Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Din Ve Maneviyat > İslamiyet > Sahabeler - Evliyalar
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Aişe-i Sıddıka

Sahabeler - Evliyalar kategorisinde açılmış olan Aişe-i Sıddıka konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17.06.2014, 15:46   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Aişe-i Sıddıka

Aişe-i Sıddıka

Aişe-i Sıddıka

Peygamberimizin hanımlarından.

Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir. Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi.

Üç gece rüyada gördüm
Resulullah efendimiz Hazret-i Hadice'nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hazret-i Ebu Bekir'in kızı Hazret-i Aişe'yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı. Peygamberimizin Hazret-i Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, nikah akdinin Hazret-i Peygamberin arzusuyla değil, Allahü teâlânın emri ile olmasıdır. Buhârî ve Müslim'in rivayetlerinde Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye şöyle buyurdu:
- Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış “Bu senin hanımındır” dedi. Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise Cenab-ı Hak imza eylesin” dedim. [Yani eğer rüya Rahmânî ise Allahü teâlâ müyesser kılsın demektir.]

Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman, ev halkını Mekke'de bırakmıştı. Medine'yi şereflendirince, Ebu Rafiî ile azatlı kölesi Zeyd bin Hârise'yi, iki deve ve ihtiyaçları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla Mekke'ye gönderdi.

Hazret-i Ebu Bekir de Abdullah bin Ureykıt'ı iki deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümm-i Ruman ve kızı Hazret-i Aişe ile kızkardeşi Esma'yı develere bindirerek göndermesini, oğlu Abdullah'a mektup yazarak emretti. Hazret-i Aişe, annesi Ümm-i Ruman ve Resulullahın kerimeleri kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileye Talha bin Ubeydullah da katıldı. Mina mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman, Hazret-i Aişe'nin devesi kaçtı. Hazret-i Aişe buyuruyor ki:
“Devem kaçtı. Ben devenin üstünde mahfe'nin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem, “Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu. Allahü teâlâ devemize sükûnet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine'ye geldik. Ben Hazret-i Ebu Bekir'in ev halkı ile birlikte indim.”

Birer oda yapıldı
O zaman Mescid-i Nebevî ve etrafındaki odalar yapılmıştı. Mescid-i şerif yapılırken, Peygamberimizin hanımları Hazret-i Aişe ve Sevde için birer oda yapıldı. Sonra, ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak, adetleri dokuz oldu. Odalar, Arap âdeti üzere, hurma dalından idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü idi.

Odalar mescidin cenup, şark ve şimâl taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi. Hazret-i Fâtıma ile Hazret-i Aişe'nin odaları arasında kapı vardı.

Mekke'den gelen Resulullahın ev halkı, kendi odalarının önünde indi. Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Ebu Bekir'in evinde bir müddet ikâmet buyurdular. Hazret-i Ebu Bekir birgün Resulullaha şöyle arzetti:
- Ya Resulallah, ehlinle evlenmekten seni alıkoyan nedir?

Hastalığı bol yerdi
Bunun üzerine Resulullah efendimiz, gerekli hazırlıkları yaparak, Hazret-i Aişe ile, nikahlarının vuku bulduğu Şevval ayında evlendiler.

Hazret-i Aişe validemiz buyuruyor ki:
“Medine'ye hicret edip geldiğimiz zaman, burası, hastalığı bol olan bir yer idi. Bütün eshab-ı kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan, ancak Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın korumasıyla kurtuldu."

Hazret-i Aişe de hastalandı. Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye, “Sende gördüğüm nedir” diye sorunca, Hazret-i Aişe şu cevabı verdi:
- Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah, hummadır. Allah onu kahretsin.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Hayır, ona kötü söyleme! O, vazifelidir. İstersen sana bir duâ öğreteyim. Onu okuduğun zaman, Allahü teâlâ onu senden giderir.
Hazret-i Aişe de, “Öğret ya Resulallah” dedi.
Peygamber efendimiz duâyı öğretince, humma geçti.

Hazret-i Aişe validemiz, Medine'de, Resulullahın gazalarına katılmış diğer sahabî hatunları gibi, yaralıların tedavisi ve bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resulullah efendimiz buna müsaade buyurmamıştır. Mesela Uhud günü, Peygamber efendimiz yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı.

Hazret-i Fâtıma validemiz, Resulullahın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca, yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu.

Arkalarında su taşıyorlardı
Hazret-i Aişe validemiz de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud'a gelmişti. Hazret-i Aişe ve Ümm-i Süleym kırba ile su taşıyorlar, Hamne ise susuzlara su veriyordu. Enes bin Malik diyor ki:

"Uhud gazasında müslümanlar bozulup, Resulullahın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Aişe ile Ümm-i Süleym'i gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyorlar, doldurunca koşarak gelip, yine yaralılara su veriyorlardı.”

Kadınların Uhud savaşına katılmasına müsaade edilmesinin sebebi, yaralıları tedavi için idi.

