Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > Kitap Tanıtımları > Hikayeler
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Güzel Ezenzulhar

Hikayeler kategorisinde açılmış olan Güzel Ezenzulhar konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 22.08.2013, 08:38   #1 (permalink)
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Güzel Ezenzulhar

Güzel Ezenzulhar



Bir akşam üç kız kardeş evde oturuyorlarmış. En büyük kız demiş:
- Şayet şah beni karısı olarak alırsa,ben ona bir tutam yünden bütün askerlerine kazak yapardım.
Ortanca kız:
- Şayet şah, karısı olarak beni alırsa ben ona bir şinik undan bütün askerlerine yemek yapardım.
- Ama ben, demiş en küçük kız:
- Şayet o beni karısı olarak alırsa ona inci dişli bir oğlan ve altın saçlı bir kız doğururdum, demiş. Şah o akşam bu evin penceresinin altında oturuyormuş. Bütün konuşulanları dinlemiş. Küçük kızla evlenmiş. Evlendiğinden bir kaç gün sonra bu şah savaşa gitmiş.
Günler, haftalar, aylar geçmiş, şah savaştan dönmemiş;ama karısı bir sabah altın saçlı bir kız, inci dişli bir oğul doğurmuş;ama şahın karısının büyük kardeşleri şahın karısını çok kıskanıyorlarmış. Onun altın saçlı, inci dişli güzel iki güzel çocuğunun olduğunu duyduklarında onun ziyaretine gitmişler, ama ziyarete gitmelerinin sebebi çocukları kaçırmakmış. Küçük kardeşleriyle biraz sohbet etmişler. Sonra bir fırsatını bulup bebekleri alıp dağa götürmüşler, ormanda bir yere bırakmışlar. Sonra şaha bir mektup yazmışlar:"Senin karın iki tane köpek yavrusu doğurmuş." Şah bu mektubu alır almaz cevabi bir mektup yazmış ve: "O kadına köpek postu giydirip kapının eşiğine bağlayın." demiş. Onu da şahın söylediği gibi kapının eşiğine bağlamışlar.
Çocuklar ormanda ölmemiş. Onların yanına her zaman bir geyik gelip onlara süt veriyormuş. Çocuklar büyüdükleri zaman geyik onlara ormanda bir saray göstermiş. Bu saray şahın sarayının yakınındaymış. Ama orada hiç kimse yaşamıyormuş. Çocuklar saraya yerleştikten sonra da şah onlara bir şey dememiş. Çocuklar artık orada yaşamaya başlamışlar. Bu sarayın önünden geçen bir ırmak varmış. Bir gün kız orada yıkanıyormuş, yıkanırken saçından bir tel kopup ırmağa düşmüş.
Irmağın aşağısından bir kadın su alıyormuş. Suyu alırken altın saçı da görmüş. Kadın bu saçı almış ve başka bir kadına göstermiş. Meğer o kadın da bebeği dağa bırakan kızlardan birisiymiş, hemen bu saçın kime ait olduğunu anlamış ve saçı getiren kadına:
- Bu saçın bir sahibi vardır o bir kız. Kızın da bir erkek kardeşi var. Sen nasıl yaparsan yap onun erkek kardeşini öldür. Şayet sen onu öldürürsen biz sana çok para vereceğiz. Kızı biz kendimiz de öldürebiliriz, demiş.
Bu sözleri duyan kadın ırmak boyundan gitmiş. Sonunda altın saçlı kızla sırma dişli oğlanın yaşadıkları sarayı bulmuş. O gün sarayda sadece kız varmış. Kıza:
- Sen neden burda yalnızsın eğer erkek kardeşin varsa ona söyle denizin öbür tarafında güzel bir kız var ve onun adı, Ezenzulhar'dır. Onu karısı olarak alsın, demiş.
Kadın evine geri döndüğü zaman saraya altın saçlı kızın kardeşi gelmiş. Kardeşine:
- Denizin öbür tarafında bir kız varmış. Onun adı Ezenzulhar'mış. Git, onunla evlen. O kız benim de kardeşim gibi olacak, senin de güzel bir karın olsun, demiş.
İnci dişli erkek kardeş gitmiş, çünkü o, çok seviyormuş kız kardeşini. Gitmiş, gitmiş, gelmiş bir yere. Bir evin yanında yaşlı bir adam oturuyormuş. Bu yaşlı adam delikanlıya:
- Nereye gidiyorsun oğlum? diye sormuş. O da kız kardeşinin anlattıklarını yaşlıya anlatmış. Yaşlı adam demiş ona:
- Oğlum senin gibi daha nice yiğitler gitti o kızı bulmaya, ama hiç biri geri dönmedi. Şayet Ezenzulhar sen çağırdığın zaman dışarı çıkmazsa sen taş olursun, demiş.
Oğlan söylenilenlerden korkmamış ve gitmiş. Gitmiş, gitmiş ve gelmiş denizin kıyısına. Çağırmış bir defa çıkmamış Ezenzulhar ve Ezenzulhar çıkmadığı için de taş olmuş olduğu yerde.
Aylar geçmiş, oğlan taşlardan kurtulamamış. Kız kardeşi iyice meraklanmaya başlamış ve onu aramaya çıkmış. Gece gündüz demeden devam etmiş yoluna. Bir sabah o da evinin önünde güneşlenen ihtiyarı görmüş. Bu yaşlı adam:
- Kızım hayırdır, nereye böyle? demiş. Altın saçlı güzel kız da anlatmış olup bitenleri. Yaşlı adam ona da bir öğüt vermiş:
- Bu yoldan senin kardeşin de gitti ama geriye gelmedi. Korkmamış kadın da kardeşi gibi. Gitmiş Ezenzulhar'ın sarayına. Çağırmış bir defa çıkmamış Ezenzulhar ve o da dizine kadar taş olmuş, ikinci defa çağırmış çıkmamış Ezenzulhar ve o boyuna kadar taş olmuş.Üçüncü defa bu kız kardeş demiş:
- Sen galiba benim kendinden daha güzel olduğumdan korktuğun için çıkmaktan korkuyorsun, demiş. Bu sözlere dayanamayan güzel Ezenzulhar dışarıya çıkmış. O çıktığı zaman ise herkes taştan adam olmuş. Ondan sonra Ezenzulhar altın saçlı güzel kızın kardeşiyle evlenmiş. Ertesi günü saraylarına dönmüşler. Saraylarına giderlerken yaşlı adamı tekrar görmüşler. Oğlan:
- Gel bizimle ve bize baba ol, demiş yaşlı adama. Yaşlı adam da onlarla beraber gitmiş. Şah inci dişli oğlanın evlenip saraylarına döndüğünü haber almış. Bunun üzerine onları sarayına davet etmiş. Büyük bir tören düzenlemiş. Onlar törene gitmeden önce İhtiyar adam inci dişli oğlana:
- Siz oraya gittiğin zaman kapının yanında bir kadın göreceksiniz. Onu gördüğünüz zaman siz ona sadece et atınız. O sizin annenizdir, demiş.
İnci dişli oğlan:
- Tamam, demiş ve gitmişler tören meydanına. Şahın sarayının yanına geldiklerinde kapıda bağlı kadını görmüşler ve kadına ihtiyar adamın söylediği gibi et atmışlar. Bu olayı gören şah onlara sormuş:
- Herkes ona kemik atıyor, siz neden et atıyorsunuz?
İnci dişli oğlan:
- Bana bir ihtiyar onun annem olduğunu söyledi.
Şah:
- O senin annen olsaydı o bana inci dişli bir oğlan ve altın saçlı kız doğuracaktı, demiş. Bunun üzerine oğlan ağzını açmış ve:
- Bak bakalım, ağzımdaki inci dişleri görüyor musun? demiş. Altın saçlı kız da başını açmış:
- İşte ben de altın saçlıyım, demiş. Bu olanlar karşısında iyice şaşıran şah, oğlundan, kızından ve karısından özür dilemiş. Onlar da şahı affetmişler. Yıllarca kapı önünde bir köpek muamelesi gören kadın hürriyetine kavuşmuş ve ölünceye dek şahın hanımı olarak kalmış.

Alıntı

__________________
Rüya Perisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 07:01