|
Kişisel Gelişim kategorisinde açılmış olan Adalet kavramının yanlış algılanması konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
30.07.2014, 18:27 | #1 (permalink) |
| Adalet kavramının yanlış algılanması Adalet kavramının yanlış algılanması Tanrı dedi ki: Adalet ya da adaletsizlik fikri bugünü etkilemek için geçmişten dayanak almaktadır. Sizin aklınıza göre geçmiş ve şimdi biri birleriyle bağlantılıdır. Sizin deneyiminiz –bilinen bir sebep olmaksızın- istenmeyen şeylerin meydana geldiği yönündedir. Görebildiğiniz kadarıyla dünya adil değildir. Adalet çok nadir rastlanılan bir şeydir. Niye biri kazanmakta ve diğeri kaybetmektedir ki? Eşitsizlik, orantısızlık hayatın bir parçası gibi görünmektedir size. Kendi senaryonuzu kendinizin yazdığı söylenmektedir; bunu uzun zaman önce yazmış ve imzalamışsınızdır. Sonradan olacak bir şeyi önceden imzalamak nasıl olsa kolaydır. Gelecek uzaktadır. Size anlatmak istediğim şey de budur işte. Adil, adaletli vb. – bu mevhumlar birer teoridir. Nefesinizi tüketmeyin ve adil, adaletli, eşit ya da bu kaypak denklemin adına her ne diyorsanız bunu aramaya bir son verin. Eğer arayışında olduğunuz şey bir nevi zaferse bu sizin yetki sahanızda olan bir şey değildir. Adalet aramak sizi bağlı, sınırlı tutan bir ket gibidir. Savaşlar adalet arayışından ortaya çıkar; lakin bu adaletin üzerinde anlaşmaya varılmamış, hemfikir olunmamıştır. Florida’nın sıcak ama Alaska’nın soğuk olması adil midir? Adaletin bununla ne alakası vardır? Her bir adaletsizlik halini kınayıp eleştirmekte küçük bir zafer duygusu vardır. Savaşmakta, ha bire savaşmakta da bir zafer vardır. Tamam bir kere savaşın, iki kere savaşın ve hayatla da bir ateşkes imzalayın. Bazen size yakışan, hayat elinize her ne teslim ediyorsa bunu –öyle görünmese bile- adil payınız olarak kabul etmek ve kaldığınız yerden yolunuza devam etmektir. Hayatın adil olma mecburiyeti yoktur. Hayata komuta ya da kumanda edemezsiniz. Siz sadece hayatınızı yaşamak için buradasınız, ne olursa olsun. Yanlışları düzeltmek maziye dikkat sarf etmektir. Eğer dünyanın ne kadar da adaletsiz olduğuna konsantre olursanız bu sizi nereye götürür ki? Eğer dikkatinizin ve enerjinizin muazzam bir kısmı yanlışları ıslah etmeye harcanıyorsa siz de yanlış bir arenadasınız demektir. Yanlışları, hataları düzeltmek varoluşunuzun temelini oluşturuyorsa kendinizi yanlış yönlendiriyorsunuz demektir. Kendinizi ilerlemekten, ileri gitmekten alıkoyarsınız. Sizin trajedi olarak gördüğünüz şey adil değildir. Sizin algı ve idrak açınızdan bedenin ölümü adil değildir. Sorulacak sorular, buradaki mesele “adil”, “yanlış” veya “doğru” değildir. Ölüm sağda solda her yerde meydana geliyor ama sizin adalet algınıza, sizin isteğinize veya iradenize itaat ederek değil. Öyleyse ölümle de aranızda bir barış tesis edebilirsiniz, hayatla da barışabilirsiniz. Hatta yapabilirsiniz, edebilirsinizden de ötesi. Bunu yapmalısınız. “Neden” sorusu genellikle dolambaçlı yollara sapma halidir. “Buradan nasıl ileriye gidebilirim? Burayı nasıl geçebilirim?” ise çok daha hayırlı sorulardır. “Neden” sorusu sizi fasit dairelerin içine sokar. Bunun bir nihayeti yoktur. Hayatın, üzerinde düşünüp taşınmaktan ve hangi olayların meydana gelmesinin mantıklı olacağına dair yorumlar yapmaya çalışmaktan çok daha fazlası vardır. Hayat bunlardan öte bir şeydir. Hayatta neler olup bittiğinin yanıtı “İlerlemeye devam et. İleri gitmeye devam et.”tir. Soru “Ben n’aptım da bunu hak ettim?” değildir. İlerlemeden, ileri gitmeden önce serbest bırakmalı, özgür kılmalısınız. Hak etmek veya hak etmemek değildir mesele. Bu mesele bile değildir. Hayatı ölçemezsiniz. Hayat sizi yere düşürdüğünde ayağa kalkın. Haklı bir nedenin, aklanmanın, onaylanmanın arayışında olmayın. Belki de affetmek budur. Maziyi kendinize tutmazsınız, alıkoymazsınız. Ona sıkı sıkıya tutunmazsınız. Sallayıp sarsmazsınız. Ona çok fazla önem atfetmezsiniz, yere uzanıp, ellerinizi vura vura “Pes” de demezsiniz. Ayağa kalkar ve devam edersiniz. Sizin amacınız, ereğiniz hayatın getirdiği eşitliksizliğe vah vah etmek değildir. Her türlü detayı sevmek zorunda değilsiniz. Bunları anlamak zorunda değilsiniz. Siz yaşarsınız. Hayat size yöneltilen muazzam bir tekliftir. Yeryüzünde hayattasınız ve hayatı yaşıyorsunuz; hayatta olup bitenlerin dış görünüşünden çok daha büyük, çok daha yücesiniz. Çeviren: Engin Zeyno Vural
__________________ Taklitler aslını yaşatır. KIPSS. Ben soğuk değilim, siz cıvıksınız. . |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |