Pineapple | İzlediğim Filmler ve Yorumlarım

[Wine]

İzlediğim Filmler ve Yorumlarım

Bu konuyu öncelikle kendim için sonra da belki izlemek istediğiniz filmler olur diye açıyorum.

Kalıcı bir film konum olsun istemiştim, hatırladıklarımı ve yeni izlediklerimi yavaş yavaş yorumlarımla beraber paylaşırım inşallah.


Evet öncelikle benim favori filmlerimden biriyle başlamak istiyorum.

Mr.Nobody(Bay Hiçkimse)



Bu filmi ben 2 defa izleyince anlamıştım açıkçası. Biraz anlatımından dolayı sanırım, karışık geliyor ilk başta. Film Mr. Nobody'nin seçimlerini ve sonuçlarını konu alıyor. Bence sürükleyiciydi, merak uyandırıcı bir konusu olduğunu düşünüyorum.
Filmde Nemo Nobody'nin farklı yaşlarda yaptığı farklı seçimleri ve bu seçimlerin doğurduğu farklı sonuçları görüyoruz. Filmin kafa karıştırıcı olmasının nedeni biraz geçişlerden dolayı. İlk başta bu anı yaşamıştı noluyor falan oldum ama bir iki geçişten sonra olayı kavrıyorsunuz zaten.
Benim filmde sevdiğim şeylerden biri, belli bir sonu yok ve sonunda kafanız iyice karışıyor.
Ve ayrıca filmde konusu geçen bilimsel olaylar yine film içinde bir belgesel tadında açıklanmış.
Filmin şarkılarına diyecek hiç bir şeyim yok zaten.
Baya bir süre etkisinden çıkamamıştım.
İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

[Wine]

Love, Rosie



Bu kesinlikle klişe konulu romantik bir film katagorisinde. Ama konu gerçekten güzel işlenmiş.
Bu filmden çıkardığım sonuç gerçekten hayatta evlenmek için seçtiğin insana dikkat etmek lazım.
Konusuna gelecek olursak, küçük yaşta çok iyi arkadaş olan Rosie ve Alex ileri de yaptıkları seçimler yüzünden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Ama kader işte sonra karşılaşıyorlar ve olaylar gelişmeye başlıyor. Bir yerde artık yeter be çocuklar dediğim oldu yani.
Sonuna bağlayana kadar çileden çıktım yani.
Kısaca efsane bir film değildi ama izlediğinizde seveceğiniz bir film olacağına eminim.

[Wine]

Flipped (İlk Aşk)



Bu kitaptan uyarlanma bir film ama kitabını okumadım. Kitabı daha güzel diyorlar ama bilemeyeceğim.
Neyse filme gelelim, ben bu filme bayıldım. O kadar saf bir sevgiyi konu almış ki. İki çocuğun birbirine duyduğu sevgi.
Filmde ki en güzel nokta hem kızın hem de erkek çocuğun gözünden anlatılması.
Klişe olduğunu düşünmüyorum farklı bir konu bence çünkü bu biraz kovalamaca gibi.
Filmde ki kızımız Julianna henüz 5 yaşındayken karşı evlerine yeni insanlar taşınır ve yaşıtı Bryce'ın gözlerine ve gülüşüne aşık olur.
Ve konu böyle ilerler. Ama asıl çıkarılması gereken bir ders var filmde ve gerçekten mükemmel işlemişler filme bu dersi.
"Parçalarla oyalanmayın bütüne bakın"
İzlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim bir diğer film.

[Wine]

Bugünün son yorumu da bu olsun

Penelope



Kraker film diyebiliriz.
Film masalsı bir film ama masal ögelerini fazla taşımıyor. Bu sefer bir prens sayesinde olmuyor en azından her şey.
Sevimli bir filmdi. Tebessümle izleyebileceğiniz bir filmde olabilir sıkılacağınız bir filmde. Çünkü ben birazcık sıkıldım.
Birde ben filmi birazcık James McAvoy için izlemiştim.
Neyse boş zamanınızda izlenebilecek bir film.

[Wine]

Letters To Juliet (Aşk Mektupları)



Yine bayıldığım bir film. Amanda Seyfried ve güzel oyunculuğu.
Konusu bana çok ilgi çekici gelmişti.
Sophie ve Victor balayı tarzı bir tatil için İtalya'ya gidiyorlar. Sophie, Juliet'in asistanları adlı bir grup bayanla tanışıyor Bu bayanlar insanların aşk mektuplarına Juliet'in ağzıyla cevap veriyorlar. Sophie 50 yıl önceden kalan bir mektup buluyor ve ona cevap yazmaya başlar.
Filmden çıkan en güzel şey gerçek aşk için asla geç değildir.
Keşke demek yerine cesaret edip aşkının peşine düşmelisin.
Tekrar izlemek istedim, ve size de izlemenizi tavsiye edeceğim bir romantık komedi.

[Wine]

The Lake House (Göl Evi)



İlk başta hiç bir şey anlamadığım bir filmdi kendisi.
Ama gerçekten beğendiğim bir film oldu. Gerçi biraz kendi içinde tutarsızlıkların olduğu gerçeğini ve sonunu biraz saçma bağlamalarını göz önünde bulundumazsak güzel bir aşk hikayesi.
Filmin konusunu özetlemek gerekirse, Dr.Kate göl evini satılığa çıkarıp şehre yerleşiyor ama gitmeden önce posta kutusuna gelecek kiracı için bir mektup bırakıyor. Bu mektubu yakışıklı () bir mimar olan Alex alıyor ve garip bir olay yüzünden mektuplaşmaya başlıyorlar. Birbirlerini hiç görmeden seviyorlar. Daha detaya inersem spoiler olacak.
Ve bu filmden de çıkardığım şey eğer doğru yer ve zamandaysanız aşkınızı yaşarsınız.
Tavsiye edebileceğim güzel, romantik bir film.

[Wine]

The Butterfly Effect (Kelebek Etkisi)



Allahım Ashton Kutcher the best yani.
1.filmi harika olan ama seri olarak korkunç bir seri.
İlk film beni baya etkiledi, özellikle konusu ve oyuncuları bakımından çok iyi bir film.
Yine belirli bir sonu olmaması belki beni cezbetmiş olabilir, çünkü film bitmiyor adeta yeniden başlıyor diyebiliriz.
Yine seçimler ve sonuçlar.
2. filmi hayatımda izlediğim en korkunç filmlerden biriydi. Resmen hadi seri yapalım diye yapılmış bir film. Konusu, sonu ve bağlama biçimleri. Sürükleyici en ufak bir yanı yoktu.
3. filmi gördüğümde daha ne kadar saçmaladılar acaba diye düşündüm ama yine 2. filme kıyasla baya iyiydi. Farklı bir konuyla ele alınmış ve merak uyandırıcı bir filmdi. Bence ufak tefek tutarsızlıkları vardı ama batmıyor diyebiliriz.
Ama kesinlikle 1. filmi izleyin diyebilirim, favorim sayılabilir. Ve Ashton.

[Wine]

Maniac (Manyak)



Resmen mide bulandırıcı iğrenç bir film.
Sıkıntıdan patladım. Film 90 dakika kadar ve zaten 45. dakikada her şey belli oluyor ve film bitiyor bence.
Ama son 45 dakikayı izleyip bitirene kadar sıkıntıdan uyumadığıma seviniyorum.
Aslında ilginç bir film olabilirmiş.
Elijah Wood gerçekten psikopat rolünü mükemmel oynuyor diyebilirim.
Konusuna değinecek olursak, Frank oldukça kötü bir çocukluk geçirdiği için psikolojisi bozulmuş. Kadınlara karşı kin ve nefret besliyor.
Korku, kan sevenler için güzel bir film olabilir belki ama pek benim içimi açmadı.
Filmle ilgili bana ilginç gelen tek yan filme ana karakterin gözlerinden tanık oluyoruz buda bizi biraz daha cinayetlerle bütünleştiriyor diyebiliriz.
Korku ilginizi çekiyorsa bir bakın diyebilirim.

[Wine]

Wanted



Yine James McAvoy için izlediğim bir film
Açıkçası bu filme ne mükemmel diyebiliyorum ne vasat. Çünkü oyuncular mükemmel ama seneryo biraz "garip".
Fantastik başlığı altında mükemmel bir film olabilirdi ama günümüz sıradanlığında ilerleyen bir filmde olaylar biraz absürd kaçmış. Yine de iyi ki izledim dediğim filmlerden.
Ve tabiki sonunun enteresan bitişi yine beni kalbimden vurdu.
Tavsiye edebileceğim filmler listemde.

[Wine]

The Sixth Sense (Altıncı His)



Merhaba favori filmim
Bruce Willis var zaten, nasıl sevilmez bu film.
Hayatımda izlediğim en harika filmlerden biriydi. Etkisi 2 3 gün sürmüş olabilir.
Sonunda WTF!! olduğum bir yapıt. Ve gerçekten kusursuz bir sondu. Adamlar işi biliyor.
8 yaşındaki Cole hayaletlerle kendi isteği dışında iletişim kuruyor ve bu durumdan çok korkuyor. Cole bu durumu sadece çocuk psikoloğu Malcolm'a anlatabiliyor. Sonrası bir garip silsile halinde devam ediyor.
"Ölü insanlar görüyorum ölü olduklarını bilmiyorlar"
KESİNLİKLE İZLEYİN diyorum.