|
Galatasaray kategorisinde açılmış olan Galatasaray Futbolcuları konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
12.09.2012, 12:07 | #21 (permalink) |
Süper Üye | ERAY İŞCAN 67 ERAY İŞCAN Kaleci Doğum Tarihi 1991-07-19 Doğum Yeri Zonguldak, Türkiye Oynadığı Takımlar 2008-2012 Galatasaray Futbol Akademisi 2012- Galatasaray Geldiği Takım Galatasaray Futbol Akademisi Giriş Yılı 2012 Boyu 1.97 Kilosu Lakabı Konu Alessandra tarafından (08.03.2014 Saat 23:33 ) değiştirilmiştir. |
12.09.2012, 12:07 | #22 (permalink) |
Süper Üye | UFUK CEYLAN 86 UFUK CEYLAN Kaleci Doğum Tarihi 1986-06-23 Doğum Yeri İzmir Oynadığı Takımlar 2004-2006 Altay 2006-2009 Manisaspor Geldiği Takım Manisaspor Giriş Yılı 2009 Boyu 1.94 Kilosu 85 Lakabı 1986, İzmir doğumlu olan Ufuk Ceylan futbola Altay’da başladı. 2002 yılında Altay A Takımı’na yükselen Ufuk Ceylan, Altay forması ile ikinci ligde 2003-04 sezonunda iki, 2004-05 sezonunda ise altı maçta görev yaptı. </EM>2006 yılında ise Manisaspor’a transfer olan genç kaleci ilk sezonunda iki maçta forma giydi. Takımının üçüncü kalecisi konumunda olan Ufuk Ceylan 2006-07 sezonunda Manisaspor’la 6 lig, bir de Türkiye Kupası’na maçına çıktı. Ufuk Ceylan, 2007-2008 sezonunda ise Manisaspor’da birinci kaleci oldu. Manisaspor forması altında Turkcell Süper Lig’e çok iyi bir giriş yapan genç kalecinin, Liechtenstein ile oynanan Ümit Milli Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçında kolu kırıldı. </EM>Yaklaşık 3 ay sahalarda uzak kalan Ufuk Ceylan, o sezon 16 maçta takımının kalesini korudu. Manisaspor’la 2008-09 sezonunda Bank Asya Ligi’nde mücadele eden genç kaleci, 30 maçta görev aldı ve takımının 1. lige çıkmasında önemli pay sahibi oldu. Ufuk Ceylan, 2009-2010 sezonu başında Galatasaray tarafından transfer edildi. U18, U19 ve U21 Milli takımları için toplam 38 kez davet alan Ufuk Ceylan, 11 Şubat 2009 tarihinde Fildişi Sahili ile oynanan özel maçta ilk kez A Milli Takımın aday kadrosuna çağrıldı. Bu maçta yedek bekleyen genç kalecinin, 2013-2014 sezonu sonuna kadar Galatasaray'la sözleşmesi bulunuyor. Konu Alessandra tarafından (08.03.2014 Saat 23:33 ) değiştirilmiştir. |
12.09.2012, 12:08 | #23 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Galatasaray Futbolcuları - [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sitesinden alıntıdır - |
18.02.2013, 12:03 | #24 (permalink) |
Süper Üye | DİDİER DROGBA Doğum Tarihi 1978-03-11 Doğum Yeri Abidjan - Fildişi Sahili Oynadığı Takımlar Geldiği Takım Shanghai Shenhua Giriş Yılı 2013 Boyu Kilosu Lakabı Yeni transferimiz Didier Drogba, herkesin bildiği gibi dünya futbolunun son dönemde yetiştirdiği sayılı santrforlardan biri. 11 Mart 1978 günü Fildişi Sahili’nin en büyük şehri ve eski başkenti Abidjan’da dünyaya gelen Didier Yves Drogba Tébily, beş yaşındayken ailesi tarafından eski bir futbolcu olan Fransa’daki amcasının yanına gönderildi ancak üç yıl sonra aile özlemi yolunu tekrar ülkesine çevirdi. Anne ve babasının işlerini kaybetmesinin ardından bir kez daha amcasının yanına gitmek zorunda kalan Didier, daha sonra ailesinin de göç etmesiyle onlarla birlikte yaşamaya başladı. Ülkesindeyken her gün otoparkta oynadığı futbolu yerel genç takımlar ile yeşil sahaya taşıyarak farklı bir boyuta geçen genç oyuncu, Levallois kulübünde kariyerine başladı. Genç Takım’daki golleriyle dikkat çekse de, A Takım teknik direktörünün gözüne girmeyi başaramadı. Buna karşın, üniversitede muhasebe okumak için şehir değiştirdiği 1997 yılında Fransa Ligue 2 takımlarından Le Mans’a transfer oldu ve bir anlamda sınıf atladı. Sakinlikten uzak aile yaşantısı nedeniyle düzenli antrenman yapmakta sıkıntı çeken ve sıkça da sakatlanan Drogba’nın bu tempoya tam anlamıyla alışması, dönemin teknik direktörü Marc Westerloppe’a göre tam dört yıl sürdü. 1999 yılında ilk profesyonel kontratını imzalayan Drogba, Malili eşi Alla’nın ilk çocuğunu doğurmasıyla birlikte yeni sorumlulukların getirdiği yeni hedeflere sahip oldu. Nitekim daha sonra “Isaac’in doğumu hayatımın dönüm noktası oldu, beni güçlendirdi” diyecekti. Bu doğrultuda 1999–2000 futbol sezonunda ikinci ligde 30 maça çıkıp 7 gol atsa da, bir sonraki sezon yaşadığı sakatlık nedeniyle formasını Gabonlu oyuncu Daniel Cousin’e kaptırdı ve 11 maçta kaldı. Bu 11 maçta da kanatlarda forma giydiği için gol atamayan fakat buna rağmen geri dönüş yapmayı başararak 2001–02 sezonunun ilk yarısında 22 maçta 6 gol atan Fildişili oyuncu, devre arasında bir barajı daha aşarak 1998 yılında antrenmanlara çıktığı Ligue 1 temsilcisi Guingamp’a transfer oldu. Profesyonel futbola geç adım atan Drogba, böylece 23 yaşında ilk kez kendini üst seviyede gösterme fırsatına sahip olacaktı. Ligue 1 Yılları Fabrice Fiorèse’i Paris Saint Germain’e kiralayan, Stéphane Guivarc'h’ın da sakatlanarak futbolu bırakmasıyla hücum gücünü iyiden iyiye yitiren Guingamp’a ünlü Fransız teknik adam Guy Lacombe’un ısrarlı tavrıyla transfer olan Drogba iyi başladığı serüvenin devamını aynı ölçüde getiremedi ve devreyi 11 maçta 3 golle tamamladı. İkinci sezon ise rüya gibi yaşanacak, Drogba bundan sonraki adımlarını hızlı atarak oyuna katılmakta geç kalmasının yarattığı mesafeyi kapatacaktı. Yeni sezonun daha ilk maçında değişti Drogba’nın kaderi. Olympique Lyon karşısında 3-1 yenik götürdükleri maçta yeni teknik direktör Bertrand Marchand tarafından son 20 dakikada sahaya sürülen “Abidjan’lı Çocuk”, son dakikada attığı golle Roudourou Stadyumu’nu sevince boğdu ve takımda daha önemli bir role terfi etti. 2002–03 sezonunda ligde 34 maçta 17 gol, Fransa Kupası’nda 3 maçta 4 gol atan yetenekli oyuncu, Guingamp’ın tarihinin en iyi derecesiyle (7.) bitirdiği sezon sonunda 3,3 milyon £ karşılığında “hayallerinin takımı” Marsilya’ya transfer oldu. Marsilya’da da rüyayı sürdürdü Drogba. Ligde 35 maçta attığı 19 golle gol krallığında üçüncü olurken Şampiyonlar Ligi grup aşamasında beş, takımını finale taşıdığı UEFA Kupası’nda da tam altı gol kaydetti. 3. Tur’da 1-0, 0-0’lık skorlarla eledikleri Dnipro karşısındaki tek golün sahibi oydu, son 16’da Liverpool ağlarını her iki maçta da havalandırdı, Çeyrek Final’deki Inter Milan eşleşmesinde 180 dakikada tek gol vardı, onundu. Newcastle United ile oynanan Yarı Final’de iki gol, yine ondan. Fransa’da yılın futbolcusu seçilen Drogba’nın, bir sezonda efsaneleri arasına girdiği Marsilya’dan, kopuşu da erken olacaktı. Milan’da Maldini neyse, Marsilya’da o olmak istiyordu Drogba, bunu da sık sık ifade etmekten çekinmiyordu. Fakat öyle teklifler geliyordu ki, kulüp reddetmekte zorlanıyordu. 2003 yılında Rus milyarder Roman Abramovich tarafından satın alınan Chelsea, onun olağanüstü performansına kayıtsız kalamayan kulüplerden biriydi ve bu transfer için tam 44,5 milyon doları gözden çıkarmışlardı. Rio Ferdinand ve Juan Sebastian Veron’dan sonra en pahalı transfer olarak yolunu tuttuğu Premier Lig’de Drogba’yı o güne kadarki en büyük sınavı bekliyordu. Ya beklentilerin altında kalarak hayal kırıklığı yaratacak ya da artık dünya çapında bir yıldız olarak kabul edilecekti. Dünyaya Açılış: Çocukların İdolü Drogba Chelsea’deki ilk sezonunda sakatlıklıklar nedeniyle önce 5, sonra 3 hafta takımdan ayrı kalan Drogba, son üç hafta yine sakatlığı nedeniyle forma giyemese de bunların dışındaki tüm karşılaşmalarda sahadaydı. Ligde 27 maçta forma giyen yıldız oyuncu 10 gol kaydedip dört asist yaptı; Şampiyonlar Ligi’nde ise 9 maçta 5 gol kaydetti. Liverpool ile oynanan Lig Kupası Finali’nin uzatma dakikalarında attığı golle o maça da damgasını vurdu. O sezon Chelsea, 50 yıl aradan sonra, tarihinde ikinci kez şampiyonluğa ulaşırken Drogba takımın birinci forvetiydi. İngiltere’ye uyum sıkıntısı çekmemişti Fildişili oyuncu. Ancak 2005–06 sezonu çok daha iyi başlayacaktı onun için. Arsenal ile oynanan Community Shield maçında 2-1’lik galibiyeti onun iki golü getirdi. Sezon genelinde ise performansı hemen hemen aynı oldu. Ligde 12, FA Cup ve Şampiyonlar Ligi’nde attığı birer gol eklenince yine sezonu 16 golle kapattı. Milli takım formasıyla da 9 maçta 7 gollük performans sergileyen yıldız isim, bir yılda toplam 50 maça çıkarak futbola ilk başladığı yıllardan o güne geldiği nokta ile parmak ısırttı. Ancak bu kadarla kalmayacaktı, daha da yükselecekti bu grafik. 