Hazret-i Aişe, Müreysi gazasına katılmış ve bu gazada bazı münafıkların çıkardığı bir iftiraya maruz kalmış, bunun üzerine Allahü teâlâ Nur suresinde 17 ayet-i kerime göndererek, onun temizliğini bildirdi. Hazret-i Aişe buyurdu ki:
"Resulullahın ilk hastalığı, Hazret-i Meymune'nin evinde oldu. O gün Resulullahın Hazret-i Meymune'ye uğradığı gündü. Burada Resulullahın hastalığı arttı. Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın hizmetine koyuldular. Peygamberimiz de buyurdular ki:
- Ey benim zevcelerim, mâzur görün, takatım yoktur ki, evlerinizi dolaşayım. İzin verirseniz Aişe'nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz.

Hazret-i Aişe'nin odasına gitti
Resulullah efendimiz Hazret-i Abbas ve Hazret-i Ali'nin omuzlarına dayanıp, benim odama geldiler. Döşeğe yattılar. Bu odada mübarek başı, göğsümde olduğu hâlde vefat ettiler."

Resulullahın vefatından sonra da, eshab-ı kiramın, Hazret-i Aişe validemize hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi. Hatta bu hususta Hazret-i Ömer, bunda o derece ileri gitti ki, Hazret-i Aişe, "Resulullahın vefatından sonra Hazret-i Ömer bana çok iyilik etti. Ya Rabbi, bundan böyle, beni, onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma" buyurdu.

Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Osman zamanında da din-i İslâmı öğretmekle meşgul oldu. Hazret-i Aişe müctehid idi. Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu. Çünkü Hazret-i Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi. Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu. Âlim, edip, çok akıllı ve üstad idi. Çok fasih ve beliğ konuşurdu.

Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur. Eshab-ı kirama fetva verirdi. Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hazret-i Aişe haber vermiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
- Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz!

Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi.

Aişe hakkında, beni incitmeyiniz!
Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hazret-i Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir. Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki:
"Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hazret-i Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim."

Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak için yarışırlardı. Zevceler, iki grup idi. Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı. İkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi. Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi.

Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi.

Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hazret-i Fâtıma'ya buyurdu ki:
- Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin?

Hazret-i Fâtıma'nın, “Elbet severim” demesi üzerine, yine buyurdular ki:
- O hâlde, Aişe'yi sev!

En çok kimi severdi?
Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok severdi. Resulullaha, “En çok kimi seviyorsun” denildiğinde buyurdular ki:
- Aişe'yi.
"Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki:
- Aişe'nin babasını.

Yani, en çok Hazret-i Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi.

Hazret-i Aişe'ye sordular ki:
- Resulullah efendimiz en çok kimi severdi?
- Fâtıma'yı severdi.
- Erkeklerden en çok kimi severdi?
- Fâtıma'nın zevcini.

Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hazret-i Aişe'yi, çocukları arasında Hazret-i Fâtıma'yı, Ehl-i beyti arasında. Hazret-i Ali'yi, eshabı arasında ise, Hazret-i Ebu Bekir'i en çok severdi.

Hazret-i Aişe buyuruyor ki: “Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu. Ben de iplik eğiriyordum. Mübarek yüzüne baktım. Parlak alnından ter damlıyordu. Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Şaşakaldım. Bana doğru bakarak buyurdular ki:
- Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun?
Ben de, "Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim” dedim.

Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi. Alnımdan öptü ve buyurdular ki:
- Ya Aişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim.

Kıyamet gününde insanlar
Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu. Hazret-i Aişe'nin mübarek alnından öpmesi, Resulullahı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır.

Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hazret-i Aişe'ye buyurdu ki:
- Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir.
- Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak?
- Evet.
- O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı?
- Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır. Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır. Yemeyecek, içmeyeceklerdir. Şiddetli terliyecekler. Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir. Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir. Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır.

Musa bin Talha diyor ki:
- Hazret-i Aişe'den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim. Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:

“Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi. Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı. Zeliha'yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.”

Allahü teâlânın nimetleri
Hazret-i Aişe, kendisinin, Peygamberimizin diğer hanımlarının hepsinden daha üstün olduğunu söyleyerek, Allahü teâlânın nimetlerini sayar, övünürdü. Bunlardan da bazıları şunlardır:

1- Resulullah efendimiz, beni istemeden önce, Cebrail aleyhisselamın benim suretimi getirip, kendisine gösterdiğini ve, “Bu senin zevcendir” dediğini söylerdi.

2- Resulullahın zevceleri içinde, koca görmeden Resulullah ile evlenen, benden başka olmamıştır.

3- Resulullahın zevceleri içinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi. Resulullah efendimiz, bazı zevcelerine, “Aişe'yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yanında bana vahiy gelmektedir” buyurmuştu.

4- Resulullahın zevceleri arasında, benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir.

5- Allahü teâlâ benim hakkımda berat ayetini nâzil eyledi.

6- Resulullah vefat ederken, mübarek başları benim göğsümde idi.

7- Resulullah benim odamda vefat etti.

8- Benim odam Resulullahın türbesi olmuştur.

Resulullahı teselli ederdi
Hazret-i Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı. Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı.

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 13:11