Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimiz
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Atatürk’ün Mal Varlığı Hakkındaki Yalanlar ve Gerçekler

M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimiz kategorisinde açılmış olan Atatürk’ün Mal Varlığı Hakkındaki Yalanlar ve Gerçekler konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 08.09.2014, 17:53   #1 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart

Atatürk’ün Mal Varlığı Hakkındaki Yalanlar ve Gerçekler





Tarihten anladıkları tek şey Atatürk ve Cumhuriyet hakkında iftira atmak olan zavallılar her geçen gün yeni bir yalanla karşımıza çıkıyor. Bu yalancıların son yıllarda en çok dillerine doladıkları mevzunun başında ise Atatürk’ün mal varlığı geliyor. Bizim kıdemli yobazlarımız tarihi 100 yıl öncesinden takip ettikleri için ”Atatürk’ün mal varlığının” bugüne kadar saklandığını düşünüyorlar. Bu sayede hiç bilinmeyen bir şey ortaya atmışlar gibi havaya giriyorlar ama her zamanki gibi havaları çabuk sönüyor. Şimdi yobazın görmediği, görmek istemediği Atatürk’ün mal varlığı konusuna geçelim.





Yobaz sitelerinde bu konuyu okumuşsanız bilirsiniz. Atatürk’ün mal varlığı konusunda sadece mal varlığının listesini yazarlar ve sonunda Atatürk’e ”hırsız” yaftası yapıştırmak için bu mal varlığını nasıl kazanmış diyip bırakırlar. Ne kadar basit değil mi? Hiç bir emek yok çaba yok. Mal varlığının listesini yaz bırak. Peki bu mal varlığındaki çiftliklerde ne oldu? Neler yapıldı? Bu soruların cevabı yok. Çünkü size göstermek istedikleri yönü gösteriyorlar. Yani tamamen bir toplum mühendisliği çalışması.



Önce Atatürk’ün mal varlığını nasıl kazandığına bakalım. Aslında bu sorunun sorulması bile saçma. Kurtuluş savaşından yeni çıkmış, yanmış yıkılmış Anadolu topraklarında bağlar bahçeler hamamlar mı vardı ki Atatürk bu mal varlığını nerden kazandı diye soruyorsunuz? Biz yine de açıklayalım. Atatürk’ün mal varlığının bir kısmı kendisinin ziyarete gittiği illerde hediye edilen evlerdir. Bir kısmı ise kurtuluş savaşından sonra boşalan arazilerin kurtuluş savaşında yollanan yardım paralarıyla çiftliklere dönüştürülmesiyle kazanılmıştır. Bu çiftlikler resmi olarak Atatürk’ün gibi gözükse de gerçekte millete aittir. Nasıl mı? Gelin Atatürk Orman çiftliğinin hikayesine bakalım.



Kurtuluş savaşı sonrasında ülkede en önemli sorunlardan biri açlıktır. Yıllardır süren savaşlar mileti yorgun düşürmüş, arazileri tahrip etmiş, çiftçiliği öldürmüştür. Bu da savaş sonrasında üretim sıkıntısını doğurmuştur. Atatürk kurtuluş savaşının devam ettiği günlerden beri tarım üzerinde kafa yormuş çalışmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra ise milletine tarım konusunda örnek olmak için bir örnek çiftlik kurma kararı almıştır. Çiftlik için kaynak kurtuluş savaşında Hindistan’dan gelen yardım paralarından sağlanmıştır. Çiftliğin nasıl kurulduğunu o dönemde Atatürk ile beraber çalışan ziraatçı Tahsin Coşkan şu şekilde anlatmaktadır :


“Ankara’nın çevresinde bir yer ararken, en az bugünkü çiftlik yeri üzerinde durmuştuk. Burası tabiatın hiç cömert davranmadığı, bakımsız, hastalıklı, sarı ve insanı bakarken bedbin eden bir hâlde idi. İçinde şimendifer geçen geniş arazinin bataklık yerlerinde şehrin hayatını zehirleyen di. Tetkikler bittik*ten sonra neticeyi Büyük Şef e arz ettik. Atatürk elleri ile bugünkü çiftliğin ve etrafta yaşayanları ken*di gibi renksiz ve hasta yapan sazlıklar, birer sıtma kaynağı halinde i olduğu yeri işaret ettiler. Burayı gezdiniz mi? Buranın bir çiftlik kurulması için bulunması lazım gelen vasıflardan hiçbirini taşımadığı bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki müşterek kararımızı söyledik.

