Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Genel - Güncel > Magazin Haberleri

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Rüzgar Erkoçlar: İleride baba olmayı isterim - Rüzgar Erkoçlar Röportaj

Magazin Haberleri kategorisinde açılmış olan Rüzgar Erkoçlar: İleride baba olmayı isterim - Rüzgar Erkoçlar Röportaj konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 23.12.2013, 03:36   #1 (permalink)
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Rüzgar Erkoçlar: İleride baba olmayı isterim - Rüzgar Erkoçlar Röportaj

Rüzgar Erkoçlar: İleride baba olmayı isterim - Rüzgar Erkoçlar Röportaj



Cinsiyet değiştiren Rüzgar Erkoçlar Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu.


İşte o röportajdan satır başları...

Cinsiyetini değiştirdiğinde önüne bu kadar yokuş, bu kadar çok engel çıkabileceğini tahmin etmiş miydin?

Kolay olmayacağını tahmin ediyordum. Ama bu kadar zor olacağını bilmiyordum! Tamam anladık, çok örneği yok. Tanınan bir oyuncu, kadınken, üstelik güzel bir kadınken, erkek oluyor. Fakat kimseye zarar vermiyor, bir suç işlemiyor, ayakkabı kutusunda para bulunmuyor, yolsuzluk yok, hırsızlık yok, ahlaksızlık yok… Nedir yani? Benim kararımdı, benim hayatımdı ama başıma gelmeyen kalmadı!

En başından anlatır mısın…

İnsanlar, kendilerini gündeme getirmek için beni kullandılar. Olan biten bu. O andan itibaren de hayatımın her alanına tecavüz edildi. Hiç kimseye ne ah ettim ne beddua. Ama beni gerçekten çok acıtmış iki insan var. Biri ameliyatımı yapan doktor, raporlarımı basına sızdırdı…

Diğeri?

"Öyle bir bomba patlatacağım ki, inanamayacaksınız!" türünden yayınlar yapan bir magazinci. Sosyal medyada yayın yapıyor. O da ününe ün katmak ya da takipçi sayısını arttırmak için beni harcadı. Her şey aslında bu iki insan yüzünden oldu. Yoksa kimsenin Rüzgar Erkoçlar diye bir adamın varlığından bile haberi olmayacaktı. Zaten Nil'ken de ben, o kadar ünlü bir oyuncu değildim, kim niye uğraşsın benimle…

Cinsiyetini değiştirmeye karar verdiğinde, sen kendi iç dünyanda ne kadar zorlandın?

Esas bocalamayı kendi içimde yaşadım. Oyun içinde oyun. Yanlış bir bedene hapsolup kaldığını biliyorsun ama rol yapmak zorundasın. Fakat an geliyor ki, özüne ihanet edemiyorsun. Evet görüntüm kadındı ama hiçbir zaman kadın değildim. Yani ben cinsiyet değiştirmedim. Zaten erkektim. Şimdi doğru bedendeyim. Şimdi aynadaki görüntüme bakınca "Oh be!" diyorum, "Budur işte, ben hep buydum!" Oyunculuk yaparken, işimi yapar evime dönerdim. Bir mekân çıkışında bir magazin muhabirinin beni kamerayla, fotoğraf makinesiyle çekmişliği yok. "Ünlü münlü" diyorlar ama ben çok ünlü de değildim. Bir de şimdi gör! Toplu taşımaya binemiyorum, sokakta yürüyemiyorum, herkes kadınken erkek olan Rüzgar'ı tanıdı, onlar için heyecan verici bir hikâye. Cep telefonunu suratıma dayıyorlar, 'şak' fotoğrafımı çekiyorlar. İzin almak filan yok. Hayvanat bahçesindeki fıstık atılan maymunlara döndüm. Anlamadıkları bir şey var…

Nedir?

Ben tek değilim, benim gibi başka insanlar da var bu dünyada. Ve bizi de bizi yargılayanları da aynı tanrı yarattı! Ben, kadın bedenine hapsolmuş bir erkektim. Şimdi de aynı insanım ama şimdi doğru bedendeyim. Memelerimden kurtuldum, kadın sesimden kurtuldum, artık tıraş oluyorum. Bu da beni mutlu ediyor. Ama içimdeki ruh aynı, kabım değişti, kalıbım değişti. Aynaya baktığımda senelerdir hasretini çektiğim, özlemini duyduğum adamı görüyorum. Kafesimi kırdım…

Kafesi kırıp özgürleşmek isterken, seni en çok korkutan şey neydi?

Ailemi üzmek. Çünkü taşıdığım soyad sadece bana ait değil, "Amaaan bu da benim seçimim, mecbur katlanacaklar!" diyemiyorum. Bütün bu süreç içinde, aileme de rahat vermediler. Fakat bir an geliyor ki, ne pahasına olursa olsun, inandığın hedefe doğru ilerliyorsun. Ben de öyle yaptım. Kararımdan dönmedim.

Hiçbir tereddüdün yoktu yani…

Olmaz mı? Vardı. Ama insan, özünden kaçamıyor! Ne var ki, bu dönüşüm süresince yalnızdım, ne yapıyorsan sen kendin yapıyorsun. Ben de her işimi kendim hallettim. Sadece dostlarım vardı yanımda. Psikiyatriden tut da hormon tedavisinden ameliyata kadar yanımdaydılar. Fakat bu memlekette iş, cinsiyet değiştirmeye karar verip, operasyon geçirmekle bitmiyor, bu defa erkek olarak peşine düşüyorlar, Rüzgar'ın peşine düştüler...

Rüzgar olmak için ruhunu hazırlaman kaç yılını aldı?

O hazırdı zaten. Ben fiziksel değişikliği yaptım, ruh ve fizik birbirini tamamlardı. Ben kendimi daha çok sevebilmek için bunu yaptım. Seviyorum da… Çektiğim tüm acılara rağmen… Bunun heves, tercih, arayış filan olduğunu söyleyenlere de sadece gülüyorum. Deli miyim kendime bu kadar acı çektireyim? Böyle saçma şey olur mu!

Doktor gözetiminde geçen süre ne kadardı?

Aşağı yukarı iki yıl. Heyet raporunu zaten iki yılda alabiliyorsunuz. O arada, doktorlar sizi sürekli izliyor. Ve hormon tedavisi başlıyor...

Sonra kararını verdin ve memelerden kurtulma operasyonu geçirdin…

Ve o doktor gitti, benim bütün raporlarımı sosyal medyada birine sızdırdı.

Bir doktorun, insanı bu kadar zor duruma düşürmesi, kendini magazin dedikodusuna alet etmesi affedilir bir şey mi?

Asla! Sen gidiyorsun, hekim olarak ona güveniyorsun, kendini teslim ediyorsun ama o senin sırlarını herkesin gözünün önüne seriyor. Üstelik bunu yapan hekim, bir kadın. Hani, "Kadınlar daha duyarlı olur" denir ya, artık nasıl bir duyarlılıksa! Hipokrat yemini diye bir şey var! Şu an Tabipler Odası tarafından kendisine verilmiş bir ceza var. Yaptığı şeyin, meslek etiğine uygun olmadığına dair elimde karar var...

Doktorun adını açıklamak ister misin?

O nasıl olsa, bu satırları okuyup utanacaktır, bu kadarı yeterli ona. Benim hayatımı mahvettiği gibi, benim de onun hayatını mahvetmem gerekmiyor. Kozlarımızı hukuken paylaşırız.

Sonra o doktor gitti Posta gazetesine röportaj verdi…

Ya evet, bir de öyle bir şey oldu. O sırada da benim damarım kesildiği için, kanamam vardı, doktor doktor geziyordum. Hâlâ sol kolumda hissizlik ve damarımda sorun var. Benden sonra ameliyat olan bir başka arkadaşımın da artık göğüs ucu yok. Yine aynı kadın yaptı ameliyatı. Benim esas derdim şu: Beni bu halimle görseniz, "Aaa bu Nil!" der misiniz? Hayır. Ahlaklı davransaydı, dedikoducu bir kadın gibi, ona buna anlatmasaydı, ben Rüzgar olarak hayatıma huzurlu bir şekilde devam edecektim. Bu kadar afişe olmayacaktım, affedemediğim nokta bu. Artık bir hayatım yok, işe gidemiyorum, çalışamıyorum, sokağa çıkamıyorum…

Fırındaki fotoğrafları nasıl çektiler?

