemleri

3) Geniş anlamda üst-ben; diğerlerinin takdir ve sevgisini kazanma arzusuna dayalı super-ego söz konusu

4) Dinsel tutumlar. Kardiner'e göre bu dört temel kişilik öğesi kurumlarla ilişkilidir; bir yandan 'birincil kurumlar' denen bazı kurumlar tarafından üretilirler Öte yandan 'ikincil kurumlar' denilen bazı kurumları üretirler.


Kardiner'e (1939) göre temel kişiliği belirleyen temel faktör kültürel çerçevedir. Kültürel çerçevenin ana unsurları arasında aile organizasyonu ailede verilen temel bakım ve terbiye cinsel yasaklar beslenme tarzları gibi birincil kurumlar yer almakta ve bunlar ana-babaya ilişkin temel tutumları meydana getirmekte ve bunlar da dinler mitlerefsaneler düşünce teknikleri iletişim tarzları ve stilleri gibi ikincil kurumlarda yansıyan sembolik projeksiyonlar vasıtasıyla her topluma özgü kişilik tipini belirlemektedir yani kısaca ifade edilirse bir toplumun özgül kişilik tipi onun kültürü tarafından şekillendirilmektedir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:41   #153 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Terituvar


Hayvan veya insan sakinleri tarafından işaretlenmiş kendilenmiş ve hem cinslerine karşı savunulan yaşam alanı olarak tanımlanabilir. Hayvan davranışlarının incelenmesinden (Armstrong Lorenz) hareketle geliştirilen terituvar (territory) kavramı çevre psikologlarının gözlemlerine göre insanların mekânla ilişkilerinde de geçerliliğini korumaktadır.

Bireylerin yalnız veya çeşitli gruplarda (formasyon grupları aile işletmeler örgütler vb.) yaşam alanını yapılandırmaları ve işaretlemeleri (mekânın değişik noktalarına elbise aksesuarları ve eşyalar konması mekânın yazı veya resimle işaretlenmesi kapı-duvar ve paravan türü vasıtalarla mekânın yapılandırılması) ve böylece başka yerlerden farklı güvenli tanıdık bir yer kurmaları bir bakıma terituvar oluşturma olarak nitelendirilebilir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:41   #154 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Thomas Teoremi


Thomas Teoremi kendini gerçekleştiren kehanet veya Pygmalion Etkisi adıyla anılan olguların bir başka versiyonudur. Bu teorem bir durumun gerçek olarak algılanması halinde bu durumun sonuçlarının gerçek olacağını öngörmektedir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:41   #155 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Toparlanma


Fizikte bir metalin darbe sonrası eski yapısını yeniden alabilme kapasitesini ifade eden psikolojik sağlamlık ya da toparlanma (resilience) terimi psikolojide insanların travmalara karşı sağlamlığının ötesinde travma sonrası yaralarını sarabilme kapasitesini ifade etmektedir.

Toparlanma kavramı özellikle deprem ve benzeri büyük felaketlerin yaşandığı toplumlarda hem birey hem de topluluk psikolojisi bakımından çok önemli görülmektedir.

Ancak kavramın önemi sadece bu tür büyük felaketler yasayan insanlarla sınırlı değildir. Toplumda dışlanmış sapkın marjinal veya azınlık gruplarına yönelik tutum ve davranışların yol açtığı 'yaralar' da aynı kapsamda düşünülebilir.

Şu veya bu nedenle olumsuz bir konumda bulunan yaralı kişiler toplum tarafından bu konumlarından çıkmalarını engelleyecek bir etiket (örneğin evlilik dışı doğan çocukların '****' olarak etiketlenmesi) içine hapsedilmekte ve bu kişiler diğerinin bakışı tarafından bir tür 'kurban kariyeri'ne (Cyruljıik) mahkum edilmektedir. Ancak bazı hallerde 'mağduriyet' konumunun etik kurallar ('haksızlığı telafi etme gereği') nedeniyle sağladığı avantajlar insanları 'sefalet' meraklısı (''tniserabilisme') olmaya 'ezilmişlik oyunu'nu sürdürmeye (Bilgin 1997) götürmektedir.

Bu açıdan yaralarına pasif bir şekilde maruz kalmak yerine affektif entelektüel sosyal ve sanatsal angajmanlar vasıtasıyla çıkış yolları aramak yeni ve birden çok bağlantılar kurmak büyük önem taşımaktadır. Zira bir imajla sağlamlık 'sellerde kayıkla yol alma kapasitesi' olarak nitelenirse (Cyrulnik 2002) kendini sele bırakmamayı ve tutunacak bir şeyler bulmayı öğrenmelidir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:42   #156 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Transaksiyonel Analiz


1950'lerin sonlarına doğru Eric Berne tarafından ortaya atılan transaksiyonel analiz kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olarak tanımlanabilir.