Atatürk’ün bize cevabı şu oldu: İşte istediğimiz yer böyle olmalıdır. Ankara’nın kenarında hem batak hem çorak hem de fena yer. Bunu biz islah etmezsek kim gelip islah edecek? (Atatürk Çiftlikleri (1939), s. 12-13; “Atatürk Orman Çiftliği”, Türk Ticaret Almanağı, sayı 4, Mayıs 1956.)

.

Atatürk özellikle çiftliği bataklık olan bir yere kurmak istemiştir. Çünkü hem milletine en zoru göstermek istemiş hem de Anadolunun en bataklık bölgesinde bile tarım yapılabileceğini ispatlamıştır. Çok kısa bir sürede ”yapılması mümkün değil” denilen çiftlik kurulmuş ve ilk meyvelerini vermiştir. Modern tarımın ilk örneklerine başlanmış, yerli tahıl ürünleri yetiştirilmiş, hayvancılığa el atılarak bir çok hayvan türü yetiştirilmiş, insanlar burada hem çalışmış hem de üretilen ürünlerden ucuz fiyata yararlanmıştır. Kısacası Atatürk Orman çiftliği kısa zamanda halkın kendi tahılını buğdayını , hayvanını yetiştirdiği ve yetiştirdiği üründen faydalandığı bir sosyal çiftliğe dönüşmüştür. O dönemki şartları düşünürsek Cumhuriyetin kurulmasından 2 yıl sonra böyle bir çiftliğin kurulması ve halkın kendi malını üretmesi bir mucizedir.




Atatürk çiftliğin sadece tarım yapılan, üretilen bir çiftlik olmasıyla yetinmemektedir. Ayrıca bu çiftliğin bir sosyal tesis olmasını istemektedir. Bunun için Hermann Jansen ve Ernst Egli adında iki Alman şehir plancısını Ankara’ya çağırmış, çiftlikle ilgili projelerini anlatmıştır. Jansenn ve Egli’nin çizdiği projeler şöyledir :













Projelerden de görüldüğü gibi Atatürk’ün istediği sadece tarım yapılan bir çiftlik değil aynı zamanda insanların vaktini geçirebileceği, sosyalleşebileceği, eğlenebileceği, öğrenebileceği bir sosyal tesistir. Bu amaç doğrultusunda lokaller, kameriyeler, lokantalar, yüzme havuzları, hamamlar, yeşil alanlar, piknik yerleri gibi insanların gezeceği vaktini geçirebileceği yerler inşa edilmiştir. İnsanlar Ankara’nın göbeğinde inşa edilen Marmara ve Karadeniz havuzlarında yüzme keyfini yaşamıştır







Atatürk sahip oolduğu çiftliklerin kendi ayakları üzerinde durabildiğini gördükten sonra 1933 yılında tüm çiftliklerini hazineye devretme kararı almıştır. Fakat kanunlara göre yasal mirasçısı kız kardeşi Makbule hanım yaşadığı için mal varlığını hazineye tamamen devretmesi mümkün değildir. Atatürk ne yapıp edilip buna bir çare bulunmasını istemiş ve 12 Haziran 1933 tarihinde Atatürk’ün mal varlığını hazine bağışlayabileceği kanun meclisten geçmiştir. Kanun şöyledir:



(Kabul Tarihi: 12.6.1933, numarası: 2307.)



Madde 1: Gazi Mustafa Kemal Hazretleri’nin, Kanunu Medeni’nin 452. maddesi dairesindeki tasarrufları, mahfuz hisseler hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir.

Madde 2: Bu kanun neşri tarihinden itibaren muteberdir.

Madde 3: Bu kanunun hükümlerini icraya, İcra Vekilleri Heyeti memurdur.



12 Haziran 1933 te çıkarılan bu kanunla Atatürk mal varlığını hazineye bağışlamıştır. Devir işlemleri 12 Haziran 1937 de tamamlanmıştır. Devir işlemlerinin nasıl gerçekleştiğini Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri Hasan Rıza Soyak’ın anılarından okuyalım



1937 senesi Mayıs ayı içindeydi; memleket dışında bir vazife ziyaretine çıkacak ve ilkin Paris’e uğradıktan sonra Almanya’ya gidecektim. – Çocuk! Çabuk gel, gel de artık şu çiftliklerin devir işini halledelim. Biliyorsun ben 1927 senesinde, Büyük Nutkumu ver*diğim celselerden birinde TBMM’ye bunların partiye ait olduğunu söylemiştim. Bu itibarla devir esnasında hükümetten, parti için bir miktar para alırsak iyi olacaktır. Ba*kalım İsmet Paşa’nın avdetinde meseleyi onunla da görüşeceğim, en münasip şekli o zaman kararlaştırırız (Hasan Rıza Soyak- Atatürkten Hatıralar Yapı Kredi Yayınları 2004 s. 651)



Hasan Rıza Soyak görüşmenin devamını şu şekilde anlatmaktadır :



“Ben Paris’ten Almanya’ya geçmek üzere hazırlanırken Ankara’dan nöbetçi yaver tele*fon etti. Atatürk’ün Almanya seyahatimi geriye bırakarak derhal yurda dönmekliğimi emrettiğini bildirdi. Hemen o akşam yola çıktım. İstanbul’a vardığım gün Atatürk’da buraya gelmişti ve birkaç saat sonra Karadeniz yoluyla doğuya doğru bir seyahate çık*mak üzere idi Kendisi ile karşılaşınca, İnönü ile konuştuktan sonra çiftlikleri, bütün tesis ve varlıklarıyla, hazineye hibe etmeye katı karar verdiğini söyledi ve bana şu tali*matı verdi. Son akşam Ankara’ya git; mevcudu tespit edip, bir listesini yap. Ayrıca baş*vekilliğe tarafımdan bir mektup hazırla. Mektup müsveddesini İsmet Paşa’ya gösterip ve mutabakatını al, sonra bana telgrafla bildir… Ankara’da emirleri dairesinde bir mek*tup ve bir liste hazırladım. Müsveddeyi Başbakan’a okudum, muvafık buldu. Anka*ra’dan mektubu ve listeyi telgrafla Trabzon’da bulunan Atatürk’e arz ettim”(Hasan Rıza Soyak- Atatürkten Hatıralar Yapı Kredi Yayınları 2004 s. 652)





Bu görüşmeden sonra 11 Haziran 1937 de Atatürk Trabzon’dan meclise şu mektubu yazmıştır :



Başvekalete,

Malum olduğu üzere ziraat ve iktisat sahasında fenni ve ameli tecrübeler yapmak maksadı ile muhtelif zamanlarda memleketin muhtelif mıntıkalarında müteaddit çiftlikler tesisi etmiştim.

On üç sene devam eden çetin çalışmaları esnasında faaliyetlerinin, bulundukları iklimin yetiştirdiği her çeşit mahsulattan başka, her nevi ziraat sanatlarına da teşmil eden bu müessesleri ilk senelerden başlayan bütün kazançlarını inkişaflarına sarf ederek büyük küçük müteaddit fabrika ve imalathaneler tesis etmişler, bütün ziraat, makine ve aletlerini yerinde ve faydalı şekilde kullanarak bunların hepsini tamir ve mühim bir kısmını yeniden imal edecek tesisat vücuda getirmişler, yerli ve yabancı birçok hayvan ırkları üzerinde çift ve mahsul bakımından yaptıkları tetkikler neticesinde bunların muhite en elverişli ve verimli olanlarını tespit etmişler, kooperatif teşkili suretiyle veya aynı zahiyette başka suretlerle civar köylerle beraber, faydalı şekilde çalışmalar, bir taraftan da iç ve dış piyasalarla daimi ve sıkı temasta bulunmak suretiyle faaliyetlerini ve istihsallerini bunların isteklerine uydurmuşlar ve bugün her bakımdan verimli, olgun ve çok kıymetli birer varlık haline gelmişlerdir. Çiftliklerin yerine göre araziyi ıslah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hilyesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek, bazı yerlerde ihtikarla fiili ve muvaffakiyetli mücadelede bulunmak gibi hizmetleri de zikre şayandır.

Bünyelerinin metanetini ve muvaffakiyetlerinin temelini teşkil eden geniş çalışma ve ticari esaslar dahilinde idare edildikleri ve memleketin mıntıkalarında da müessilleri tesis edildiği takdirde, tecrübelerini müspet iş sahasından alan bu müesseselerin ziraat usullerini düzeltme, istihsalatı artırma ve köyleri kalkındırma yolunda devletçe alınan ve alınacak olan tedbirlerin hüsnü intihap ve inkişafına çok müsait birer amil ve mesnet olacaklarına kani bulunuyorum ve bu kanaatle tasarrufum altındaki bu çiftlikleri, bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşları ile beraber hazineye hediye ediyorum. Çiftliklerin arazisi ile tesisat ve demirbaşını mücbel gösteren bir liste ilişiktir.

Müktazi kanun muamelesinin yapılmasını dilerim. 11.06.1937- Mustafa Kemal Atatürk” (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 266-267)





Hazineye bağışladığı malların listesi şu şekildedir:







12 Haziran 1937 tarihli meclis oturumunda Başbakan İsmet İnönü Atatürk’ün mal varlığının hazineye devredilmesiyle alakalı tezkereyi meclise getirmiştir.

Büyük Millet Meclisi Yüksek Reisliğine



Reisicumhur Atatürk, tasarruflarında bulunan çiftliklerini hazineye ihda buyur*duklarını melfut (ilişikteki) tezkere ile tebliğ buyurmuşlardır. Devletin ziraat politika*sında ve memleketin ziraat inkışafında mühim amil olacak kıymet ve ehemmiyette olan alicenabane hareket şükran ile Meclis’e arz ederim (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 266)




İsmet İnönü Atatürk’ün mal varlığını hazineye devretmesiyle ilgili meclis oturumunda şu konuşmayı yapmıştır :



Muhterem arkadaşlar; şimdi büyük sevinç ve heyecanla dinlediğimiz Atatürkün teberrüü yüksek kıyme*ti üzerinde ehemmiyetle durulacak çok mühim bir hadisedir. Yüksek heyetinizin ve bütün memleketin dikkatini celbedecektir ki Hâzineye intikal etmekte olan bu çiftlikler değeri mil*yonlar ifade eden bir servet halindedir. Bu çift*likleri Atatürk senelerden beri şahsî tasarrufu ve bilhassa şahsî emeğile vücude getirmiştir.



Anadolu ortasında herkesin buradan nasıl bir mamure çıkacağına bedbin bir nazarla bak*tığı bir sırada bütün memleket gibi Anadolu ortasında da ilimle ve çalışma ile büyük mamure ve vatandaşlar için büyük servet temin olunabi*leceğine şahsan misal vermek hevesi senelerden beri kendisini işgal etmekte idi. Çiftliklerin mad*deten olan yüksek kıymetleri ancak bu kanaatile ve şahsî çalışma ile temin edilmiştir. Bu eserler meydana çıktıktan ve yüksek değerde oldukları anlaşıldıktan sonra Atatürk bunlarm maddî kıymetlerini bir lahza bakmaksızın onları kami*len Devletin istifadesine terketmesi, bütün vatan*daşların bu nokta üzerinde dikkat ve şükranla*rını celbetmeğe lâyik görülecektir. (Şiddetli al*kışlar. Yaşasm sesleri)



Atatürk her türlü şahsî me**aatlerin, kendi şahsma teveccüh edecek her türlü faydaların da*ima üstünde kalmış ve daima üstünde kalacak olan millî varlıktır. (Bravo sesleri şiddetli al*kışlar).



Bu anlayışıma Yüksek Meclisin ve bütün memleketin iştirak edeceğinde asla tereddüd etmiyorum. (Alkışlar).



Arkadaşlar; Atatürkün, bu eserleri vücude getirdikten sonra bunları Hâzineye hiç bir be*delsiz ve karşılıksız terketmesinde esaslı, büyük ve siyasî bir ideali vardır. Millî mücadelenin ilk gününden beri bu memleketin kudretini ve ser*vetini köylülerimizin kalkınmasında, zengin ve müreffeh olmalarında gördü. (Alkışlar).

Memleketin vesait ve menabii gayet dar ol*duğu zamanlarda kölüyü: milletimizin İçtimaî kütleleri içinde bilhassa dikkate alınacak, onun işlerile bilhassa uğraşılacak bir mevzu olarak millete ifade etti, ilk günden beri Atatürk bu istikamette yürütmektedir. Dikkat buyurursanız bu gün köylülerimizin ve çiftçilerimizin vergi vermek hususunda bulundukları vaziyet, diğer bütün İçtimaî kütlelerden daha müsaid bir hal*dedir. Eln ağır vergiler içinde bulunan köylü ilk günden beri en ağırından başlayarak bu gü*ne kadar mütemadiyen külfetini azaltmaktadır. Bu, hal Hükümet üzerinde Atatürkün hiç şaşma*yan siyasî bir istikamet gibi mütemadi çalışma*sının ve tesir etmesinin bir neticesidir. Bu isti*kamette yürüyoruz. Bu gün de Atatürkün kani olduğu esaslı bir siyaset itikadı şudur. Bu mem*leketin kudretinin ve servetinin artması için köylünün vaziyetinin ve İktisadî varlığ-mm yük*selmesi lâzımdır. Tevessül ettiğimiz bütün İçti*maî ve endüstriyel tedbirlerin en yüksek serma*yelerini vermesi memleketin köylüsünde ve zira*atında elde edeceğimiz neticelere bağlıdır. Bu*nun için bir kaç seneden beri köylünün bu gün*kü çalışmasında daha çok semere elde etmesi için, köylünün daha çok kıymetli ve daha yeni vasıtarla istihsalâtmı kuvvetlendirmesi ve geniş- letilebilmesi için Büyük Millet Meclisi ve Cüm- huriyet Hükümetleri tedbir aramakta, kabili tatbik olacak vasıta ve tedbirleri köylüye yay*mak işini takib etmektedirlar. Atatürk bu mü*cadelenin başındadır. Onu takib etmekte çok dikkatliyiz. Atatürk, siyasetin memleket için büyük faydalar getireceğine katî olarak kanidir.

Düşündü ki, bu çiftlikler Hükümetin yeni ziraatı köylüye öğretmesi için çok kıymetli sa*ha ve vasıta olacaklardır. Hakikat budur. Mem*leketimizin muhtelif iklimlerinde, çetin ve ve*rimsiz aşrtîar altmda iyi neticeler ve iyi mah*suller alınamayacağı fikrine karşı Atatürk bun*ları vücude getirmiştir. Hepimiz bunlarm her vesile ile görüyoruz, bunlar, Ziraat vekâletinin, gerek ziraatta ve gerek ziraatm endüsterisinde ve bu türlü terbiye ve yetiştirme sahalarında gi*rişeceği tecrübeler için kuvvetli mesned olacak*tır. Hükümet huzurunuzda ve millet huzurunda bu çiftliklerim bedelsiz vee her türlü şartsız Hâ*zineye terk olunmasındaki yüksek kıymeti teba*rüz ettirmekle hakikî bir sevinç duymaktadır (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 268- 269)




Kütayha vekili Memed Somer Atatürk’ün mal varlığını hazineye bağışlamasını şu şekilde övmüştür:

MEMED SOMER (Kütahya) — Arkadaşlar, çok kzsa arzedecesim; muhterem İnönünün say*dığı şeylerden fasla kiymetli bir şey söylemeğe imkân yoktur. Atatürk, düşman istilâsına ma*ruz kalmış olan memleketimize kuvvetli bir or*du verdi, İnönü gibi kıymetli bir şahsiyetin ida*resinde bir Hükümet tesis etti. Millete kültür, tarih, lisan, her şey hediye etti. Milleti medeni*leştirdi, yükseltti, Avrupada mümessillerimiz ve Hükümetimiz yüksek hürmeti görmektedir. Hiç şüphe etmiyoruz ki bu, Atatürkün yüksek şahsi*yetinden tevellüd etmektedir. Lozanı kazandık*tan sonra daha bir çok millî işlerimizi, hayatî meselelerimizi halletmekle milletin şerefini yük*seltmiştir. Şimdi de 13 senedenberi bizzat meşgul olduğu ve ham toprakları altma tahvil ederek vücude getirdiği bu serveti Hâzineye ihda et*mekle kendisinin ne kadar yüksek bir şahsiyet olduğunu millete bir kere daha göstermiş olu*yor.

Arkadaşlar, Atatürkü bendeniz çok eskiden tanımakla mübahiyim. Binaenaleyh, bu adamın yegâne vasfı servete, paraya kıymet vermemek*tir. Kendisi eski zamanlarda küçük rütbeli bir zabit olduğu zamanlarda dahi paraya kıymet vermiyordu. Binaenaleyh, bu sefer yüksek şahsiyetinin, faaliyetinin neticesi olarak meyda*na getirdiği milyonlar kıymetindeki bu serveti Hâzineye terketmekle kendisinin ne kadar yük*sek bir adam olduğunu ve servetin fevkinde bir insan olduğunu bir daha millete göstermiştir. Bendeniz burada sözlerime daha bir şey ilâve edeceğim. O, daima İsmet İnönünün muvaffaki*yetini ister. Onun çok sadık arkadaşı olan İs*met İnönünün sırf muvaffakiyetine hizmet için bu ülüvvü cenabiyi göstermiştir. Kendisine bu kürsüden tazim ve teşekkür hislerimi arzetmek- le mübahi bulunuyorum.(TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 269)







Manisa Vekili Refik İnce de Atatürk’ün mal varlığını hazineye bağışlamasıyla ilgili şunları söylemiştir :



REFİK İNCE (Manisa) — Arkadaşlar, çok ahlâkî ve hakikaten bu gün yaşayanlarla yarın yaşayacaklara verilmiş emsalsiz yeni bir ders karşısmda bulunuyoruz. Bunun hocası Atatürk, talebesi bu gün bizler, fakat her zaman bu gün*kü millet ve yarınki millet evlâdları. Millî mü*cadelenin ilk günlerindenberi gittiği yolun yol*cusu bir arkadaşınız sıfatile kendilerinin her an, her zaman, her sahada ve her münasebetle gös*terdikleri bütün tecelliyatm şahidi olan bahti*yarlardan bulunuyorum. Atatürkün hangi fikri ve hangi filü hareketi yoktur ki, onun içerisin*de kendisinden maadasına taallûk eden ve diğer- endişlik ilhamından doğan hakikî bir nur, haki*kî bir ışık endisini göstermemiş olsun.

İnsan olmak itibarile herkesin yüreğinde muayyen bir şeye karşı bağlılık ve bu bağlılık*tan doğan ihtiraslar bulunabilir. Atatürk bu in*san duygusunun fevkinde, ihtiras denilen ve in*sanları bazan esaslı me**aatlerden dahi uzaklaş*tırmak ihtimali olan nakisadan, kendimizi bildi*ğimiz günden beri, âridir, biz de onun fikir ve sözüne ve büyük fedakârlığına şahid bir nesil olmak itibarile kendisine candan ve yürekten bağlıyız. Atatürk çiftliklerini, fabrikalarını, susunu busunu zannederinm ki, bizim gibi birer mülk telâkki etmiyor, o mülkü dahi bizim ta*nıdığımız gibi şahsiyetimizin muhafazası için bir vasıta değil, milletine icabında fayda vermekiçin toplanılmış ve vücude getirilmiş bir vasıta olarak kullanıyor. Bu büyük işaretin karşısında hürmet, muhabbet ve bağlılık duygularını tat*mamak imkânı var mıdır?

Arkadaşlar, Atatürk için mala lüzum yok*tur. Esasen bütün millet, hayır, bütün milletin malı, hatta bütün dünya onun ve kendisi bütün dünyanındır. Bu kadar yüksek mevcudiyetin elbetteki hareketini, şimdi bizim yaptığımız gibi, beşerî münasebetlerle mukayese etmek dahi ha*talıdır.

Atatürk yazmış olduğu mektubla Hükümete, Hiikûmet reisimizin gayet veciz bir surette ifa*de ettiği veçhile, esaslı dersler vermektedir. Türkün can damarını toprak teşkil ettiğini, top*rak üzerinde köylünün bulunduğunu, köylünün bu topraktan azamî istifade etmesi için dağ, çorak, kir gibi maniaların bertaraf edilebilecek . ğini, kendisinin tuttuğu yolda yürünecek olursa bu toprakta neler bitebileceğim gösterdikten sonra, Hükümete diyor ki; yolunuz ziraat yolu*dur. Hükümet Atatürkten aldığı bu mamureyi daha iyi yapmakla mükellef olduğunu, bilhassa Ziraat vekâleti göz önünde tutmalıdır.

Bu gün mevcud olandan daha aşağı düşür*düğü gün, ziraat yolundaki Atatürk davası da kıymetini kaybetmiş olur. Buna bilhassa dikkat ederek Atatürkün idealini candan takib eder evlâtlar olduğumuzu her zaman olduğu gibi bu seferde isbat etmeliyiz.

Atatürkün isminin mücerret telâffuzu inan*ların, Türkün yüreğinde heyecanların en mu*kaddesini yaratmış olurken o ismin ve o zatm her gün önümüze serptiği bin bir hayırlı ve ders mahiyetindeki vaziyetler karşısında heye*candan söz söylemek iktidarını bulamıyan be*nim vazifem elbette hepinizin vazife ve duyğu- larma tercüman olarak – bu vesile ile dahi, bu fedakârlık karşısında dahi, tıpkı onun gibi ça*lışacağımıza, evlatlarımızı tıpkı onun gibi çalı*şacak vaziyette yetiştireceğimize söz vererek onlarm büyükleri huzurunda bir defa daha eği*lerek sözüme nihayet veriyorum. (Alkışlar). (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 269-270)





Gümüşhane vekili Durak Sakaryanın da Atatürkle ilgili özellikle ”mala mülke düşkün biri olmadığını vurgulaması dikkat çekicidir



”Arka*daşlar, arkadaşlarınım güzel sözlerinden son*ra, bilhassa Hükümet şefimiz muhterem îsmet înönünün o güzel ve tatlı sözlerinden sonra benim bu kürsüden söyleyeceğim sözler pek*mez kadar fena olur. Bunu biliyorum. (Gülüş*meler, pekmez fena mı sesleri).

Arkadaşlar; burada heyecanımdan bahse*diyorum. Heyecanımdan duramadım, bu kür*süye çıkıp bir iki söz söylemek istedim. Bu fazla heyecanımdan söyleyeceğim sözlerin bir kısmım da unutursam, insicam ve münasebeti kaybedersem kusuruma kalmaym.

Arkadaşlar, Atatürkü; hepimiz ve bütün dünya bilir ki, yüksek bir şahsiyet olarak ya*ratılmıştır. Dünyada insanlar iki şeye haristir. Birincisi para, İkincisi de mansıb, rütbe ve me*muriyet. Atatürk bu gün servetini milletine verdi. Yalnız bu gün vermemiştir. Atatürk, millî mücadeleye atıldığı gün üniformasını da vermiştir. Bilhassa bunu hatırlatmak isterim. İşte Atatürkte herkesin fevkinde olan büyük bir haslet vardır. O, paraya, rütbeye itibar eder bir şahsiyet değildir. Onun yalnız bir ideal ve mefkuresi vardır. Türk milletini yaşatmak ve yükseltmek. Atatürk bize yalnız rütbesini ve servetini vermedi, daha çok şeyler verdi. Bi*ze yıkılmaz^ kırılmaz, sönmez şuleli istiklâli de verdi. Atatürk, memlekete refah verdi, ser*vet verdi, kültür verdi. Medenî olan Türk milletini tekâmüle doğru yürüttü ve bu gün de yürütmektedir.

Atatürkün vasıflarını benim nâçiz ağzımm bu kürsüden tavsif etmesine imkân yoktur.

Arkadaşlar; Atatürkün vasıflarmı söyle*mekle bitirmeğe imkân yoktur. Yalnız şunu söyleyeyim ki, tarihte gördüğümüz büyük dâ*hiler, büyük kumandanlar Atatürkün o yük*sek dehasına karşı boyun eğmelidir. Hatta Iskenderler, Daralar bile Atatürke karşı bo*yun eğmek mecburiyetindedirler. Çünkü Ata*türkün milletine karşı yaptığı fedakârlığı ta*rihteki büyük adamların hiç biri yapmamıştır.

Sonra arkadaşlar, Atatürk, İsmet İnönü gi*bi kudretli te kuvvetli bir arkadaşa nail oldu*ğundan dolayı Atatürkü de bu hususta ben*deniz tebrik ederim. İsmet İnönü 10 seneden beri Hükümetin başmda bulunarak Hükümetin bütün şuabatında yapmış olduğu ileri hareket*ler hiç kimsenin gözünden kaçmamıştır ve kaç*mamaktadır. Bu kürsüden O Büyük İnsana millet namma hörmetlerimi takdim etmekle kesbi şeref eylerim. (Alkışlar) (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 274)





İzmir mebusu Benal Arıman da memnuniyetini şu şekilde dile getirmiştir :



Arkadaşlar, şimdi hep beraber haber aldık ki, Atatürk çift*liklerini Hâzineye verdi. Ben bu haberi duyunca hissettiğim sevinçten gözlerim yaşardı, kalbim galeyan içindedir hissiyatımı ifade edebilecek kelimeleri bulamıyorum

Arkadaşlar, zaten Atatürk her şeyini, kalbi*ni, ruhunu, düşüncesini, rahatmı, gecesini, gün*düzünü her şeyini bu millete hasretmiş, vermiş*tir

Memleketin terakkisi milletin kalkınması için kıymetli varlıklarını hasreden bu büyük, bu fev*kalbeşer Büyük Türke bu kürsüden sarsılmaz inan ve sevgilerimi bitmez, tükenmez teşekkür ve saygılarımla sunarım (Alkışlar).(TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 274)




