Gerçek bir lider olun



Tanrı dedi ki:

Bugün hayat dahilinde kendinizi ifade edeceksiniz. Savunma yapmaktan ziyade kendinizi ifade edin ve tabii ki bunu da saldırgan bir şekilde yapmayın. Günlerinize karşı olan tutumunuz pek çok açıdan, bir buldog gibidir sizin. Günlerinizi serbest bırakmazsınız; izin vermezsiniz ki gitsinler. Parça parça etmek için hemen hazırsınızdır. Onları dişlerinizle yakalayıp ağzınızda iyice bir sallamaya, size teslim olana kadar yerden yere vurmaya hazırsınızdır.

Canlarım, güne sizin teslim olmanız daha hayırlıdır. Bu vazgeçmek, tahttan inmek anlamına gelmez. Bunun anlamı tahtınızı, konumunuzu müdafaa etmektir. Önemli olan o tahtta nasıl oturduğunuzdur. Bezgin bir şekilde, kambur kambur oturmazsınız ama arkanıza yaslanabilirsiniz tabii ki. Önüne gelen tüm dilekleri reddetmeye hazır zorba bir Hükümdar gibi de oturmak istemezsiniz tahtınızda elbet.

Gerçek bir lider kendi önemini çok da büyütmez öyle; kendisini çok fazla önemsemez. Gerçek bir Hükümdar mütevazidir. Ona çok fazla sorumluluk verilmiştir. Yerini bilir. Asi olması gerekmediği gibi, kendisiyle hemfikir olmayanların üzerinde de tepinmez o.

Dolayısıyla sizin de hayata razı gelmeniz, onu kabul etmeniz gerekir. Masum olduğunu kabul edin, suçlu görmeyin onu. Bastırmaya, prangalamaya çalışmayın. Bırakın hayat olsun, hayat aksın. Uzlaşın onunla, anlaşın, bağdaşın. Hoşça buyur edin. Dünyadaki bir Hükümdarın Tanrı olmadığını biliyorsunuz yani. Bir Hükümdar dünyayı yönetmez, onda yaşar ve çok defa da olup biteni yaygara koparmadan almak, bunlara kabul göstermek zorunda kalır. Bir Hükümdar ofisteki zorba, disiplin takıntılı amir değildir. Savaşan bir ordunun başındaki general değildir.

İyi bir Hükümdar huzurlu, sakin bir adamdır. Kafa tutan, asi bir adam değildir. Hayata karşı bir isyancı değildir o. Hayattan yanadır, ona destektir.

İyi bir Hükümdar Kainatın idaresinden mesul olmadığını bilir. Her şey onun istediği gibi gitmediği zaman sinirlenip kızmaz.

Enerjisini muhafaza eder. Gözleri parlaktır. Sevinç, mutluluk içindedir o. Sahip olduğu güç ve iktidarla ilgili olarak kandırmaz kendisini. Mizah gücünü kullanır. Aşırı taleplerde bulunmaz. Önüne gelen herkese karşı hürmetkar olmaya gayret eder ve otorite cübbesini pek de fazla giymez öyle.

Güneşi ya da denizin dalgalarını kontrol etmediğini bilir o. Güneşin göründüğü her yerde ışıldadığını ve dalgaların da ne getireceklerse kıyıya onları her halükarda getirdiklerini bilir.

Bir Hükümdar kendi kendisinin efendisidir. Büyüklüğü buradadır.

Olup bitenler karşısında bağırıp çağırmaz, atıp tutmaz. Bunlara karşı komplolar üretmez. Olup bitenlere gözlerini kapatmaz ama yakınıp söylenmez de. Canı o gün eğer sarısına ekmek batıracağı sahanda yumurta istemişse ve Hayatın Aşçısı da ona omlet getirmişse eğer omleti yer. Kendisine servis yapılmasından dolayı mutludur. Kendisine sunulan şeyler karşısında iyi huylu, nazik tabiatlıdır.

Dolayısıyla sizin de hayatı protesto edip durmayan İyi Bir Hükümdar olmanız icap etmektedir. Kendisine saygı duyan ve hayatla olan ilişkisi bağırıp çağırmaktan, yaygara koparmaktan çok daha fazlası olan. Hayat karşısında pes edip dağılmayan, hemen de teslim olmayan. Sarıları sulu kalmış sahanda yumurta isterken omleti kabul etmek hayata teslim olmak ya da pes etmek değildir ki.

Hepsinden öte bir Hükümdar arpacı kumrusu gibi kara kara düşünmez öyle. Gününün geri kalanını o omlete esef ederek geçirmez. Bu omlet meselesinin kendisini ya da gününün geri kalanını iyice bir çırparak omlete çevirmesine izin vermez. Kahvaltı sofrasından kalktığında sofrayı arkasında bırakır. O bölümü arkada bırakır ve bir sonrakine geçer.

Sizin de Dünyadaki hayatınızın hükümdarı olmanız gerekir, bu murad edilir. Her şey hep sizin istediğiniz gibi gitmeyebilir ama siz gününüz için iyi şeyler dileyin. Hayatınızın bir bölümü, sadece bir bölümdür ancak ve bir günün bitip de yarın güneşin yeniden doğacağını bilirsiniz işte. Haklarınızla arzularınız arasındaki farkı bilir ve hayat içinde dosdoğru ilerlersiniz.

Çeviren: Engin Zeyno Vural