Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Din Ve Maneviyat > İslamiyet
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest

İslamiyet kategorisinde açılmış olan Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 25.10.2013, 11:34   #1 (permalink)
Ela
Boşver gitsin...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest

Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest



"Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir. Verilen emaneti yerine getirmek en üstün doğruluk sayılır. Hıyanet olarak da, en önde yalan gelir."

“Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek."

"Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme vaktini kaçırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanında pişman olur."

"Ne söyleyeceğine ve ne zaman söyleyeceğine dikkat et!"

Ordu kumandanlarını bir yere gönderdiği zaman, onlara:
"Kadınları öldürmeyiniz, çocuklara, ihtiyarlara dokunmayınız, meyve ağacı kesmeyiniz, mamur yerleri tahrip etmeyiniz, haddi tecavüz etmeyiniz, korkmayınız ve gıdadan başka bir maksatla koyun ve deve kesmeyiniz ve manastırlarına çekilmiş insanlara zarar vermeyiniz" diye emirler ve nasihatler verirdi.

Bir hutbesinde buyurdu ki:
"Ey insanlar, Allah'tan af ve afiyet isteyiniz. Çünkü mümine, İslam'dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir."

"Müslümanlardan hiçbiri, diğerini hakir görmesin! Zira müslümanların küçüğü, Allah yanında büyüktür."

"Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde Cehennem ateşinden korumasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve ince kalbli davransın!"

Bir gün Eshab-ı kirama hitaben buyurdu ki:
"Allahü teâlâ size dünyayı fethettirecek, kapılarını açacaktır. Siz, ihtiyacınızdan fazlasını almayınız!"

"Bilmiş ol ki, sabah namazını kılan kimse, Allah’ın himayesindedir. Allah’ın hakkını küçümseme, zira yüzüstü seni Cehenneme atar."

"Allahü teâlâya olan halis sevginin zevkine varan, dünyalıktan vazgeçer ve bütün insanlardan yüz çevirir."

"Kişinin kelamı, aklının beyanı, faziletinin tercümanıdır."


"Mümin, doktoru yanında olan hastaya benzer. Doktoru, ona yarayan ve yaramayanı bilir. Hasta, kendine zararlı bir şeyi isterse, mani olur ve yersen ölürsün der. Müminin hali budur. O birçok şeyleri arzular, ama Allahü teâlâ mani olur, tâ ölünceye kadar. Sonra Cennete gider."

"Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, yoksa değil midir?"

"Üç şey beni hayrete düşürdü. Bunlar; ölüm kendisini yakalamak üzere olduğu halde, dünyalık peşinde olan kimselerin hali, kendisi gaflete dalıp, kendini unuttuğu halde unutulmamış olup, hesaba çekilecek olan kimseler ve Rabbinin kendinden razı olup, olmadığını bilmediği halde, ağız dolusu gülen kimselerin hali."

"İlim çoktur fakat ömür kısadır. O halde önce dinde zaruri lazım olan ilimleri öğren!"

"Kalb ile bedenin hali kör ve topal bir kimsenin hali gibidir. Kör bir ağacın altına gider, fakat onda meyve olduğunu göremez. Topal, ağaçtaki meyveyi görür fakat alamaz, ilahi nimetleri kalb bilmeli, inanmalı, beden de onunla amil olmalı ki ahiretteki sonsuz nimetlere kavuşmak nasip olsun."

"Sizler mümkün olduğu kadar sabah çarşıya ilk çıkan ve akşam en son dönen olmayınız. Çünkü bu iki vakit şeytanların harp ettikleri zamanlardır."

"Bir kimse Allahü teâlâya açık günah işlerse; tevbesi açık, gizli olarak günah işlerse tevbesi gizli olur. Tevbe ettikten sonra: "Ya Rabbi bu tevbe ile günahımı affet" diye dua etsin."

"Bir zenginle arkadaş olduğun zaman, onun yanında dereceni düşürmek istemiyorsan kendisinden bir şey isteme. Çünkü istemek insanoğlunun yüzünde siyah bir lekedir. Verileni red eden kimse ise, verenin gözünde büyük ve ona karşı makamını korumuş olur."

"Farzları tam yapmadığı halde, nafilelerle derecesini yükseltmeye çalışan kimsenin hali, sermayesi elinden çıktığı (iflas ettiği) halde kâr peşinde koşan bir tüccarın haline benzer."

"Müminin ölüm zamanında alnının terlemesi, gözleri yaşarıp, burun deliklerinin kabarması, Allahü teâlânın rahmetine nail olduğunun alametidir."

"Namaz bir ölçektir. Kim dolu dolu ölçer, onu hakkıyla kılarsa, büyük ecir ve mükafata kavuşur. Kim ki, eksik ölçerse (adabına uygun kılmazsa) Allahü teâlânın buyurduğu Veyl'i (Cehennemi) hatırlasın.”

Ebu Vail diyor ki:
Bir arkadaşımla Selman'ın ziyaretine gittim. Bize bir miktar arpa ekmeği ile biraz da tuz getirdi. Arkadaşım "Şu tuzun yanında biraz da sater (kekik gibi bir ot) olsaydı" dedi. Bunun üzerine Selman matarasını rehin vererek o otu aldı geldi. Yemeği bitirince arkadaşım, "Bize verdiği nimete kanaat ettiğimiz, Allahü teâlâya hamd ederiz" dedi. Selman: "Eğer kanaat etseydin, matara rehin olmazdı" buyurdu.

"Dünyada Allah için tevazu edin Dünyada tevazu sahibi olanları Allahü teâlâ kıyamet günü yüceltir"

"Eline geçmediği halde geçmiş gibi nimetlere şükür edip razı olan, eline geçmiş hükmündedir,"

"Cehennemin zulmeti ve azabı, dünyada iken insanların kendilerine ve başkalarına yaptıkları zulümdür."

"Allahü teâlâ müminin hastalığını ona kefaret yapar ve günahlarının affına sebep olur. Fasıkın hastalığı ise, sahibi tarafından bağlanan devenin hali gibidir. Daha sonra salındığında niçin bağlandığını ve neden salındığını bilmez."

"Resul-i Ekrem, bizde olmayan şeyi misafir için almak suretiyle külfete girmememizi ve mevcut ile yetinmemizi bizlere emretti."

Selman-ı Farisi hazretleri ölüm döşeğine yattığı vakit ağladı. Sebebini soranlara "Dünyadan ayrıldığım için ağlamıyorum. Ancak Resul-i Ekrem Efendimiz; "Dünyadan ayrılırken sermayeniz bir yolcunun yol azığından fazla olmasın" buyurmuştu, işte buna ağlıyorum" dedi. Halbuki öldüğü vakit bıraktığı malın kıymeti on dirhem civarında idi.

Bir gün yanında misafiri olduğu halde Medayin’den çıkıp bir yere gidiyorlardı. Yolda karınları acıktı, yiyecek bir şeyleri de yoktu. Orada geyikler ve kuşlar vardı. Selman-ı Farisi hazretleri bir geyik ile bir kuşu yanına çağırdı, ikisi de yanlarına geldi. Onlara "Bu kimse benim misafirimdir. Sizi ona ikram etmek istiyorum" dedi. Geyik ve kuş hiç itiraz etmediler. Onları kesip yediler. O zat bu işe çok hayret etti ve "Ey efendim, geyik ve kuşu çağırdınız hiç kaçmadan yanınıza geldiler, ben buna hayret ettim" dedi. Hazret-i Selman buyurdu ki: "Bunda hayret edilecek bir şey yok. Bir kimse Allahü teâlâya itaat eder ve Ona hiç günah işlemezse, her şey ona itaat eder."

Benzer Konular
__________________
Ela isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 11:21