Mani: Aşırı neşe şeklinde beliren psişik hastalık.
Manifest: Aşikar, gizli olmayan.
Marfan Sendromu: Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık.
Marihuana: Esrar.
Mastektomi: Memenin her hangi bir rahatsızlık nedeniyle alınmasıdır. Basit mastektomi sadece meme dokusunun çıkartılmasıdır. Radikal mastektomi ise, kanser vakalarında baş vurulan memeyle birlikte, memenin altındaki kasların ve koltuk altındaki lenf bezlerinin de çıkartılmasıdır.
Mastitis: Memenin iltihabıdır, emziren annelerde sütün birikmesi nedeniyle veya meme başındaki çatlak nedeniyle sık rastlanan bir durumdur.
Mastoidektomi: Mastoid hücrelerin iltihaplanması nedeniyle mastoid kemiğin çıkartılması ameliyatıdır.
Mastoidit: Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki, mastoid hücrelerinin iltihabıdır. Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder.
Mazohist: İşkenceden zevk alan, işkence tarzı hareketlerden cinsel haz duyan.
Menenjit: Beyin zarlarının (Meninkslerin) iltihabıdır.
Menapoz: Adetten kesilme.
Menstrual: Menstruasyonla ile ilgili, adet görme ile ilgili.
Menstrual Siklus: Adet görme dönemleri, iki adet arası.
Mentruasyon: Adet görme, ay başı. Kadınlarda periodik kanama.
Mental Reterdation: Zeka gelişiminde gerilik.
Metastatik: Metastaz yapmış lezyona verilen isim. (Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum)
Metastaz: Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır.
Mitoz: Hücre bölünmesi.
Miyom (myoma): Uterus kasının iyi huylu tümörüdür.
Mukolitik: Mukus'u eriten anlamındadır. Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un (balgam) kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar.
Mukoza: Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası.
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
N -
Nail: Tırnak
Nalorphine (nalorfin): Morfin ve benzeri ilaçların antagonisti.
Nanism: Cücelik
Nanocephaly (nanosefali): Başın anormal şekilde küçük oluşu.
Nanomelia: (nanomeli): Kol ve bacakların anormal şekilde kısa oluşu
Narkoanaliz: Psikanalize yardımcı olmak amacıyla, bir narkotik ilacın kullanılmasıdır.
Narkolepsi: Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi.
Narkoz: Ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır.
Narkotik: Uyutucu, uyuşturucu.
Narsizm: Kendi kendini sevmek anlamına gelir.Aslında gelişimin normal bir safhasını teşkil eder, ancak hayatın ileri devrelerinde varlığı anormal sayılır.
Natal: Doğuşa ait.
Nazal Kemik: Burun kemiği.
Nazofarinks: Burnun arka kısmı ile yutağın komşuluk yaptığı bölge.
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
O -
Oasis: Hasta doku arasındaki sağlam doku parçası.
Obduction (obduksiyon): Otopsi.
Obez: Şişman.
Obezite: Şişmanlık.
Obje: Görülebilen veya dokunulanilen herhangi bir şey.
Objektif: Duyulup, görülebilen, idrak edilebilen.
Obliterasyon: Vücuttaki boşlukların tıkanması.
Observasyon: Gözlem, izlem, müşahade.
Obsesyon: Daimi endişe,fikri sabit, nöroz.
Obstrüksiyon: Tıkanma, engel.
Obstetri: Doğum bilgisi.
Odioloji (audiology): İşitme ve işitme bozukluklarını konu alan bilim dalı.
Odiogram: Kulağın işitme gücünün kaydıdır, odiometri cihazı ile ölçülür.
Oedipus Kompleksi: Erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçsiz yakınlık nedeniyle babasını kıskanması ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir.
Odontoid: Diş şeklinde.
Oftalmik: Göze ait.
Oftalmopleji: Göze ait sinirlerin felci sonucu göz kapağının düşmesi ve gözün hareket edememesi ile birlikte oluşan tablo.
Oftalmoloji: Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı.
Oftalmoskop: Göz içi muayenesinde kullanılan bir alet.
Oftalmoskopi: Oftalmoskop ile gözün içinin muayene edilmesi.
Oftalmolojist: Göz hastalıkları uzmanı, göz uzmanı.
Oftalmonometri: Göz içi basıncın ölçülmesi.
Okkult: Gizli, kapalı.
Oklude: Kapalı, tıkalı.
Oksiput: Başın arka kısmı.