2006–07 sezonunda Drogba tam 61 maça çıktı. Ligde sadece şampiyonluk garantilendikten sonra iki maçta Jose Mourinho tarafından dinlendirildi, diğer tüm maçlarda sahadaydı. Onu gol kralı yapan 20 gollük performansına Şampiyonlar Ligi’nde 6, FA Cup’ta 3, Lig Kupası’nda 4 gol ekledi ve Maviler adına bir sezonda toplam 60 maçta forma giyip 33 gol kaydetti. Bu performans, Chelsea tarihinde 1984–85 sezonunda Kerry Dixon’un ardından 30 gol barajını geçen ilk isim yaptı onu. Milli formayla oynadığı tek maçı da boş geçmedi. Sezon sonunda ülkesinde eski futbolcumuz Kader Keita’nın, tüm Afrika’da Samuel Eto’o’nun önünde yılın futbolcusu ödüllerine layık görülürken, Premier Lig’de Cristiano Ronaldo’nun ardından yılın en iyi ikinci oyuncusu seçildi. Artık tüm dünyanın gözdesiydi o, mahallerde top oynayan çocuklar biraz da Drogba’ydı. İki Sezonluk Duraklama Drogba için rüya gibi bir sezonu, çok sayıda maç kaçırdığı bir sezon takip etti ne yazık ki. Lige iyi bir giriş yapmışken önce sağ dizinden sakatlandı, ardından da doktorlar tarafından kendisine menisküs teşhisi kondu. Sakatlığı geçtikten sonra da Afrika Kupası nedeniyle kulübünden uzak kalan Fildişili oyuncu ligde maçların yalnızca yarısında forma giyebildi ve bu maçlarda 8 gol, 2 asistlik bir performans sergiledi. Lig Kupası’nda sadece finalde sahaya çıkabilse de bu maçta da fileleri havalandırdı. Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde Liverpool’a penaltılarla boyun eğen takımına, bu organizasyonda da 6 gollük skor katkısında bulundu. Afrika Kupası’nda yarı final oynayan ülkesi adına ise üç gole imza atmayı başardı. Bir öncekine oranla daha başarısız ancak normal standartlarda bir futbolcu için yine başarılı bir sezon sayılırdı. Diğer yandan sezonun ilk haftalarının ardından Jose Mourinho’nun takımdan ayrılması da yıldız oyuncu için üzücü olmuştu. “Mourinho’nun gönderilmesi bizim kulüpteki alışkanlıklarımızı yıktı. Çoğumuz önce ve en çok hocamız için oynuyorduk. Şimdi bu duyguları unutup başka bir motivasyon kaynağı bulma zamanı” diyerek bu konudaki düşüncelerini dile getiren Drogba hakkında o günden itibaren çok sayıda ayrılık dedikodusu çıktı ancak Drogba en sonunda hepsini yalanlayarak kulübüne bağlılığını belirtti. Drogba’nın Chelsea’deki en kötü sezonu, 2008–09 oldu. Tek santrforlu bir sistemi benimseyen yeni teknik direktör Luiz Felipe Scolari tarafından pek tercih edilmeyen Afrikalı yıldız, yerini Nicolas Anelka’ya kaptırmış görünüyordu. Ancak daha sonra göreve gelen Guus Hiddink ile tekrar takımda yer bulan Drogba attığı kritik gollerle çok iyi bir şekilde geri dönerek gerekeni yapıyordu, bir kez daha. Ligin yanı sıra Şampiyonlar Ligi’nde de Hiddink’in göreve gelmesinin ardından oynanan tüm maçlarda ilk 11’de forma giyen ünlü oyuncu, ilk dört maçta 4 gol 1 asist ile takımını yarı finale taşıyacak, daha sonra Yarı Final’de Barcelona’ya deplasman golü kuralıyla elenmelerine ise engel olamayacaktı. Ve Yeniden Yükseliş Drogba’nın en verimsiz sezonunu, en verimlisi takip etti. Hiddink’in ardından göreve gelen İtalyan teknik adam Carlo Ancelotti ile iyi bir uyum tutturan yıldız oyuncu ligde 32 maçta 29 kaydederek Premier Lig’in gol kralı oldu. FA Cup’ta 3 maçta 2 gol, Lig Kupası’nda 2 maçta 2 gol ve Şampiyonlar Ligi’nde 5 maçta 3 gollük performansı, toplamda 38’de 32’lik bir istatistik ortaya çıkarıyordu ki bu, aynı zamanda Drogba’nın bir sezondaki en iyi gol ortalaması anlamına geliyordu. Chelsea’nin Lig, FA Cup ve Community Shield zaferlerini yaşadığı bu sezonda en büyük pay, kuşkusuz onundu. Konu Alessandra tarafından (08.03.2014 Saat 23:34 ) değiştirilmiştir. |