HALİL MENTEŞE (İzmir) — Arkadaşlar, Atatürke yakışan bu yeni ve büyük feragat, va*tanperverliğin bu ülüvvü cenabmisalinin önünde mebhut ve müteheyyiç bulunuyorum. Onun için fazla söz söylemeğe haleti ruhiyem mütehammil değildir. Esasen bu büyük misalin mâna ve mef*humunu her cepheden Büyük Başvekil, kendile*rine mahsus selâset ve kudretle ifade etmiş bu*lunuyorlar. Ben öyle şefe nail olduğumdan do*layı milletimi bir kere daha bu kürsüden tebrik eder ve yüksek şahsiyetlerine karşı bipayan min*net ve tazimlerimi bir kere daha sunarım ve bu*nunla mübahi olurum (Alkışlar). (TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 274)

[img]Afyon mebusu Berç Türkerin konuşması şimdilerde Atatürk’e akıllarınca hırsız yakıştırması yapmaya çalışan yobazlara tokat niteliğindedir



BERÇ TÜRKER (Afyon Karahisar) — Sa*yın arkadaşlar, bendenizin hatibliğim yoktur. Müsaade buyurun, Atatürk ismini işittiğim za*man kalbim muhabbet, sevda ve perestişle do*lar. Binaenaleyh Atatürk ismi burada yade- dildi. Bendenizi af buyurunuz. Burada ona karşı olan hürmetimi Heyeti âliyeniz muva*cehesinde yadedeyim. Atatürk bu memleketi, bu milleti kurtardı ve bunu yaptıktan sonra Türk milletinin bir hazine olduğunu bilirdi. Türk milletinin bir hazine olduğu, eski devir*lerde unutulmuştu. O devirlerin dirij anları, bu Türk milletini, gayet meziyetli ve necib olan Türk milletini unutmuştu. îşte Atatürkün büyük eseri bu milleti uykusundan uyandırdı. Bu milleti kurtardıktan sonra kendisi büyük bir rehber oldu, çiftlikler yaptı, ticaret gös*terdi, rehber oldu. Bu gün bize yaptığı, mem*lekete yaptığı hediye büyüklüğün büyüklüğü*dür. Bunlar kendi ulvî kalbinin, kendi ulvî maksadının eseridir. Binaenaleyh bundan do*layı bütün millet namma bendeniz de haddim olmayarak teşekkür ve tazimatlarımı arzederim.

Sonra, Atatürkün mukaddes namı başka birşey de yaptı; ecnebi tesirleri altmda kalan bir takım çirkin şeyler vardı, bunların hepsi*ni muhabbet ve vahdete kavuşturdu. Bu gün ekalliyetler bağırıyorlar, ne mutlu bize ki Tür- küz, diyorlar. Bendeniz de bunlara iştirak ediyorum. Sonra, bir takım ecnebiler; sizi yeminle temin ederim, vallahi, billahi; ne mut*lu size ki kürksünüz, diyorlar. Bizim memle*kette böyle nizam, intizam ve muhabbet bula*mıyoruz, diyorlar. Allah bu milleti yaşatsm, Atatürkü yaşatsm, büyük Devlet adamımız îsmet İnönünü yaşatsm. (Bravo sesleri, sürekli alkışlar).(TBMM Zabıt Cerideleri D: 5 Cilt:19 İçtima: 2 İ:75 Celse:2 s. 273-274)[/img]



şte yobazın sürekli diline sakız yaptığı Atatürk’ün mal varlığı. Anadolu’nun çorak topraklarında satın alınan arsalara yapılan büyük çiftlikler, köylünün çiftçinin kendi malını üretmesi, sosyal tesislerin kurulması ve tüm mal varlı8ğının hazineye devredilmesi… Peki bugün binbir güçlükle kurulan bu çiftliklerin talan edilmesi nasıl bir vicdandır ? Sözde dindar ve muhafazakar olduklarını iddia edenler günümüzde servetlerine servet katarken din düşmanı Allahsız dediğiniz insan yaşarken mal varlığını hem de kendisine özel kanun çıkartarak hazineye bağışladı. Siz ne yaptınız ? Yaşarken mal varlığınızı bağışlayabilir misiniz ? Tarihte herkes hak ettiği yeri alır. Bundan 100 yıl sonra bile Atatürk hakkında yaşarken söylenmiş bu sözler yer alacak tabi sizin de yolsuzluklarınız hiç bir zaman unutulmayacak.



Konu Bia tarafından (08.09.2014 Saat 20:04 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 08.09.2014, 17:53   #2 (permalink)
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Mal Varlığı Hakkındaki Yalanlar ve Gerçekler

Millet neleri kovalıyor size ne adamın mal varlığından...
Atatürk'ün size ne verdiğine bakın.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 04:06