Okulomotoryus: Gözü hareket ettiren sinirlerden birisidir. (3.kafa çifti Nervus Oculomotorius)
Oküler: Göze ait.
Olekranon: Dirsekteki çıkıntı.
Olfaktoryus: Koku siniri. (Nervus Olfactorius)
Oligüri: İdrarın normalden az çıkartılması
Oligo: Geri, küçük.
Oligodendroglioma: Sinir sistemi destek dokusuna ait, özellikle beyincikte görülen kötü huylu tümör.
Oligospermi: Menide spermatozoidlerin normalden az oluşu.
Onanizm: Genital organlar ile oynayarak kendi kendine tatmin.
Onkoloji: Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı.
Opak: Donuk, şeffaf olmayan.
Operabl: Ameliyat edilebilir, ameliyat edilmekle halen bir şansı olan. (aksi; inoperabl)
Operasyon: Cerrahi müdahale, ameliyat.
Opiat: Afyonlu ilaç, uyuşturucu.
Ortopedi: Kemik eklem ve kaslardan oluşan hareket sistemindeki bozuklukların çeşitli yöntemlerle tedavisini konu lan bilim dalı.
Opistotonus: Bazı hastalıklarda vücudun ekstansör (gerici) kaslarının gerilmesi sonucu gövdenin yay biçimi alarak kasılmış hali. (Örn. Tetanozda)
Osteogenesis: Kemik oluşumu, kemiklerin gelişimi.
Osteogenesis İmperfekta: Kemiklerin kolayca kırılacak şekilde gevrek oluşu ile karekterize kalıtsal nitelik gösteren hastalık.
Osteojenik: Kemik yapıcı.
Osteoid: Kemik gibi, kemiğimsi.
Osteoliz: Kemiğin çürümesi, nekrozu, erimesi.
Osteomalasi: Kemiklerin yumuşaması ile karekterize bir hastalık.
Osteomiyelit: Kemik iltihabı.
Osteofit: Kemiklerde patalojik olarak oluşan çıkıntı şeklindeki oluşumlar.
Osteoplasti: Kusurrlu kemiği düzeltme veya sağlam kemikle değiştirme ameliyatı.
Ovoblast: Yumurtanın geliştiği hücre, yumurta hücresi.
Ovosit: Olgunlaşma devresinden önceki dişi cinsiyet hücresi.
Ovülasyon: Kadınlarda yumurtalıklarda ovüm'ün (Yumurtanın) atılmasıdır. Ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-14. günler arasında olur.
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
Ö -
Ödem (edema): Vücutta anormal miktarda su toplanmasıdır. Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir.
Ödipus Kompleksi: Bkz. Odipus Kompleksi.
Östaki Borusu: Orta kulakla nazofarenksi birleştiren, atmosfer basıncı ile orta kulak içi basıncı dengeliyen yola verilen isimdir.
Östrojen (estrogen) : Yumurtalıklardan salgılanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelişmesini sağlıyan hormondur.
Ötenazi: Kısaca ölüm hakkı da denilebilir. Tedavisi mümkün olmayan kronik hastalıklarda, hayattan umudunu kesmiş hastanın ağrısız bir metotla ölümüne izin verilmesidir.Yasal değildir.
Özefagus: Yemek borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birleştirir
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
P -
Pacemaker: Kalpte atımların başlamasını uyaran otonom merkez.
Pachyderma (pakiderma): Derinin kalın oluşu
Pakimenenjit: Beynin en dış zarının (dura mater) iltihabıdır.
Pandemi: Salgın bir hastalığın kıta düzeyinde çok geniş bir alana yayılmasına verilen isimdir.
Palilali: Psikolojik bir bozukluk olup, aynı cümle veya kelimenin bir çok defa tekrarlanmasıdır.
Palyatif: Hafifletici. geçici
Palpasyon: Elle dokunularak yapılan muayene.
Palpitasyon: Kalp çarpıntısı.
Palsy: Felç, inme.
Pan: Bütün.
Panaris: Tırnak yatağı iltihabı, dolama.
Panarterit: Bütün arterleri kapsayan iltihabi durum.
Pankardit: Kalbin bütün zarlarının iltihabı.
Pankreas: Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir organdır. Salgılarıyla sindirm fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler.
Pankreatit: Pankreas iltihabıdır.
Panoftalmi: Gözün bütün tabakalarının iltihabı.
Pansinüzit: Bütün yüz sinüslerinin iltihabı.