18.02.2013, 12:04 | #25 (permalink) |
Süper Üye | WESLEY SNEIJDER Doğum Tarihi 1984-06-09 Doğum Yeri Utrecht / Hollanda Oynadığı Takımlar 2002-2007 Ajax 2007-2009 Real Madrid 2009-2013 Inter 2013- Galatasaray Geldiği Takım Inter Giriş Yılı 2013 Boyu Kilosu Lakabı Hollanda’nın AFC Ajax kulübünde başlayan futbol kariyerinin ardından Real Madrid CF ve FC Internazionale takımlarında forma giyen Wesley Sneijder, 2012-2013 sezonunun ikinci yarısından itibaren Galatasaray için oynayacak. “Ailem futbol oynayan üç erkek çocuğa sahip olduğu için çok mutlu” diyor, 9 Haziran 1984 günü Kuzeybatı Avrupa ülkelerinden Hollanda’nın Utrecht kentinde dünyaya gelen Wesley Sneijder. Üç Sneijder’in ortancası olan Wesley’nin doğumu ve Ajax Akademisi’nde futbol oynamaya başlaması arasında sadece yedi yıl var. Wesley Sneijder, dünya futbol tarihine önceki jenerasyonlarda Johan Cruijff, Frank Rijkaard, Dennis Bergkamp, Frank ve Ronald de Boer, Edgar Davids, Clarence Seedorf ve Patrick Kluivert gibi efsane isimler kazandıran Akademi’nin kapısından içeri girdiğinde yedi yaşındaydı. Kendisinden iki yaş büyük olan erkek kardeşi Jeffrey Sneijder ise o sıralarda Ajax Akademisi’ndeki eğitimine devam ediyordu. En büyük Sneijder, daha sonra yaşadığı diz sakatlığından dolayı futbolu bırakmak zorunda kalsa da, Sneijderlerin geleneği 1991 doğumlu Rodney ile sürecekti. Başlangıç: Şubat 2003 ve Sonrası, Ajax Ailenin en büyük gurur kaynağı Wesley Sneijder, Ajax altyapısındaki 10 senelik eğitimin ardından bir sonraki aşama için hazırdı. Aralık 2002’de henüz 18 yaşındayken Ajax ile ilk kez A takım seviyesinde oynama şansına çok yaklaşmıştı. Sakatlıklarla boğuşan Ajax, Excelsior karşısında 18 kişilik kadroyu tamamlamak için Akademi’den yardım alıyordu. Kulübedeki isimlerden biri de gelecek adına vaat ettikleriyle birlikte yerini almıştı. Ancak teknik direktör Ronald Koeman, 2-0’lık skorla kazanılan maçta Wesley Sneijder’i sahaya sürmüyordu. Biraz daha zamanı vardı. Ve fazla vakit kaybetmeye de gerek yoktu. Şubat 2003’te Willem II deplasmanında kazanılan 6-0’lık galibiyete 90 dakika boyunca saha içinden tanık olan Wesley, 2002-2003 sezonu ikinci yarısının tamamında süre alıyordu. İlk gol de Nisan ayında gelecekti. NAC Breda maçında bir gol ve bir asistle oynayan Ajax’ın yeni umudu, bir hafta sonra Roda ağlarına gönderdiği serbest vuruş golüyle dikkatleri tamamen üzerine çekiyordu. Kariyeri bir anda değişmişti genç oyuncunun. Aynı Nisan ayının sonunda Hollanda A Milli Takımı’ndaki ilk maçına Portekiz karşısında çıkacaktı. Yarım sezonda 17 lig maçında oynamıştı, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final gören takımda süre almıştı, toplam beş gol sevinci yaşamış ve en önemlisi milli takıma yükselmişti. 18 yaşındaki bir oyuncu adına fena bir başlangıç değildi. Yaş 19: Ajax ile Eredivisie Şampiyonluğu En üst seviyedeki ikinci sezonunda daha fazla rol almaya başlayan Wesley Sneijder, UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme karşılaşmasındaki golün ardından Eredivisie’nin açılış maçında Vitesse ağlarını havalandırarak sezonun ilk iki maçında gol sevinci yaşıyordu. 