Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimiz (https://www.forumaski.com/m-kemal-ataturk-ve-cumhuriyetimiz/)
-   -   Atatürk Gurur ve Ümitsizliğe Yer Vermemiştir (https://www.forumaski.com/m-kemal-ataturk-ve-cumhuriyetimiz/96761-ataturk-gurur-ve-umitsizlige-yer-vermemistir.html)

Asrevya 12.03.2014 07:16

Atatürk Gurur ve Ümitsizliğe Yer Vermemiştir
 


Atatürk Gurur ve Ümitsizliğe Yer Vermemiştir




Hayatında karşılaştığı güçlüklerle hep mücadele eden Atatürk hiçbir zaman umutsuzluğa düşmemiştir. Bununla birlikte başarıları karşısında gurura da kapılmamıştır. O her zaman şu sözlerini prensip olarak kabul etmiştir:


''Muvaffakiyetlerde gururu yenmek felaketlerde ümitsizliğe mukavemet etmek lazımdır.''

''Hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta iki şey vardır: Galip olmak mağlup olmak.''

''Hayat bir ilerleme ve dinamizm kaynağıdır. İnsan ona kendini uydurmak mecburiyetindedir.''

''Hayat demek mücadele çarpışma demektir. Hayatta muvaffakiyet mutlaka mücadelede muvaffakiyetle mümkündür. Bu da manen ve maddeden kuvvete kudrete dayanır bir niteliktir.''




Atatürk'te büyük işler becerecek maddi ve manevi güç ve kuvvet vardır. Bu yüzden Atatürk felaketlerde umutsuzluğa kapılmamış ve daima engelleri kaldırmayı ve başarıyı elde etmeyi düşünmüştür. Başarılı olunca da hiçbir zaman gurura kapılmamıştır.

Meclis'in yeni açıldığı ilk günlerde bazı milletvekilleri Kurtuluş Savaşı'nın yoksulluk içinde başarılamayacağına inanarak dönmeye karar verirler. Atatürk milletvekillerinde görülen bu umutsuzluk karşısında mecliste yaptığı konuşması ile bütün milletvekilleri geri dönse ve kendisi yalnız kalsa dahi mücadeleye devam edeceğini kesin bir dille şu şekilde ifade etmiştir:

''Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara'ya kadar gelecek olursa ben bir elime silahımı bir elime de Türk bayrağını alıp Elmadağı'na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire içerken ben de hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum!''.

Bu sözler Mustafa Kemal'in ne kadar inançlı ve umutsuzluktan ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Milli Mücadele'de milletin bütün kaynakları seferber edilmişti. Meclis'te parasızlık ve türlü imkansızlıklar yüzünden ordunun ayakta tutulamayacağını söyleyenler karşısında O umutsuzluğa çaresizlik duygusuna kapılmamış soğukkanlılığını ve direncini korumuştur. Türk milletine güvenerek ve kendisinde var olan kuvvet kudret azim ve iradeye dayanarak her zorluğun üstesinden gelineceğini ''Para vardır veya yoktur ister olsun ister olmasın ordu vardır ve olacaktır.'' sözleriyle dile getirmiştir.

Atatürk Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Yunanlılar karşısında Türk ordusunu Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekme gereğini duymuştu. Bu durum Meclis'te bunalıma sebep olmuştu. Atatürk'e ''Yunanlılar savunmamızı yararlarsa ne yaparız?'' sorusu sorulunca şu cevabı ile milletvekillerini yatıştırdı: ''Böyle bir şey olursa onları Çankırı ormanlarına çeker gerilla taktiği ile yok ederim.'' Meclis kendisine umut veren ve zafer vadeden Atatürk'ü başkumandan seçmiş ve ona büyük yetkiler vermiştir.

Atatürk öğünmesini bilmediği gibi öğülmeyi de istememiştir ''Benim için dünyada en büyük mevki ve mükafat milletin bir ferdi olarak yaşamak-tir.'' diyen Atatürk'ün gururu öğünmesi Türk milletinin bir ferdi olmaktan ileri gitmemiştir. Başarılarından dolayı gurura büyüklük duygusuna kapılmamış kendisini beğenmişlik gibi bir zaaf göstermemiştir.

Atatürk büyük adam olmanın nelere bağlı olduğunu şu sözleri ile belirtir: ''Büyüklük odur ki hiç kimseye eğilmeyeceksin hiç kimseyi aldatmayacaksın memleket için hakiki mefkure ne ise onu görecek o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır asla irkilmeyeceksin. Önüne sayısız engeller yığacaklardır. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin!''.

Yapılan bütün işlerin milletin ihtiyaçlarından ve eğilimlerinden doğmasını isteyen Atatürk bu görüşünü şu sözleri ile ifade etmiştir: ''Gerçekte ihtirassız büyük bir iş meydana getirilemez. Fakat onun herhalde millet yolunda bir hizmet gayesine yönelmiş olması lazımdır. Başkan olan kimsenin milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin psikolojisini bildikten sonra o milletin eğilimine uyması gerekir.''

Atatürk yaptığı bütün işlerde Türk milletinin ihtiyaçlarını ve eğilimlerini göz önünde tutmuştur. ''Memleket ve millet hizmetlerinde önder olmak isteyenlerin ilham kaynağı milletin gerçek duygulan ile istekleridir. Bizim söylemeye değer bir hareketimiz varsa o da milletin duygularına ve eğilimlerine varlığına temas etmeğe çalışmaktan ibarettir. Her türlü başarı sırrının her çeşit kuvvetin kudretin gerçek kaynağının milletin kendisi olduğuna inancımız tamdır.'' sözleriyle bu düşüncesini ortaya koymuştur.

Yapılan işleri hiçbir zaman kendisine mal etmeyen Atatürk ''Ben yaptım.'' ''Ben başardım.'' dememiştir. Büyük zaferden sonra Anadolu'da yaptığı ilk gezide halka: ''Bu zafer benim değil milletindir.'' demiştir. Her bir başarıyı her büyük işi Türk milletine mal etmek en önemli yönü idi: ''Eriştiğimiz başarı; milletin kuvvetlerini ve faaliyetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir.'' der O tüm inkılaplarını Türk milletinden aldığı ilhamla yaptiğını söylemekten zevk alırdı: ''İlham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir; milletin ortak isteği gerçek eğilimidir. Varlığımızı bağımsızlığımızı kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler milletin ortak fikrinin isteğinin azminin yüksek görünüşünden başka bir şey değildir.'' ''Bütün yapılanlar herkesten evvel büyük Türk milletinin eseridir.'' der. Bu ifadeler onun ilham kaynağını açıkça ortaya koymaktadır.

O bir milleti yok olmaktan kurtarmış bir kahraman olmasına rağmen bu başarısı ile hiç öğünmemiş başarıyı Türk milletine ve ordusuna mal etmiştir.

Aşağıdaki sözleri de bunu açıkça göstermektedir;

''Vatanın kurtuluşu kazanılan zaferler Türk Ordusu ile büyük Türk milletinin gösterdiği kahramanlık ve fedakarlıkların eseridir.''

''Bu zaferi kazanan ben değilim! Bunu asıl o gün (30 Ağustos 1922) tel örgüleri hiçe sayarak atlayan savaş meydanında can veren yaralanan kendini esirgemeden düşmanın üzerine atılarak Akdeniz yolunu Türk süngülerine açan kahraman askerler kazanmıştır. Ne yazık ki onların her birinin adını Kocatepe'nin sırtlarına yazmam mümkün değildir. Fakat hepsinin ortak bir adı vardır; Türk askeri!''

Yaptığı işlerle öğünmeyen yalnız öğünülecek işler yapmak isteyen Atatürk: ''Yaptığımız hizmetlerle öğünmüyoruz. Yapacağımız hizmetlerin öğünmeye layık olabileceği ümidiyle teselli oluyoruz.'' der. Ona göre millete hizmet edenler bir karşılık beklememelidir. ''Millete hizmet edenler görevlerini yerine getirmiş olmaktan başka bir iş yapmamışlardır.'' der. Millete hizmette sürekliliğin gerekli olduğuna inanan Atatürk: ''Bir insan hayatında büyük bir muvaffakiyet gösterebilir; fakat yalnız onunla öğünerek kalmak isterse o muvaffakiyet de unutulmaya mahkumdur.'' demiştir.

Başarılardan dolayı gurura ve gösterişe kapılmayan Atatürk bir halk adamı olarak yaşamış milletin çıkarlarını kendi çakarlarından hatta canından üstün tutmuştur. Ne istemişse Türk milleti için istemiş ve bu uğurda çalışmıştır. O Türk milletinin bir ferdi olmaktan başka bir öğünmeye kapılmamıştır. Atatürk bütün bu özellikleriyle Türk milletinin vasıflarını taşıyan ve uygulayan dahi bir inkılapçı olarak yaşadı ve bu önder kişiliği ile adını tarihe altın harflerle yazdırdı.


Anılarla ATATÜRK (Alıntı)





Saat: 08:26

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.