Papillom: Meme başı gibi çıkıntılar yapan iyi huylu tümörler.
Papillokarsinom: Kötü huylu papillom.
Papaverin: Opiumdan elde edilen, düz kasların spazmını çözücü etkiye sahip bir alkaloid.
Papillit: Görme sinirinin retinaya girdiği yerin (optik papilla) ödemli iltihabı.
Papül: Ciltteki, sınırları belirgin, kabarık, 1 cm'den küçük çaplı lezyonlardır.
Paravertebral: Omurganın (Vertebral Kolon) yanında yer alan.
Parazitemi: Kanda parazit bulunması.
Parazit: Asalak.
Parasentez: İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı.
Parankim: Organın kendine özel doku yapısı.
Parenteral: İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, kas içi gibi yollarla verilmesi.
Parestezi: Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar.
Parietal Kemik: Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim.
Paroksismal: Ani ve geçici krizler halinde gelen.
Parsiyel: Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi.
Partikül: Parçacık, zerre.
Partus: Doğum.
Parotis Bezi: Kulak altı tükrük bezi.
Parotitis: Kabakulak.
Patella: Diz kapağı kemiği.
Patojen: Hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar.
Patogenez: Hastalığın esas ve gelişimi.
Patognomonik: Bir hastalık için çok özel belirti, bu varsa mutlaka o hastalık akla gelmelidir gibi.
Patolojik: Normal olmayan, hastalıklı.
Patolog: Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilimle uğraşan kişi.
Pediatri: Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı.
Pediatrist: Çocuk hastalıkları uzmanı.
Pelvis: Leğen kemiği.
*****: Erkek cinsel organı.
Periton: Karın içi organları çepeçevre saran, karın boşluğunun iç yüzünü örten zardır.
Peritonit: Peritonun iltihabıdır.
Peroral: Ağız yolu ile.
Peteşi: Ciltte nokta biçiminde kanamalar. (Damar dışına kan çıkması)
Phenotype: Kişinin kalıtsal yapısının dışa akseden görünümü, aynı tür fertlerini belirleyen, gözle görülebilen özelliklerin tümü.
Pitriasis: Daha çok gövdede ve uzuvların gövdeye yakın yerlerinde yerleşen, bazan kepeklenme gösteren bir cilt hastalığıdır. Çeşitli türleri vardır, bunlardan PITRIASIS VERSICOLOR'da deniz mevsimlerinde hasta olan bölge güneş ışını almadığı için daha belirgin hale gelir.
Plak: Plak, dermatologlar için açık bir anlamı olan ancak başkaları tarafından genellikle anlaşılmayan bir terimdir. Yüksekliğine oranla kapladığı alan geniştir ve keskin bir kenarı vardır. Plaklar en sık sedef hastalığında (psöriasis) görülür. Bkz. Resim - Plak
Plevra: Akciğerleri ve göğüs kafesinin iç yüzünü örten zar.
Plevral: Plevraya ait.
Plörezi: Plevra iltihabı. Akciğerin üzerini örten plevra ile göğüs duvarını örten iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesi.
Plörit: Plevranın, sıvı birikmeksizin kuru iltihabı.
Polikistik: Bazı organlarda çok sayıda içi sıvı ile dolu oluşumlara verilen addır. Polikistik böbrek, polikistik meme gibi.
Polip: Organların ve vücut boşluklarının iç yüzünü kapsayan mukoza adı verilen tabakadan menşeini almış, saplı iyi huylu küçük ur.
Prostat: Erkeklerde mesanenin altında ve idar yolunun başlangıcında bulunan genital sisteme ait bir bez.
Prostatit: Prostat iltihabı.
Psoriasis: Halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Sık rastlanan, özellikle diz ve dirseklerde ve vücudun diğer bölgelerinde rastlanan simetrik, kırmızı, kabuklanma ve pullanma gösteren bir cilt hastalığıdır. Sebebi bilinmemektedir.
Pulmoner: Akciğer veya akciğerlerle ilgili.
Pulmoner Arter: Akciğerin büyük besleyici arteri.
Purpura: Deri ve mukozalardaki küçük kanamalar.
Püstül: Ciltte, içerisinde cerahat bulunan kabarık lezyonlardır
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
R -
Rabbeting: Çentikler gösteren kırık kemik uçlarının birbiri içine girmesi.
Rabiate: Kuduza yakalanmış
Rabies: Kuduz.
Radius: Ön kolun dış tarafında (baş parmak tarafında) bulunan kemiktir.
Radikal: Sebebe yönelik, köklü.
Radikül: İnce dal, küçük kök.
Radikülit: Omurilikten çıkan sinirlerin (spinal sinir) kök iltihabıdır.
Radikülopati: Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık.
Radyoaktif: Radyasyon yayan özelliğe sahip.
Radyodermatit: Işına maruz kalmış ciltte meydana gelen dermatit.
Radyoloji: Genel anlamda X ışınları,ses dalgaları veya diger yöntemleri kullanarak teşhis hizmetleri veren tıp dalıdır.
Radyoterapi: Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi.
Rahim: Uterus, döl yatağı.
Raşitizm: D vitamini eksikliğinin neden olduğu, çocuklarda görülen bir hastalıktır.Kemik teşekkülünün tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş vakalarda uzun kemiklerde deformiteler teşekkül eder.
Retrobulber Nörit: Görme sinirinin, gözün arka kısmındaki bölümünün ani görme kaybı ile karekterize iltihabi durumu.
Retrogressiv: Gerileyen.
Retroperitoneal: Periton zarının arkasında.
Retroversi: Bir organın normal konumda değil arkaya doğru eğik durumda olması.
Revaskülarizasyon: Yeniden damarlanma.
Reynaud hastalığı: Sebebi bilinmeyen, daha çok orta yaşlı kadınlarda rastlanan bir rahatsızlık olup, özellikle soğuğa maruz kalınca parmaklarda morarma ve hissizleşme ile karakterize bir damar rahatsızlığıdır.
Rezeksiyon: Bir organ veya vücut kısmının bir bölümünün veya tamamının çıkartılması.
Rezidü: Artık, bakiye.
Rezidüel: Kalan, artan. ( Örn. Rezidüel İdrar; İdrar yapıldıktan sonra çıkartılamıxxxxx geride kalan idrar.)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
S -
Sabulous: Kumlu
Saccharin (sakarin): Tat verme amacıyla kullanılan toz sentetik madde.
Safra: Karaciger tarafından salgılanan, yeşilimsi kahverengi bir sıvıdır.Safra, kısmen yağ sindirimine yarayan bir salgı, kısmende eskimiş alyuvarların (eritrositlerin) tahrip olmaları sonucu oluşmuş bir atılma ürünüdür.
Safra Kesesi: Karaciğerden salgılanan safranın toplandığı, karacigerin alt kısmında bulunan torba şeklinde bir organ-dır.Kesenin görevi, safrayı depolayıp, yoğunlaştırmak, ve gerekli aralıklarla oniki parmak barsağına (duodenuma) safra salgılamaktır.
Sak: Kese, torba.
Sakküler: Keseye benzer, torba gibi.
Sakkum: Kuyruk sokumu.
Sakralizasyon: Beşinci bel omuru ile kuyruk sokumu kemiğinin birleşik olmasına verilen isim.Yapısal bir farklılıktır.
Sakroiliak Eklem: Sakrumla kalça kemiğinin, sağda ve solda yapmış olduğu eklem.
Sadizm: Başkalarına acı vermekten cinsel haz duyma.
Sadist: Başkasına işkence etmekten zevk alan kişi.
Sagittal: Vücudu sol, sağ şeklinde ortadan ayıran düzlem.
Salisilik Asit: Ateş düşürücü etkisi olan ve aspirin yapımında kullanılan bir madde.
Salmonella: Bir bakteri türü.
Salpinks: Tuba uterina, rahimle yumurtalıklar arasındaki geçişi sağlayan, sağlı sollu iki tarafta bulunan tüpler.Tüplerin tıkalı olması kısırlığa neden olur.
Salpenjit: Tuba uterinaların iltihabı.
Sedasyon: Hastanın sakinleştirilmesi.
Simpleks: Tek maddeden oluşmuş, basit, sade.
Sinüzit: Sinüs adı verilen yüzdeki kemik boşlukların iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabına ve boşlukta cerahat toplanmasına sinüzit adı verilir.
Siroz: Bir organda sertleşme ve nedbeleşme ile karakterize fibröz doku oluşumuna verilen isimdir. Ancak bu terim hemen her zaman karaciğerin görevini yapamamasıyla ilgili, kronik karaciğer iltihabı için kullanılır.
Sitoloji: Hücre bilimi.
Skolyoz (Skoliosis): Omurganın sağ veya sola doğru eğrilikleri ile karakterize şekil bozukluğu.
Sternum: Göğüs ön duvarının ortasında yerlan her iki yanına kaburgaların (costa = cot) tutunduğuyassı uzun kemik; göğüs kemiği.
Subkarinal: Karinanın altında. (Karina: Trakea'nın ikiye ayrıldığı yere verilen isim)
Subplevral: Akciğer zarının altında.
Süt Bezezi: Meme dokusu içerisindeki süt üreten bezler
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
T -
Tabacism (tabasizm): Kronik tütün zehirlenmesi
Tabes Dorsalis: Sfilizin ilerlemiş döneminde sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak dengesizlik, yürüme güçlüğü görme bozuklukları ile seyreden tabloya verilen isimdir.
Talamus: Orta beyindeki bir cekirdek grubuna verilen addır.
Talasemi: Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür.
Takipne: Çok hızlı solunum.
Taşikardi: Kalbin dakikadaki vuru sayısının artması.
Tartar: Diş taşı.
Telenjektazi: Deride veya mukozalarda kırmızı lekeler şeklinde görülen kılcal, arteriol ve venüllerin genişlemesinden oluşan lezyonlar.
Telekardiofon: Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet.
Telepati: Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yolla aktarılması.
Temporal Bölge: Şakak bölgesi.
Tendinit: Tendon iltihabı.
Tendon: Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar.
Tenesmus: Rektum veya mesanenin iltihaplı durumlarında görülen, ağrılı işeme veya defekasyon duygusu.
Tenya: Barsak paraziti, şerit, yassı solucan.
Testosteron: Erkek **** hormonuna verilen addır.
Tremor: İrade dışı titremelere verilen addır. Örneğin, Hipertiroidi (Tiroid bezinin fazla çalışması) adı verilen rahatsızlıkta ellerde görülen ince amplitüdlü titremelere tremor adı verildiği gibi, Parkinson da görülen kaba ve büyük amplitüdlü titremelere de tremor denir.
Tromboz: Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolesterol) plakları oluşarak tıkanmasıdır.
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Cevap: A'dan Z'ye Tıbbi Terimler Sözlüğü
U -Ü
Ula: Diş eti
Ulalgia: Dişetinde duyulan ağrı.
Ulcus: Bkz.ülser
Ulna: Önkolun iki kemiğinden içte (serçe parmağı tarafında) bulunanıdır.
Ultrasound: İnsan kulağının duyamıyacağı kadar yüksek frekanslı ses dalgaları. Ultra-ses.
Ultrasonografi: Ultra-ses kullanılarak elde edilen görüntüler. Bir çok hastalığın ön teşhisinde kullanılan, ancak daha çok karın organları gibi ses dalgalarının kolayca geçebileceği konumdaki organların tetkikinde etkili bir inceleme yöntemidir.Şua = radyasyon söz konusu değildir.
Ultraviole: Dalga boyu 2000-4000 arası olan mor ötesi ışınlar.
Uterus: Rahim, döl yatağı.
Uterus Bicornis: Uterusun iki boynuzlu olması anlamında bir terimdir. Uterusun üst kısmının çökük olması nedeniyle her iki uç kısımlarının beligin hal alması sonucu ortaya çıkan görünümdür.
Uvula: Küçük dil.
Ülser: Deri ya da mukoza üzerinde gelişerek altındaki dokularıda etkileyen açık yara.
Ülseratif Kolit: Kalın barsakla rektumun, kronik iltihabı ve ülserasyonudur.
Üremi: Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir.
Üretra: Böbreklerle idrar torbasını birleştiren, idrarın torbaya ulaşımını sağlayan tüptür. Her iki tarafta birbirinden bağlantısız olarak bulunur.
Üretra: İdrarın dışarıya atılmasını sağlayan ve ıdrar torbasından sonraki idrar yoluna verilen isim.
Üretrit: Üretranın iltihabıdır.
Üroloji: Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalıdır. Bevliye.
Ürtiker: Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir durumdur.
Ürin: İdrar.
Ürogenital: Genital ve idrar yolları sistemi ile ilgili.
Ürografi: Damardan kontrast madde verilerek böbrekler, mesane = idrar torbası ve idrar yollarının belirli zaman aralıkları ile filmlerinin çekilmesidir. Üriner sistem hakkında teşhis amaçlı yapılan işlemdir.
ÜSYE: Üst solunum yolları infeksiyonlarının kısaltılmış şeklidir
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.