Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Din Ve Maneviyat > İslamiyet
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Allah sevgisi nedir

İslamiyet kategorisinde açılmış olan Allah sevgisi nedir konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 10.11.2013, 11:04   #1 (permalink)
Bazen,gözlerinin tanımadığını yüreğin tanır.

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Allah sevgisi nedir

Allah sevgisi nedir



Sual: Sevgi nedir, Allah sevgisi nedir?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Sevgi, gönlün zevk aldığı şeye meyletmesi demektir Bu meylin kuvvetlisine aşk denir

Sevginin deyim anlamı ise şöyledir:
Sevgi, hiçbir karşılık beklemeden sevgiliye [Allahü teâlâya] tâbi olmak, Ona itaat etmek, Onun her işini güzel, her eziyetini, her iyilikten daha tatlı görmek ve Onun dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmek, kısacası Onun rızası için yaşamaktır

Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir Bu sevgi ve düşmanlık, sadık olan âşıkların elinde ve iradesinde değildir Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hâsıl olurDostun dostları güzel görünür ve düşmanları çirkin ve fena görünür Dünyanın güzel görünüşlerine kapılanlara hâsıl olan sevgi de, bunu gerektiriyor Seven, sevgilisinin düşmanlarından kesilmedikçe, sözünün eri sayılmaz

İki zıt şey sevilmez
Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir Ona yakından uzaktan ilgili olan her şeyi sevgili kılar Bunun için, "Sevgilinin kapısındaki köpek, sevenin kalbinde, diğer köpeklerden üstündür ve ayrı bir yer tutar" demişlerdir

Şeyh-ül-İslam Abdullah-i Ensari hazretleri buyuruyor ki:
(Biri, çok sevdiğim bir zatı incitmişti O andan beri, kalbimde ona karşı soğukluk duyuyorum) Büyüklerin, (Sevdiğini incitene darılmaz, gücenmez isen, köpek senden daha iyidir) sözü meşhurdur

Sevginin şartı olan hubb-i fillah, buğd-i fillah, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şerifte bildiriliyor Allahü teâlânın düşmanlarını sevmek, insanı Allah’tan uzaklaştırır Teberri etmedikçe, tevelli olmaz Yani düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz (4/29)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Muhammed aleyhisselama tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman bilmektir Onu beğenmeyenleri sevmemektirSevgiye müdahene [gevşeklik] sığmaz

Aşıklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz Aykırı gidenlerle uyuşamaz İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez Cem-i zıddeyn muhaldir Yani iki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı icap ettirir (1/165)

Abdullah-i Dehlevi hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâyı seven, bilmediği bir aşk ile şaşkın haldedir Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez Her işinde Allah’tan korkar, titrer Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır Sabreder, affederHer geçimsizlikte, sıkıntıda, kusuru kendisinde görür Her nefeste Allahü teâlâyı düşünür, gafletle yaşamazKimseyle münakaşa etmez Bir kalbi incitmekten korkar Kalbleri Allahü teâlânın evi bilir (m 85)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ya Rabbi, kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, sevgine kavuşturacak işlerin sevgisini nasip et ve sevgini [susuzluktan yananın arzuladığı] soğuk sudan benim için daha kıymetli kıl!) [İGazali]

Bir kimse, Allah’ı seviyorsa, bilsin ki Allahü teâlâ da onu seviyor demektir Büyüklerden biri buyurdu ki:
(Ben Allahü teâlâyı sevdiğimi zannediyordum Hâlbuki O beni seviyormuş)

Sevginin sebepleri
Bilip anlamadan sevgi gerçekleşmez Ancak bilinen sevilir Sevgi, cansızların değil, canlı ve anlayışlı olanların özelliğidir İnsanın anladığı, zevk ve rahatlık duyduğu her şey, sevimli; acı duyduğu, nefret ettiği her şey sevimsizdir Zevk alınan her şeyin, zevk alan için sevimli olması, gönlün ona meyletmesi demektir

Her duyu, ancak anladığı şeyden zevk alır, ona meyleder, onu sever Mesela gözün zevki, görüp hoşlandığı şeylerdir Kulağın zevki, duyduğu güzel seslerdir Burnunki güzel kokulardır Dilin zevki, yiyip içtiği şeylerin tadıdır Dokunma duygusunun, tutmanın zevki, yumuşaklık ve zevki okşayan şeylerdir İşte duyularla anlaşılan bu şeyler, hoşa gittikleri için sevilir

Beş duyunun hiçbiri ile anlaşılmayan sevgi de vardır Altıncı bir duyu ile bilinir Beş duyu ile elde edilen zevkte hayvanlar da ortaktır

İnsanın kalb gözü, baştaki gözden daha kuvvetlidir Aklın anladığı güzellik, gözün gördüğünden daha büyüktür

Sevginin sebepleri üçtür:
1- Her canlı kendini sever Kendini sevmek, varlığının devam etmesini istemek ve yok olmaktan hoşlanmamak demektir İşte bunun için insan, yaşamayı sever ve ölümden hoşlanmaz Varlığımızın devamı gibi, her şeyimizin mükemmel olması da sevilir İnsan, önce kendi zatını, sonra uzuvlarının selametini severDaha sonra malının, evladının, akraba ve dostlarının selametini sever Bunları, vücudunun devam ve kemaline sebep oldukları için sever Mesela evladından bir fayda görmese de sever Çünkü kendinden sonra neslini devam ettirecek odur

2- İnsan, ihsanı sever İnsan, ihsanın kölesidir Gönül, kendine iyilik edeni sever, kötülük edenden nefret eder İnsan, ister istemez iyilik edene karşı sevgi duyar

Sağlık sevilir Sağlığının devamı için doktor da sevilir Doktoru da kendimizi sevdiğimiz için severiz Bunun gibi ilmi de, öğretmeni de severiz Öğretmeni ilme sebep olduğu için severiz

Para, çeşitli ihtiyaçları karşılamaya ve yiyip içmeye vasıta olduğu için sevilir Yemeğin kendisi de yenmek için sevilir Biri bizatihi, diğeri ise vasıta olduğu için sevilir İyilik edeni sevmek, onun şahsını değil, iyiliğini sevmektir İyilik kalkınca, sevgi de kalkar İyilik azalırsa, sevgi de azalır

3- Bir kimseyi, ettiği iyilikten dolayı değil, bizzat zatından dolayı sevmek, yok olup tükenmeyen gerçek sevgidir Bu da güzeli sevmek demektir Güzelliği anlayan güzeli sever Güzelliği sevmek, güzelliğin zatındandır Çünkü ondaki güzelliği anlamak, zevkin kendisidir Güzeli anlamak da bir zevktir Akarsu, yeşillik, tabiattaki güzellikler yiyip içildikleri için değil, sırf güzel oldukları için sevilir Bu insanın elinde olmayan sevgidir Allahü teâlânın güzel olduğu bilinirse, Onu da sevmemek imkânsızdır O ise, güzeller güzelidir

Sevgi ve üstün zevk
Zevkler anlayışlara bağlıdır Herkes her şeyden aynı zevki alamaz, yaratılışına uygun şeylerden zevk alırMesela, gazap ehli, intikam almak ve galip gelmekten zevk alır Her organın zevki de ayrıdır

Kalb, beş duyunun bilemediği manaları anlar Mesela, âlemin yaratıldığını, yani sonradan meydana geldiğini ve bunu yaratan bir Halıka muhtaç olduğunu anlar Bunlar beş duyu ile bilinmez

Akıl, insanı hayvandan ayıran bir kuvvettir Eşyanın hakikati akılla bilinir Akıl da marifet ve ilimden zevk alırBu, âdi, faydasız, hatta zararlı bir ilim bile olsa, bunu başkasına öğretmekten zevk alır Mesela, bir kumar oyununu bilen, onu başkasına öğretmek ister Bu da her çeşit bilginin zevkli olduğunu gösterir

İlmin zevki, ilmin şerefi nispetinde kıymetli olur İlmin zevki de bilinen şeylerin kıymetine göre değer kazanırMesela insanların gizli hallerini bilip onu anlatmak zevklidir Bir valinin sırlarını bilip açıklamak daha zevklidirHele dünyanın en büyük hükümdarının sırlarını bilip açıklamak çok daha zevklidir Görüldüğü gibi ilmin şerefi, malumun [bilinen şeylerin] şerefine bağlıdır

Kâinatı yoktan yaratan, süsleyen, devam ettiren Allahü teâlânın ilminden daha yüce, daha şerefli, daha büyük, daha olgun ilim olamaz O halde en çok arzu edilen bu ilimdir Bu ilmin zevki; şehvet, gazap ve diğer duyulardan elde edilen zevklerden çok daha fazladır Allahü teâlâyı tanımak, Onun cemalini temaşa etmek, emirlerindeki sırları anlamak, zevklerin en büyüğüdür Zevk veren öyle şeyler var ki, hayal etmek bile mümkün değildir Allahü teâlâ, (Salihler için, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve insanların hatırından geçmeyen şeyler hazırladım) buyurdu