2003-2004 sezonunda Hollanda Milli Takımı da dâhil olmak üzere toplam 47 maçta forma giyen yıldız oyuncu, rakip fileleri 11 kez havalandırırken takım arkadaşlarına da 16 gol pası verecekti. O sezon kadrosunda Zlatan Ibrahimovic, Steven Pienaar, Rafael van der Vaart, Maxwell ve Nigel de Jong gibi oyuncular da bulunduran Ajax, yaş ortalaması 22,1 olan takımıyla Eredivisie’yi 34 maçta 80 puanla zirvede tamamlıyordu. Kariyerine 19 yaşındayken lig şampiyonluğu ekleyen “Genç Sneijder”, Hollanda’nın iki jenerasyonunun birlikte yer aldığı takımı Euro 2004’e taşıyan oyuncuların arasına ismini yazdırıyordu. Play-off aşamasında ilk maçta 1-0 mağlup oldukları İskoçya’yı 6-0 yenen Hollanda adına bir gol ve üç asistle oynayan Wesley Sneijder, turnuvada ise ülkesi adına iki maçta forma giyebiliyordu. Ezeli Rekabet: Feyenoord’a Karşı Hat-Trick Ajax’ta devam eden sezonlarında lig şampiyonluğundan uzak kalan Wesley Sneijder, 2006 FIFA Dünya Kupası’nda Ölüm Grubu’ndan çıktıktan sonra Portekiz’e elenen Hollanda Milli Takımı için dört maçta da süre alacaktı. Sezonun tesellisi Ajax ile kazanılan Hollanda Kupası oluyordu. De Kuip’teki final karşılaşmasında bir asistle oynayan süper yıldız, 90 dakikada Klaas Jan-Huntelaar’ın golüyle PSV Eindhoven’ı 2-1 yenen takımıyla kupadaki ilk şampiyonluğunu kazanacaktı. Aynı başarıyı 2006-2007 sezonunda tekrar elde eden Ajax adına o sezon 30 lig karşılaşmasında 18 gol atıp dokuz gol pası veren Hollandalı, Ajax’ın ezeli rakibi Feyenoord ile oynanan lig maçında hat-trick yaparak 4-1’lik galibiyete katkıda bulunmuştu. Ve artık Sneijder’in yetenekleri, Hollanda ülke sınırlarını zorluyordu... İlk Büyük Adım, 2007: Ajax’tan Real Madrid’e Ajax’taki kariyer sezonunun ardından taliplerinin artması çok doğaldı. Wesley Sneijder, 2007-2008 sezonu başında Real Madrid’i yeni takımı olarak seçtiğinde İspanyol devinin kasasından 27 milyon € çıkıyordu. Hollandalı, milli takımdan arkadaşları Arjen Robben, Ruud van Nistelrooy ve Royson Drenthe birlikte oynayacaktı. Uyum süreci, futbolda kabul edilebilecek klişelerdendir. Ama Sneijder için böyle bir problem yoktu; çünkü Real Madrid’deki kariyeri, belki de hayal ettiğinden bile iyi başlıyordu. Madrid derbisinde, bitime 10 dakika kala, Atletico’ya karşı atılan bir galibiyet golü! Hiç fena değil. Dahası da var. İlk olarak ikinci haftada Villarreal deplasmanında iki gol, ardından üçüncü haftadaki Almeria maçında bir serbest vuruş golü! Sezon sonunda şampiyonluğa ulaşırken Real Madrid, David Beckham’ın 23 numaralı formasını sırtında taşıyan Wesley Sneijder’dan dokuz gol ve yedi asistlik bir katkı alıyordu. Sezon bitmişti. Belki de yeni başlıyordu… Euro 2008: Turnuvanın En İyi Takımında Wesley Sneijder, “La Liga Şampiyonu” unvanıyla başlamıştı Avrupa Şampiyonası için çıktığı İsviçre yolculuğuna. Hollanda, yine ölüm grubundaydı. Ve bir üst tura yükselebilmek adına Romanya’nın yanı sıra İtalya ile Fransa’ya karşı da mücadele etmek zorundaydı. Ama beklentilerin üzerine çıkarak başlayacaktı Hollanda. Turnuvadaki ilk maçını Wesley’nin doğum gününde oynayan Portakallar, doğum günü çocuğunun bir gol ve bir asist içeren performansının da yardımıyla İtalya’yı 3-0 yeniyordu. Bu, Hollanda’nın son 30 yıldaki tek İtalya galibiyetiydi. Ve İtalya’nın 1983 yılındaki İsveç mağlubiyetinin ardından en ağır yenilgisiydi. Ama hiçbir şey bitmemişti. Bir sonraki rakip Fransa olacaktı. Horozlar’a dört gol ve üç farklı bir menü hazırlayan Portakallar, Sneijder’dan bir gol ve bir asist ile yardım alıyordu. İki maç sonunda gruptan çıkmayı garantilemişti Hollanda. Çeyrek final öncesindeki Romanya karşılaşmasında dinleniyordu Sneijder. Turnuvalar tarihinde çoğu zaman “gönüllerin şampiyonu” olan Hollanda, bu kez şeytanın bacağını kırabilecek miydi? Açıkçası bunun için çok kararlı gözüküyorlardı. Ama futbolun hayatla kesiştiği anlardan birinin yaşanabileceğini kimse bilemezdi. Çeyrek finale kadar olağanüstü bir futbol oynayan Hollanda’nın yolunu bir Hollandalı kesecekti. Rusya’nın Hollandalı teknik adamı Guus Hiddink, normal süresi 1-1 sona eren karşılaşmadan 3-1’lik skorla galip tarafta ayrılan isim oluyordu. Hollanda adına 86. dakikada tek golü atan Ruud van Nistelrooy’a asist ise Wesley Sneijder’dan gelmişti. Hollanda bir kez daha güzel oyun oynayarak kaybetmişti. Ama 10 numarası, organizasyon sonunda Hamit Altıntop’un yanı sıra Michael Ballack, Cecs Fabregas, Andres Iniesta, Luka Modric, Lukas Podolski, Marcos Senna, Xavi ve Konstantin Zyryanov ile birlikte turnuvanın en iyi takımında yer aldı. FC Internazionale, 2009: Jose Mourinho ile Birlikte Real Madrid’deki ikinci sezonunda 10 numaralı formayı sırtına geçiren Wesley Sneijder’ın performansı forma numarasıyla doğru orantılı gitmedi. Sezon boyunca skora katkıda bulunma konusunda birtakım sıkıntılar yaşayan Hollandalı oyuncu, sezon sonunda Ruud van Nistelrooy, Klaas Jan-Huntelaar ve Arjen Robben ile birlikte Real Madrid’den ayrıldı. İspanya’da FC Barcelona dominasyonu başlarken İtalya’daki FC Internazionale egemenliği Sneijder’in gelişiyle birlikte daha sert bir hâl alıyordu. “Real Madrid onun takımdan ayrılmasına nasıl izin verir, hâlâ anlayamıyorum” diyordu FC Internazionale’de görev yaparken Jose Mourinho. Ama Portekizli, hâlinden oldukça memnundu. Zira elinde hâlâ çok değerli bir oyuncu vardı. Ve Real Madrid’deki Hollandalı ayrılığından sonra Wesley Sneijder gibi bir isim için dönemin şartlarında 15 milyon € ödenmişti. Jose Mourinho, yeni oyun kurucusuna duyduğu güveni saha içine yansıtmaktan da geri kalmayacaktı. İtalya’daki ilk sezonunda Jose Mourinho ile birlikte üç şampiyonluk sevinci birden yaşayan Wesley Sneijder, UEFA Şampiyonlar Ligi tarihinin klasikleri arasına giren FC Barcelona eşleşmesinin kader isimlerinden oluyordu. Mourinho’nun bir dönem yardımcı antrenörlük görevi üstlendiği FC Barcelona’yi eleyerek finale yükseldiği maçların ilkinde önce skoru 1-1’e getiren golü atan, daha sonra da Diego Milito’yu golle buluşturarak 3-1’lik galibiyete katkıda bulunan Hollandalı yıldız, Santiago Bernabeu’daki final maçında Arjantinli golcüye bir asist daha yapıyordu. FC Internazionale, Mayıs 2010’a Coppa Italia (Mayıs 5, 2010), Serie-A (Mayıs 16, 2010) ve UEFA Şampiyonlar Ligi (Mayıs 22, 2010) şampiyonluğu sıkıştırırken takımın en önemli parçalarından biriydi Wesley Sneijder. Ancak Hollandalı yıldız adına tamamlanması gereken bir önemli görev daha vardı. 2010 FIFA Dünya Kupası: En Golcü Oyuncu & Dört Kez “Maçın Adamı” Wesley Sneijder, 2010’daki üç şampiyonluğa rağmen sahada izlediğimiz kadarıyla tam konsantrasyon sağlayarak gelmişti Güney Afrika’ya. Daha önce 1974 ve 1978 yılında iki kez art arda ev sahibi ülkeye finalde kaybeden Hollanda bu defa kazanabilecek miydi? İyi haber, muhtemelen ev sahibi karşısında olmayacaktı. Ama işleri yine de kolay değildi. Maçlar kazanılıyordu; ama tarih boyunca güzel, izleyenleri keyiflendiren futbol oynayan Hollanda, göze farklı görünüyordu Afrika kıtasında. Danimarka’yı 2-0, Japonya’yı 1-0 ve Kamerun’u 2-1 yenen Hollanda, gruptan kayıpsız çıkarken Japonya karşısında galibiyeti getiren golün altına Wesley Sneijder imzası atılmıştı. Gruptaki ilk iki karşılaşma sonrası, “maçın adamı” seçilen yıldız, bir sonraki aşamada 2-1 kazanılan Slovakya maçının 90+2. dakikasında oyundan alkışlarla alınırken istatistik hanesinde bir gol ve bir asist yazıyordu. Turnuvanın kaderinin değiştiği çeyrek final eşleşmesinde geri düşen Hollanda adına geri dönüşü iki golle (beraberlik golü önce Felipe Melo’nun kendi kalesine attığı gol olarak kayıtlara geçse de, FIFA daha sonra Sneijder’a yazdı golü) yapan başarılı oyuncu, Brezilya karşısındaki 2-1’lik galibiyetin en büyük mimarı olacaktı. Ve yine “maçın adamı” olarak ismi öne çıkıyordu. Turnuvanın o ana kadarki belki de en heyecan verici eşleşmesinin ardından yoluna devam eden Hollanda, yarı finalde Uruguay ile karşılaştı. Portakallar, Uruguay’ı 3-2’lik skorla mağlup ederken Wesley Sneijder karşılaşmanın 70. dakikasında Fernando Muslera’nın koruduğu kaleye bir gol atıyordu. “Wes”, bir kez daha “maçın adamı” olmuş, toplam gol sayısı ise beşe çıkmıştı. Gol serisi devam ediyordu. Ama 1974 ve 1978 FIFA Dünya Kupası’nı finalde kaybeden Hollanda, İspanya’nın altın nesline diş geçiremeyecekti. Normal süresi golsüz neticelenen maçın 116. dakikasında Andres Iniesta ile gelen İspanya golü, Hollanda’nın hayallerinden uzak kalmasına neden oluyordu. Hollandalı Wesley Sneijder, turnuvanın sonunda Iker Casillas (İspanya), Sergio Ramos ve Carles Puyol (İspanya), Maicon (Brezilya), Philippe Lahm (Almanya), Andres Iniesta ve Xavi (İspanya), Bastian Schweinsteiger (Almanya), Diego Forlan (Uruguay) ve David Villa (İspanya) ile beraber All-Star takımında yer almayı başardı. Wesley Sneijder, 2010 FIFA Dünya Kupası’nda attığı beş golle turnuvanın en skorer dört isminden biri oldu. Hollandalı yıldızla birlikte Thomas Müller (Almanya), David Villa (İspanya) ve Diego Forlan (Uruguay) beşer gol kaydetti. Başarılı oyuncu, bu turnuvayla birlikte ülkesinde de bazı rekorların yeni sahibi oldu. Daha önce Hollanda adına bir Dünya Kupası organizasyonda beş gole ulaşan iki isim vardı: Johan Neeskens, 1974 FIFA Dünya Kupası ve Rob Rensenbrick, 1978 FIFA Dünya Kupası. Aktif futbolcular arasında toplam bu turnuvadaki toplam gol sayısı bakımından en skorer Hollandalı olan Sneijder’in önünde üç isim bulunuyor: Johnny Rep 7 gol, Johan Neeskens 6 gol, Rob Rensenbrick 6 gol. Hollanda Milli Takımı formasını 90 kez giyen Wesley Sneijder, 24 golle tarihin en skorer 11. oyuncusu. Patrick Kluivert’ın 40 golle zirvede olduğu sıralamada futbol hayatına devam eden isimlerden üçü Sneijder’ın önünde: Ruud van Nistelrooy 35 gol, Klaas Jan-Huntelaar 34 gol, Robin van Persie 31 gol. Wesley Sneijder, Avrupa Şampiyonası ve FIFA Dünya Kupası organizasyonlarının toplamında da en golcü dördüncü Hollandalı. Dennis Bergkamp’ın 10 golle (FIFA Dünya Kupası 6, Avrupa Şampiyonası 4) zirvede olduğu sıralamada Patrick Kluivert (FIFA Dünya Kupası 2, Avrupa Şampiyonası 6) ve Johnny Rep (FIFA Dünya Kupası 7, Avrıpa Şampiyonası 1) sekizer golle ikinci sırayı paylaşıyor. Ruud van Nistelrooy’un da toplam yedi golü bulunuyor. 2010 FIFA Ballon d’Or: Wesley Sneijder Dördüncü FIFA tarafından her yıl o senenin en başarılı oyuncuları ve teknik adamlarına verilen FIFA Ballon d’Or ödülleri oylamasında 2010 senesinde dördüncü sırayı alan Wesley Sneijder, Lionel Messi (%22,65), Andres Iniesta (%17,36) ve Xavi Hernandez (%16,48) üçlüsünün arkasında yer almıştı. 2010 yılında UEFA Şampiyonlar Ligi, İtalya Serie-A, Coppa Italia, Supercoppa Italiana ve FIFA Kulüplerarası Dünya Şampiyonası’nda şampiyonluğa ulaşan Inter’in, 2010 FIFA Dünya Kupası’nda final oynayan Hollanda Milli Takımı’nın kilit ismi olan süper yıldız, birçok futbol otoritesine göre 2010 FIFA Ballon d’Or oylamasında FC Barcelona’nın başarısına yenik düşerek ilk üç sıra dışında kalmıştı. Hollandalı oyuncu, 2010 yılında bazı futbol adamları tarafından Lionel Messi’nin kazandığı FIFA Ballon d’Or ödülünün en büyük adayı olarak gösterildi. Oylamada dördüncü olan Wesley Sneijder, yılın 11’inde ise şu isimlerle birlikte kendisine yer buldu: Iker Casillas (İspanya ve Real Madrid), Maicon (İtalya ve Inter), Carles Puyol (İspanya ve Barcelona), Gerard Pique (İspanya ve Barcelona), Lucio (Brezilya ve Inter), Andres Iniesta (İspanya ve Barcelona), Xavi Hernandez (İspanya ve Barcelona), David Villa (İspanya ve Valencia / Barcelona), Cristiano Ronaldo (Portekiz ve Real Madrid), Lionel Messi (Arjantin ve Barcelona). Hollandalı süper yıldız; UEFA Euro 2008, UEFA Euro 2012 ve 2010 FIFA Dünya Şampiyonası’nda Hollanda’nın oynadığı 11 maçın altısında “maçın adamı” seçildi. 2010-2012: FC Internazionale & Hollanda Milli Takımı Güney Afrika’daki Dünya Kupası’nın ardından 2010-2011 sezonuna AS Roma karşısında alınan Supercoppa Italiana ile başlayan FC Internazionale adına 3-1’lik galibiyete bir asist ile katkıda bulunan Hollandalı yıldız, yıl sonunda FIFA Kulüplerarası Dünya Şampiyonası şampiyonluğu yaşıyordu. Wesley Sneijder; Serie-A, Coppa Italia, UEFA Şampiyonlar Ligi, FIFA Kulüplerarası Dünya Şampiyonası’nda mutlu sona ulaştığı FIFA Dünya Kupası’nda ise final oynadığı 2010 senesinde UEFA tarafından “Yılın Orta Saha Oyuncusu” seçilmişti. Serie-A’da mutlu sona AC Milan’ın ulaştığı 2010-2011 sezonunun ardından 2011-2012 sezonunda da Juventus’un şampiyonluğunu izleyen FC Internazionale için ilk üç sezonda 98 resmi maça çıkan Wesley Sneijder, 23 gol ve 36 asist kaydetti. 2012-2013 sezonunun ilk yarısında ise 10 karşılaşmada forma giyerek iki gol ve beş asistin altına imza attı. Oyun Stili: Wesley Sneijder Futbola dair ilk eğitimini Utrecht sokaklarında alan Wesley Sneijder, yedi yaşından sonra AFC Ajax okulunda akademik bilgiler edinmeye başladı. Babası Barry’nin futbola yatkın yapısı, kardeşleri Jeffrey ve Rodney’nin profesyonel futbol oynaması, Wesley’nin ailesinden aldığı en önemli miras olarak kabul edilebilir. Hollanda’daki akademide 4-3-3 dizilişi üzerinden futbol bilgisini oluşturan Hollandalı yıldızın dünyayı peşinden sürükleyen yeteneği ise duran toplardaki ustalığı. Kariyerinin satırbaşlarında her zaman birer serbest vuruş golü saklı olan Wesley Sneijder, iki ayağını da oldukça etkili kullanabilme kabiliyeti sayesinde rakiplerine savunmada büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Hollandalı hücuma dönük orta saha oyuncusu; zor anlarda durumu yönetebilme, doğru karar verebilme ve acil çözümler üretme konusunda da kendisini mental anlamda geliştirmiş önemli bir isim. Konu Alessandra tarafından (08.03.2014 Saat 23:37 ) değiştirilmiştir. |
18.02.2013, 15:36 | #26 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: Galatasaray Futbolcuları Daha ne olsun artik. Galatasaray'da abartti ama ya alinmaz ki bu kadar kaliteyli futbolcular. Olani var olmayani var bu ülkede
__________________ Beni birakin kendi halime, çok bitkin vede yorgunum - Bu günkü aklim olsaydi dün yaptiklarimi asla yapmazdim. -Ama dün yaptiklarim olmasaydi bu günkü aklim olmazdi. -Sagopa Kajmer- |
19.02.2013, 11:51 | #27 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Galatasaray Futbolcuları Lütfen.. anlayışlı olmak lazım |
09.03.2014, 00:04 | #28 (permalink) |
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Galatasaray Futbolcuları 2 GUİLLERMO BURDISSO Defans Doğum Tarihi 1988-04-24 Doğum Yeri Córdoba, Arjantin Oynadığı Takımlar 2006-2009 El Porvenir 2009-2012 Rosario Central 2010-2011 Roma (kiralık) 2011-2012 Arsenal S. (kiralık) 2012- Boca Juniors Geldiği Takım Boca Juniors Giriş Yılı 2014 (Kiralık) Boyu 1,89 Kilosu Lakabı
__________________ Konu Alessandra tarafından (09.03.2014 Saat 00:51 ) değiştirilmiştir. |
09.03.2014, 00:08 | #29 (permalink) |
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Galatasaray Futbolcuları 14 IZET HAJROVIC Forvet Doğum Tarihi 1991-08-04 Doğum Yeri Brugg, İsviçre Oynadığı Takımlar 2000-2009 Grasshopper (Altyapı) 2009-2014 Grasshopper Geldiği Takım Grasshopper Giriş Yılı 2014 Boyu 1,77 Kilosu Lakabı
__________________ Konu Alessandra tarafından (09.03.2014 Saat 00:50 ) değiştirilmiştir. |
09.03.2014, 00:14 | #30 (permalink) |
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Galatasaray Futbolcuları 15 ALEX TELLES Defans Doğum Tarihi 1992-12-15 Doğum Yeri Caxias do Sul, Brezilya Oynadığı Takımlar 2007-2011 Juventude (Altyapı) 2011-2012 Juventude 2013 Grêmio Geldiği Takım Gremio Giriş Yılı 2014 Boyu 1,81 Kilosu Lakabı
__________________ Konu Alessandra tarafından (09.03.2014 Saat 00:50 ) değiştirilmiştir. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: https://www.forumaski.com/galatasaray/5433-galatasaray-futbolculari.html | ||||
Konuyu Başlatan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 25.04.2013 15:00 | |
Untitled document | This thread | Refback | 11.04.2013 14:03 |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |