Daha geniş bir pencereden bakın



Tanrı dedi ki:

Sözlerim güzeldir Benim, siz de güzelsiniz. Güzellik çepeçevre sarar sizi. Kasvet dahilinde, karanlık dahilinde bile güzellik vardır. Ondan yana bakın. En korkunç, en berbat durumlarda bile güzellikten yana bir şeyler vardır. Hastabakıcının ses tonundaki bir şeyler olabilir bu. Masanın üzerinde duran bir bardak su olabilir. Pencereden içeri dolan günışığı olabilir. Gökyüzündeki bir bulut olabilir. Bir dostun ayak sesleri olabilir. Cama vuran yağmur damlaları olabilir. Siz olabilirsiniz.

Kendinizi kasvetli, karamsar hissettiğinizde kendinize odaklanıyorsunuzdur. Hayat sizin çevrenizde dönmez, hayatın tamamı sizinle alakalı, size dair bir şey değildir canlarım; ama yine de hayatın bu eğimli noktasına, size bile gerçekte faydası olmayan bu açısına geri kayıverirsiniz ya da oradan hiç kalkmazsınız. Kahvaltınızdaki ekmeklerin şöyle kızarmış olması, yumurtanızın böyle pişirilmiş olması, portakal suyunuzun özel bir bardakta verilmesi hoşunuza gidiyordur. Bir şey şu şekilde, bir başka şey de bu şekilde hoşunuza gidiyordur; dikkatiniz de size keyif veren şeylerle vermeyenler arasında gidip gelir. Hmm, galiba sizi memnun eden şeylerden ziyade hoşnutsuz kılan şeylere daha fazla odaklanıyorsunuz siz.

Başka insanların her şey kendi etraflarında dönüyormuş gibi düşünmeleri, böyle davranmaları size rahatsızlık verir. Ama bu arada siz de her şeyin kendi etrafınızda döndüğünü; her şeyin sizin rahatınız, müsait olmanız, tercihleriniz veya o günkü ruh halinizle alakalı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz.

Kendi tercihlerinize öncelik vermeyi bırakmanızı dilimde tüy bitene kadar söylemeye devam edebilirim; sizse bunu nasıl yapacağınızı ya bilmiyorsunuzdur ya da bir süreliğine bırakıp sonra tekrar aynı noktaya geri dönersiniz.

Öyleyse bunun yolu şöyledir işte:

Aklınızda daha büyük bir resim olsun. Hayatı içine sıkıştırdığınız o küçük çemberin dışına çıkın. Düşünmek, dikkate almak için size nelerin hoş geldiği ya da gelmediğinden çok daha fazlası vardır. Daha önemli şeyler vardır canlarım. Etrafınıza çok daha geniş bir çember çizin, bu çember dahiline sizi aldığı denli başkalarını da alsın. Evet ya, başkaları da var, değil mi? Bir şeyi kendi yaptığınız şekliyle tercih etmekte mutlak surette haklı olabilirsiniz; ama sizin tercihinizin dahilinde öncelik teşkil etmediği büyük de bir resim var. Sizin tercihiniz, beğeniniz düşündüğünüz kadar önemli değil sadece. Keyif almadığınız şeyden de keyif alın! Birisi ekmeği size iyice kızartarak ya da doğru düzgün kızartmadan servis edince de keyif alın.

Toplu taşıma, trafik kuralları, web sayfaları gibi daha kamusal daha sosyal konulara gelirsek bazı şeylerin uygulamasının neden böyle yapıldığına dair sebepler olabilir pekala ve sizin bunları da dikkate almanız gerekir. Kendinizden ötesini düşünseniz, kendinizin haricinde daha geniş bir perspektiften bakabilseniz dışarıyı görebileceğiniz daha geniş bir pencere de bulursunuz ve belki de bu kadar çok şikayet ediyor olmazsınız? Bu büyük bir değişim olurdu, değil mi?

Dışarıya bakmak için şöyle kocaman güzel bir pencereyi ilk tercih eden siz olabilecekken konu kendi bakış açınız olduğunda küçücük bir delikten; hayatın burnunuzun ucundan ötesine gitmeyen küçücük bir kesitinden bakma eğilimini pek ala taşıyabiliyorsunuz.

Ya kendinizi başkalarının da yerine koysaydınız, onların gözüyle de baksaydınız durumu o zaman nasıl değerlendirirdiniz acaba?

Bu şefkat meselesidir, merhamet meselesidir. Anlayış meselesidir. Ve bunlardan da fazlasıdır. Sizin gelişiminiz, büyüyüp tekamül etmenizle ilgilidir.

Ben-merkezli olmak bir hamlık, bir gelişmemişlik halidir. Suç değildir. Olmamışlıktır, hamlıktır bu. Yetişkin bir beden içinde iki yaşında bir bebek olmayın siz. Bunu yapmazdınız değil mi? Ama yine de bazıları böyledir. Aslında tüm Çocuklarım içlerinde birer çocuktur. Bunun da iyi, hoş bir yanı vardır ama büyük resme bakmanın, daha geniş bir perspektiften bakmanın da hoş ve iyi bir yanı vardır. Böyle bakacaksınız değil mi? Daha uzakları görmek üzere bakacaksınız? Kendinizden ötesini görmek üzere bakacaksınız?

Çeviren: Engin Zeyno Vural