Evliya, üst olmanın sıkıntılarla dolu olduğunu ve ölümle de sona ereceğini bildiği için, baş olmaya değer vermez Ahiret nimetleri sonsuz ve sıkıntısız olduğu için hep onlarla meşgul olur Ölüm de buna mani değildirÇünkü Allahü teâlâyı bilen yok olmaz Ölüm onun halini değiştirir Ruh, beden kafesinden kurtulur Beden ölür, fakat ruh ölmez Ölüm yok olmak değildir

Bâtıni olan baş olma zevki, zahiri olan 5 duyunun zevkinden daha üstündür Bâtıni zevkleri, hayvan ve bunak anlayamaz Allahü teâlânın işlerinin sırlarını bilmek, baş olmak gibi bütün zevklerden çok üstündür

Manevi zevkler anlatılmakla bilinmez, tatmayan anlayamaz Çocuk, önce oyundan, oyuncaktan zevk alırSonra süslenmek, vasıtalara binmekten zevk alır Erginlik çağına girince evlenmek ister Daha sonra da baş olma sevdasına düşer Bir çocuk, oyuncakları bırakıp da, makam sevdasına düşenlere güler Makam sevdasında olanlar da, marifetullah ile uğraşan evliyaya güler Kişi bilmediğinin düşmanıdır

Ahiret nimetleri, sevginin kuvvetiyle ölçülür Sevgi ne kadar kuvvetli olursa, zevk de o nispette artar Her müminde sevgi bulunur Çok sevebilmek için iki sebep vardır:

1- Bir bardaktaki hava çıkmadıkça içine su girmez İçine su koyunca da, bu suyu çıkarmadan başka şey konulmaz Kalb de bardak gibidir Kalbi Allah sevgisiyle doldurmak için, başka her şeyi temizlemek gerekirİhlâs, kalbde Allah sevgisinden başka şeye yer bırakmamak, başka şeyleri temizlemek demektir Kalbi başka sevgilerden temizleyenin imanı kuvvetlenir

2- Kalbi masivadan [yani Allah sevgisinden başka her sevgiden] temizledikten sonra, Allah sevgisini kalbe iyice yerleştirmek gerekir Toprağı sürüp yabancı otlardan temizledikten sonra temiz tohum atmaya benzerBu tohumdan sevgi ağacı büyür Bunun için de salih amel gerekir Amel için de ilim gerekir Demek ki, istenilen sevgiye kavuşabilmek için ilim, amel ve ihlâs şarttır

Sevgide farklı olmak
Müslümanlar, imanın aslında müşterek olduğu gibi, sevginin aslında da müşterektir Her mümin, imanın altı esasına inandığı halde, kiminin imanı çok parlak, kimininki ise çok sönüktür İnsanlar, Allah’ı tanımakta farklı olduğu için, sevgide de farklıdır Bunu bir misalle açıklayalım:

İmam-ı Gazali hazretlerini her Müslüman sever Çünkü hepsi onun büyük bir âlim olduğunu bilir Onun ilmini bilen âlimler, onu halk tabakasından daha çok sever Âlimi, âlim olan anlar Âlimin güzel bir eseri okununca, ona karşı sevgi duyulur Ondan daha güzel bir eseri okununca, bu sevgisi artar Eserini tetkik edip, orada bulunan ince bilgilere vakıf olunca, ona karşı olan hayranlık ve sevgi daha da artar

Kâinatta bulunan her şey Allahü teâlânın eseridir Halk, her şeyi Allah yarattığı için Onu sever Fakat âlimler, basiret sahipleri, Allahü teâlânın eserindeki, sanatındaki inceliklere, harikalara vakıf olduğundan, halktan daha çok sever Mesela bir doktor, insan vücudundaki harikaları ve akıllara durgunluk veren incelikleri görürse, sevgisi kat kat fazlalaşır Bu sevgi, Onun eserindeki incelikleri bildiği ölçüde fazlalaşır Onun için âlimlerin, âriflerin sevgisi fazla olur Çok bilen çok sever

Allahü teâlâyı zatı için değil de, verdiği nimetleri için sevenin, ihsanındaki değişiklik sebebiyle sevgisi de değişir Bolluk ve refahtaki sevgisi ile, darlık ve beladaki sevgisi aynı olmaz Fakat zatı için, sırf her şeyin maliki, Rabbi olduğu için sevenin sevgisi, ihsanın azalıp çoğalması ile değişmez Zenginlik-fakirlik, hastalık-sağlık onun sevgisini etkilemez Müslüman, Allahü teâlâya olan sevgisi nispetinde, ahirette nimetlere kavuşacaktır

İbrahim bin Edhem hazretleri, (Ya Rabbi, seni seven bu kulunun kalbini huzura kavuştur) diye dua edince, rüyasında, (Ey İbrahim, bana kavuşmadan nasıl huzur istersin? Sevgiliye kavuşmadan huzura hiç erilir mi?) buyuruldu

Hazret-i Musa, (Ya Rabbi, sevdiğin ve buğzettiklerini nasıl ayırabiliriz) diye sual edince, Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Sevdiğim kulun iki alameti vardır O beni anar ve günahlardan sakınır Ben de onu, meleklerin yanında anar ve günah işlemekten muhafaza ederim Buğzettiğim kulun da iki alameti vardır Beni unutup, hiç anmaz, günah, isyan içinde yüzer Buğzettiğim kimsenin gönlü kibirli, dili kötü söyler, gözü kötülüktedir, eli de cimridir Böyle kimseye gazaplanır, azap ederim)

Beni seveni severim
Yine Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Beni sevenin sevgilisiyim Beni gerçekten seveni, herkesten üstün tutarım Beni arayan bulur; başkasını arayan ise beni bulamaz Öyle kullarım vardır ki, ben onları severim, onlar da beni sever Onlar bana müştak, ben onlara müştakım Onlar beni anarlar, ben de onları anarım Onların yolunda olanı severim Onların yolundan ayrılana buğzederim O kullarım, gece olup, herkes sevdiği ile baş başa kaldığı zaman, onlar yatıp uyumaz, bana münacâtta bulunur, namaz kılar, nimetlerime şükreder, gözyaşı dökerler Bütün sıkıntılara beni sevdikleri için katlanırlar Onlara büyük ihsanlarda bulunurum)

Ömer bin Abdülaziz’in bir hizmetçisi vardı Gündüz hizmet eder, gece olunca bir köşeye çekilir, dua eder, gözyaşları içinde Allahü teâlâdan bir şeyler isterdi Ömer bin Abdülaziz hazretleri hizmetçinin neler söylediğini merak etti Bir gün dinledi Hizmetçi, (Ya Rabbi, bana olan sevgin hürmetine, beni mağfiret eyle, bana rahmet et) diyordu Hizmetçinin duasına hayret edip, (Ey hizmetçi, bu ne cüret) diye sordu Hizmetçi, (Allahü teâlâ beni sevmeseydi, sen uykuda iken, beni uyanık tutar, kendisiyle meşgul eder miydi? Kur’an-ı kerimde, (Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever) buyuruyor Önce kendi sevgisini bildiriyor Sonra da sevdiğinin sevgisini bildiriyor Sevmek için sevilmek gerekir) dedi

Sevgi ve aşkın kuvveti
Bazı kimseler, (Allah bazı şeyleri yasak ettiği, çeşitli haramlar koyduğu için, Onu sevmek mümkün olur mu) diyorlar Bu çok yanlıştır Çünkü bir annenin, ateşe elini uzatan çocuğunu ikaz etmesi, onun eline vurması, çocuğun annesini sevmesine mani değildir

Akıllı insan, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerde, kendisi için çok faydalı hikmetler olduğunu bilir Yasak edilen şeyleri yapmamayı nimet olarak görür Mesela, (İçki yasak edilmemiş olsaydı, alkolik olabilirdim) der, içkinin haram edilişini nimet olarak görür Bu bakımdan, Allahü teâlânın emrettiği şeylerde olduğu gibi, yasakladığı şeylerde de sayısız hikmetler vardır

Emirlere uyup, yasaklardan kaçmak bir nimet olduğu için, nimeti gönderen Rabbimizi sevmeye hiçbir şey engel olamaz

Allahü teâlânın lutfettiği nimetlerden istifade ederken, bazı sıkıntılara katlanmak gerekir Gülü koklamak için yanına gitmek külfetine katlanmak gerekir
(Külfetsiz nimet, dikensiz gül ve engelsiz yâr olmaz) demişlerdir Bir nimet külfetsiz ele geçerse, kıymeti olmaz Mirasyedi gibi harcarız, şükrünü düşünmeyiz Allahü teâlâdan gül isteyen aşık, dikenine de katlanmalıdır

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
(Zavallı aşığa, sevgilinin kendisini aradığını bilme saadeti yetişir Ayrılık hasretini çektiğini gördüğünü bilmesi yeter; çünkü Allahü teâlâ onu elbette görüyor)

Yusuf aleyhisselamdan sonra Allah’a âşık olan Hazret-i Zeliha, (Bugün Yusuf’u gördüm) diyen herkese bir kolye verir Sevgisi uğruna, malını, mülkünü, güzelliğini, hatta 70 deve yükü cevahir ve gerdanlık feda ederHazret-i Yusuf ile evlenince, yanına gitmez Hazret-i Yusuf sebebini sorunca, (Allah sevgisi bana yeter) derGülün kadrini ancak bülbül bilir

Leyla’nın uğruna deliren Mecnun’a, (Adın ne) diye sorarlar O da, Leyla der (Leyla ölmedi mi) derler
(Hayır ölmedi Kalbimde Ben Leyla’yım) der
(Leyla’nın evine doğru bak) derler O da, (Leyla’nın evini gören yıldıza bakmak bana yeter) diyerek ağlar
Gül, demişler bülbüle,
Ağlamış feryat ile

Büyükler, (Aşktan maksat, dert ve gam çekmektir Kavuşmak, hiç hatıra bile gelmez) demişler, aşkı böyle tarif etmişlerdir

Gerçek sevgi üç şeyle belli olur:
1- Seven, sevdiğinin sözünü, başkasının sözüne tercih eder
2- Sevdiğinin yanında bulunmayı, başkalarının yanında bulunmaktan üstün tutar
3- Sevdiğinin kendisinden razı olmasını, başkalarının hoşnut olmasından çok kıymetli bilir

Allah aşkı
Sual: Dört delilden sadece ikisini kabul eden mezhepsiz bir yazar, başka bir sapıktan nakil yaparak, (Dinde Allah aşkı diye bir şey yoktur) diyor Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Elbette yanlıştır Bu, lisanın özelliğini iyi bilmemekten kaynaklanan bir husustur Türkçedeki abi [ağabey], abla gibi kelimeler, Arapça, Fransızca, İngilizce, Almanca gibi dillerde yoktur Abi için büyük kardeş, abla için kız kardeş veya büyük kız kardeş derler Bazı kelimeler o dile mahsustur

Günümüz Türkçesinde aşk, sevgi veya aşırı sevgi manasındadır Aşkım demek, sevgilim demektir

Arapçada da aşk, hubb demektir Habîbî = sevgilim, aşkım demektir

Arapçada Allah aşkı, Muhabbetullah veya Hubbullah olarak bildirilir Aşkullah demezler Onların aşkullah dememesi, Allah aşkı olmadığı anlamına gelmez Abi kelimesini başka türlü ifade ettikleri gibi, Allah aşkını da başka türlü ifade ediyorlar Çok sevmek âşık olmak demektir Aşırı sevgiye aşk deniyor

Mevahib-i ledünniyye gibi kıymetli bir eserde geçen bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim Senden daha sevgili hiçbir şey yaratmadım Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ da (Habibim) diyor Türkçesi, aşkım demektir Nitekim Mevlid-i şerifte, Allahü teâlâ, Resulünü kast ederek, (Sana âşık olmuşam) yani (Seni çok seviyorum) diyor

Günümüzde nefsin şehvanî isteklerine aşk dendiği için, Mevlid’deki bu ifade yadırganıyor

Dinimizde Allah aşkı vardır Allah'ı çok seven, Ona çok itaat eder Sevgi itaatle, söz dinlemekle ölçülür Namaz kılmayan veya haram işlemekten çekinmeyen bir kimsenin, (Ben Allah'ı çok seviyorum) demesi elbette ciddiyetten, samimiyetten uzaktır

__________________
Yaşamı bir film gibi düşünmek lazım çeşitli içerisinde çeşitli rolleri barındıran bir film. Bu rollerin içerisinde ne artist , ne aktrist nede figuran olmalı insan. Senarist yönetmen olmalı kendi yazıp kendisi yönetmeli kendi yazdığımız bir film olmalı hayat. .
Myself isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz. kaynarca haber ferizli haber program indir

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.

Saat: 19:53


bonusschool6.com