Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17.08.2015, 17:42   #1 (permalink)
Ka2N
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Bursa ilçeleri Hakkında Bilgiler

Bursa ilçeleri Hakkında Bilgiler




Osmangazi

Coğrafi konum
Osmangazi, Uludağ’ın eteklerinde, doğuda Gökdere Vadi*si’yle başlar; batıda Nilüfer Deresi ve Yeni Mudanya Yolu, kuzeyde Samanlı Dağları, Nilüfer Çayı ve Bursa Ovası'nı içine alan topraklara sınır oluşturan bölgeyi kapsar. 116.520 kilometrekarelik bir alana yayılmıştır. İlçenin denizden yüksekliği ortalama 150 metredir. İzmir, İs*tanbul, Eskişehir yollarının kesiştiği kavşak noktasında bulunan Osmangazi, Mudanya Limanı’na 31 km, Yalova’ya 74 km, Gemlik’e 30 km uzaklıktadır. 92 mahalleden oluşur.


Mahalleler
Emek, Adalet, Ahmetpaşa, Akpınar, Aktarhüssam, Alaattin, Alacahırka, Alacamescit, Alaşar, Alemdar, Alipaşa, Altınova, Altıparmak, Armutlu, Atıcılar, Bağlarbaşı, Bahar, Başaran, Çekirge, Çeltik, Çırpan, Çiftehavuzlar, Çirişhane, Çukurca, Demirtaşpaşa, Dereçavuş, Dobruca, Doğanbey, Doğanevler, Elmasbahçeler, Esentepe, Fatih, Gaziakdemir, Geçit, Gülbahçe, Hacıilyas, Hamitler, Hamzabey, Hocahasan, Hüdavendigar, Hürriyet, İbrahimpaşa, İnkaya, İntizam, İsmetiye, İstiklâl, İvazpaşa, Kavaklı, Kayhan, Kemerçeşme, Kırcaali, Kızyakup, Kiremitçi, Kocanaip, Koğukçınar, Kuruçeşme,Küçükbalıklı, Kükürtlü, Küplüpınar, Maksem, Mehmetakif, Mollafenari, Mollagürani, Muradiye, Nalbantoğlu, Namıkkemal, Orhanbey, Osmangazi, Panayır, Pınarbaşı, Reyhan, Sakarya, Santralgaraj, Selamet, Selçukhatun, Selimiye, Sırameşeler, Soğanlı, Soğukkuyu, Şehabettinpaşa, Şehreküstü, Tahtakale, Tayakadın, Tuna, Tuzpazarı, Ulu, Veyselkarani, Yahşibey, Yeniceabad, Yenikaraman, Yeşilova, Zafer.


Yeşil Alanlar/Parklar
Reşat Oyal Kültür Parkı
Botanik Parkı
Soğanlı Hayvanat Bahçesi
Pınarbaşı Parkı
Soğukkuyu Parkı
Hamitler Parkı

Nüfus
Türkiye'nin 8. büyük ilçesi olan Osmangazi, 642 337 nüfusu ile Türkiye'deki 57 ilden daha büyüktür.

İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 642 337'dir. Bunun 579 127'si ilçe merkezinde, 63 210'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.


İklim, bitki örtüsü
Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür. Ortalama sıcaklık 14.4 derecedir.

İlçede nem oranı ortalama %58'dir. Yağış, en çok kış ve ilkyaz aylarında görülür. Haziran ve Temmuz en düşük yağış aldığı aylardır. Yağışlar yıllık 500-700mm arasındadır. İlçede ortalama 8 gün kar yağar, Uludağ'a ise 25 gün kar düşer ve 4 ay kadar yerde kalır. İlçede kar kalınlığı 5-10 cm olur, Uludağ'da ise 250cm'dir.

İlçede en çok yıldız, poyraz ve lodos rüzgarları görülür.

Tarım
İlçede en çok yetiştirilen ürün, tahıldır. Ekili alanların büyük bir bölümünü tahıl tarlaları kaplar. Buğday, arpa, yulaftan baş*ka, baklagillerden fasulye, bakla ekilir. Domates, biber, patlıcan, gibi sebzelerin yanında şekerpan*carı, pamuk, susam, ayçiçeği, tütün gibi endüstri bitkileri; çilek, kavun, karpuz, üzüm, şeftali, dut, kestane, ceviz, elma, erik, kiraz, armut gibi meyveler yetiştirilmektedir. Ancak son yıllarda Bursa ovasındaki bir çok verimli arazi yoğun konut yapımından dolayı betonlaşmaya teslim olmuştur.


Sanayi
İlçede dokuma sanayi, otomobil yan sanayi, havlu sanayi, trikotaj sanayi, kundura sanayi, tarım araçları sanayi, mobilya sanayi, deri, plastik sanayi, bakır işlemeciliği, makine ve ma*deni eşya yapımcılığı, elektrik motoru sanayi, döküm sanayi, marangoz makineleri sanayi, kaynak makineleri sanayi, soba sanayi, bıçakçılık sanayi çok gelişmiştir. Bunların dışında yağ ve un fabrikaları, tuğla fabrikaları üretim yapmaktadır.


Hayvancılık
İlçede küçükbaş hayvancılık, özellikle Uludağ eteklerinde büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılır. Tavukçuluk, arıcılık ge*lişmiştir. İlçe, ipekböcekçiliğinin merkezi sayılır.


Tarihsel Yapılar, Müzeler
İlçenin en önemli tarihsel anıtları ve yapıtları şunlardır: Bursa Kalesi, Balabancık Kalesi, Bursa Hisarı, Bursa Sarayı, Muradiye Türbesi, Pars Bey Türbesi, Çakır Ağa Hamamı, Osmangazi ve Orhangazi Türbeleri, II. Murat Türbesi, Şehzade Mustafa Türbesi, Bedesten, Arkeoloji Müzesi, Atatürk Müzesi, Osmanlı Evi Müzesi, Kent Müzesi,


Camiler
Orhangazi Camii, 1. Murat Camii, Ulu cami, Muradiye Külliyesi, II. Murat Camii, Yıldırım Külliyesi,Hamzabey Camii, Muradiye Camii,


Hanlar
Koza Han,
Pirinç Han,
İpek Han,
Kapan Han,
Demir Han,
Fidan han,
Apolyont Han,
Geyve Han,
Tuzhan,
Balibey Han,
Eski Tahıl Han,

Eğitim, Kültür
Osmangazi İlçesi Bursa’nın ekonomik ve kültürel açıdan en gelişmiş ilçesidir. Eğitim yönünden Türkiye ortalamasının çok üstündedir. Okur yazar oranı. % 99’dur. Kültürel etkinliklerin sürdürüldüğü tiyatro binası, sanat galeri*leri, sinemalar bu ilçe içinde yer alırlar.


Nilüfer

Bursa'nın 1987 yılında büyükşehir olmasıyla ortaya çıkan üç merkez ilçeden biridir. Diğerleri de Yıldırım ve Osmangazi'dir. Nilüfer Bursa'nın konut ihtiyacını karşılayabilecek toplu konut alanlarıyla yakın zamanda büyük bir gelişme göstermiştir.

Adı

Nilüfer ilçesi adını içinden geçen Nilüfer Çayı'ndan almıştır.Nilüfer Çayı ise adını Orhan Gazi'nin karısı Nilüfer Hatun'dan almıştır.Orhan Gazi, 1346'da Bizans Imparatoru VI. Yoannis Kantakuzenos'un kızı Teodora ile evlendi. Ayrıca, Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken, düğün basılıp "Holofira" esir alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi. Müslüman olduktan sonra adı "Nilüfer Hatun" olarak değiştirildi. Bu hatunun adı Osmanlı kaynaklarında Nilüfer, Lülüfer veya Ulufer şeklinde kayıtlı olup bazı tarihçiler bu ismi Olivera, Holifera şeklinde okumaya çalışmışlardır. Nilüfer Hatun sonradan Bursa Ovası’ndan geçen bir çayın üzerine bir köprü yaptırdığından, bu çaya Nilüfer Çayı adı verilmiştir.Ama ondan da öncesinde bölge toprak altında 7 bin yıl öncesine ait izler taşımaktadır. Marmara Bölgesi’nde yerleşik yaşama geçen en eski tarımcı köy topluluklarının izleri birkaç yıl önce burada (Akçalar'da) bulunmuştur. Bu, Anadolu ve Balkan tarihinin yeniden yazılması anlamına gelecektir.


Coğrafi konum

İlçe, doğusunda Osmangazi, güneyinde Orhaneli, batısında Mustafakemalpaşa, Uluabat Gölü ve Karacabey, kuzeyinde Mudanya ile çevrilidir. Denizden yüksekliği 100-150metredir.

Mahalleler

Nilüfer İlçesi'nde Demirci, Gümüştepe, Odunluk, İhsaniye, Ataevler, Karaman, Fethiye, Işıktepe, Özlüce, Ürünlü, Aladdin, Ertuğrul, Minareliçavuş, Ahmet Yesevi, Balat, Beşevler, Esentepe, Altınşehir, Cumhuriyet, Barış, Konak, Kültür, Çamlıca ve Üçevler'den oluşan toplam 24 mahalle vardır.


Belde ve köyler
Nilüfer İlçesi’nin Akçalar, Çalı, Görükle, Hasanağa, Kayapa ve Gölyazı olmak üzere 6 tane beldesi ve Yaylacık, Yolçatı, Badırga, Doğanköy, Dağyenice, Atlas, Kadriye, Üçpınar, İnegazi, Tahtalı, Başköy, Karacaoba, Çatalağıl, Çaylı, Konaklı, Büyükbalıklı, Gökçe, İrfaniye, Unçukuru, Fadıllı, Ayvaköy, Güngören, Korubaşı, Maksempınar ve Kuruçeşme'den oluşan 25 köyü vardır.Bunların en büyüğü Akçalardır. Akçalar, Bursa’nın 35 km batısında Uluabat (Apolyont) gölünün doğu kıyısında kurulmuş, şirin aynı zamanda tarihi bir beldedir. Alaaddin Camii (Bursa’ da ilk yapılan camidir.) vakıf arazisi üzerine 14. yy sonlarında göçebe Osmanlılar tarafından köte-kite (Ürünlü Mahallesi) tekfurluğuna bağlı yerleşim birimi olarak kurulmuştur. Köy, adını bölgede kuruluş yıllarında bol miktarda bulunan akça ağaçları’ ndan almıştır. 1908 Bursa İl Yıllığına göre 224 hane olduğu bilinir. 1. Dünya Savaşından sonra, kurtuluş savaşı esnasında işgal edilen köy, yunanlılarca tahrip edilmiştir. 1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre 1.279 kişinin yaşadığı kayıt edilmiş.


Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 178 682'dir. Bunun 136 311'si ilçe merkezinde, 42 371'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.

