Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Kişisel Gelişim (https://www.forumaski.com/kisisel-gelisim/)
-   -   Gelecek Hayaliniz – Hayat Yolculuğumuz da böyle değil mi? (https://www.forumaski.com/kisisel-gelisim/9299-gelecek-hayaliniz-hayat-yolculugumuz-da-boyle-degil-mi.html)

ira 21.09.2012 12:21

Gelecek Hayaliniz – Hayat Yolculuğumuz da böyle değil mi?
 
Düşler Tarlası”, başrolünde Kevin Costner’ın rol aldığı bir filmdir. Orta yaşlarda evlenen bir çiftçi (Costner) hanımıyla beraber bir çiftlikte yaşar. Yedi yaşında bir kızları vardır. Çiftlikte mısır yetiştirirler. Costner bir gün mısır tarlasında dolaşırken bir ses işitir. “Eğer inşa edersen, o gelecek!” Çiftçi, sesi eşinden ve kızından olmadığını fark eder. Bir gün sese sorar: “Kim gelecek?” O sırada tarlanın bir bölümünde ışıklandırılmış bir beyzbol sahası hayali ve 50’li yıllarda ölmüş olan, hayranı olduğu beyzbol oyuncusunu görür. Eşine durumu anlatır; eğer tarlanın bir bölümüne bir beyzbol sahası kurarsa, Joe Jackson gelecek ve beyzbol oynayacaktır. Eşi ipoteklerini, ürünü feda ederlerse batacaklarını anlatır. Çiftçi, babasının öldüğü yaşta olduğunu, gittikçe babasına benzemeye başladığı için ölesiye korktuğunu ve muhtemelen babasının da benzeri sesler duyduğunu, ama hiç dinlemediğini söylediğinde, eşi ona destek verir.
Çevredeki tüm komşuları bu yeni beyzbol sahasını niye yaptığını anlamazlar. Sahanın yapımı üzerinden mevsimler geçer; gelen giden yoktur. Bir gece umutsuzca eşiyle hesaplamalar yaparken kızları gelir ve sahada birinin olduğunu söyler.
Sahada, yıllar önce ölmüş olan beyzbolcular, beyzbol oynamaktadırlar. Çiftçi, hayranı olduğu beyzbolcunun sahanın çizgileri dışına çıkamadığını görür. Oyuncu diğer arkadaşlarını çağırmak için giderken döner ve sorar: “Burası cennet mi?” Çiftçi cevaplar: “Hayır, Iowa!” Ertesi gün misafirleri geldiğinde çiftliği satması için baskı yaparlar. Çiftçi ve kızı Karen, sahadaki beyzbolcuların maçını seyretmeye başladıklarında, üç misafirin sahada oynayan oyuncuları görmediklerini fark ederler. Oysa anne, baba ve kız, sahada oynayanları görmekte ve onlarla konuşmaktadırlar.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Bu filmin ilk bölümü. Bana özetleyin derseniz aklıma gelen ilk cümle: [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]; görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görebilirsiniz. “Eğer onu inşa edersen, o gelecek.” sesini çiftçiden başkası duymadı; çünkü ses onun içinden geliyordu. Sonra bunu ailesiyle paylaştığında, bu hepsinin hayali hâline geldi.
Kıbrıs’ta Abdullah Bey’le tanıştım. Bir seminerimi dinledi, ardından heyecanla gelip bana harika bir hikâye anlattı:
“Hocam, yedi yıl önce elime bir broşür geçti. Yedi yıl bu broşürü cebimde taşıdım. Her sabah giydiğim pantolonumun cebine geçirdim, her gün çıkarıp ona baktım. Herkes bana: “Bu broşürde ne var Allah aşkına, niye yanında taşıyorsun?” diye sordu. Broşürde bazı et işleme makineleri vardı. Kimse benim o broşürde gördüğüm şeyi görmüyordu.”
Abdullah Bey, bugün Kıbrıs’ın iki entegre et fabrikasından birinin sahibi. Çok tanınmış ve başarılı bir iş adamı. Broşüre bakanlar makineler görürken, o bugün başında olduğu işletmeyi görüyordu.

Başka bir küçük hikaye de şöyle :
Genç bir adam, bir bilgenin olduğu tapınağa gelir ve mutluluğun sırrını sorar. Bilge, genç adamın eline zeytinyağı dolu bir kaşık verir ve dökmeden bu tapınağı gezmesini ister. Döndüğünde gence sorar: “Tapınak nasıldı?” Genç adam zeytinyağını dökmemek için tapınağı görmeden gezdiğini söyler. Bilge, adama elindeki kaşıkla devam etmesi gerektiğini söyler.
Genç adam bir süre sonra gelir ve gördüğü harika şeyleri ayrıntılarıyla anlatır; kaşığındaki yağ olduğu gibi dökülmüştür.
Genç adam yaşadıklarından bir şey anlamamıştır ve sorar bilgeye: “[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]” Bilge, cevaplar: “Elindeki bir kaşık yağı dökmeden etraftaki tüm güzellikleri görebilmektir.”

“Düşler Tarlası” filminde dikkatimi çeken sahnelerden biri de çiftçinin, tarlanın bir bölümünde hayallerini gerçekleştirirken, geri kalan bölümünde mısır yetiştirmeye devam etmesiydi. Gerçekler için hayallerini, hayalleri için de gerçekleri feda etmedi.
Hazin bir öyküdür bu… İhtiyar balıkçı, Karayipler’de 85 gün olta salladıktan ve eve eli boş döndükten sonra, bir gün iyice açılıp “[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]”ı yakalar. Lakin kıyıya dönerken, yedeğine aldığı, teknesinden yarım metre daha büyük olan bu kılıçbalığı, yol boyu kan kokusuna gelen canavar köpekbalıklarınca didik didik edilir.
Balıkçının bu korkunç mücadeleden elinde kala kala dev balığın iskeleti kalmıştır.
Kan revan içinde, uykusuz ve bitkin sahile yanaşırken “Beni adamakıllı yendiler… Hem de ne yeniş.” diye geçirir içinden…
“Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar…”
Hayat yolculuğumuz da öyle değil midir?
Kimi için güzel bir kadındır “büyük balık”, kimi için zengin bir damat, iyi bir hayat, hayırlı bir evlat ya da müstakil bir ev, son model bir araba, sınırsız servet…
Kimi, büyük balığı hiç görmeden ölür. Kimi, bir kez tuttu mu, bir daha açılmaz hiç… Onunla gömülür. Kimi ise yaşam denilen şakaya gelmez deryanın dalgalarında yalpalana yalpalana arar büyük balığı bir ömür boyu… Açıldıkça bulma şansıyla birlikte artar, yitirme ihtimali… Zor bulanlar, çabuk yitirir bazen…
Acımasızca yağmalanır ve sonuçta elde bir kılçıkla kalakalırlar.
Yenilgi değildir onlarınki aslında…
Olsa olsa biraz fazla açılmışlardır.
Ama insanlık, kısmen de onların fazla açılması sayesinde ilerler.
Keşke biraz fazla açılsanız… Sonra dönüp baktığınızda “İyi ki yapmışım.” deseniz. Emin olun bütün bir yaşamı kıyıda geçirip sonra da “Keşke biraz açılsaydım.” demekten daha iyidir. Hayallerinizin büyüklüğü, geleceğe bakışınızın ve ufkunuzun genişliğine bağlıdır.
Çetin Altan, “Güneydoğu’daki bir ağanın milyarları ıstakoz ve şampanyanın tadına bakmaya yetmez.” der.
Hani köyün çobanına sormuşlar: “[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]” “Hep soğanın cücüğünü yerim.” demiş. İleride olacağınız yeri, hayallerinizin büyüklüğü ve sıra dışılığı belirler. Bakın, “hedefleriniz” demiyorum… Yanındaki çobana sormuşlar: “Sen ne yapardın?” “Bana bir şey bırakmadı ki!” demiş.
Karaman’a bir eğitim için davet edildim. Semineri BİFA bisküvileri organize etti. Orada harika kültür yatırımları yapmışlar. Beni şaşırtan şey ise şehrin ortasında gördüğüm Piri Reis heykeli oldu. Dünya denizlerini dolaşan, o inanılmaz haritaları yapan Piri Reis, bozkırın ortasında ufacık bir şehirden çıkmış. Sizce onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği hayal gücü müydü?
Albert Einstein; “Kendimi ve düşünme yöntemlerimi gözden geçirdiğimde, hayal etme yeteneğimin somut bilgiyi özümseme becerimden çok daha ağır bastığı sonucuna varırım.” der.
Öyleyse enerjinizi korkularınıza değil, rüyalarınızı gerçekleştirmeye harcayın ve biraz fazla açılın…
Unutmayın: Hayalleriniz, hedefleriniz değildir; mutlaka ulaşmanız gerekmez.
Yaman Koray’ın “Büyük Orfoz” romanında, dalgıç 20 metre derinlikteki dev bir orfozun peşindedir. Kitabın sonunda balığı vurur ve müthiş üzülür. Hayali bitmiştir.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar demişler ya; keşke adam o deniz kızlarını hiç görmeseydi, değil mi?


alıntı

HaDeS 06.06.2019 21:17

Gelecek Hayaliniz – Hayat Yolculuğumuz da böyle değil mi?
 
Hayalleriniz, hedefleriniz değildir; mutlaka ulaşmanız gerekmez.


Saat: 18:30

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.