Yöntem Freudçü bir perspektiften hareketle insan iletişiminin ve ilişkilerinin oldukça mekanik bir anlayışını temel alır. îki partner arası etkileşimlerin kolayca ayırdedilebilecek ve çözümlenebilecek bir birim oluşturduğunu; bu ilişkide her kişinin normal olduğu takdirde kendi yetişkin Ben'iyle bulunacağını; aksi halde ebeveynsel (parental) Ben'iyle (üst-ben) veya çocuksu Ben'iyle (bilinç altı) bulunacağını öne sürer.

Buna göre kişilik üç öğeden ya da Ego'nün üç durumundan oluşur; Anababa Yetişkin ve Çocuk. Diğer insanlarla ilişkimizde bu rollerden birini üsleniriz; örneğin otoriter olduğumuzda anababa itaat ettiğimizde çocuk rolleri söz konusudur.


Transaksiyonel analiz bireyin özel senaryolarından ve diğerleri karşısındaki olağan tavırlarından (yaşam pozisyonları) yola çıkarak kişisel değişimi sağlamaya yönelik bir yöntem olmayı da hedeflemektedir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:42   #157 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Transaksiyonel Süreç


Transaksiyonel süreç bir iletişimde aralarında birbirine bağlı olan çeşitli öğeleri birbirlerini etkileyecek tarzda harekete geçirme sürecidir. Genellikle iletişim süreci söz konusu öğelerin birbirinden bağımsız olmaması dolayısıyla transaksiyonel bir süreç olarak nitelendirilir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:42   #158 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Tutuklular İkilemi


Oyun teorisinin temel problematiğini oluşturan ve Trucker tarafından tasarlanan 'tutuklular ikilemi' (dilemma) tarafların motivasyonları arasında çelişkinin bulunduğu kazanç ve kayıplar toplamının sıfır olmadığı bir durumun ifadesidir. İkilemin öyküsü şudur: Silahlı bir soygun konusunda şüpheli İki kişi tutuklanırlar. Fakat savcının elinde geçerli kanıtlar yoktur.

Zanlıları iki ayrı hücreye koyan savcı onlara bir teklifte bulunur. Eğer ikisi de suçunu itiraf etmezse ruhsatsız silah taşımaktan dolayı 6 ay hapis yatacaklardır; ikisi de suçunu itiraf ederse savcı soygun için asgari ceza olan 2 yıl hapse mahkumiyetlerini isteyecektir; ancak biri itiraf eder ve diğeri etmezse itiraf eden sadece tanık olarak mahkemeye çıkacak ve sonra bırakılacak diğeri ise 20 yıl hapis yatacaktır.

Bu durumda tutuklular ne yapacaktır? İkisi birlikte düşünüldüğünde her biri için en kötü durum 20 yıl en iyi durum diğerinin 20 yıl hapsine karşılık kendinin serbest bırakılması "en az kötü durum" ise 6'şar ay hapistir. Fakat 6 ay hapis durumu her ikisi de aynı tutumu izlerse yani her ikisi de itiraf etmezse mümkündür. Ancak her birini bir şüphe alır: "Ya kendisi inkâr ederken diğeri itiraf ederse?".

Tutukluların içinde bulunduğu ikilem taraflar arasında güven ve iletişimin yokluğunda daima itirafla çözülmektedir. Bu ikilem iki taraf arasında işbirliği ve istismar yönünde seçenek davranışların bulunduğu çeşitli insan ilişkilerinde tercih edilen rasyonel davranışın işbirliğinden ziyade karşılıklı istismar davranışı olmasıyla sonuçlanmaktadır.

Tutuklular ikileminin sorunsalı bir başka örnekte daha görülmektedir. İki idam mahkumu her biri kendi hücresinde ölümü beklemektedir. Bir sabah başvezir onlara şu mesajı iletir: "Sizi bağışlamaya karar verdim; yarın sabah serbest olacaksınız. Ancak isterseniz idam cezanızın 10 yıl hapse çevrilmesini talep edebilir-siniz. Eğer bu yönde karar verirseniz gece yarısına kadar bana bildirin; isteğiniz derhal yerine getirilecektir. Fakat bunu sadece biriniz isterse diğeri ertesi sabah idam edilecektir".