İklim
Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür. En sıcak ay Temmuz, en soğuk ay Şubat ayıdır. Kışın hava yağışlı geçer. Yağış en fazla kış ve ilkbaharda görülür. En az yağış ise Temmuz ayındadır. Yıllık yağış ortalaması 500-700 mm arasındadır. Hava yıl içinde % 25 açık ve bulutsuzdur. İlçe*de nem oranı oldukça yüksektir: % 58.

Sanayi
Nilüfer İlçesi son yıllarda yoğun bir sanayileşmeye sahne ol*du. Bursa’nın en önemli sanayi bölgesi olan Pilot Sanayi, ilçe sınırları içindedir. Bursa’nın en büyük sanayi kuruluşları olan Oyak Renault Otomobil Fabrikası,Bosch,Sifaş, Bisaş, Filament, Besaş, Coşkunöz, Polylen, SKT gibi önemli sanayi kuruluşları bu böl*gededir. Bursa-Orhaneli Karayolu’nun batısında, Bursa-İzmir yolunun güneyinde çok geniş bir alana yayılan Bursa Organize Sanayi Bölge*si ayrıca Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi, Beşevler Küçük Sanayi Sitesi ve bu bölgelerin dışında Çalı, Kayapa, Hasanağa, Akçalar ve Görükle sınırları içindeki sanayi bölgeleri ile birçok büyük iş merkezini bünyesinde barındıran Nilüfer, bu özelliği ile Bursa nüfusunun % 80'ine istihdam olanağı yaratan ve ülke ekonomisine önemli oranda gelir sağlayan bir sanayi ilçesidir.


Tarım
Hızlı kentsel geliştirme göstermesi ve büyük bir sanayi bölgesi olmasına rağmen ilçede tarım üretim devam etmektedir. Ekili alanların bir bölümünde buğday, arpa, yulaf, fa*sulye, bakla yetiştirilir. Bunların dışında biber, patlıcan, doma*tes, soğan gibi sebzeler yetiştirilir. Endüstri bitkilerinden şeker pancarı, susam, ayçiçeği yetiştirilir. Meyve üretimi de yaygın*dır. En çok şeftali, dut, ceviz, elma, erik, üzüm, kiraz, armut gibi meyveler yetiştirilir.


Hayvancılık
İlçede küçükbaş hayvan üretimi gelişmiştir. Arcılık, tavukçu*luk, ipekböcekçiliği önemli gelir kaynakları arasındadır. Büyük*baş hayvan üretimi de son yıllarda artmıştır.


Eğitim ve kültür
İlçenin 7’si özel olmak üzere toplam 10 anaokulu, 10’u özel olmak üzere toplam 34 ilköğretim okulu, 10’u özel olmak üzere toplam 21 lise ve engelli çocuklara eğitim vermek üzere kurulan 6 özel eğitim kurumu var. Köy ve beldelerdeki 20 ilköğretim okulu ile birlikte toplam 91 eğitim kurumunun bulunduğu Nilüfer’de, ilköğretim okulu ve lise öğrencilerinin sayısı yaklaşık 40 bini buluyor.

Uludağ Üniversitesi ve Kampüsü Nilüfer ilçesi sınırları içindedir. Burada pek çok fakülte ve yüksekokul çalışmalarını sürdürmektedir.

Resim, heykel, tiyatro, fotoğraf, takı tasarımı, ahşap boyama, mum ve sabun yapımı, ebru, mozaik gibi alanlarda halka eğitimin verildiği Nilüfer Belediyesi Konak Kültürevi’nde ayrıca çeşitli konser, sergi, tiyatro, sinema, söyleşi, dinleti gibi etkinliklerde organize ediliyor. İlçe bünyesinde Türk Halk Müziği Korosu, Türk Sanat Müziği Korosu, Çoksesli Koro, Oda Orkestrası ve Çocuk Korosu, Halk Dansları Topluluğu ve bir Bale Topluluğu çalışmalarını sürdürmekte.


Sağlık
İlçede; Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin yanı sıra, 2 özel hastane, 2 tıp merkezi ve özel sağlık poliklinikleri ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak birinci basamak sağlık hizmetleri sunan 4 adet sağlık ocağı bulunuyor. Bunların yanı sıra Nilüfer Belediyesi tarafından da Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle, halk sağlığına yönelik çok yönlü çalışmalar yürütülüyor.

Ayrıca her yıl Sağlık Fuarı da yapılıyor. 5 gün süren geleneksel fuar organizasyonlarında, en yaygın sağlık sorunları hakkında halka bilgi ve dökümanlar verilerek, ücretsiz muayene ve tetkikler yapılıyor.

Büyükorhan


Konum ve Yüzey Şekilleri

Harmancık, Orhaneli, Dursunbey, Balıkesir(Balıkesir) ve Mustafakemalpaşa ilçelerine komşudur. Denizden yüksekliği 830-840 m civarındadır. Yükseklik nedeniyle serin dağ iklimi görülür. Engebelli ve dağlık bir yapıya sahiptir. Yüzölçümü 672 km²'dir. 1 merkez ve 40 köyden oluşur.

Coğrafi Konum

İlçemiz deniz seviyesinden 830 m. Rakımlı, Marmara’nın şirin ve ormanlarla çevrili yeşil bir ilçesidir. Büyükorhan doğusunda Harmancık, batısında M.Kemalpaşa, kuzeyinde Orhaneli, güneyinde ise Balıkesir iline bağlı Dursunbey ilçeleri ile çevrili olup, yüzölçümü 11.300 hektardır.Yörede Marmara Bölgesinin iklim özellikleri hüküm sürmekte, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. Yazın en yüksek sıcaklık 30 – 35 °C, kışın ise ısı ortalama 4 – 6 °C’ye düşmektedir. İlçemizin güneyinden Aliova Çayı geçmektedir. Ayrıca tarımsal sulama amaçlı iki adet gölet bulunmaktadır. Arazi sulamasında ağırlıklı olarak yer altı su kaynaklarından istifade edilmektedir

Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür.


Tarih

Bizans döneminde Atranos Tekfurluğu'nun toprakları içinde yer alan bir bölgeydi. 1321'de Orhan Gazi tarafından Osmanlı hakimiyetine girdi. Fatihi Orhan Bey'e atfen üç obadan oluşan yerleşime Orhan-ı Kebir adı verilmiştir. Cumhuriyet döneminde Büyükorhan ismini almıştır. 1944 yılında Orhaneli'ye bağlı bir nahiye olan Büyükorhan, 1967 yılında belediyelik, 1987 yılında ilçe olmuştur.



İlçenin ekonomik yaşamı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır, komşu il ve ilçelere ulaşım bağlantısı gelişmiş olmadığından sanayi ve ticaret hayatı gelişmemiştir. İlçenin yarısı ormanlık alandır. Tarıma elverişli arazinin su tutma kapasitesi az, yeraltı suyu kısıtlı olduğu için ilçede kuru ve sulu tarım yapılmaktadır. En önemli ürün buğday ve çilekdır. Yüksek alanlarda arpa yetişitirilir. İlçede sulama yapılabilen yerlerde çilek yetiştiriciliği gelişmektedir. Orman arazisinde tel direği, maden direği, sanayi odunu, yakacak odun, kağıtlık odun gibi ürünler elde edilir. İlçede büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapılır. Sığır varlığının bir bölümü bölümü düşük verimli ırklardan oluşmuştur.İlçeye yakın ve sulama yapılan yerlerde daha verimli hayvancılığa geçilmiştir. Koyun varlığı ise yerli ırklardan oluşmaktadır. Halkın tarım ve hayvancılık dışındaki gelir kaynağı, mevsimlik işçi olarak çalışmaktadır.


Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 16 667'dir. Bunun 3 603'si ilçe merkezinde, 13 064'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.

İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 1 belde, 40 köy ve 44 mahalleden oluşmaktadır.44 mahalenin 3 tanesi Büyükorhan ilçesine bağlıdır.İlçeye bağlı olan beldenin adı Kınıktır ve 44 mahalenin iki tanesi Kınık Beldesine bağlıdır.geri kalan 40 mahalle köy muhatarlıklarının idaresindedir.


Doğal Güzellikler
'Görecik Yaylası', ilçeye 6 kilometre uzaklıktadır. İlçe merkezine 7km uzaklıkta 'Zaferiye Köyü', bulunan kaynak suyu çok güzel bir sudur. İlçe merkezine 20km uzaklıkta 'Düğüncüler Köyü', sıcak su kaynakları nedeniyle yerli halk tarafından tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Rafting ve tracking sporları yapılır. 'Kaya Deresi', ilçe yakınındaki bir kamp alanıdır.

Yıldırım

Uludağ'ın eteklerine kurulmuş Yıldırım ilçesinin doğusunda Kestel ve Gürsu, kuzeyinde Osmangazi ilçesine bağlı Demirtaş Bucağı, batısında Osmangazi ilçesi vardır. Yüzölçümü 399 kilometrekaredir. Denizden yüksekliği 150-155 metredir.

İlçenin güneyinde Uludağ yükselir, kuzeyi düzdür. İlçenin ortasından Bursa-Ankara otoyolu geçer.


Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür.İklim
Ortalma sıcaklık 14.4 derecedir; ortalama nem oranı % 58'dir. En çok yağmur kış aylarında ve mart-nisan aylarında düşer, en az yağış haziran ayında alır. Ortalama 8-10 gün kar yağar. Kar kalınlığı 5-10 cm'dir. İlçenin Uludağ'ın eteklerindeki yüksek kesimlerine daha çok kar yağar ve yerde daha uzun süre kalır. İlçede en çok lodos ve poyraz rüzgarları görülür.


Yönetim

Yıldırım ilçesi, Bursa'nın Osmangazi ve Nilüfer ilçeleri ile birlikte Bursa Büyükşehir Belediyesi'ni oluşturur.

İlçede 66 mahalle ve 1 köy (Cumalıkızık) bulunmaktadır. İlçe, idari olarak 1987'de kurulmuştur. Nüfus ve alan bakımından Türkiye'nin pek çok ilinden büyüktür. 2000 sayımına göre nüfusu 629.702'dir. Bursa nüfusunuın %30'u Yıldırım ilçesinde yaşar.


Ekonomi

Buğday, arpa, yulaf ilçede en çok üretilen ürünlerdir. Fasulye ve bakla ile domates, biber gibi sebzeler; şekerpancerı, susam, ayçiçeği gibi endüstriyel bitkiler; dut, ceviz, şeftali, kiraz, ayva, kestane gibi meyveler de yetiştirilmektedir.

İlçede sanayi gelişmiştir ancak büyük sanayi kuruluşları yoktur. Duaçınarı Mahalle*si’nde dokuma sanayi gelişmiştir. Havlu, kumaş, astar, perde üretimi yaygındır. Ayrıca karasör yapımı, otomobil parçaları ve makine parçaları üretimi yapılır. Mobilya sanayi de ileridir.

İlçede küçükbaş hayvancılık, özellikle Uludağ eteklerinde büyükbaş hayvancılık yapılır. Tavukçuluk, avcılık gelişmiştir.



Adını Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'tan alan ilçede, Osmanlı devrinden kalma çok sayıda tarihi yapı bulunur. En önemlileri Yıldırım Camii, Yıldırım Hamamı (Yeşil Hamam), Yıldırım Medresesi, Yıldırım Darüşşifası, Yıldırım Türbesi, Yeşil Camii, Yeşil Türbe, Emir Sultan Camii, Emir Sultan Türbesi, Emir Sultan Çeşmesi, Berkenet, Zehra hanım Çeşmesi, Devlet Hatun Türbesi, Darüssaade Ağası Çeşmesi, Ümmügülsüm Çeşmesi, Hünkar Çeşmesi, Beşir Ağa Çeşmesi, Sitti Hatun Mesciti, Türk-İslam Eserleri Müzesi, Cumalıkızık Köyü Camisi Irgandı Köprüsü, Setbaşı Köprüsü, Boyacıoğlukulluğu köprüsü gibi yapıtlardır.

Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına 480 266'dir. Bunun 479 249'si ilçe merkezinde, 1 017'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.

İlçe dışardan yoğun göç almaktadır.İlçede nüfus olarak çoğunluk Erzurum,Artvin,Ardahan-Posof'lular yoğun olarak yaşamaktadırlar.


Eğitim ve Sağlık

İlçede Eğitim mahallesinde Uludağ Üniversitesi'ne bağlı eğitim fakültesi; bir polis okulu, öğrenci yurtları ve pek çok okul bulunur. Numune Hastanesi, pek çok sağlık ocağı, özel sağlık kuruluşu ve 2 huzurevi Yıldırım ilçesinde yer alır.

GEMLİKgemlik
Gemlik’in üç tarafı kısmen ihtiyarlamış tek ve sıradağlarla kuşatılmış olup yalnız batısı Marmara Denizi'ne doğru açıktır. İznik Gölünden gelen Karsak Deresi Gemlik’i ikiye bölmüştür. Kuzeyden Samanlı Dağlarıyla güneyden Katırlı Dağlarının batıya doğru uzantıları Gemlik Körfezini kapalı bir havza haline sokmuştur. Samanlı dağlarından ayrılan bazı kollar kıyıya dik bir şekilde inerek sivri burunlar oluşturmuştur.

İklim
Gemlik'in iklimi tamamıyla Akdeniz ikliminin özelliklerini taşır. Genel olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.

Tarih
Gemlik, Bursa civarında kurulan en eski kenttir. Tarihi MÖ 12.yy'a kadar uzanır. 1087 yılında Selçuklu kumandanlarından Ebul Kasım'ın burada bir donanma yaptırması üzerine kentin "gemilerin yanaştığı ve üretildiği yer" anlamına gelen Gemiluk adını aldığı söylenir.

Gemlik, Osmanlı devrinde Bursa'daki Yıldırım Camii ve Medresesi'ne vakfedilmiş bir kasaba idi. Kasabanın gelirleri bu vakıflara yollanırdı. Uzun yıllar Kite'ye bağlı bir köy olan Gemlik, 1856'da Gemlik-Bursa karayolunun yapılmasından sonra canlanmış ve belediye örgütü kurulmuştur.

Ekonomi
İlçe merkezinde oturan nüfusun % 80'i ticaretle uğraşır. Tuzlu zeytin, yağ, sabun ticareti başta gelmektedir.

Gemlik'te tarım, oldukça gelişmiştir. En çok zeytin üretimi yapılır. Türkiye'nin en lezzetli sofralık zeytinlerinin yetiştiği yerlerdendir. Üstün kaliteli elma, armut ve şeftali üretimi de yapılmaktadır. Gemlik'te konserveciliğin gelişmesine paralel olarak sebzecilik gelişmiştir. Yetiştirilen sebzelerin başında fasulye, enginar, salatalık, domates, bezelye, patlıcan, biber gelir.

Hayvancılık ise ilçeye yakın köylerde az, dağ köylerinde ise daha çoktur. İlçede tavukçuluk da yaygınlaşmaktadır. Balıkçılık da önemli bir gelir kaynağı olup, körfez sularında her türlü balık bulunur.

Gemlik'te sanayinde, zeytin imalatı büyük yer tutar. 1937 yılında kurulan Sümerbank Suni İpek Fabrikası ilçenin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Sahil şeridinde yer alan Sümer Holding (Viskon ve jelatin üretimi), Tügsaş (Gübre ve kimyasal ürünlerin üretimi), Borusan (Boru üretimi), Çimtaş (saç ve demir üretimi), Borçelik (çelik üretimi) gibi çeşitli fabrikalar Gemlik'teki sanayiinin temelini oluşturur. Gemlik civarında çıkartılan damarlı mermer ve alçı taşı ihracı Gemlik ekonomisi için önemlidir.

Gemlik, turizm bakımından I. derecede turistik hüviyete sahip bir ilçedir. Kurşunlu, Küçük Kumla, Büyük Kumla, Karacaali köylerindeki dinlenme evlerinde, turistik otel, motel, kamp ve pansiyonlarda turistler konaklamaktadır. Umurbey kasabasındaki Celal Bayar Vakfına ait Kütüphane ve Müze ayrıca Celal bayar'ın anıt mezarı da hayli ilgi çekmektedir. Kliseden çevrilme Balıkpazarı Camii, Çarşı Ali Paşa Camii Gemlik'teki tarihi yapılardandır.


Gemlik

Bursa'nin bir ilçesi,Gemlik Körfezi kiyisinda bulunan bu ilçe,Bursa'ya 30 Km.uzakliktadir.

Orhangazi-Yalova ve Mudanya arasindadir. Gemlik'in ortaçagdaki adi Kius=Cius'tur.Bursa civarinda kurulan en eski kent olup,kurulusu I.Ö.XII.yüzyilda Argonotlara kadar gider. Herodot'un ünlü Tarih'inde bölgemizden söz edilen tek kent budur.Gemlik,1333 yilinda Kara Timurtas Pasa'nin gayretiyle feth edilmistir. Gemlik sözcügünün, Gemilik,yani gemilerin yanastigi ve gemi üretildigi bir yer anlamindan gelmistir.1087 yilinda Ebulkasim, Gemlik'i ele geçirip burada donanma yaptirdigi için bu adi aldigi söylenir. Ancak bu konuda çesitli baska savlar vardir.Texier,Bursa'nin gömlekleri Gemlik limanindan ihraç edildigi için,bu adin “Gömlek'ten geldigini savunur.Bilge Umar ise bu sözlügün, Luwi dilindeki “Kama=Gama”sözcügünden geldigini savunur.Kamila(Kam-Ila),yani”Kama Yurdunun Körfezi”,Gemili'ye dönüsebilecegini Savunur.Bu savin bence tek savunulacak yaninin Gemlik'in eski bir kent olmasi ve hemen hemen tüm eski kentler gibi bu kentin de adi Türklerden önceki devirde kullanilmasidir.

Nitekim Gemlik feth edildiginde de bu adi tasiyordu.Ancak bu yakistirmanin yani Kam Ila'nin fonetik yapisi Kumla'ya daha çok uymaktadir.Olasilikla kumla sözcügü buradan gelmistir.Çünkü bu köyler de eski köylerdir.Gemlik,Türklerin ilk tersanesidir.Inegölden gelen keresteler bu limandan Istanbul'a tasinmistir.Bozburun ise Kürek için kesim alanidir.

Kasaba'da Solaksubasi Mehmet Aga Camii,han ve hamam yaptirmistir.(B.O.A.Cevdet Evkaf no.18718) Demirtas Pasa da bir mescid yaptirmis.1888 yilinda Gemlik'te 32 cami ve mescid ile,18 kilise vardi.Ayrica 2 tekke 9 han 565 dükkan 48 Okul 33 hamam 1 kaplica ile 65 oda vardi.

Cuinet'in 1894 yilinda yayinladigi kitapta;kent merkezinde 242 müslümana karsilik 4620 rum,107 ermeni ve 178 yabanci olmak üzere toplam 5147 kisinin yasadigini yazar.Bu tarihte Gemlik merkezde ise üç kilise varmis.Gemlik Bursa'daki Yildirim Camii ve medresesine vakif edilmistir.Kasabanin geliri bu vakiflara yollanirdi.Ilçeye bagli birçok köy,her yil bes bin kürek verirmis.Gemlik-Bursa karayolu 1856 yilinda yap ilmistir.Bu yolun yapilmasi ile Gemlik canlanmistir.Gemlik uzun yillar Kite'ye bagli bir köy idi.Bu ilçede sarap mukatasi varmis ki,kadi sicillerinde bu mukattanin 2 yük akçe ettigi yazilir.Bu ilçe sinirlarinda XIX.Yüzyilda 650 Karakeçeli asireti üyesi varmis.Bursa Yillikla'rina göre Gemlik'teki Belediye örgütü kurulduktan sonra zaman zaman baskanligi Rumlar almistir.



Örnegin 1886 yilinda Gemlik Belediye Baskani, Lugonidi Efendi adli bir Rum'dur.5 kisilik Belediye Meclisinde ise Todorani ve Ohannes Efendiler yer alir.Iki yil sonra Belediye Baskanligina Mehmet Rüsti seçilmis,Bir yil sonra da Nuri Bey,1892 yilinda Dimitrus,1895 Andiriko,1890 yilinda Coci,1906 yilinda Armut Yanot efendi 1908 yilinda ise Andriko adli bir Rum Baskan olmustur.Bir yil sonra yine Andriko adli bir baska Rum,Belediye Baskani olmustur.Bu tarihte ise 5 kisilik Belediye Meclisinde Hacioglu Duyumidi,Hiristo Çaku,Petraki,Snodi Efendi,Papazoglu Ispro Aga adli azinliklar yer alir. 1908 Yilligina göre Gemlik'te 1.077 hane vardi. Bugün Gemlik'te Çarsi Alipasa ve Demirsubasi adi ile anilan eski bir cami vardir.Bu cami 1858 yilinda kapudan Ali Pasa tarafindan yenilenmistir.Balikpazari(Yeni Cami) Camii ise aslinda Panagia Pazariotissa Kilisesi'dir.Ematullah(Küçük)Camii de eski bir yapidir.Gemlik'te ayrica;Koimesis,H.Taxiarches,Panagia Theoskepatos,Panagia Gorgoepikoss,H.Ignatios,H.Georgios tes kirizou, Christos kiliseleri ile kentin Theotokos Hodegetria,Herakleion manastirlari varmis.H.Georgios Manastiri ise kentin güneyindeymis.Armutlu'nun Yalova iline baglanmasindan sonra Gemlik'e bugün 3'ü belde olan 21 köy baglidir.

