Yapmamız Gerekeni Kuranla Düşünelim
Değerli Kardeşlerim:
Tespitlerimle ve bildiğim kadarıyla İslâm coğrafyasının çok hazin çok elim hâlini sizlere açıkladım. Senelerden beri bu coğrafyada yaşayanların duruş yerlerini ve yapmaları gereken görevlerini gücümün yettiği kadar yazdım. Bu güne kadar yazdıklarımdan ve söylediklerimden arzu ettiğim önümdeki çıtaya ulaşamadım. Rabb’im 76 yaşımda dördüncü defa Mekke’de ve Medine’de araştırma yapmamı nasip etti ve araştırmamın üzücü ve açıklı sonuçlarını sizlerle paylaştım. “Eşek ölür kalır semeri, yiğit ölür kalır eseri” demişler, benim tek eserim devlet dininin ve sözde ilâhiyat akademisyenlerinin tüm ezberlerini bozan “YÜCE KUR’AN’IN YORUMU” kitabım ve 600 aşan haftalık makalelerimdir. İnsanları Kur’an’ın içeriğini öğrenmeye davet etiğimden ve Kur’an’ın içeriğini öğrendirmeye yönlendirmeyen tüm ilâhiyatçıları hain ilân ettiğimden, ilâhiyat akademisyenleri ve diyanet teşkilatı, muhafazakârlar ve yayınevleri yazdıklarımı yok kabul ettiler ve beni ötekileştirdiler.
Ben Allah’a karşı sorumluyum ve Allah’ın benden razı olması için Kur’an’dan öğrendiğim ibadetlerimi yapıyorum. Bende insanım çok yanlışlar, hatalar yapmışımdır ve yapacağımda, bu güne kadar kimse ne yanlışlarımı ve ne de hatalarımı söylemedi, bildirmedi. İnsanların şeyhlerin cüppelerinin eteğini öpmek için çılgınca yarış yaptıklarını gördüğümde, acaba “Ben nerede yanlış yapıyorum” diye düşünüyorum. Rabb’im ihtiyacım olan her şeyimi verdi ve veriyor, kendimi çevremdeki herkesle eşit gördüğümden kimseden teşekkür bile beklemiyorum. Beni tanımanız için bu kısa tespitlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Sözde İslâm coğrafyasında ve laik seküler hayat düzeninde yaşayan kardeşlerimden yapmamız gerekeni bir defa daha Kur’an’la düşünerek yapmanızı istiyorum. Birinci hedefimiz Kur’an’ın içeriğini en mükemmel seviyede öğrenmek olmalıdır, ikinci hedefimiz öğrendiklerimizi öğretmek için Kur’an Evi tesis etmemiz olmalıdır. Rabb’imiz buyuruyor ki “Ey insan!Bu Kur’an’ı sana, seni bedbaht etmek için indirmedik, bütün insanlığın mutlu bir hayat yaşaması ve yalnızca Allah’tan korkan herkese bir öğüt, bir uyarı olsun diye indirdik.” 20/1-3. Bütün insanlığın mutlu bir hayat yaşaması için çok açil olarak Kur’an Evleri’ni sosyal hayatımıza kazandırmalıyız. İsteyen öğrenir istemeyen öğrenmez “Bu bir öğüttür. Dileyen Rabb’ine varan bir yol tutar.” 73/19. Dileyende laik seküler düzende yaşamaya devam eder. Yaratan ve terbiye eden Rabb’imiz tüm insanlara adalet, mutluluk, huzur ve güven içinde yaşamalarını öğrenmeleri için Kur’an’ı göndermiştir, Kur’an’ı gerçekten öğrenenlerin, anlayanların da tüm insanları Kur’an’ın içeriğini öğrenmeye davet etmelidirler, “Bütün insanlığıhikmetle ve güzel öğütle Rabb’inin yoluna çağır ve onlarla en güzel, en inandırıcı yöntemlerle tartış.” 16/125.
Resulullah’tan 200 sene sonra uydurulan rivayetlerle icat edilen Kur’an dışı din ve inançlar, toplumlara zorla gerçek din olarak kabul ettirilmiştir. Emevi saltanatının kan ve zulümle kabul ettirdiği bu sanal din, sözde İslâm coğrafyasının tümünde devletler tarafından korunarak yaşatılmaktadır. Bu sanal dine asimile yapılmış insanları kurtarmak için yapılan her teşebbüse devletlerden önce, maalesef asimile olmuş olanlar karşı çıkmakta ve korumaktadırlar. Sözde İslâm coğrafyası toplumları Kur’an’ın içeriğini öğrendiklerinde yüzlerce senelerden beri haçlı sömürgecilerinin egemenliği altından Kur’an dışı din içinde kan ve zulüm içinde yaşadıklarını görecek ve öğreneceklerdir. Çünkü “Kur’an’a teslimiyet, insanı çirkin fiillerden ve akla sağduyuya aykırı olan her türlü şeyden alıkoyar.”29/45, sözde İslâm coğrafyası gerçekten Kur’an dinini yaşamış olsaydı kesinlikle zalimlerin egemenliğinde yaşamayacaktı.
