Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Okumaktan sıkılmayan, geçmişi merak eden ve günümüzdeki gelişmelerle geçmişi özdeşleştirmekten hoşlanan öğrenciler, tarih konularını kolayca öğrenebilmektedirler. Tarih kolay öğrenildiği gibi, kolayca da unutulabilmektedir. Çünkü, yüzlerce bilgiyi (neden - sonuç - anlaşma maddesi gibi) akılda tutmak gerekiyor. Atalarımız "Okumadan âlim, yazmadan katip olunmaz." demişler. Tarih dersine çalışırken konuları anlayarak okumalı, bir yandan da küçük küçük notlar alınmalıdır. Dersi öğretmen anlatırken iyi dinlemeli, anlaşılmayan yerler sorulmalıdır. Not tutma da ihmal edilmemelidir. Daha sonra bu notlar gözden geçirilerek, konu tekrar edilmelidir. Bilgilerinizi kontrol etmek, sağlamlaştırmak ve konulara dair yorum gücünüzü artırmak için, bulabildiğiniz kadar soru çözmelisiniz. Bol soru çözme, soru çözme hızınızı artıracağı gibi, bilgi eksikliklerinizin görülmesini de sağlayacaktır. Konularla ilgili temel bilgiler çok iyi bilinmelidir. Önemli olayların nedenleri ve sonuçları, önemli olaylar arasındaki etkileşim günümüze kadar devam eden etkileri öğrenilmelidir. Tarih konularıyla ilgili temel kavramlar ve terimler çok iyi bilinmelidir: Merkezi otorite, siyasi birlik, feodalite, rönesans, manda ve himaye gibi. Temel bilgiler ve kavramlar arasında bağlantılar kurulmalıdır. Örneğin, Haçlı Seferlerinin sonuçlarıyla Avrupa'daki siyasal, sosyal, ekonomik ve bilimsel gelişmeler arasındaki etkileşimin bilinmesi gibi. Tarih olayları arasındaki benzerlikler, ortak noktalar bilinmelidir. Örneğin, ekonomik çıkarların devletler arasında savaşa neden olması. Milliyetçilik akımının etkisiyle bağımsızlıklarını kazanmak isteyen ulusların imparatorluklara isyan etmesi veya ham madde ve pazar rekabetinin sanayileşmiş ülkeler arasında anlaşmazlıklara neden olması gibi. Buna din unsuru, egemen olma duygusu, toprak kazanma isteği de örnek olarak gösterilebilir. Geçmiş yıllarda çıkan KPSS soruları çözülmelidir. Konular halledildikten sonra bolca test çözülmelidir. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ Türklerin anayurdu Orta Asya’dır. Orta Asya, doğuda Kingan Dağları, batıda Hazar Denizi, kuzeyde Sibirya düzlükleri, güneyde ise Hindikuş, Tibet ve Karanlık Dağları ile çevrilidir. Bölge yüzey şekilleri itibariyle yüksek platolardan oluşmakta, karasal iklim hüküm sürmekte, bozkır bitki örtüsü görülmektedir. Bu nedenle tarıma elverişli bir yer olmayan bölgede yaşayanlar hayvancılıkla uğraşmışlar ve göçebe bir yaşam sürmüşlerdir. Göçebe kültürünün sonucunda şu durumlar ortaya çıkmıştır; Merkezi yapı güçlenememiş (boylar federasyonu şeklinde örgütlenme vardı.), Mimari ve şehircilik ortaya çıkmamış, Ekonomi, hayvancılığa dayalı kalmış, Sanat, taşınabilir eşya ve hayvan figürleri üzerine yapılmıştır. Ayrıca çadır sanatı gelişmiştir. Yazılı hayat geç başlamış, onun yerine sözlü edebiyat ve sözlü hukuk (töre) gelişmiştir. Hapis cezaları kısa süreli olmuştur. Toplum dayanışmacı olmuş ve imtiyazlı (ayrıcalıklı) bir sınıf anlayışı görülmemiştir. (Kölelik de yoktur.). Özel mülkiyet anlayışı gelişememiştir. At ve koyunun etkin olduğu bir bozkır kültürünün gelişmesini sağlamıştır. Askeri yapı gelişmiştir. ÖRNEK SORU Türklerin Orta Asya’da dış tehlikelerle karşı karşıya kalmaları ve topraklarının doğal sınırlarla korunmamış olması, aşağıdakilerin hangisinde yeteneklerinin gelişmesine neden olmuştur? A) Askerlik B) Ticaret C) Tarım D) Dokumacılık E) Hayvancılık (1999/DMS) Cevap: A Orta Asya’nın Tarih Öncesi Devirlere ait ilk kültür merkezleri; Anav (M.Ö. 4500 – M.Ö. 1000): Orta Asya’nın en eski kültürüdür. Kelteminar, Afanasyeva (M.Ö 3000 – M.Ö. 1700): Bu kültür çevresi geniş bir alanı etkileyerek Orta Asya uygarlığının temelini oluşturmuştur. Andronova (M.Ö. 1700 – M.Ö. 1200): Bu kültürde yaşayanlar atı evcileştirmişlerdir. Karasuk (M.Ö. 1200 – MÖ. 700): Orta Asya uygarlığında demir ilk defa bu bölgede işlenmiştir. Tagar (M.Ö.700 – M.Ö. 100): Orta Asya’daki kültürlerin en gelişmiş olanıdır. Türklerin Orta Asya’dan Göç Sebepleri: İklim ve bitki örtüsündeki olumsuz değişiklikler (kuraklık, otlak ve meraların azalması, tarım alanlarının daralması), Salgın hayvan hastalıkları, Boylar arası hâkimiyet mücadelesi, Hızlı nüfus artışı, Dış baskılar (bağımsızlık düşüncesi), Dünya hâkimiyeti düşüncesidir. Doğuya gidenler; Uzakdoğu ve Çin’e, Batıya gidenler; Anadolu, Avrupa, Mezopotamya, Suriye ve Mısır’a, Kuzeye gidenler; Sibirya içlerine kadar, Güneye gidenler; Hindistan, Afganistan ve İran’a kadar uzanmışlardır. Göçlerin Sonucunda; Göç edenlerin çoğu, gittikleri bölge halkı içerisinde kendi milli benliklerini kaybetmişlerdir. Farklı kültürlerin kaynaşması, yeni uygarlıkların meydana gelmesinde etkili olmuştur. Türkler teşkilatçı özellikleri sayesinde göç ettikleri yerlerde güçlü devletler kurmuşlardır. Göç edenler gittikleri bölgelere daha yüksek bir medeniyeti götürmüşlerdir. Örneğin; maden işlemeciliği, dünyaya Orta Asya göçleriyle yayılmıştır. Türkler gittikleri yerlerde devlet yönetimi ve askeri teşkilatlanma açısından örnek olmuşlardır. Batıya giden Türkler, Kavimler Göçü’ne neden olmuşlardır. Göçler sonucunda Türk Tarihini bir bütün olarak incelemek zorlaşmıştır. kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Orta Asya’dan göç etmeyen Türk toplulukları Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. NOT-1: Göçleri kolaylaştıran etken; atın evcilleştirilmesi ve tekerleğin kullanılmasıdır. NOT-2: Göç dalgasından ilk etkilenen bölgeler Ön Asya ve Çin olmuştur. NOT-3: Yazı kullanılmadığından dolayı Türk göçleri ile ilgili kesin bilgiler elde etmek güçtür. “Türk” Kelimesinin Anlamı Türk kelimesi “türemek” fiilinden gelmektedir. Ayrıca “Töreli” yani kanun ve nizam sahibi anlamında da kullanılmaktadır. Sıfat olarak kullanıldığında Türk kelimesi “güç, kuvvet” anlamındadır. Türk kelimesinin devlet adıyla tarihte ilk kez kullanılması 6. asrın içerisinde başlamıştır (Göktürkler). Daha sonraki dönemlerde Türk soyundan gelen bütün toplulukları ifade eden ulusal bir isim olmuştur. Tarih boyunca Türk adını taşıyan devletler; Göktürkler, Türkiye Cumhuriyeti, Hatay Türk Devleti, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkmenistan’dır. Coğrafi bir ad olarak Türkiye - Türkia şeklinde ilk defa Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır. 11. yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu için kullanılacaktır. NOT: Tarihteki ilk atlı göçebe Türk topluluğu İskitler (Sakalar)’dır. Karadeniz’in kuzeyinde ve Orta Asya’nın batısında yaşamışlardır. En ünlü hükümdarları “Alp Er Tunga”dır. “Şu” ve “Alp Er Tunga” destanları vardır. Ordularında Amazon denilen kadın askerler bulundurmuşlardır. İSLAMİYET’TEN ÖNCE KURULAN TÜRK DEVLETLERİ ASYA HUN DEVLETİ (M.Ö. 220 - M.S. 216) Göçlerden sonra Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletidir. Orhun ve Selenga ırmakları arasında kurulmuştur. Hunların merkezi, kutsal kabul edilen Ötüken’dir. Bilinen ilk hükümdarları Teoman’dır (M.Ö. 220 - 209). Bu dönemde Çin’e yapılan akınlar sonucunda Çinliler tarafından ünlü “Çin Seddi” yapılmıştır. Mete Han Dönemi Asya Hunları’nın en parlak dönemidir (M.Ö. 209 - 74). Bu dönemde Asya’daki birçok kavim (bütün Türk boyları) Hunların hâkimiyetine girmiştir. Sınırlar; Moğolistan’dan Hazar Denizi’ne kadar genişlemiştir (Orta Asya Türk siyasi birliği ilk kez sağlanmıştır.). Mete Han’ın getirdiği “Devlet Hükümdar Ailesinin Ortak Malıdır.” töresi (veraset sistemi = kut anlayışı) ile askerlik ve orduda kullandığı “Onluk Sistem” daha sonraki Türk devletleri tarafından benimsenmiştir. Asya Hunları, taht kavgaları ve Çin entrikalarıyla M.S. 48’de Kuzey ve Güney Hunları olarak 2’ye ayrıldı. Kuzey Hunları M.S. 156’da Siyenpiler tarafından, Güney Hunları ise Çin tarafından yıkılmıştır. Kuzey Hunları’nın yıkılmasından sonra bölgedeki Türk boyları Batıya göç ederek Kavimler Göçü’nü başlatmışlardır. Kavimler Göçü’nün sonuçları; Avrupa büyük bir kargaşa içinde kaldı. Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı olmak üzere parçalandı. Batı Roma 476’da, Doğu ise 1453’te yıkıldı. Roma’nın 2’ye ayrılmasıyla Hıristiyanlık dini de Katolik ve Ortodoks olmak üzere ikiye ayrıldı. Avrupa’da Katolik Kilisesi ve Ruhban sınıfı halk üzerinde skolâstik düşünce sistemini uygulayarak baskı kurdu. Avrupa halklarının birbirleriyle kaynaşmasıyla bugünkü Avrupa milletleri oluşmaya başladı. Günümüz Avrupa devletlerinin temelleri atıldı. İspanya Müslümanların eline geçti. Alman Krallığı ve Papalık birleşerek Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nu kurdular. Avrupa’da ilk Türk Devleti kuruldu. Avrupa topraklarında Derebeylik (Feodalite) kuruldu. İlkçağ bitti, Ortaçağ başladı. ÖRNEK SORU Aşağıdakilerden hangisi, Hunların neden olduğu Kavimler Göçü’nün sonuçlarından biri değildir? A) Avrupa’nın etnik yapısının değişmesi B) Avrupa’da bir Hun Devleti kurulması C) Roma İmparatorluğu’nun bütünlüğünü ve üstünlüğünü yitirmesi D) Avrupa’da skolâstik düşüncenin egemen olması E) Göktürk Devleti’nin yıkılması (2011 – KPSS) Cevap: E kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? NOT: Türk toplumlarında millet ve devlet olma bilinci ilk defa Asya Hunları’yla başlamıştır. AVRUPA HUN DEVLETİ (375 - 469) Kurucusu Balamir’dir. Macaristan civarında kurulmuşlardır. En parlak dönemlerini Attilla Dönemi’nde yaşamışlardır (434 - 453). Bu dönemde Balkan Seferleri sonucunda Margos ve Anatolyos antlaşmaları ile Bizans’ı yıllık vergiye bağlamıştır. Batı Roma üzerine yapılan Galya ve Roma Seferleri’yle de bu imparatorluk, Avrupa Hunları’na bağlanmıştır. Attilla’nın ölümünden sonra zayıflayan devlete Bizans devleti son vermiştir. Avrupa Hunları, Avrupa’da kurulan ilk Türk Devleti olduğu için diğer Türk boylarına yol gösterici olmuştur. Ayrıca Orta ve Doğu Avrupa’ya hakim olarak Balkanların Germen Kavimleri tarafından istilasına engel olmuştur. Avrupa Hunları; Bulgarların ve Macarların bugünkü topraklarına yerleşmesinde de etkili olmuştur. Avrupa Hunları Anadolu’ya ilk Türk akınlarını yapan devlettir. GÖKTÜRKLER (552 - 658) Orta Asya’da kurulan ikinci büyük Türk devletidir. Türk adını siyasi anlamda bir devlet adı olarak kullanan ilk devlettir (ulusçu anlayış). Göktürklerle ilgili ilk bilgiler Ergenekon Destanı’na dayanmaktadır. Bu nedenle ilk dönemlere ilişkin bilgiler net değildir. Asya Avar Hakanlığı’na bağlı olarak yaşayan Göktürkler Bumin Kağan önderliğinde bu devlete karşı 552’de isyan etti. Avarları yıkarak Ötüken merkezli olarak devlet kuruldu. Bumin Kağan Orta Asya’daki dağınık göçebe Türk boylarını tekrar bir bayrak altında toplamıştır (Orta Asya Türk Siyasi Birliği ikinci kez sağlanmıştır.). Bumin Kağan ülkeyi ikiye ayırmış ve Batı’nın yönetimini kardeşi İstemi Yabgu’ya vermiştir (ilk kez İkili Teşkilat uygulanmıştır.). En parlak dönem Mukan Kağan Dönemi’dir. Bu dönemde İpek Yolu’na hakim olabilmek amacıyla Bizans ve Sasani devletleriyle ittifak kurulmuştur. NOT: Bu ittifaklarla Bizans’la ilk diplomatik ilişkiler bu dönemde başlamıştır. I. Göktük Devleti 582’de Çin entrikaları sonucu ikiye ayrılmıştır. 630’da Doğu, 658’de Batı Göktürkler Çin hâkimiyetine girmiştir. II. GÖKTÜRK DEVLETİ (KUTLUK) (682 - 745) 682 yılında Kutluk Kağan tarafından Çin’e karşı başlatılan bağımsızlık mücadelesi sonucu Ötüken’de kurulmuştur. Devlete “Kutluk”, kendisine de devleti toparlayan, derleyen anlamına gelen “İlteriş” ünvanı verilmiştir. En parlak dönem Bilge Kağan ve Kültigin kardeşler döneminde yaşanmıştır. Bu dönemde devlet en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Tonyukuk ise bu dönemin ünlü veziri ve genel siyasi danışmanıdır. Bilge Kağan Budizm’in benimsenmesi önerisini sunar. Ancak Vezir Tonyukuk bu dinin Türklerin ulusal kimliklerini bozacağı endişesiyle bu öneriyi reddeder. Bu durum hükümdarların yetkilerinin denetlebildiğini göstermektedir. Bilge Kağan’ın ölümünden sonra devlet çöküş dönemine girmiş, Basmil, Karluk ve Uygurların ayaklanması sonucu yıkılmıştır. Göktürklerin Önemi: Tarihte Türk adıyla kurulan ilk devlettir. 38 harfli kendilerine özgü bir alfabe kullanmışlardır (İlk Türk Alfabesi). Türkler arasında millet ve devlet olma bilinci en üst düzeye bu devlet döneminde ulaşmıştır. Türk boyları ikinci kez Göktürk hâkimiyetinde bir bayrak altında toplanmıştır. NOT: Bu özellikler Göktürklerin milliyetçi (ulusçu) yönlerini ortaya koymaktadır. Türk tarihinin bilinen en eski Türkçe yazılı belgeleri olarak kabul edilen Göktürk (Orhun) Kitabeleri Kutluk Devleti zamanında Bilge Kağan, Kültigin ve Vezir Tonyukuk adına dikilmiştir. Kitabelerin konusu; Türklerin siyasi yaşantıları ve Türk hükümdarlarının halka karşı sorumluluklarıdır (Sosyal Devlet anlayışı). Yazılış amacı ise; geçmişte yapılan hataların tekrarlanmamasıdır kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Türklerde posta teşkilatını ilk olarak Göktürkler kurmuşlardır. UYGURLAR (745 - 840) Bilge Kül Kağan tarafından kurulmuştur. Başlangıçta devletin merkezi Ötüken olmuşsa da daha sonraları başkent Ordu - Balık (Karabalasagun) şehrine alınmıştır. Uygurlar Orta Asya hakimiyetini sağlayarak Çin’i vergiye bağlamışlardır (Talas Savaşı sonucunda). Bögü Kağan döneminde Çin’le olan siyasi ilişkiler sonucunda Maniheizm dinini resmi din olarak kabul etmişlerdir (763). Mani dininin yanı sıra Budizm dinini de kabul eden Uygurlar, bu dinlerin bazı yasaklarından dolayı hayvancılığı terk ederek tarım ve ticaretle uğraşmışlardır. Bunların bir sonucu olarak da göçebe hayatı terk etmişler ve yerleşik hayata geçmişlerdir Din değiştiren ilk Türk devletidir. Uygurlar 840’ta Kırgızlar tarafından yıkılmışlardır. Bununla birlikte parça parça siyasi hayatlarını 13. yüzyıla kadar sürdürmüşlerdir (Turfan, Kaşgar ve Kansu Uygurları olarak). Bu yüzyıldan sonra Moğolların hâkimiyetine girmişlerdir. NOT: Uygur kültürü Moğollar arasında yayılmış ve Moğolların Türkleşmesinde etkili olmuştur. Uygurların Önemi: Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur. Yerleşik hayatın bir sonucu olarak saraylar, tapınaklar gibi kalıcı mimari eserler bırakmışlardır. Yerleşik yaşamın bir sonucu olarak göçebe kültürü terk etmişler ve savaşçı özelliklerini kaybetmişlerdir. Fakat bilimsel ve kültürel etkinliklerde bulunarak uygarlık olarak ileri gitmişlerdir. Uygurlar, 18 harfli kendilerine özgü alfabeyi kullanmışlardır. Ayrıca Çinlilerden klişe matbaayı alıp kullanmışlar ve ilk Türkçe kitapları basmışlardır. Mani dininin terimlerini Türkçeye çevirmişlerdir (milli benliklerini korumak için). Bunun yanında kağıt imalathaneleri de açmışlardır. NOT: Kâğıt ve matbaayı kullanan ilk Türk devleti Uygurlardır. Uygurlar ayrıca pusula ve ipek imalatını da Çinlilerden öğrenerek uygulamışlardır. 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni yapmışlardır. Kendilerine ait Karabalasagun Yazıtları ve Şine-Usu Yazıtları vardır. Minyatür denilen bir tür resim sanatını geliştirmişlerdir. Orta oyunu da Uygurlara aittir. Uygurlar fresk (duvar resmi) sanatında çok ileri gitmişlerdir. Uygur şehirlerinde çeşitli dinlere ait mabetlerin yan yana olduğu görülmektedir. Bu durum Uygurlarda ibadet özgürlüğü olduğunu göstermektedir. DİĞER TÜRK BOYLARI VE DEVLETLERİ ASYA’DA DEVLET KURANLAR AKHUNLAR (EFTALİTLER) Köken itibariyle Asya Hunlarına dayanmaktadır. V. yüzyılın ikinci yarısında Afganistan ve Kuzey Hindistan bölgesinde güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmıştır. 567’de Sasani - Göktürk ittifakı sonucunda yıkılmıştır (İpek Yolu için). TÜRGİŞLER Batı Göktürklerin bir koluna mensupturlar. VII. asrın ortalarında güçlenmişlerdir. Ancak II. Göktürk Devleti kurulunca bu devlete bağlanmışlardır. Emevilerle mücadele ederek İslamiyet’in doğuya (Orta Asya) yayılmasını geciktirmişlerdir. Uygurlardan sonra ikinci olarak yerleşik yaşama geçen topluluktur. Ayrıca hükümdarları adına para bastıran ilk Türk topluluğudur (madeni para). 766’da Karlukların hakimiyetine girmişlerdir. KARLUKLAR Göktürklerin bir kolu olmasına rağmen bu devletin yıkılmasında etkili olmuştur. 751 yılındaki Talas Savaşı’nda Müslüman Araplarla birlikte Çinlilere karşı mücadele etmiştir. kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Karluklar İslamiyet’i benimseyen ilk Türk topluluğudur. Karluklar, Moğollara itaat eden ilk Müslüman Türk topluluğudur. Karluklar, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlıların kurulmasında da etkili olmuştur (840). KIRGIZLAR 840’ta Uygurları yıkarak bağımsız bir devlet haline gelmişlerdir. 920’de Karahitaylar tarafından yıkılmışlardır. 13. yüzyılda Moğolların hâkimiyetine girmişlerdir (Moğollara itaat eden ilk Türk topluluğudur.). Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra günümüzde Kırgızistan olarak varlığını devam ettirmektedir. Manas Destanları (en uzun destanımız) ve Yenisey Anıtları ile ünlüdürler. ASYA’DAN AVRUPA’YA GÖÇ EDEN TÜRK BOYLARI SİBİRLER (SABARLAR) V. ve VI. yüzyıllarda Batı Sibirya ile Kafkasların kuzeyinde etkili olmuşlardır. Bizans ve Sasanilerle temasta bulunmuşlardır. 558 yılında Avarlar tarafından yıkılmışlardır. Sibirler Anadolu’ya ikinci Türk akınlarını yapan Türk topluluğudur. HAZARLAR VI. ve X. yüzyıllar arasında Volga kıyıları ve Kırım arasında hüküm sürmüşlerdir. Bizans, Sasani ve Dört Halife döneminden itibaren İslam Devleti’yle temas kurmuşlardır. Hz. Osman Dönemi’nden itibaren Bizans’ın kışkırtması sonucu Müslüman Araplarla savaşmaya başlamışlardır. NOT: Müslüman Araplarla ilk savaşlar bu dönemde başlamıştır. İslamiyet’in Kafkaslara girmesini ve Rusya’da yayılmasını engellemişlerdir. Peçenek saldırıları sonucu Hazarlar 965’te Kiev Ruz Knezliği tarafından yıkılmışlardır. Hazarlar yönetim kadrosu olarak Museviliği benimseyen ilk ve tek Türk devletidir. Hazarlar arasında Göktanrı, Hıristiyanlık, İslamiyet, Musevilik gibi dinler de yayılmıştır. Bu yönüyle Hazar ülkesinde dini hoşgörünün ve inanç hürriyetinin var olduğu söylenebilir. AVARLAR (JUAN JUANLAR) (568 - 805) Hem Asya’da hem de Avrupa’da devlet kurmuşlardır. Göktürklerin 552’de Orta Asya’da kurulmasıyla, Batı’ya göç ederek Macaristan topraklarına hâkim oldular. Sasanilerle işbirliği yaparak 619 ve 626’da İstanbul’u kuşatmışlar ama alamamışlardır (ilk defa). 805’te Franklar tarafından yıkılmışlardır. Yerli topluluklarla kaynaşarak Hıristiyanlaşmışlar ve milli benliklerini yitirmişlerdir (Hıristiyanlığı kabul eden ilk Türk devletidir.). Avarlar, Avrupa’da özellikle Germen ve Slav kavimleri üzerinde etkili olmuşlardır (devlet idaresi ve askerlik alanında). Ayrıca Doğu ve Orta Avrupa’nın etnik haritasının ortaya çıkmasında da Avarların etkisi büyüktür. BULGARLAR Oğuz Türklerinin bir koludur. İlk devletlerini Karadeniz’in kuzeyinde Büyük Bulgarya olarak kurmuşlardır, ancak Hazarların baskısıyla 2’ye ayrılmışlardır. Tuna Bulgarları Balkanlara yerleşerek burada Ortodoks Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmişlerdir. Tuna Bulgarları Bizans’la sık sık mücadele içerisine girmişler ve İstanbul’u kuşatmışlardır (İstanbul’u kuşatan ikinci Türk topluluğudur.). Tuna Bulgarları zamanla milli benliklerini kaybetmişler ve Slavlaşmışlardır. Bugünkü Bulgarların atalarıdırlar. İdil Bulgarları ise Volga boylarında devletlerini kurmuşlardır. Ticaretle uğraşmalarının sonucunda Müslüman tüccarlarla ilişkiye girmişler ve sonunda 10. asrın başında İslamiyet’i kabul etmişlerdir. 13. yüzyılda önce Moğolların daha sonra da Altınordu Devleti’nin hâkimiyetine girmişlerdir. Bugünkü Kazan Türklerinin atasıdırlar. MACARLAR Peçeneklerin baskısıyla batıya göç eden Macarlar IX. Asrın sonlarına doğru bugünkü yurtlarına gelmişlerdir. kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Hıristiyanlığın Katolik mezhebini benimseyen Macarlar Ortaçağın sonlarına doğru güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmışlardır. Osmanlı Devletinin Balkanlardaki en güçlü rakibi olan Macarlar 1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nden sonra Osmanlı’ya bağlanmıştır. Macaristan topraklarının büyük bir bölümü 1699 Karlofça Antlaşması’yla Avusturya’ya bırakılmıştır. Macaristan, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya’dan ayrılmış, bağımsız bir devlet olmuştur. PEÇENEKLER IX. Asrın sonlarında Hazarların ve Uzların baskısı sonucu Don - Dinyeper nehirleri arasına çekilmişlerdir (Rusların Karadeniz’e inmelerine engel olmuşlar ve Balkanlarda yayılmalarına izin vermemişlerdir.). Daha sonraki dönemlerde Tuna nehrine kadar olan geniş bir alana hükmetmişlerdir. Bir süre Bizans hâkimiyetinde yaşamışlardır, yine bu devlet tarafından yıkılmışlardır. Bizans ordusu içerisinde paralı asker olarak görev yapan Peçenekler 1071 Malazgirt Savaşı’nda saf değiştirerek Selçuklu ordusu tarafına geçmiş ve savaşın Türkler tarafından kazanılmasında etkili olmuşlardır. Hıristiyanlığı benimseyen Peçenekler dağılarak zamanla asimile olmuşlardır. UZLAR (OĞUZLAR) Türklerin en kalabalık ve en aktif kolunu oluşturmaktadır. Oğuzların İslamiyet’i kabul etmeyen kolu, Balkanlara geçerek Hıristiyanlığı benimsemiştir. Moğol istilasından kaçanlar da Anadolu’ya gelip yerleşmişlerdir. Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük Türk devletlerinin kurucu unsuru olmuşlardır. IX. Asırda Balkanlarda görülen Uzlar; Peçenekler, Kumanlar ve Bizans’ın baskısı altında kalmıştır. Bu nedenle bölgede önemli bir siyasi varlık gösterememişlerdir. Oğuzlar diğer Türk boyları gibi Hazar Denizi’nin kuzeyinden Batıya göç etmemiştir. KUMANLAR (KIPÇAKLAR) XI. Yüzyıl sonlarına doğru Moğol baskısı nedeniyle Doğu Avrupa ve Batı Sibirya’ya yayılmışlardır. İslam kaynaklarında bulundukları bölgeler “Deşt-i Kıpçak” olarak adlandırılmıştır. Ruslarla mücadeleleri Rus İgor Destanı’na konu olmuştur. Altınorda Devleti’nin temelini oluşturmuşlar, Moğollların Türkleşmesinde etkili olmuşlardır. Oğuzlarla mücadeleleri “Dede Korkut Hikâyeleri”nin doğmasına neden olmuştur. 13. yüzyıla kadar siyasi varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu yüzyılda Moğolların saldırısıyla yıkılmışlardır. NOT: Karadeniz’in kuzeyinde hâkimiyet kurmuş olan Türk kavimleri, Rusların güçlenip Karadeniz kıyılarına inmelerine engel olmuşlardır. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DEVLETLERİ’NDE KÜLTÜR VE UYGARLIK DEVLET YÖNETİMİ Eski Türklerde devlet “il” veya “el” olarak isimlendirilmiştir. Devlet boyların bir bayrak altında toplanması ile oluşan federal (federatif) bir yapıya sahipti. Devletin başında hanedana mensup Han, Hakan, Kağan, İdikut, Şanyü, Tanhu, Yabgu (kanat yöneticisi), İlteber (Uygur), İlteriş, Erkin, gibi ünvanları kullanan bir hükümdar bulunurdu. ÖRNEK SORU İslamiyet öncesi Türklerde devlet başkanları çeşitli unvanlar taşırdı. Aşağıdakilerden hangisi bu unvanlardan biridir? A) Şad B) Kağan C) Tigin D) Tudun E) Sübaşı (2010 KPSS – Ortaöğretim) Cevap: B ÖRNEK SORU Orta Asya’da kurulan Türk devletlerinde, I. Kağan II. Tudun III. Han IV. Hakan ünvanlarından hangileri hükümdarlar için kullanılmamıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I ve IV (1999 – DMS) Cevap: B kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Hükümdarlık (bağımsızlık) sembolleri ise; Otağ (hükümdarlık çadırı), Örgin (taht), Tuğ (sancak), kotuz – sorguç – Tabl (şapkaya takılan at kuyruğu - miğfer), Nevbet (davul), Yarlığ (ferman - buyruk), Yay’dır (Ok; hükümdarlık sembolü değildir, bağlılığı gösterir.) Devleti yönetme yetkisinin tanrı tarafından hanedana verildiğine inanılırdı, bu yetkiye de “Kut” denirdi (Tanrı – Kral anlayışı görülmezdi.). “Kut”un babadan oğula geçtiğine inanılırdı. Bu nedenle hanedana mensup her erkek çocuğun devleti yönetme hakkı olduğu gibi, kanı da kutsal sayılmıştır. Yani kut anlayışına göre ülke (devlet) hanedanın ortak malıdır. NOT: Bu anlayışa aynı zamanda veraset (saltanat) sistemi deniyordu. Bu durum taht kavgalarına ve kurulan Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur. ÖRNEK SORU Türk Devletlerinde, I. taht kavgalarının ortaya çıkması, II. toprakların, gelirlerine göre bölümlere ayrılması, III. çeşitli dinlere inanılması durumlarından hangileri “ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı olması” töresinin sonuçları arasındadır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III (2010 KPSS – Lisans) Cevap: A ÖRNEK SORU İslamiyet’ten önceki Türk Devletleri’nde, hükümdarın egemenlik hakkı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine inanılırdı? A) Halk tarafından verildiğine B) Kurultay tarafından verildiğine C) Büyük devletler tarafından verildiğine D) Başkalarından zorla alındığına E) Tanrı tarafından verildiğine (2000 - DMS) Cevap: E Türk hükümdarlarının tahta çıkışları çeşitli şekillerde oluyordu. Bunlar; Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu. (En sık rastlanan durum). Hükümdarın rakipsiz aday olması (Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu). Seçim Usulü (Kengeş, Toy veya Kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi) Ekber ve Erşâd (En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. Bu yöntem I. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti’nde uygulanmıştır. Hükümdarın görevleri; Orduya komuta etmek, töreyi uygulamak, adaleti sağlamak, halkı korumak, toy düzenlemek ve Kurultaya başkanlık etmektir. Devlet merkezine “Ordu” denilmiştir. İkili Devlet Teşkilatı: Bu yönetim tarzında hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi Sol (Doğu) ve Sağ (Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı (Federal devlet anlayışı). İkili devlet yönetiminde hükümdarlar genelde Doğu (merkez) bölümünden devleti yönetirken Batı bölümünde de hanedana mensup Yabgular bulunurdu. Devletin ikiye bölünerek yapılandırılmasında; Taht kavgalarını engellemek isteği, Yönetimi kolaylaştırmak düşüncesi, etkilidir. NOT: İkili Yönetim ilk kez I. Göktürk Devleti tarafından uygulanmıştır; Doğu’yu Bumin Kağan, Batı’yı İstemi Yabgu yönetmiştir. ÖRNEK SORU İlk Türk devletlerinde yabgu iç işlerinde serbest, dış işlerinde doğudaki hakana bağlıydı. Bu durumun aşağıdakilerden hangisine kanıt olduğu savunulabilir? A) Hakanın iç işlerine, dış işlerinden daha az önem verdiğine B) Komşu devletlerin güçlü olduğuna C) Ülkenin federal bir yapıya sahip olduğuna D) Hakandan sonra tahta çıkma hakkının yabguya ait olduğuna E) Türklerin Gök-Tanrı inancının dışındaki inançlara da açık olduğuna (2008 KPSS/Lisans) Cevap: C Eski Türklerde ülke topraklarının bu şekilde hanedan üyeleri arasında paylaştırılarak yönetilmesi taht kavgalarını ve iç karışıklıkları arttırmış, Türk devletlerini dış müdahalelere açık hale getirmiştir. kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Devlet yönetiminde Hakanın yanında “Hatun” adı verilen eşleri de yer almıştır. Hatunların elçi kabul törenlerine ve Kurultay toplantılarına katıldıkları görülmüştür. NOT: Bu durum Eski Türk Devletlerinde kadının da yönetime katıldığını ve hükümdarı temsil etme haklarının olduğunu göstermektedir. Eski Türklerde önemli devlet işleri Kurultay (Toy, Kengeş, Keneş, Moğoka) adı verilen mecliste görüşülürdü. Kurultay boy beyleri, hakan, hatun, hanedan mensupları, hükümet üyeleri, halk (kün) ve zaman zaman da bağlı devletlerin yöneticilerinden oluşurdu. Meclise katılma hakkına sahip olanlara “Toygun” denirdi. Meclis, devlet müşaviri anlamına gelen “Aygucı” tarafından yönetilmekteydi (hakan katılmadığı zamanlarda). Kurultay’da son söz hükümdara aitti. Bu yönüyle Kurultay bir danışma meclisine benzemektedir. Meclis her yılın dokuzuncu ayında genel toplantı yapardı. Bu toplantıda hayvanların ve halkın (Kün) sayım sonuçları, ordunun durumu ve genel sorunlar görüşülürdü. Meclis yılda iki kez ilkbahar ve sonbaharda toplanırdı. Kurultayın aynı zamanda hakanı seçme, yargılama ve dini törenlere katılma gibi görevleri de vardı. Devlet yönetiminde hakan sonsuz yetkilere sahip olarak görünse de yetkileri “Töre” adı verilen yazısız hukuk kurallarıyla sınırlandırılmıştır. Hakanın töreye göre en önemli görevi halkının huzur ve refahını sağlamaktı. NOT: Ülke yönetiminde kağanın belirlenmesinde belli ölçütlerin olması ve Kurultayın varlığı demokratik uygulamalara örnektir. ÖRNEK SORU I. Toy II. Kurultay III. İl Yukarıdakilerden hangileri İslamiyet’ten önce kurulan Türk devletlerinde siyasi, ekonomik, kültürel işlerin görüşülüp karara bağlandığı meclistir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III (2004/KPSS) Cevap: D Önemli devlet görevlileri ve kurumları şunlardır; Ebi: Hükümet konağı Ayuki: Üyeleri kağan tarafından atanan Hükümet Aygucı: Hükümet başkanı (Başbakan - vezir) Buyruk: Bakan İçbuyruk: Saray işlerinden sorumlu bakan Tamgacı: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler Tigin: Hükümdar çocukları (Tekin) Şad: Kağanın çocuklarından taşrada yönetimle görevlendirilenlere verilen isim Tarkan (General): Askeri yönetici (ordu komutanı) Apa: Sarayın sivil yöneticisi Tudun – Todun (vali): Vergi işlerinden sorumlu görevli olup aynı zamanda idari yöneticidir. Subaşı: Ordu Komutanı Bitigci: Katip, Memur, Bürokrat Sınıfı Ağılıg: Hazine görevlisi Yargucı: Yargıç, Tercüman, Elçi TOPLUM YAPISI Türk toplumu; Oguş: Aile Urug: Soy (Aileler birliği) Bod (Boy): Kabileler Bodun: Millet denilen birimlerden oluşuyordu. Boyların başında “Bey”ler bulunurdu. Boyların birleşmesiyle (siyasi olarak örgütlenmesiyle) devlet (il) oluşurdu. Her boyun ayrı bir damgası (hayvan, eşya ve mezar taşlarında bulunan işaret), Ongun’u (saygı duyduğu bir hayvanı – Totemcilik) ve savaş narası vardı. Budunlar boylar birliği olarak da bilinir. Akbudun (Yöneten), Karabudun (Yönetilen) şeklinde ayrımı vardır. Eski Türk toplumlarında göçebe yaşam tarzı, (yaylak – kışlak anlayışı) sosyal yaşantıyı ve ekonomik etkinlikleri de doğrudan etkilemiştir. Eski Türklerde “köleci” bir toplum yapısı yoktu. Bundaki temel etken; toprak üzerinde özel mülkiyet anlayışının olmamasıdır, yani toprağın devletin malı sayılmasıdır. Ekonominin hayvancılığa dayanması, göçebe hayatın benimsenmiş olması, toprak üzerinde aristokratik yani imtiyazlı bir sınıfın doğmasını engellemiştir (Hanedan dışında). Ayrıca din adamları sınıfı da yoktu. kaynak : oguzhanhoca |
Cevap: Kpss Tarih Ders Notları ve Soruları - KPSS Tarih Dersine Nasıl Çalışılır? Ergün YILDIRIM KPSS TARİH DERS NOTLARI Tarih Öğretmeni Şölenlerde düzenlenen “Hanı Yağma” geleneği sosyal devlet anlayışının örneğidir. Eski Türk toplumlarında Ataerkil bir aile yapısı vardı, tek eşle evlilik esastı. Kadın da erkek gibi sosyal hayatta ve ekonomik etkinliklerde yer alırdı. Evliliklerde kadının da miras hakkı bulunurdu. ORDU Eli silah tutan herkes asker kabul edilmiştir. Askeri bir toplum yapısının ortaya çıkmasında Türklerin bozkırlarda sürdürdükleri göçebe hayat tarzı etkili olmuştur. Ordu, Mete Han tarafından oluşturulan “Onluk Sistem”e göre oluşturulmuştur. En küçük askeri birim 10 kişiden (Manga), en büyüğü 10 bin kişiden oluşmaktaydı, buna da “Tümen” denilmekteydi. NOT: Düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusunun kurucusu Mete Han’dır. Bu nedenle Mete’nin tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir. Ordu genelde atlı ve gönüllü birliklerden oluşmaktaydı. Halk için askerlik ayrı bir meslek sayılmamış ve ücretli askerlik uygulaması görülmemiştir. Savaş silahları; Süngü, Kargı, Mızrak, Kalkan, Kılıç, Yay ve Oktur. Askeri birliklere boy beyleri komuta etmekteydi. Savaş zamanı Hakanın komutasında birleşirlerdi. Savaşlarda Bozkır (Turan – Sahte Ricat – Hilal – Kurt Oyunu) taktiği uygulanmıştır. Türklerde savaştan dönen yiğitler için “Toy” adı verilen şenlikler düzenlenirdi. Bu uygulamanın amacı halk arasında dayanışmayı sağlamaktır. NOT-1: Ordu - Millet anlayışı Türk milletinin günümüze kadar getirmiş olduğu bir özelliktir. NOT-2: Türklerin farklı kültürlerden en az etkilendikleri alan askerlik ve ordudur. İkinci olarak da devlet teşkilatı gelmiştir. NOT-3: Çin, Roma, Bizans, Rus ve Moğol ordularının teşkilatlanma biçimlerinde Türk ordu teşkilatının etkisi büyüktür. ÖRNEK SORU Türklerin tarih boyunca değişik ülkelerde yerleşmeleri, çeşitli alanlarda farklı boyutlarda gelişmeler göstermelerine neden olmuştur. Aşağıdaki alanların hangisinde, bu farklılığın en az olduğu savunulabilir? A) Din B) Ekonomi C) Askerlik D) Sosyal yaşam E) Sanat (1999 – DMS) Cevap: A DİN VE İNANIŞ Tabiat güçleri kutsal kabul edilmiştir (Totemizm). Totemlerine “Ongun” adını vermişlerdir. Bunlar; çift başlı kartal, bozkurt, kartal ve ejderhadır. Bununla birlikte ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi. Buna da Atalar Kültü denirdi. En büyük tanrı, Gök – Tanrı idi (Tek tanrılı inanç). Eski Türklerde yaygın olarak görülen Şamanizm inanışı ise bir din olmaktan ziyade Şaman, Kam, Baksı adı verilen din adamları tarafından gerçekleştirilen yeraltı ve yerüstünde yaşadığına inanılan ruhlarla temasa geçmek için yapılan ayinlerdir. Eski Türklerde Tanrı (Gök – Tanrı) sonsuz, soyut ve herhangi bir şekle sokulamaz. Bundan dolayı Türklerde putçuluk olmadığı gibi putları korumak için yapılan tapınaklar da yoktu. Ayrıca tapınak inanışları Türklerin klasik göçebe yaşam tarzına da aykırıydı. Ölümden sonraki hayata inanılmıştır. Türkler bu nedenle ölülerini değerli eşyalarıyla birlikte gömmüşlerdir. Bunun yanında Mumyacılık da gelişmemiştir, çünkü bedenen değil ruhen dirilmeye inanılmıştır. Cennet’e “Uçmağ”, cehenneme ise “Tamu” denilmiştir. Cenaze törenlerine “Yuğ”, mezarlarına “Kurgan”, ölen kişinin mezarı başına konulan ve hayattayken öldürdüğü düşman sayısını gösteren taşlara da “Balbal” adı verilmiştir. Eski Türklerde ölünün arkasından yakılan ağıtlara da “Sagu” denilmiştir. Yuğ törenlerinde ayrıca “yuğ aşı” denilen ziyafetler verilmiştir. kaynak : oguzhanhoca |
Saat: 05:02 |
Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.