Dört erkek gördüm. Baktık uzaktan sırıtıyorlar. Ben de yerleri pas pas yapıyordum. Gazeteci olduklarını hissettim. Kendilerine ait bir vücut dilleri oluyor. Ellerinde objektif görmedim başta. Hatta, patronuma söyledim. "Yok canım, nerden çıkarıyorsun?" dedi. İşime devam ettim, kafamı kaldırdım, flaşla göz göze geldim. Sonra arka tarafa gittim, içeride ustamız vardı. Tadilat aşamasında olduğumuz için elinde çekiçle çıkmış. Başlık olarak 'Çekiçli tehdit' demişler halbuki ustanın dediği tek şey "Lütfen fotoğraf çekmeyin!"di. Ertesi gün rahat bırakmadılar. Hâlâ dükkâna gelmeye devam ediyorlar...

Nasıl bir hayat kurdun kendine?

Çok yakın bir arkadaşımla yaşıyorum. Haftada birkaç gün ailemin yanına gidiyorum. Bilmeyen kalmadı galiba, bir de bir fırında çalışıyordum.

O işi nasıl bulmuştun?

İşsizken bir gün önünden geçerken, baktım fırının camında "Eleman aranıyor" yazıyor. Beni cezbeden de, üretim kısmı için birini arıyor olmalarıydı. Çünkü üretmeyi, yeni şeyler yaratmayı seviyorum. Patron, "O iş ağır!" dedi. "Yaparım" dedim, "Un çuvalı da taşırım, n'olacak!" Patron da dünya iyisi bir insan. Benim oyuncu olduğumu filan da bilmiyordu. Hikâyemi de bilmiyordu. Başladım çalışmaya. Gazeteciler yeniden hayatıma dalıncaya kadar da gayet mutluydum…

Ne iş yapıyordun orada?

Aile gibiydik. Her şeye yetişiyordum. Pişiriyordum da kasaya da bakıyordum, temizlik de yapıyordum. Dükkânın sorumlusu gibi bir şeydim. Patronum bana çok destek oldu, hep yanımda oldu. Onun hakkını da ödeyemem. Ama artık oraya da gidemiyorum, adamcağızı da taciz ediyorlar. Onun ağzından bir cümle almak istiyorlar, fotoğrafını çekmek istiyorlar…

Savcılıktan "Fotoğrafı çekilemez" kâğıdını aldın mı kendine gerçekten?

Evet. İşler artık iyice çığırından çıkmıştı. Aldım. Adli süreçle uğraşırken, haklarının ne olduğunu öğreniyorsun, başvuruda bulundum, gerekçeli kararı aldım.

Artık izinsiz fotoğrafını çeken suç mu işlemiş oluyor?

Aynen. Peki bu engeller mi onları? Hayır. Ama var böyle bir kararırım. Ben şu an basınla ilgili bir işin içinde değilim. Sektörün içinde bir iş yaparsam, onlar "tanınmış" birini görüntülüyor oluyorlar, buna hakları var. Ama şu anda ben sıradan bir insanım. Bir başka sinirime dokunan şey, ben artık Rüzgar'ım, Nil yok, öldü! Nasıl bir zihniyettir ki hâlâ Nil'in bikinili fotoğraflarını koyuyorsun? Yetmedi mi, öyleydi, böyle oldu haberleri. Onu yaptın defalarca, sonra fırınıma geldin, izinsiz çektin, evimin önünde bekliyorsun. Bir evime girmedikleri kaldı!

Mavi kimlik alabildin mi?

Hayır, henüz değil. Bir sürü hukuki engelle karşılaşıyorum. Benim durumumdaki arkadaşlarım aldı, hatta bir tanesi evlendi ama benim işlerimi zorlaştırıyorlar.

Neden?

Rüzgar olduğum için! Hakkımda haber yapılır, adları geçer diye bulaşmak istemiyorlar. Herkes için kolay işleyen süreç, benim için çok ağır işliyor…

Artık bir erkek olarak, eski kadın halini beğeniyor musun?

İlk zamanlarda o eski resimlerime gazetelerde yayımlanınca bakabiliyordum. Artık tahammülüm yok. "Kim bu ya" diyorum!

Sakallar çıkınca insan ne kadar heyecanlanıyor?

Çoook. Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi aynaya bakıp sakalımın çıktığını gördüğüm gün! Buraya gelmeden önce de tıraş oldum zaten…

Hormon tedavisinin yan etkileri var mı?