Yarattığı insanları başıboş bırakmayan ve devamlı terbiye eden Rabb’imiz son elçisi vasıtasıyla adaletten ayrılmadan yaşamaları için kıyamete kadar uyarmaktadır “Gerçek şu ki bu Kur’an, Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyan herkes için bir öğüt ve uyarıdır.” 69/48. Rabb’imiz kıyamete kadar insanların tüm sorunlarını çözecek emir ve öğütlerini Kur’an’ın içeriğinde öğretmektedir “Biz buyruğumuzda tek bir şeyi bile ihmal etmedik.” 6/38. “Rabb’imizin katından size indirilene uyun, Allah’tan başka önderlerin ardından gitmeyin, bu öğüdü aklınızda ne kadar az tutuyorsunuz.” 7/3. Evet insanlar bu öğütleri akıllarından çıkardılar zalimlerin sanal dinlerini kabul ederek onlara kul oldular, hâlbuki gerçek “Kulluk ve itaat daima Allah’a olmalıdır.” 16/52. Gerçekten Kur’an’ın içeriğini öğrenerek iman edenler Allah’a kul olurlar, Allah’a itaat ederler ve yeryüzünde en üstün toplumlar olurlar.
Değerli kardeşlerim;
İslâm coğrafyasının şu elim, zavallı hâlinin resmi gözlerinizin önünde, kendi yaşam düzeninizi de bu resmin içine koyarak ve aklınızı kullanarak düşününüz, uçurumun kenarında olduğunuzu göreceksiniz. Asimile olduğunuz devlet dini gözlerinizi kör ettiğinden, duygularınızı yok ettiğinden senelerden beri sizleri Kur’an’ın içerini öğrenmeye yapılan davetlere hicret ederek koşmuyorsunuz. Sizlerden hiçbir şey talep etmeden, hatta teşekkür bile beklemeden “Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve ben Müslümanlardanım, diyenden daha güzel sözlü kim olabilir.” 41/33. 90 Seneden beri okuduğunuz dini neşriyatları ve dinlediğiniz konferansları, sohbetleri hatırlayınız, evlerinizdeki kitaplarınızı gözden geçiriniz, kesinlikle sizi Kur’an’ın içeriğini öğrenmeye yönlendiren bir satır ve bir tek söz bulamayacaksınız. 90 seneden beri camilerde imamsız, besmelesiz ve saygı duruşu şeklinde namaz kıldıranları ve sizi Kur’an’ın içeriğini öğrenmenizi engelleyenleri artık terk ediniz, 90 senelik asimilasyondan ve devlet dininden kendinizi kurtarmanızın zamanı geldi, sizleri Kur’an’ın içeriğini öğrenmenize yapılan davete koşunuz, “Kur’an’a çağıran, iyi iş yapan ve ben Müslümanlardanım, diyenden daha güzel sözlü kim olabilir.” 41/33.
Muhterem kardeşlerim, Kur’an’a ve sizi Kur’an’a davet edenin yanında saflar tutmanızın zamanı geldi ve geçiyor “Eğer hakikatin bütün delilleri size geldikten sonra tökezlenirseniz, iman gerçeklerine teker teker şahit olarak onları kavramış olan bir toplumun, hakikati inkâra şartlanmış olanlarla aynı saflarda ve aynı onların kurallarında sosyal hayat tarzlarını devam ettirmeleri, ancak akıllarını Şeytan’a satmaları ile mümkün olur. Bilin ki, imana ermiş olanların düştükleri bu gafletlerinin cezası daha da elim olacaktır. Çünkü hayat meydanında iki yol vardır. Biri selâmet, hidâyet, İslâm’dır, diğeri, dalâlet, cahiliyet, sapıklık ve Şeytan’a tabi olmaktır. Kim kendisini Allah’ın Kur’an’ının emirlerine, dinin kurallarına teslim etmezse, inkârcı düşüncelerden, inkârcı nizamlardan, prensiplerden uzaklaşmazsa, kesinlikle o artık Şeytan’ın yolundadır. Gafletle iman asla bir araya gelemez. Allah’a karşı sorumluluk duygusunda olanlar, Allah’ın emrine gerektiği gibi uymadıkları ve yasaklarından sakınmadıkları zaman, mutlaka çok üzücü hüsrana uğrayacaklardır. Unutmayın ki Allah kudret ve hikmet sahibidir.” 2/209. Bu âyet şu günümüzde yaşadığımız hayatımızın apaçık fotoğrafını gözlerimizin önüne koyuyor, maalesef inananların bu gerçeği gördükten sonra laik, seküler yaşam tarzlarına devam etmelerini nasıl açıklayacağız? “Andolsun biz, size hakkı getirdik, fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.” 43/78. Rabb’imizin gönderdiği Kur’an adaletinin, ahlâkının yaşam tarzı yapılması davetine koşulmamasının iki nedeni olabilir. Ya davetçiler davet etmesi bilmiyorlar, ya da davet edilenlerin anlama, kavrama yetenekleri yok olmuştur.
Haçlı sömürgecileri terk ettikleri İslâm coğrafyasına korkunç fitne sokarak uşaklarının eline teslim ettiler. Bu zalim uşaklar da kanla, zulümle yönettiklerini kahkahalar atarak seyretmektedirler. Bu iğrenç fitnenin içinde doğanlar fitnenin içinde yaşadıklarını bilmiyorlar. Sözde İslâm coğrafyası birbirlerinin düşmanlarıdır. Sözde İslâm cemaatleri birbirlerinin düşmanlarıdır. Sözde Müslümanlar birbirlerinin düşmanlarıdır. Kur’an’dan kopan, Kur’an’ın içeriğini öğrenmeyenler bu zulüm içinde ne kadar daha yaşamaya devam edecekler? Resulullah’ın 23 senede öğrettiği, yaşattığı ve emanet bıraktığı Kur’an’ına, devletine sahip çıkmak ne zaman sözde Müslümanların akıllarına gelecek? İnananlar bir araya gelip saf tutmaları için nasıl bir davet yapılmasını istiyorlar? İnananlar senelerden beri konferanslarda, sohbetlerde ve televizyon kanallarında masallar, efsaneler dinlemekle, Kur’an dışı neşriyatları okumakla ve koltuklarında oturarak Kur’an’a hizmet ettiklerine inandırıldılar ve böyle de yapıyorlar. Bir araya gelip saf tutmadan kesinlikle Kur’an’a hizmet edilemeyeceği artık bilinmelidir. Resulullah’ın emanet bıraktığı davamız için yapılan davete yarışarak koşulması gerekir. Allah bu davete koşup saf tutanları sever “Gerçek şu ki Allah, yalnızca kendi dâvâsı uğrunda, sağlam ve yekpare bir bina gibi, kenetlenmiş saflar hâlinde mücadele edenleri sever.” 61/4. Allah’ın sevgisini kazandıracak davete koşunuz. Bir araya gelmek için hafta da bir gününüzü ayıramıyor musunuz? Batıl inançlarını tatmin için fedakârca köylere, türbelere koşanlar kadar da olamıyor musunuz? Gerçekten toplanma ve saf tutma zamanı çoktan geldi, geçiyor. “Hakikati ortaya koyan Allah’ın bu mesajlarını sana aktarıyoruz. Eğer, Allah’ın bu ibret dolu mesajlarına değilse başka hangi habere inanacaklar?” 45/6. Okuduğunuz bu Kur’an yorumlarını lütfen bir daha düşününüz “Öyleyse, Rabb’inizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?” 55/13. Kur’an’ın içeriğini ve gerektiği gibi Allah’a kulluğu öğrenmek için davet yapılmaktadır.. Allah’ın kulları Kur’an adaletinin, ahlâkını egemen olması için yapılan davette saf tutmaya tereddütsüz koşarlar. “Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, mutlaka aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir!” 40/60. Muhterem kardeşlerim, üzerinizdeki ölü toprağını artık silkeleyiniz ve kıyama kalkınız, yüz yüze konuşulduğunda başka, yalnız kaldığınızda ise daha başka olmaktan artık vaz geçiniz. “Siz ey imana ermiş olanlar! Niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz?” 61/2. Artık başka türlü yapmayınız, doğru kararınızı veriniz. Allah’ın selâmı rahmeti tercihlerini doğru yaparak Kur’an adaletinin, ahlâkının yaşam tarzı olması için mücadele edenlerin üzerlerine olsun diyerek, makalemizi Asr Sûresi ile bitiriyoruz.
103. ASR SÛRESİ
Rahmân, Rahîm Allah Adına
Ey insanlar! Düşününüz zamanın akıp gidişini! Fakat insan Kur’an’a duyarsız, ilgisizdir. Gerçek şu ki, Kur’an’ı terk eden ve dünya sevgisine yönelen insan ziyândadır. Meğerki imana erip inançlarının gereğini ve doğru, yararlı işler yapanlardan olsun ve birbirlerine hakkı tavsiye edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden olsun, ziyânda olmayanlar işte bunlardır.