ILÇENIN KONUMU:

Gemlik Bursa'nin 30 Km.kuzey batisinda Marmara denizinin sakin bir kiyisinda kurulmustur.Bursa iline bagli olan ilçe yerkürenin 29 derece 13 dakika dogu meridiyeni ile 40 derece 12 dakika kuzey pareleli üzerinde bulunur.Dogusu katirli daglariyla Orhangazi arazisi,batisi marmaranin ilçeye ad olan körfezi,kuzeyi samanli daglari ve güneyinde Bursa'nin dalgali yereyi ile çevrilidir.

COGRAFI DURUMU:

Gemlik'in üç tarafi ihtiyarlamis tek ve sira daglarla kusatilmis olup batisi Marmaranin daima sakin olan mavi sularina dogru açiktir.

Kiyidan baslayarak dogu istikametinde uzanan 3-4 km.uzunlugunda ve 2-3 km.genisliginde olan ova Gemlik'in yegane düzlügüdür.Iznik gölünden gelen karsak deresi bu düzlügü ikiye bölmüs vaziyettedir.Ova Karsak bogazina dogru hem derenin kivrintilariyla hafif bir yükselme gösterir,hemde yavas yavas daralir.

Kuzeyden samanli daglariyla,güneyden katirli daglarinin batiya dogru uzantilari Gemlik Körfezini kapali bir havza haline sokmustur. Daglarin arasinda sularin oydugu derin vadilerle çökme neticesinde meydana gelen çukurlar pek çoktur.

Volkanik kütlelerin mevcudiyeti vaktiyle bu arazinin bir indifa sahasi oldugunu göstermektedir.Yer kabugunun yerlesmedigi simdi bile bol yagmurlardan sonra meydana gelen kaymalardan görmek mümkündür.
Samanli daglarinin Gemlik körfezine bakan yamaçlari tatli egimlerle bir platformu teskil eden sira daglardan ayrilan bu kollar ise kiyiya kadar dik bir sekilde inerek kiyinin düzgün manzarasini sivri burunlar halinde bozmustur.(Bunlardan,Göztepe burnu,Kapakli Burnu,Sari Burun,Manastir Burnu en önemlileridir.)Armutlu bucagi batisina kadar devamli bir alçalma ile inen samanli daglari Bozburnunun dik kayaliklarini teskil ederek denize kadar 6 millerde tekrar denizin yüzüne çikarak imrali adasini meydana getirir.

Gemlik'in kuruldugu nokta denize dikey inen az yükseklikte bir sirtla bunun yamaçlari ve denizin çekilmesinden meydana gelen dar kiyi düzlüklerinden ibarettir.ilçenin kiyilari eski kayikhane Burnundaki kayalik çikintilar bir tarafa birakilacak olursa tamamiyle düzdür.Pek derin olmayan kiyilar derelerin tasidigi molozlarla devamli siglasmaktadir.

Gemlik körfezi umumiyetle sakin ve dalgasizdir.Dogudan batiya uzunlugu 35 Km.Güneyden kuzeye en genis yeri 10-15 km.olan körfez daima sakin olmasini saglayan karsilikli iki burundur.(Tuzla ve Kapakli burunlari)her iki sahilde birbirine cephe alan bu burunlar körfezi bir kiskaç içine almis gibidir.Körfez bu kiskaçlar arasinda adete bir havuza benzer.Körfez sularinin sig 1-10 m.derin kisimlari ise 100-150 m.arasindadir.Ilçenin eski adi kilyos oldugu için körfeze eskiden kilyos denirdi. Körfezin bir adida incir limaniydi.

Asirlarca birçok uluslarin gemilerine siginak olan bu sirin körfez bu günde sessiz isulari ile bakanlarin gözlerini oksamaktan geri kalmamaktadir.

Gürsü

Gürsu, Bursa'nın il merkezine 12 km uzaklıktaki bir ilçesidir. Gürsu ilçesi, Doğusunda ve güneyinde Kestel, batısında Yıldırım ve Osmangazi merkez ilçeleri, kuzeyinde ise Gemlik ilçesi ile çevrilidir. Bursa'nın doğusunda, düz bir ovada yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği 100metredir. Yüzölçüömü 118 kilometrekaredir.

Daha önceleri Susığırlık olarak bilinen Gürsu, 1931 yılında şimdiki ismini almıştır. Yıldırım ilçesine bağlı bir bucak iken 1991 yılında ilçe olmuştur. Gürsu Zafer, Istiklal, Kurtulus, Yenidogan, Adaköy, Ağaköy, Kumlukalan ve Hasanköy mahallesi ve 6 köyü vardır.

Arazisinin sulak olması nedeni ile halkın geçim kaynağı genellikle tarımdır. Çevredeki sanayi kuruluşları ise, çalışan kişiler için önemli bir geçim kaynağıdır.

Tarihi çınar ağaçları, Osmanlı evleri, tarihi hamam ve camisi ile yeni yerleşim birimlerini bir arada barındıran tarihi bir ilçedir.

Doğa sporları alanında adını duyurmaya çalışan Gürsu ilçesinde yamaç paraşütünde Fethiye Ölüdeniz’e alternatif olması amacıyla Dışkaya Mevkii’nde bir paraşüt alanı oluşturulmuştur.

Harmancık

Harmancık, Uludağ’ın güneyinde, yüksek yaylalar arasında yer alır. Bursa-Balıkesir(Karesi) ve Kütahya il sınırlarının birleştiği yerdedir. Komşuları Dursunbey (Balat) (Balıkesir), Tavşanlı (Harguş) (Kütahya), Orhaneli(Adranos)(Bursa), Keles(Bursa) ve Balıköy kasabası(Kütahya)’dır. Rakımı 650m, yüzölçümü ise 38,928hektardır.

Yüzey Şekilleri

Güneyde Domaşa, batıda Dede, doğuda Kaklık, kuzeyde Topbaşı Tepesi gibi yükseltilerle çevrelenmiştir. Üç tarafında küçük dereler yer alır (Batısında Şadırvan deresi, güneydoğusunda Eskici deresi, güneyinde Çardı deresi). Dereler etrafndaki tarla ve bahçeleri sulamada kullanılır; Çardı deresi’nde balık tutulur.

İklim ve Bitki Örtüsü

Karasal iklim görülür; yazları çok sıcak, kışları ise serttir. Yağışlar kar ve yağmur şeklindedir. Nisan ayına kadar aralıklarla süren kırağı yağışı bitkileri olumsuz etkiler. İlçenin etrafı çam ormanları ile çevrilidir.

Nüfus

İlçe, bir merkez belediye ve 27 köyden oluşur 3,500 nüfuslu ilçede halkın büyük çoğunluğu tarım ile uğraşır. İş olanaklarının kısıtlılığı nedeniyle sürekli dışarıya göç veren bir ilçedir. İlçe nüfusu, Bursa nüfusunun binde beşini oluşturur.

Ekonomi

1994’teki madencilik krizine kadar en önemli gelir kaynağı madencilik olmuştur. İlçe, geniş krom' yataklarına sahiptir. Dünya da krom ilk defa 1848’de Amerikalı Lawrence Smith tarafından Harmancık’ta Dağardı-Koca Maden'de bulunmuştur. 1950’lerde bu yana faaliyet gösteren Hayri Ögelman Madencilik adlı özel kuruluş ile krom işletmecisi Etibank’ın 1994’te faaliyetlerine son vermesi ve Gedikören köyü civarındaki mermer ocaklarının kapanması ile ilçede işsizlik artmıştır. Bölge halkından pek çok kişi yakın çevredeki Tunçbilek, Orhaneli kömür işletmeleri ve termik santrallerinde çalışmaktadır.

İlçede tarım arazisinin yetersiz olması nedeniyle tarım ile geçim sağlayan aile sayısı azdır. Genellikle aile ihtiyacını karşılamak üzere, ticari amaçla satışı yapılamayacak miktarlarda sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği ve baklagil tarımı yapılır.

Ticaret hayatı fazla gelişmiş değildir. İlçe merkezinde Çarşamba günleri kurulan Pazar ve her yıl Ağustos’ta düzenlenen 7 günlük panayır ilçe ekonomisine canlılık getirir.

Tarih

İlçe Osmanlılar’ın fethine kadar Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu’nın bir parçası olmuş, 1261’den sonra Bizans’a bağlı bir tekfurluk tarafından yönetilmiştir. Osmanlılar tarafından fethedildiği zaman Harmancık tekfuru olan Mikhail Köse’nin mezarının Harmancık-Tavşanlı arasında veya ilçe merkezinde Dede mevkiinde olduğu söylenmektedir. Bu konu hakkında çok spekülasyon vardır, Doğu Roma-Bizans kaynaklarına göre Mikhael Kosses, Hadrianoi Tekfuru'dur.

Geçmişte Harmancık nahiye merkezi olan köyün adı Çardı idi, nahiyenin tamamına Harmancık denilmekteydi. Doğu Roma İmp.luğu'ndan beri Adranos(Orhanİli) kazasına bağlı Harmancık nahiyesi iken 1868-1882 yılları arasında bir süre Bursaya bağlı kaza/ilce yapılmış, bir süre de Gökçedağ nahiyesi ile birlikte Kite (Karacabey) kazasına bağlı nahiye yapılmışlardır. 1882'de yeniden eski haline döndürülerek Harmancık ve Gökçedağ Orhaneli kazasına bağlı nahiye yapılmıştır. Gene bu 1868-1882 ara Adranos Beyce Bucağı adıyla Harmancık ilçesine bağlı idi. [[1882]’de Orhaneli yeniden kaza statüsüne geçti. 1987’de Harmancık ilçe statüsünü kazandı.

inegöl

İnegöl ilçesi, ilçe merkezinde bulunan 12 mahalleden, 94 köy ve 5 beldeden oluşmaktadır. 2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin nüfusu 186.558'dir. İnegöl’ün iklimi Karadeniz ile Akdeniz iklimi arasında geçiş karakteri göstermektedir. Yaz ayları daha çok Akdeniz İklimine benzer. Sıcak ve az yağışlıdır. Kış ayları ise soğuk ve bol yağışlıdır. Kar yağışları normal, don olayları fazladır. Yıllık ortalama sıcaklık 12,4 C’dir. Yaz sıcaklık ortalaması 21,9 C, Kış sıcaklık ortalaması ise 2,3 C’dir.



Tarih

İnegöl’de sırasıyla Hititler (M.Ö.2.000), Bitinyalılar (M.Ö.7.yy.), Lidyalılar (M.Ö.6.yy.), Persler (M.Ö.5.yy.), Makedonyalılar (M.Ö.5.yy.) hüküm sürmüşlerdir. M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Bergama Krallığı ile beraber Roma İmparatorluğu hakimiyeti altına giren İnegöl, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunun bölünmesinden sonra, önce Doğu Roma İmparatorluğu, daha sonra da Bizans İmparatorluğu egemenliğine geçmiştir. İnegöl, 1078 yılında Selçuklu emegenliğine girdi, 1097'de Haçlı Savaşları sonunda tekrar Bizans yönetimine bırakıldı, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşuna kadar bir kaç kez Bizans ve Türkler arasında el değiştirdi, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşu sırasında (1299-1300) Turgut Alp tarafından fethedildi. Mondoros Mütarkesi'nden sonra Yunan işgaline uğrayan İnegöl, 6 Eylül 1922'de Yunan işgalinden kurtuldu.

Ekonomi

İnegöl ilçesi, coğrafi konumundna ötürü cumhuriyet döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Çevresindeki ormanlar nedeniyle 1980'lere kadar orman ürünleri alanında imalat sanayi gelişmiştir; 1980 sonrasında ise Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulması ile birlikte orman ürünlerinin yanında tekstil, otomotiv yan sanayi ve diğer sanayi kollarında da gelişmiştir. 1976 yılında kurulan İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgeleri arasında yer alır. Türkiye ihracatının binde yedisini İnegöl firmaları gerçekleştirir.

İnegöl'de ekonomik hayatın temel unsurlarından birisi tarımdır. İlçede polikültür tarım yapılır. Tarla ürünleri, sebze ve meyve yetiştirilir. İlçede yetiştirilen sebze ve meyve ürünleri yurtdışına da pazarlanır. Sebzecilik alanında domates önemli yere sahiptir. Hilmiye Köyü'ndeki Oylat Kaplıcası, köyün güneyindeki Oylat Mağarası, İnegöl'ü çevreleyen dağlardaki avcılık potansiyeli, zengin tarihi eserler, 19.yy'a tarihi evler ilçeyi turizm açısından cazip kılmaktadır.

1481'de Sadrazam İshak Paşa tarafından yaptırılan İshak Paşa Cami ve Külliyesi, Hamza Bey Cami, Yıldırım Cami (Cuma Camii), Kurşunlu Cami, Kurşunlu Han ve Ortaköy Kervansarayı İnegöl'deki tarihi eserlerdir. İnegöl'ün 13 km batısında Sultan köyünde XIV. yüzyılda yaşamış Germiyanoğlu Geyik Baba ile Balım Sultan adına, Orhan Bey tarafından yaptırılmış Geyikli Baba Türbesi önemli bir ziyaret yeridir. Boğazova Yaylası, Arabaoturağı Yaylası, Alaçam Yaylası, tarihi çınarlar İnegöl'ün tabii güzellikleridir.


İznik

İlçe 29-30' (Demirışık köyü batısı) ve 29-57' (Elmalı köyüdoğusu) doğu boylamları ile 40-21' (Hisardere tepesi) ve 40-37' (Ayvaşa dağı) kuzey enlemleri arasındadır. Rakımı 85m, yüz ölçümü 753 km2dir.İznik ilçesi, ilçe merkezinde bulunan 7 mahalleden, 37 köy ve 2 beldeden oluşmaktadır. 2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin nüfusu 20200 dir.

İklim

İznik genellikle ılıman bir iklime sahiptir. İlçede kışlar genel olarak çok yağışlı, yazlar ise kuraklığa sebep olmayacak derecede yağışlı geçer.

Tarih

İznik, dört imparatorluğa başkentlik yapmış nadir yerleşimlerden biridir. Bitinya, Bizans, Selcuklu, Osmanlı imparatorluklarının başkenti olmuştur.

İznik'te M.Ö 2500 yıllarından itibaren uygarlıkların varolduğu bilinmektedir. M.Ö 316'da Makadeona İmparatoru İskender'in komutanı Antigonos tarafından yenilenen ve Antigoneia adını alan kent; Antigonos'un Lysimakhos'a yenilmesiden sonra muzaffer komutanın eşi Nikaia'nın adını almıştır. M.Ö 293'te Bitinya krallığına katılmış, bu dönemde önemli mimari eserlerle donatılmış ve bir süre de krallığın başkenti olmuştur. Daha sonra önemli bir Roma yerleşim birimi olarak varlığını sürdürmüştür. İznik, 325 yılında Hristiyanlık açısından çok önemli bir olay olan I. Konsül toplantısına ev sahipliği yapmıştır. Bu toplantıda Hz. İsa'nın tanrıdan dünyaya gelmediği tezine karşılık, tanrının oğlu olduğu görüşü baskın çıkmış, hristiyanlık ile ilgili yortu günleri ve 20 maddelik Nikeia Kanunları kabul edilmiştir. 787'de toplanan VII. Konsül de İznik'te gerçekleşmiş ve bu konsülde resim ve heykel üzerindeki yasakları kaldırmıştır.

Bizans ve Selçuk'a da başkentlik yaptıktan sonra 1331'de Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılmış; sanat, ticaret ve kültür merkezi haline gelmiştir. 14, 15, 16. yy'larda dünyaca ünlü İznik çinilerinin üretimi gerçekleşmiştir.



Ağır sanayi yatırımlarının bulunmadığı İznik ovası, zeytin, üzüm, şeftali, kiraz, erik, ceviz, kestane, elma ve domates üretiminde önemli bir potansiyele sahiptir. İznik’te üretimi yapılan tarımsal ürünler içinde zeytin, çiftçi ailelerinin %70 gibi önemli bir kısmının gelir kaynağı olarak birinci sırayı almaktadır. Yöreye has bir ürün Müşküle üzümü, ilçede halen yetiştirilmektedir.

İlçenin doğası, arkeolojik ve tarihi kalıntıları ile gölün doğal kıyı şeridi piknik yapmaya elverişli geniş ağaçlık alanlarıyla turizme canlılık katar. Hacı Osman Köyü ve çevresinde yamaç paraşütü ve çim kayağı sporları için uygun alanların tespiti ile bu sporlara ilgi duyanlara ev sahipliği yapmaya başlamıştır.

İznik gölünde tatlı su kereviti ve sazan, yayın, alabalık , kızılkanat, gümüş gibi balık çeşitleri bulunur. Kerevit ve gümüş balığının tamamı ihraç edilir; diğer ürünler bölgede tüketilir.

İznik Çinisi

İznik Osmanlı devrinde, büyük çini merkezlerinden biridir. 15. yy'da başlayan çinicilik, kısa sürede büyük gelişme göstermiş ve şehir Çinili İznik olarak anılmaya başlamıştır. Çinicilik ile uğraşan esnaf, güçlü bir lonca etrafında örgütlenmişti. 17.yy'da osmanlı Devleti'nin duraklaması ile beraber, İznik çiniciliği de gerilemiş ve 1716'da İznik'te çini faaliyeti tamamen durmuştur. Günümüzde bilimsel metotlarla yapılan çalışmalarla İznik Çinisinin sırları ortaya çıkarılmaktadır.

Karacabey

Karacabey, Bursa'nın 65 km batısındaki bir ilçesidir. Yölçümü 1.285 km², toplam nüfusu 65.915, kent nüfusu 24.057, nüfus yoğunluğu 51 kişi/km²'dir. Merkez bucağına bağlı 66 köyü vardır. Toprakları yüksek verimli Karacabey Ovası'nda en çok buğday, arpa, mısır, fasulye, bezelye, şekerpancarı, pamuk, ayçiçeği ve tütün yetiştirilir. Ayrıca sebzecilik ve meyvecilik gelişmiştir.

Hayvancılık ileri düzeydedir. Hayvan ürünleri halka büyük gelir sağlar. İlçe merkezi, il merkezi Bursa'ya 62 km'lik işlek bir karayoluyla bağlanır.Karacabey, antik dönemde Mihaliç adı ile bilinmekteydi. Tarihte sırayla Bitinyalılar, Lidyalılar ve Pers Krallığı'nın egemenliğine girmiştir. Kentin belli başlı tarihi eserleri Sultan I. Murat'ın yaptırdığı Ulu Cami, 1457 yılında Karaca Bey tarafından yaptırılan Karacabey Cami (İmaret Cami) ile Karacabey-Bursa yolu üzerinde ve Uluabat kıyısındaki Osmanlı dönemi yapısı Issız Han'dır. Karacabey'in Marmara Denizi sahilinde bulunan Bayramdere, Ulubat Gölü'nün güneyinde bulunan Ayvaini Mağarası, Uluabat Gölü kıyısında yer alan ve antik adı Apolyont olan Gölyazı Köyü turistik yerleridir.

Keles

İlçe, Keles Deresi vadisinde kurulmuştur. Keles Deresi, Uludağ-Eğriöz Dağları arasındaki platoyu yaran Kocasu Çayı’nın bir koludur. Batıdan Hüseyin Alanı Geçidi ile Bursa'ya; doğudan Tepel Geçidi ile İnegöl'e bağlanır. Doğu ve kuzeydoğuda İnegöl ilçesi, güneydoğuda Kütahya ili, kuzeyde merkez ilçe ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 640kilometrekare, yüksekliği 1050metre civarındadır.


Yüzey Şekilleri ve İklim

Uludağ’ın uzantıları olan Tepel Dağı ve Dümen Dağ civarındaki başlıca yükseltilerdir. Nilüfer çayı, Sakarı ve Keles dereleri belli başlı akarsularıdır.

Keles ilçesinde Marmara ve Ege bölgelerinin geçit iklimi hakimdir. Yağışlar daha çok kış ve bahar aylarında görülür. İlçeye Güneybatı ve Kuzey rüzgarları hakimdir. Yaygın bitki örtüsü karaçam ormanlarıdır. Uludağ'a yaklaştıkça Köknar, Yabani Kavak, Ardıç ve Gürgen gibi ağaç türlerine rastlanır.

Nüfus ve Ekonomi

1 belediye ve 36 köyden oluşur. Nüfusu 18bin’dir. 1999’a kadar göç alan bir ilçe iken Marmara Depreminden sonra göç vermeye başlamıştır.

İlçe halkının büyük bölümü geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Tarım ürünleri içersinde en önemli gelir kaynağını çilek, kiraz, vişne, tütün, nohut, anason gibi ürünler oluşturmaktadır. Verimli tarım ancak Nilüfer Çayı vadisi ve Kocasu ırmağı vadisinde yapılmaktadır.

İlçede sanayi kuruluşu yoktur. Son yıllarda süt işleme tesisleri merkez ve köylerde kurulmaya başlanmıştır. İlçede yaklaşık Keles Linyitleri Başmühendisliğine ait linyit kömürü ocağı bulunmaktadır.

Halk tarım ve hayvancılık gelirlerinin yanında Bursa ve diğer illere mevsimlik işçilik için çalışmaya gitmektedirler.

Haydar ve Çayören (Hereke, Heracles) köyü yakınlarında doğal sıcak su kaynakları bulunur ancak turizme yönelik tesisler yapılmamıştır. Harmancık, trekking, kamp ve avcılık için uygun bir bölgedir. Orhaneli/Kocasu Çayı rafting için elverişlidir.



1953 yılına değin Orhaneli'ne bağlı nahiye olan Keles bölgesinde Bitinya, Roma, Bizans kalıntıları bulunur. Roma döneminde önemli yerleşim birimlerinden biri olmuştur. M.S. 548’de yaygın bir vebadan sonra yöre önemini yitirmiş ve kent terkedilmiştir ancak Uludağ’ın keşişler tarafından önem kazanması ile Keles’e canlılık gelmiştir. Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu 12. yy’da göçmen yörük boyları bölgeye gelip yerleşmiştir. Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya göçen Türk boyları Selçuklu İmparatorluğu idaresinde uç beyliği olarak Karacadağ yöresine yerleşmişler, beylik genişleyince Keles ve civarındaki yaylalar yazlık olarak kullanılmıştır. Keles’e 4 km. mesafedeki Kocayayla’da o dönemde Sultan otağ çadırı kurulduğu bilinmektedir. Kocayayla’da yapılan Sultan Camii’nin kaltıntıları da mevcuttur. Yıldırım Beyazıt’in kardeşi Yakup Bey tarafından yaptırılan külliye ilçedeki en önemli tarihi eserdir.

Ahmet Vefik Paşa’nın valiliği döneminde yörük göçmenler Keles’e yerleştirilmiştir. Yunan işgali sırasında ilçe büyük zarar görmemiş, Kelesli milisler Kurtuluş Savaşı’nda büyük yararlılık göstermiştir.

Keles uzunca bir süre Cebel (Dağ) ya da Cebel-i Cedîd (Yeni dağ) nahiyesi olarak anılmıştır, 1868-1882 arasında bir süre Bursa merkez kazaya bağlı nahiye yapılmış, sonra yeniden Adranos/Orhaneli kazasına bağlanmıştır, 1953’de ilçe olmuştur.

Keles ismi Orta Asya kökenli bir isimdir. Özbekistan’da Taşkent’e bağlı bir yerleşim biriminin adının Keles olduğu öğrenildikten sonra bu yer, kardeş şehir ilan edilmiştir. İzmir'in Kiraz ilçesinin de adı Keles'tir. Kasabanın adı muhtemelen Eski Yunan kolonilerindeki Kleos, Kilos adından gelmedir.

Kestel

Kestel, Marmara Bölgesi’nde bulunan ve Bursa iline bağlı olan bir ilçedir. Bursa’nın 12 km doğusunda yer alır. Denizden yüksekliği 124m., nüfusu 44.000’dir. İlçede Bursa Çimento Fabrikası ve çok sayıda tekstil ve otomotiv fabrikası bulunur.

Doğu Roma İmparatorluğu’nın sınır kalesi olması nedeniyle Latin dilinde Kalecik anlamına gelen Kastel (Castel) ismini almış, ilçenin 1306 yılında Dimboz Muharebesi'nin ardından Osmanlılar’ın eline geçmesi ile ismi Kestel olmuştur. 1938’de Bursa’nın bir bucağı, 1960’da ilçe haline gelmiştir. IV. Mehmet zamanında Vani Mehmet Efendi tarafından sınır kalesi olmaktan çıkartılıp yerleşim merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı’ndan sonra Bulgaristan’dan gelen bir grup göçmenin yerleştirildiği bölgeye daha sonra da göçler devam etmiş; göçlerle büyüyen Kestel, 1938’de merkez bucak, 1960’da belde, 1990’da ilçe olmuştur.

2005 itibariyle Kestel, 1 Belediye, 1 belde ve 29 köyden oluşur. Nemli ılıman iklim kuşağı içindedir.

Mudanya

28-29 derece kuzey boylamları ile 40-41 derece kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. Batıda Karacabey, güneyde Bursa, doğuda Gemlik ile komşudur; kuzeyinde Gemlik Körfezi yer alır. Bursa’ya 32 km uzaklıktadır. 346 km2’lik bir alan kaplar.

Yüzey Şekilleri

Gemlik Körfezi’nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası’nı denizden ayıran MUDANYA DAĞLARI, doğu-batı yönünde uzanır. Batıdan, Susurluk Çayı’nın denize döküldüğü yere kadar uzanan en yüksek tepe 600 metre yüksekliğindeki Karatepe’ye kadar erişir. Belli başlı akarsuyu Nilüfer Çayı’dır. Arazi engebeli bir yapıya sahiptir.

İklim

Mudanya’da Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazları çok sıcak değil ama kurak geçer. Kışları ılık ve yağışlıdır. En soğuk ayı Şubat, en sıcak ayı Ağustos’tur. Yıllık yağış mikatrı 614mm’dir. En çok esen rüzgar poyraz ve yıldızdır.

Yönetim

Mudanya’ya bağlı 2 belde (Zeytinbağı ve Güzelyalı), 36 köy bulunmaktadır. İlçe merkezinde 8 mahalle bulunur.

Tarihi

İlçenin tarihi milattan önce 7. yüzyıla dayanır. İlk adının MYRLEA olduğu bilinmektedir. 12 İyon şehir devletinden olan Gemlik ve Erdek’in de kurucusu Kolofonlular tarafından kurulmuştur. Zaman zaman işgale uğrayan şehir, Makedonya Hükümdarı 5. Filip (PHLIPOSS) tarafından yıkılmış ve yerine, APAMEIA adı ile yeni bir şehir inşa edilmiştir. Bu şehir de işgale uğramış ve imar edilerek MONTANIA adını almıştır. Şimdiki adı olan MUDANYA’nın buradan geldiği sanılmaktadır.

Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Mudanya Kasabası, Mondros Mütarekesi’nden sonra, önce İngiliz istilasına uğramıştır. Fakat Jandarma Onbaşısı ŞÜKRÜ ÇAVUŞ’un İngiliz Deniz Piyadesi’nin çıkartma yaptığı iskelede İngiliz Ordusundan bir binbaşı bile bir eri öldürmesi üzerine bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25 Haziran 1920’de gerçekleşen bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlılar almıştır. Düşman işgali altında 2 yıldan uzun süre kalan Mudanya, 12 Eylül 1922 günü Yunan işgalinden kurtulmuştur.

Türk Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren anlaşma 3- 11 Ekim 1922 tarihleri arasında yapılan konferans sonucunda Mudanya’da imzalanmış ve Mudanya Mütarekesi adını almıştır.

Ekonomi

Zeytincilik, ilçe halkının birinci derecede gelir kaynağıdır. Bağcılık, sebze ve meyvecilik, ayçiçeği, soğan ve tahıl gibi diger tarımsal faaliyetler, az miktarda da olsa yapılmaktadır.

İlçede iş hacminin bir çoğunu ithalat-ihracat işlemleri oluşturmaktadır. İthalat, hem deniz ve hem de karayoluyla gelen sanayi mamulleri ve yarı mamullerinden; ihracat ise Bursa Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının ürettikleri mamullerden ve gemilerle yapılan maden cevheri ihracatından meydana gelmektedir.

Marmara Denizinin aşırı kirlenmesi sonucu balıkçılık sektöründe büyük gerileme olmuştur. Yaz mevsiminin serin geçmesi nedeniyle turizm sezonu pek uzun sürmemektedir. Dış turizmin yanında, özellikle başta Bursa olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelenlerin olusturdugu günübirlik yerli turizm faaliyetleri yapılmaktadır. Bunun yanında kendi yazlık evlerinde kalanların sayısı da hayli fazladır.

Mudanya Orman Müdürlüğü bünyesinde 6 bin 380 hektar orman alanı bulunmaktadır. Genelde çam ve meşe ile meşe içindeki maki formundaki bitkilere rastlanır. Her yıl yaklaşık 1000 sten kağıtlık odun Seka’ya, 500 sten lif yonga Bursa Sunta Fabrikası’na, 20 ton defne yaprağı da yağ imalatında kullanılmak üzere İzmir’e gönderilmektedir. Toplam orman ürünleri üretimi yıllık 13000 sten civarındadır (1 sten= 1m3).

Mudanya’da sanayi pek gelişmemiştir. Büyük sanayi kuruluşları olarak Yazaki ve Pirelli fabrikaları ve yan sanayileri, 1991 yılında kurulan Küçük Sanayi Sitesi'nde çeşitli iş kollarında faaliyet gösteren 42 işyeri, Zeytinciler Hali'nde ise 50 adet dükkan bulunmaktadır. Ayrıca ilçede büyüklü küçüklü zeytin işleme tesisleri mevcuttur.

İlçenin En Eski Yerel Gazetesi Mudanya'nın Sesi Gazetesidir ve halen yayın hayatını sürdürmektedir.

Mustafakemalpaşa

Mustafakemalpaşa, Ulubat Gölü kıyısında bulunan, Bursa iline bağlı bir ilçedir. Doğusunda Orhaneli, güneydoğusunda Büyükorhan, güney ve batısında Balıkesir, kuzeyinde Karacabey ve Ulubat Gölü, kuzeydoğusunda merkez ilçe ile çevrilidir. Denizden yüksekliği 25-40 metredir. Bursa il merkezine uzaklığı 84kilometredir. Akdeniz iklimi özelliklerini taşır. Nem ortalaması % 71,6, sıcaklık ortalaması 14,2C derecedir.

Mustafakemalpaşa’nın nüfusu 100bindir. 1 belediye, 6 belde, 104 köyden oluşur. Bursa nüfusunun yaklaşık %5’i Kemalpaşa’da yaşar. İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Buğday, patates, mısır, şekerpancarı, arpa, üzüm, fasulye yetiştirilir. Merinos koyunu ve sığır yetiştiriciliği yapılır. Ulubat Gölü’nde tatlısı balıkçılığı da yapılmaktadır. Karacalar için koruma ve üretme alanı kurulmuştur. İlçede bor mineralleri, linyit yatakları, madensuyu kaynakları bulunur. Mustafakemalpaşa'da 1 organize sanayi bölgesi, 4 gıda sanayi kuruluşu, 7 un fabrikası, 2 yem fabrikası, 27 süt ve süt mamülleri işletmesi vardır. "Mustafakemalpaşa tatlısı" adında bir tür peynir tatlısı ünlüdür.

Eski adı Kirmasti Kremastre olan ilçede Hitit Uygarlığı, Bitinya Krallığı hüküm sürmüş; Miletopolis adında bir yerleşim kurulmuştur. M.S. 300’de psikoposluk merkezi olan kent, Romalılar’dan sonra Bizans, Selçuklu, Karesioğulları yönetimine geçmiştir. Kirmasti adını Bizans döneminde kasabanın kadın yöneticisi olan Kirmastorya’dan aldığı sanılmaktadır. 1336’da Osmanlı topraklarına katılmıştır. 2 Temmuz 1920‘de Yunan işgaline uğramış, 14 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır.

31 Aralık 1922 tarihinde Belediye Meclisinin kararı ile Kirmasti adı değiştirilerek Mustafakemalpaşa adı verilmiştir.

Tarihi

Miletos kolonisi olarak doğrudan Miletoslular tarafındanmı yoksa Kyzikoslular veya Atinalılar tarafındanmı kurulduğu kesinlik kazanmayan Miletopolis' in bölgenin ilk yerleşim birimi olduğu sanılmaktadır. Kaynakçalarda Miletopolis için göl kenarında bir yerleşim birimi olarak geçmektedir. Tahminlere göre zamanla göl suları bugünkü mecrasına çekilip Kirmasti Deresi, Debboy ve Tepebağlık bölgesini bugün regülatörün bulnduğu yerden yararak göle doğru akmaya başlayınca Kirmasti şehri, Melde Bayırından bugün Lalaşahin Mahallesi olarak geçen bölgeye nakledilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Lalaşahin Bölgesine, Kirmasti (Kirmastorya) kasabası olarak yerleşmesi İS. 301-331 yılları arasında olduğu sanılmaktadır. Adının da Bizans döneminde kasabanın hakimisi (kadın yöneticisi) olan Kirmastorya dan geldiği sanılmaktadır. Aynı zamanda Kirmastoryanın erkek kardeşi olan Mihaliç de bugün Karacabey olan Mihaliç bölgesinin hakimi idi.

Bölgenin Osmanlılara katılması değişik kaynaklarda, değişik şekillerde anlatılmaktadır. Tacüttevarihin birinci cildinin 48. sayfasında Orhan Bey Karesi Hükümetini yıkmak üzere harekete geçtiği ve Kanolyas ve Vanolyas kalelerinin düşman elinden alınarak Kirmasti vilayetine girildiği; Kirmasti ve Mihaliç'in Hakim ve Hakimesinin itaatlerini bildirmesi ile Osmanlı ya geçtiği yazmaktadır. Solakzade tarihinin 31. sayfasında da olay benzer şekilde anlatılmış olup tarih olarak 737 (1336) verilmiştir.

İlçe 1868 ile 1875 arasında Mihaliç/Karacabey e bağlı Kirmastı Nahiyesi olarak geçer. 14 Mayıs 1881 de Osmanlı Hükümeti bir kararname ile Sincan bucağı merkezi olan Kirmasti'nin kaza/ilçe olduğunu ilan eder. İlk kaymakam Hacı Salih Hayri Efendi atanır. 1 Ağustos 1881'de de Belediye Teşkilatı kurulur.

1881 yılına Kadar Mihaliçe bağlı Sincan Nahiyesi olarak idare edildiğinden nüfus net olarak bilinmemekle beraber 1831 tarihinde vergi yüklümleri Mihaliçte 5425 olarak gözükmektedir. İyimser bir tahminle Kirmasti deki nüfus 2.250 olduğu sanılmaktadır. 1875 de henüz Rumeli ve Kafkas göçmenleri gelmeden önceki vergi yükümlüsü sayımına göre 3367 vergi veren müslümana karşılık 660 işsiz tespit edilmiştir. 1893 sayımında ilçe merkezinde 3.367 Müslüman, 683 Rum, Ermeni ve yahudi olmak üzere 4.050 nüfus yaşamaktadır. 139 köyde ise 37.153 kişi bulunmaktadır. İlçenin toplam nüfusu 42.420 dir.

Kadirçeşme, Karaorman, Soğucak, Güvem, Koşuboğazı, Karapınar, Kömürcükadı, Döllük, Eskimezarlık gibi Kafkas Köylerini kururken; Rumeli' den gelen göçmenler de Hamidiye, Selimiye, Çırpan ve Vıraca Mahalleleri ile Tırnova, Fındıcak, Kosova, Yenice, Demirdere, Kazanpınar, Sarımustafalar gibi yeni yerleşim birimleri oluşturmuşlardır.

1909 da Şemsettin Sami Bey' in tarih ve coğrafya ansiklopedisi Kamus'ul A'lam adlı eserinde Kirmasti de: 3 Cami, 5 Mescit, 1 Medrese, 1 Rüştiye, 8 İlkokul, 2 Kilise, 2 Hamam, 7 Han, 183 Dükkan, 4 Tabakhane, 2 Boyahane, 3 Dokuma El Tezgahı, 2 Buharlı 1 Atlı 6 değirmeni bulunmaktadır.

1910 da, ilçede akrabaları bulunan İngiliz asıllı bir Ermeni, ilçeye ilk otomobili getirdi. 3 ay konuk olan İngiliz, ilçelilerin şeytan arabası dediği otomobiliyle ilçe sokaklarında gezmiş, özellikle de çocukların büyük ilgisini çekmişti. 1923 'de de Fuat Bey, Benli Ahmet ve Demirci Hafız Mehmet otomobil aldılar.

14 Eylül 1922 tarihine kadar 26 ay ilçemizi işgali altında tutan, vatan haini çetelerle işbirliği yaparak, her türlü zulmü, adam öldürmeyi, yağmalamayı yapan Yunanlılar, kaçarken Karapınar, Kosova, Adaköy, Taşköprü, Eskimezarlık, Demirdere ve Paşalar' da yangınlar çıkarmışlardır. Dallımezarlık, Tepecik ve Çırpan en fazla zarar gören yerlerdir. 33. Süvari Alayının 7. Bölük Komutanı Sabri Bey' in komutasındaki Türk Askerlerinin ilçeye girişi ile ilçe hürriyetine kavuşmuştur.

3 yıl 6 ay süren Kurtuluş Savaşı' nda değişik cephelerden 100 şehidimizin künyesi gelmiştir. 100 lerceside ilçe sınırlarında çeteler ve Yunan askerlerince şehit edilen ilçe halkı, Birinci Dünya Savaşı' nda bir çok cephede 5.000 den fazla şehit vermiştir.

Ekim 1922 de Çolak Kemalettin Paşa, alayı ile birlikte ilçemize gelerek Demireli ve civarı köylerde konaklar. Bir Harp Divanı kurarak işbirlikçi ve vatan hainlerinin yargıları yapılır. 72 kişi idama Mahkum edilir. Bir günde dört posta halinde Debboy Bayırındaki Ağabağında kurşuna dizilerek idam edilirler. Savaş sonrası Yunanlıların kaçarken yakarak zarar verdiği yerler arasında en büyük hasar Karacabey' dedir. Evleri yanan Karacabey' lilerin bir kısmı Kirmasti' ya getrilerek kaçan Rumlardan boşalan evlere yerleştirilir.

24 Aralık 1922 tarihinde İlçenin adı Belediye Meclisi' nin aldığı kararla Lalaşahin oldu. Aynı kararla Karakilise Köyü' nün adı Işıklar olarak değişitirildi. Fakat Edirne' de Lalaşahin adında başka bir ilçenin bulunması nedeniye 24 Aralık 1922' de Belediye aldığı yeni bir kararla ilçenin adını Mustafakemalpaşa olarak değiştiriken, Ermeni Mahallesi' ni Lalaşahin Mahallesi' ne bağladı. Aynı kararla Rum Mahallesi' nin adı Yüzbaşı Sabribey Mahllesi olarak değiştirdi.

1924 yılında Hükümet Yakasında Esnaf Kulübü, Belediye Yakasında da İdman Yurdu futbol kulüpleri kuruldu. 1926 yılında bu iki kulüp birleşerek Gençlik Kulübü adını alır.

Yapımına 1926 da başlanan köprü 1927 yılında bitirilmiştir. Şartnamede olmadığı gerekçesiyle demir korkuluklar yükümlüsü tarafından yaptırılmamış fakat açılan dava belediye lehine sonuçlanınça yükümlü korkuluklarıda tamamlamıştır. Böylece 1906 yılında sel sularıyla yıkılan köprü yerine Dönemin kaymakamı Ali Haydar Yücebaş tarafından yaptırılmış olan köprü ilçe tarihine son tahta körü olarak geçmiştir.

1935 yılında Mareşal üniforması içinde Gazi Mustafa Kemal' in tunçtan bir anıtı, Hükümet Konağı meydanına dikilir. 25 m2 alana, mermerden prizma şeklindeki kaide üzerine yerleştirilir. Kaide ile beraber yüksekliği 5 metredir. Bu tarihten itibaren daha önce Belediye binası önünde yapılan törenler, Ata' nın anıtı önünde yapılmaya başlanmıştır.

1939 yılını 1940' a bağlayan yılbaşı gecesi ilçe en büyük sel baskınına uğradı. Bugün regülatörün bulunduğu yerde İtalyan firmaları sondaj çalışmalarını bitirmiş ve Nafia (Bayındırlık) Bakanlığı beton ayakları kakmaya başlamıştı. Çalışmalar nedeniyle Belediye yakası dere boyu yer yer su tünelleri için kazılarak oyulmuştu. Bu nedenle dere sularının yayılmasını önleyecek bir koruyucu kalmamıştı. Tavşanlı ve Dursunbey' den gelen uyarıları Kaymakamlık tellallarla halka duyurmuş, ovada bulunan mahalleler Selimiye, Çırpan ve Hamidiyedeki evlere yerleştiriliyordu. Gece birden sular yükselmiş, bugünkü Balıkesir ve Yeniyol' dan 2 metre yüksekliğinde sular akmaya başlamıştı. Baskında 22 kişi boğularak ölmüş 120 ev yıkılmış, 2500 evinde alt katları oturulmaz hale gelmişti. Sular çekilince yerini soğla denilen balçığa bırakmış, binlerce hayvan ölüsü ovaya yayılmıştı. Sel suları köprünün her iki yakasınıda oyarak bir ada gibi ortada bırakmış fakat köprü sel sularına dayanmıştı.

1943 yılında Cumhurbaşkanı İnönü ilçemize gelerek göle kadar uzanan seddelerin yapımını izlemiştir. Bataklıklar ve çeltik ekimi yüzünden sıtma tüm ilçeyi pençesine almıştır. Toplanan buğdayları saklamak için 500 tonluk ofis binası yapılmıştır.

1955 yılında Hara üzerinde iki jet uçağı çarpışır ve düşer. Pilotlar ölür. Aynı yıl 1932 dan bu yana belediyece işletilen tarihi hamam Kızılay' a satılır. Hamam yıktırılarak yerine yeni bir hamam, otel, lokanta ve düğün salonu yaptırılır. Modernleşme, kentleşme adına bir yaşayan günümüze ulaşabilmiş bir tarih daha yok olmuştur. 1956 yılında köprübaşında bulunan belediye binası yıktırılmış 1957 yılında da Şimdiki yeri olan Garaj üzerine taşınmıştır. Yine 1957 yılında stadyum arkasına yaptırılan Cezaevi hizmete açılmıştır. 1954 yılında temeli atılan Sağlık Merkezi 1958 yılında bitirilerek hizmete açıldı. Böylece ilçe halkının bir çilesi daha sonlanmış oldu.

