Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Hayat ve Eğlence > Hayvanlar Alemi

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Su kaplumbağalarını seviyorsanız; onlardan uzak durun

Hayvanlar Alemi kategorisinde açılmış olan Su kaplumbağalarını seviyorsanız; onlardan uzak durun konusu , ...


Like Tree1Beğeni
  • 1 Post By EbruLi

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 20.06.2014, 19:01   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
yank Su kaplumbağalarını seviyorsanız; onlardan uzak durun

Su kaplumbağalarını seviyorsanız; onlardan uzak durun



Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, kaplumbağa vb. sürüngenleri beslemek, kedi köpek gibi evcil hayvanları beslemekten çok daha zordur aslında... Çünkü siz pet shoplardan naylon poşet içinde sadece yeşil, ufak, sevimli bir kapluş alıp giderek o kaplumbağayı besleyebileceğinizi sanarsanız yanılırsınız. Pet shoplarda kaplumbağaların yanında verdikleri plastik kaplar( hani ortalarında genelde bir palmiye vardır) onların uzun vadede yaşam alanları değil, ölüm kampları olur. Kaplumbağalar, hepimizin bildiği gibi yavaş olma özelliği ile tanınmıştır ve onların ölümleri de, yaşamları gibi ağır ağır olur.
***
Su kaplumbağalarının ölüm yuvası
Hep benzerdir hikayeler:
-" Abi, ben bir kaplumbağa aldım, 1-2 sene yaşadı; sonra bir gün baktım; hareket etmiyor, ölmüş!.. "
-" Abi, sonra ben bir kaplumbağa daha aldım. Hareketli, zıpır birşeydi; birden gözleri şişti, kabuğu yumuşadı falan derken onu da kaybettik :\ "
-" Abi, ben bir kaplumbağa daha aldım, evin içinde kaybettim bu sefer; taşındık hatta, hiçbir yerden çıkmadı :S "
-"Yok abi, ben artık kaplumbağa falan almam; ömrü az zaten ölüp ölüp gidiyorlar... " vs... (su kaplumbağaların ömrü ortalama 40 yıldır, 250 yaşında ölen bir kaplumbağa da tarihe geçmiştir.)
Maalesef bu hikayelerdeki ölmüş zavallılar istemeden de olsa sahiplerinin öldürdüğü miniklerdir.
Kaplumbağaları yaşatmak, şüphesiz onları böyle kolayca almaktan daha zahmetli olacaktır. Düşünün ki; bu hayvanlar doğada cennet gibi bir yerde, şırıl şırıl akan nehirlerin içinde, ya da durgun bir gölün üzerindeki kayalarda güneşlenirken onları hakikaten büyüklüklerinin (TL) veya renklerinin benzediği (Dolar) para birimleri olarak görenler, hoyratça toplayıp pet shoplarda pislik içindeki akvaryumlara(Türkiye`de sadece 3- 5 pet shopu bu genelleme haricinde tutabilirim) mahkum ediyorlar. Üst üste bir bekleme sarıyor hepsini, o minicik bedenlerini de hastalıklar... Tek tek ölümü bekliyorlar. Her gün belki birisi gidiyor, lütfederse temizliyor pet shopçu alıp çöpe atarak, yok eğer o gün keyfi yerinde değilse "ya bir kaplumbağa ölmüş burada" diyen müşterilere de "yok kardeşim uyuyor o, kış uykusunda" deyip es geçiyor. Aslında o da bilir, leş demek her zaman hastalıklara sebep olacak mikropları barındıran organizma demektir. Aslında o da ölülerini gömer, üşenmez... Evinde bekletip en sevdiklerinin kokusundan tiksinmeyi, mikrobundan hasta olmayı bekleyemez. Ama bunu o minik kapluşlara çok görür işte, ölse bile ayıklamayla falan uğraşamaz; hem sanki başka işi mi yok, işi hayvan satmak; tedavi etmek, beslemek, onlara iyi davranmak falan değil, ne de olsa sürümden kazanıyor...
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Doğal ortamlarındaki kaplumbağalar
Bu sizden önceki hikayeleri bu miniklerin.. Asıl macera bundan sonra başlıyor işte... Birileri gelir, şu olsun der, o arkadaş büyük bir şaşkınlıkta iken bir naylona alınır, biraz su katılır, biraz üflenip şişirilen naylonun içinde endişeli bir yolculuktan sonra, "belki acıdılar halime geri nehrime atacaklar beni" diye düşünürken o esnada tanışması gerçekleşir tabutuyla... Plastiktir, kurtulmaya çalıştıkça tırnakları kayar, suya girse buz gibidir en çok da geceleri, donar...(bkz en bastakı resme) Soğukkanlı olsalar da alışmışlardır kış uykusu hariç 18-33 derece olan sularına.. Şimdi salonun o en ıssız köşesinde, kaloriferlerin kapandığı, ev halkının horul horul uyuduğu saatte hava-su kaç dereceyse o derecedir vücut ısısı.. Üşür.. Hem de çok üşür, günden güne... En çok suyunun değiştiği günleri sever, hem pis bir kokudan kurtulacaktır, hem de taze konan su hiç değilse en başta hep biraz ılıktır.
Derken ona iki de bir gelip bakanlar azalmaya başlar, suyunu değiştirmeye üşenmeler başlar. Öyle ki; bazı günler aç aç oturur, o kuru bayat mamasını bile özler. Sonra birden gözlerini açamamaya başlar, birşeyler olup bitmektedir etrafında; ama açılmıyor ki gözler "ne oluyor lan orda" diyebilsin. Endişeli bekleyiş devam eder, giderek artan ızdıraplarla... Sonra böyle kabuğun ortasında bir yerler ağrımaya başlar. Sesi çıkmıyor ki diyebilsin... Öyle hastalık hastası bir tip de değildir; ama ben hastayım diye en fazla kabuğuna çekilerek ve artık hep uyuyarak haykırabilir... Birileri dürter, "ne oluyor lan buna" diye. Alır şöyle bir sallar, "tamam ne olur artık yapma" anlamında kolunu bacağını çıkarttırana kadar devam eder. Artık yem yemeye ne hali vardır; ne isteği... Ağrıları giderek şiddetlenmiştir ve akciğer enfeksiyonu artık geri dönüşü olmayan zararlar vermeye başlamıştır kabuğunun sertliğine inat; o narin bedenine. Kabuk demişken, o saatlerce güneşlendirdiği parlak, yeşilin en güzel tonlarında olan kabuğu yumuşamaya, solmaya başlamıştır bir yandan... Güneşi o kadar özlemiştir ki... Sahibi cahil; ama iyi niyetli biridir gene, ara sıra kaloriferin üstüne koyar güneş niyetine, sadece ısınmakla kalmaz; haşlanır gibi olur, rahatsız olur. Ve nereden bilsin kaplumbağalar için güneşin sadece ısı kaynağı değil, yaşam demek olduğunu... Kabuğunun güneşin faydalı ışıklarını görmesi lazım... Yoksa o sırtında taşıdığı ev bile vazgeçer ondan, gittikçe yumuşar; yaşaması için onu korumaya, onu sahiplenmeye değil; bilakis ölmesi için yardım etmeye başlar ona. Öyle cam ardındaki güneş de olmuyor maalesef.. Onların nehirlerinde böyle camlar, bu kadar dar alanlar, acımasız, üşengeç insanlar yoktu. Güneş ışığını direkt alırlardı keyifle(cam ardından gelen güneş ışığı sadece ısı verir ve hiçbir işe yaramaz yarar anlamında), yorulana kadar yüzerlerdi o koccaman göllerde.
Bu kadar duygusallık yeterdi... Eski günler hakikaten hep güzeldi. Ağrısı dayanılmaz haldeydi oysa şimdi, bu yüzden girebildiği kadar girdi son kez kabuğunun içine; ya da buna bile hali kalmadan kollarını, bacaklarını, o minik kafasını bile içeri çekemeden son kez baktı onu umursamayan üşengeç insanlara, pislik içindeki buz gibi suyuna, sahte palmiyesine... Öldü...
Kimliği belirli şahıslar tarafından aslında bizzat öldürüldü...
(Birkaç sitede su kaplumbağası almak isteyen arkadaşları biraz uyarmak, biraz bilgilendirmek amaçlı yazdığım bir yazıyı paylaşmak istedim, inşallah sabırsız hayvan sever dostlarımızı bu tip yazılarımız arttıkça daha çok bilinçlendirir ve onların kapluşlarına daha iyi bakmalarını sağlarız. )

idealist beğendi.
__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 11:00