Alışma sürecinde kontrolde oluyorsunuz. 3-6 ve 9 ayda bir testlerinizi yaptırmanız gerekiyor. Vücutta kanama olabiliyor. Zor bir süreç yani. Bir tek operasyonla biten bir şey değil. Hormon tedavisi başlamadan önce de soruyorlar adama, "Hazır mısın?" diye. Çünkü o da günlük gülistanlık bir süreç değil. Kendini hazırlayamadıysan, kaldıramıyorsun. Ama içinde bir erkek varsa, hormon aldığın zaman yan etkisi olmuyor, bütün hissediyorsun, "İşte budur!" diyorsun.

Elinde olsa bu ülkeden gitmek ister misin?

Evet. Kesinlikle. Beni tanımayacakları, huzurlu bir yere...

Hıncal Uluç, "Rüzgar'ın yapması gereken, basından kaçmayıp anlatması, o zaman rahat bırakırlar" dedi… Sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Hiç zannetmiyorum. Bu sefer cinsiyet bitecek, oraya gitti, buraya gitti, kız arkadaşıydı, küstü, barıştı başlayacak.

Evlenip, çoluğa çocuğa karışıp normal bir hayat mı sürmek istiyorsun?

Anne olmak, evleneceğim insanın en doğal hakkı. Ben de ileride baba olayım isterim. Ama şu anda henüz erken, insanlar peşimdeyken, böyle bir sorumluluk yüklenemem. Şu anda benim hayatım elimden alınmış durumda.

Sen kendine kahramanlık atfediyor musun? Öncü gibi hissediyor musun?

Yok, hayır. Keşke… Ama ben şu anda kendi hayatıma sahip çıkamıyorum, kahramanlık yapacak durumda değilim…

İçinde, o eski kadından kalmış herhangi bir şey var mı?

Hayır. Hiçbir zaman içimde bir kadın olmadı!

Kadın olarak devam etseydin ama lezbiyen olsaydın…

(Gülüyor) İşim çok daha rahat olurdu. Birkaç evim, arabam olurdu. Ama ben, kadın bedeninde yaşayamadım. Lezbiyenlerin bedenleriyle bir sorunu yok. Benim vardı. İçimde azıcık dahi kadınsılığa ait bir duygu olsaydı zaten cinsiyetimi değiştiremezdim. Çirkin de değilim, iyi de para kazanıyordum. Bu hayatı elinin tersiyle itebilmesi için insanın manyak olması lazım…

Sevgilin peki?

O kadar güçlü bir kadın ki, bana evrenden yollanmış bir armağan! Kalbinin temizliği, bunca zaman yanımda olması, bana hep destek olması… Bu kadar zorluğa rağmen hiç ayrılmadık, aksine daha da yakınlaştık. İşini kaybetme pahasına elimi tutabiliyorsa ben o kadına saygı duyarım… Duyuyorum da…

"Ben Rüzgar'ın kız arkadaşıyım" diyor mu, yoksa gizliyor mu?

Hiçbir zaman gizlemedi, gizlemiyor…

Hastane sürecinde neler oldu? Oradaki zorluklar neydi?

21 günde bir hormon iğnesi oluyorsunuz. Yumurtalıklar alındıktan sonra 3 ayda bire düşüyor. Hormon almak da bir yere kadar çünkü karaciğeri yorduğu için…

Hastanede yaşadıkların…

O da ayrı bir dert! Heyet raporu konusunda bilgisizler. Mahkemenin, Adli Tıp'tan istediği bir rapor var. "Üreme kabiliyetinden yoksun mu? Değil mi?" Bir ay boyunca Çapa'da bildiğin süründük. Oradan oraya gitmeler. Heyet Raporu'nu almışım ama yetmiyor, tekrardan iki senelik süreci yeniden yaşatıyorlar. Tekrar ürolojiye, tekrar kadın doğuma, testler yapılıyor. Hâlâ bu görüntüme ve üremeden yoksun olmama rağmen, olumsuz rapor veriyorlar. E hakim de, o zaman, sana o mavi nüfus kâğıdını vermiyor. Bu nasıl iş anlamak mümkün değil, bunca acıyı, bunca sıkıntıyı zevk için çekmiş olamam ya! Kanunda, dört madde var. Birincisi 18 yaşından büyük olman gerekiyor, ikincisi transseksüel yapıda olman gerekiyor, üçüncüsü evlenmemiş olman gerekiyor, dördüncüsü de tamamen üremeden yoksun olman gerekiyor. Ben bu dört maddeye de uyuyorum ama mavi kimliği alamıyorum.

Perii isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 15:25