Eski zamanlarda bir kral varmış. Kral bir rüya görüyor, rüyayı gördükten sonra bir sıkıntı basıyor. Gördüğü rüyadan dolayı huzursuz oluyor. Bu sıkıntıdan kurtulmak için adamlarına haber veriyor.

Kral: Ben böyle böyle rüya gördüm diyor. Rüya beni çok etkiledi. Bu rüyayı tabir edecek bilge iyi bir tabirciye ihtiyacım var, diyor.

Çevrenin en alim, en bilge tabircisine haber veriyorlar.Tabirci geliyor. Kral rüyayı anlatıyor. Rüyayı iyice dinleyen tabirci:

"Efendim sizin için çok üzülüyorum, zira sizin aileniz akrabalarınız, sizden önce ölecek ve siz onlara çok üzüleceksiniz." diyor.

Kralın bir anda öfkeden kaskatı kesiliyor ve:

"Hemen vurun şunun başını" diyor.

Adamın başını kestiriyor ve tekrar adamlarını çağrıyor.

"Bana adam gibi bir tabirci getirin su rüyamı adam gibi tabir etsin." diyor.
Nasıl Söylediğiniz Ne Söylediğinizden Daha Önemlidir!

Hemen bir telaş başlıyor ve başka bir tabirci bulup getiriyorlar. Kral yine rüyasını anlatıyor. Tabirci rüyayı dinledikten sonra;

"Efendim sizin için çok seviniyorum, zira siz akrabalarınızdan, yakınlarınızdan daha uzun yaşayacaksınız." diyor.

Bu tabiri duyan Kral'ın öfkesi geçiyor ve tabirciyi altınlarla ödüllendiyor.

İki tabircide aslında özünde aynı şeyi söyledi ama farklı üslup kullandılar.

Bir şeyi söylerken karşınızdakine ne hissettirdiğiniz önemlidir.