Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > Kültür - Sanat - Tarih
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Osmanlı Resim Sanatı : Minyatür

Kültür - Sanat - Tarih kategorisinde açılmış olan Osmanlı Resim Sanatı : Minyatür konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 30.08.2014, 01:56   #1 (permalink)
Aktif Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
yank Osmanlı Resim Sanatı : Minyatür

Osmanlı Resim Sanatı: MİNYATÜR

Türk resim sanatının köklerine indiğimizde Osmanlıları, Anadolu Selçukluları ve Büyük Selçuklu çağını aşarak Orta Asya steplerine kadar uzanmak lazım. Uygur, Karluk ve Oğuz gibi Türk kavimlerinde süsleme ve bezeme sanatlarının çok zengin uygulamaları ile karşılaşmaktayız. Göçebe olarak nitelendirilen Orta Asya Türklerinin sanat faaliyeti o kadar da basite alınacak türden çalışmalar değildir.




Çadır, çadırın süslemeleri ile içinin zenginleştirip ihtişamlı bir yaşam alanı haline gelmesi, bununla birlikte Orta Asya Türklerinin elbiseleri, silahları, gündelik hayatta kullandıkları eşyalar, hanımların göz kamaştırıcı süsleri, biçim, çizgi ve renk bakımından ince bir duygunun eseriydi.

Konar- göçerlerin bu sanatsal faaliyetleri Selçuklular ile birlikte resme ve minyatüre dönüşerek Osmanlı Minyatürcülüğünün zeminini oluşturmuştur. Selçuklu sanatı devletin kurulduğu coğrafyaya yakın olması dolayısı ile İran resim sanatından da etkilenmiştir.

XV. yüzyıldan XVIII. Yüzyıl sonlarına değin Osmanlı’da süregelen resim sanatı maalesef sanatkarları hakkında hiçbir bilgi vermeden icra edilmiştir. Bunun İslam inancında resim çizilmesine sıcak bakılmayışına dayandırmak yadırganmaması gereken bir görüş olsa gerektir. İslam akidesinde insan sureti çizilmesi ve heykel yapmak Allah ile boy ölçüşmek gibi algılanmış ve ressamın kimliği çoğu zaman gizli kalmıştır. Bundan dolayı yapılan eserlere musavvirler imzalarını atmaktan umumiyetle kaçınmışlardır. Bu duruma karşın hattatlar kutsal dili kalemleri ile canlandırırken, tezhipçi insan motiflerinin dışında sadece çiçekleri, ağaçları, yaprak ve bulut motiflerini kullanarak yazma eserleri tezyin etmişlerdir.

Osmanlı minyatür sanatı Fatih Sultan Mehmet dönemi ile birlikte atılıma geçmiştir. Resime ve plastik sanatlara ilgi duyan Sultan, Bursalı Ressam Sinan Beyi Venedik’e resim eğitimi alması için göndermiş, Gentili Bellini’ye sadece tablosunu yaptırmakla yetinmemiş sarayının duvarları ressamın yağlı boya tablo ve çalışmaları ile süslenmiştir.

Minyatür sanatı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde klasik çağını yaşamıştır. Bu dönemde Matrakçı Nasuh ve Nigari mahlasını kullanan Reis Haydar döneme damgasını vurmuştur. Matrakçı Nasuh, ressamlığının yanı sıra tarih ve matematik ile de ilgilenmiş bunlarla alakalı eserlerde vermiştir. Nasuh, bir anlamda manzara ressamıdır. Fakat alışılmış tarzın dışına çıkarak sanki gördüklerini bulutların arasından seyrederek çizmiş gibi bir yöntem izlemiştir. Nigari ise aslen bir denizcidir. Birçok savaşlara katılıp kahramanlıklar göstermiş bir askerdir. Nigari’nin en önemli eserleri, Barbaros Hayrettin Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in
portreleridir.




Minyatür sanatının gelişim aşamalarını inceleyen bilginler, Osmanlı-Türk resim sanatının en olgun eserlerini III. Murad’ın hükümdarlığı devrinde gerçekleştiğini ifade ederler. Bu dönemde Nakkaş Osman, en güzel Hind ve İran minyatürleri ile boy ölçüşebilecek minyatürlerini Hünername’ye çizdiği minyatürleri ile ne kadar hünerli bir musavvir olduğunu ispat etmiştir.

Genç Osman döneminin ünlü minyatür ustası Ahmed Nakşi, Şakayık-ı Numaniye’de çizdiği portrelerde insan psikolojisinin yüzüne aksedişini betimleyerek belki de bilmeden psikolojik portre çiziminin ilk örneklerini esere resmetmiştir.

Sultan III. Ahmed ve Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın hüküm sürdüğü dönem siyasi açıdan duraklama dönemi sayılsa da sanata verilen öneme binaen LEvni gibi bir ustayı bünyesinde yetiştirmiştir. Şair Vehbi’nin Surnamesi’ni minyatürleri ile süsleyen Levni mahlasını kullanan Abdülcelil Çelebi, aslında kendisi de bir şairdir. Levni, Osmanlı minyatür sanatının son büyük temsilcisidir. Levni’nin minyatüre getirdiği minyatüre getirdiği en önemli değişiklik kadını erkekler arasındaki silik yaşamın dışına taşıyarak kadını tek başına elinde çiçekle, otururken, uyurken, yatarken ve enstrüman çalarken minyatürleri ile eserlerinde işlemiştir.

XVIII. yüzyıla gelindiğinde İstanbul, Avrupalı ressamların uğrak yeri haline gelir. İlk gelenlerden biri Van Mour’dur. İstanbul’da otuz yıl yaşamış ve İstanbul’da ölmüştür. Ardından Liotard’ı zikredebiliriz. Liotard, öylesine Osmanlı sosyal hayatına kendini kaptırmıştır ki Avrupalı kıyafetlerini atarak yerel kıyafetleri giymiş, Osmanlı evlerinde yaşamıştır.

III. Selim döneminin meşhur ressamı Melling, sultanda resim sevgisinin yerleşmesinde büyük pay sahibidir. Sultan, kız kardeşi Hatice Sultan’ın sarayının dekore edilmesi işini Melling’e yaptırtmıştır. Bugün, Avrupalılar ve Türkler İstanbul’u ve Osmanlı Gündelik hayatını batılı ressamların çizdiği resim ve gravürlerle tanımaktayız.

III. Selim döneminde Mühendishane-i Hümayun’a 1795’te Mekteb-i Finun-ı Harbiye’ye resim dersi konulması ile birlikte Osmanlı minyatür sanatçısı bir illüstrasyon sanatçısının ötesine geçemediğini tahmin etmekteyiz ancak bu konunun derununa tam vakıf olunamamıştır. Artık Osmanlı resim sanatı XIX. Yüzyılda el yazması eserlerin içerisinden sıyrılıp, kitlelere malolmaya başlamıştır.


Osmanlı minyatür sanatı

Osmanlı İmparatorluğu
Kültürü



Görsel Sanatlar

Mimari
Minyatür
Çini
Hat sanatı

Sahne Sanatları

Gölge oyunu
Meddah
Müzik

Diller ve edebiyat

Osmanlı Türkçesi
Şiir
Tasavvuf
Nesir

Spor

Yağlı güreş
Okçuluk
Cirit

Diğer

Mutfak
Halılar
Giysiler


Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen genelde Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağda İran, Irak, Orta Asya, ve Anadoluda bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir.

Minyatür sanatının Osmanlı himayesinde gelişip özgün Osmanlı minyatürü haline gelmesi II. Mehmetten I. Süleymana kadar olan dönemde gerçekleşmiş, 18. yüzyıla kadar da Minyatür sanatı Osmanlı sarayında önemli bir yer teşkil etmiştir.

Nakkaşhane

Osmanlı devletinde süslü el yazma üretiminin ana kaynağı Osmanlı İmparatorluk Nakkaşhanesi olmuştur. İstanbulun fethinden kısa bir süre sonra II. Mehmed tarafından Topkapı sarayının hemen dışında inşa edilmiştir.[1] Nakkaşhanede çalışan sanatçıların bir bölümü ayrıca ufak atölyelerde de faliyet göstermişlerdir. Sanatçılara Kitab sanatı üzerinde çıraklık eğitimi de verilmiştir. Nakş ustaları Nakkaş olarak bazen de minyatürist olarak adlandırılmışlardır. Nakkaşların eserleri tahta oymacılığından, seramik, ve minyatür sanatına kadar geniş bir çeşitlilik içermiştir.

16. yüzyıl boyunca Osmanlı Nakkaşhanesinde özellikle Herat, Semerkant, Şiraz, Bağdat ve Tebriz saraylarından nakkaşların getirilmesiyle büyük değişimler yaşanmıştır. Sonrasında da Balkanlar, Avrupa ve Orta Asyadan resim ustalarının gelişiyle resimde batı ve doğu usülleri Osmanlı nakkaşhanesinde harmanlanmıştır.

Osmanlı Minyatür Sanatının Gelişimi ve Tarihçesi

Miniyatür sanatının Osmanlılara geçişi Osmanlıların etkileşim içerisinde bulunduğu kendinden önce ve aynı dönem var olmuş İlhanlılar, batı İran, Irak ve Kafkasya yöresinde bulunan Karakoyunlular, kuzey batı Iran ve doğu Anadoluda bulunan Akkoyunlular, İran ve Orta Asyada bulunan Timurlular ve Memlûkler vasıtasıyla geçmiştir. Özellikle Fars kültürü Osmanlı Saray kültürüne model olmuş ve Osmanlı sanatı ve edebiyatı Fars kültüründen güçlü bir şekilde etkilenmiştir.

Osmalı İmparatorluğunda, minyatür sanatı etkileşim halinde olduğu bu kültürlerden izler barındırmakla birlikte, Osmanlı döneminde kendine özgü bir şekil almıştır. Osmanlıların ayrıca Avrupa, Balkan ve Akdeniz topluluklarıyla da kültürel alış veriş içerisinde olması bunda etkili olmuştur.

II. Mehmet dönemi



II. Mehmedin Gentile Bellini tarafından yapılmış portresi



Nakkaş Sinan Bey tarafından yapılan II. Mehmet resmi

Osmanlı devletinde minyatür sanatı 15. yüzyıl ortalarında önem kazanmaya başlamıştır. II. Mehmedin minyatür sanatına olan ilgisi bu sanatın gelişiminde önemli rol oynamıştır.[2] İstanbul fetih edilmeden evvel Edirnede bir saray Nakkaşhanesi fetihten sonra da Istanbulda Topkapı Sarayının yakınlarına imparatorluk Nakkaşhanesi yaptırmıştır.[3] II. Mehmedin imparatorluk vizyonunun bir parçası olarak sanata büyük önem vermiş olmasından dolayı, imparatorluğun tüm bölgelerinden ve ötesinden sanatkarlar İstanbula getirilimiştir bu dönemde. Yine bu dönemde önemli İtalyan ressamlar İstanbula çağrılmış, ve bu ressamlar tekniklerini Osmanlı sanatkarlarıyla paylaşmışlardır.Venedikli sanatçı Costanzo da Ferrara 1477-1478 yılları arasında İstanbula gelmiş ve Mehmedin büst portresini yapmıştır.[4] 1479 yılında da diğer bir Venedikli ressam Gentile Bellini İstanbula gelip 1481 yılına kadar Osmanlı sarayında ikamet etmiştir. Bu dönemde Fatih Sultan Mehmedin ünlü portresini yapmıştır.[4]

II. Mehmedin portrelerinin yarattığı etki, ve Osmanlı sanatkarlarının İtalyan ustalarla belli bir dönem çalışma imkanlarına kavuşmuş olmaları, Osmanlı Minyatür ustalarının portreye olan ilgisini artırmıştır. Kısa bir süre sonra da portre Osmanlı minyatürünün ve İmparatorluk Nakkaşhanesinin repatuvarına girmiştir. Nakkaş Sinan Bey ve öğrencisi Ahmed Şiblizade minyatür içerisinde portre alanınında uzmanlaşmışlardır. Portre ve minyatür sanatının karışımından Osmanlı minyatür sanatı doğmuştur. Bu sanat hem batılı gölgeleme ve perspektif tekniklerini içermiş hem de geleneksel Pers minyatür sanatının özelliklerini barındırmıştır.[5]

15. yüzyıl sonları, 16. yüzyıl Başlarında Osmanlı Minyatür Sanatı

II. Beyazıt, I. Selim ve I. Süleyman dönemlerinde Osmanlı Minyatür sanatı büyük gelişim ve dönüşüm göstermiştir. Osmanlı hanedanlığının sanat vasıtasıyla yüceltilmesi bu dönemde de yer bulmuştur. Bu dönemde tarih yazıcılığı büyük önem kazanmış dolayısıyla Osmanlı minyatür sanatı da önemini artırmıştır.

I. Selim döneminde, Osmanlı İmparatorluk Nakkaşhanesinde büyük değişiklere yol açacak, İrandan sanatkar göçü yaşanmıştır. 1514 yılında Çaldıran muharebesinde I. Selim Safevî devletini yenilgiye uğratmış ve batı İranda bulunan Safavi başkenti Tebrizi ele geçirmiştir. Tebrizin kısa sürede terk etmesine rağmen I. Selim Tebrizden önemli sayıda sanatçı ve ressamı İstanbula getirtmiştir.[6]

Osmanlı minyatür sanatı ilk gelişmeye başladığı dönemden beri Pers minyatüründen ve sanatçılarından etkilenmiştir. Öyleki İmparatorluk Nakkaşhanesi ilk kurulmasından itibaren sürekli Pers minyatür ustaları bulundurmuştur. Herattan, Semerkanttan, Diyarbakırdan, Şiraz ve Bağdattan zaman zaman minyatür ustalarının İstanbul İmparatorluk Nakkaşhanesine katılmaları olağan olmuştur. Fakat II. Selim döneminde görülen İrandan İstanbula sanatçı göçü Osmanlı tarihinde görülen tek seferde en büyük göç olmuştur. Bu göç Osmanlı minyatürünü derinden etkilemiş ve şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu ressamlar sayesinde Osmanlı minyatürü, Tebriz minyatürünün detaylandırılmış süsleme ve dokusunu benimsemiştir. Batılı sanatçıların ve batı sanatının II. Mehmet döneminde Osmanlı minyatürüne yaptığı etkiden sonra Osmanlı minyatür tarihindeki ikinci büyük etkiyi yapmıştır.

Osmanlı minyatür tarihindeki üçüncü büyük değişim ise Osmanlıların Akdenizde bir deniz kuvveti olmasıyla başlamıştır. Osmanlıların denizcilikle ilgilenmeleri Akdeniz medeniyetleriyle etkileşimini artırmış. Sonrasında da Akdeniz topluluklarının ustalaştığı Kartografya, Portolan harita ve denizcilik Atlası gibi çizim teknikleriyle yakın temas halinde olmuşlardır. Osmanlıda bu tip haritalar ilk olarak süslemeden uzak pratik amaçlarla üretilmiş fakat kısa bir süre sonra bu haritaların süslemeli ve resimli hale gelip kitap sanatına dahil olmuştur. Genelde mevkili kişiler için yapılmaya başlanmıştır

Kartografyanın Osmanlı minyatürüyle etkileşiminden doğan iki büyük eser Kitab-ı Bahriye ve Beyan-i menazi-i seferi irakeyn I. Süleyman döneminde tamamlanmıştır.


  • Piri Reisin Kitab-ı Bahriyesinden bazı haritalar


  • Çanakkale Boğazının girişi





  • Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi


    Lesbos veAyvalık


    Ege Denizi


  • Atina


  • Selanik


  • Otranto

Piri Reisin Kitab-ı Bahriyesi Osmanlı tarihinde en çok yeniden üretilen lüks kitablarından birisi olmuştur. Harita çizimiyle minyatür sanatının birlikte arz edilmesinde Matrakçı Nasuh önemli rol oynamıştır. I. Süleymanın tarafından Beyan-ı Menzili yapmakla görevlendirilmiş, Süleymanın 1534-1535 yıllarındaki doğu seferini konu edinen bu eseri 1537 yılında tamamlamıştır. Bu eserinde batı ve Akdeniz harita teknikleriyle Osmanlı minyatür sanatını harmanlamıştır.

  • Matrakçı Nasuhun Eserleri


  • Osmanlı Donanmasının 1543 kışındaFransanınToulonşehrinde kışlamasını gösteren minyatür.


    Matrakçı Nasuhun 1533 yılında yaptığı ve İstanbulu betimlediği minyatür[7]


  • Harita


  • Hamedan haritası, İran


  • Tebriz haritası


    Sultaniye, Zanjan, İran


  • Diyarbakır

Osmanlı Minyatürünün Zirve Dönemi

I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde, Osmanlı minyatür sanatı doruk noktasında ulaşmıştır. 15. yüzyıl sonları ve 16. yüzyıl başlarında gerçekleşen batı resmiyle ve akdeniz haritacılığıyla gerçekleşen etkileşimin ve Irandan İstanbula olan büyük Iranlı minyatür ustalarının göçünün minyatür sanatına getirdiği değişimler bu dönemde yerine oturmuş ve tümüyle farklı bir minyatür sanatının Osmanlı himayesinde oluşumunu sağlamıştır. Diğer taraftan bu dönemde fetihlerin sağladığı zenginlik ve refah bu sanata verilen önemi daha da artımıştır.



Âlim Şemseddin Ahmed Karabaği, Seyyid Lokman, Nakkaş Osman ve kâtiplerin meclisi (Şahname-i Selim Han, 1581)

Osmanlı minyatür sanatında 16. yüzyıl sonlarında yaşanan en büyük gelişme Şehnameciliğin öneminin artması ve Osmanlı sarayında yer bulması olmuştur. Orjinal Şehname, ünlü İranlı şair Firdevsî (940-1020) tarafından efsanevi Pers krallarının ve kahramanlarının hayatları üzerine yazılmıştır. Firdevsinin Şehnamesi sonraki yüzyıllarda Orta Asya ve İranda sıklıkla yeniden üretilmiştir. Bu tür Osmanlıda şekil değiştirmiş efsanevi karakterlerin destansı öykülerinden ziyade Osmanlı hanedanını konu etmiştir. Şehnameci Osmanlı imparatorları hakkında genelde Farsça dilinde tarihsel eserler üretmiştirler. Osmanlı şehnamelerinde şehnameciler, kaligraflar, minyatür sanatçıları, ve diğer kitab sanatı ustaları birlikte İmparatorluk Nakkaşhanesinde çalışmıştırlar. Osmanlı minyatür sanatı tarihinde en önemli üç şehnameci Fetullah Arif Çelebi, Seyyid Lokman ve Talikizade olmuştur.

Seyyid Lokman I. Süleyman, III. Selim ve III. Murad dönemlerinde de eserler üretmiştir. Eserlerinde esas olarak Osmanlı İmparatorluk Nakkaşhanesinden Nakkaş Osmanla beraber çalışmıştır. Nakkaş Osman minyatür sanatının en önemli ustaları arasında gösterilmektedir. Osman eserlerinde Fars geleneğinde olduğu gibi aşırı süslemelere yer vermiş öte yandan tarihsel gerçekliğe odaklanmıştır. Şehir çizimlerinde de Matrakçı Nasuhtan etkilenmiştir. I. Süleymanın son yıllarıyla ilgili Zafername, II. Selimin hükümdarlığı ile ilgili Şahname-i Selim Han, ve III. Muradın ilk dönemlerine ait Şehinşehname, Nakkaş Osmanla Seyyid Lokmanın ilk ortak çalışmaları arasında yer almışlardır. Bir diğer ortak çalışmaları ise Surname-i Hümayun olmuştur.


  • Nakkaş Osman



    Viyana Kuşatması, Nakkaş Osman 1588




    Süleymaniye, Nakkaş Osman




    Surname-i Hümayun, Nakkaş Osman



1580li yıllarda Nakkaş Osman ve Seyyid Lokman çok önemli iki eserde daha beraber çalışmışlardır. Bunlar Hünername ve Zübtedüt tevarih olmuştur. Bu iki eserde Osmanlı İmparatorluğunun önceki dönemlerini konu etmiştir. Dolayısıyla detaylı bir ön çalışma gerektirmiştir. Bu iki eser için yaptıkları çalışmalardan doğan ilk eser Kıyafet-ül insanniye fi şemail-i Osmaniye 1579 yılında sunulmuştur. Daha sonra saray çevresinde çok beğenilip bir çok kopyası yapılmıştır bu eserin. 16. yüzyılın sonlarında III. Mehmed, Seyyid Lokmanın yerine Talikizadeyi ana şair olarak atamıştır. Talikizade de bir diğer önemli Nakkaş Nakkaş Hasan ile birlikte eserler üretmiştir. Bu ikilinin çalışmaları sonucuda Eğri Fetihnamesi, ve Şehname-i Sultan Mehmed-i salis gibi önemli eserler ortaya çıkmıştır.
17. ve 18. Yüzyıllar

17. yüzyılda fetihlerin durmasıyla, genel olarak fetihlere ve zaferlere dayanan Şehname sanatıda durgunluk içerisine girmiştir bu dönemde. İlerleyen dönemde Şeyhname Silsilenameye doğru bir evrilme yaşamıştır eserlerin konuları da daha çok Osmanlı hanedanlığı soy ağacı betimlemesine doğru bir kayış içerisine girmiştir. Bu türün en önemli ressamlarından biri Mussavir Hüseyin olmuştur.

Osmanlı minyatür sanatının son önemli eserleri erken 18. yüzyılda Levni (Abdülcelil Çelebi)nin eserleriyle olmuştur. Levninin Surname-i Vehbi kitabındaki minyatürleri kendisinin en parlak eserleri arasında görsterilmiştir. Ayrıca Surname-i Vehbinin Osmanlı sarayı tarafından yaptırılan son minyatürlü el yazması olduğu iddia edilmektedir. 18. yüzyıl ortalarından itibaren batı resim usüllerinin Osmanlıda daha fazla önem kazanmasıyla Osmanlının fetihlerini ve zaferlerini konu edinen Osmanlı minyatür sanatı eski önemini yitirip yok olmuştur.





  • Surname-i Vehbi (1720)


  • Köçekler




  • Mehter




  • Çadır Şehir




  • III. Ahmet








  • Kadın Müzisyenler

BaDe isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 18:38