1970 yılında Halk Eğitim Merkezi hizmete girdi. Aynı yıl yapılan sayımda ilçe nüfusu; merkezde 25.686, köylerde 58.680 toplam 84.366 bireydir. 12 Eylül 1974 yılında Şeyhmüftü Camii karşısında çıkan yangın sonucu Eski Sinema Hanı ile beraber Köseleciler ve Kunduracılar Çarşısında 87 iş yeri yandı. 1976 yılında 108 dekar alan üzerine 262 iş yerinden oluşacak Sanayi Sitesinin yapımına başlandı.1974 yılında hizmete giren Hallaçoğlu sineması yapımında 2 yıl sonra televizyonların artması sonucu kapanarak Tekel' e depo olarak kiralandı.

1986 yılı birçok yapının açıldı. 10 yıl önce yapımına başlanan kapalı spor salonu bu yılda açıldı. Meliköy Köprüsü bitirildi. 18 derslikli Züferbey Okulu ile 4 Katlı Kız Merkez Kuran Kursu hizmete açıldı.

1990 Nüfus Sayımında ilçe nüfusu merkezde 37.795, köylerde 63.009 olmak üzere toplam 100.804'e yükselmişti. 1991 yılında ilçenin ikinci köprüsü tören yapılmadan hizmete açıldı.

Orhaneli

Doğusunda Keles, güneydoğusunda Harmancık, Bursa, güneyinde Büyükorhan, batısında Mustafakemalpaşa ilçeleri, kuzeyinde Bursa’nın merkez ilçeleri bulunmaktadır. Bursa’ya karayolu ile 48 km, kuşuçuşu 30 km uzaklıktadır. Nüfusu 7500’dür. Bursa nüfusunun %1,4’ü Orhaneli’nde yaşamaktadır


Yüzey Şekilleri ve İklim

Orhaneli, Bursa’nın güneyindeki engebeli düzlüklerde yeralmaktadır. İlçenin dağlık kesimleri kayın, kızılçam, karaçam, meşe, ardıç ormanları ile kaplıdır. Adırnaz (Orhaneli, Kocasu, Rhyndacos, Rhyndacus) çayı ilçeden geçer. İlçe, ılıman Akdeniz iklimi ile Ege ve Marmara'nın kara iklimini taşımaktadır.

Ekonomi

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olan ilçede çilek, vişne yetiştirilmekte ve bu ürünler ihraç edilmektedir. Koyunları yetiştirilen ilçede hayvancılık büyük gelir sağlamaktadır. Krom, linyit, manyezit, asbest, dolomit, mermer, talk, kalsit, feldispat, siyanit, kireç taşı, demir içeren maden yatakları bulunmaktadır.

Tarih

İlcenin eski adı olan Adranos, burasını avlak olarak kullanan Roma İmparatoru Hadrianus 117-138'un adından gelir. Doğu Roma (Bizans) döneminde psikoposluk merkezi olan Orhaneli, 1325’de Orhan Bey'in emri ile Turgut Alp(Turvud, Turud >>> Durgut, Durud) tarafından Osmanlı Beyliği'ne katılmıştır. İlce merkezindeki Durdu Bey camisinin adı buradan gelir; mescidin kaybolmuş orijinal vakfiyesine sözlü aktarımla yeniden yazılan vakfiyelerde Turgud adının yanlış okunması yüzünden Durdu diye bilinmektedir.

Ertuğrul Bey 1188-1281 ile oğlu Ataman 1258-1325 ( sonradan Yıldırım takmaadlı I. ebâyezîd, Arap olan büyük dedesi Türkmenler'in takmaadla Ede-Balı diye andığı Şeyh'in soyundan gelmeyi şeref saydığından, dedesi Ataman'ın adını Osman yaptı ) 1279'dan başlayarak Anadolu Selçuklu Devleti'ne tabi "uçbeyi" idi, 1299'da Ataman, gene Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlı "büyük uçbeyi" oldu, oğlu Orhan Bey de "Büyük uçbeyi" idi, 1318'de artık Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlı Devleti'ne katıldığından Orhan Bey, İlhanlılar'a tabi olarak, İlhanlı Meliki Ebu'l Gazi Bahadır Han ölünceye dek durdu, Ebu'lGazi Bahadır Han'ın 1335'te ölümünden sonra da istiklalini ilan etti, böylece "sultan" unvanını kullanmaya başladı. 1320'den beri ordunun başında bulunan Orhan Bey, devlet kurumlarını kurdu, daha önce devlet kurumları yoktu, bunları Adranos mıntıkasında yaptı, bu yüzden de asıl devlet kuruluşunun yapıldığı yere Orhan İli dendi.

Kazanın tapu kayıtlarında şimdi bile Orhan Bey'in mülkü olan köyler vardır, İlbese (Süleyman Bey, Baş, Orta, Koçu) ve Danişmend-i Atik (Eski Danişment) gibi. Orhan Bey'den mülk olarak aldığı Cebel (Dağ) mıntıkasını vakıf yapan 1. Murad'ın vakfına yerli halk hâlâ vakıf kelimesinden bozma "makıf" der. Bu arazi, şimdiki Keles (Keles-i Cedid, Kilise-i Cedid, Cebel-i Cedid) ilcesi, şimdiki OsmanGazi'ye bağlı Soğukpınar beldesi ile Orhaneli' çayının kuzeyinde kalan bütün arazidir, buraya eskiden Cebel nahiyesi denirdi.

Daha önce Hadrianus ad Olympum, Hadrianea ad Olympum, (öteki Adrianos'lardan ayırt etmek için Olympos/Keşiş Dağı/Uludağ'daki Adrianos denmiştir. Benzeri olarak Olympos'un Roma İmp.luğu'ndaki öteki Olympos adlı yerler ile karıştırmamak için Olympus ad Mysia(Misya'daki Olimpos denmiştir.) Hadrianoi, Hadrianea, ve yerli Rum ağzında bozularak Adranos, ve Türkmen ağzı ile Adırnaz adlarıyla bilinen ilçenin merkezi Beyce kasabasıdır. Eski Yunan'ın meşhur hatibi Aristides, buralıdır. 1325'ten 1911'de Hüdavendigar Eyalet Meclisi adını Orhan İli olarak değiştirinceye değin ilcenin (kaza) adı Adranos-Atranos idi. 1934 yılında TBMM kararı ile Beyce kasabasının adı da ilcenin adı da Orhaneli yapılmıştır.

1869 ile 1881 arasında Adranos Kazası Cebel (Keles) nahiyesi ile birlikte, Brusa Sancağı merkez kazaya bağlı nahiye yapıldı, Harmancık Nahiyesi 1869-1870'de 1 yıl için kaza yapıldı ama Adranos nahiyesi Brusa'ya bağlandı, 1871-1881 arasında Harmancık ve Gökçedağ nahiyeleri Kite(Karacabey) Kazası'na bağlı kaldı, 1882'de yeniden eski idari sisteme dönülüp, Adranos yeniden kaza yapıldı, Cebel (Keles), Harmancık, Gökçedağ nahiyeleri Adranos Kazası'na bağlandı. 8 Temmuz 1920’de Yunan işgaline uğramış ve 9 Eylül 1922’de işgalden kurtulmuştur.

Orhangazi

Orhangazi, Marmara Denizi'nin güneyinde bulunan, İznik Gölü'nün batısında yer alan Bursa ilçesidir. Orhangazi, İznik Gölü'nün kıyısında çok verimli bir ova üzerinde kurulmuştur. Kuzeyinde Yalova ile Karamürsel İlçesi, Batısında Gemlik, Güneyinde Yenişehir, Doğusunda İznik İlçeleri bulunmaktadır. Kuzeyinde Samanlı Dağları, güneyinde Katırlı Dağları ile çevrili, çanak şeklindedir. Bursa’ya 45 km. uzaklıktadır. Denizden yüksekliği 125m’dir.




55.000 nüfusa sahip Orhangazi’de ekonomi tarım ve sanayiye dayanır. Mozaik ilçenin bir diğer önemli geçim kaynağıdır. İlçede narenciye dışında her türlü meyve ve sebze yetişir. Orhangazi’ye bağlı 25 köyün büyük çoğunluğu zeytincilikle uğraşmaktadır. Her yıl geleneksel olarak zeytin festivali yapılır. Orhangazi’de tekstil ve metal sanayi kuruluşları etkindir. İlçe nüfusunun %39’u sanayide çalışır. Gedelek turşusu, ormancılık, hayvancılık da gelir kaynaklarındandır.

Tarih

Tarihte Bitinya, Roma, Bizans, Selçuklu egemenliğine giren 1332’de ilçeye adını veren Orhan Gazi tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı. Kent Orhan Gazi tarafından İznik’te bulunan Mevlana Alaaddin Medresesi’ne vakıf olarak bağışlamıştı. Orhangazi, 1893 yılında ilçe olmuştur. Bu tarihten sonra kentte hızlı bir gelişme yaşanmış ve Pazarköy olarak anılan ilçe, 1913 yılında Orhangazi adını almıştır. 20 Eylül 1919’da Yunan işgaline uğrayan Orhangazi, 10 Eylül 1922’de işgalden kurtulmuştur ancak kasaba yandığı için ilçe merkezi iki yıl Gürle’ye taşınmıştır. Göçlerle büyüyen bir kent olan Orhangazi’ye 1880’lerde Kafkasya ve Rumeli’den gelen göçmenler yerleşmiştir. Kurtuluş Savaşı sonrasında bölgeyi terk etmek zorunda kalan Ermenilerin yerine Yunanistan’dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir. 1951’de Bulgaristan ve Makedonya’dan gelen göçmenler, Hürriyet mahallesini oluşturmuştur.

Yenişehir

Bursa'nın 45 km doğusunda yer alan Yenişehir antik çağda Neopolis olarak tanınıyordu. Osman Gazi döneminde Osmanlı topraklarına katılan ilçe, Osman Gazi tarafından gazilerine kılıç hakkı adıyla yurtluk olarak verilmiştir. İskana açılan yerde kurulan kent Yenişehir adını almıştır.


Osmanlı döneminden kalan zengin tarihi eserlere sahip Yenişehir'de Osman Gazi' nin yaptırdığı saraydan arda kalan Saray Hamamı, I. Murad döneminden kalma Postinpuş Baba Zaviyesi, XIV. yüzyılda inşa edilen Voyvoda Cami (Çınarlı Cami), XVI. yüzyılda yapılmış olan Koca Sinan Paşa Külliyesi, Bali Bey Cami, Orhan Bey tarafından yaptırılan Ulu Cami, Süleyman Paşa Külliyesi, 1645'de Yenişehirli Deli Hüseyin Paşanın yaptırdığı Çifte Hamam, Yarhisar Köyü Orhan Cami ve Saat Kulesi görülmeye değer tarihi yapılardır.

Ka2N isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla