Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Kişisel Gelişim (https://www.forumaski.com/kisisel-gelisim/)
-   -   Olumlu Düşünmenin Gücü (https://www.forumaski.com/kisisel-gelisim/21909-olumlu-dusunmenin-gucu.html)

KaRaqiZz 19.12.2012 19:53

Olumlu Düşünmenin Gücü
 
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

Olumlu Düşünmenin Gücü

Sahip olduğunuz koşulları değiştirmek için önce farklı düşünmeye başlayın.
Norman Vincent Peale

Bir insanın yaşamına yön veren en önemli etmen zihninin şekillendirdiği düşünceleridir. Çocukluğumuzdan itibaren oluşturduğumuz düşünce kalıpları yaşamımızın niteliğini belirlemektedir. Zihnimizde üretilen düşünceler yaşam sürecinde bizi mutlu edebildiği gibi son derece mutsuz da edebilir. Yani hayata nasıl bakıyorsak hayatta bize öyle bakacaktır.

Bir insanın hayatında düşünmediği hiçbir şey gerçekleşemez. Düşünmeden hiçbir şeyi yapamayız ve hayatımıza sokamayız. Örneğin boş bir kağıda hiçbir şey düşünmeden bir şeyler karalamaya çalışın. Başaramazsınız. Çizdiğiniz her çizgi düşüncenizin sonucu oluşmuştur. Eliniz zihninizde üretilen düşüncelere göre hareket eder. Küçük yaşlarımızdan itibaren çevremizden bize yansıyan çok sayıda olumsuz düşünce ile kodlanıyoruz. Örneğin sen yapamazsın sen beceremezsin çirkinsin çok uzunsun çok kısasın çok hareketlisin babam kalp hastalığından öldü beni de aynı akıbet bekliyor gibi düşünceler zaman içinde bilincimizde veya bilinçaltında tepkilere neden olmaktadır. Bazen bunları eğer vücudumuz güçlü ise zarar görmeden atlatırız. Çoğu zamanda bizi hastalığa kadar götüren düşünce kaosu içinde yaşarız.

İnsan olumsuz duygu ve düşünceler olmadan da yaşamını sürdürebilir. Yaşama dair sorunlarımızın olması bizim olumsuz saldırgan ve kötü olmamızın koşulu olamaz. Hiç birimizin yaşamak için endişeye korkuya öfkeye ihtiyacı yoktur. Yaşam içinde önce aile daha sonra eğitmenler ve toplum bu tür düşüncelerin insanda oluşmasına sebep olmaktadır. Örneğin; okumazsan adam olamazsın yemeğini yemezsen annen seni sevmeyecek ders çalışmazsan babana söylerim ...gibi.

Sözcükler de tıpkı düşünceler gibi enerjiye sahiptir. Sözcükler ifade edilen düşüncelerdir ve niyetimizin mesajını taşırlar. Onlar kendilerine uygun enerjileri çağırırlar. Eğer sürekli olarak çevremize kilo vermek için ne kadar uğraşıp didindiğimizi söylüyorsak daha fazla didinme yaratmayı sürdürürüz. Eğer insanlara devamlı korkularımızdan endişelerimizden bahsedersek yaşantımıza devamlı korkacağımız ve endişeleneceğimiz olayları çekmeye devam ederiz. Zararsız olduğunu zannettiğimiz bir gevezelik bile enerji yayar. Hiçbir düşünce boş değildir! Enerji düşünceyi izler neyi yansıtırsak onu çekeriz. Kısacası düşüncelerimizi sözcüklerle ifade ettiğimizde onların enerjileri Evren'e yayılıp bize düşünce ve sözle sunduğumuz şeyleri misliyle geri getirirler. Ne düşüneceğimizi seçebildiğimiz gibi sözcüklerimizi de bilinçli olarak seçme gücüne sahibiz.

Vermek istediğimiz mesaj iyi niyetle de olsa olumsuz cümleler ile yanlış enerjiler oluşturulmaktadır. Toplumumuzda sık söylenen "erkekler ağlamaz" "kızlar ağaçlara tırmanmaz" "birisi sana vurursa sen de ona vur" "kazasız belasız git" "çok gülersen çok ağlarsın" veya "yabancılara güvenilmez" "geceleri yalnız başına sokağa çıkılmaz" "insanlar seni aldatır" "parayla saadet olmaz" gibi örneklerini çoğaltacağımız düşünce kalıplarıyla oluşan mesajlar birçok inançkalıbını oluşturur.

İşte hepimizin çok iyi bildiği olumsuz düşünce ve duygulardan birkaç örnek : "endişe yargılamak kıyaslamak kıskançlık sevgisizlik kendi değerini bilmemek inat şüphe nefret hırs ve rekabet bağımlılık sabırsızlık korku uyandıran düşünceler; hastalık yalnız kalma dışlanma aldatılma kaybetme başaramama anlaşılamama eleştirilme."

Düşünceler bilincimizin denetimi altında olduğuna göre istediğimiz düşünceyi bilinçli olarak seçebilir ve düşüncelerimizi kontrol edebiliriz. O zaman neden kızgınlık öfke korku endişe hırs. gibi düşünceler yerine enerjimizi artıran auramızın çakralarımızın dengede olmasını sağlayan bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiren kendimizi sağlıklı ve mutlu hissettiren sevgi şevkat iyilik dolu düşünceleri yaşantımızda kalıcı bir hale getirmiyoruz ?

Alıntı.


Narsinha 14.01.2013 21:49

Olumlu Düşünmenin Gücü
 
“Tek bir olumlu düş, binlerce olumsuz gerçeklikten daha güçlüdür.”
Akhenaton

İnsanlar, hayalleriyle yaşarlar. Çoğu zaman da düşleriyle... Düşlerimiz, bize yol gösteren bir kapıdır çoğu kez. Yüreğimizin bizi çoğu kez uyarması ya da doğamızın içimizdeki karışık duygulardan kurtulmamız için ruhumuza ve aklımıza gönderdiği "onarıcı" sinyallerdir. Hayata bakış açımızı olumsuzluktan olumluluğun "güçlü" ellerine bırakan...

Söyle demişti Simyacı: "Bir şeyi çok istersen, bütün evren onu gerçekleştirmek için işbirliği yapar." Düşlerimiz de böyledir. Kendi "kişisel menkıbemize" ulaşmak için bizi cesaretlendirir. Bizi güçsüzlüğümüzde sarar ve her zaman, "Bir adım daha... Hadi bir adım daha atıver!" deyip bizi düştüğümüz yerden kaldırır. Hayat yolunda ilerlemeye yönlendirir...

Düşler, sadece rüyadayken gördüklerimiz değil, hayat karşısında aldığımız duruştur ayrıca. Hayallerimizin ve beklentilerimizin, geleceğimize aldığı "gard"dır. Ne Polyanna´cılık oynayacak kadar hayata "pembe bir gözlük"le bakmak, ne de büsbütün Ümitsizliğe düşmek... Bu ikisinin kesiştiği yerdir, hayata tutunmamızı sağlayan şeyler...

Aynı pencereden bakan iki mahkûm gibidir "olumlu" ve "olumsuz" düşünen insan. Birisi, gökteki yıldızları görür bakarken; diğeri yerdeki çamurları... Aslında mutsuzluğumuza sebep olan şey de budur! Hayatın olumsuzlukları arasında kaybolmuşken, elimizdeki şeylerin değerini görmek; mutluluğu küçük şeylerle de olsa yakalayabilmek... Biz de bu hayata mahkûmuz. Yeryüzüne gelmek, bizim seçimimiz değildi. Ama gözümüzü çamurlardan ayırıp gökteki yıldızlara diktiğimiz zaman, "içimizi tuhaf bir sıcaklığın" sardığını hissederiz. En yakın sınıf arkadaşımızın "zor günümüz"de yanımızda olduğunu" gördüğümüzde ya da bizim de onun için aynı şeyi yaptığımızda da aynı sıcaklığı duyarız. Dostluğu, samimiyeti ve de en önemlisi "yalnız olmadığımızı" ve bu hayatın bir parçası olduğumuzu.

Asla önemsiz değiliz... Asla bir "hiç"ten ibaret değiliz. Şairin dediği gibi; "sevebildiğimiz" kadardır ömrümüz. Vatanımızı, anne-babamızı, sınıf arkadaşlarımızı ve dahası kendimizi...

Karamsarlığın bize zerre kadar faydası olmuş mu şimdiye kadar? Ya da yarının kaygılarıyla bugünümüzü cehenneme çevirmenin... Dünü değiştiremem. Yarın ise hala gelmedi. Tek bir zaman var benim için: Şu an ve şimdi... Akıp giden hayata tek dimdik durabileceğim yer... Sadece şimdi... Olumlu düşündüğüm, hayattan keyif aldığım bir şimdi; yarınımın dolu dolu ve mutlu geçmişi değil mi?

Gerçek olmasın isterse düşlerim... Yarın, son model bir arabam olmasın. Ama sahip olduklarım ve şu an elimde olanlar... Hala "eski bir anı"ya dönüşmemiş arkadaşlıklar, gençliğim, sağlığım, kendimden çok sevdiğim annem-babam ve daha onca şey! Tanrı´nın hediye ettiği sağlam şu iki göz, ellerim ve ayaklarım, insanlara kendimi ifade edebileceğim bir dilim ve dostlarımın duyabildiğim sesleri... Ya bunlara sahip olamayanlar!


Saat: 14:16

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.