Burada da mahkumların Önünde iki seçenek vardır. İşbirliğine gitmek (İ) veya işbirliğinden kaçmak (K). İlk bakışta ikinci şıkkın avantajı yok gibi görünüyor ve bu yüzden her ikisinin de Ü seçeneğinde birleşmeleri (işbirliği ya da Nash dengesi) bekleniyor.

Ancak mahkumlardan biri K'yı (10 yıl hapis) seçerse veya diğerinin seçeceğini düşünürse veya diğerinin onun böyle davranacağını düşünebileceğini düşünürse vb. bu durumda kazancını maksimum kılmak yerine kaybını minimum kılmak yoluna gidecek ve sonuçta her ikisi de KK seçeneğinde (kaçışta denge) birleşeceklerdir. Bu iki yoldan birincisi (İİ) faydacı rasyonellik diğeri (KK) ise ihtiyatlı rasyonellik stratejisidir. Birincisinin dayandığı denge istikrarsız zayıf bir dengedir fakat sağduyuya uygundur; ikincisinin dayandığı denge sağlamdır ama sağduyuya aykırıdır.

Tutuklular ikilemi kazanç ve kayıplar bakımından karşılıklı bağımlılık durumunu ifade etmektedir. Ancak başka ilişki durumları da mümkündür. Örneğin taraflardan birinin sürekli kazançlı olduğu ve kazancının diğerinin davranışlarından etkilenmediği; buna karşılık diğerinin kazanç ve kayıplarını belirlediği bir durum düşünülebilir.


Efendi-köle ilişkisini niteleyen bu durum "kader denetimi" denilen bir matris yapısına uymaktadır. Burada taraflardan biri hakim pozisyondadır ve diğerinin kayıp ve kazançları ona bağlıdır. Bir diğer durumda taraflardan biri her durumda kazançlıdır; ancak diğerinin kazançları hakim konumdaki kişi kadar kendisine de bağlıdır ve dolayısıyla onun tercihlerine göre kendi tercihini ayarlayarak kazancını artırabilir. Bu ilişki yapısı "davranış yoluyla denetim" denilen bir başka ilişki tipini ifade etmektedir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:43   #159 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Tutum


Sosyal psikolojinin merkezî kavramlarından biri sayılan tutum (attitude) kavramı belirli bir sosyal obje konusunda bireylerde mevcut olan ve bilişsel duygusal davranışsal yanlar taşıyan gizil eğilimleri ifade etmektedir.

Tutum sosyal psikolojide tarihsel öneme sahip klasik bir tanımla 'bireyin belirli bir sosyal objeye karşı tepkisini dinamik bir tarzda etkileyen bireyin deneyimlerine göre Örgütlenmiş ve davranış hazırlığı niteliğindeki zihinsel ve nöropsikolojik bir durum" olarak nitelenebilir (Allport).

Bu tanımın öğelerine yakından bakıldığında tutumun ana özellikleri şu şekilde kendini göstermektedir: Tutum zihinsel ve nöropsikolojik bir durumdur; tutum dinamik veya yönlendirici bir etkide bulunan davranışsal bir hazırlık durumudur; tutum örgütlenmiş bir durumun ifadesidir (belirli bir objeye ilişkin olumlu veya olumsuz duyguların eşlik ettiği bilişlerin bellekteki temsili); tutum kişinin deneyimlerinin sonuçlarına göre örgütlenmiş bir durumdur; tutum ilişkin olduğu tüm objelere ve durumlara karşı kişinin tepkilerini etkiler.

Sosyal psikologlar tutumları karakterize eden dört özellik üstünde durmaktadırlar. Bunlar tutumun yönü (bir objeye karşı lehte veya aleyhte bir konumda olma) tutumun yoğunluğu ya da şiddeti (çok veya az lehte veya aleyhte olma) tutumun merkezîliği (tutumun kişiyi benliğinde angaje edip etmemesi yani benliğini ilgilendirme düzeyi; ego-involvement) ve tutumun ulaşılabilirliği (tutum objesi ile bu objenin duygusal olarak değerlendirilmesi arasındaki bağın sağlamlığı; bir tepkinin tutum -tutum değil uçları arasında uzanan bir çizgide tutum ucuna doğru yaklaştıkça ulaşılabilirliği artmaktadır) şeklinde ifade edilebilir.

Tutumların yapısına gelince bu konuda Rosenberg ve Hovland (1960) tarafından ortaya atılan klasik görüş 'Üç Öğeli Model' adıyla anılmakta ve tutumun bilişsel duygusal ve davranışsal olmak üzere üç öğeden oluştuğunu öne sürmektedir. Bunun yanı sıra tutumun yapısı konusunda ortaya atılan görüşler bağlamında tutumu esas olarak duygusal bir değerlendirme tepkisi gibi gören 'Tek Boyutlu Model' ve bu modellerin yeni versiyonları (Zanna ve Rempel 1988; vb.) zikredilebilir.

Tutumlar konusunda araştırmacıların üzerinde durdukları bir diğer husus tutumların işlevleridir. Literatürde tutumların işlevleri arasında bilgi sağlama işlevi (tutumun bilgileri organize ederek basitleştirmesi ve bir referans çerçevesi olması) araçsal işlev ya da uyum işlevi (tutumun bireyin ihtiyaçlarını doyurucu yönde oluşması; örneğin bir siyasetçinin halka karşı olumlu tutumu hem popülaritesini artırır hem de kendi eylemelerinin etik bakımından meşrulaştırılmasını sağlar) tutumun ifade işlevi (inançlarındeğerlerin ve benlik imgesinin dışa yansıtılmasına uygun tutumlar geliştirme) Ego veya benlik savunma işlevi (tutumun öz saygıyı koruyucu bir etkide bulunması) sayılmaktadır (Lafrenaye 1994).

Nihayet bazı araştırmacılar tutumların oluşumunu konu almaktadır. Literatürde tutumların nasıl oluştuğuna odaklasan farklı yaklaşımlar mevcuttur. Duygusal (affektif) kaynakları öne çıkaran yazarlardan bazıları tutumların oluşumunda Pavlovçu Klasik Şartlanma kavramını esas almakta diğer bazıları ise (Zajonc) belirli bir uyaranla pek çok kere karşılaşmanın önemini vurgulamaktadır.

Davranışsal kaynakları öne çıkaran yazarlardan bazıları (Scott) Skinnerci Edimsel Şartlanma kavramına dayanmakta diğer bazıları (Salancik) ise kendini algılama modelini (Bem) ('yeni davranışların yeni tutumlar oluşturması') kullanmaktadır. Bilişsel kaynaklan öne çıkaran yazarlardan bazıları (Phillips) sosyal öğrenme teorisini (Bandura) hareket noktası almakta diğer bazıları ise inanç-yargı modelinden (Fishbein ve Ajzen) yola çıkmaktadır.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2014, 21:43   #160 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Tutum Değişimi


Sosyal psikologların favori araştırma konularından biri olan tutum değişimi (attitude change) (1980'lerde yılda ortalama 1000 yayın) bireyin belirli bir tutum objesine ilişkin tutumunun yönünün (lehte-aleyhte) veya şiddetinin (çok-az) değişmesidir.


Sosyal psikolojide tutum değişimini konu alan çeşitli teorik yaklaşımlar bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı 'Bilişsel Tutarlılık Yaklaşımları' olarak adlandırılmakta ve Heider'ın Denge Teorisi (Balance Theory) Osgood ve Tannenbaum'un (1955) 'Uygunluk Teorisi' (Congruity Theory) ile Festinger'in Bilişsel Çelişki Teorisi bu çerçevede yer almaktadır. Diğer bir kısmı 'Yale Yaklaşımı' veya 'Mesaj Öğrenme Yaklaşımı' olarak adlandırılmaktadır. Hovland ve arkadaşlarının geliştirdiği Yale Üniversitesi İletişim Programı kapsamında yapılan ve çeşitli iletişim tiplerinin tutumlar üzerindeki etkilerini test eden araştırmalar bu çerçevede yer almaktadır.

Bir diğer yaklaşım 'Bilişsel Tepki Yaklaşımı' (mesajın ikna gücünün alıcı bireyin enformasyonu aldıkça kendiliğinden geliştirdiği biliş ya da düşüncelere bağlı olması) olarak anılmakta ve ikna konusundaki bazı paradigmalar (dikkat dağılmasının iknaya etkisi ve iknaya direnç paradigmaları) bu çerçevede yer almaktadır.

Dördüncü bir yaklaşım Petty ve Cacioppo'unun (1986) 'bilişsel üretimin gerçeklik düzeyi'ni temel alan yaklaşımlarıdır ve tutum oluşumu ve değişiminin bazı durumlardaanlamlı enformasyonlar üzerinde düşünmenin sonucu iken diğer bazı durumlarda basit bir çıkarsamanın bir şartlanmanın ya da mesajla ilişkili olumlu veya olumsuz dış belirtilerin sonucu olabileceğini öngörmektedir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 02:07