|
Serbest Kürsü kategorisinde açılmış olan Dövene elsiz,sövene dilsiz konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
28.10.2018, 08:58 | #1 (permalink) |
Ne mutlu eğri zamanda, Doğru yerde durabilene. | Dövene elsiz,sövene dilsiz Dövene elsiz,sövene dilsiz Ahmet Korkmaz,1 Ağustos 1946 günü, Bursa İnegöl’ün Hasanpaşa Köyünde doğar.Pırıl pırıl gözleri olan ve geleceğe umutla bağıran,çağıran bir bebek.Ahmet beş yaşına geldiğinde,iki yıl içinde önce kardeşini,sonra annesini,ardından babasını kaybeder.Ona bakabilecek amcası ve halası da üst üstte hayatlarını kaybederler. 2. Dünya Savaşı sonrası ülke yokluk içinde.İnsanlar mısır sapından yapılmış ekmekleri alabilmek için karneyle sıraya girerler. Küçük Ahmet tam kendini tanıyacağı,ana baba sevgisi tadacağı yaşta tek başına kalır.Önünde koca bir hayat,tek başına altı yaşında sessiz bir çocuk.Ahmet’i tutarlar elinden 1952 yılında,Eskişehir Mahmudiye ‘deki Yetiştirme Yurdu’na verirler.Ertesi sene Bursa Merkez Yetiştirme yurduna gönderirler. Ahmet 13 yaşına kadar Bursa Merkez Yetiştirme Yurdu’nda kalır.Öğretmenlerini çok sever,can kulağıyla onları dinler. O zamanki öğretmenler idealisttir.Aldıkları maaş,hayat koşulları,bugünküne göre çok ama çok düşük olmasına rağmen, ''ülkeye ne katarız'' onun derdindedirler. Ahmet 1959’da Afyon Emirdağ’ daki Astsubay Hazırlama Okulu’na girer ve 1969 yılında Astsubay olarak göreve başlar.Sonra birçok yerde görev yapar ve evlenir. Üç yıl sonra bir oğlu,tam on sekiz yıl sonra bir kızı olur.Çalıştığı her yerde temizliği,efendiliği ve sorumluluğuyla tanınır. 18 Ağustos 1999’da sabah çalıştığı işyerinde herkesi her zaman olduğu gibi kapıda karşılar.İçinde bir sıkıntı vardır. Birkaç gün sonra sıkıntının nedenini öğrenir.Eşini ve canından çok ama çok sevdiği kızını 17 Ağustos depreminde kaybetmiştir. Ardından ne yapar biliyor musunuz? İntihar etmez. Kadere lanet okumaz. Hayata küsmez. Ben kendi dilinden anlatayım. “Yavaş yavaş çevremdeki gençlerle kızım adına ilgilenerek onların nişan ve düğünleriyle zamanımı geçirmeye başladım.Onlarla oyalandım ve o gençlerle bir dayanışmaya girdim.Netice olarak ailevi yaşamımdan yana umudum hiç sönmedi.Umudu yarınlara ve bugünlere taşımasını bildim.Deprem sonrası insanları,özellikle kız çocuklarını bir başka sever oldum. İlişkilerimde duygu,hatır,kardeşlik ve dostluğun ön plana çıktığını gördüm.Hepsinden önemlisi insan ilişkilerinde daha dikkatli olmaya başladım.Sövene dilsiz vurana elsiz olmaya başladım.” Ahmet dostumla OYAK Genel Müdürlüğü’ ne verdiğim eğitimlerde tanıştım.Öyle bir sesi var ki yılların sevinci,hüznü,tadı,tuzu,umudu,kokusu o seste toplanmış. Ben daha hikayesini bilmeden,her konuştuğunda,kısa bir hikaye anlattığında,hayatın yüzüme taktığı tüm maskelerin kaybolduğunu,gardlarının düştüğünü,tüm pozitif duygularımın açığa çıktığını hayretle görüyordum. Daha hayatını bilmeden tevazusuna,içtenliğine çok ısınmıştım.Şimdi hayatını yazarken kimi yerlerinde gözüm görmez oldu bir iki dakikalık aralarla yazdım.Ben yazarken böyle olduysam,o yaşarken nasıl olmuştur düşünsenize. Bir arkadaşım vardı üniversitede,evlenirken babası altına bir araba çekmedi diye “Arabasız delikanlı mı olur ağabey. Peder bir araba almadı kız tarafına ne diyeceğiz? ” demişti.Babası bunu ifade ediyordu onun için. Hepinizin böyle dertleri vardır.Sizinde hayatınızı karartan dertleriniz çoktur eminim. Ya baseniniz geniştir,ya araba modeliniz eskidir,ya bir dostunuz,akrabanız hoşunuza gitmeyen doğru bir laf etmiştir. Bizim salonu su bastı,mesela. Bitmez bizim derdimiz, değil mi? Ahmet Kokmaz’in hikayesinden çıkacak dersleri bence kendisinden dinleyelim. Hayat aynaya benzer sen ona küsersen o da sana küser,sen ona gülümsersen o da sana gülümser.İnsan olarak ağaçlardan ders almalıyız çünkü ağaçlar ne üzerinde barınan kuşların ne de gölgesinde yatan insanların ne de verdikleri yemişlerin hesabını tutarlar. Ama biz insanlar öyle basit hesapların peşindeyiz ki sormayın gitsin.Hayatı güzelleştirecek olan da, çekilmez hale getirecek olan da bizleriz.Ama insanlar her nedense kolay yolu bulup başkalarını suçlama yoluna gidiyorlar ve zaman akıp geçiyor. Zaman bekleyenler için çok yavaş,korkanlar için çok hızlı,yas tutanlar için uzun,sevinenler için çok kısa ama sevenler için sonsuzdur. Yanlızlığın reçetesi,hastalığın ilacıdır sevgi.Hüznün düşmanı,mutluluğun dostudur sevgi. İnsanlığın temelidir sevgi,hayatın kaynağı,yaşamanın ispatıdır sevgi.Sevgidir her kapıyı açan.Bizi bazen bir kuş,bir çiçek yapan dost kolayca bulunmaz.Geçicidir para pul.Dostsa her şeyden ama her şeyden önemlidir. Matematiği,fiziği,dersaneyi boşverin dostlar.Ne yapın edin çocuğunuza “sevmeyi, saymayı” öğretin. Gerisi olur gider. Ahmet Şerif İzgören
__________________ |
28.10.2018, 15:53 | #2 (permalink) |
Üyeliği Durduruldu
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Dövene elsiz,sövene dilsiz Bir konferasında tanışma imkanım oldu çok başka bir insan yaa her zaman videolarını kitaplarını severek okuduğum nadir insandır |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |