Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Türkçe - Edebiyat

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02.12.2013, 19:39   #1 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

Dilimize Girmiş Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları
absürt : Fransızca absurde (saçma, zırva, anlamsız). Kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: saçma, anlamsız.

absürt komedi : saçma komedi.

adaptör : Fransızca adapteur. Uzun zamandan beri dilimizde kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te “Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı” şeklinde tanımlanmıştır.

ad hoc group : İngilizce ad hoc “özel, uygun”, group “kurul”. Dilimizde ekonomi alanında “kısa süreli ve tek bir görev için oluşturulan kurul” anlamında kullanılır.

adisyon : Fransızca addition (ekleme; hesap). "Lokanta, otel vb. yerlerdeki hesap" anlamında kullanılır.

agreman : Fransızca agrément (hoşluk; izin, rıza; tat; süs). Dilimizde, diplomasideki anlamıyla kullanılır.

agresif : Fransızca agressif. Dilimizde bir psikoloji terimi olarak "saldırgan, mütecaviz" anlamlarında kullanılır.

air-conditioned : Havalandırma cihazı bulunan.

air-conditioner : Havayı düzenleyen, sıcaklığı ayar eden alet.

ajitasyon : Fransızca agitation (tahrik etme, kışkırtma). Kelimenin karşılığı dilimizde zaten vardır: kışkırtma.

Kelimenin tıp alanındaki kullanımı da dikkate alınarak kışkırtma karşılığının yanı sıra çırpıntı sözü de kullanılmaktadır.

ajitatör : kışkırtıcı.

ajite etmek : kışkırtmak.

ajite olmak : çırpıntıya uğramak.

akreditasyon : Fransızca accreditation. Dilimizde “doğrulamak, güven belgesi vermek” anlamlarında kullanılmaktadır.

akreditif : Fransızca accréditif, "bir bankanın başka bir bankaya biri için verdiği ödeme emri" anlamında kullanılır. Akreditif yanında aynı köke dayanan akredite sözü de vardır. Genellikle Türkçe "olmak" fiiliyle birlikte kullanılmaktadır.

akualand : Fransızca aqualand. Lâtince "su" anlamındaki aqua sözü ile, "kara, toprak, yer, memleket" anlamındaki land sözünden yapılmış birleşik bir kelimedir. Bir tür havuz anlamındadır.

akustik : Fransızca acoustique. "Fizik biliminin konusu ses olan kolu; kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi" anlamlarında olan bir kelimedir.

alâkart : Fransızca à la carte (listeye göre). Karşılığı: seçmeli yemek.

alan markajı : alan tutma. bk. markaj.

alivre : Fransızca aa livré. Fransızcadan Türkçeye geçmiş bir bankacılık terimidir. Genel olarak sonradan teslim veya vadeli satış anlamlarındadır. Anlaşmanın yapıldığı sırada bulunmayan fakat teslim zamanında sağlanması mümkün olan her türlü mal üzerine yapılan satış işlemi diye de tanımlanır. Türkçe Sözlük’te bu söz "Ürün daha tarladayken yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden pey verilerek yapılan satış" olarak tanımlanmıştır.

almanak : Fransızca almanache. Bu kelimenin anlamı, "yılın gün, hafta, ay gibi bölümlerinden başka, bayram, yıl dönümü gibi belli günleri ve birtakım astronomi, meteoroloji, istatistik bilgilerini gösteren kitap biçimindeki takvim"dir. Bu söz için dilimizde kullanılmaktadır.

ambiyans : Fransızca ambiance “çevre, muhit, hava, ortam”. Son yıllarda özellikle gazetelerin magazin sayfalarında sıkça rastladığımız bir kelimedir.

amblem : Fransızca emblème (soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke).

amortisman : Fransızca amortissement. Türkçe Sözlük'te yer alan "taşınmaz malların aşınmalarına karşılık olarak yıllık kârdan ayrılan belirli pay" anlamındaki amortisman için aşınma payı veya yıpranma payı karşılıklarıda kullanılmaktadır.

ampirik : Fransızca empirique. "Bir kurama değil de yalnızca deneye, gözleme dayanan" anlamında sıfat olarak kullanılan bir kelimedir. Ampirik kelimesiyle kökteş olan ampirist ve ampirizm sözleri de dilimizde zaman zaman kullanılmaktadır.

anakronizm : Fransızca anachronisme. Bu söz "tarihe aykırılık, çağa uymama" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

anchorman : İngilizceden dilimize giren bu terim "ana haber sunucusu" anlamındadır.

anekdot : Fransızca anecdote. "Kısa, özlü anlatımı olan güldürücü hikâye, fıkra" şeklinde tanımladığımız bu söz de dilimizde bir süreden beri kullanılan bir edebiyat terimidir.

angaje : bağlanmış.

angaje etmek : bağlamak.

angaje olmak : bağlanmak, üstlenmek.

angajman : Fransızca engagement (rehin; taahhüt; anlaşma; bağlantı). Bu kelime için dilimizde güzel bir karşılık vardır: bağlantı.

animasyon : Fransızca animation (canlanma; çizgi film).

animatör : Fransızca animateur (canlandırıcı; sunucu; çizgi film yapımcısı).

ankesörlü telefon sözünde geçen ankesör Fransızcadan dilimize geçmiştir. Fransızca encaisseur sözü "para alıcı, tahsildar, mutemet" anlamındadır. Bu kelimenin fiil biçimi olan encaisser ise "sandıklamak, kasaya koymak" anlamlarındadır.

anomali : Fransızca olan bu söz dilimizde genel anlamda "belli bir ölçüye, belli bir kurala uymama durumu", psikolojide ise "hastalık niteliğinde olmamakla birlikte normalden, belirgin ölçüde sapma gösterme" anlamındadır.

ansambl : Fransızca ensemble (bütün, bütünlük, topluluk). Eski Sovyetler Birliği'nde ve Türk cumhuriyetlerinde müzik ve oyun toplulukları için kullanılır.

antagonist : Fransızca antagoniste sözü "hasım, vuruşan, karşıt, çatışan" anlamlarındadır.

antet : Fransızca en-tête. "Kâğıt veya zarf üzerine basılmış ad, adres, başlık" anlamında kullanılır.

anti-damping : karşı

antikite : Fransızca antiqutié. “Tarihte ilk çağ, antik devir” anlamıyla dilimizde yaygın olarak kullanılır.

antipati : Fransızca antipathie (sevimsizlik, soğukluk, ısınamama). Bu kavram için de dilimizde güzel karşılıklar vardır: iticilik, sevimsizlik, soğukluk.

antipati duymak : kanı kaynamamak.

antipatik : Fransızca antipathique (sevimsiz, soğuk).

antre : Fransızca entrée (giriş).

aperitif : Fransızca apéritif. Dilimizde “İştahı açmak için yemekten önce içilen içki” anlamında kullanılır.

a posteriori : A priori kelimesinin zıddı olan bir kavram.

a priori : Lâtince a priori (denemeye dayanmadan, akıl yoluyla önceden kabul edilen).

aranje etmek : Türkçe "etmek" yardımcı fiiliyle Fransızca aranje kelimelerinden oluşan bu birleşik fiil düzenlemek, düzenlenmek fiilleriyle karşılanır.

aranjman : Fransızca arrangement (belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik).

aranjör : Fransızca arrangeur.

arbitraj : Fransızca arbitrage. Ticarî bir terim olarak dilimize geçen bu kelime "hisse senedi, tahvil, döviz gibi değerli kâğıt ve paraları daha kârlı görülen başka kâğıt ve paralarla değiştirme işi" anlamında kullanılmaktadır.

arboretum : Lâtince. "Örnek olabilecek çeşitli ağaçların ve bitkilerin bilimsel amaçlarla yetiştirildiği alan" anlamında dilimizde de kullanılır.

argüman : Fransızca argument (kanıt, delil). Bu kelimenin dilimizde zaten karşılıkları vardır: kanıt, delil.

arkeolog : kazı bilimci.

arkeoloji : Fr. archéologie. “Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma eserleri tarih ve sanat bakımından inceleyen bilim” anlamında Türkçede de kullanılır.

arketip : Fransızca archetype. İlk örnek, asıl numune, özgün model. Bu söz sanatın çeşitli kollarında da kullanılır. “İleriki dönemlerde geliştiği bilinen bir mimarî ögenin henüz en yetkin biçimine ulaşmamış ilk örneği” anlamında da dilimizde geçmektedir.

aroma : Fransızca aroma. "Bitki özlerinden veya yağlarından elde edilen hoş koku." Dilimizde bu söze yakın anlamda "rayiha" kelimesi de vardır.

arometrapi : Fransızca kökenli olan bu kelime aroma (güzel koku) ve thérapie (tedavi) kelimelerinden oluşmaktadır.

artikülâsyon : Fransızca articulation. Dil biliminde kullanılır.

asist : İngilizce assist (yardım etmek). Sporda hem yardım, hem yardımcı anlamında kullanılmaktadır.

asist (asiste) etmek : yardım etmek.

asisti : yardımcısı.

asistlik : yardımcılık.

asparagas : "Makaraya sarmak, çapraz iki sırığa germek, eziyet etmek" anlamlarına gelen İspanyolca aspar kelimesine dayanan bir sözdür.

aşağılık kompleksi : aşağılık duygusu.

aut : İngilizce out (dışarı, dışarıda). Topun, karşı takım oyuncularınca köşe ile kale arasındaki çizgiden veya kale üstünden alan dışına çıkarılması. Karşılığı: dış.

auta atmak : dışa atmak.

auta çıkmak (gitmek) : dışa çıkmak.

aut atışı (yapmak) : dış atışı (yapmak).

aut çizgisi : dış çizgisi.

avangart : Fransızca avant-garde. "Bir hareketi, bir düşünce akımını başlatan, kendisinden sonra gelenlere öğretisi ile yol gösteren kimse" anlamındaki bir kelime.

avans : Fransızca avance. “Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme” anlamıyla dilimizde kullanılmaktadır.

avans çekmek : öndelik çekmek.

avans vermek : öndelik vermek.

__________________


#Somalı

Konu Devturk tarafından (02.12.2013 Saat 19:43 ) değiştirilmiştir.
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:43   #2 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

background : İngilizce back ground (arka plân, zemin, fon).

badminton : İngilizceden dilimize bir spor terimi olarak geçen bu söz, "bir kortta, iki kişi veya ikişer kişilik iki takım arasında özel olarak yapılmış bir topu ağın üzerinden aşırarak raketle oynanan oyun" anlamındadır.

bandrol : Fransızca banderole. Bu söz dilimizde birkaç anlamda kullanılmaktadır: 1.Devletçe verginin kesildiğini gösteren etiket. 2.Paket veya şişelerin ağzına konulan şerit veya etiket. 3.Bayrak direğinin tepesine süs olarak konulan uzun, kumaş şerit. Daha çok vergilendirme işlemi ile ilgili olarak kullanılır.

banner : İngilizce “bayrak, sancak, manşet” Son yıllarda özellikle bilgisayar alanında sıkça rastlarız.

bariyer : Fransızca barriére. Dilimizde "herhangi bir yolu kapamak için yapılmış engel; yol kenarlarındaki korumalık" anlamlarına gelen bir sözdür.

barkod : Fransızca barre (dikey çizgi) ve code sözlerinden oluşan barkod, "Bir ürünün değişik özelliklerini ve fiyatını belirten, elektronik aygıtların okuyabileceği biçimde düzenlenmiş etiket." anlamıyla dilimizde kullanılmaktadır.

baz : Fransızca base (temel; temel ilke; üs).

bearish : İngilizceden Türkçeye geçen bir ekonomi terimidir. Bu kelime "ayı" anlamına gelen bear kelimesinden türetilmiştir. Borsada "fiyat indirilmesine sebep olacak eğilim, fiyat düşürücü özellik" anlamlarında kullanılmaktadır. Bearish sözü ile birlikte bullish sözü de geçmektedir. Bearish satış ağırlıklı piyasa bullish alıcı ağırlıklı piyasa için kullanılmaktadır.

benchmarking : İngilizce benchmarking. Bu sözü ilk kullanan gazetecilerden biri verdiği haberde şöyle tanımlıyor: "Şirketler eskiden sır gibi sakladıkları bilgileri artık rakipleriyle paylaşmakta sakınca görmüyorlar. Hatta bir şirketin bilgilerini diğer şirkete ulaştırmak yeni bir iş alanı olmuş. Yapılan işin adı da benchmarking." Özgün imlâsıyla da kullanılmaya başlanan bu söz, bizde yerleştirilmeye çalışılan bu anlamıyla "bilgi satmak" genel kavramını taşımaktadır.

best-seller : İngilizce best (en iyi) + seller (satıcı). "En çok satan, satış rekoru kıran (kitap)" anlamında kullanılır.

bienal : Fransızca biennal (iki yılda bir olan). "İki yılda bir tekrarlanan yarışma, şölen, sergi vb. olaylar" için kullanılır.

bilboard : İngilizce billboard (ilân tahtası).

birth travma : doğum incinmesi.

black top : İngilizcede "asfalt, asfalt yol, asfalt ile kaplamak" anlamında geçer.

blender : İngilizce blender. Dilimizde "değişik malzemelerin birbirine karıştırılmasına, kesilip ufalanmasına yarayan alet" anlamında kullanılır.

blokaj : Fransızca blocage (dondurma, belirli bir noktada tutma). Daha çok askerlik, bankacılık ve futbol alanlarında kullanılır. "blokaj ve bloke"

bloke para : tutulmuş para.

boarding cart : İngilizce boarding cart. Hava alanlarında kullanılan bir ulaşım terimi.

bodyguard : İngilizce bodyguard. Dilimizde "muhafız, fedaî, korumacı" anlamındadır.

bounspas : İngilizce bounce (sıçratmak, sektirmek) + pass (pas). Basketbolde topu sektirerek verilen pas.

branç : İngilizce brunch (sabahla öğle arasında yenen ve her iki öğün yerine geçen yemek).

brand extention : İngilizce brand (marka) + extention (yayılma, genişleme) Dilimizde "herhangi bir alanda çok tanınan bir markanın farklı alanlarda ürünler ortaya koyması” anlamındadır.

branş : Fransızca branche (dal). Bu kelime için dilimizde güzel karşılıklar vardır: dal, şube, kol.

brick game : İngilizceden dilimize geçen ve bir tür oyun adıdır.

brifing : İngilizce briefing (özetlemek). "Bir konuda bilgilendirme maksadıyla yapılan toplantı" anlamında kullanılır.

brifing almak : bilgilendirilmek, bilgi almak.

brifing vermek : bilgilendirmek, bilgi vermek.

brokır : İngilizce broker (simsar, komisyoncu). Dilimizde bu kelimenin karşılığı zaten vardır: simsar.

browser : İngilizceden dilimize özgün imlâsıyla geçen ve son yıllarda bilgisayar alanında sıkça duymaya başladığımız bir kelimedir. Açmak anlamına gelir.

bungee-jumping : bancii (Maldiv dilinde geçen ses yansımalı kelime) + İngilizce jumping (atlama).

business class : İngilizce business (iş; meslek; ticaret) + class (sınıf, zümre; mevki).

by-pass : İngilizce by-pass (atlama).

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:43   #3 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

call center : İngilizce call (çağırma) + center (merkez).

cash cart : İngilizceden dilimize geçen bu kelime bankacılık alanında kullanılmaktadır. “Nakit, peşin para almak için, para çekmek için kullanılan kart” demektir.

casting : İngilizce casting. Türkçede sinema alanında kullanılan ve “bir filmdeki karakterleri canlandıracak oyuncuları seçme işi” anlamına gelen bir kelimedir.

catering: İngilizce catering (yiyecek tedarik etme, yemeklerin hazırlanmasını ve hizmetini üstüne alma).

center : İngilizce center (merkez). Dilimizde merkez kelimesi bulunmasına rağmen son zamanlarda center kelimesi çeşitli kurum ve kuruluşların isimlerinin arkasına eklenmektedir.

change : Fransızca change (değişme, değiştirme). Fransızca change, İngilizce exchange kelimeleri özellikle banka ve döviz bürolarında para değişimi için kullanılmaktadır.

charter : İngilizce charter. Lâtince kökenli olan ve çeşitli anlamlarda kullanılan bu kelime Türkçeye bir ulaşım terimi olarak geçmiştir.

chat : İngilizce chat (gevezelik etmek, hoşbeş etmek). Bilgisayar alanında “sohbet etmek” anlamına gelen bu kelimenin kullanımı son yıllarda çok yaygınlaşmıştır.

check-in : İngilizceden dilimize girmiş olan bu söz, "otel veya uçak defterine kaydolmak" anlamındadır.

check-list : İngilizceden özgün imlâsıyla dilimize geçmiştir.

check-point : İmlâsı ve telâffuzu ile İngilizceden alınıp Türkçeye yerleştirilmeye çalışılan sözlerden biri de check-point'tir. "Kontrol yapılan, denetleme yapılan yer" anlamındadır.

check-up : İngilizce check up on (soruşturmak, araştırmak). Dilimizde genel sağlık kontrolü için kullanılmaktadır.

check-up yaptırmak : Check-up kelimesi son zamanlarda daha çok "yaptırmak" fiiliyle bir arada kullanılıp yaygınlaşmaktadır.

cheese cake : İngilizce cheese cake. “peynirli kek”

clip, clip kart : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelimede yer alan clip "kırpmak uçlarını kesmek, kısa kesmek" anlamlarına gelen bir fiildir. İsim olarak da kullanılan bu söz "kesme işi" demektir. Bu söz şimdi de kart kelimesiyle birlikte bir bankacılık terimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

coffe shop: İngilizce imlâsı ve telâffuzu ile dilimize yerleştirilmeye çalışılan bir kelimedir. "Kahve içilen yer anlamındadır"

cohabitation : Fransızcadan dilimize giren bu söz "birlikte oturma, bir arada yaşama" anlamlarını taşımaktadır.

colorist : Fransızca coloriste. "Resimleme sanatında ışığı gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam, renkçi" anlamında olan ve tekstil alanında kullanılan bir kelimedir.

corner : İngilizce kökenli olan bu kelime dilimize korner biçiminde köşe anlamıyla daha çok bir spor terimi olarak girmişti. Bu sefer de bayi anlamıyla ve corner imlâsıyla dilimize mal edilmeye çalışılıyor.

cracker : İngilizce cracker. “Zevk için bilgisayar sistemlerine zarar veren kişi”

crash-test : İngilizce crash-test. Otomobil sanayiinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni terimlerden biridir. "Çarpmayı denemek" anlamında kullanılır.

çek etmek : İngilizce check (durdurmak; engel olmak; kontrol etmek). Son zamanlarda "kontrol etmek, tahkik etmek" anlamıyla dilimizde yaygınlaştığı gözlenmektedir.

çip : Fransızca chip. Bilgisayar alanında kullanılır.

damping : İngilizce dumping (indirme, düşürme, tenzilât). Ekonomi terimi olarak damping, "indirim (tenzilât) ve ucuzluk" kavramlarından daha kapsamlı bir fiyat düşürmeyi anlatmaktadır.

dansing : İngilizce dancing. Türkçe Sözlük’te “dans etmek için gidilen halka açık yer” şeklinde tanımlanır.

dart : İngilizce dart. Türkçede “saat tahtası adı verilen bir hedefe belirli bir uzaklıktan küçük oklarla nişan alarak isabetli vuruş yapmaya dayanan eğlence amaçlı bir oyun” anlamında kullanılmaktadır.

dead line : İngilizce. "Herhangi bir şeyin yapılması veya tamamlanması için en son zaman" anlamında kullanılır.

dealer : Bu söz de İngilizceden dilimize geçmiştir.

dealing : İngilizce olan bu kelime "iş, alışveriş, muamele" anlamlarına gelir. Bir bankacılık terimi olarak "para piyasalarında alım satım yapma işi" anlamındadır.

deep-freeze : İngilizce deep freeze. "Bozulma ihtimali olabilecek yiyecekleri çok düşük derecelerde dondurarak uzun süre saklamak için kullanılan bir tür buzdolabı" anlamında dilimize geçmiştir.

de fakto : Lâtince de facto (bilfiil, fiilen). "Hukukî tanınmadan önceki fiilî tanınma, fiilî durum" anlamında kullanılır.

defans : Fransızca défense (savunma). Savunma kelimesi dilimize yerleşmiş güzel bir Türkçe kelimedir.

defansif : Karşılığı: savunmaya dayalı.

deflâsyon : Fransızca déflation (para durgunluğu, para darlığı; piyasada bulunan para miktarının azaltılması, para şişkinliğinin giderilmesi).

deflâtör : Para kısıtlayıcı veya doğrudan kısıtlayıcı.

dejenerasyon : Fransızca dégénération. "Soysuzlaşma, soyunun özelliklerini kaybetme" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

deklârasyon : Fransızca déclaration. "Bildirme, duyurma, ilân etme" anlamında Türkçede kullanılan bu söz, "kamuoyuna yapılan açıklama, bildiri" anlamıyla da geçmektedir.

dekoder : Fransızca decodeur. "Şifre çözücü" anlamındakdır.

dekolte : Fransızcadan dilimize geçen decolleté kelimesi Türkçe Sözlük’te, "1.Kollarının, göğüs ve sırtının bir kısmı açık kadın giysisi. 2.Açık." şeklinde anlamlandırılmıştır.

dekont : Fransızca décompte. Dilimizde sık kullanılan bu söz, "ödenmiş veya ödenecek olan hesapların dökümü, kapatılan bir hesaptan yapılacak indirme" anlamlarında geçer.

demagog : lâf ebesi, lâfazan.

demagoji : Fransızca démagogie (halk avcılığı, lâf ebeliği).

demarke durum : boşta olma durumu.

demarke olmak : Fransızca démarqué (işareti, markası kaldırılmış; sporda markajdan kurtarılmış). "Boşta olmak veya rakip oyuncuların tutmasından (gölgelemesinden) kurtulmuş olmak" anlamında kullanılıyor.

demonstrasyon : Fransızca démonstration. Bunun için Türkçe Sözlük'te de önerildiği gibi gösteri sözünü kullanılmaktadır.

depar : Fransızca départ (yola çıkma, hareket, kalkış). "Yarışın başlama anı" anlamında kullanılıyor.

depara kalkmak : hıza kalkmak.

depar atmak : hızlanmak.

depar hakemi : çıkış hakemi.

deparı atmak : hızlanış yapmak.

departman : Fransızca département (bölüm; eyalet; bakanlık). Dilimizde mağazaların ve fakültelerin bölümleri için bazı kimselerce kullanılmaktadır. Oysa bu anlamda bölüm kelimesi Türkçenin güzel kelimelerinden biridir.

deplâse olmak : yer değiştirmek.

deplâsman : Fransızca déplacement (yer değiştirme). 1. Takımın başka bir şehir veya ülkede oynaması. 2. Oyun sırasında oyuncunun yer değiştirmesi.

deplâsmana çıkmak (gitmek) : yabancı sahaya çıkmak (gitmek). İkinci anlam için karşılık: yer değiştirme.

depresyon : Fransızca dépression "çökme, göçme, çukurlanma, kuvvetten düşme" anlamlarındadır.

derogasyon isim, hukuk İngilizce derogation Ayrıklık. ayrıklık -ğı isim 1. Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma, istisna. 2. astronomi Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı. 3. felsefe Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı. 4. hukuk Genel kuraldan ayrılma, derogasyon. 5. mantık Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya ... ya ... ve ya da ile gösterilen ilişki.

destinasyon : Fransızcadan dilimize geçen, "gidilecek yer; gönderilen yer, hedef" anlamındadır.

determinist : gerekirci.

determinizm : Fransızca déterminisme (gerekircilik). "Aynı şartlarda aynı sebeplerin aynı sonuçları doğurması" anlamında bir felsefe terimidir.

detone (olmak) : Fransızca (patlamak, infilâk etmek; falso yapmak, perdeyi şaşırmak). Mecazen "aykırı düşmek" anlamına da gelir.

devalüasyon : Fransızca dévaluation (bir ülkenin parasının yabancı bir paraya göre değerinin düşürülmesi, satın alma gücünün azalması). Bu kelimeye karşılık olarak değer düşürme kelimesi benimsenmiştir.

Aynı köke dayanan devalüe olmak, devalüe etmek biçimindeki kullanımlar ise, değer düşürmek sözüyle karşılanabilir.

dezenformasyon : Lâtince desinformation. Dilimize “kasten yanlış haber yayarak gerilim yaratma yöntemi, tahrikçilik” anlamlarında Fransızcadan girmiştir.

diaspora : Fransızca diaspora. "Sürgünden sonra Yahudilerin dünyanın çeşitli yerlerine yayılması" anlamına gelen bu söz günümüzde başka tehcir ve göç olayları için de kullanılmaktadır.

dijital : İngilizce digital (on esaslı numara sistemine ait.). Daha çok bilgisayar alanında kullanılan dijital için türetilen sayısal kelimesi artık dilimize yerleşmiştir.

dinamo : Fransızca dynamo (mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren alet). Sporda, mecazî olarak "sürükleyici oyuncu, güç kaynağı" anlamlarında kullanılmaktadır.

discount : İngilizce discount. "İndirim yapmak, tenzilât” anlamında ve özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanılmıştır.

disk : Fransızca disque (disk; plâk). Spor, müzik vb. alanlarda dairevî, yassı cisimler için kullanılmaktadır.

disk atmak : teker atmak.

disket : tekercik.

diskjokey : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelime disk-player kelimesine verilen karşılık örnek alınarak tekerçalarcı diye karşılanmıştır.

disk-player : İngilizce disk (yassı, dairesel cisim) + player (çalan, çalmak için kullanılan cihaz).

disponibilite : Fransızca disponibilité (kullanılabilirlik; elde bulunan ve kullanılabilecek durumda olan para; tasarruf; açığa çıkarılmış, bakanlık emrine alınmış). Dilimizde bankacılıktaki anlamıyla kullanılıyor.

disponibl değer : hazır değer.

distribütör : Fransızca distributeur (dağıtıcı). Bu kelime için dilimizde zaten dağıtıcı sözü vardır.

diyetisyen : Fr. diéticien. Türkçede “diyet bilimi üzerine uzmanlaşmış kimse” anlamında kullanılmaktadır.

dizayn : İngilizce design (plân, taslak, proje; gaye, amaç; fikir). Son zamanlarda, üretilecek, şekil verilecek alet ve nesnelerin çizimini anlatmak üzere sıkça kullanılmaktadır.

dizayn edilmek : tasarımlanmak.

dizayn etmek : tasarımlamak.

dizaynır : tasarımcı.

done, data : Fransızca donnée, İngilizce data (veri, muta).

doping : İngilizce doping. Bir spor yarışması sırasında, vücuda üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilâç.

double bed : ikili yatak.

double team : İngilizce double (iki kat, çift) + team (takım). İki oyuncu tarafından baskı altına alınma.

double trap : çift uçurvur.

dripling : İngilizce dribbling. Bu söz, sözlüklerde "topu yavaş yavaş vurarak ileri götürmek" anlamındadır.

duayen : Fransızca doyen (en yaşlı, en kıdemli; dekan; baş papaz). Dilimizde birinci anlamıyla kullanılmaktadır.

dublâj : Fransızca doublage. Daha çok bir sinema terimi olarak dilimize geçen bu söz, "çekilmiş bir filmi sonradan seslendirme, yabancı dilde çekilmiş bir filmi yerli dile çevirme" anlamlarında kullanılır.

duble : Fransızca double (iki kat, çift, çifte, katmerli).

dubleks : iki katlı.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:44   #4 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

E-F
economy class : İngilizce economy (ekonomi) + class (sınıf, zümre; mevki).

editör : Fransızca éditeur. “Bir kitabı basım evine gidecek bir biçimde hazırlayan kimse, yayıma hazırlayan” anlamında dilimize geçmiştir.

efekt : İngilizce effect (radyo ve televizyon yayınlarında, tiyatro oyunlarında veya film seslendirmelerinde hareketleri izlemesi gereken seslerin tabiî kaynakların dışında optik, mekanik, kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmesi).

efor : Fransızca effort (çaba, gayret; güç).

egale etmek : Fransızca égale. "Etmek" yardımcı fiiliyle birlikte "eşitleme, derecesine ulaşma, eşit duruma getirme" anlamında kullanılmaktadır.

ekarte etmek : Fransızca écarté sözü "ayırma, uzaklaştırma, sapa, ücra" gibi anlamlara gelir. Dilimizde en fazla spor dalında kullanılır. Türkçe "etmek" fiiliyle çekime girer.

ekipman : Fransızca équipement (donatma, donatım; gereç, malzeme).

ekoloji : Yunanca oikia (ev, konut) + logos (konu). Fransızca écologie. "Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı" anlamında kullanılmaktadır.

ekolojik : çevreyle ilgili, çevre bilimiyle ilgili.

ekolojik denge : çevre dengesi.

ekolojik felâket : çevre felâketi, çevre yıkımı.

eksantrik : Fransızca excentrique. Dilimizde yaygın olarak “alışılagelmiş eğilimlere, töre ve davranışlara aykırı tutumu olan acayip, garip” anlamlarında kullanılıyor.

ekspedisyon : Fransızcadan dilimize giren ve "gezi, gezinti, sefer" anlamındadır.

eksper : Fransızca ekspert. “Belirli bir konudan veya alandan iyi anlayan, iyiyi, kaliteliyi seçebilen uzman” anlamında dilimizde kullanılan bu kelime tütün eksperi, sigorta eksperi biçimlerinde sıkça kullanılır.

ekspertiz : Fransızca ekspertise. “Uzmanlarca (eksperlerce) yapılan inceleme, keşif, muayene” anlamında kullanılmaktadır.

ekspertiz raporu tamlamasında da bu söz yer almaktadır.

eksperyans : Fransızca expérience (deney; deneme; deneyim, tecrübe). Bu kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: deneme, deneyim, tecrübe.

ekspozisyon : Fransızca exposition (serme, sergileme; sergi).

ekspozisyon günleri : sergileme günleri.

ekstre : Fransızca ekstrait (öz, ruh, hülâsa; seçme parçalar, seçmeler; suret, kopya). Bankacılık faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla birlikte yaygınlaşmaya başlayan bir sözdür.

ekstrem : Fransızca extréme. Bu Fransızca kelime dilimizde uzun zamandan beri kullanılmaktadır.

eliminasyon : Fransızca élimination (eleme, çıkarma, dışarıda bırakma). Bu sözün dilimizde zaten karşılığı vardır: eleme.

elimine etmek : elemek.

elimine olmak : elenmek.

e-mail : İngilizce electronic mail. “Bilgisayarlar veya bir ağ içindeki belli gönderim merkezleri arasında elektronik bilgi iletişimi” anlamındaki bu kelime için basın yayın organlarında bir kısım yazarlar e-posta terimini kullanmaktadırlar.

emisyon : Fransızca émission (piyasaya çıkarma; dışarı çıkarma; yayma). "Kâğıt para, tahvil, bono vb. menkul değerlerin piyasaya sürülmesi" anlamında kullanılmaktadır.

emisyon primi: sürüm primi (hisse senetlerinde).

empati : İngilizce empathy. "Bir başkasının duygularını anlayabilme" anlamında kullanılır.

empoze : Karşılığı: dayatılmış.

empoze etmek : Fransızca imposer (zorla kabul ettirmek).

emprovizasyon : Fransızca improvisation. “Şiir veya müzikte hazırlanıp düşünmeden, birdenbire, içe doğduğu gibi söyleme veya çalma” anlamında kullanılıyor.

endeks : Fransızca index. Dilimize önceleri indeks şeklinde ve sadece "dizin" anlamıyla girmiş bulunan bu söz son zamanlarda endeks söyleniş ve yazılışıyla ve çeşitli türevleriyle başka anlamlarda da yaygınlaşmaya başlamıştır. "Alfabetik liste" anlamındaki dizin kelimesi, dilimize artık yerleşmiş bulunan güzel bir Türkçe kelimedir.

endeksleme, endekslenme : Ayarlama, ayarlanma.

endeksli : Son zamanlarda bu kelime, ekonomide veya başka konuların ekonomik ifadeyle anlatılmasında "ayarlı, bağlı" anlamlarında sık sık kullanılmaktadır. Dilimizdeki ayarlı, bağlı kelimeleri bu kavramı rahatça karşılayabilir.

endirekt (atış) : Fransızca indirect (dolaşık; dolaylı). Kasıtlı olmayan bir hata için verilen, ancak gol olabilmesi için topun ikinci bir oyuncuya daha dokunması gereken ceza (vuruşu).

endoskop : Fransızca endoscope. Tıp alanında “İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür hâle getiren alet” anlamında kullanılmaktadır.

endoskopi : iç görüm.

endoskopik : iç görümlü.

enfeksiyon : Fransızca infection. Dilimizde tıp alanında kullanılan bu terim, “organizmada hastalığa yol açan bir mikrobun genel veya yerel gelişmesi, yayılması” anlamındadır.

enflâsyon : Fransızca inflation (piyasadaki para miktarı ile malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesinden ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselmesi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik süreç, para şişkinliği). Türkçe Sözlük'te para şişkinliği anlamındadır.

enformasyon : Fransızca information. “Danışma, tanıtma, haber alma, haberleşme” anlamlarında Türkçede kullanılıyor.

enjeksiyon : Fransızca injection. Tıp alanında "iğne yapma, iğne vurma" anlamına gelen bu söz, dilimizde "sokma, sürme, akıtma, katma" gibi değişik anlamlarda da kullanılmaktadır.

enstalâsyon : Fransızca installation. Dilimizde son zamanlarda sık kullanılmaya başlayan bu söz daha çok "tesis etme, döşeme, yerleştirme" anlamıyla geçmektedir.

enstantane : Fransızca instantané (bir anlık; ansızın). Bir anlık görünüşü, durumu anlatmak üzere dilimizde kullanılmaktadır.

enstrüman : Fransızca instrument (alet, makine, cihaz; çalgı, saz; senet, evrak). Bu kelime dilimizde son zamanlara kadar daha çok çalgı aleti anlamıyla kullanılmıştır. Bir müzik terimi olarak Türkçeye yerleşen bu söz, ekonomi alanında da kullanılmaya başlanmıştır.

enstrümantal : sözsüz.

ent : İngilizce hand (el). Futbolda, kaleci dışındaki oyuncuların topa el ve kol ile müdahale etmesi. Karşılığı: elle oynama.

ent var : el var.

ent yapmak : elle oynamak.

entegrasyon : Fransızca integration. Son zamanlarda insanların bir toplumla bütünleşmesini, uyumunu anlatmak için kullanılıyor.

entegre : Sanayi, teknoloji ve plânlama alanında birçok sıfat tamlamaları kuran entegre sözünün karşılığı: bütünleşmiş.

entegre olmak : Karşılığı: bütünleşmek, uyum sağlamak.

enterkonnekte : İngilizce interconnect (bir elektrik veya makine güçleri taşıyanlar arasında bağ kuran şebeke).

entertaiment : İngilizce entertaintment (eğlence).

envanter : Fransızca inventaire (1.Bir ticaret kuruluşunun para, mal ve diğer varlıklarıyla genel olarak borçlu ve alacaklı durumlarını nicelikleri ve değerleriyle ayrıntılı olarak gösterme. 2.Bu durumu gösteren çizelge.)

epikriz : İngilizce epicrisis. Tıp alanında kullanılan bir terimdir.

epizot : Fransızcadan dilimize giren epizot (épisode) sözü,"1. Bir roman veya hikâyede ikinci derecede bir olay, 2. Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı." anlamlarına gelmektedir.

ergonomi : Fransızca ergonomie (iş bilimi). "Verimliliği artırmak için; çalışanların, yerin, zamanın ve araçların en iyi şekilde kullanılması yöntemlerini araştıran bilim dalı" anlamında kullanılır.

ergonomik : işe yarar, işe uygun.

eskalâsyon : Fransızca escalation. Türkçede daha çok “fiyatlarla ilgili olarak yükseltme, artırma” anlamlarında kullanılır.

****** : Fransızca escort. Bu söz "koruma, muhafız takımı" anlamındadır.

esoterik : İngilizce esoteric. Daha çok astroloji alanında kullanılan bu kelime belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden "özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi" anlamındadır.

espionnage (espiyonaj) : Arada bir kullanıldığı görülen Batı kökenli bu söz, casusluk anlamındadır.

Dilimizde bu sözün yanında bir de kontrespiyonaj kelimesi bulunmaktadır. Bu söze karşılık olarak ise karşı casusluk kelimesi kullanılmalıdır.

establishment : İngilizce establishment (kurum, müessese, mağaza; ileri gelenler). Gazetelerde sıkça rastladığımız establishment, her ne kadar kurum, ileri gelenler, seçkinler, egemen güçler, kodamanlar anlamlarının hepsini içeriyorsa da bazı yazarların kelimeyi tam olarak hangi anlamıyla kullandıkları anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla hangi anlam kastediliyorsa o kelime söylenmelidir.

estamp : Fransızca estampe. "****l, tahta vb. maddeler üzerine kazıldıktan sonra basılan resim" anlamına gelen bir kelimedir.

eşelmobil : Fransızca échell mobille. Dilimizde "üretilen mal ve değerlerin iniş çıkışına göre tespit edilen ücret ödeme sistemi" anlamında kullanılır.

etap : Fransızca étape. "Bir yarışın belirli bir uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri" anlamına gelir.

Euro : Avrupa Birliği’nin ortak para birimi.

exhibition center : İngilizce exhibition (sergi) ve center (merkez) sözlerinden oluşan birleşik bir kelimedir.

extranet : dış ağ.

eyeliner : İngilizce eye-liner. Göz ve hat anlamlarına gelen ve iki sözden oluşan bu birleşik kelime bir kozmetik terimi olarak dilimize girmiştir.

ezoterik : Daha çok astroloji alanında kullanılan bu söz, “belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi” anlamında kullanılmaktadır.

factoring : İngilizce factoring. “İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği.”

fair-play : İngilizce fair (güzel; zarif; dürüst) + play (oyun). Sporda "dürüst oyun" anlamında kullanılan bir terim.

faks : Fransızca fac-similé (tıpkı basım) sözlerinden kısaltma. "Yazı, resim vb. belgelerin kopyasını uzaktaki bir yere aktaran makine" anlamında kullanılmaktadır.

fakslamak : belgegeçerle göndermek.

farmakolog : ilâç bilimci.

farmakoloji : Fr. pharmacologie. “İlâçların etkisini ve kullanılışını inceleyen bilim dalı” anlamında kullanılıyor.

fast break : İngilizce fast (çabuk, tez, hızlı) + break (kırma, parçalama, bozma). Basketbolda, karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden yapılan hızlı hücum.

fastfood : İngilizce fast (çabuk, tez; hızla) + food (yemek, yiyecek, besin). Dilimizde son zamanlarda "ayaküstü yemek, atıştırmak" için kullanılmaktadır.

faul : İngilizce fault (hata, kusur, kabahat). Sporda kurallara aykırı hareket.

faul vuruşu : hata vuruşu.

fauna : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen her türlü hayvanın hepsi" anlamında kullanılıyor.

fenomen: Fransızca phénomène (olay; şaşılacak şey; görüngü). Yunanca "phainomena"dan. Felsefede "somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne" anlamında kullanılmaktadır.

fenomenizm: görüngücülük.

Fenomen kelimesi felsefî anlamı dışında günlük dilde de yaygın biçimde kullanılmaktadır.

fermantasyon : Fransızca fermantation sözü "mayalanma" demektir. Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişikliktir.

figürasyon : Fransızca figuration. "Bir şeyi belirli bir şekle sokma, hareketi figürlerle sunma, sembollerle anlatma" anlamında kullanılmaktadır.

fiks mönü : Fransızca fix (sabit) + menu, tek liste.

fikstür : İngilizce fixture (sabit şey). Yarışmaların zaman ve sırasını belirleyen çizelge.

fikşın : İngilizce fiction (hayalî olay ve kahramanlardan oluşan eser, kurmaca eser).

fiktif : Fransızca fictif, İngilizce fictive (hayalî, uydurma, sahte).

filibustering : Bir politika terimi olan ve İngilizceden dilimize giren fılibuster, "bir kanunun kabul edilmesini önlemek için, konuyla hiç ilgisi olmayan konuşmalar yaparak kürsüyü işgal etmek" anlamını taşımaktadır. Dilimizde bu tür davranışlar için engelleme kelimesi kullanılmaktadır.

filtre : Fransızca filtre. "Karışmış hâlde bulunan maddeleri birbirinden ayırmaya yarayan alet, süzgeç veya objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam" anlamında kullanılmaktadır.

final : Fransızca finale (son karşılaşma).

final four : İngilizce final (son) + four (dört). Elemeli oyunlar sisteminde son dört takım(a girmek).

finansman : Fransızca financement. Ekonomi alanında kullanılan bu söz, "bir girişimin işleyebilmesi, üretilebilmesi için gerekli olan para ve krediyi sağlama işi" olarak tanımlanır.

finans : maliye, malî işler, para işleri.

finansal : malî.

finanse edilmek : parayla (paraca) desteklenmek.

finanse etmek : parayla (paraca) desteklemek.

finansör : para destekçisi, malî destekçi.

finiş : İngilizce finish (bitme, bitirme). Yarışın bitmesi; yarışın bittiği yer .

finişe kalkmak : varış için hızlanmak.

firmware : İngilizce firmware.

first-class : İngilizce first (birinci, ilk) + İngilizce class (sınıf, zümre; mevki). Uçaklarda birinci mevki için kullanılmaktadır.

first lady: İngilizce first (ilk, birinci, baş) + lady (hanım, hanımefendi).

fitness center : İngilizce fitness (liyakat; uygun ve yerinde oluş; sıhhatte oluş) + center (merkez).

fizibilite : İngilizce feasybility (yapılabilirlik, uygulanabilirlik). "Herhangi bir girişimin işletme ve ekonomi yönlerinden durumunu önceden tespit etme" anlamında kullanılır.

fizyoterapi : Fransızcadan dilimize giren, "hastalıkları su, ışık, ısı, hava ve elektrik gibi fıziksel yöntemlerle tedavi" kullanılmakta.

fizyoterapist : fizik tedavi uzmanı.

flâş : İngilizce flash (fotoğraf lâmbası; fotoğraf lâmbasının ışığı; önceliği olan çarpıcı haber veya müzik parçası).

Fotoğraf lâmbası için: çakar.

Fotoğraf lâmbasının ışığı için: çakıntı.

Çarpıcı müzik parçası ve haber için: çarpıcı, gözde.

flash-back : İngilizceden imlâsı ve telâffuzu ile dilimize mal edilmeye çalışılan ve "geçmişteki bir olayı, gösterilen olay arasında yeniden veren sinema çekimi" anlamına geliyor.

flora : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi, bitki örtüsü" anlamında kullanılmaktadır.

forex : İngilizce "for an exchange" sözünün kısaltılmış şekli olan bu kelime "yabancı para" anlamındadır.

formasyon : Fransızca formation (meydana getirme, oluşturma; kurma, kurulma). Dilimizde "şekil alma" anlamında kullanılmaktadır.

format : İngilizce format. “Boyut, ölçü, kitap boyutu” anlamında dilimizde kullanılıyor.

formel-enformel : Fransızcadan dilimize giren ve genellikle eğitim alanında kullanılan bu kelimelerden formel, "resmî, usule uygun; biçimsel, şeklî" anlamını taşımaktadır.

forvet: İngilizce forward (ileride olan, öndeki; ön, ileri). "Takımın ileri hattında görevlendirilmiş olan oyuncu" anlamındadır.

forward : İngilizce forward. Bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamına gelir.

forward : Bu söz, bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamında kullanılmaktadır.

fotokopi : Fransızca photocopie. Bu söz, Türkçe Sözlük'te "bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma, tıpkıçekim" şeklinde tanımlanmıştır.

fragman : Fransızca fragment. Bir sinema terimi olan bu kelimeyi Türkçe Sözlük, “bir sinemada bir sonraki programı, filmi tanıtmak için o programdaki filmden gösterilen örnek parçalar, tanıtma filmi” şeklinde tanımlamaktadır.

fraksiyon : Fransızca fraction (bir siyasî partinin politikasını parlâmentoda, yerel yönetimlerde yürütmek için teşkilâtlanmış grup, bölüntü, bölüngü).

frame : Bilgisayar alanında kullanılan ve "grafik ve masa üstü yazılımlarında içinde metin ya da grafik yer alabilen dikdörtgen alan" anlamına gelmektedir.

franchising: İngilizce franchising (oy verme hakkı; imtiyaz; muafiyet; bir şirketin mallarını satma yetkisi).

free-shop : İngilizce free shop. Özgün imlâsıyla dilimize girmiştir.

free-lance: İngilizce free-lance sözü, "serbest yazar ve sanatkâr" temel anlamına gelmekte, "Bireyin emeğini bir kuruma bağlı kalmadan dilediği kadar yere satabilmesi" anlamında kullanılmaktadır.

frikik : İngilizce free (serbest) + kick (tekme). serrbest vuruş.

fuaye : Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan bu söz Güncel Türkçe Sözlük'te "bir gösteri veya toplantı binasında, temsil veya toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri" biçiminde tanımlanmaktadır.

full-time: İngilizce full (dolu; meşgul; tam) + time (zaman). "Kanunî olarak kabul edilmiş iş günü" tam gün.

fundamentalist : İngilizce fundamentalist. köktendinci anlamında kullanılmaktadır.

fundamentalizm : İngilizce fundamentalism (Protestanlıkta aşırı muhafazakârlık, Kitab-ı Mukaddes'i harfe göre tefsir etme). Dilimizde, dinin başlangıçtaki naslarını temel alan ve bunu bir devlet sistemi olarak uygulamak isteyen görüşler için kullanılmaktadır.

fütürist : Fransızca futuriste (gelecekçilik yanlısı). gelecekçi.

Kök bakımından ortak olan fütürizm sözünün gene Türkçe Sözlük'te belirtildiği gibi gelecekçilik, fütüroloji ise gelecek bilimi olarak kullanılmaktadır.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:44   #5 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

G-H-İ

gala : İtalyancadan dilimize geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te “Genellikle resmî giysilerle gidilen bir temsilin ilk oynanışı veya bir filmin ilk gösterilişi” şeklinde tanımlanmıştır.

gardıfren : Fransızca garde-frein. Fransızcadan dilimize geçmiş ulaşımla ilgili bir sözdür. "Trenlerde vagon frenlerini işleten kimse" anlamına gelir.

garnitür : Fransızca garniture. Uzun zamandan beri dilimizde varlığını sürdüren garnitür sözü, yalnız et ve balık gibi asıl yemeğin yanını süslemek veya tamamlamak için eklenen sebze, patates gibi yiyecekler anlamına gelmez. Bu söz, herhangi bir şeyi ona uygun nitelikte tamamlayan nesneler için de kullanılır.

gastroskop : Fr. gastroscope. Tıp alanında çok sık geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te, “Yutma borusu, mide ve onikiparmak bağırsağının gözle görülmesini sağlayan hastaya ağız yoluyla uygulanan fiberoptik alet” şeklinde tanımlanmıştır.

global : Fransızca global. "Bütün dünya ölçüsünde, geniş bir bakış açısıyla" anlamlarında son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

globalleşmek : Karşılığı: küreselleşmek.

global olarak : yuvarlak olarak.

go-kart : İngilizce go-kart. “1.Çocuğu yürümeye alıştırmak için kullanılan tekerlekli sandalye. 2.Önde iki küçük, arkada iki büyük tekerleği bulunan ufak motorlu bir tür yarış arabası.” Dilimizde birinci anlama karşılık olarak yürüteç kelimesi zaten vardır ve yaygın olarak kullanılmaktadır.

grado : İtalyancadan dilimize giren bu kelimeyi Türkçe Sözlük şu şekilde tanımlamaktadır: 1. kim. Bir sıvının içindeki alkol derecesi. 2. mec. Derece.

grafiker : Dilimizde reklâmcılık alanında kullanılan ve “çizim yapan sanatçı” anlamına gelen bir sözcüktür.

guard : İngilizce guard (muhafız, nöbetçi). Daha çok basketbolde "oyun kurucu" anlamında kullanılmaktadır.

gurme : Fransızca gourmet. “Yemekten ve içkiden anlayan, bunların tadına varabilen kimse” .

gusto : İtalyanca gusto (tat, tatma; zevk; istek). Son zamanlarda dilimizde "zevk" anlamında da kullanılmaktadır.
lall isimli Üye şimdilik offline konumundadır

hacker : İngilizce hacker. “Bilgisayar ve haberleşme teknolojileri konusunda bilgi sahibi olan, bilgisayar programlama alanında standardın üzerinde beceriye sahip bulunan ve böylece ileri düzeyde yazılımlar geliştiren kişi”

hacking : kırma.

hakem triosu : "Hakem üçlüsü" anlamına gelir.

halüsinasyon : Fransızca hallucination (sanrı, kuruntu). Psikolojide “1.Daha çok şizofreni, paranoya gibi rahatsızlığı olan hastalarda görülen ve alıcılar uyarılmaksızın ortaya çıkan duygusal yaşantı; olmayan bir şeyi varmış sanma. 2. Gerçekte olmayan şeyleri varmış gibi algılama biçiminde ortaya çıkan bir algı yanılması.” anlamına gelmektedir.

handikap : İngilizce handicap (engel).

handling : İngilizceden dilimize geçen bu söz daha çok havacılık alanında kullanılmaktadır.

hands free: İngilizce hands (eller) + free (özgür). Son zamanlarda cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla dilimizde kullanılmaya başlanan bu kavram “cep telefonuna bağlı bir kulaklık yardımıyla tek tuşa basılarak telefon elde tutulmadan konuşma yapılması” anlamındadır.

happening : İngilizce happening “olay, vak’a”. Tiyatro alanında “kısmen ve irticalen sahneye konan, seyircilerin oyuna katılımını sağlamak ve onları şaşırtmak amacını taşıyan eğlendirici nitelikteki oyun” anlamına gelen bir kelimedir.

happy-hour : İngilizce happy (mutlu, neşeli) ve hour (saat) sözlerinden oluşan bu birleşik kelime Türkçede “çeşitli mağazalarda ve barlarda günün belirli saatlerinde yapılan fiyat indirimi” anlamında kullanılmaktadır.

hat-trick : İngilizce hat-trick. Bir spor terimi olarak kullanılan ve "bir maçta üç gol" anlamına gelen bir kelimedir.

haute-couture : Fransızca haute (yüksek tabaka), couture (dikiş). Daha çok moda alanında kullanılmaktadır.

hedging : İngilizce hedge fiilinden türetilmiş olan bu kelime bir bankacılık terimi olarak kullanılmaktadır. Bu söz "bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması" anlamındadır.

hidrolog : su bilimci.

hidroloji : Fr. hydrologie. “Suların mekanik, fizik, kimya ve biyoloji bakımından özelliklerini inceleyen bilim”.

high-tech : Dilimize batı dillerinden geçen bu söz bir kısaltma yapısında olup "yüksek seviyede uygulanan teknoloji" anlamındadır.

hijyen : Sağlıkla ilgili olarak Fransızcadan dilimize girmiş olan bu söz "sağlık bilgisi ve sağlık koruma" anlamında kullanılmaktadır.

hijyenik : sağlığa uygun, sağlıklı, sıhhî.

hinterland : Almancadan dilimize giren bu kelime "iç bölge, art bölge" anlamını taşımaktadır.

hit : İngilizce hit (darbe, vuruş; isabet; başarı). En başarılı film ve müzik parçası anlamında kullanılan bir kelimedir.

holigan : İngilizce hooligan (sokak serserisi).

hosting : İngilizce host kelimesinden türetilmiş olan ve ev sahipliği yapmak anlamına gelen bu terim bilgisayar alanında kullanılmaktadır.

host computer : ana bilgisayar.

hukşat : İngilizce hook (kanca, çengel) + shoot (atış). Sepete yan dönmüş olarak, dışta kalan kolla, çengel şeklinde yapılan atış.

IQ : İngilizce Intelligence quotient kelimelerinin kısaltması olan ve “zekâ bölümü, ölçülmüş zekâ derecesini gösteren rakam” anlamında dilimizde kullanılıyor.

ıskonto : İtalyanca sconto. Ticaret hayatımızda kullanılmaktadır.

ice-tea : İngilizce özgün imlâsıyla dilimizde kullanılan bu söz, "soğuk ikram edilen bir tür çay" anlamındadır.

idefiks : Fransızcadan dilimize geçen ve "kişinin etkisinden kendisini kurtaramadığı yersiz, saçma düşünce, sabit fikir" anlamına gelen bir sözdür.

idol : Fransızca idole. "İnsanın kayıtsız şartsız bağlandığı, taparcasına sevdiği şey, nesne" anlamındaki bu söz dilimizde daha çok "kendilerine karşı duyulan aşırı sevginin bir ifadesi olarak yapılan, insan veya insanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan cisim, heykel, tanrıça" anlamında kullanılır.

illüstrasyon : Fransızca illustration. Bu söz dilimize "resimle süsleme" veya "kitap içindeki bir yazıyı açıklayan veya süsleyen resim" anlamlarıyla geçmiştir.

illüzyon : Fransızca illusion. Yanlış algılama ve duyu yanılması. Eskiden bu kavram galatıhis sözüyle karşılanırdı. Var olan nesne veya canlıyı yanlış veya değişik olarak algılama demektir.

illüzyonist : Fransızcadan dilimize geçen ve illüzyon kelimesiyle kökteş olan bu isim dilimizde doğrudan göz bağcı sözüyle karşılanmıştır.

in (olmak) : İngilizce in (içinde, -da / -de; süslenmiş; mevsiminde). Son zamanlarda gazetelerimizde, moda olan şeyler sayılırken sık sık kullanılmaktadır.

indikatör : Fransızca indicateur. “Gösterici, belirtici, haber verici, kılavuz ve gösterge" anlamlarını taşımaktadır.

inisiyatif : Fransızca initiative (öncelik; tedbir; girişim). "Bir şeyi ilk olarak yapma işi, karar alabilme yeteneği, öncelik ve karar üstünlüğü" anlamlarında kullanılmaktadır.

inisiyatifi ele almak : üstünlüğü (önceliği) ele almak.

inisiyatifi ele geçirme : üstünlüğü (önceliği) ele geçirme.

inline skate : İngilizce olan bu söz line "çizgi, hat", skate "paten" kelimelerinden oluşmaktadır. In ise "içinde" anlamını veren İngilizce bir şekildir.

insider : İngilizceden dilimize geçen bu söz, bir bankacılık terimi olup "içinde bulunduğu konum sebebiyle bir şirket hakkında halkın bilmediği ancak şirket hisse senetlerinin fiyatlarını etkileyebilecek hassas bilgilere sahip olan kişi" anlamına gelir.

instant coffee : İngilizce instant (acil, anî, hemen) + coffee (kahve). Dilimizde "neskafe" olarak yaygınlaşmıştır. Oysa neskafe bir markadır.

internet : İngilizce inter “arasında”, net “ağ”. Bilgisayar alanında kullanılan ve “dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlayan dev ağ” anlamına gelir.

intranet : iç ağ.

irredantizm : Fransızca irredentisme. Fransızcadan dilimize giren bu kelime "dil, gelenek, görenek ve çeşitli kültür değerleri bakımından bir birlik gösterdiği hâlde, ana yurt dışında kalmış halkın yaşadığı toprakları ana yurt sınırları içine almak düşüncesini temel alan akım" olarak tanımlanabilir.

irrite etmek : Fransızca "irrité" ismine "etmek" yardımcı fiili getirilerek yapılan bu söz, "tahrik etmek, sinirlendirmek, kızdırmak, tahriş etmek" gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

italik : Fransızca italique (üstten sağa doğru eğik olan basım harfi).

izolâsyon : Fransızca isolation. "Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lâstik, porselen gibi maddelerle kaplama, tecrit etme; ısının gereksiz yerlere dağılmasını önlemek, ses ve gürültülerin belli bir alanda kalmasını sağlamak amacıyla yapıda birtakım önlemler alma" anlamlarında kullanımaktadır.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:45   #6 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

J-K-L-


jakoben : tepeden inmeci.

jakobenizm : Fransızca jacobenisme (cumhuriyetçilik, devrimci demokratlık). "Toplumdaki değişikliklerin yöneticilerce tepeden inme buyruk ve yöntemlerle yapılmasını uygun bulan görüş" anlamında basında kullanılan bu terim için Türkçe bir karşılık da yine basınımız tarafından kullanılmaktadır: tepeden inmecilik.

jakuzi : "Yıkanmak, sağlıklı kalmak amaçlarıyla evlere yerleştirilen bir tür havuz" anlamında kullanılmaktadır.

jalûzi : Fransızca jalouise. "Şerit biçiminde ****l veya plâstik levhalardan yapılmış, perde gibi pencerelere takılan düzen" anlamında kullanılmaktadır.

jam-session : İngilizce jam-session. “Caz müzisyenlerinin bir araya gelerek müzik yapmaları” anlamında dilimizde kullanılmaktadır.

janr : Fransızca genre. Uzun zamandan beri dilimizde kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te çığır, tarz, cins sözleriyle karşılanmıştır.

jenerasyon : Fransızca generation. "Doğuş, soy, nesil" anlamlarına gelen bu söz bitki ve hayvan üremeleri için de kullanılır.

jenerik : Fransızca générique. Dilimizde daha çok sinema alanında kullanılan bu söz "bir filmde emeği geçenlerin adlarını, filmin yapımıyla ilgili bilgileri içine alan ve filmin başında (bazen sonunda) sunulan liste" anlamındadır.

jeolog : yer bilimci.

jeoloji : Fr. géologie. “Yer yuvarlağının yapısını, birleşimini evrimini inceleyen bilim”

jeomorfolog : yüzey bilimci.

jeomorfoloji : Fr. géomorphologie. Dilimizde uzun zamandan beri “yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim” anlamında kullanılmaktadır.

jet-ski : İngilizceden dilimize geçen bu kelime “su üzerinde gidebilen altı kızak şeklinde motosiklet ve bu araçla yapılan spor” anlamındadır.

jogging : İngilizce jogging (itmek, dürtmek; yavaşça gezinmek). "Bedeni ısıtmak için ağır adımlarla yapılan koşu" anlamında kullanılmaktadır.

joystick : İngilizce joystick. Bilgisayar alanında ve uçaklarda "kumanda kolu" anlamında kullanılan bir sözcüktür.

just in time : İngilizceden dilimize özgün imlâsıyla geçen ve son yıllarda endüstri alanında sıkça duymaya başladığımız bu kelime “ihtiyaç duyulan yerde ve zamanda üretim yapma tekniği” anlamındadır.

kadük : Fransızca caduc. "Değerini önemini yitirmiş, eskimiş" anlamında olan bu kelime kadük olmak biçiminde de dilimizde kullanılmaktadır.

kadük olmak : düşmek, düşmüş olmak.

kalibrasyon : Fr. calibration (ölçü, ayar). Dilimize Fransızcadan geçen ve “bilimsel aletlerde mutlak ölçüden en küçük sapmaları tayin etme işlemi” anlamına gelen bir kelimedir.

kalifikasyon : Fransızca qualification. "Ustalık kazanma, vasıflı, nitelikli olma" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

kalitatif : Fransızca qualitatif. Fransızcadan dilimize geçen bu söz, kaliteye ilişkin, kaliteye dair anlamlarıyla sıfat olarak yer yer kullanılmaktadır. Kalite (Fransızca qualité) dilimizde nitelik kelimesiyle karşılanır.

kampus : İngilizce campus, dilimizde "şehir dışında kurulmuş üniversitelerin yayılmış olduğu alan" anlamında kullanılmaktadır.

kamuflâj : Fransızca camouflage. Başlangıçta "askerlerin ve savaş araçlarının yaprak, boya vb. şeylerle gizlenmesi" anlamında kullanılan kamuflâjın anlamı zamanla genişlemiş, "kişi ve grupların çeşitli yollarla gerçek kimliklerini saklamaları" için de kullanılır olmuştur.

kamufle : Karşılığı: gizlenmiş.

kamufle etmek : Karşılığı: gizlemek.

kantitatif : Fransızca quantitatif. Fransızcadan dilimize geçen bu söz "kemiyete, niceliğe ilişkin, niceliğe dair" anlamlarıyla sıfat olarak zaman zaman kullanılmaktadır. Fransızca quantité dilimizde nicelik diye karşılanmıştır.

kaos : Yunanca khaos (boşluk, sonsuz karanlık). Diğer batı dillerinde olduğu gibi dilimizde de mecaz anlamıyla, "kargaşa, karışıklık" karşılığında kullanılmaktadır.

karambol : Fransızca carambolage (çarpma, karışıklık).

kariyer: Fransızca carrière (taş ocağı; koşu yeri; meslek). Dilimize "meslek" anlamında kullanılmaktadır.

kariyer yapmak: meslekte yükselmek, uzmanlaşmak.

karizma : Grekçe charisma (lütuf, ihsan). Dilimizde "önde gelen kişilerin büyüleyiciliği, etki gücüne sahip olması" anlamında kullanılmaktadır.

karting : İngilizce carting. Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan bir spor türü olan ve “go-kart adı verilen arabalarla yapılan yarış” anlamında kullanılmaktadır.

kartvizit : Fransızca carte de visite. İki sözden oluşan bu Fransızca kelimenin Türkçedeki kullanımı epeyce yaygındır.

kemoterapi : Tıp alanında kullanılan ve "kimya ile tedavi" anlamına gelen bir terimdir.

kitsch : Almanca kitsch. Bu söz de özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanan sözlerdendir.

klâsman grubu : Fransızca classement (sınıflandırma) + group (küme, grup).

kliklemek : İngilizce click on. Bilgisayar alanında “fare ile bilgisayar ekranında bir nesneyi seçmek veya bir noktayı işaretlemek için farenin tuşuna hızlıca basıp bırakmak” anlamında kullanılmaktadır.

klip : İngilizce clip (kırpma, kırkma; darbe; adım). "Sinema filmlerinden kesilmiş kısım veya ekrandaki müzik programlarında arka zemin olarak hazırlanmış görüntüler" anlamında kullanılan bir kelimedir.

klon : İngilizceden dilimize girmiş olan ve bitki bilimi ile hayvan bilimi alanlarında kullanılmakta olan bu kelime, "bölünen bir bitkiden meydana gelen bitkiler; özel bir işlem ile nüvesi faal duruma getirilmiş hücrelerden meydana gelen ve birbirine benzeyen canlılar grubu" anlamını taşımaktadır.

klonlamak : kopyalamak.

know-how : İngilizce know (bilmek) + how (nasıl). Son zamanlarda dilimizde "bir işin nasıl yapılması gerektiği hakkındaki bilgi" anlamında kullanılmaktadır.

koç : İngilizce coach (antrenör). Dilimize daha önce girmiş bulunan antrenör yerine son zamanlarda çoğunlukla koç kelimesi kullanılmaktadır.

kodifikasyon : Fransızca codification (derleme; düzenleme; sıralama). Hukukta "kanunları tedvin etmek" anlamında kullanılmaya başlanan bir terimdir.

kodifiye etmek : düzenlemek.

kokpit : İngilizce cockpit. Pilot kabini. “Gemilerin kıç tarafında bulunan alçak güverte” anlamına da gelir.

kolâj : Fransızca collage. “Elde bulunan her türlü basılı malzemenin bir yüzey üzerine yeni bir kompozisyon oluşturacak şekilde yapıştırılmasıyla elde edilen bir tür resim sanatı tekniği.”

kolokyum : Lâtince colloquium (ilmî ve fikrî konuları tartışmak üzere yapılan akademik toplantı; doçentlik bilim sınavı).

kombinasyon : Fransızca combinaison. Dilimizde "Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler, düzenleme" anlamında kullanılıyor.

kombine : Fransızcadan dilimize girmiş olan bu kelime genel dilde "birleştirmek, karıştırmak, bir araya getirmek" anlamlarını taşımaktadır. Ayrıca askerlik, sinema, tiyatro ve spor alanlarında da kullanılmakta olan bir terimdir.

kompakt disk (kısaltması: CD)

kompetitif : Fransızca compétitif. "Daha çok satıp kâr etmek için ticarette üstünlük sağlamak" anlamında kullanılmaktadır.

kompleks : Fransızca complexe (hemen kavranamayan, çözümü güç olan, karışık; bir sanayii oluşturan parçaların bütünü; hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, kişinin bilincini az çok şartlandıran, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünü).

komplikasyon : Fransızca complication (karmaşık, karışık hâle getirme).

komplike : Fransızca compliqué (ögelerin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan şey).

komplo : Fransızca complot (düzen, tuzak). Kelimenin dilimizde güzel bir karşılığı vardır: tuzak.

komplo kurmak : tuzak kurmak.

kondisyon : Fransızca condition (durum; şart). Dilimizde daha çok sporcular için kullanılır ve sporcunun hem beden, hem ruh bakımından durumunu ifade eder.

kondisyoner : Fransızca condition'dan. Oyuncuların beden ve ruh bakımından durumunu, erkini koruyup geliştiren kimse.

konfigürasyon : Fransızca configuration (görünüş, dış görünüş). Bilgisayar alanında “bir bilgisayar sisteminin genellikle fiziksel birimlerini göstermek” anlamına gelen bir kelimedir.

konfirmasyon : Fransızca confirmation (doğrulama, tasdik; teminat).

konfirme etmek : doğrulamak, geçerlemek.

konfirme ettirmek : doğrulatmak, geçerletmek.

konformizm : Fransızca conformism. Yürürlükteki kurum, ölçüt veya şartlara eleştirici bir değerlendirme yapmaksızın uyma, bunlarla uyuşma.

kongre : Fransızca congrés (delegelerin katılımıyla yapılan toplantı, kurultay). Bu kelimenin dilimizde zaten güzel bir karşılığı vardır: kurultay.

konjonktivite : Fransızca conjonctivite. Tıp dalında kullanılan bir terimdir ve "gözde katılgan zar iltihabı, göz ingini" anlamlarında geçer.

konjonktür : Fransızca conjoncture (rastlaşma; fırsat; toplu durum). Sosyal bilimlerde, "bir kurum, kuruluş, olay veya faaliyeti çevreleyen unsur ve şartların tümü" anlamına gelen bir sözcüktür.

konkordato : İtalyanca concordato (anlaşma). "İflâs hâlindeki iş adamının alacaklıları ile yaptığı borç ödeme anlaşması" anlamındadır.

konsantrasyon : Fransızca concentration (1. Bir sıvı içindeki su veya sıvı miktarı, azalarak koyulaşma. 2. psikol. Dikkat toplaşımı).

konsantre : yoğunlaştırılmış.

konsantre etmek : yoğunlaştırmak.

konsantre olmak : yoğunlaşmak.

konsensus : İngilizce consensus (fikir birliği, fikir mutabakatı, çoğunluğun fikri). Son zamanlarda dilimizde, "toplumun çeşitli kesimlerinin bir konuda aynı düşünceye ulaşması, aynı düşünceyi taşıması" anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır.

konsept : Fransızca concept (kavram).

konsolidasyon : Fransızca consolidation. "Devlet borcunun vadesinin uzatılması" anlamında çok sık kullanılan ve eskiden "tahkim" kelimesiyle karşılanan bir kelimedir.

konsolide : pekiştirilmiş. .

konsolide bütçe : destekli bütçe.

konsorsiyum : Fransızca consortium. "Uluslar arası kuruluşların ve bazı hükûmetlerin iktisadî ve malî yardımları yürütmek üzere oluşturdukları ortaklık" anlamında kullanılmaktadır.

konstellâsyon : İngilizce constellation (takımyıldız, burç). Türkçede bu söze karşılık olarak zaten takımyıldız kelimesi vardır.

konstrüksiyon : Fransızca construction. "Bir yapıda taşıyıcı nitelikte olan bütün imalât veya bir inşaatta bir araya gelip yapıyı oluşturan ögeler bütünü" anlamlarında geçen bir sözdür.

konsültasyon : Fransızca cosultation. Daha çok tıp alanında kullanılan ve “birkaç hekimin bir araya gelerek bir hastalığa teşhis koyması” anlamına gelen bu terim için dilimizde zaten istişare kelimesi vardır..

konsültasyon yapmak : görüş alışverişinde bulunmak.

konteyner : İngilizce container. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “ticaret eşyalarını taşımak için uluslar arası standartlara göre yapılmış büyük sandık” şeklinde tanımlanmaktadır.

kontrast : Fransızca contraste (zıtlık, aykırılık). Dilimizde bu kelime için birkaç karşılık vardır: zıtlık, karşıtlık, tezat.

kontrastlı : zıt, karşıt, tezatlı.

kontratak : Fransızca contre (karşı) + attaque (akın, hücum). Akın hâlinde olduğu için savunması zayıflayan bir takıma karşı birden başlatılan, beklenmedik akın.

konvertibilite : Karşılığı: çevrilgenlik.

konvertibl : Fransızca convertible. "Serbestçe dövize çevrilebilir para" anlamında kullanılmaktadır.

koprodüksiyon : Fransızca co-production. Karşılığı: ortak yapım.

korelâsyon : Fransızca corrélation. İki bağlılaşık kavram arasındaki ilişki. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi. Bu söz son yıllarda para piyasasında çok geçmektedir.

korner : İngilizce corner (köşe, köşe başı). Futbol alanında yan ve kale çizgilerinin kesişme noktası.

kornere çıkarmak, çıkmak : Futbol, hentbol, su topu vb. oyunlarda oyuncunun topu, kendi yarı alanındaki kale çizgisinin dışına çıkarması; topun bu şekilde dışa çıkması.

korner vuruşu : Karşı takım oyuncusu tarafından kale çizgisi ucundan (köşeden) yapılacak serbest vuruş. Karşılığı: köşe vuruşu.

kot : Fransızca code (yasa; kural; şifre). Özellikle bilgisayar dolayısıyla son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan kot sözü, "bir bilgi veya kavramı anlatan işaret, şifre" anlamında kullanılmaktadır.

kota : Fransızca quota (ayrılan pay, kontenjan). "İthal edilecek malların tür, oran ve miktarlarını gösteren liste" anlamında kullanılmaktadır.

kotasyon : Fransızca cotation (değerini tespit etme, değerlendirme). Son zamanlarda basın yayın organlarında daha çok "döviz değeri" anlamında kullanılıyor.

kotasyon vermek : değer açıklamak.

kote edilmek : ülüşe alınmak.

kote etmek : ülüşe almak.

kotlamak : işaretlemek.

krampon : Fransızca crampon (kanca, çengel). Spor ayakkabılarının altına yerleştirilen ve kaymayı önleyen, deriden veya madenden küçük konik parçalar.

kreasyon : Fransızca création (yaratılma; yaratma).

kreatif - kreatör : İngilizce creative (yaratıcı), Fransızca créateur (yaratıcı). Dilimizde yeni modeller ortaya koyan kimse için kullanılmaktadır.

kredibilite : Fransızca crédibilité sözü dilimizde "kredi, itibar, güvenilirlik, borç olarak alınan veya verilen mal, para" anlamlarında kullanılır.

kreditör : Fransızca creditor. "Sağladığı bir kredi, mal veya hizmet karşılığında bir para ödenmesini veya bir yükümlülüğün yerine getirilmesini istemeye hakkı olan taraf; ödünç veren (banka)" anlamlarında dilimize geçmiştir.

krematoryum : Fransızca crématorium. "Ölülerin yakıldığı yer" anlamında dilimize geçmiştir.

kripto : Yunanca kryptos (saklı). Yunancadan diğer dillere ve dilimize geçen bu söz "gizli, kapalı, muammalı" anlamını taşımaktadır.

kriter : Fransızca critère (ölçüt, kıstas). Bu kelimenin dilimizde zaten karşılıkları vardır: ölçüt, kıstas.

kronometre : Fransızca chronomètre. “Belirli bir işlemin, yarışmanın veya teknik alanında belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet”.
krupiye : Fransızca croupier (kumarhanede oyun görevlisi).

kulvar : Fransızcadan dilimize giren bu söz, Türkçe Sözlük’te “bazı yarışlarda koşucu veya yüzücünün koştuğu, yüzdüğü yarış şeridi" anlamındadır.

kupür : Fransızca coupure. Daha çok gazete ve dergilerden kesilmiş yazılar için kullanılan buir kelimedir.

kümülâsyon : katlanma, birikme, kümelenme.

kümülâtif : Fransızca cumulatif (bir araya gelen, birbirine eklenen). Dilimizde daha çok "birikmiş, katlanmış" anlamlarında kullanılılmaktadır.

kümülâtif olarak : katlanarak.

küratör : İngilizceden (curator) dilimize giren bu kelime "müze veya kütüphane müdürü" anlamındadır.
lall isimli Üye şimdilik offline konumundadır

lâbirent : Fransızca labyrinthe (çıkış yeri kolaylıkla bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı).

labtop : İngilizce lab ve top kelimelerinden oluşan bu söz, küçük, taşınabilir, her ortamda kullanılabilen bir tür bilgisayarın adıdır.

laser-disc : İngilizceden dilimize geçen ve sinema alanında kullanılmaktadır.

lânse etmek : Fransızca lancé (gözde) + etmek. "Tanıtmak amacıyla öne sürmek" anlamındadır.

lease etmek : kiralamak.

leasing : İngilizce leasing (kiralama; kira kontratı).

leasingci : kiralayıcı.

liberasyon : Fransızca liberation. “Bir yükümlülükten kurtulma, özgürlüğe kavuşma” anlamlarında olan bu söz, Türkçede daha çok bir ekonomi terimi olarak kullanılır. “İthalâtı serbest bırakma, sınırlamaları kaldırma” demektir.

libero : Futbolda, "savunmanın gerisinde bulunan serbest savunma oyuncusu" anlamındadır.

lifting : İngilizce lifting. Bizde daha çok tıp alanında estetik terimi olarak kullanılmaktadır.

Light: İngilizceden özgün imlasıyla dilimize geçen bir sözcüktür.

light erkek : Kılıbık.

likidite : Fransızca liquidité (sıvılık, akışkanlık; paraya çevrilebilirlik).

likit : Fransızca liquide (sıvı, akıcı; nakit).

limit : Fransızca limite. "Bir şeyin nicelik bakımından erişebileceği en son nokta veya yer." Matematikte ise "değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük" anlamlarında kullanılmaktadır.

link : İngilizce link. Dilimizde bir bilgisayar terimi olarak “halka, bağ, bağlantı, iletişim dizgesi birliği” anlamlarındadır.

liposuction : İngilizceden dilimize geçen ve tıp alanında kullanılan bu terim, "vücuda şekil vermek amacıyla fazla yağları aldırma” anlamındadır.

lipostructure : İngilizce liposuction ile aynı kökten gelen lipostructure ise “yağ aldırma işlemi sırasında alınan yağların yüzün belli bölgelerine enjekte edilmesi yoluyla yüze genç bir görünüm kazandırılması” anlamındadır.

lisans : Fransızca licence. Bu söz dilimizde genel olarak "dört yıl süren üniversite veya yüksek okul öğrenimi" anlamında kullanılır. Bunun yanı sıra ticarî alanda da lisans sözü geçmektedir. "Yurda mal sokma veya yurttan mal çıkarma izni; yabancı bir firmanın malını yurtta üretme izni; sporcuların federasyondan aldığı resmî belge" anlamlarıyla Türkçede geniş bir kullanım alanı bulmuştur.

literatür : Fransızca littérature (edebiyat; bir konudaki yayınların tümü). İkinci anlam için de dilimizde edebiyat kelimesi kullanılır. Ayrıca Azerbaycan Türkçesinde de literatür yerine "edebiyat" sözü kullanılmaktadır.

lobi : İngilizce lobby (dehliz, hol, koridor, bekleme odası). Bu kelime hem "otellerin girişindeki bekleme salonu" anlamında, hem de "(ilk önceleri meclisin bekleme salonlarında ve koridorlarda yapıldığı için) belirli bir devletin veya grubun çıkarlarını sağlamak üzere yapılan kulis faaliyeti" anlamında kullanılmaktadır.

lobici : dalancı.

lobicilik : dalancılık.

logo : İngilizce logotype (alâmeti farika). "Bir olayı, bir kuruluşu simgeleyen ayırıcı işaret, harf veya söz"

lojistik : Fransızca logistique (mantıkî matematik; askerlikte ikmal).

Lojistik Komutanlık: Donanım Komutanlığı.

Lojistik Plânlama Şubesi: Donanım Plânlama Şubesi.

lokal : Fransızca local. Dilimizde daha çok "bir dernek veya kuruluş üyelerinin buluşup oturduğu yer" anlamında kullanılan lokal, coğrafya ve tıp terimi olarak da geçer.

lokalize : Fransızca localisé. Lokalize etmek, lokalize olmak biçiminde birleşik fiillerde kullanılır.

lot : Fransızcadan dilimize geçen bu kelime, "kısmet, talih, şans, baht, nasip, kur'a" anlamlarına gelir. Bankacılıkta sıkça geçen bu söz, "borsada kota alabilmek için gerekli asgari şirket sermayesi veya pay, hisse" anlamlarında kullanılmaktadır.

lümpen : Almanca lumpen (paçavra; sefil). Sosyal sınıfların seviyesizliğini anlatmak için kullanılmaktadır.
lall isimli Üye şimdilik offline konumundadır

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:45   #7 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

M-N-O

maç : İngilizce match (akran, denk; uygun çift; karşılaşma, müsabaka). Dilimizde spor terimi olarak sonuncu anlamıyla kullanılmaktadır.

makro : Yunancadan gelen ve bazı batı dillerinde eklendiği kelimeye "büyük" anlamını katan ön ek.

makro açı : büyük açı.

makro ekonomi : büyük ekonomi.

makro hedef : büyük hedef.

makro ölçek : büyük ölçek.

maksimalist : dorukçu yaklaşım, aşırı.

maksimizasyon : Fransızca maximisation (azamîleştirme). Dilimizde ekonomi alanında kullanılmaktadır.

maksimize etmek : en üst seviyeye çıkarmak, doruklaştırmak.

maksimum (maksimal) : doruk, doruk noktası, en çok, en üst, en yüksek.

maksimum düzey : en üst düzey.

management : İngilizce management. Bu kelime için dilimizde zaten “işletme, işletmecilik, yönetim, yöneticilik” karşılıkları vardır ve kullanılmaktadır.

manipülâsyon : Fransızca manipulation. Daha çok ticarî hayatta kullanılan bu söz "piyasada canlanma havası yaratmak, sermaye kesimini ticarete teşvik etmek ve piyasayı etkilemek amacıyla sun'î olarak menkul kıymet alım satımı yapmak" anlamındadır.

mantalite : Fransızca mentalité (anlayış, zihniyet; düşünce, kanaat). Bu kelimenin karşılıkları dilimizde vardır: zihniyet, anlayış.

maraton : Fransızca marathon. 42.195 metrelik en uzun yaya koşusu demektir.

marj : Fransızca marge (kenar; pay, bölüm). "Kâğıt kenarında bırakılan boşluk" anlamı için de, ticarette kullanılıyor. "maliyet ile satış arasındaki fark"

marjinal : Fransızca marginal (kenarda olan; sıradan, basit). Siyasette kullanılıyor. "aşırı uçta bulunan"

marjinalleşme : uca kayma.

Ekonomide marjinal sözü, son birimi ölçü almayı anlatır.

marjinal değer teorisi: son birim değer teorisi.

marjinal gelir : son birim geliri.

marjinal maliyet : son birim maliyeti.

marjinal yarar (fayda) : son birim yararı (faydası).

markaj : Fransızca marquage (işaretleme; damgalama). Karşı takım oyuncusunun rahat hareket etmesini önlemek amacıyla sürekli olarak izlenmesi, kontrol altında tutulması.

markaja alınmak : tutulmak, gölgelenmek.

markajcı : gölgeleyici.

marke etmek : (adam) tutmak, gölgelemek.

market : İngilizce market (pazar; çarşı; piyasa). Dilimizde daha çok "kapalı satış merkezleri" için de kullanılmaktadır.

marketing : İngilizce marketing. Ticarî hayatımızda sık geçmeye başlayan "pazarlama hakkında gerekli bilgiye sahip olma; uygun mal, uygun hizmet, uygun fiyat ilkelerinden hareketle satış yapma, hizmet sunma" anlamlarında kullanılmaktadır.

market maker : İngilizceden dilimize giren ve borsa alanında kullanılan bu terim "piyasa oluşturan, pazar hazırlayan" anlamındadır.

masaj : Fr. massage. Fransızcadan dilimize geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te şu şekilde tanımlanmaktadır: “Vücut yüzeyinde el, elektrik, su aracılığıyla çeşitli işlemler yapma biçiminde, iyileştirme ve bakım yöntemi; ovma, ovuşturma”.

maskot : Fransızca mascotte. Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan ve Türkçe Sözlük’te “1.Uğur getireceğine inanılan şey. 2.Uğur sayılan kimse veya hayvan, uğurluk.” şeklinde tanımlanmaktadır.

masör : ovucu, gevşetici.

matine : Fransızca matinée. Türkçede "tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri yerlerde yapılan gündüz gösterisi" anlamında kullanılmaktadır.

meditasyon : Fransızca meditation. "Düşünceye dalma, tasarlama, kurma" anlamına gelen bir sözdür.

medya : Lâtince mediatus (araç, aracı, vasıta). Dilimizde hem iletişim araçlarını, hem de iletişim ortamını anlatır tarzda kullanılmaktadır.

mega : Grekçe megas, megalê (büyük). Son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan bu kelimenin karşılığı dilimizde zaten vardır: büyük. "Mega proje, mega star"

megapol : Yunanca megalopolis. Dilimizde "nüfus artışı yüzünden şehirlerin yayılarak birbirine bitişmesiyle meydana gelen yerleşme alanı, birleşik şehir" anlamında kullanılan bir sözcüktür.

mega store : Bu kelime Yunanca kökenli mega "büyük, bir birimin milyon katı" ve Amerikan İngilizcesinde geçen "dükkân" anlamındaki store sözlerinden oluşmaktadır.

menajer : İngilizce manager (yönetmen; müdür; idare memuru).

m e t a for : Fransızca métaphore (mecaz; istiare). Son zamanlarda gazetelerin sanat ve kültür sayfalarında sıkça gördüğümüz bu sözün karşılığı dilimizde zaten vardır: mecaz.

m e t aforik : mecazî, mecazlı.

m e t a morfoz : Fransızca m e t a morphose. Çeşitli bilim dallarında geçen bir sözdür.

metodoloji : Fransızca methodologie. Felsefe başta olmak üzere çeşitli bilim dallarında "yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilim" anlamına gelmektedir.

metraj : Fransızca metrage. Dilimizde "metre olarak uzunluk, metre ile ölçüm" anlamlarında kullanılır.

metro : Fransızca métropolitain (ana kente ait) sözünden kısaltma.

metropol : Fransızca metropole. ana kent.

mezoterapi : Fransızca mesoderm (orta deri) + thérapie (tedavi). Tıpta “hastalıklı bölgede bulunan deri altına belirli açılardan ilâç enjekte edilmesi yoluyla uygulanan tedavi yöntemi” anlamına gelmektedir.

mikro : Yunanca "mikros"tan gelen ve bazı batı dillerinde eklendiği kelimeye "küçük" anlamını katan ön ek.

mikro ekonomi : küçük ekonomi.

mikro milliyetçilik : dar milliyetçilik.

mikser : İngilizce mixer. "Çeşitli yiyecek maddelerini karıştırmaya yarayan elektrikli alet, karıştırıcı, harç karma aleti, karmaç."

milenyum : İngilizce (millenium).

minimal seviye : en küçük seviye.

mini market : bakkal.

minimize etmek : Fransızca minimiser (küçültmek, ufaltmak, önemsiz gibi göstermek) ve Türkçe etmek yardımcı fiilinden oluşan ve bilgisayar ile ilgili olarak gündeme gelen bir sözdür.

minimum (minimal) : Fransızca minimum (en küçük, en ufak, en düşük).

minimum düzey : en düşük düzey.

misyon : Fransızca mission (özel görev). Karşılıkları: (özel) görev, amaç.

mizanpaj : Fransızca mise en pages. "Gazete, dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni" anlamında dilimizde uzun bir süreden beri kullanılan bir sözdür.

modem : Fransızca modulateur-demodu-latuer kelimelerinin kısaltması olan modem, “uzak yerleşimlere çeşitli iletişim sinyalleri ile bilgi göndermeyi sağlayan cihaz” anlamındadır.

Modemin faks modem, voice modem gibi türleri de bulunmaktadır.

modül : Fransızcadan (module) dilimize giren bu kelime bir mimarlık terimi olarak, “bir yapının çeşitli bölümleri arasında orantıyı sağlamak için kullanılan ölçü birimi" anlamını taşımaktadır. Ayrıca, “bir uzay taşıtının yapısı içinde yer alan ve kendi başına hareket edebilen bağımsız bölüm” anlamını da yüklenmiştir.

modüler sistem : parçalı sistem.

monetarist : Fransızca monétarist. "Parayla ilgili" anlamında kullanılır.

monetizasyon : para basma, paraya çevirme.

monetize etmek : Fransızca monétiser (paraya çevirmek, para basmak) fiilinden.

monitör : Fransızca moniteur. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “1.Her türlü çalışmalarda yetiştirici: Beden eğitimi monitörü. 2.Televizyonda görüntü ile sesin niteliğini eşleme, görüntü seçimini gerçekleştirme, görüntüyü yayımlama gibi işlerin denetlenmesinde kullanılan alet.” anlamlarında geçmektedir.

monopol : Fransızca monopole (tekel). Bu kavrama dilimizde güzel bir karşılık bulunmuş ve tutunmuştur: tekel.

montaj : Fransızca montage. Dilimizde genel olarak "bir bütünü oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi" anlamında kullanılan bu söz, sinemacılık alanında da "bir filmin değişik zaman ve yerlerde çekilen bölümlerinin bir bütünlük kuracak biçimde birleştirilmesi işi" anlamında geçer.

montör : Fransızca monteur kelimesi “takıp kuran, ustabaşı, bir bütünü meydana getiren çeşitli parçaları birleştiren uzman” anlamlarına gelir.

moratoryum : Fransızca moratorium (borç ödemesinin ertelenmesi). "Vadesi gelmiş bir borcun anlaşma yoluyla ertelenmesi"

motivasyon : Fransızca motivation (harekete getirme, saik). Psikolojide, iktisatta, sporda vb. alanlarda "bir insanın işe başlamayı, harekete geçmeyi, öğrenmeyi ister hâle gelmesi" anlamında kullanılmaktadır.

motive etmek : isteklendirmek.

motto : İtalyanca motto. “İğneleyici söz, özlü söz, parola”

mouse : İngilizce mouse “fare”. Bilgisayar alanında çok sık kullanılan bu kelimeye karşılık olarak fare sözü tutunmuş ve yaygınlaşmıştır.

mönü : Fransızca menu (yemek listesi). Karşılığı: yemek listesi.

mültimedya : İngilizce. “Metin, grafik, ses, canlandırma unsurlarını birleştirerek sunan ortam” anlamına gelmektedir.

mültivizyon : Fransızca multi (çok) + vision (görüş, görme kuvveti).

navigatör : Fransızca navigateur. "Uzun yolculuklar yapmış gemici veya usta gemici" anlamına gelen bu söz dilimizde "bir tür yönlendirme aracı" anlamında kullanılmaktadır.

network : İngilizceden dilimize geçen bu söz, bilgisayarın yaygınlaşmasıyla daha sık kullanılmaya başlandı. "Aynı bilgi kaynaklarını paylaşan çok sayıda iletişim hatlarıyla birbirine bağlı bilgisayar şebekesi"

new age : İngilizce new (yeni) + age (yaş, çağ, devir).

new wave : İngilizce new (yeni) + wave (dalga). “Herhangi bir ülkede belirli bir dönemde birdenbire ortaya çıkan genç yönetmenler topluğu” anlamındaki bu kelime bir akım adı olarak dilimizde kullanılmaya başlandığı zaman Türk sinema eleştirmenleri yeni dalga karşılığını bulmuşlar.

nickname : İngilizce “lâkap, takma ad”.

nod : İngilizce node (düğüm). Daha çok tıp ve bilgisayar alanlarında kullanılan bu terim, dilimizde de “düğüm” anlamındadır.

nodül : düğümcük, yumrucuk.

no-frost : İngilizce no (hayır, yok, değil) + frost (donma, buz tutma, ayaz).

nominal : Fransızca nominal (adla ilgili, ad gibi; ismen mevcut, sözde). Son zamanlarda bir ekonomi terimi olarak yayılan nominal sözü, para, tahvil vb. taşınabilir değerlerin üzerlerinde yazılı bulunan itibarî kıymeti anlatmak için kullanılmaktadır.

nominal price: yazılı fiyat.

nominal value: yazılı değer.

non-stop : İngilizce non-stop (aralıksız, duraklamadan). "Şehirler arası otobüslerin bir yerde mola vermeden yaptıkları seferler"

nostalji : Fransızca nostalgie. Osmanlıcadaki "daüssıla" kelimesinin karşılığı olan nostalji, son zamanlarda "geçmişe duyulan özlem" anlamıyla kullanılmaktadır.

nostaljik : özlemli.

nosyon : Fransızca notion. "Temel bilgi, gerekli bilgi" anlamlarına gelen bir sözdür.

notebook : İngilizce olan bu söz, bu defa da bilgisayar terimi olarak Türkçeye girmektedir.

nötr : yansız, tarafsız.

nötralizasyon : Fransızca neutralization. "Asit veya alkali niteliğini yok etme, etkisiz hâle getirme."

nötralize : Fransızca neutralizé. Yukarıda geçen nötralizasyon kelimesiyle kökteş olan bu kelime dilimizde daha çok nötralize etmek şeklinde geçmektedir.

nüans : Fransızca nuance (renklerde açıklık, koyuluk derecesi; ince, küçük fark). Dilimizde daha çok "ince, küçük fark" anlamında kullanılmaktadır.

obsesif : takınçlı.

obsesyon : Fransızca obsession. Bir psikoloji terimi olarak dilimizde "bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşı kurtulamadığı düşünce, sürekli endişe, sabit fikir" anlamlarında kullanılmaktadır.

oditoryum : Fransızca auditorium. "Eski Roma’da şairlerin eserlerini dinlemek için toplanılan yer" anlamındaki bu kelime, günümüzde konferanslara elverişli salonlar, radyo evlerinde konser veya temsillerin izlendiği yerler için kullanılmaktadır.

ofans : hücum.

ofansif : hücuma dayalı.

off-road : İngilizce off (uzağa, ileriye, öteye) + road (yol). Motor sporları alanında kullanılan ve “her türlü arazi şartlarında özel motorlu araçlarla yapılan yarış” anlamına gelir.

off shore : İngilizceden dilimize geçen bu söz bir bankacılık terimidir. "Kıyıdan uzak, kıyıdan esen" anlamına gelen bu söz, bankacılıkta "Bir ülkede yabancı paralarla yapılan bankacılık veya bir ülkede vergi mevzuatı, kambiyo sınırlamaları dışında faaliyetini sürdüren bankacılık" şeklinde tanımlanabilir.

off the record : İngilizce off the record. İngilizceden dilimize geçen bu sözü özellikle gazete sütunlarında tercih edenler, "yayımlanamaz, açıklanamaz, kayıt dışı" anlamlarında kullanmaktadırlar.

ofsayda düşmek (düşürmek) : açığa düşmek (düşürmek).

ofsaydı bozmak : açığa düşürememek.

ofsayt : İngilizce off + side (yan; kıyı; yön).

ofsayt gerekçesi : açığa düşürme gerekçesi.

ofsayt taktiği : açığa düşürme taktiği.

okazyon : Fransızca occasion (fırsat; etken; kelepir mal). Dilimizde "fırsat" ve "kelepir" anlamlarında kullanıldığı görülmektedir.

oligopol : Fransızca oligopole. "Birkaç satıcının tekelinde bulunan piyasayla ilgili" anlamında kullanılmaktadır.

omatik : İngilizce. Son yıllarda bankaların yaygın biçimde kullandığı, müşterilere sıra numarası veren makine anlamına gelir.

ombudsman : İngilizceden dilimize giren bu kelime, "Parlâmento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi ve kurum, kamu denetçisi" anlamındadır.

on-line : "Bilgisayar sisteminde ana işlem biriminin doğrudan doğruya denetimi altında olan kısım"

on screen : İngilizce olan bu söyleyiş de daha çok borsayla ilgili işlemlerde geçmektedir. Screen bilindiği gibi “ekran” anlamındadır.

oportünist : fırsatçı.

oportünizm : Fransızca opportunisme (fırsatçılık, eyyamcılık). Bu kelimenin de dilimizde karşılığı vardır: fırsatçılık.

opsiyon : Fransızca option (seçme, tercih; seçilecek şey; şık). Ekonomide, almak veya satmak konusunda kesin karar verme yetkisini ifade eder. Belirlenen süre içinde alıcı veya satıcı karar vermek zorundadır. Bankacılıkta ise opsiyon kelimesi, "borç senetlerinin ödenmesi için vade tarihinden itibaren tanınan iki iş günü" anlamında kullanılmaktadır. Opsiyon sözü, özellikle ulaşımda, bilet alımında kullanılmakta ve ayırtılan biletin belli bir zamana kadar alınıp alınamayacağına karar verme süresini ifade etmektedir.

optimal : Fransızca optimal. Dilimizde daha çok bir ekonomi terimi olarak kullanılan bu kelime “en iyi, en yüksek, en uygun” anlamlarındadır.

optimizasyon : Fransızca optimisation. Türkçede “mümkün olan en iyi duruma getirme” anlamında kullanılmaktadır.

optimize etmek : en uygun duruma getirmek.

optimizm : Fransızca optimisme. Dilimize bir felsefe terimi olarak “her şeyi en iyi yanından gören, her durumda iyi bir çıkış yolu uman dünya görüşü, iyimserlik, nikbinlik”

ordövr : Fransızca hors-d'oeuvre (konu dışı; çerez, meze). "Asıl yemekten önce yenen soğuk yiyecekler"

oryantasyon : Fransızca orientation. “Yönelme; çevre şartlarına uydurma veya uyma, alışma; yeni bir çevreye alıştırma programı” anlamındaki bir Fransızca kelimedir.

otanazi : Lâtince euthanasia. Tıpta “özellikle ümitsiz durumda olan hastaların ıstıraplarını dindirmek için doktor kontrolünde hayatlarına son verme”

otomasyon : Fransızca automation. Endüstride, yönetimde ve bilimsel çalışmalarda insan aracılığı ve müdahalesi olmadan işlerin kendiliğinden yürümesi.

otoprodüktör : Yunanca autos "kendi kendine" ve İngilizce producer "üretici, yapımcı" biçiminde kurulan bu birleşik kelime "kendi kendine üreten" anlamında kullanılmaktadır.

otorizasyon : Fransızcadan dilimize giren ve genellikle bankacılık terimi olarak kullanılan bu söz, "izin, izin verme; yetki, yetkililik; izin belgesi" anlamını taşımaktadır.

out (olmak) : İngilizce out (dışarıda, dışında; tamamen). "In" kelimesinin zıt anlamlısı olarak "modası geçmek, modası geçmiş şeyler" karşılığında kullanılmaktadır.

outlet center : İngilizce "dışarı açılan delik, kapı, yol, ağız ve (mal için) pazar, satış alanı" anlamındaki outlet kelimesi ile “merkez ve orta” anlamındaki center’den kurulmuş birleşik bir kelimedir.

outsider : dış hissedar.

overnight (O/N) : İngilizce overnight (geceleyin; bir gece içinde). Bir ekonomi terimi olarak kullanılmaktadır.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:46   #8 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

P-R-S-Ş

padok : Fransızca ve İngilizcede paddock biçiminde geçen bu söz dilimizde "yarış atlarının yedekte gezdirildiği yer" anlamında kullanılmaktadır.

palyatif : Fransızca palliatif (kısa bir süre için etkisi olan, geçici, geçici tedbir).

panel : Fransızca panel (dinleyiciler önünde yapılan tartışmalı görüşme, açık oturum). Bu kelimenin dilimizde güzel bir karşılığı vardır: açık oturum.

pankart : Fransızca pancarte. "Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın yazıldığı karton veya bez" anlamında dilimizde kullanılmaktadır.

panorama : Yunanca pan (bütün) + horama (görünüş). Fransızca panorama (engin görünüş). "Yüksek yerden bakıldığında gözler önünde ufka kadar uzanan geniş görünüş, genel görünüş" anlamında kullanılır.

panoramik : genel görünümlü.

paparazzi : İtalyanca olan paparazzo kelimesi "meşhurların peşinde dolaşan fotoğrafçı" anlamındadır.

paparazzilik : olay fotoculuk.

paradigma : Fransızca yoluyla dilimize giren ve Lâtince asıllı olan paradigma "örnek, model, numune" anlamlarına gelir.

paradoks : Fransızca paradoxe (aykırı düşünce; tuhaflık; saçmalık). Dilimizde bu kavramın karşılıkları zaten vardır: çelişki, aykırılık, saçmalık.

paradoksal : Fransızca parodoxal (aykırı düşünce niteliğinde; tuhaf; çelişkili; saçma). Bu kavramın da dilimizde karşılıkları vardır: çelişkili, aykırı, saçma.

paraf : Fransızca paraphé. “Kısa imza” anlamındakdır.

parafe etmek : imcelemek.

paraflı : imceli.

parafsız : imcesiz.

parametre : Fransızca paramétre (cebirde denklemin kat sayılarına giren değişken nicelik). Dilimizde matematik, istatistik ve ekonomide kullanılan bir terimdir.

parapent : Fransızca parapante. “Özel kanatlar yardımıyla yapılan kısa mesafeli uçuş” anlamındaki bu spor Türkiye’de daha çok yamaç paraşütü adıyla bilinmektedir.

parite : Fransızca parité (iki ülke parasının, bu ülkelerin her birinde değişim değeri, eşitliği).

parkur : Fransızca parcours. "Bazı yarış ve koşularda yarışmaların yapıldığı yol"

partikül : Fransızca particule. Bir fizik terimi olan bu kelime, Nükleer Enerji Terimleri Sözlüğü’nde “maddenin veya enerjinin en küçük parçası; parçacık" olarak tanımlanmaktadır.

partner : İngilizce partner (eş, arkadaş, ortak).

part-time: İngilizce part (parça, kısım) + time (zaman). Bir gün için belirlenmiş çalışma saatlerinden daha az saatlik çalışmayı anlatmak üzere kullanılan part-time için dilimizde oldukça yaygınlaşmış bir terim zaten vardır: yarım gün.

pasör : Fransızca passeur. Sporun voleybol dalında kullanılan bu söz, "ikinci topları, küt inicilerin (çivileyicilerin) vurabileceği biçimde ağ üstüne yükselten ve bazı taktik durumlar dışında ön bölgenin ortasında duran oyuncu" demektir.

patchwork : İngilizceden özgün imlâsıyla Türkçeye geçen bu kelime “kumaş artıklarından dikilmiş yorgan; uydurma iş, yama işi” anlamındadır.

paten : Fransızca patin. Tabanına kaymak için dar, uzun bir çelik takılan, buz üstünde kaymayı sağlayan bir tür ayakkabı. Düz yerlerde kaymak için altına tekerlek takılan türüne de paten denir.

patent : İngilizce patent (bir buluşun veya o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge).

pedal : Fransızca pédale. Bir araçta, bir makinede ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen.

peeling : İngilizce (soyulmuş kabuk). Son yıllarda tıp ve kozmetik alanında sıkça kullanılan bu terim “yanık sivilve vb. sebeplerle hasara uğramış üst derinin özel işlemlerle soyulması” anlamındadır.

penaltı : İngilizce penalty (ceza, para cezası).

penaltı alanı : ceza alanı.

penaltı atmak : ceza vuruşu vurmak.

penaltı kaçırmak : ceza vuruşu kaçırmak.

penaltı noktası : ceza noktası.

performans : Fransızca performance (elde edilen sonuç; başarı). Bir oyuncu veya takımın gösterebileceği en iyi derece.

pergola : İtalyancadan dilimize geçmiş olan bu söz, "sütunlar üstüne yay şeklinde tahtalar yerleştirerek tırmanıcı bitkilere destek ve çatı olacak şekilde yapılan çardak" anlamındadır.

periferi : Fransızca péripherie. "Çevre; dış yüzey veya kenar" anlamlarını taşımaktadır.

periyodik : Bu kelime için süreli sözünün kullanıldığını hatırlatmak gerekir. Ayrıca yerine göre dönemli de denilebilir.

periyot : Fransızca periode "devir, devre" anlamındadır. Dilimizde var olan dönem ve devir kelimeleri bu sözün yerine kullanılmaktadır.

perküsyon : Fransızca percussion. Dilimizde “vurularak çalınan müzik aletleri” anlamında kullanılmaktadır.

persona non grata : Lâtince (iyi karşılanmayan kişi).

perspektif : Fransızca perspective (uzaktan görünüş, derinlik; görüş açısı). Önceleri resim sanatında dilimizde kullanılan bu kelime son zamanlarda bakış (görüş) açısı anlamıyla da yaygınlaşmaya başlamıştır.

pesimizm : Fransızca pessimisme. Dilimizde optimizm kelimesinin zıt anlamlısı olarak felsefe alanında kullanılan ve “her şeyi en kötü yanından ele alan, her durumu karanlık gören ve hep en kötüyü bekleyen dünya görüşü” anlamında kullanılmaktadır.

pitoresk : Fransızca pittoresque sözünü Türkçe Sözlük, "durumu ve görünüşü resim konusu olmaya değer (görünüş)" diye tanımlar.

pivot : Fransızca pivot (eksen, mihver; mil). Basketbolda, "hücum ettiği çembere sırtını dönmüş olarak oynayan, ele geçirdiği topu pergel hareketiyle potaya yollayan hücum oyuncusu" anlamında kullanılmaktadır.

plâjirizm : Fransızca plagiarism. “Bir başkasının eserini kendisininmiş gibi aşırıp yayımlama, intihal etme.” Hukuk dilinde daha çok "intihal"

plâket : Fransızca plaquette sözü dilimizde "****lden, türlü biçimlerde yapılan kabartma levha" anlamındadır.

plânetaryum : Fransızca planétarium. Bir gök bilimi terimi olan bu söz, dilimizde, "yıldızları ve güneş sistemini hareket hâlinde canlandıran cihaz, bu cihazın içinde bulunduğu bina" anlamında kullanılır.

plânton : Fransızcadan Türkçeye geçen, "görevli, bir yerde nöbetçi memur" anlamlarına gelir.

plâse : Fransızca placer (yerleştirmek). Çeşitli oyunlarda topu istenilen yere gönderme.

plâselemek : yerinde vuruş yapmak.

Kelime plâse etmek şeklinde ekonomi alanında da kullanılmaktadır. Daha çok "gelir getirici bir işe para bağlamak" anlamında da kullanılmaktadir.

plâsiyer : Fransızca placier. Dilimizde ticaret alanında "tellâl, simsar, aracı, temsilci, gezgin satıcı" gibi anlamlarda kullanılıyor.

plâsman : Fransızca placement. Bu ticaret sözü dilimizde iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri "parayı gelir getirici, taşınır veya taşınmaz bir mala yatırma, mevduat"tır. Kelimenin ikinci anlamı ise "millî ekonominin veya bir ticarî kuruluşun üretim veya hizmet gücünü artırıcı nitelikte olan aktif değerlerine yapılan yeni eklemeler"dir.

plâtform : Fransızca plate-forme (yüksek yer; taşıtlarda sahanlık). Son zamanlarda daha çok "bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı" anlamında kullanılmaktadır.

play-back : İngilizce play-back (hareket ve mimiklerin önceden kaydedilmiş sese uydurulması). "Play-back"te ses, izlediğimiz sanatçıdan değil, banttan gelmektedir; fakat sanatçı, o anda söylüyormuş hissini uyandırmak için söyler gibi yapmaktadır.

playmaker : İngilizce play (oyun) + maker (yapan, yapıcı). Takım hâlindeki oyunlarda oyun kuruculuğu yapan oyuncu.

play-off : İngilizce play (oyun) + off. Elemeli oyunlar sisteminde elenmeyen takımlar arasına (basketbolda ilk sekize) girmek.

plonjon : Fransızca plongeon. Dilimizde daha çok spor alanında kullanılan bu söz, futbolda "kalecinin tutmak ve çelmek amacıyla uçarak topa uzanması" anlamına gelir. Voleybolda da "uçarak topa ulaşma, yetişme, top kurtarma" demektir.

podyum : Fransızca podium. "Atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları merdivenli yüksekçe yer" anlamında kullanılan bir sözdür.

polemik : Fransızca polémique (kalem kavgası; kavgacı). Aslında "kalem kavgası" anlamına gelen, fakat son zamanlarda sözlü kavgalar için de kullanılmaktadır.

poligon : Fransızca polygone. Bu kelime dilimizde matematikte "dörtten fazla açısı olan düz şekil" ve atıcılıkta "ateşli silâhlarla atış eğitimi yapılan yer" anlamlarına gelmektedir. Matematikte poligona karşılık olarak çokgen kelimesinin kullanımı yaygınlaşmıştır.

popülarite : Fransızca popularité (halkça tutulma, sevilme).

popülaritesi artmak : (halkça) daha çok tutulmak.

popülâsyon : Fransızca population. “Nüfus, topluluk, bir bölgede belirli bir türden bireylerin toplamı” anlamlarında kullanılmaktadır.

popüler : Fransızca populaire (halkın sevdiği; halka ait). Dilimizde daha çok "halk tarafından tutulan ve tanınan" anlamında kullanılmaktadır.

popüler olmak : (halkça) tutulmak.

popülist : halkçı.

popülizm : Fransızca populisme (halkçılık). Dilimizde hem "halkçılık", hem de anlam kötüleşmesine uğrayarak "halk yardakçılığı" karşılığında kullanılmaktadır.

portföy : Fransızca porte (taşıyan), feuille (yaprak, kâğıt). Bu kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: cüzdan, para cüzdanı, para çantası.

postülât : Lâtince postulatum. Mantık ve matematik alanında kullanılan bu söz, bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte aksiyondan daha az olan ve tanımlanmayan ilkel gerçek olarak tanımlanmaktadır.

poşet : Fransızca pochette (ceketin üst sol cebi; küçük paket). Dilimizde naylon torba ve hazır çay paketi için kullanılmaktadır.

potpuri : Fransızca pot (çömlek; kap; testi) + pourri (çürümüş; çözülmeye, dağılmaya başlamış). Pot-pourri (çeşitli et ve sebzelerden yapılan bir yahni türü; her parçası bir başka yerden alınmış müzik).

pozisyon : Fransızca position (durum; yer, konum). "Oyuncuların alandaki yeri veya sayı yapabilecek durumda olması" anlamında kullanılan bir sözdür.

pragmatik: faydacı, yararcı.

pragmatizm: Fransızca pragmatisme (uygulayıcılık, faydacılık). Bu kavram için şu karşılıklar dilimizde zaten kullanılmaktadır: faydacılık, yararcılık.

pratisyen : Fr. praticien. Dilimizde “belirli bir dalda uzmanlaşmamış, her çeşit hastalığa bakan doktor” anlamıyla tıp alanında kullanılan bir terimdir.

prefabrik : Fransızca préfabriqué. “Parçaları önceden hazırlanıp, konulacağı yerde bir bütün oluşturan, kurma” anlamında dilimizde de kullanılmaktadır.

prefabrik ev : kurma ev.

pres : Fransızca presse (baskı makinesi; sıkma makinesi; basın; yoğun iş). Spor terimi olarak, bir takımın karşı kaleye akını sırasında uygulanan yakın savunma ve baskı.

prestij : Fransızca prestige (itibar, güvenilir olma, saygınlık). Bu kavramın karşılıkları dilimizde vardır: saygınlık, itibar.

prezantabl : Fransızca présentable (sunulabilir, gösterilebilir, gösterişli). Dilimizde "sunulmaya, göstermeye değer, eli yüzü düzgün" anlamlarında kullanılmaktadır.

prezantasyon : Fransızca présentation (sunuş, takdim; gösterme; görünüş; tanıştırma). Görüldüğü gibi dilimizde bu kavramın bütün anlamlarını verecek karşılıklar vardır: sunma, sunuş, gösterme; tanıştırma.

prezante etmek : Fransızca présenter (sunmak; sergilemek; açıklamak; tanıtmak). Bu kavramın karşılıkları dilimizde zaten vardır: tanıtmak, sunmak.

prime-time : İngilizce prime (ilk; baş; asıl; bir şeyin en olgun dönemi) + time (zaman; saat). "Televizyonun en çok izlenen saatleri" için kullanılan bir terimdir.

printer : İngilizce printer. Bilgisayar alanında kullanılan bu makine için , yazıcı sözü kullanılmaktadır.

prodüksiyon : Fransızca production (gösterme, ortaya koyma; oluşum; ürün; üretim; yapım).

prodüktör : Fransızca producteur. yapımcı.

profil : Fransızca profil (yandan görünüş, insan yüzünün yandan görünüşü).

projeksiyon : Fransızca projection. Bu söz dilimizde daha çok "saydam veya saydam olmayan resimleri bir perdeye yansıtma" anlamında kullanılır. Ayrıca sosyolojide "bireyin başarısızlıklarının veya kabul görmeyen davranışlarının sorumluluğunu başkalarına yükleyerek kendini saklamaya çalışması şeklinde ortaya çıkan bir savunma türü" olarak geçer. Bu söz ekonomi alanında da "ileriye dönük tahmin, kestirme" anlamlarında kullanılmaktadır.

projektör : Fransızca projecteur. "Bir kaynağın ışığını çok şiddetli bir veya birkaç demet hâlinde uzağa iletmeye yarayan alet."

promosyon : Fransızca promotion (ilerleme, yükselme; artırma, çoğaltma). Son zamanlarda "gazetelerin satışlarını artırmak üzere başvurdukları armağan kampanyaları" için promosyon kelimesi sıkça kullanılır olmuştur.

prosedür : Fransızca procédure (yargılama usulü; yargılama evreleri). Dilimizde "bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yöntem" anlamında kullanılmaktadır.

proses : İngilizce kökenli (process) bu söz, “aralarında birlik olan veya belli bir düzen içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay veya hareketler dizisi” anlamına gelmektedir.

prospektüs : Fransızca prospectus. "Tarife, tanıtmalık, bir şeyden nasıl yararlanılacağıyla ilgili bilgiler vermek için yazılmış tanıtma yazısı" anlamında kullanılmaktadır.

protez : Fransızca prothése. Fransızcadan Türkçeye geçen bu kelimeyi Türkçe Sözlük, "1.Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapma organ. 2.Bu amaçla yapılıp kullanılan organ veya parça" şeklinde tanımlamaktadır. Bu kelime Türkçede bir gramer terimi olarak da kullanılmıştır.

protokol : Fransızca protocole (tören düzeni, sözleşme tutanağı).

prototip : Fransızca prototype (ilk örnek).

provizyon : Fransızca provision (tedarik, ihtiyat, erzak; avans). Bankacılıkta "bir çekin para olarak karşılığı" anlamında kullanılmaktadır.

provokasyon : Fransızca provocation (kışkırtma, tahrik). "Herhangi bir kişiye, gruba, kuruluşa veya devlete karşı girişilen ve onları sonradan ağır sonuçlar verecek bir karşı eylemde bulunmaya zorlayan, önceden tasarlanmış girişim.".

provokatör : kışkırtıcı.

provoke etmek : kışkırtmak.

prömiyer : Fransızca première (birinci, ilk). "Oyunun ilk temsili"

puzzle : İngilizce puzzle. Özgün imlâsıyla basında yer almaya başlayan bu söz, "bilmece, muamma" anlamlarına gelmektedir.

Qmatik : Son yıllarda bankaların yaygın biçimde kullandığı, müşterilere sıra numarası veren makineler için kullanılan İngilizce bir sözcüktür.

radikal : Fransızca radical. Dilimizde "kökten, temelden" anlamlarının yanı sıra "bilimde, dinde, siyasette esasa dönük yenilikler yapma eğiliminden yana olan" anlamında da kullanılan bu sözün bir başka anlamı da felsefede "yaşama biçimlerini, yaşama ilişkilerini eleştirip kökten değiştirme eğiliminde olan kimse"dir.

radikalizm : Bu sözün bir akım adı olarak dilimizde köktencilik şeklinde kullanılıyor.

radyoterapi : Tıp alanında kullanılmakta olan bu terim Fransızcadan dilimize girmiştir. Türkçe Sözlük’te “X ışınlarının biyolojik etkisine dayanan tedavi yöntemi” olarak tanımlanmaktadır.

radyoterapist : ışın tedavi uzmanı.

rafting : İngilizce rafting (sal yapmak; sal ile taşımak; sal kullanmak). Dilimizde "sal yarışı" anlamında kullanılmaktadır.

rambursman : Fransızca remboursement (ödeme). Türkçede daha çok bankacılık alanında kullanılır.

rant : Fransızca rente (gelir, düzenli gelir). Son zamanlarda bir ekonomi terimi olarak yayılmaya başlamıştır. "Bir mal veya paranın emek verilmeden, belli bir süre içinde sağladığı gelir" anlamında kullanılmaktadır.

rantabl : Fransızca rentable (gelirli; verimli).

rantiye : Fransızca rentier (gelirleri olan kimse). Ekonomi terimi olarak "bankadaki parasının veya hisse senetlerinin geliriyle yaşayan kimse" anlamında kullanılmaktadır.

raportör : Fransızca rapporteur. "Bir birleşimin verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp bir kurul karşısında savunan görevli üye" anlamında dilimizde kullanılmaktadır.

rasyo : İngilizce ratio'dan dilimize giren bu kelime "nispet, oran" anlamındadır.

rating : İngilizce rating (sınıflandırma, takdir). Son zamanlarda "ülkenin veya kuruluşların ekonomik durumunu, ödeme gücünü değerlendirme" anlamında bir iktisat terimi olarak kullanılmaktadır.

reality-show : İngilizce realty (gerçek, gerçeklik) + show (eğlendirici nitelikte gösteri). "Anında tespit edilen gerçek sahneler" olarak dilimizde kullanılan bir sözdür.

realizasyon : Fransızcadan dilimize geçen bu kelime; "gerçekleştirme, gerçekleşme" anlamı yanında, bir bankacılık terimi olarak "paraya çevirme, varlığı nakde dönüştürme süreci" anlamını da taşımaktadır.

reasürans : Fransızca reassurance. "Bir sigorta ortaklığının sigorta ettiği paranın bir bölümünü olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi" anlamına gelir.

reel : Fransızca réel, "gerçek" anlamında bir kelimedir. Bu sözün bankacılık alanındaki kullanımı da; reel kâr, reel mal ve hizmet olarak gerçek anlamını taşımaktadır.

reenkarnasyon : Fransızca réincarnation. Fransızcadan dilimize geçen bu söz, "ruhun bir bedenden başka bir bedene geçerek varlığını sürdürmesi inancı" anlamına gelir.

reeskont : Fransızca réescompte. Genel olarak “mükerrer ıskonto, ıskonto edilmiş bir senedin ikinci kez ıskonto edilmesi" anlamına gelmektedir.

referandum : Fransızca reférandum. "Halkın siyasî ve toplumsal sorunlar karşısında olumlu veya olumsuz görüşlerini almak için başvurulan oylama" anlamında kullanılmaktadır.

referans : Fransızcadan (référence) dilimize geçen bu söz "gönderme, iletme, yollama; kaynak; güven tanıklığı; yeterlik belgesi" anlamını taşımaktadır.

reflektif : Fransızcadan dilimize giren bu söz, "aksettiren, aksedici; aksettirilmiş" anlamlarını taşımaktadır.

refüj : Fransızca refuge (taşıtların çok geçtiği yollarda yayaların karşıdan karşıya geçmesi için yolun ortasında düzenlenmiş kaldırım, orta kaldırım).
regülâsyon : Fransızca regulation. "Hukuksal düzenleme, talimat. Şirket, dernek ve benzeri kurumların kuruluş ve işleyişlerini düzenleyen kuralların tümü. Menkul kıymet satın almak için bankalar tarafından verilecek kredileri düzenleyen yönetmelik."

regülâtör : Fransızcadan (régulateur) dilimize geçen bu söz, daha çok fizik alanında "bir makinenin görevini istenilen ölçüde tutup ayarlayabilen araç" anlamında kullanılmaktadır.

rehabilitasyon : Fransızca réhabilitation (bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını veya yetersizliğini gidermek amacıyla uygulanan tedavi). Bu söz ekonomide de geçer.

reklâm spotu : reklâm ışıntısı. spot.

rekolte : İtalyanca ricolte (tarımda bir yılda derlenen ürünlerin bütünü).
rekonstrüksiyon : Fransızca reconstruction "yeniden yapma, inşa etme, yeniden kurma, imar etme" anlamlarında kullanılmaktadır.

rekreasyon : Fransızca récréation. "Dinlenme, eğlenme, hoş vakit geçirme" temel anlamlarında dilimizde geçmiştir.

remix : İngilizce. "Karıştırmak" anlamındaki İngilizce mix fiiliyle re- ön ekinden oluşan bu söz, dilimizde daha çok sinema ve müzik alanında kullanılmaktadır. Sinemada, görüntü ve ses söz konusu edildiğinde, ilk çekimin son görüntülerinin (sesin) yavaş yavaş güçsüzleştirilmesi, ikinci çekimin ilk görüntülerinin (sesin) gittikçe güçlendirilmesi ve bu arada belli bir noktada iki çekimin de görüntülerinin (seslerinin) üst üste gelmesi, ardından ikinci çekimin görüntülerinin (seslerinin) belirginleşmesi tekniği; müzikte ise bir parçanın yeniden ele alınması ve melodiye sadık kalınarak değişik ritmlerde çalınması anlamlarındadır.

repo : Repurchase Agreement. “Geri alım vaadi ile satım” anlamındaki bu söz, bir kısaltma olarak repo şeklinde dilimize yerleşmiştir.

resepsiyon : Fransızca reception (alma; karşılama; kabul töreni; kabul; kabul yeri). İki anlamıyla dilimizde yaygınlaşmaya başlamıştır. 1) Resmî ziyafet. Eskiden "resmi kabul" (i uzun değil, ilk hece vurgulu) denilen bir kavram 2) Otel vb. yerlerde müşteri kabul edilen bölüm.

resesyon : Fransızca recéssion (gerileme; piyasadaki durgunluk).

restitüsyon : İngilizce restitution, "var olmayan veya bir bölümü var olan yapıların belgelerine dayanarak özgün biçime kavuşturulması" anlamında kullanılmaktadır.

restorasyon : Fransızca restauration "onarma, yeniden canlandırma, onarıp ilk durumuna getirme" anlamındadır.

retrospektif : Fransızca retrospective. “Geçmişi hatırlayan, geçmişi ele alan; geriye dönük” anlamlarına gelen bu kelime Türkçede daha çok tıp ve sanat alanında kullanılmaktadır.

revalüasyon : Fransızca réévaluation (bir paranın değerini, altına veya dövize göre yeniden ayarlama).

reverse repo : İngilizcede "ters çevirme, tersine hareket ettirme, tersine dönme" anlamlarını taşıyan reverse kelimesi, birleşik söz olarak reverse repo kelimesini oluşturmuş, ters repo biçiminde dilimizde kullanılmaktadır.

revize edilmek : düzeltilmek, yenilenmek.

revize etmek : düzeltmek, yenilemek.

revizyon : Fransızca révision (düzeltme, değiştirme). Bu kelime için dilimizde güzel karşılıklar vardır: düzeltme, yenileme, yenilenme.

revizyonist : değişimci.

rezidans : Fransızcadan (résidence) dilimize giren bu kelime "konut, ikametgâh, mesken" anlamlarındadır.

rezonans : Fransızca résonance. Türkçede tıp ve fizik alanlarında kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te, “düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı” şeklinde tanımlanmıştır.

ribaunda çıkmak : dönen topa çıkmak.

ribaunt : İngilizce rebound. "Basketbolda, oyuncuların çember altında, potadan veya çemberden dönen topu sıçrayıp kapması; çarpıp dönen topa sahip olması" anlamında kullanılmaktadır.

ribaunt almak : dönen topu kapmak.

ribaunt mücadelesi : dönen top mücadelesi.

ritüel : Fransızca rituel. Bu söz "ayine, törene ait, merasimle ilgili" anlamlarıyla dilimizde bazı köşe yazarlarınca kullanılmaktadır.

roaming : İngilizce roaming “dolaşmak, gezmek”.

rodaj : Fransızca rodage. Bu söz, "yavaş yavaş çalıştırarak alıştırma, oturtma, uygunlaştırma" anlamındadır.

roller blade : İngilizce roller (ufak tekerlek) + blade (bıçak; ince, yassı). “Özel olarak yapılmış altı tekerlekli ince ve yassı bir tahta ve bu tahta üzerinde kayılarak yapılan bir spor dalı” anlamına gelmektedir.

royalty : İngilizceden dilimize geçen bu kelime “bir mucide, bir yazara veya bir yayımcıya buluşunun veya kitabının karşılığında ödenmesi gereken para, patent hakkı” anlamındadır.

rölanti : Fransızca ralenti "ağırlaştırılmış, ağırlaştırma" anlamlarındadır. Fiili ralentir'dir.

rölantide : askıda, yavaşlatılmış.

rölanti oynamak : (oyunu) ağırdan almak.

rölantiye almak : yavaşlatmak, (motorlu araçlarda) boşa almak, boşta durmak.

röprezant : Fr. représentant (temsilci, tanıtmacı). Uzun zamandan beri dilimizde varlığını sürdüren bu kelime tıp alanında “ilâçların tanıtımını yapan kimse” anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca güzellik malzemelerini tanıtmak ve satmak için evleri dolaşan kişilere de röprezant denmektedir.

rövanş : Fransızca revanche (öç; öç alma; ikinci karşılaşma). Sporda, "bir takımın veya bir sporcunun yenildikten sonra aynı rakiple ikinci defa karşılaşması" anlamında kullanılmaktadır.

rövanşı almak : ikinci karşılaşmayı kazanmak.

röveşata : "Futbolda, gövdeyi sırt üstü veya yan devirerek, topa baş hizasında ayakla makas yaparak vurma" anlamında kullanılmaktadır.
lall isimli Üye şimdilik offline konumundadır

sabotaj : Fransızca sabotage (baltalama). Dilimizdeki karşılığı: baltalama.

Yangın çıkarmak suretiyle baltalamak için dilimizde özel bir kelime vardır: kundaklamak.

salvo : İtalyanca salvo. Bu askerî terim dilimizde genellikle "top ile yapılan ateş" anlamında kullanılır.

sanitasyon : Fransızcadan dilimize giren bu söz bir tıp terimi olarak "halk sağlığını korumak ve hastalığı önlemek için tasarlanan önlemler ve bunların uygulanması" anlamında kullanılmaktadır.

sansasyon: Fransızca sensation (duyulanma; güçlü heyecan). Dilimizde "insanlar üzerinde yaratılan güçlü heyecan ve ilgi" anlamında kullanılmaktadır.

sansasyonel: dalgalandırıcı.

santra : Fransızca centre (merkez). Sporda, oyunun başlatıldığı merkez.

santrafor : İngilizce center (merkez) + fore (ön). İleri ucun ortasında yer alan oyuncu.

santrifüj : Fransızca centrifuge. "Bir karışımın taşıdığı çökebilir ögeleri, parçacıkları ayırıp çöktürmekte kullanılan lâboratuvar aleti" anlamında kullanılmaktadır.

sauna : Fransızca sauna. Fince asıllı olan bu kelime "terlemek, sağlıklı kalmak ve yıkanmak amacıyla özel olarak düzenlenmiş bir tür hamam" anlamındadır.

seans : Fransızca séance (mesleğini veya sanatını yapan bir kimsenin yanında, o kimsenin mesleği ile ilgili bir iş için harcanan süre, aralıksız bir iş için harcanan süre).

seksiyon : Fransızca section (bir kuruluşta veya bir bilgi şöleninde yönetim birimlerinden her biri).

self-determinasyon : Fransızca self determination. "Bir ulusun kendi geleceğini yine kendisinin tayin etmesi" anlamına bir sözdür.

self-servis : İngilizce self (kendi, kendine) + service (hizmet).
seminer : Fransızca séminaire (bir konu üzerinde toplu çalışma).

sempati : Fransızca sympathie (duygudaşlık, kanı kaynama, cana yakınlık). "Bir insanın bir başkasına karşı duyduğu sevgi ve yakınlık" anlamında kullanılmaktadır.

sempati duymak : kanı kaynamak.

sempatik : Fransızca sympatique (sevimli, cana yakın, candan).

sempatizan : Fransızca sympatisant (yandaş, taraftar, sevgi duyan, tutan). Türkçe Sözlük’te “üyesi olmadığı hâlde bir partinin, bir topluluğun görüşlerini benimseyen veya bir görüşü, bir öğretiyi, bir akımı tutan (kimse), duygudaş” şeklinde tanımlanmaktadır.

sempozyum : Fransızca symposium (şölen; bilimsel şölen, belli bir konunun tartışıldığı bilimsel toplantı).

semptom: Fransızca symptome (belirti, alâmet, araz).

sendrom: Fransızca syndrome (hastalıkla ilgili belirtilerin tümü).

Sendromun dilimizde mecaz olarak kullanılan "kriz, buhran, sıkıntı" anlamı da kullanılmaktadır.

senkronizasyon: Fransızca synchronisation. Türkçede sinema ve televizyon alanında kullanılan bu terimi Türkçe Sözlük şu şekilde tanımlamaktadır: “1.Eşleme işi. 2.sin. Görüntü ve ses kuşakları arasındaki bağ.”

senkronize etmek : eşlemek.

senkron : eş zaman.

senkroni : eş zamanlık.

senkronik : eş zamanlı.

senkronizm : eş zamanlılık.

sensor : İngilizce sensor. “Alıcı alet, sezici, algılayıcı” anlamlarında İngilizceden dilimize giren bu kelime, gazetelerde Fransızca telâffuzuyla sensör şeklinde yanlış olarak kullanılmaktadır.

serigraf : ipek baskıcı.

serigrafi : Fr. sérigraphie. “Bir lâstik silindir ile uygun bir malzemenin şablon maskeye bastırılarak görüntünün bir yüzey üzerine geçirilmesi işlemi” anlamında bir Fransızca kelimedir.

server : İngilizce server ”sunucu”. Bilgisayar alanında “bir ağda diğer kullanıcılar tarafından erişilen kaynakları barındıran bilgisayar” anlamında kullanılmaktadır.

sezon : Fransızca saison (mevsim).

shape master : İngilizceden dilimize geçen ve sağlıkla ilgili bir spor dalını temsil eden bir sözdür.

shower screen : İngilizce olan bu kelime dilimizde bir marka adı olan “duşakabin” şekli yaygınlaşmıştır.

side effect : İngilizce side (yan, taraf) + effect (etki, sonuç). İlâçların istenmeyen etkilerini anlatmak için tıp alanında kullanılan bir kelimedir.

sidewalk sale : İngilizce sidewalk “yaya kaldırımı”, sale “satış”.

siesta : İspanyolca siesta (öğle uykusu). "Sıcak ülkelerde, öğle uykusunu uzatarak işe başlama saatini daha ileriye alma" anlamında kullanılır.

simülâsyon : Fransızca simulation. "Taklit etme, taklidini yapma" anlamındaki bu söz son dönemlerde bilgisayar ve iletişim terimi olarak duyulmaya ve kullanılmaya başlandı.

simültane : Fransızca simultané (eş zamanlı, aynı anda olan). Son zamanlarda daha çok, "anında yapılan sözlü tercümeler" için kullanılıyor.

sinerji : Fransızcadan (synergie) dilimize giren bu kelime "birlikte çalışma, (organlarda) iş birliği görevdeşlik" anlamlarını taşımaktadır.

single : İngilizce single (tek, bir; özel; tek kişilik). Son zamanlarda müzik dünyasında, "tek kişi tarafından doldurulan kaset veya yoğun teker" anlamında kullanılır.

sirkülâsyon : Fransızca circulation. Genel olarak "hava ve paranın dolaşımı" anlamında dilimizde kullanılan bu söz çek, senet, bono veya para piyasasında daha sık geçmektedir.

sirküler : Fransızca circulaire sözü geldiği dilde "yuvarlak, değirmi" gibi anlamları yanında "sonunda çıkış noktasına dönen" anlamında da kullanılır. Bu söz bizde daha çok "genelge" anlamıyla kullanılmaktadır.

sit-com : İngilizce situation comedy kelimelerinin kısaltması olarak sit-com şeklinde ve “bir durumun, güldürücü bir şekilde oyunlaştırılması” anlamında Türkçeye giren bir kelimedir.

skala : İtalyanca scala. Türkçe Sözlük'te "bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi; genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi; sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi" şeklinde geçen skala sözü dilimizde "dizi, sıra" anlamında kullanılmaktadır.

skeç : İngilizce sketch. İngilizceden dilimize geçen bu söz "daha çok radyoda yayımlanmak üzere hazırlanmış genellikle güldürü niteliğinde kısa ve sürükleyici oyun" anlamında kullanılır.

skeet : İngilizce skeet (havaya fırlatılan yapma kuşlara nişan alma). Atıcılık sporunda kullanılan ve “saat yüzeyi biçiminde bir alanda, on iki değişik noktadan havaya fırlatılan plâkları vurma temeline dayanan yarışma” anlamına gelir.

skor : İngilizce score (oyunda kaydedilen sayı veya puan). Sporda, "sayı bakımından mevcut durum veya sonuç" anlamında kullanılmaktadır.

skorboard : İngilizce score + board (tahta). Takımların kazandığı sayıları gösteren tabelâ.

slogan : İskoçyalı bir klanın savaş narası olan "gaelce slaugh-ghairm" sözlerinden çıkmış olan slogan, bugün "kısa ve çarpıcı propaganda sözü" anlamında kullanılmaktadır.

smaç : İngilizce smash. "Voleybol, tenis, masa tenisi, hentbol gibi oyunlarda, rakip alana veya kaleye indirilmek suretiyle topa yüksekten, sertçe ve dik bir biçimde vurma" anlamında olan bu söze karşılık olarak kullanılır.

smaçör : çivileyici, küt inici.

snack-bar : İngilizce snack (kısım, porsiyon) + bar. "Günün her saatinde çabucak yemek yenilebilen lokanta" anlamında kullanılmaktadır.

sneaker : İngilizce (altı lâstik tenis pabucu). Dilimizde spor ayakkabı anlamıyla kullanılmaktadır.

sneak preview : İngilizce sneak (sinsice hareket etmek) + preview (gelecek programdan gösterilen parçalar). Bir sinemacılık terimi olarak dilimizde yeni yeni kullanılmaya başlanan bu söz, “yeni çekilmiş bir filmin gösterime girmeden önce az sayıda seçilmiş bir seyirci grubuna izlettirilmesi” anlamına gelmektedir.

snobizm : züppelik.

snop : İngilizceden dilimize giren bu kelime Türkçe Sözlük’te "seçkin görünmek için, bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen (kimse), züppe" şeklinde tanımlanmaktadır.

sofistike : Fransızca sophistiqué (karıştırılmış, hileli; yapmacıklı; teknolojide çok gelişmiş, ileri).

software : İngilizce software (bilgisayara verilen plân, program ve çeşitli belletmeler).

solâryum : Fransızca solarium. Lâtinceden Fransızcaya geçmiş olan bu kelime "hastalıkların güneş ışınlarıyla tedavi edildiği yer" anlamındadır.

sorti : Fransızca sortie (çıkış). Son zamanlarda özellikle uçakların bir yeri bombalamak üzere alandan çıkışları için kullanılmaktadır.

sorti yapmak : Sorti sözü daha çok "yapmak" fiiliyle birlikte kullanılmaktadır.

spekülâsyon : Fransızca spéculation. (felsefede tasavvur; soyut ve anlaşılmaz düşünce; vurgunculuk). "Soyut ve anlaşılmaz düşünce, konuyu saptırarak boş konuşma" anlamlarında kullanılmaktadır.

spekülâtif : Fransızca spéculatif. Ticarî anlam için karşılığı: havadan, açıktan.

spekülâtör : Fransızca . Karşılığı: vurguncu.

spesifik : Fransızca spécifique. (özgü, kendine has; özel, hususî).

spesiyal : Fransızca spécial. (olağanüstü; seçkin; özel). Son zamanlarda dilimizde bu kelime "özel, kendine özgü" anlamlarında kullanılmaktadır.

spesiyalite : Fransızca spécialité. (özellik; uzmanlık). Son zamanlarda bu söz, "lokantalardaki özel yemek" anlamında kullanılmaktadır.

sponsor : İngilizce sponsor (kefil; vaftiz babası; manevî baba). Dilimizde bir işi, bir faaliyeti, bir programı destekleyen şirket veya kişi anlamında kullanılmaktadır.

spontane : Fransızca spontané. Dilimizde daha çok "kendiliğinden olan, kendiliğinden oluşan veya anında yapılan" anlamında kullanılır.

spot : İngilizce spot (yer; benek, nokta; ayıp; projektör ışığı; peşin). Basın yayın organlarında son zamanlarda peşin piyasayı anlatmak üzere kullanılan spot için dilimizde: peşin.

spot satış : peşin satış.

spot lâmbası : ışıntı lâmbası.

spread : İngilizceden bir ekonomi terimi olarak dilimize giren bu kelime "mevduat faizleriyle kredi faizleri arasında meydana gelen fark" şeklinde tanımlanır. Bir başka anlamıyla borsada alım ve satım fiyatları arasındaki farktır. Bu fark bir kıymetli evrakın değeri ile piyasa fiyatı arasında da olabilir.

sprint : İngilizce sprint. Atletizmde "kısa mesafeli sür’at koşusu" demektir.

squash : İngilizcedeki özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanan bu söz bir spor terimidir. “Özel bir odada tek veya çift kişiyle oynanan, topu bir raketle duvardaki belirli bölgeye atıp, dönüşte çizgilerle belirlenmiş oyun alanına düşürme esasına dayanan bir oyun” anlamındadır.

stabil : oturmuş, istikrarlı, sabit.

stabilizasyon : Fransızca stabilisation (dengeleme; sağlamlaştırma; süreklileştirme).

stabilize : oturtulmuş, sabitleştirilmiş.

stabilize yol : berkitme yol.

stagflâsyon : Fransızca stagflation (ekonomideki durgunluk ve enflâsyonun aynı anda yaşanması).

stand-by : İngilizce (yedekte bulunan). "İstikrar programı uygulamakta olan ülkelere IMF'nin bu programı desteklemek üzere, belli şartlara bağlı olarak verdiği kredi" anlamında kullanılmaktadır.

stand-up : İngilizce orijinal imlâsıyla Türkçeye giren bu kelime “ayakta durmak, ayağa kalkmak” anlamlarındadır.

stant : İngilizce stand. Dilimize "tezgâh, kitap sergilenen alan, teşhir yeri" anlamlarıyla kullanılmaktadır.

star : İngilizce star (yıldız).

start : İngilizce start sözü “başlamak” anlamına gelmekte, daha çok bir spor terimi olarak da bu anlamda kullanılmaktadır.

start vermek : başlatmak.

start yeri : başlama yeri.

statüko : Fransızca olan ve uzun zamandan beri Türkçede kullanılan statüko (statuquo) "yürürlükte bulunan anlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum" anlamındadır.

step : İngilizce step. Bu sözün basketbolda, "bir oyuncunun elinde top olduğu hâlde, topu yerde zıplatmadan bir adımdan fazla yürümesi" . Ayrıca bu söz doğrudan bir spor terimi olarak da kullanılmaktadır.

steril : Fransızca stéril. "Verimsiz, kısır" veya "her türlü mikroptan arınmış" anlamında kullanılır.

sticker : İngilizceden dilimize giren ve özgün imlâsıyla kullanılan bu kelime "etiket, yapıştırılan şey" anlamındadır.

stilist : Fransızca styliste ”biçemci, üslûpçu”. Edebiyat alanında “kitabın üslûp ve tertibiyle meşgul olan kimse” anlamında kullanılmaktadır.

stilistik : üslûp bilimi, biçem bilimi.

stilistlik : giyimçizerlik.

stopaj : Fransızca stoppage (yırtığı, söküğü örme). Bu söz, Türkçeye bir ticaret terimi olarak geçmiştir. "Kanunun öngördüğü ölçüde yapılan kesintilerden ilgiliye yıl sonunda ödenen miktar" anlamında kullanılmaktadır.

stoper : İngilizce stopper (tıkaç; durdurucu). Futbolda, savunmanın önünde görev yapan ve topu kesip dağıtan oyuncu.

stop-loss : İngilizceden orijinal imlâsıyla dilimize giren ve bankacılık alanında kullanılan bu terim, “fiyat düşüşü sonucu daha fazla kaybı önlemek amacıyla yapılan işlemler” olarak tanımlanmaktadır.

strapless : İngilizce strap (kayış, şerit, atkı, bant) + less (son ek -siz).

stres : İngilizce stress (fizyolojik veya psikolojik sebeplerden kaynaklanan ve sinir sistemini aşırı derecede yıpratarak organizmada sıkıntı, gerginlik, yorgunluk, dikkat dağınıklığı yaratan rahatsızlık).

strese girmek : gerginliğe girmek.

stresli : gergin.

stresör : Türkçeye İngilizceden geçen ve “fizyolojik veya psikolojik sebeplerden kaynaklanan ve sinir sistemini aşırı derecede yıpratarak organizmada sıkıntı, gerginlik, yorgunluk, dikkat dağınıklığı yaratan rahatsızlık” anlamıyla kullanılmaktadır.

stretching : İngilizceden dilimize geçen bir sözcüktür, germe anlamıyla kullanılır.

suare : Fransızca soirée. Bu söz Türkçede iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri "gece oynanan tiyatro veya sinema gösterisi", diğeri ise "akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı"dır.

sübvanse etmek : desteklemek.

sübvansiyon : Fransızca subvention (yardım; devletçe yapılan para yardımı, para desteği).

süpermarket, hipermarket, grosmarket : satış sarayı, ulu pazar. Örnek: Ankara'da birkaç satış sarayı birden açıldı.

süpervizör : Fransızca superviseur. "Bir iş yerinde denetleme ve kontrol işini yapan üst düzey yönetici, denetleyici" anlamında kullanılmaktadır.

swap : İngilizceden dilimize geçen bu bankacılık terimi "kâr etme veya kur farklılıklarından korunma amacıyla farklı vadeler itibarıyla döviz alınıp satılması" anlamında kullanılmaktadır.

swift : İngilizce swift (çabuk, hızlı, sür’atli). Son yıllarda daha çok bankacılık alanında kullanılan bu kelime ,Türkçede hızlı sözü bulunmaktadır.

şilt : İngilizce shield. Bu söz Türkçede "üzerinde genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve takdir için armağan olarak bir kimseye veya gruba verilen kalkan biçiminde levha" anlamında kullanılmaktadır.

şov : İngilizce show (gösteriş, görünüş, gösteri). Daha çok sahne ve ekrandaki eğlendirici programlar için kullanılan şov kelimesine karşılık olarak gösteri sözü dilimizde tutunmuş ve yerleşmiştir.

şovmen : İngilizce showman (tiyatro, sirk vb. sahibi, reklâmcı). Dilimizde daha çok, sahne ve ekranda gösteri yapan kimseler için kullanılmaktadır.

şovrum : İngilizce show ve room (oda). İngilizce showroom (sergi salonu).

şov yapmak : Dilimizde daha çok "gösteri yapmak" anlamında kullanılmaktadır.

şutör : İngilizce shoot "atmak" fiilinden shooter. Bir spor terimidir. Futbolda "topa sert ve anî bir ayak darbesiyle vurabilen oyuncu" demektir. Basketbolda da kullanılır.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 02.12.2013, 19:47   #9 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yabancı Kelimelerin Türkçe Karşılıkları

T-U-Ü-V-W-Z

tabldot : Fransızca table d'hôte (ev sahibi sofrası). Karşılığı: seçmesiz yemek.

tabloid : İngilizce olan bu söz dilimizde "siyasî ve sosyal meseleleri tek bir haberle veren bir tür gazete" anlamında kullanılmaktadır.

taca çıkmak : yana çıkmak.

taç : İngilizce touch (dokunma, değme). Topun, alanın yan çizgilerinden dışa çıkması.

taç atmak (atışı yapmak) : yan atışı yapmak.

taç çizgisi : yan çizgisi.

talk şov : İngilizce talk (konuşma) + show (gösteri, gösteriş). Son zamanlarda ekranda moda olan talk şov, "televizyonda sohbet programı sunan, fakat sohbetten çok kendi sunuculuğunu bir gösteriye çeviren kimselerin yaptığı iş" için kullanılmaktadır.

talk şovcu : Yukarıdaki maddede anlatılan işi yapan kişi.

tandans : İngilizce tendency. "Belli bir yöne veya duruma meyletme, eğilme istidadı gösterme" anlamında dilimizde kullanılmaktadır.

tayming : İngilizce timing (ayarlamak, saat tutmak). Son yıllarda "bir iş için uygun zamanı seçmek" anlamında dilimizde kullanılmaya başlanılmıştır.

tea shop : çay evi.

teenager : İngilizce teen-ager (On üç ile on dokuz yaşlar arasındaki kimse). Türkçede uzun zamandan beri var olan ve kullanılan ergen kelimesi teenager sözünün tam karşılığıdır.

teenage : Ergenlik çağı.

tefe : Bu söz de tüfe gibi bir kısaltmadır. Toptan eşya fiyatları endeksi.

telekomand : Fransızca télécommande. "Uzaktan kumanda" anlamına gelmektedir.

tempo : İtalyanca tempo (zaman). Dilimizde "gidiş, hız, ilerleyiş, gelişme hızı" anlamlarında kullanılmaktadır.

tempo tutmak : vuruş tutmak.

terapi : Fransızca thérapie. "Hastalık, sakatlık, bozukluk gibi rahatsızlıkların herhangi bir yöntemle tedavisi" anlamına gelir.

terapist : tedavi uzmanı.

termoterapi : Fransızcadan dilimize geçen ve tıp alanında kullanılan bu terim “ısı ile yapılan tedavi” anlamındadır.

test etmek : İngilizce test (tasfiye etmek; imtihan etmek; mihenge vurmak, denemek; tahlil etmek). Son zamanlarda "denemek, mihenge vurmak" anlamlarıyla dilimizde kullanılmaktadır.

thalassotherapie : Fransızcadan dilimize geçen bu birleşik söz, thalassa (Yunanca “deniz”) ve therapia (Yunanca “tedavi”) kelimelerinden oluşmaktadır. "Güneşin, denizin ve kumun insan vücudu üzerinde yaptığı olumlu etkiyle sağlanan iyileşme" anlamındadır.

think-tank : İngilizce think (düşünme) + tank (sarnıç; depo; tank). Think-tank (beyin takımı). Fikir üreten uzmanlar grubunu anlatmak üzere son zamanlarda sıkça kullanılmaya başlayan bir terimdir.

tiraj : Fransızca tirage. Gazetecilik veya dergicilikte sık sık karşımıza çıkan bu söz, "bir basılış sırasındaki baskı sayısı" anlamında kullanılmaktadır.

titr : Fransızca titre (ad, unvan, etiket).

tomografi : Fransızca tomographie. Türkçede tıp alanında kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te, “bir organ veya organizma kesitinin röntgenle filmini çekme yöntemi” şeklinde tanımlanmıştır.

tonmayster : İngilizcede ve Almancada kullanılan tonmaister, radyo ve televizyonda "ses sorumlusu, ses yönetmeni" anlamındadır. Bizde de bu anlamda kullanılmaktadır.

topless : İngilizce topless. Bir süreden beri basın ve yayın organlarınca kullanılan ve “üstsüz” anlamına gelmektedir.

transfigürasyon : Fransızca transfiguration. "Şekil ve görünüşünü değiştirme işi" anlamındadır.

transformasyon : Fransızca transformation, Lâtince trans (ötesinde) + formare (biçimlemek, biçimlenmek).

transparan : İngilizce transparency. “Şeffaf, saydam, ışığa tutunca arkasındaki görülebilen” anlamlarında kullanılmaktadır.

transplântasyon : Fransızca transplantation. "Hasta organın veya dokunun sağlam organ veya dokuyla değiştirilmesi, yenilenmesi işi" olarak dilimizde sıkça geçen bu söz, "bitkilerin bir yerden başka bir yere nakli" anlamında da kullanılır.

trap : İngilizce trap (tuzak). Dilimizde atıcılıkta kullanılır.

travma : Fransızca trauma. “1. tıp. Bir doku veya organın yapısını veya biçimini bozan ve dıştan mekanik bir tepki sonucu oluşan yerel yara. 2. psikol. Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı.”

travmatoloji : vuruk bilimi.

trekking : İngilizce trekking. "Göç, arabalarla bir yerden bir yere seyahat etme" anlamında batıda kullanılmış olan bu kelime, dilimize "spor amacıyla dağlarda yapılan yürüyüş" anlamında geçmiştir.

trend : İngilizce trend (eğilim). "Belirli değişkenler kümesinin aynı doğrultuda gösterdikleri düzenli değişim" anlamında kullanılmaktadır.

tripleks : üç katlı.

triyaj : Fransızca triage. "Seçme, ayırma, eleme" anlamlarını taşıyan bu söz, bankacılık ve demir yolları alanında kullanılmaktadır. Kelimenin bankacılıktaki kullanımı "ticarî değeri olmayan senetlerin incelenip ayıklanması" anlamını taşımakta; demir yollarındaki kullanımı ise "çeşitli yönlerden gelen yük vagonlarının gidiş yönlerine göre ayrıldığı, yeni katarların oluşturulup sevk edildiği üç yol demetinden oluşan gar" anlamındadır.

tubeless : Fransızca tubeless (iç lâstiği olmayan).

tüfe : Bu söz bir kısaltmadır. Tüketici fiyatları endeksi. Bu kavram ya bu kısaltmasıyla veya Tüketici fiyatları göstergesi sözüyle karşılanır.

türbülâns : Fransızca turbulence. Bu söz dilimizde iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri "gaz ve sıvı maddelerin girdap şeklinde oluşturdukları akıntı biçimi", ikinci anlamı ise "huzursuzluk, rahatsızlık, kargaşa"dır.

undercover : İngilizce under (altında, aşağısında) + cover (kapamak, örtmek). Dilimize İngilizceden “gizli, üzeri örtülü” anlamında kullanılmaktadır.

underground : İngilizce underground. “Yeraltında, gizli olarak; yeraltı treni, metro” anlamındaki bu kelime sanatın çeşitli dallarında kullanılmaktadır.

underwriting : İngilizce underwriting. Bu söz dilimizde, "bir komisyon veya prim karşılığında sigorta riskinin üstlenilmesi" anlamında kullanılmaktadır.

ültimatom : Fransızca ultimatum. "Bir devletin başka bir devlete verdiği ve hiçbir tartışmaya yer bırakmaksızın tanıdığı sürede isteklerinin yerine getirilmesini istediği nota" anlamına gelir.

ültrason : Fr. ultrason (sesten hızlılık). Dilimize Fransızcadan geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te ”İnsan kulağının alamayacağı nitelikte olan yüksek frekanslı ses titreşimi” şeklinde tanımlanmaktadır.

Ültrason yanında aynı köke dayanan ültrasonografi sözü de vardır. “Bir tümörün yerini ve sınırlarını tespit etmek amacıyla farklı yoğunlukta doku ve organlardan geçen yüksek frekanslı ses dalgaları yansımasının çizelge hâlinde kaydedilmesi”

ültrasonograf : Yansılanım aygıtı, yansılanım cihazı.

ütopik : hayalî.

ütopist : hayalci.

ütopya : Yunanca utopia (olmayan ülke). "Gerçekleştirilmesi imkânsız görünen tasarı ve düşünce" için dilimizde zaten güzel bir kelime vardır: hayal.

Düş, "rüya" demektir, "hayal" yerine kullanılmamalıdır. "Hayal kırıklığı" yerine "düş kırıklığı" denirse "rüya kırıklığı" gibi tuhaf bir anlam ortaya çıkar.

valör : Fransızca valeur. "Faizin başlangıcına esas olan tarih" anlamında bir ticaret terimi olarak dilimizde sık kullanılmaktadır.

valüasyon : Fransızca valuation (değer biçme, kıymet, bir malın değerini belirleme).

vanmen şov : İngilizce one man show (tek adam gösterisi).

vantilâtör : Fransızca ventilateur. "Kapalı bir yerin sıcak ve durgun havasını dalgalandırarak esinti sağlayan veya belli bir ortama temiz hava üfleyen alet" anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır.

versiyon : Fransızca version (çeviri; varyant; anlatış biçimi, yorum). Dilimizde "bir metin veya eserin farklı nüshaları" için kullanılan versiyonun Türkçede zaten karşılığı vardır: nüsha.

viraj : Fransızca virage. Uzunca bir süreden beri dilimizde kullanılan bu söz için halk ağzında çeşitli karşılıklar bulunmaktadır.

virman : Fransızca virement. Daha çok bankacılık alanında kullanılan bu söz, "nakit kullanmadan hesaptan hesaba yapılan para transferi veya bir hesaptan bir başka banka hesabına para aktarma" anlamlarındadır.

viyadük : Lâtince via (yol) ve ductus (ulaştırma). Dilimizde "vadi veya ırmak üstünden geçen, ayaklar üzerine oturtulmuş, yüksek bir köprü şeklindeki yol" anlamında kullanılmaktadır.

vizyon : Fransızca vision, Lâtince visio (görme işi, görüş, görme). "uzak görüşlülük", "geniş görüşlülük" anlamlarında da yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

vizyon sahibi : Vizyon kelimesi son zamanlarda daha çok "vizyon sahibi" şeklinde yaygın bir kullanışa sahip olmaktadır. Oysa Türkçemizde bunun için birçok güzel karşılıklar vardır: geniş görüşlü, geniş ufuklu, görüş sahibi, ileri görüşlü, uzak görüşlü, ufku geniş.

vokal : Fransızca vocal, Türkçede birkaç anlamda kullanılır. Temel anlamı sesle ilgilidir. Bunun dışında "müzik, şarkı, opera, oratoryo gibi insan sesi için yapılmış besteler, ses müziği" anlamında kullanılır. Gramerde ise a, ı, o gibi seslileri anlatan bir terim olarak geçer.

vokalist : Fransızca vocalist (bir müzik parçasını okuyan veya bir şarkıcının parçasını okurken ona eşlik eden).

volatilite : Fransızcadan dilimize geçen ve bazı gazetelerde köşe yazarlarının bir ekonomi terimi olarak kullandığı bir sözdür.

volüm : İngilizce volume. Dilimizde daha çok “hacim veya miktar” anlamıyla kullanılan bu söz, müzikte de “sesin alçaklığı veya yüksekliği” anlamlarında geçer.

walkman : İngilizce walkman (pille çalışan, kulaklık aracılığı ile müzik dinlemeye yarayan ve insanın üzerinde taşıyabileceği teyp).

web : İngilizce “ağ”. “Üzerinde metin ve grafiklerin yanı sıra kullanıcının çeşitli seçimler yaparken yararlanabileceği nesneler barındıran, genellikle bir ana sayfa üzerindeki bağlantılardan erişilen genel ağ üzerindeki her bir belge” anlamındadır.

webmaster : İngilizce web (ağ) + master (yönetici).

web sayfası : ağ sayfası.

web sitesi : ağ sitesi.

workout : İngilizceden dilimize giren bu kelime, İngilizcede "idman, antrenman; deneme çalışması" anlamlarını taşımaktadır.

workshop : İngilizceden dilimize geçen bu söz, “çalışma yeri, işlik, atölye” anlamlarındadır. Dilimizde “bilgi ve fikir üretme” anlamıyla kullanılmaktadır.

zaping : İngilizce zapping (vurmak; ünlem olarak bom). İngiliz argosuna ait bu kelime "televizyon kanallarında gezinmek" anlamını kazanmış ve bu anlamla Türkçede de kullanılır olmuştur.

__________________


#Somalı
Devturk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 05:02